Yağmur Bulut Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • anne

    18.03.2007 - 14:17

    Ağlarken bile ^^anne^^ diyerek ağlamamızın altında yatan gerçek, annemizin hissiyatı, duygusallığı, şefkâti ve merhameti değil midir?
    Yeryüzünde kadından daha duygu yüklü bir varlık yoktur. Eğer erkeklerde hissiyat olsaydı savaşlarda dökülen kanlar onları boğardı.

    Savaşları her zaman erkekler çıkarsa da içi yanıp kavrulan ağlayan her zaman bayanlardır, annelerdir.

  • erkek beyni

    18.03.2007 - 14:12

    İlhamını kadından alır. İçinde aşk olmayan erkek başarısı yok denecek kadar azdır.

  • erkek beyni

    18.03.2007 - 14:05

    Bir ^^kadın sesi^^ karşısında bile kısa devre yapma özeliğine sahiptir. Hele de bayan az biraz da güzel oluncaaa...

  • akıllı kadın

    18.03.2007 - 14:00

    Erkek egemenliği altında yaşamanın zorluğuna karşı direnmenin atomu parçalamaktan bile daha zor olduğunu gören kadının, bu soruna getirdiği çözüm hayli ilginçtir.
    Erkeği çalıştırıp kendisi de evde rahatça oturur. Böylece erkek sanat, bilim ve teknoloji alanında yeni buluşlar yaparak doyumsuz egosunu tatmin ederken bu çalışmaların bütün nimetlerinden en fazla kadınlar nasiplenirler.
    Meselâ çamaşır makinesi, bulaşık makinesi vs. gibi teknolojik araçlar kadınların rahatlığı için icat edilmiştir.

    ^^Atalarımızın bir sözü var, beynini çalıştıramayan bedenini çalıştır.^^

  • zeka

    18.03.2007 - 13:49

    Cinsiyete bağlı olmayan bir kavramdır. Allah nasıl ki malı dilediğine veriyorsa zekâyıda dilediğine cömertçe bağışlıyor.
    Zekâ hızlı öğrenme ve öğrediklerini günlük hayata uygulayabilme yeteneğidir. Bir takım çevresel etmenlerin de zekâ gelişimi üzerinde etkili olmakla beraber genlerle olan ilişkisi de bilinmektedir.
    Örneğin bol proteinli besinlerle beslenen insanlar üzerinde yapılan incelemelerde zekâlarındaki artış bize beslenmenin de etkili olduğunu gösteriyor.Atrıca yine yaşanmışlıkların da (=tecrübeler) bu kavramı geliştirdiği bilinmektedir.

  • Kadın zekası

    18.03.2007 - 13:40

    Çok ilginçtir ki erkek zekâsı terimini aradım lakin bulamadım, bu nedenle yine dönüp dolaşıp kadın zekâsı üzerinden erkek zekâsını açıklamak durumunda kaldım ;)

    Burada bu kadar erkek yazar varken, bu ne anlama gelir?

    yorumsuz geçmek belki daha iyi bir cevap olur. Sanırım bugunden tezi yok bir hayırsever çıkıpta ^^erkek zekâsı^^ terimini de nedir sözlüğüne ekler artık zannımca ;)

  • Zeki ve Güzel Kadın

    18.03.2007 - 13:28

    Erkeklerin en çok korktuğu kadın çeşidi. Zira erkekler güzel ile zeki arasında bir tercih yapmak zorunda kalsalar güzeli seçerler. Daha doğrusu zeki olmayanı seçerler. Bu erkeklerin kendi zekâlarına güvenmemelerinden kaynaklanan bir hadisedir diye düşünüyorum. Yanılıyor olmam da ihtimâl dahilinde.
    Erkek, kadınından daha üstün olmayı, ve bir kadın tarafından yönetilmemeyi arzuluyor. Oysa zeki bir kadının saf numarası yapabileceğini akıllarına bile getiremiyorlar. Bu da zeki kadının zaferi ile sonuçlanıyor.
    Çevremize baktığımızda evlendikten sonra kadınların zekâlarındaki ani artışı gözlemleyebiliriz.

  • Elif

    18.03.2007 - 13:15

    ^^Dört kitabın manâsî saklıdır bir elifte
    Sen elifi bilmezsen bu nice okumaktır^^

    der Yunus Emre

  • kına

    18.03.2007 - 13:09

    Kına yakmak Türk inanç sisteminde adanmış olmanın bir işaretidir.

    Bunun içindir ki biz Türkler şu üç durum için kına yakarız;
    1= Asker adaylarına kına yakılır, vatana kurban (=şehit) olsun diye,
    2= Kurbanlık koçlara kına yakılır, Allâh a kurban olsun diye.
    3= Gelinlere kına yakılır, eşine kurban (=ömürlük evlilik) olsun diye.

  • çanakkale 18 mart

    18.03.2007 - 12:43

    Modern donanımlı İtilaf donanmasının, Türk askerinin sonsuz vatan sevgisi, direnme gücü, fedakârlık ruhu ve imanına yenik düşmesi

    Tarihler 18 Mart 1920' yi gösterirken Avrupa yakasındaki Rumeli Mecidiyesi topçu erlerinden, Edremit'li Mehmet oğlu ^^Seyit onbaşının^^ mermi taşıyan vincin bozulması üzerine, savaşın verdiği o coşku içinde 276 kilo mermiyi sırtına alarak topa sürmesinin onur verici bir anı olarak o günlerden bize ulaşacağını kim bilebilirdi ki?

    Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun.

  • gözyaşı

    17.03.2007 - 23:34

    Merhametten yağan rahmet.

  • ben

    17.03.2007 - 22:08

    Kelimeler mi insanın içine oturur,
    Yoksa bıraktığı duyguları mı yalnızlıkların?
    Yüklemleri nerede cümlelerin?
    Off sıkıldım öznelerden
    Ve egolardan, ve bencilliklerden

    ^^Ben^^ diye başlayan her cümleden,
    ^^Sen^^ diye yargılayan,
    Ve insanın içine oturan,
    Düşünmeden söylenmiş her kelimeden
    Düşüyorum...

    Bak işte anlam yükleyebildiğimiz vakit,
    Anlamlaşıyor kelimeler de...
    Çünkü bu cümle ne ^^ben^^ île başlıyor,
    Ne de ^^sen^^ i yargılıyor...
    Bakma gizli öznelere
    Ben düşüyorum,
    Yanımda
    Seni de götürüyorum.

  • kırık testi

    16.03.2007 - 23:50

    Kışlanın ardında, bir kırık testi;
    Askerin üstüne Sam yeli esti
    Gelinlik tazeler umudu kesti
    Eli yemendir, gülü çimendir
    Giden gelmiyor, acep nedendir?

    Yemen Türküsünden alıntı

    Ne yürekler yandı, ne ocaklar söndü Yemen'de, kaç ana bu Yemen Türküsüyle ağladı, kaç gelin elinin kınası solmadan dul, kaç bebe yetim kaldı?

    Bana ülkemin insanlarının yaşadığı acıları hatırlatan bir türküdür Yemen Türküsü, her dinleyişimde gözlerim dolar.

  • mat etmek

    16.03.2007 - 23:38

    Doymak bilmeyen bir yarışmacı yaratmaktır.

  • alternatif enerji

    16.03.2007 - 23:26

    Atomları ayrıştırmaya dayalı enerji türleri ile fosil yakıtlar dışındaki bütün enerji türlerini kapsar.

    Meselâ güneş enerji, rüzgar enerjisi, suyun potansiyel enerjisini kinetik enerjiye dönüştürmek suretiyle elde edilen enerji, katı atıklardan elde edilen enerji ve benzerleri ^^alternatif enerji^^ kaynaklarıdır.

  • kantaron otu

    16.03.2007 - 22:42

    Kantaron otu kanser tedavisinde kullanılan bir bitkidir. Bu bitkinin kanseri yenmek için kullanılan türü Toros Dağlarında yetişiyor, temmuz Ağustos aylarında güneş doğmadan önce toplanarak güneş görmeyen bir yerde gölgede kurutuluyor.

    Ayrıca Kantaron otundan beklenen şifanın olabilmesi için hastanın kemoterapi görmüyor olması gerekiyor. Eğer ki hasta kemoterapi görüyorsa bu durumda ^^asitsiz kantaron yağı^^ kullanılıyor. Piyasada satılan yağlarda asit bulunduğundan bu yağın yine uzmanlarca hazırlanmış olanının tedarik edilmesi gerekiyor.

    Allah bütün kanser hastalarına acil şifa versin. Amin.

  • yağmur gibi

    16.03.2007 - 22:15

    Dost dudaklardan dökülen sözlerde gönüllerimize yağmur gibi hayat verir. Dost sözlerle ıslandığımızda kurulanmayı istemeyişimiz ondandır.

  • enerji tasarrufu

    16.03.2007 - 21:39

    Dünyayı her türlü musibetten kurtarabilecek anahtarlardan biri.

    Meselâ;
    Yapılan enerji tasarrufuyla Afrikadaki açlık sorunu çözülür.
    Küresel ısınmanın önüne geçilebilir.
    Enerji kaynaklarının tüketimi çok büyük oranda azaltılabilir. Böylece yeni nesiller de bu kaynakları kullanma şansına sahip olabilir.
    Savaşlar önlenebilir. Var olan enerji kaynakları hoyratça tüketilmeseydi Irak petrol savaşlarına sahne olmayabilirdi.

    Ve islâmiyet'e göre de ^^israf haram^^ kılınmıştır;

    ^^Yiyiniz, içiniz ancak israf etmeyiniz. Çünkü Allah ısraf edenleri sevmez.^^
    (Araf / 31. ayet)

  • mülk

    15.03.2007 - 22:15

    ^^De ki: Mülkün sahibi olan Allah’ım, Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de çekip alırsın; dilediğini aziz kılarsın (=yüceltirsin) , dilediğini de zelîl edersin (=alçaltırsın) . Hayır senin elindedir, sen her şeye tamamiyle kadirsin.^^
    (Âli İmran 26.âyet)

    Mülkün sahibi Yüce Allah'tır, bizler sadece emanetçileriz.

  • dua

    14.03.2007 - 23:51

    ^^ Allahım, kısıtlı zamanlarda, kısıtlı mekânlarda, hayatın aralıklarında seni ananlardan değil, her nefeste, her idrâkte ubudiyet hisleriyle senin kulun olduğunu bilip ruhta incelip inleyenlerden eyle bizi.

    Allahım, yaşamak için öylece yaşayıp, şuursuzca günü tüketenlerden değil, ancak senin ismini, senin dinini ruhlara ulaştırıp hissettirebildiği zamanlarda yaşadığını hisseden hasbi ruhlardan eyle bizi.

    Allahım, hep her kusurunda hoşgörülüp affedilmeyi bekleyenlerden değil,
    nefsi söz konusu olduğun, mümince bir tavır adına hoşgörü ve tolerans kapısını ardına kadar açık tutanlardan eyle bizi.

    Allahım, şunun bunun değil, Resulün (sav) Efendimizin peygamberlein, sahabelerin ve Allah dostlarının hâl ve hareketlerini taklit etmeyi ve onlara benzemeyi bize nasip et.

    ...kırık bir gönül, ve yaşlı gözlerle haykırırken huzuruna varmayı nasip eyle Allahım...

    AMİN..^^

  • şifa

    14.03.2007 - 23:25

    Şifa deyince aklımıza ilk olarak yenilen ve içilen nesneler gelir. Hatta farmakologlar bile şifayı yenilecek ya da içilecek nesneler şeklinde üretirler.
    Zira bizi çoğunlukla yediğimiz ve içtiğimiz şeyler hasta eder.

    Halbuki bazen gördüğümüz yada duyduğumuz şeyler de bizi hem ruhsal yönden hem de bedensel yönden hasta etmez mi? Meselâ korkunç bir olaya şahit olan bir insan konuşamaz olur, hatta bazen gördüğü bir olay karşısında felç olan insanları görür, bilir, duyarız.
    Veya bazen bunu tam tersi durumları da yaşamaz mıyız? Meselâ sevdiğimiz insanla karşılaşınca doru at gibi koşan kalbimizi kim durdurabilir, o kalbi kim susturabilir. ;)
    Ve yine hasta olduğumuzda moralimizin iyi olması halinde hastalığı daha kısa sürede atlatmaz mıyız?

    O halde gördüklerimizin veya duyduklarımızın gücü bizi hasta etmeye yetiyorsa neden iyileştirmeye gücü yetmesin?

    Ya da ^^nazar^^ adı verilen kem gözlerin bakışı bile bizi hasta ediyorsa, neden güzel bir bakışın gücü bizi iyileştiremesin?

    Hz.Muhammed (sav) Efendimiz şöyle buyururlardı:

    ^^Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulur.^^
    (el-Câmi'u's-Sağîr)

    Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshde:
    ^^Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah'ın izzetine ve kudretine sığınırım^^ de. Biiznillah Teâlâ şifâ bulursun.
    [Râmuzû'l-Ehâdîs, 311 (İbn Hanbel, Müsned'den) ]

    Hz.Muhammed (sav) Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril tedavi eder ve: ^^Bismillah. Allah her hastalıkdan seni kurtarır, ve şifâ verir, hased etdiği zaman hasedcinin şerrinden muhafaza eder, her nazarı değenin nazarından seni korur.^^ derdi.

    Peygamberimiz bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı:

    ^^Ey Rabbim! Beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalarından uzak tut.^^
    [Râmüzû'l-ehâdîs, 311 (Taberânî'den) ]

    Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü'min yedi defa:
    ^^Büyük Allah'dan, büyük Arş'ın rabbi Allah'dan sana şifâ vermesini istiyorum derse muhakkak afiyet bulur.^^
    [Ebû Dâvud, Cenâiz, 8; Tirmizî, Tıbb, 32; İbn Hanbel, Müsned 1/239]

    Yüce Rabbimizin, hastalarımıza sağlık ve sıhhat vermesini diliyorum.

  • okunası rumuzlar

    14.03.2007 - 21:52

    ^^Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.^^

    der Hz.Mevlânâ

  • burçlara inanmak

    13.03.2007 - 22:54

    Milyonlarca insanı 12 karakter kullanarak sınıflandırmak, herkesin farklı yönleri olduğunu görmezlikten gelmek çok büyük bir saçmalık.
    İnsanın kişiliğini ve başına gelebilecek olayları o insanın yaşadığı hayat şartları değiştirecektir.
    Burçlara inanmak, aynı zamanda falcılığa girer ki fal bakmak ve baktırmak da dinimizce haramdır.

  • sevgi

    13.03.2007 - 22:22

    Sevgi konuşulmaz, ancak yaşanır.
    Sevgiyi konuşmak, sözün bittiği yerden konuşmaktır ki insan ancak sevgiye dair konuşabilir.

    Sevgi aynen bir ışık gibidir, sevgisizlik ise karanlık. Karanlığın kaynağı olmaz. Karanlık ışığın yok olması durumudur. Fakat ışığın mutlaka bir kaynağı olmak zorundadır.

    ^^Kaynaksız ışık olamayacağı gibi, kaynaksız sevgi de olamaz.^^

Toplam 443 mesaj bulundu