Soğuk bir kış gününde bir kuş yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp duruyormuş. Hava o kadar ayazmış ki minik kuş soğuğun hırpalamasına dayanamayıp karların üzerine düşüvermiş.
Kuş çaresizlik içinde, soğuk karın üstünde ölümü beklerken oradan geçen bir inek kuşun üstüne s.çmış. Kuş öyle bir sinirlenmiş ki, kanatları donmamış olsa, kalkıp ineği dövecekmiiş. Lâkin bir de bakmış ki b.kun sıcaklığı ile kanatları çözülüvermiş ve yaşama geri dönmüş. Artık öyle bir sevinçle ötüyomuş ki, ordan geçen bir kedi minik kuşumuzun sesini duymuş ve b.ku eşeleyip kuşu çıkarmış. Kuş buna çok sevinmiş, tam kediye teşekkür edecekmiş ki, kedi kuşumuzun üstüne atlayarak onu yemiş.
Genç adamın biri, dermiş ki babasına her gün;
^^Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi ^^
Baba, itiraz eder,
^^ Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki... ^^
Devam eder durur konuşma, aralarında başlar bir tartışma. Karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya. Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna,
^^ Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna. ^^
Çuvaldan kanlar damlamakta, sanki öldürmüşler de bir adamı koymuşlar çuvala, dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna ve çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı, kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, almaz içeri arkadaşını, böylece tek tek dolaşır delikanlı. Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geriye döner ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; ^^ haklıymışsın baba ^^ der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba ^^ hayır Evlat ^^ der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar. Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye birlikte bir çukur kazarlar, çuvaldaki koyunu gömerler adam diye üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
^^ Baba, işte dost buymuş ^^ diye konuşunca,
Babası; ^^ daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga. Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana.^^
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, maksadı anlamaktır dostun hakikisinibabasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
^^Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada! ^^
Yüreğimde taşımaktan yorulduğum sıkıntılarım, yürek sızılarım, başımda dinmeyen bir ağrı var. Ağrıyan başımı yaslayıp ağlayacağım bir omuz arıyorum, dostum sen nerdesin?
Yanımda olsan da konuşmasan, sessiz dursan bile hiç sıkılmazdım lâkin yokluğun çok başka birşey özlemlerim büyüyor, asit olup içimi yakıyor. Söylesene dostum, adını her anışımda gözlerim neden ıslanıyor böyle?
Gel dost, gel de sızlayan yüreğim seninle şifasını bulsun.
Ermeni tehciri, Ermenileri imha etmek için değil, devlet tarafından güvenliklerini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve kim ne derse desin dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır.
Eğer, Osmanlı Devleti Ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi, asimilasyon yoluyla veya savaşı gerekçe göstererek bunu çok kolay halledebilirdi. Osmanlı, yer değiştirme uygulamasıyla savaş şartlarında her an ölümle burun buruna gelebilecek olan yüz binlerce Ermeni'nin hayatını kurtarmıştır. Nitekim, yeni bölgelere yerleştirilen Ermeniler sağ salim hayatlarını sürdürürken, Rus ordusu saflarında Türklere karşı savaşan Ermeniler, savaş şartları gereği ölmüşlerdir. Devletine bağlı Ermeniler böylece ayıklanarak, halkı öldüren Ermenilerle karıştırılmamaları sağlanmıştır, böylece intikam için öldürülmekten kurtarılmışlardır.
Tehcir (=yer değiştirme) uygulaması son derece başarılı bir sevk ve iskân hareketidir. Bugünün şartlarında bile dünyada bir benzeri daha yoktur.
Geçmişteki gibi tepeden inme olmamalıdır. En azından milletvekili seçimlerinde halkın oylarını almış olmalıdır. Meselâ A.Necdet Sezer gibi halktan bir tek oy bile almadan cumhurbaşkanı koltuğuna oturmamalıdır.
Ayrıca mahalle kavgası eder gibi bir ülkenin başbakanının kafasına anayasa kitabı fırlatmamalıdır.
Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş bir başbakana nezaket kurallarına uygun davranmalıdır. Başbakan halkın temsilcisidir yani başbakana yapılan her hareket halka yapılmış sayılır.
Halk oy verdiği kişilere yapılan haksızlıkları kesinlikle unutmaz.
Adnan Menderes'e yapılanların üstünden yıllar geçse de unutulmadığı gibi..
Ben buralı değilim
O yüzden türkülerim tenha
Başımda bir sevgili kavak yeli
Heybemde bir demet eylül ve Gül
Ve bir sayfa Hüsn-ü aşk
Yanımda yöremde buğulu sesler
Bakışların oldukça kinayeli
Elimde yabancı adresler
Vurguncuların, soyguncuların, hayali ihracatçıların, rantçıların, baş düşmanı olan bir parti.
Ben ilk defa bir parti mensubunun ^^yeğenim, partimizin adını kullanarak çıkar sağlamaya çalışıyor^^ diyerek kendi öz yeğeni aleyhine dava açmasına AKP hükümeti zamanında şahit oldum. Hem de geçmişten günümüze binlerce vurguncu soyguncu ama kayırılan yeğen hikâyelerine gözlerimiz kulaklarımız alışmışken.
AKP'nin kurduğu hükümetten Kayseri esnafı çok memnun. Zira yıllardır ilk defa ticarette önümüzü görerek yatırım yapabilme şansımız oldu.Eskiden sattığımız bir malı, aynı fiyata almamız mümkün değilken artık bugün böyle bir sorunumuz kalmadı. Allah bu hükümetten razı olsun.
Kablo derdi olmaksızın internete girmemize imkân sağlar.
Kablosuz internet (=wireless modem) bizi, elimizi kolumuzu bağlayan kablolardan kurtardı. Artık bilgisayar modem arası uzaklığımızı kablo değil biz belirleyebiliyoruz.
Wirelees, bizi esir alan teknolojnin sunduğu kısmî özgürlük demektir.
Bulutların içinde en mütevâzi olanıdır. Zira yeryüzüne rahmet dağıtmasına rağmen, diğer bulutlar gibi gözü yükseklerde değildir. Nimbuslar, çok alçakta bulunan, düz koyu renkli, yağmur yüklü bulutlardır. Yeryüzüne rahmet olup yağan, yağmur ve kar nimbusların gözyaşlarıdır.
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
Bütün acılarımı vurup sırtıma
Umutları bırakıp başucuna
Hatıraları, menekşeleri, kır güllerini bırakıp
Şiirlerimi sarıp bohçama
yüreğimin yangınına gidiyorum
Hoşça kal, güzel gözlüm hoşça kal.
Gidiyorum
Gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
Yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
İçimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
Sana kalsın bahar çiğdemleri, kır gelincikleri, kırk kanatlılar
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.
Gidiyorum
Başımda gam, gözlerimde nem
Bütün hatıraları bırakıp geride
Usulca çekip kapıyı ardımdan
Alıp başımı gidiyorum buralardan
Şafak sökmeden kimseler görmeden
yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.
Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
Kana kana içtiğim pınar
Say ki yaşamadım bu yerlerde
Nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
Bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
Bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
Çekip gidiyorum buralardan.
Gidiyorum
Bir bilinmeze doğru
Hem yol, hem yolcu olmaya
Acılarımla baş başa kalmaya gidiyorum
Bütün yıldızları takıp kanatlarıma
Bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.
Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
Ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
Gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
Bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.
Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
Artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
Ne okuyacak bir şiirim
Gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
Bakmadan ardımdaki uçurumlara
Alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
Şu ana kadar hangi insanoğlunun her hangi bir yerinde oluşan bir şey, o insanın hayatını kolaylaştırıp onu daha mükemmel hale getirmiştir ki, insanoğlu evrimleşerek mükemmelleştiğini savunabilsin... ^^Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü ...
insan
09.04.2007 - 14:41En değerlisi, duyduğunu yüreğine gömmesini bilendir.
kıssadan hisse
09.04.2007 - 14:23Soğuk bir kış gününde bir kuş yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp duruyormuş. Hava o kadar ayazmış ki minik kuş soğuğun hırpalamasına dayanamayıp karların üzerine düşüvermiş.
Kuş çaresizlik içinde, soğuk karın üstünde ölümü beklerken oradan geçen bir inek kuşun üstüne s.çmış. Kuş öyle bir sinirlenmiş ki, kanatları donmamış olsa, kalkıp ineği dövecekmiiş. Lâkin bir de bakmış ki b.kun sıcaklığı ile kanatları çözülüvermiş ve yaşama geri dönmüş. Artık öyle bir sevinçle ötüyomuş ki, ordan geçen bir kedi minik kuşumuzun sesini duymuş ve b.ku eşeleyip kuşu çıkarmış. Kuş buna çok sevinmiş, tam kediye teşekkür edecekmiş ki, kedi kuşumuzun üstüne atlayarak onu yemiş.
Demek ki neymiş efendim;
1* Her üstüne s.çanı düşman sanma!
2* Seni her b.ktan çıkaranı da dostun sanma!
sevmek
09.04.2007 - 12:09Reyhan kokulu insanı cezbeden gecelere inat yâr senin kokunu sevdim.
dost
09.04.2007 - 11:35Genç adamın biri, dermiş ki babasına her gün;
^^Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi ^^
Baba, itiraz eder,
^^ Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki... ^^
Devam eder durur konuşma, aralarında başlar bir tartışma. Karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya. Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna,
^^ Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna. ^^
Çuvaldan kanlar damlamakta, sanki öldürmüşler de bir adamı koymuşlar çuvala, dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna ve çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı, kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, almaz içeri arkadaşını, böylece tek tek dolaşır delikanlı. Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geriye döner ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; ^^ haklıymışsın baba ^^ der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba ^^ hayır Evlat ^^ der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar. Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye birlikte bir çukur kazarlar, çuvaldaki koyunu gömerler adam diye üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
^^ Baba, işte dost buymuş ^^ diye konuşunca,
Babası; ^^ daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga. Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana.^^
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, maksadı anlamaktır dostun hakikisinibabasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
^^Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada! ^^
dost
09.04.2007 - 11:08Yüreğimde taşımaktan yorulduğum sıkıntılarım, yürek sızılarım, başımda dinmeyen bir ağrı var. Ağrıyan başımı yaslayıp ağlayacağım bir omuz arıyorum, dostum sen nerdesin?
Yanımda olsan da konuşmasan, sessiz dursan bile hiç sıkılmazdım lâkin yokluğun çok başka birşey özlemlerim büyüyor, asit olup içimi yakıyor. Söylesene dostum, adını her anışımda gözlerim neden ıslanıyor böyle?
Gel dost, gel de sızlayan yüreğim seninle şifasını bulsun.
ekmeğin içinden vida çikmasi
08.04.2007 - 00:0160 ykr 'luk ekmeğin içinden çeyrek altın çıkmasını beklemek fırıncıya karşı haksızlık olmaz mıydı? ;))
perde
07.04.2007 - 22:37Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, o zaman sırlara ulaşılır.
su
07.04.2007 - 22:26^^ Irmak suyunu tümden içmenin imkânı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkânı yok.^^
der Hz.Mevlânâ
ben
07.04.2007 - 22:16Ben kendimi yazsam
Beceremem
Lâkin
Beni en iyi çöl çiçekleri bilir
Suya hasret kalmayan
Damlanın kıymeti bilemez
yağmur
07.04.2007 - 22:12Yine sensiz karşıladım yüreğime yağan yağmurları
muhammed
07.04.2007 - 22:04в ι η у ıℓ öм я üм σ ℓ ѕ α в ι η у ι ℓ ѕ є η ι ѕ є ν є я ∂ ι м в ι η у ıℓ ѕ є η ι ѕ є ν ѕ є у ∂ ι м в ι η у ıℓ ∂ α н α ι ѕ т є я ∂ ι м
Ermeni Tehciri
05.04.2007 - 21:21Ermeni tehciri, Ermenileri imha etmek için değil, devlet tarafından güvenliklerini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve kim ne derse desin dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır.
Eğer, Osmanlı Devleti Ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi, asimilasyon yoluyla veya savaşı gerekçe göstererek bunu çok kolay halledebilirdi. Osmanlı, yer değiştirme uygulamasıyla savaş şartlarında her an ölümle burun buruna gelebilecek olan yüz binlerce Ermeni'nin hayatını kurtarmıştır. Nitekim, yeni bölgelere yerleştirilen Ermeniler sağ salim hayatlarını sürdürürken, Rus ordusu saflarında Türklere karşı savaşan Ermeniler, savaş şartları gereği ölmüşlerdir. Devletine bağlı Ermeniler böylece ayıklanarak, halkı öldüren Ermenilerle karıştırılmamaları sağlanmıştır, böylece intikam için öldürülmekten kurtarılmışlardır.
Tehcir (=yer değiştirme) uygulaması son derece başarılı bir sevk ve iskân hareketidir. Bugünün şartlarında bile dünyada bir benzeri daha yoktur.
geleceğin cumhurbaşkanı
04.04.2007 - 15:52Geçmişteki gibi tepeden inme olmamalıdır. En azından milletvekili seçimlerinde halkın oylarını almış olmalıdır. Meselâ A.Necdet Sezer gibi halktan bir tek oy bile almadan cumhurbaşkanı koltuğuna oturmamalıdır.
Ayrıca mahalle kavgası eder gibi bir ülkenin başbakanının kafasına anayasa kitabı fırlatmamalıdır.
Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş bir başbakana nezaket kurallarına uygun davranmalıdır. Başbakan halkın temsilcisidir yani başbakana yapılan her hareket halka yapılmış sayılır.
Halk oy verdiği kişilere yapılan haksızlıkları kesinlikle unutmaz.
Adnan Menderes'e yapılanların üstünden yıllar geçse de unutulmadığı gibi..
gül
04.04.2007 - 14:34Gül aşkın sevdalısıdır
Gül kalbin meyvesidir
Gül cennetin aynasıdır
Gül Muhammed rayihasıdır
Gül hasretin kanlı yarasıdır
Gül ötelerin rüzgârıdır
Gül sevgilinin aynasıdır
cem uzan
03.04.2007 - 16:42^^ İktidara gelirsek, hamileliği 3 aya indireceğiz^^
Cem Uzan'dan alıntıdır ;)))))
adres
03.04.2007 - 13:19Ben buralı değilim
O yüzden türkülerim tenha
Başımda bir sevgili kavak yeli
Heybemde bir demet eylül ve Gül
Ve bir sayfa Hüsn-ü aşk
Yanımda yöremde buğulu sesler
Bakışların oldukça kinayeli
Elimde yabancı adresler
Toplum
02.04.2007 - 13:53Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telâşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok,
^^Fast live^^,
^^Fast food^^,
^^Fast music^^,
^^Fast love^^...
Dikte ettirilen ^^yükselen değerler^^, ^^ in ^^ ler, ^^ out ^^ lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
HANGİ TUŞ DAHA ETKİLİDİR, SICACIK BİR GÜLÜŞTEN?
Ya da hangi program verebilir, bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
BİLGİ TOPLUMU oldunuz da, DUYGU TOPLUMU olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Müşfik KENTER 'den alıntıdır
baharda yine geliriz
02.04.2007 - 13:26Göçmen kuşlarla yapılan bir diyalogtan alıntı. ;)
akp
02.04.2007 - 13:23Vurguncuların, soyguncuların, hayali ihracatçıların, rantçıların, baş düşmanı olan bir parti.
Ben ilk defa bir parti mensubunun ^^yeğenim, partimizin adını kullanarak çıkar sağlamaya çalışıyor^^ diyerek kendi öz yeğeni aleyhine dava açmasına AKP hükümeti zamanında şahit oldum. Hem de geçmişten günümüze binlerce vurguncu soyguncu ama kayırılan yeğen hikâyelerine gözlerimiz kulaklarımız alışmışken.
AKP'nin kurduğu hükümetten Kayseri esnafı çok memnun. Zira yıllardır ilk defa ticarette önümüzü görerek yatırım yapabilme şansımız oldu.Eskiden sattığımız bir malı, aynı fiyata almamız mümkün değilken artık bugün böyle bir sorunumuz kalmadı. Allah bu hükümetten razı olsun.
wireless modem
02.04.2007 - 13:08Kablo derdi olmaksızın internete girmemize imkân sağlar.
Kablosuz internet (=wireless modem) bizi, elimizi kolumuzu bağlayan kablolardan kurtardı. Artık bilgisayar modem arası uzaklığımızı kablo değil biz belirleyebiliyoruz.
Wirelees, bizi esir alan teknolojnin sunduğu kısmî özgürlük demektir.
nimbus
02.04.2007 - 12:56Bulutların içinde en mütevâzi olanıdır. Zira yeryüzüne rahmet dağıtmasına rağmen, diğer bulutlar gibi gözü yükseklerde değildir. Nimbuslar, çok alçakta bulunan, düz koyu renkli, yağmur yüklü bulutlardır. Yeryüzüne rahmet olup yağan, yağmur ve kar nimbusların gözyaşlarıdır.
Şiirle Terketmek
02.04.2007 - 12:30Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
Bütün acılarımı vurup sırtıma
Umutları bırakıp başucuna
Hatıraları, menekşeleri, kır güllerini bırakıp
Şiirlerimi sarıp bohçama
yüreğimin yangınına gidiyorum
Hoşça kal, güzel gözlüm hoşça kal.
Gidiyorum
Gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
Yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
İçimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
Sana kalsın bahar çiğdemleri, kır gelincikleri, kırk kanatlılar
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.
Gidiyorum
Başımda gam, gözlerimde nem
Bütün hatıraları bırakıp geride
Usulca çekip kapıyı ardımdan
Alıp başımı gidiyorum buralardan
Şafak sökmeden kimseler görmeden
yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.
Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
Kana kana içtiğim pınar
Say ki yaşamadım bu yerlerde
Nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
Bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
Bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
Çekip gidiyorum buralardan.
Gidiyorum
Bir bilinmeze doğru
Hem yol, hem yolcu olmaya
Acılarımla baş başa kalmaya gidiyorum
Bütün yıldızları takıp kanatlarıma
Bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.
Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
Ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
Gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
Bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.
Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
Artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
Ne okuyacak bir şiirim
Gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
Bakmadan ardımdaki uçurumlara
Alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
hoşça kal, güzel gözlüm hoşça kal.
ibadet
31.03.2007 - 22:54Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah (c.c) 'ımız bizim ibadetimize MUHTAÇ değil,
Yüce Rabbimize ibadet etmek, biz aciz kullar için temel bir İHTİYAÇtır.
pınarbaşı
31.03.2007 - 22:29Gayserimde Çerkez ve Avşar nüfusun yoğun olarak yaşadığı ayrıca alabalık çiftliğinden taptaze balık yiyebildiğimiz güzel bir ilçe.
Toplam 443 mesaj bulundu