Sebepsizlik Çıkmazı Her şeyin bir sebebi varmış bu dünyada Doğan güneşin, filizlenen tohumun, uçan kuşun Boşuna düşmezmiş hiçbir yağmur damlası toprağa Nedeni varmış sahili tokatlayan her dalganın Eğer böyleyse kuralları hayat oyununun Ve uymak zorundaysa buna her yaşayan Ben yaşamıyor muyum acaba? Ya da kuralları mı bozuyorum? Eğer yaşıyorsam ve bozmuyorsam kuralı Bir nedeni olmalı bu gereksizlik hissinin Öyle bir gereksizlik ki bu sanki Herkesin bir rolü olduğu bu oyunda Suflajı atlanmış kuraldışı bir hayaletim Olmasa da ne oyuncu ne seyirciler haberdar Ben hayal ürünü, bireysel bir rezaletim Şimdi de biraz kötümser oldum galiba Hadi buna da yapıştırın bir sebep etiketi Zor olmasa gerek diğeri kadar Başım ağrıyor, belki budur sebebi kötümserliğimin Belki şu savaş lakırdılarına bozuldu moralim Ya da bir türlü doğmayı bilmeyen güneşe gücendim Kim bilir, sıkılmışımdır belki beklemekten Gülümsemesini bulutlar arasındaki o meleğin Bir tebessüme el açmaktan yorulmuş da olabilirim
Bir bulut yaklaşır bazen ufuktan bana doğru Hafif titrek elleri, dudakları al al Yanaklarını okşayacak neredeyse kirpikleri Seçilemiyor ilk bakışta gözlerinin rengi Şimdi şekerli bir kahve gibiyse gözbebekleri Masum ve sıcak en az onun kadar Birazdan öpülesi bir yaprak düşer içine Ve ben düşerim ardından Sonra bir kale düşer O kimsenin giremediği gizli şehirde Işıklar söner Mum alevinde sureti belirir bulutun Ben damla damla süzülürken yapraktan Bulut geldiği ufka doğru yol alır Yaprak bırakır yerini şekerli kahveye ağır ağır Acaba bu rüyanın da bir sebebi var mıdır?
Biraz da yüzsüzlük aslında yaptığım Niçin yaşadığımı sormadan yaşadıklarımı sorguluyorum Ya da yaşayamadıklarımı; İstediklerimi; Neden istediğimi bilmediklerimi; Yahut bilip de sebebinden utandıklarımı Kendinden utanmanın verdiği acıyı Her sebebin arkasında beliren, Bu evcil acıyı sorguluyorum yüzsüzce Bu gidişle; Ya bir gün oyunu kuralına göre oynayıp Sevilmeyi sebep göstererek seveceğim Ya da oyun bozan olmayı kabul edip Sebepsiz yere doğduğum gibi Sebepsiz yere öleceğim...
Suskun Özleyiş
gelecek kalmadı bize dostum
sana tozlanmış bir dünden geliyorum
ve günün diline dönmeyen
eskimiş sözcüklerle konuşmaktayım
özledim dostum
neşeyi ve kederi
aynı kadehte içtiğimiz
ve insan kalabildiğimiz
o kadim zamanları
kitaplara sığdıramadığımız
anlama açlığımız...
gecelerin uzun sohpetlerinde
ucuz şarap sarhoşluğunda
gittiğimiz antik dönemler
sokrates'i yeniden savunduğumuz
platon'a kızıp
Diojen'in fıçısına konuk gittiğimiz zamanlar
artık
sen'i özledim... demek
ismi kayıp bir zamir
şimdi
kimi özlesem
cümlelerimde kayıp bir nesneye dönecek
seni anlatacak
seni göstercek
hiç bir cümle kurmuyorum
dostum
seni dile gelmeyen
bir özleyişte bekliyorum.
Lal Düşünce
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sebepsizlik Çıkmazı
Her şeyin bir sebebi varmış bu dünyada
Doğan güneşin, filizlenen tohumun, uçan kuşun
Boşuna düşmezmiş hiçbir yağmur damlası toprağa
Nedeni varmış sahili tokatlayan her dalganın
Eğer böyleyse kuralları hayat oyununun
Ve uymak zorundaysa buna her yaşayan
Ben yaşamıyor muyum acaba?
Ya da kuralları mı bozuyorum?
Eğer yaşıyorsam ve bozmuyorsam kuralı
Bir nedeni olmalı bu gereksizlik hissinin
Öyle bir gereksizlik ki bu sanki
Herkesin bir rolü olduğu bu oyunda
Suflajı atlanmış kuraldışı bir hayaletim
Olmasa da ne oyuncu ne seyirciler haberdar
Ben hayal ürünü, bireysel bir rezaletim
Şimdi de biraz kötümser oldum galiba
Hadi buna da yapıştırın bir sebep etiketi
Zor olmasa gerek diğeri kadar
Başım ağrıyor, belki budur sebebi kötümserliğimin
Belki şu savaş lakırdılarına bozuldu moralim
Ya da bir türlü doğmayı bilmeyen güneşe gücendim
Kim bilir, sıkılmışımdır belki beklemekten
Gülümsemesini bulutlar arasındaki o meleğin
Bir tebessüme el açmaktan yorulmuş da olabilirim
Bir bulut yaklaşır bazen ufuktan bana doğru
Hafif titrek elleri, dudakları al al
Yanaklarını okşayacak neredeyse kirpikleri
Seçilemiyor ilk bakışta gözlerinin rengi
Şimdi şekerli bir kahve gibiyse gözbebekleri
Masum ve sıcak en az onun kadar
Birazdan öpülesi bir yaprak düşer içine
Ve ben düşerim ardından
Sonra bir kale düşer
O kimsenin giremediği gizli şehirde
Işıklar söner
Mum alevinde sureti belirir bulutun
Ben damla damla süzülürken yapraktan
Bulut geldiği ufka doğru yol alır
Yaprak bırakır yerini şekerli kahveye ağır ağır
Acaba bu rüyanın da bir sebebi var mıdır?
Biraz da yüzsüzlük aslında yaptığım
Niçin yaşadığımı sormadan yaşadıklarımı sorguluyorum
Ya da yaşayamadıklarımı;
İstediklerimi;
Neden istediğimi bilmediklerimi;
Yahut bilip de sebebinden utandıklarımı
Kendinden utanmanın verdiği acıyı
Her sebebin arkasında beliren,
Bu evcil acıyı sorguluyorum yüzsüzce
Bu gidişle;
Ya bir gün oyunu kuralına göre oynayıp
Sevilmeyi sebep göstererek seveceğim
Ya da
Sebepsiz yere doğduğum gibi
Sebepsiz yere öleceğim...
Altuğ Can Aldanmaz