Her sokakta en azından bir çeşme vardı,Edirnekapı'dan Taksim'e troleybüs giderdi ve hep Azapkapı'da elektriği kesilirdi.Boğaziçi köprüsünün maliyeti, gişe gelirlerinden hazineye geri dönünce ücretsiz olacağı söylenirdi.Yılbaşı geceleri tombala oynanırdı,kahve, tavuk ve muz pahalı şeylerdi.Okullarda yarım simit satılırdı.Ankara,Özsefa,Akola,Çanka,elvan isimli gazlı meşrubatlar vardı.Meysu, üçgen prizma şeklinde aliminyum pakedinden pipetle içilirdi.
Floryada deniz tertemizdi,Menekşe halk plajına geçilen köprücükten altından akan çaya bakınca şeffaf olduğu görülürdü.Evdeki musluktan su içilirdi.Her mahallede bir kaç boş arsa vardı oyun oynamak için.Plastik arabalara tel takıp gezen çocuklar vardı ve itina ile bu arabaları süsleyen,çamurluk montaj eden.Belediye otobüslerinde önce biletçi vardı,ilk durakta binmişseniz size tahta kutusu ile gelip gideceğiniz durağa göre bilet kesen,inecek var dediğinizde düğmeye basan ve arkadan binilirdi eskiden otobüse,bir ilerleme vardı en azından inmek için ilerlemek gibi,şimdi geri gidiyoruz sanki.Sonra cam kumbaraya kağıt 5 lira kıvırıp atma dönemi,yarım 5 lira atan üçkağıtçılar ve 4 liralık abonman bileti dönemleri gelmişti.Çeşmelerden at arabalarındaki metal kaplara su dolduran insanlar vardı,suyu nereye götürdükleri çocuklar arasında bir gizem oluşturan.
Kendisini,çevresi ile kıyaslayıp farklı gören şahsiyet,eğer ortada bir suç var ise çevresinde de olabilir pekala,öznemizde olabileceği kadar.Kendini yukarı çekmek var neticede,kendini aşağılamasına yeğdir zannımca.İçi çok ta boş olmamak şartı ile.
Anlamı,hayatın her döneminde,ilişkilerin her döneminde içinden bakılan pencerenin özelliklerine göre daha da bir değişen,içinde yaşanan toplumun kişiye yüklediği ön bilgilerin ışığında çok değişik algılanabilen,hormon salgılanımı ile doğru oranlı,acı çekmekle
aynı familyadan gelen,gelip geçici iyi -kötü anları ile manik depresif bir ruh haline sebep olan yerine göre cinselliğin pazarlanması,yumuşak cancanlı kağıtlarla ambalajlanması,yerine göre acıya ulaşmak isteyen insanın uğramak zorunda olduğu bir basamak,neyse kişiye ve ana göre değişen,tanımı net olmayan hissiyat bileşkesi diyeyim daha da bulandırmadan.
İki saatte bir acıkan gözleri yeni açılmış bir kedinin miiiklemesini dinliyorum şu anda :)
Enjektör ağzı subap lastiğinden seyreltilmiş süt ile beslenen.
Sonbahar, çok eskiden okulların açıldığı lanet mevsim,biraz daha yakında tatile gittiğim yılın en güzel zamanları,şu sıralar, yağmurlu günler, ne güzel.En azından sonbahardan sonra ne geleceği belli.Güzel bir mevsim kış :)
fenomen
02.03.2009 - 21:231996 yapımı John travolta filmidir,finalde bir hayal kırıklığı öyküsüdür.
ben küçükken
02.03.2009 - 21:18Her sokakta en azından bir çeşme vardı,Edirnekapı'dan Taksim'e troleybüs giderdi ve hep Azapkapı'da elektriği kesilirdi.Boğaziçi köprüsünün maliyeti, gişe gelirlerinden hazineye geri dönünce ücretsiz olacağı söylenirdi.Yılbaşı geceleri tombala oynanırdı,kahve, tavuk ve muz pahalı şeylerdi.Okullarda yarım simit satılırdı.Ankara,Özsefa,Akola,Çanka,elvan isimli gazlı meşrubatlar vardı.Meysu, üçgen prizma şeklinde aliminyum pakedinden pipetle içilirdi.
Floryada deniz tertemizdi,Menekşe halk plajına geçilen köprücükten altından akan çaya bakınca şeffaf olduğu görülürdü.Evdeki musluktan su içilirdi.Her mahallede bir kaç boş arsa vardı oyun oynamak için.Plastik arabalara tel takıp gezen çocuklar vardı ve itina ile bu arabaları süsleyen,çamurluk montaj eden.Belediye otobüslerinde önce biletçi vardı,ilk durakta binmişseniz size tahta kutusu ile gelip gideceğiniz durağa göre bilet kesen,inecek var dediğinizde düğmeye basan ve arkadan binilirdi eskiden otobüse,bir ilerleme vardı en azından inmek için ilerlemek gibi,şimdi geri gidiyoruz sanki.Sonra cam kumbaraya kağıt 5 lira kıvırıp atma dönemi,yarım 5 lira atan üçkağıtçılar ve 4 liralık abonman bileti dönemleri gelmişti.Çeşmelerden at arabalarındaki metal kaplara su dolduran insanlar vardı,suyu nereye götürdükleri çocuklar arasında bir gizem oluşturan.
üç şey
27.02.2009 - 14:40Varlık-Zeka-Farkındalık
cosima
27.02.2009 - 14:29Müzisyen Wagner'in eşi ve besteci Liszt'in kızı olur kendisi.
fava
27.02.2009 - 14:25Adını bu gıdadan alan favizm diye bir enzim eksikliği vardır bir de,G6PD diye geçer literatürde.Bakla yiyince alyuvar kırımı başlatan bir rahatsızlık.
888
27.02.2009 - 14:20ilk cep telefonum SH888,sevdiğim sayıların trilojisi olması sebepli ayrıca sevinmiştim,takoz olarak dahi kullanabiliyordum,uğurlu olsa gerek:D
narsist
27.02.2009 - 14:15Kendisini,çevresi ile kıyaslayıp farklı gören şahsiyet,eğer ortada bir suç var ise çevresinde de olabilir pekala,öznemizde olabileceği kadar.Kendini yukarı çekmek var neticede,kendini aşağılamasına yeğdir zannımca.İçi çok ta boş olmamak şartı ile.
şu an ne dinliyorum
29.10.2008 - 12:14Farid Farjad-Sang e Khaara :)
şu an ne dinliyorum
25.10.2008 - 21:26Farid Farjad-anroozha Cd 5-Soltane
Üstadın keman büyüsü ile uçuşa geçtim :)
aşk
19.10.2008 - 14:01Varlığa sevinmek,yokluğa üzülmek şeklinde sade fakat materyalize edilebilecek bir olgu.
çocuk olmak
09.10.2008 - 15:26Henüz programlanması tamamlanamamış beyinler :)
şu an ne dinliyorum
07.10.2008 - 14:28Terazi-İlhan İrem
aşk
03.10.2008 - 09:23Anlamı,hayatın her döneminde,ilişkilerin her döneminde içinden bakılan pencerenin özelliklerine göre daha da bir değişen,içinde yaşanan toplumun kişiye yüklediği ön bilgilerin ışığında çok değişik algılanabilen,hormon salgılanımı ile doğru oranlı,acı çekmekle
aynı familyadan gelen,gelip geçici iyi -kötü anları ile manik depresif bir ruh haline sebep olan yerine göre cinselliğin pazarlanması,yumuşak cancanlı kağıtlarla ambalajlanması,yerine göre acıya ulaşmak isteyen insanın uğramak zorunda olduğu bir basamak,neyse kişiye ve ana göre değişen,tanımı net olmayan hissiyat bileşkesi diyeyim daha da bulandırmadan.
şu an ne dinliyorum
03.10.2008 - 09:15İki saatte bir acıkan gözleri yeni açılmış bir kedinin miiiklemesini dinliyorum şu anda :)
Enjektör ağzı subap lastiğinden seyreltilmiş süt ile beslenen.
şu an ne dinliyorum
23.09.2008 - 17:04Farid Farjad-Pari Kojai
Sonbahar
20.09.2008 - 21:29Sonbahar, çok eskiden okulların açıldığı lanet mevsim,biraz daha yakında tatile gittiğim yılın en güzel zamanları,şu sıralar, yağmurlu günler, ne güzel.En azından sonbahardan sonra ne geleceği belli.Güzel bir mevsim kış :)
...görünmez olsaydınız ne yapmak isterdiniz?
20.09.2008 - 21:26Zaten görünmezim ben.
ölüm
20.09.2008 - 21:24Bu bölümün sonu,sınırlı bilinirden sınırlı bilinmeze geçiş,belki kurtuluş,belki sahip olduğum tek şeyin de yitişi,en güzel şeyi kaybetmek.
şu an ne dinliyorum
20.09.2008 - 21:21Declan Galbraith-An angel dinliyorum ve diğer şarkılarını da.
Toplam 44 mesaj bulundu