'Orhan Pamuk'u mahkemeye verdiler.Avrupa'dan bir telefon geldi Tayyip'e; 'Nasıl olur da Orhan Pamuk'u mahkeme edersin? ' dediler.Adam mahkemeye girdi ve beraat etti,çıktı.Milliyetçi ve dini partilerden de bir ses var mı? Resulullah'ın karikatürüne İslami cemaatlerde 'tıs' yok...Subaylarımızın başına çuval geçirilir,Atasagun bugün yahudi bilmem ne şirketine danışman oldu.Şenkal Atasagun...
Şimdi Misak-ı Milli hudutlarıyla,Lozan anlaşması hudutlarını üst üste koyun,Misak-ı Milli hudutlarından yüzde 30 taviz vermişiz.İmzalanmış,Lozan anlaşması tatbik edilmiş.İyi ama Batı Trakya'daki 'Aziziye Tabyası'nı Kenan Evren hediye etti Bulgaristan'a...Milliyetçi Hareket Partisi'nden tıs yok.Kıbrıs'ın gidişi de yakın...
Halbuki 'İslamcılık ve Milliyetçilik'ten maksat; olaylara dikkatli bakış,sezmek değil midir? Var mı bizde bu hal? Kur'an'ın istediği tavır var mı bizde? Dini ve milli vazife eğer ki,'şadırvana musluk takmak' ise,buna 'Müslümanlık' denmez.Yani 'şadırvana musluk takmayla' da cennete gidilmez.Ama bizim zenginlerimiz şadırvana musluğu takınca,kendilerinin cennete gideceğini muhakkak ve muhakkak zannederler.Üstüne de 'bilmem ne hayratı' diye yazdın mı,tamam.Ha,bir de utanmadan kendisini 'deklare' ediyor...Bu kadar şahsiyetsizlik,namussuzluk,dinsizlik olmaz! ..
(Amerikan uçağıyla,Suudi Arabistan'a gidiyor,Amerikan otellerinde 6 bin dolar harcayıp 'Hacı' oluyorlar...Cennete böyle gideceklerini sanıyorlar...)
Biz aradığımızın ne olduğunu bilmiyoruz.Bu vatan bizden gitti gider,haberimiz yok...
'Hedefsiz insanların yaşaması muhaldir.'
Şovlar,maçlar,bayramlar,şekiller,tam bir namussuzluktur,ah bunu bir bilebilsek...
'İdeolocya Örgüsü; nihai hedefimiz' derdi...Parti başkanları Necip Fazıl'dan hep kaçmışlardır,söylemiştim.
Toplumsal duyarlılığı olmayan,ülkesinin geleceğine kaygı gütmeyen,düşünmeyen,bu sebeple sormayan,sorgulamayan,eleştirmeyen bir nesil yetişti,laik okullarda.Böyle mi? Eleştiri yok,sorgulama yok.'Kabul',her şeye 'kabul'...Yiğitlik ile çapulculuk ülkücülerde kaldı.Evrenizm,Kenan Evren denen 'Sabataist' ülkücülüğü ezdi bitirdi.Ama ondan daha kötüsü,yarım yamalak bir iktidar kokusu verdiler ya bize,işte o bizi çıkarcılığa sevketti.Ülkücülük de böyle bitti.
Batı'nın zibidiliğini taklit etmemiz 'ilke' kabul edildi...
'-Biz üç yüz yıl uğraş verdik,devlet kurduk! '
Diyen Orhan Pamuk galiba haklı...Teşekkür ederim dinlediğiz için...
'Birgi' kazasına o kadar düşman ki sabataistler,İmam-ı Birgivi'ye...
Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç bir işi yok,'Birgi'nin adını 'kiraz' koydular...
'Bozok'un adını 'Yozgat' koydular...
Bizim Çumra'daki 'Kınık köyü'nün adını 'Batum' yaptılar.Yani öyle düşünüyorum ki ben; acaba Türkiye Cumhuriyeti'nde 'Oğuz düşmanlığı' sadece Türkiye'de mi? Her yerde var.Yani 'Oğuzlara' ait ne varsa siliyorlar.İslam'a ait ne varsa dünyada siliyorlar...
Eğer ki şimdi Filistinli gençler 'anarşist' ise,İstiklal Savaşı'nı yapan bütün hocalar anarşisttir.Yani biz bir kaos içindeyiz,ne dediğimizi de bilmiyoruz.Belki de şahsiyetsizlik,siliklik bundan ileri geliyor.Yani; 'ilmiye' de böyle,'seyfiye' de böyle,'kalemiye' de böyle...
Bu Kuzey Irak'a Kürt devleti kurulursa biz bunu savaş sebebi sayarız dedi ya bir generalimiz,o güne kadar 'seyfiye'ye hürmet vardı,o günden sonra o da bitti.Kalemiye'ye hürmet o zaten cumhuriyetle bitti.İlmiyeye hürmet,o zaten kalmadı,hilafetin ilgasıyla...'
'...bakın yine yakinen bildiğim bir iki hususu anlatayım; İdeolocya Örgüsü'nü biliyorsunuz.Necip Fazıl'ın eseri...Bu eser Necip Fazıl'ın üstlendiği misyonun bir manifestosu gibidir.İnanın çok yakından biliyorum, hem Erbakan,hem Türkeş:
'-İşte bizim aradığımız şey bu! ..'
dediler Necip Fazıl'a...
'Gençlerimizi buna göre yetiştireceğiz! ' dediler.Partileri böyle kurduktan sonra,hemTürkeş,hemErbakan Necip Fazıl'la görüşmeyi zül addettiler.Ve bir daha görüşmediler...'
'1960'lara kadar,(Ben Hatay'da Nafia Müdürlüğü yaptım) 60'da arkadaşlar...Şam,Halep,Bağdat,Beyrut,Kahire'de 'Büyük Doğu','Şark-ı Kebir', olarak satılırdı...Orada da bu Türkçe'yi bilenler vardı.Ve Büyük Doğu çıkar çıkmaz oralara gider ve gazete satanlar sokaklarda bağırırlardı; 'Şark-ı Kebiiir,Şark-ı Kebir,Şark-ı Kebiiir' diye...
O bölge ahalisi Büyük Doğu'yu alır,çoğunu Arapça'ya çevirirler ve mahalli gazetelerde Büyük Doğu'yu neşrederlerdi...'
'Hacegan; hocalar demektir.Farsça...Türkçe 'hoca'...Bu 'hoca' kelimesinin aslı Süryanice'dir,'Işığa götüren adam' demektir...Bizim şu anki lisanımızdaki 'hoca' sözünün aslı Süryanice'dir ve 'insanı ışığa götüren adam' demektir...Ama bizim 'hocalarımızın' hiç biri 'ışığa'götürmez.Çünkü hemen hemen hepsi laik okullarda okudu; hele hele 'İmam-Hatip Okulları'nda okuyanlardan ışık filan beklemeyin...'karanlığa' götürürler...Çünkü hiçbirinde tarikat terbiyesi yok...'
'Umum yeryüzüne dört kişi hakim olmuştur ki,ikisi Mü'min ve ikisi kafirdir.İki hakim müm'in Hz.Zülkarneyn ve Hz.Süleyman (a.s.) 'dır.İki hakim kafir ise Nemrud ve Buhtünasr'dır.Ve beşinci olarak ileride benim Ehl-i Beytimden birisi dahi bütün arza hakim olacaktır.'
'Bir hadisin hadis olması yönüyle hiçbir ayırım yapmaya ne bizim bir yetkimiz var,ne de başkalarının.Eğer bir kimse,Sahih-i Buhari'deki bir hadisi,Deylemi'nin Müsned'indeki bir hadisten üstün tutuyorsa bu sadece ilgili kitapların müelliflerinin kitaplarını derlerken gösterdikleri titizlik nedeniyle kazandıkları itimattan dolayı olabilir.Bunun dışında böyle bir ayrım yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.Hem Buhari'den hem de Müslim'den önce yaşamış,bir bakıma onlara kaynak olmuş Abdürrezak ve Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'nin 'Musannaf'ları,Ebu Davud Tayalsi'nin 'Müsned'i için de bu örnekleri verebiliriz.'
'Bir cemaat tarafından rivayet edilen hadislere mütevatir,en az üç ravi tarafından rivayet edilene meşhur,iki ravi tarafından rivayet edilene aziz,tek ravi tarafından rivayet edilene garib denilmiştir.Buna göre,mütevatir en üst tabakadır.'
'...bu vesile ile şöyle bir parantez açalım: Sapasağlam Hadis Müessesesini tartışmak İslam's fitne tünelleri açmaya çalışanlara,İskender'in düğüm çözen fikir kılıcı gibi,fıkıh (irfan) hükmünü söyleyelim: Mütevatir Hadisi inkar eden kafir olur ve bir çok sünnet mütevatir hükmündedir: Allah Resulü'nün 5 vakit namaz kıldığı,mücizatı seriye gibi bir çok Hadis böyledir.Mütevatiri inkar eden kafir olur da,müstefiz,meşhur vesair haberleri inkar eden hiçbir şey olmaz diyemeyiz; onlar da sapık olur...Biri kafir olursa,diğeri sapık olur,delalette olur,şu olur,bu olur...Yani zahiren kafir diyememek,hiçbir şey olmaz manasına gelmiyor; bilakis sebeb olduğu yıkım açısından kafirden de beter olabiliyor.Açıktan kafir denemediği için ve İslam'ın yıkımına daha rahat hizmet ettiği için kafirden de beter yani münafık olur,diyebiliriz...'
-Annie,George Harrison'un şarkı yazamadığını ama sonra 'here comes the sun'ı yazdığını ve o şarkının 'Abbey Road' albümünün en iyi parçalarından biri olduğunu söylemişti...
'...Bu da kör bir satıcı.Yıllardır dergi falan çıkartır.Batın kahramanlarının hayatlarını usul-kaide dinlemeden anlatır.'İslam ve Çocuk' başlıklı çalışmalar yapar.Ama o çocukarın nasıl bir dünyaya doğduğuna,nasıl bir ülkede yaşadığına dair haysiyetli bir muhasebe yapmaz.Geniş bir yelpazede yer tutan bütün kör alıcıların hepsine birden hitap eder.Hiç kimseyi üzmez,herkesi hoşnut eder.Yani köşesizdir.Nabza göre şerbet verir.Kimi zaman 'Seni Seviyoruz Savunan Adam' der,kimi zaman RTE'ye methiye düzer.28 Şubat vb. dönemlerde Müslümanların kendilerini sigaya çekmeleri gerektiğini de söyler,bir grup bürokratik elite dönüp 'Biz de bu ülkede yaşayan,vergisini veren insanlarız.Siz de vururken biraz insaflı olun.' dercesine yakarışlar içerisinde de olur.'Tarikat-siyaset' vb. başlıklı saçma sapan tartışmaların da müdavimi olup,o programlarda herkese hak verir.'Ona da hak veriyorum,buna da hak veriyorum' demekten gayrı bir varlık gösteremez.Devamlı surette özür dileyici bir tavır içindedir.Bütün bu halleriyle hakim duruşa halel getirir.
Esasen ancak ve ancak bir Müslümana yakışan olan 'hakim duruş' idrakı yoktur bu'terbiyeli'de.Dolayısıyla 'mazur'.Bu 'mazur'luğu da suretine vurmuştur.Suret ve hareketlerine bakıldığında sireti hakkında fikir yürütmek,şüpheye kapılıp; 'Bu adam acaba ne kadar şecaat sahibi olabilir? En büyük namus olan dinine aleni hakaret edliyorken nasıl bir tavra bürünebilir? Bu hali terbiyeli olduğundan mıdır? Yoksa silikliği,pısırıklığını,Allah için öfke dahi duymamayı sahtekarca bir tavırla bu şekilde kamufle mi ediyor? ' sorularını sormamak elde değil.
'Yavşak' tartışması bu suallerin cevabını muhtevi aslında.Hakikat bayıltılıp ırzına geçiliyorken itidal tavsiye eden 'terbiyeliler',nefslerine gelen en küçük bir zararda 'terbiyeleri'ni bozabiliyormuş...
Bu 'terbiyeliler'de zalime ve kafire şedit mümine mşfik ölçüsüymüş,eşya ve hadiseleri İslam'a nispetle nakşedip İslam'ı şahsiyet aynasında parıladatmakmış,varoluş kaydını düşüp hürriyete ermekmiş,şahitlik edilen zamanın hakkını verip ilim ve amel kanatlarıyla tecrit ufku kazanmakmış,dindeki gizlilikleri açık etmek için her şeye hikemi vechesiyle bakabilme hassesine ermekmiş...ara ki bulasın...
Bu 'terbiyeliler' için İslam birkaç ritüelden ibaret olup,büyüklerin elini öpmeyi,yaşlıların karşıdan karşıya geçmesine yardım etmeyi,kandillerde tebrik mesajı yollamayı,yemekten önce elleri yıkamayı,yemekten sonra da 'elhamdülillah' demeyi,her zaman gülmeyi,hiçbir zaman sinirlenmemeyi,bir hata gördüğünde 'Allah ıslah etsin sevgili kardeşim' demekten gayrı bir şey yapmamayı emreden bir dindir...
Madem öyle,biz de şu dua ile bitirelim: Allah reel politikçi aydınlara akıl,fikir,izan,şecaat ve en önemlisi şahadet şuuru versin...'
'Almanlar 2. Dünya Savaşı'na girerken ilk önce Heidegger'i yanına çekmek istedi.Çünkü onun takipçileri vardı.Bugün Amerika Türkiye'yi işgal etse benimle ilgilenmez.Çünkü beni takip edenler,anlayanlar yok...'
'...Üç Mesele'yi dile getirdi.Ama bu eserinde ne N.Fazıl'a,ne C.Meriç'e ve ne de S.Mirzabeyoğlu'na dair bir atıfta bulunmadı.Bu üç isme atıfta bulunmaya mecbur mu? Elbette değil.Ama eserinde bu üç isimden aldığı terkipleri kullanmışsa? O zaman mecbur.Peki bu mecburiyet yerine getirilmemeşse? En hafif ifadeyle; intihal...
Kendisini yıllarca kör alıcıların gazetelerinde ifade etti.Gazete yazılarından derlenen birçok kitabı olmasına bakmaksızın onları aşağılamak,kendi ifadesiyle 'gol atmak' suretiyle gazete yazılarına son verdi.Yeni bir Türklük söylemi attı ortaya.Sarahate ermeyen bu söyleminde de N.Fazıl'ın ve onun Türk'e yüklediği anlamı görmek mümkün.Apardığı fikri 'Savaşan her sahabe Türk'tür' gibi densizliklerle ifade etti...'
-Güney denizlerindeki conus purpurascens,şeytan minaresinin zehriyle doldurdum.Dünyadaki en güçlü sinir zehridir.Saniyenin binde ikisinde etkili olur.Sinirlerin uyarımından bile hızlıdır.Yani, hayvan okun battığını hissetmeden,düşüp ölür...
-Panzehiri var mı?
-Kendini ayağından vurursan diye mi? Sakın yapma... Farkına varmadan ölürsün...
-Biliyorsun yorumcular ve salaklar bu şarkının gizemli bir anlamı olduğunu söyleseler de John hep oğlu Julian'ın,arkadaşı Lucy O'Connell'ı çizdiği resimden esinlenerek yazdığını söylemişti...
sabetayist
30.11.2006 - 01:13'Orhan Pamuk'u mahkemeye verdiler.Avrupa'dan bir telefon geldi Tayyip'e; 'Nasıl olur da Orhan Pamuk'u mahkeme edersin? ' dediler.Adam mahkemeye girdi ve beraat etti,çıktı.Milliyetçi ve dini partilerden de bir ses var mı? Resulullah'ın karikatürüne İslami cemaatlerde 'tıs' yok...Subaylarımızın başına çuval geçirilir,Atasagun bugün yahudi bilmem ne şirketine danışman oldu.Şenkal Atasagun...
Şimdi Misak-ı Milli hudutlarıyla,Lozan anlaşması hudutlarını üst üste koyun,Misak-ı Milli hudutlarından yüzde 30 taviz vermişiz.İmzalanmış,Lozan anlaşması tatbik edilmiş.İyi ama Batı Trakya'daki 'Aziziye Tabyası'nı Kenan Evren hediye etti Bulgaristan'a...Milliyetçi Hareket Partisi'nden tıs yok.Kıbrıs'ın gidişi de yakın...
Halbuki 'İslamcılık ve Milliyetçilik'ten maksat; olaylara dikkatli bakış,sezmek değil midir? Var mı bizde bu hal? Kur'an'ın istediği tavır var mı bizde? Dini ve milli vazife eğer ki,'şadırvana musluk takmak' ise,buna 'Müslümanlık' denmez.Yani 'şadırvana musluk takmayla' da cennete gidilmez.Ama bizim zenginlerimiz şadırvana musluğu takınca,kendilerinin cennete gideceğini muhakkak ve muhakkak zannederler.Üstüne de 'bilmem ne hayratı' diye yazdın mı,tamam.Ha,bir de utanmadan kendisini 'deklare' ediyor...Bu kadar şahsiyetsizlik,namussuzluk,dinsizlik olmaz! ..
(Amerikan uçağıyla,Suudi Arabistan'a gidiyor,Amerikan otellerinde 6 bin dolar harcayıp 'Hacı' oluyorlar...Cennete böyle gideceklerini sanıyorlar...)
Biz aradığımızın ne olduğunu bilmiyoruz.Bu vatan bizden gitti gider,haberimiz yok...
'Hedefsiz insanların yaşaması muhaldir.'
Şovlar,maçlar,bayramlar,şekiller,tam bir namussuzluktur,ah bunu bir bilebilsek...
'İdeolocya Örgüsü; nihai hedefimiz' derdi...Parti başkanları Necip Fazıl'dan hep kaçmışlardır,söylemiştim.
Toplumsal duyarlılığı olmayan,ülkesinin geleceğine kaygı gütmeyen,düşünmeyen,bu sebeple sormayan,sorgulamayan,eleştirmeyen bir nesil yetişti,laik okullarda.Böyle mi? Eleştiri yok,sorgulama yok.'Kabul',her şeye 'kabul'...Yiğitlik ile çapulculuk ülkücülerde kaldı.Evrenizm,Kenan Evren denen 'Sabataist' ülkücülüğü ezdi bitirdi.Ama ondan daha kötüsü,yarım yamalak bir iktidar kokusu verdiler ya bize,işte o bizi çıkarcılığa sevketti.Ülkücülük de böyle bitti.
Batı'nın zibidiliğini taklit etmemiz 'ilke' kabul edildi...
'-Biz üç yüz yıl uğraş verdik,devlet kurduk! '
Diyen Orhan Pamuk galiba haklı...Teşekkür ederim dinlediğiz için...
'Birgi' kazasına o kadar düşman ki sabataistler,İmam-ı Birgivi'ye...
Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç bir işi yok,'Birgi'nin adını 'kiraz' koydular...
'Bozok'un adını 'Yozgat' koydular...
Bizim Çumra'daki 'Kınık köyü'nün adını 'Batum' yaptılar.Yani öyle düşünüyorum ki ben; acaba Türkiye Cumhuriyeti'nde 'Oğuz düşmanlığı' sadece Türkiye'de mi? Her yerde var.Yani 'Oğuzlara' ait ne varsa siliyorlar.İslam'a ait ne varsa dünyada siliyorlar...
Eğer ki şimdi Filistinli gençler 'anarşist' ise,İstiklal Savaşı'nı yapan bütün hocalar anarşisttir.Yani biz bir kaos içindeyiz,ne dediğimizi de bilmiyoruz.Belki de şahsiyetsizlik,siliklik bundan ileri geliyor.Yani; 'ilmiye' de böyle,'seyfiye' de böyle,'kalemiye' de böyle...
Bu Kuzey Irak'a Kürt devleti kurulursa biz bunu savaş sebebi sayarız dedi ya bir generalimiz,o güne kadar 'seyfiye'ye hürmet vardı,o günden sonra o da bitti.Kalemiye'ye hürmet o zaten cumhuriyetle bitti.İlmiyeye hürmet,o zaten kalmadı,hilafetin ilgasıyla...'
goriot baba
29.11.2006 - 22:31balzac'ın ilk okuduğum kitabı...
tadı damağımda...
huyumdur,bir yazarın bütün kitaplarını okumadan aynı kitabını iki defa okumam...
-Zevk erteleyicilik...
(vanilla sky)
büyük doğu
29.11.2006 - 05:09'...bakın yine yakinen bildiğim bir iki hususu anlatayım; İdeolocya Örgüsü'nü biliyorsunuz.Necip Fazıl'ın eseri...Bu eser Necip Fazıl'ın üstlendiği misyonun bir manifestosu gibidir.İnanın çok yakından biliyorum, hem Erbakan,hem Türkeş:
'-İşte bizim aradığımız şey bu! ..'
dediler Necip Fazıl'a...
'Gençlerimizi buna göre yetiştireceğiz! ' dediler.Partileri böyle kurduktan sonra,hemTürkeş,hemErbakan Necip Fazıl'la görüşmeyi zül addettiler.Ve bir daha görüşmediler...'
büyük doğu
28.11.2006 - 21:05'1960'lara kadar,(Ben Hatay'da Nafia Müdürlüğü yaptım) 60'da arkadaşlar...Şam,Halep,Bağdat,Beyrut,Kahire'de 'Büyük Doğu','Şark-ı Kebir', olarak satılırdı...Orada da bu Türkçe'yi bilenler vardı.Ve Büyük Doğu çıkar çıkmaz oralara gider ve gazete satanlar sokaklarda bağırırlardı; 'Şark-ı Kebiiir,Şark-ı Kebir,Şark-ı Kebiiir' diye...
O bölge ahalisi Büyük Doğu'yu alır,çoğunu Arapça'ya çevirirler ve mahalli gazetelerde Büyük Doğu'yu neşrederlerdi...'
imam hatip liseleri
28.11.2006 - 17:16'Hacegan; hocalar demektir.Farsça...Türkçe 'hoca'...Bu 'hoca' kelimesinin aslı Süryanice'dir,'Işığa götüren adam' demektir...Bizim şu anki lisanımızdaki 'hoca' sözünün aslı Süryanice'dir ve 'insanı ışığa götüren adam' demektir...Ama bizim 'hocalarımızın' hiç biri 'ışığa'götürmez.Çünkü hemen hemen hepsi laik okullarda okudu; hele hele 'İmam-Hatip Okulları'nda okuyanlardan ışık filan beklemeyin...'karanlığa' götürürler...Çünkü hiçbirinde tarikat terbiyesi yok...'
namık kemal
28.11.2006 - 09:06'...Namık Kemal; hem 'kızılbaş',hem 'sabataist'tir...
Namık Kemal için Atatürk tarafından şöyle denilmiştir:
-Benim ruhumu Namık Kemal,bedenimi Ziya Gökalp yoğurdu! '
salih mirzabeyoğlu
28.11.2006 - 07:36'Umum yeryüzüne dört kişi hakim olmuştur ki,ikisi Mü'min ve ikisi kafirdir.İki hakim müm'in Hz.Zülkarneyn ve Hz.Süleyman (a.s.) 'dır.İki hakim kafir ise Nemrud ve Buhtünasr'dır.Ve beşinci olarak ileride benim Ehl-i Beytimden birisi dahi bütün arza hakim olacaktır.'
(Fetava-i Hadisiyye,İbn-i Hacer-i Heytemi-39)
hadis
28.11.2006 - 07:01'Bir hadisin hadis olması yönüyle hiçbir ayırım yapmaya ne bizim bir yetkimiz var,ne de başkalarının.Eğer bir kimse,Sahih-i Buhari'deki bir hadisi,Deylemi'nin Müsned'indeki bir hadisten üstün tutuyorsa bu sadece ilgili kitapların müelliflerinin kitaplarını derlerken gösterdikleri titizlik nedeniyle kazandıkları itimattan dolayı olabilir.Bunun dışında böyle bir ayrım yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.Hem Buhari'den hem de Müslim'den önce yaşamış,bir bakıma onlara kaynak olmuş Abdürrezak ve Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'nin 'Musannaf'ları,Ebu Davud Tayalsi'nin 'Müsned'i için de bu örnekleri verebiliriz.'
(age,sh.24)
hadis
28.11.2006 - 06:51'Bir cemaat tarafından rivayet edilen hadislere mütevatir,en az üç ravi tarafından rivayet edilene meşhur,iki ravi tarafından rivayet edilene aziz,tek ravi tarafından rivayet edilene garib denilmiştir.Buna göre,mütevatir en üst tabakadır.'
(A.Feyzi Kocaer,Müttefekun Aleyh Hadisler,s.25)
hadis
28.11.2006 - 04:35'...bu vesile ile şöyle bir parantez açalım: Sapasağlam Hadis Müessesesini tartışmak İslam's fitne tünelleri açmaya çalışanlara,İskender'in düğüm çözen fikir kılıcı gibi,fıkıh (irfan) hükmünü söyleyelim: Mütevatir Hadisi inkar eden kafir olur ve bir çok sünnet mütevatir hükmündedir: Allah Resulü'nün 5 vakit namaz kıldığı,mücizatı seriye gibi bir çok Hadis böyledir.Mütevatiri inkar eden kafir olur da,müstefiz,meşhur vesair haberleri inkar eden hiçbir şey olmaz diyemeyiz; onlar da sapık olur...Biri kafir olursa,diğeri sapık olur,delalette olur,şu olur,bu olur...Yani zahiren kafir diyememek,hiçbir şey olmaz manasına gelmiyor; bilakis sebeb olduğu yıkım açısından kafirden de beter olabiliyor.Açıktan kafir denemediği için ve İslam'ın yıkımına daha rahat hizmet ettiği için kafirden de beter yani münafık olur,diyebiliriz...'
köy okulları
27.11.2006 - 15:41-Ya beni araba tuttu,bu nasıl yolmuş böyle git git bitmez...
-Biz küçükken okula gitmek için her gün o yolu yürürdük...Elimizde poşetten çanta...Lastik ayakkabıyla...
-Napim yani...
transkripsiyon
27.11.2006 - 15:18RNA...
Rana...
hava kirliliği
27.11.2006 - 15:13bu sene istanbul'da ayrı bir hava kirliliği var...insanın genzini yakıyo...akşam çökünce sokağa çıkılmıyo...
dans
27.11.2006 - 02:42contradanza...vanessa mae...
film replikleri
27.11.2006 - 02:36-Annie,George Harrison'un şarkı yazamadığını ama sonra 'here comes the sun'ı yazdığını ve o şarkının 'Abbey Road' albümünün en iyi parçalarından biri olduğunu söylemişti...
-George benim en çok sevdiğim Beatle'dı...
(I am Sam)
kült film
26.11.2006 - 23:34House of Flying Daggers (2004)
Yimou Zhang
Ahmet Taşgetiren
26.11.2006 - 09:46'...Bu da kör bir satıcı.Yıllardır dergi falan çıkartır.Batın kahramanlarının hayatlarını usul-kaide dinlemeden anlatır.'İslam ve Çocuk' başlıklı çalışmalar yapar.Ama o çocukarın nasıl bir dünyaya doğduğuna,nasıl bir ülkede yaşadığına dair haysiyetli bir muhasebe yapmaz.Geniş bir yelpazede yer tutan bütün kör alıcıların hepsine birden hitap eder.Hiç kimseyi üzmez,herkesi hoşnut eder.Yani köşesizdir.Nabza göre şerbet verir.Kimi zaman 'Seni Seviyoruz Savunan Adam' der,kimi zaman RTE'ye methiye düzer.28 Şubat vb. dönemlerde Müslümanların kendilerini sigaya çekmeleri gerektiğini de söyler,bir grup bürokratik elite dönüp 'Biz de bu ülkede yaşayan,vergisini veren insanlarız.Siz de vururken biraz insaflı olun.' dercesine yakarışlar içerisinde de olur.'Tarikat-siyaset' vb. başlıklı saçma sapan tartışmaların da müdavimi olup,o programlarda herkese hak verir.'Ona da hak veriyorum,buna da hak veriyorum' demekten gayrı bir varlık gösteremez.Devamlı surette özür dileyici bir tavır içindedir.Bütün bu halleriyle hakim duruşa halel getirir.
Esasen ancak ve ancak bir Müslümana yakışan olan 'hakim duruş' idrakı yoktur bu'terbiyeli'de.Dolayısıyla 'mazur'.Bu 'mazur'luğu da suretine vurmuştur.Suret ve hareketlerine bakıldığında sireti hakkında fikir yürütmek,şüpheye kapılıp; 'Bu adam acaba ne kadar şecaat sahibi olabilir? En büyük namus olan dinine aleni hakaret edliyorken nasıl bir tavra bürünebilir? Bu hali terbiyeli olduğundan mıdır? Yoksa silikliği,pısırıklığını,Allah için öfke dahi duymamayı sahtekarca bir tavırla bu şekilde kamufle mi ediyor? ' sorularını sormamak elde değil.
'Yavşak' tartışması bu suallerin cevabını muhtevi aslında.Hakikat bayıltılıp ırzına geçiliyorken itidal tavsiye eden 'terbiyeliler',nefslerine gelen en küçük bir zararda 'terbiyeleri'ni bozabiliyormuş...
Bu 'terbiyeliler'de zalime ve kafire şedit mümine mşfik ölçüsüymüş,eşya ve hadiseleri İslam'a nispetle nakşedip İslam'ı şahsiyet aynasında parıladatmakmış,varoluş kaydını düşüp hürriyete ermekmiş,şahitlik edilen zamanın hakkını verip ilim ve amel kanatlarıyla tecrit ufku kazanmakmış,dindeki gizlilikleri açık etmek için her şeye hikemi vechesiyle bakabilme hassesine ermekmiş...ara ki bulasın...
Bu 'terbiyeliler' için İslam birkaç ritüelden ibaret olup,büyüklerin elini öpmeyi,yaşlıların karşıdan karşıya geçmesine yardım etmeyi,kandillerde tebrik mesajı yollamayı,yemekten önce elleri yıkamayı,yemekten sonra da 'elhamdülillah' demeyi,her zaman gülmeyi,hiçbir zaman sinirlenmemeyi,bir hata gördüğünde 'Allah ıslah etsin sevgili kardeşim' demekten gayrı bir şey yapmamayı emreden bir dindir...
Madem öyle,biz de şu dua ile bitirelim: Allah reel politikçi aydınlara akıl,fikir,izan,şecaat ve en önemlisi şahadet şuuru versin...'
ismet özel
26.11.2006 - 07:49'Almanlar 2. Dünya Savaşı'na girerken ilk önce Heidegger'i yanına çekmek istedi.Çünkü onun takipçileri vardı.Bugün Amerika Türkiye'yi işgal etse benimle ilgilenmez.Çünkü beni takip edenler,anlayanlar yok...'
İ.Özel
ismet özel
26.11.2006 - 07:45'...Üç Mesele'yi dile getirdi.Ama bu eserinde ne N.Fazıl'a,ne C.Meriç'e ve ne de S.Mirzabeyoğlu'na dair bir atıfta bulunmadı.Bu üç isme atıfta bulunmaya mecbur mu? Elbette değil.Ama eserinde bu üç isimden aldığı terkipleri kullanmışsa? O zaman mecbur.Peki bu mecburiyet yerine getirilmemeşse? En hafif ifadeyle; intihal...
Kendisini yıllarca kör alıcıların gazetelerinde ifade etti.Gazete yazılarından derlenen birçok kitabı olmasına bakmaksızın onları aşağılamak,kendi ifadesiyle 'gol atmak' suretiyle gazete yazılarına son verdi.Yeni bir Türklük söylemi attı ortaya.Sarahate ermeyen bu söyleminde de N.Fazıl'ın ve onun Türk'e yüklediği anlamı görmek mümkün.Apardığı fikri 'Savaşan her sahabe Türk'tür' gibi densizliklerle ifade etti...'
Ali Rıza Yaman
film replikleri
26.11.2006 - 00:34-Güney denizlerindeki conus purpurascens,şeytan minaresinin zehriyle doldurdum.Dünyadaki en güçlü sinir zehridir.Saniyenin binde ikisinde etkili olur.Sinirlerin uyarımından bile hızlıdır.Yani, hayvan okun battığını hissetmeden,düşüp ölür...
-Panzehiri var mı?
-Kendini ayağından vurursan diye mi? Sakın yapma... Farkına varmadan ölürsün...
(lost world)
film replikleri
25.11.2006 - 23:18-Biliyorsun yorumcular ve salaklar bu şarkının gizemli bir anlamı olduğunu söyleseler de John hep oğlu Julian'ın,arkadaşı Lucy O'Connell'ı çizdiği resimden esinlenerek yazdığını söylemişti...
(I am Sam)
biyolog
25.11.2006 - 22:56tijen hanım...
hanım...
izbandut
25.11.2006 - 13:26-Mazlum...Mazlum'u çağırın bana...
erich maria remarque
25.11.2006 - 13:02All Quiet on the Western Front (1930)
Lewis Milestone
bir de 70'lerde bir uyarlaması yapılmış ama izlemeye değmez...
Toplam 983 mesaj bulundu