Nasıl bir şeysin ki sen, evrende her şey sensin ve her şey senden. Neşelenmemiz de senden hüzünlenmemiz de. Dağınıklığımız da senden birlikteliğimiz de. Sen oturmadasın da sanki bir evde, herkes kapında beklemede senin. Sen bir annesin de sanki bütün insanlar çocukların senin.”
Mesnevi’nin bir türlü yediye ulaşamayan ciltlerinin birinde böyle dile geliyor Efendi Âşık. Aşk’la söyleşmiş, Aşk’la sözleşmiş, Aşk’ın bizatihi kendisiyle dertleşmiş. Müsaade önce Efendi Âşık’tan, sonra senden Efendim. Mesnevi’nin yazılamayan yedinci cildine zeyl ve sana bir aşknâme. Efendim:
“Sen ilkbahar… Toprağa düşen ilk cemre sen. Bir nisan yağmuru… Yağmuru bekleyen toprak sen. Yaprak da sen, ilk tomurcuklanan çiçek de sen. Filizlenen ilk gonca sen. Goncaya düşen ilk çiğ yine sen…
Sen güneş… Aydınlığa ilk koşan ışık sen. Suya dokunan sıcaklık, sıcağı bekleyen çiçek sen. Gül de sen, ilk açılan. Goncaya duran ilk sevda sen.
Sen sevda… Adımı unutturan sen, adını sırlayan yine sen. Sırrım da sen âşikârım da sen. Yazılan bir sözde hece hep sen. Aşk sen, âşık sen, mâşuk sen… Her şey sen, her şey senden.
Bu şarabı dilenci içti, bey oldu gitti. Bu şarabı tilki içti, aslan kesildi. Bu şarabı ihtiyar içti, oldu delikanlı. Delikanli içti, ömrü bi uzadı, bi uzadı, bi uzadı.
Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. 'Aman sakın kendini' diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: 'bırak kendini, ko gitsin! ' Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum elyazması metinlerin soluk satırlarında. Bulamadım sevgili. On sekiz bin âlemden haber bekledim güvercin oluklarda. Talik bir levhanın önünde cülüslerle hatmettim seni. Rik’aların arasında derledim hüzün gibi gönlümde çakılı gözlerini.
Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum nerede arayacağımı bilmeden çaresizce. Söze Dehhânî’yle mi başladın sevgili? Aharanmış dokuz parça gazelin arasından seçtim ilkin ismini. Baykara meclislerinde Ali Şir’le mi söyleştin sevgili? O mu öğretti sana aşkın hamsesinin altı mesnevilik özgeçmişini? Yunus mu emretti gönlümde ebed-müddet yer etmeni? Ya Şems sevgili? Şems’le mi söyleştin Mesnevi’nin yedinci cildine nakşettiğin dost ismini? Toza bulanmış bir Bağdat gecesinde Fuzûlî ve Bâkî gibi demleyip mi öğrendin hoş sohbetin kırklama şekerini? Muhibbî mi muştuladı sana aşkın Hürrem dilinde vazgeçilmezliğini?
Sevgili! Nef’î’den mi öğrendin sözlerini bilemeyi ve Nâbî diliyle mi hayrettin Hayriyeler dolusu güzel söz derlemeyi? Sevgili! Şeyh Galip mi söyledi Hâmuşân’dan bir nefer gibi sessiz kalıp sessizlikle söyleşmeni?
İlmek ilmek dokudular seni. Cımbız cımbız çekip divanların arasından seni, nakşettiler sevgili. Senden evveldi. Seni arıyordum henüz. Elbirlik olup senin resmini çizdiler gönlüme tezkirelerin sararmış sayfalarından. Divanıma girizgâh ol sevgili ve duâlarımın hitâmında bir gülüş…
Ben sevmedim seni. Bana seni sevdirdiler sevgili. Sevgili… Senden evveldi senin bana sevdirilişin. Şâir-i âzâmlar ve Tezkire-i Şuârâlar öğretti bana seni nasıl sevmem gerektiğini. Sen o satırlarda bulduğum göz, hüsn ü hatların arasından çıkardığım nakış ve taç beyitlerde bulup hıfzettiğim isimsin gönlümde. Sözler benim değil sevgili.
Sevgili… Senden evveldi seni sevişim. Sen Yunus olmasan, Şems’e yol bulmasan ve Fuzûlî’de soluklanmasan Galip gibi Hamuşân’da konaklamasan seni nasıl severdim sevgili?
Sevgili… Senden evveldi seni sevişim ve senden evveldi bana sevdirilişin. Sevgili… Sevgili…
Biz seninle sürekli 'öteleri' aradık. Sen buldun aradığını. Ben ise yoldayım hâlâ. İmtihanın bu en zor anında sabır diliyorum Rabb'imden. Ne olur, seni sevdiğimi, her an dua ettiğimi ve sana kavuşacağım günü şafak sayar gibi beklediğimi bil. Kıyam etsin AŞK'ın Hürmetine Yüreğim.
Arefe Denilen Gündeyim, Kutlu Bir Sabah’ın Eşiğinde, İbrahim’in Tereddüt Etmediği AŞK’a Aşina ve Sevdalıyım.. Yarâb Ben Aciz Bir Kulum ve Kurban Edecek Bir İsmail’im Yok. Lakin Uğruna Kendimi Yakacak Ellerim, Gözlerim, Yüreğim Var! Sen Sayki Kurân İçin, Sen Sayki Medine İçin, Sen Sayki Kudüs İçin, Sen Sayki Resul İçin Sen Sayki Senin İçin Feda Olsun Feda Olsun Feda Olsun..
Senin alnına yazılanın yazarına hamd ederek. Sana ŞEHADET iniltisi bir yolla geliyorum Yar. Bir Kamet Getir Ömrüme Yar. Kıyam etsin AŞK'ın Hürmetine Yüreğim. İlk namaz gibi yar. İlk aşk gibi hani... Su gibi, aşk gibi, her kalbin anahtarı 'Yasin' gibi. Ve sen 'nerelisin? ' diye sorduğunda, İçimden gülümseyerek 'içindenim yar taa içinden' demek geçiyor. Bir varmış dedikten sonra, sakın bir yokmuş deme Sevgili Bir var mışım, hep olacak mışım, hiç bırakmayacak mışım de Sevgili... Masal da olsan hiç bitme, ben seni böyle dolu dolu sevdikçe Bir daha hiç göremeyeceğim, o uzak rüyalar alemine gitme! Ey gönlümün gölgesinde dinlendirdiğim..! sensizliği, senliliği, sendeliği sırf içinde 'sen' var diye sevdim. Sende Yağmur Yağmasa. Bende toprak kokusu olmazdı YAR. Sen benim herşeyim ol sevdiğim. Acım ol, kederim ol, hüznüm ol. Dikiş tutmaz yaram. Söz dinlemez, lâf anlamaz yanım ol Bana mahpus, bana zindan ol Yeter ki menzilim de ol Herşeyin olurum sevdiğim Gözlerine yetim, Ellerine öksüz olurum. Her zerrene fakirin, Saçının her teline yoksulun olurum, Herşeyim ol da sevdiğim, Bi' uzağım, bi' gurbetim olma, Kurbanın olurum. Ah yâr. Ah aşkı ruhunda niyazlananım, Nazenim..! Sen aklım ve kalbim arasında kaldığım en güzel çaresizliğimsin. Yüreğime işlenmiş sabrım, acıya dayanma gücüm, göğsümde taşıdığım eşsiz payem. vvelim, ezelim ve ebedimsin. Sebebim, nefesim ve ahirim. Kazancım, Dualarımda Dökülen Gözyaşlarım. Aşk'a dair kelamlar dökülürken dilimden. Harf Harf Toplayıp Sana Getiresim var. Ne olur, seni sevdiğimi, her an dua ettiğimi ve sana kavuşacağım günü şafak sayar gibi beklediğimi bil. Bende, yerin bâki Yar. Kalbe giren, kabre girene dek!
Ne Kadar Özlendiğini bir bilsen. Yokluğundan utanırsın...
Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren anneliğini Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Ben saf aynayım, sırım dökülmemiş, paslanmamışım. Ben kin dolu bir gönül değilim, Sinâ dağının gönlüyüm ben.
Üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum, benim sarhoşluğumun sonu yok. Tarhana çorbası içmem ben, can yemeği yerim, içerim can şerbeti.
İşte sarttı seni bir gümüş bedenlinin özlemi. Altın haline geldin artık. Sen altına âşıksın, altın benim rengime âşık. .................................... MEVLANA
Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı. Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana. Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı. Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır. Alem O'nunla kaimdir ve O'nsuz olan hiçbir şey yoktur. O'nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.
'Pembe bir düzene serili olsa da; Tozpembe değildi rengim...'
Solmasın bana canlılık versin diye maviydi.Karanlıkların içinde bile maviyi görüp gülümsüyordum.Geçtiğim her yeri maviye boyadım.Umut ektim bütün geçitlere.Huzur serptim üstlerineMavi Sayfa çatlaklıkların arasından parıldasın ışıl ışıl olsun her yer diye…Işıltıyla kırıntılarMavi Sayfa siyahlıklar kapanıyordu sanki küçük bir ışıltıda olsa yeterdi siyahtan vazgeçmeme.Güneşin parlaklığıyla mavi öyle bir göz kamaştırıyordu kiMavi Sayfa insanın hiçbir şey düşünmeden seyre dalası geliyordu… 'İnsan baktığı gibi mi görürdü; Yoksa düşündüğü gibi mi? ? ? ...' İkisiyle de görebilirdikikisiyle de istediğimiz şekle koyabilirdik yaşamımızı…Ben bütün bakış açılarımı maviye boyadımMavi Sayfa kötüde bile iyiyi güzeli gördüm/görmeye çalıştım hep… Maviye siyahla karşılık alsam da hiç pes etmedim… Biliyorum bir gün herkes maviyle bakacak. Herkes benim gibi düşünecek ve ne kırılacak ne de kırmaya yüreği el verecek… Düşlerimi uzun engebeli yollara dizdim… Engelleri aştıkça mutlu oluyordumMavi Sayfa kolayca elde ettiğim hiçbir şey bana haz vermiyordu… Siyahın içindeki ışıltıyı çıkarana kadar uğraşmalıydım ki gerçekten huzurlu olayım… Gecenin karanlığını değil yıldızların parlaklıklarını gördüm ve hissettim… yeni doğan güne yepyeni bir benle uyandım. Zamanla daha da güzel olacak her şey inanıyorum…
'Düşlerim her zaman mavi tonlarında ve hep mavi kalacaklar…'
Er ya da geç bu hüzün geçecek Üzgün yüzüm gülecek Er ya da geç bu acım dinecek Umut yenilmeyecek
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme… Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme! !
Şems’in gidişinden sonra Hz. Mevlana’nın dilinden dökülen sözler
Beni özene bezene yaratan kim? Sen! Ne yapacağımı da yazmışın önceden. Demek günah işleten de sensin bana: Öyleyse nedir o cennet cehennem?
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli: Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili. duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç? Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
Hak er geç cimrilerin hakkından gelir; Cehennem ateşleri onlar içindir. Ne der, dili inciler saçan Muhammet: Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
Varlığın sırları saklı, benden; Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedi-kodu: Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. ...................................... Ömer HAYYAM
“Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki, susan her şey derin ve heybetli…“
Giderken kendimi sende bırakmayı diliyordum, gördüm ki sana hiç gelmemişim... Anladım ki iyi niyetlerle dolu temenniler yalana sıvanmış teşekkürlerde, boğuluyormuş.... Merhabanın boynunu bükene elveda demek zulümmüş. Zülüflerinden zûl akan yare, sancıyan yaram kadar bile değer görmem... Ondandır ki yarim ile değil yaram ile hoşum...
ne zaman içimde bir tomurcuk açsa soldurmak zorunda birileri... ne zaman sevda koksam ne zaman dost buldum desem yok etmek zorunda birileri kendi halimde düşmüşüm içimdeki sevdanın peşine birileri sanar kendine birileri de kızar sus diye sözüm kimseye değil alınmasın üstüne ama ben buyum değişemem işte yazar geçer giderim kendi kendime söylerim aman, sakın kimse alınmasın üzerine...
Bir varmış dedikten sonra, sakın bir yokmuş deme! Bir var mışım, hep olacak mışım, hiç bırakmayacak mışım de... Masal da olsan hiç bitme, ben seni böyle dolu dolu sevdikçe Bir daha hiç göremeyeceğim, o uzak rüyalar alemine gitme!
Aşk benim adım Aşk benim adım, aşk... kısacık bir kelimeyim ama anlamım ansiklopedileri aşar. Ne rengim belli, ne zamanım? Ansızın dikiliveririm karşınıza. Beklenmedik zamanlarda sinsice süzülürüm yüreklerinize.Adım aşk benim...
27.04.2012 - 16:06
Ey Aşk! ! !
Nasıl bir şeysin ki sen, evrende her şey sensin ve her şey senden. Neşelenmemiz de senden hüzünlenmemiz de. Dağınıklığımız da senden birlikteliğimiz de. Sen oturmadasın da sanki bir evde, herkes kapında beklemede senin. Sen bir annesin de sanki bütün insanlar çocukların senin.”
Mesnevi’nin bir türlü yediye ulaşamayan ciltlerinin birinde böyle dile geliyor Efendi Âşık. Aşk’la söyleşmiş, Aşk’la sözleşmiş, Aşk’ın bizatihi kendisiyle dertleşmiş. Müsaade önce Efendi Âşık’tan, sonra senden Efendim. Mesnevi’nin yazılamayan yedinci cildine zeyl ve sana bir aşknâme. Efendim:
“Sen ilkbahar… Toprağa düşen ilk cemre sen. Bir nisan yağmuru… Yağmuru bekleyen toprak sen. Yaprak da sen, ilk tomurcuklanan çiçek de sen. Filizlenen ilk gonca sen. Goncaya düşen ilk çiğ yine sen…
Sen güneş… Aydınlığa ilk koşan ışık sen. Suya dokunan sıcaklık, sıcağı bekleyen çiçek sen. Gül de sen, ilk açılan. Goncaya duran ilk sevda sen.
Sen sevda… Adımı unutturan sen, adını sırlayan yine sen. Sırrım da sen âşikârım da sen. Yazılan bir sözde hece hep sen. Aşk sen, âşık sen, mâşuk sen… Her şey sen, her şey senden.
Gülistân sen, ummân sen, evvel sen, âhir sen…
Dünya sen, güneş sen, ay sen, evren sen…
Her şey sen, her şey senden…
Ben..?
Ben de sen Efendim.
Ben bile sen, ben bile senden…”
27.04.2012 - 08:52
Bu şarabı dilenci içti, bey oldu gitti.
Bu şarabı tilki içti, aslan kesildi.
Bu şarabı ihtiyar içti, oldu delikanlı.
Delikanli içti, ömrü bi uzadı, bi uzadı, bi uzadı.
Ö.HAYYAM
24.04.2012 - 22:35
Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. 'Aman sakın kendini' diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: 'bırak kendini, ko gitsin! '
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Tebrizli Şems / Mevlana...
24.04.2012 - 19:44
Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum elyazması metinlerin soluk satırlarında. Bulamadım sevgili. On sekiz bin âlemden haber bekledim güvercin oluklarda. Talik bir levhanın önünde cülüslerle hatmettim seni. Rik’aların arasında derledim hüzün gibi gönlümde çakılı gözlerini.
Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum nerede arayacağımı bilmeden çaresizce. Söze Dehhânî’yle mi başladın sevgili? Aharanmış dokuz parça gazelin arasından seçtim ilkin ismini. Baykara meclislerinde Ali Şir’le mi söyleştin sevgili? O mu öğretti sana aşkın hamsesinin altı mesnevilik özgeçmişini? Yunus mu emretti gönlümde ebed-müddet yer etmeni? Ya Şems sevgili? Şems’le mi söyleştin Mesnevi’nin yedinci cildine nakşettiğin dost ismini? Toza bulanmış bir Bağdat gecesinde Fuzûlî ve Bâkî gibi demleyip mi öğrendin hoş sohbetin kırklama şekerini? Muhibbî mi muştuladı sana aşkın Hürrem dilinde vazgeçilmezliğini?
Sevgili! Nef’î’den mi öğrendin sözlerini bilemeyi ve Nâbî diliyle mi hayrettin Hayriyeler dolusu güzel söz derlemeyi? Sevgili! Şeyh Galip mi söyledi Hâmuşân’dan bir nefer gibi sessiz kalıp sessizlikle söyleşmeni?
İlmek ilmek dokudular seni. Cımbız cımbız çekip divanların arasından seni, nakşettiler sevgili. Senden evveldi. Seni arıyordum henüz. Elbirlik olup senin resmini çizdiler gönlüme tezkirelerin sararmış sayfalarından. Divanıma girizgâh ol sevgili ve duâlarımın hitâmında bir gülüş…
Ben sevmedim seni. Bana seni sevdirdiler sevgili. Sevgili… Senden evveldi senin bana sevdirilişin. Şâir-i âzâmlar ve Tezkire-i Şuârâlar öğretti bana seni nasıl sevmem gerektiğini. Sen o satırlarda bulduğum göz, hüsn ü hatların arasından çıkardığım nakış ve taç beyitlerde bulup hıfzettiğim isimsin gönlümde. Sözler benim değil sevgili.
Sevgili… Senden evveldi seni sevişim. Sen Yunus olmasan, Şems’e yol bulmasan ve Fuzûlî’de soluklanmasan Galip gibi Hamuşân’da konaklamasan seni nasıl severdim sevgili?
Sevgili… Senden evveldi seni sevişim ve senden evveldi bana sevdirilişin. Sevgili… Sevgili…
23.04.2012 - 21:58
Biz seninle sürekli 'öteleri' aradık. Sen buldun aradığını. Ben ise yoldayım hâlâ.
İmtihanın bu en zor anında sabır diliyorum Rabb'imden. Ne olur, seni sevdiğimi, her an dua ettiğimi ve sana kavuşacağım günü şafak sayar gibi beklediğimi bil.
Kıyam etsin AŞK'ın Hürmetine Yüreğim.
22.04.2012 - 14:44
Arefe Denilen Gündeyim, Kutlu Bir Sabah’ın Eşiğinde, İbrahim’in Tereddüt Etmediği AŞK’a Aşina ve Sevdalıyım..
Yarâb Ben Aciz Bir Kulum ve Kurban Edecek Bir İsmail’im Yok.
Lakin Uğruna Kendimi Yakacak Ellerim, Gözlerim, Yüreğim Var!
Sen Sayki Kurân İçin, Sen Sayki Medine İçin, Sen Sayki Kudüs İçin,
Sen Sayki Resul İçin Sen Sayki Senin İçin Feda Olsun Feda Olsun Feda Olsun..
21.04.2012 - 23:16
Senin alnına yazılanın yazarına hamd ederek.
Sana ŞEHADET iniltisi bir yolla geliyorum Yar.
Bir Kamet Getir Ömrüme Yar.
Kıyam etsin AŞK'ın Hürmetine Yüreğim.
İlk namaz gibi yar.
İlk aşk gibi hani...
Su gibi, aşk gibi, her kalbin anahtarı 'Yasin' gibi.
Ve sen 'nerelisin? ' diye sorduğunda,
İçimden gülümseyerek 'içindenim yar taa içinden' demek geçiyor.
Bir varmış dedikten sonra, sakın bir yokmuş deme Sevgili
Bir var mışım, hep olacak mışım, hiç bırakmayacak mışım de Sevgili...
Masal da olsan hiç bitme, ben seni böyle dolu dolu sevdikçe
Bir daha hiç göremeyeceğim, o uzak rüyalar alemine gitme!
Ey gönlümün gölgesinde dinlendirdiğim..!
sensizliği, senliliği, sendeliği sırf içinde 'sen' var diye sevdim.
Sende Yağmur Yağmasa. Bende toprak kokusu olmazdı YAR.
Sen benim herşeyim ol sevdiğim.
Acım ol, kederim ol, hüznüm ol.
Dikiş tutmaz yaram.
Söz dinlemez, lâf anlamaz yanım ol
Bana mahpus, bana zindan ol
Yeter ki menzilim de ol
Herşeyin olurum sevdiğim
Gözlerine yetim, Ellerine öksüz olurum.
Her zerrene fakirin, Saçının her teline yoksulun olurum,
Herşeyim ol da sevdiğim,
Bi' uzağım, bi' gurbetim olma, Kurbanın olurum.
Ah yâr. Ah aşkı ruhunda niyazlananım, Nazenim..!
Sen aklım ve kalbim arasında kaldığım en güzel çaresizliğimsin.
Yüreğime işlenmiş sabrım, acıya dayanma gücüm, göğsümde taşıdığım eşsiz payem. vvelim, ezelim ve ebedimsin.
Sebebim, nefesim ve ahirim.
Kazancım, Dualarımda Dökülen Gözyaşlarım.
Aşk'a dair kelamlar dökülürken dilimden.
Harf Harf Toplayıp Sana Getiresim var.
Ne olur, seni sevdiğimi, her an dua ettiğimi ve sana kavuşacağım günü şafak sayar gibi beklediğimi bil.
Bende, yerin bâki Yar.
Kalbe giren, kabre girene dek!
Ne Kadar Özlendiğini bir bilsen. Yokluğundan utanırsın...
21.04.2012 - 18:01
Ey AŞK hazırım; son hamleni yap şimdi! .....
20.04.2012 - 11:07
BEN SENİN EN ÇOK.....
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
ümit yaşar oğuzcan...
20.04.2012 - 10:25
Ben saf aynayım,
sırım dökülmemiş, paslanmamışım.
Ben kin dolu bir gönül değilim,
Sinâ dağının gönlüyüm ben.
Üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum,
benim sarhoşluğumun sonu yok.
Tarhana çorbası içmem ben,
can yemeği yerim,
içerim can şerbeti.
İşte sarttı seni
bir gümüş bedenlinin özlemi.
Altın haline geldin artık.
Sen altına âşıksın,
altın benim rengime âşık.
....................................
MEVLANA
19.04.2012 - 19:14
Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı.
Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana.
Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı.
Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır.
Alem O'nunla kaimdir ve O'nsuz olan hiçbir şey yoktur. O'nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.
17.04.2012 - 18:54
'Pembe bir düzene serili olsa da;
Tozpembe değildi rengim...'
Solmasın bana canlılık versin diye maviydi.Karanlıkların içinde bile maviyi görüp gülümsüyordum.Geçtiğim her yeri maviye boyadım.Umut ektim bütün geçitlere.Huzur serptim üstlerineMavi Sayfa çatlaklıkların arasından parıldasın ışıl ışıl olsun her yer diye…Işıltıyla kırıntılarMavi Sayfa siyahlıklar kapanıyordu sanki küçük bir ışıltıda olsa yeterdi siyahtan vazgeçmeme.Güneşin parlaklığıyla mavi öyle bir göz kamaştırıyordu kiMavi Sayfa insanın hiçbir şey düşünmeden seyre dalası geliyordu…
'İnsan baktığı gibi mi görürdü;
Yoksa düşündüğü gibi mi? ? ? ...'
İkisiyle de görebilirdikikisiyle de istediğimiz şekle koyabilirdik yaşamımızı…Ben bütün bakış açılarımı maviye boyadımMavi Sayfa kötüde bile iyiyi güzeli gördüm/görmeye çalıştım hep… Maviye siyahla karşılık alsam da hiç pes etmedim… Biliyorum bir gün herkes maviyle bakacak. Herkes benim gibi düşünecek ve ne kırılacak ne de kırmaya yüreği el verecek…
Düşlerimi uzun engebeli yollara dizdim… Engelleri aştıkça mutlu oluyordumMavi Sayfa kolayca elde ettiğim hiçbir şey bana haz vermiyordu… Siyahın içindeki ışıltıyı çıkarana kadar uğraşmalıydım ki gerçekten huzurlu olayım…
Gecenin karanlığını değil yıldızların parlaklıklarını gördüm ve hissettim… yeni doğan güne yepyeni bir benle uyandım. Zamanla daha da güzel olacak her şey inanıyorum…
'Düşlerim her zaman mavi tonlarında ve hep mavi kalacaklar…'
Er ya da geç bu hüzün geçecek
Üzgün yüzüm gülecek
Er ya da geç bu acım dinecek
Umut yenilmeyecek
17.04.2012 - 12:42
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme! !
Şems’in gidişinden sonra Hz. Mevlana’nın dilinden dökülen sözler
16.04.2012 - 12:54
Medresenin sözü vardır, tekkenin hali,
Sözden, halden öteye gider aşkın yolu.
Müftünün, vaizin en iyisini getirsen
Aşkın mahkemesinde tutulur dili...
16.04.2012 - 11:27
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
Cehennem ateşleri onlar içindir.
Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
Varlığın sırları saklı, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Ö.HAYYAM
15.04.2012 - 18:09
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.
......................................
Ömer HAYYAM
15.04.2012 - 15:10
'İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum.'.
Elif Şafak
14.04.2012 - 15:56
Eger sizi üzen kisilere, hala SELAM verebiliyorsaniz. Bu vicdaninizin sadaka’sıdır.
Mevlana
14.04.2012 - 14:50
“Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki, susan her şey derin ve heybetli…“
13.04.2012 - 13:05
Giderken kendimi sende bırakmayı diliyordum, gördüm ki sana hiç gelmemişim... Anladım ki iyi niyetlerle dolu temenniler yalana sıvanmış teşekkürlerde, boğuluyormuş.... Merhabanın boynunu bükene elveda demek zulümmüş. Zülüflerinden zûl akan yare, sancıyan yaram kadar bile değer görmem... Ondandır ki yarim ile değil yaram ile hoşum...
Şems-i Tebrizi
13.04.2012 - 08:27
Mavi Liman
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Nazım Hikmet Ran
10.04.2012 - 21:18
Nar'ım da sensin Nur'um da sen,
Bir tek sen bana yetensin.
Celalim de sensin, cemalim de sen,
Bir tek Bende BENsin..
Nefsim de sensin, zaafım da sen,
09.04.2012 - 18:47
KENDİ HALİMDE
ne zaman içimde bir tomurcuk açsa
soldurmak zorunda
birileri...
ne zaman sevda koksam
ne zaman dost buldum desem
yok etmek zorunda birileri
kendi halimde düşmüşüm
içimdeki sevdanın peşine
birileri sanar kendine
birileri de kızar sus diye
sözüm kimseye değil
alınmasın üstüne
ama ben buyum
değişemem işte
yazar geçer giderim
kendi kendime söylerim
aman, sakın kimse alınmasın üzerine...
08.04.2012 - 22:47
Bir varmış dedikten sonra, sakın bir yokmuş deme!
Bir var mışım, hep olacak mışım, hiç bırakmayacak mışım de...
Masal da olsan hiç bitme, ben seni böyle dolu dolu sevdikçe
Bir daha hiç göremeyeceğim, o uzak rüyalar alemine gitme!
Toplam 123 mesaj bulundu