.............. Kendimizi kandırmadıkmı yıllarca? gidenlerin ardından unutuldun diye yalan söylemedikmi? Yalnızgecen gecelerde,kendimizden gizli hıçkıra hıçkıra ağlamadıkmı? Beklemedikmi camlarda çoğu kez,her telefon çalışında kalp krizi geçirir gibi çarpmadımı yüreğimiz? Gücümüzün tükendiğini hissetmedikmi yağmurlu günlerde? Düşmek istedik ama düşemedik çünkü çamurdu yerler.Gitmek istedik; gidemedik çünkü kaya gibi gururumuz önümüzde! Defalarca yakmak için almadıkmı resimleri elimize? Ama her seferinde öperek koymadıkmı yerine? Aslında biz bugüne kadar hep başkalarını ve zavallı, yorgun yüreğimizi kandırdık. Onu hep sevdik. Hiç vazgeçmeden ve bekliyoruz yarını hep beklemek ama kaybettiklerimizin farkında degiliz bekliyoruz bekliyoruz
Ertelenmiş sözler var dilimde Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta Hiç bir şey için gec değil belki, Belki şimdi tam zamanı....
Birde yürek sözden anlasa. Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar Bir kaçışki bu insanı kendinden eder. Sorular döner beynimin içinde, Beynimin içinde satır, satır işlenir duygular Birgün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem, Ağır, ağır süzülsem herşeyin farkında olarak. Bir şelale gibi olsam, Çoşkunca düşsem arzularımın yüreğine. Korkularımı erteleyebilseydim bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam. Kendimin kendimle savaşı bu, Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı.. Korkularımızın esiri olmuşuz,
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda, Ertelenmiş sevdalar yaşarız, Ertelenmiş dostluklar, Ertelenmiş kendini buluşlar.. En çokda yüreğimizdeki parıltılar erteleriz Oysa sevmek daha kolay gözükür korkmaktan Sevmek hesapsızca ve sınırsızca...
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri Sözcükler aksa billur bir su gibi Ertelemesek yaşamımızı. Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar Bir umut ışığı yanar yürekte, Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi Ertelenmiş bir varoluş yaşarız......
GERCEK SEVGI
Bir gün sormuslar ermislerden birine: 'Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yasayanlar arasinda ne fark vardir? ' diye Bakin göstereyim demis, ermis. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememis olanlari çagirmis, onlara bir sofra hazirlamislamir. Hepsi oturmuslar yerlerine. Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmis ve arkasindanda dervis kasiklari denilen bir metre boyunda kasiklar. 'Ermiş bu kasiklarin ucundan tutup öyle yiyeceksiniz' diye bir de sart koymus. Peki demisler ve içmeye baslamislar. Fakat o da ne? Kasiklar uzun geldiginden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar agizlarina. En sonunda bakmislar beceremiyorlar, öylece aç kalkmislar sofradan.
Bunun üzerine simdi demis ermis, sevgiyi gerçekten bilenleri çagiralim yemeğe. Yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmis oturmus sofraya bu defa. 'Buyurun' deyince, her biri uzun boylu kasiklari çorbaya daldirip, sonra karsisindaki kardesine uzatarak içirmis. Böylece her biri digerini doyurmus ve sükrederek kalkmislar sofradan iste demis ermis, 'kim ki gerçek sofrasinda yalniz kendini görür ve doymayi düsünürse, iste o aç kalacaktir. ve kim sevdigini düsünür de doyurursa o da sevdigi tarafindan doyurulacaktir süphesiz ve sunu da unutmayin, gerçek pazarinda alan degil, veren kazançlidir daima. varmısınz çorbayı paylaşmaya...
benimm Utanmıyorum ben Aynadaki yüzden Geçmişten Yüzümdeki çizgilerden Saçımdaki beyazlardan Ağladıkça şişen gözlerim Her darbede kırılan yüreğim Acı tatlı tüm geçmişim Hepsi hazinemdir benim Hepsini severim…
..............
Kendimizi kandırmadıkmı yıllarca? gidenlerin ardından unutuldun diye yalan söylemedikmi? Yalnızgecen gecelerde,kendimizden gizli hıçkıra hıçkıra ağlamadıkmı? Beklemedikmi camlarda çoğu kez,her telefon çalışında kalp krizi geçirir gibi çarpmadımı yüreğimiz? Gücümüzün tükendiğini hissetmedikmi yağmurlu günlerde? Düşmek istedik ama düşemedik çünkü çamurdu yerler.Gitmek istedik; gidemedik çünkü kaya gibi gururumuz önümüzde! Defalarca yakmak için almadıkmı resimleri elimize? Ama her seferinde öperek koymadıkmı yerine? Aslında biz bugüne kadar hep başkalarını ve zavallı, yorgun yüreğimizi kandırdık. Onu hep sevdik. Hiç vazgeçmeden ve bekliyoruz yarını
hep beklemek ama kaybettiklerimizin farkında degiliz bekliyoruz
bekliyoruz
Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta
Hiç bir şey için gec değil belki,
Belki şimdi tam zamanı....
Birde yürek sözden anlasa.
Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçışki bu insanı kendinden eder.
Sorular döner beynimin içinde,
Beynimin içinde satır, satır işlenir duygular
Birgün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem,
Ağır, ağır süzülsem herşeyin farkında olarak.
Bir şelale gibi olsam,
Çoşkunca düşsem arzularımın yüreğine.
Korkularımı erteleyebilseydim bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa
Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam.
Kendimin kendimle savaşı bu,
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı..
Korkularımızın esiri olmuşuz,
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda,
Ertelenmiş sevdalar yaşarız,
Ertelenmiş dostluklar,
Ertelenmiş kendini buluşlar..
En çokda yüreğimizdeki parıltılar erteleriz
Oysa sevmek daha kolay gözükür korkmaktan
Sevmek hesapsızca ve sınırsızca...
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.
Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte,
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız......
GERCEK SEVGI
Bir gün sormuslar ermislerden birine: 'Sevginin sadece sözünü edenlerle,
onu yasayanlar arasinda ne fark vardir? ' diye
Bakin göstereyim demis, ermis. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememis
olanlari çagirmis, onlara bir sofra hazirlamislamir. Hepsi oturmuslar
yerlerine. Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmis ve
arkasindanda dervis kasiklari denilen bir metre boyunda kasiklar.
'Ermiş bu kasiklarin ucundan tutup öyle yiyeceksiniz' diye bir de sart
koymus. Peki demisler ve içmeye baslamislar. Fakat o da ne? Kasiklar uzun
geldiginden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar agizlarina. En sonunda
bakmislar beceremiyorlar, öylece aç kalkmislar sofradan.
Bunun üzerine simdi demis ermis, sevgiyi gerçekten bilenleri çagiralim
yemeğe. Yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmis
oturmus sofraya bu defa.
'Buyurun' deyince,
her biri uzun boylu kasiklari çorbaya daldirip, sonra karsisindaki
kardesine uzatarak içirmis. Böylece her biri digerini doyurmus ve sükrederek
kalkmislar sofradan iste demis ermis,
'kim ki gerçek sofrasinda yalniz kendini görür ve doymayi düsünürse, iste o aç kalacaktir. ve kim sevdigini düsünür de doyurursa o da sevdigi tarafindan doyurulacaktir süphesiz ve sunu da unutmayin, gerçek pazarinda
alan degil, veren kazançlidir daima. varmısınz çorbayı paylaşmaya...
benimm
Utanmıyorum ben
Aynadaki yüzden
Geçmişten
Yüzümdeki çizgilerden
Saçımdaki beyazlardan
Ağladıkça şişen gözlerim
Her darbede kırılan yüreğim
Acı tatlı tüm geçmişim
Hepsi hazinemdir benim
Hepsini severim…
msn: [email protected]