Beni tanımak isteyenler için daha önce bir foruma yazdığım yazı...
Sen istersen Karamanoğlu Mehmet Bey'i aramaya devam et. Ama sana bazı tarihi gerçeklerden bahsetmek istiyorum. Selçuklular öz be öz Türk olmalarına rağmen resmi dil olarak Farsçayı bilim dili olarak Arapçayı kullanıyorlardı. Onların yerine geçen Anadolu Türk Beyliklerinin de tamamı genelde Farsçayı kullandılar. Buna Karamanoğulları da dahildir. Karamanoğlu Mehmet Bey her yerde Türkçe konuşulacak diye karar almıştır. Ama iş ciddiyette ne yazık ki böyle olmamıştır. Ne biliyorsun dersen çok tarih kitabı okudum. Zannedilenin aksine başlangıçtan en sonuna kadar sadece Osmanlılar resmi dillerinde Türkçeyi kullandılar. Bu gün Osmanlıca denilerek küçümsenen dil aslında Türkçedir. İçinde çok sayıda Arapça ve Farsça kelime olmasının sebebi, Osmanlıların kullandıkları resmi ve ebedi dillerini mümkün olduğunca çok kelime ile konuşulabilen çok zengin bir dile sahip olma arzusundandır. İngilizce nasıl zenginleşmek uğruna Fransızca ve başka dillerden çok sayıda kelime almışsa, Osmanlılarda kullandıkları dili zenginleştirmek ve daha güçlü kılmak için Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime alıp, bunları kullandılar. Ama 600 yıllık tarihin hiç bir döneminde Türkçenin haricinde bir dili resmi dil olarak kullanmadılar. 1839'da Tanzimat Fermanının ilanından bir kaç yıl sonra Osmanlı Devletinin resmi dilinin Türkçe olduğu ilan edilmiştir. 1876 yılında Meşrutiyet ilan edilip, ilk meclis açıldığında, çoğunlukta olan Türk asıllı olmayan hristiyan ve müslüman vekiller imparatorlukta konuşulan her dilin aynı zamanda resmi dil olmasını teklif etmişler ve sayı çoğunluğu ile bunu kabul etmişlerdir. Fakat o zaman padişah olan 2. Abdülhamit buna şiddetle karşı çıkarak, sadece Türkçenin resmi dil olabileceğini ve resmi daireler ile orduda kullanılabileceğini ilan etmiştir. Bu günün gençleri zannediyor ki Osmanlı arap alfabesi kullanıyor diye dilide arapçaydı. Osmanlıya karşı o kadar cehalet var ki hayret ediyorum. Başını ağrıtıysam kusura bakma ama genç insanların, kendi ataları hakkındaki cehaletleri bazen çok canımı sıkıyor. Bir kaç gün önce kendi yeğenlerimle sohbet ediyorduk. Laf döndü dolaştı. Eskiden Arap alfabesinin kullanılmasına geldi. Yeğenlerimin hepsinin birden 'Osmanlılar Arap alfabesi kullanıyorlardı çünkü konuştukları dilde Arapçaydı' diyebilecek kadar cahil olmaları beni çileden çıkardı. Çok sert bir dille 'Biz latin alfabesi kullanıyoruz. Bu latince konuşuyoruz mu demek oluyor' dedim. 'Biz nasıl latin alfabesi ile Türkçe yazıyorsak, Osmanlılarda Arap alfabesi ile Türkçe yazıyorlardı' dedim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıp, 'ama okulda bize Osmanlıların Türkçe konuşmadıklarını, anlatıyorlar' demezler mi? Bende 'sizce Çanakkalede savaşan ordu arapça mı konuşuyordu' dedim. Şaşırıp ne cevap vereceklerini bilemediler. 'Peki' dedim 'Çanakkale savaşında Atatürk'te savaşmıştı o da mı Arapça konuşuyordu' deyince, 'hayır Atatürk mutlaka Türkçe konuşuyordur' dediler. O zaman elleri mi kafamın arasına aldım ve 'Sizin nasıl bir öğretmeniniz var ki Osmanlıları Türk saymıyor ama Osmanlı paşasını Türk sayıyor' dedim.
Okumak ve yazmaktan hoşlanan, fakat hayatın akışı içinde her zaman fırsat bulamayan, dürüstlüğü seven, kıymet verip, takdir eden, yalandan hoşlanmayan, zaten pekte beceremeyen, çalışkanlığı takdir eden, ama maalesef çok çalışkan olmayan, ama her zaman etrafındaki insanların iyiliğini isteyen ve vefalı olan, en azından olmaya çalışan, bir adem oğluyum.
Beni tanımak isteyenler için daha önce bir foruma yazdığım yazı...
Sen istersen Karamanoğlu Mehmet Bey'i aramaya devam et. Ama sana bazı tarihi gerçeklerden bahsetmek istiyorum. Selçuklular öz be öz Türk olmalarına rağmen resmi dil olarak Farsçayı bilim dili olarak Arapçayı kullanıyorlardı. Onların yerine geçen Anadolu Türk Beyliklerinin de tamamı genelde Farsçayı kullandılar. Buna Karamanoğulları da dahildir. Karamanoğlu Mehmet Bey her yerde Türkçe konuşulacak diye karar almıştır. Ama iş ciddiyette ne yazık ki böyle olmamıştır. Ne biliyorsun dersen çok tarih kitabı okudum. Zannedilenin aksine başlangıçtan en sonuna kadar sadece Osmanlılar resmi dillerinde Türkçeyi kullandılar. Bu gün Osmanlıca denilerek küçümsenen dil aslında Türkçedir. İçinde çok sayıda Arapça ve Farsça kelime olmasının sebebi, Osmanlıların kullandıkları resmi ve ebedi dillerini mümkün olduğunca çok kelime ile konuşulabilen çok zengin bir dile sahip olma arzusundandır. İngilizce nasıl zenginleşmek uğruna Fransızca ve başka dillerden çok sayıda kelime almışsa, Osmanlılarda kullandıkları dili zenginleştirmek ve daha güçlü kılmak için Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime alıp, bunları kullandılar. Ama 600 yıllık tarihin hiç bir döneminde Türkçenin haricinde bir dili resmi dil olarak kullanmadılar. 1839'da Tanzimat Fermanının ilanından bir kaç yıl sonra Osmanlı Devletinin resmi dilinin Türkçe olduğu ilan edilmiştir. 1876 yılında Meşrutiyet ilan edilip, ilk meclis açıldığında, çoğunlukta olan Türk asıllı olmayan hristiyan ve müslüman vekiller imparatorlukta konuşulan her dilin aynı zamanda resmi dil olmasını teklif etmişler ve sayı çoğunluğu ile bunu kabul etmişlerdir. Fakat o zaman padişah olan 2. Abdülhamit buna şiddetle karşı çıkarak, sadece Türkçenin resmi dil olabileceğini ve resmi daireler ile orduda kullanılabileceğini ilan etmiştir. Bu günün gençleri zannediyor ki Osmanlı arap alfabesi kullanıyor diye dilide arapçaydı. Osmanlıya karşı o kadar cehalet var ki hayret ediyorum. Başını ağrıtıysam kusura bakma ama genç insanların, kendi ataları hakkındaki cehaletleri bazen çok canımı sıkıyor. Bir kaç gün önce kendi yeğenlerimle sohbet ediyorduk. Laf döndü dolaştı. Eskiden Arap alfabesinin kullanılmasına geldi. Yeğenlerimin hepsinin birden 'Osmanlılar Arap alfabesi kullanıyorlardı çünkü konuştukları dilde Arapçaydı' diyebilecek kadar cahil olmaları beni çileden çıkardı. Çok sert bir dille 'Biz latin alfabesi kullanıyoruz. Bu latince konuşuyoruz mu demek oluyor' dedim. 'Biz nasıl latin alfabesi ile Türkçe yazıyorsak, Osmanlılarda Arap alfabesi ile Türkçe yazıyorlardı' dedim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıp, 'ama okulda bize Osmanlıların Türkçe konuşmadıklarını, anlatıyorlar' demezler mi? Bende 'sizce Çanakkalede savaşan ordu arapça mı konuşuyordu' dedim. Şaşırıp ne cevap vereceklerini bilemediler. 'Peki' dedim 'Çanakkale savaşında Atatürk'te savaşmıştı o da mı Arapça konuşuyordu' deyince, 'hayır Atatürk mutlaka Türkçe konuşuyordur' dediler. O zaman elleri mi kafamın arasına aldım ve 'Sizin nasıl bir öğretmeniniz var ki Osmanlıları Türk saymıyor ama Osmanlı paşasını Türk sayıyor' dedim.
Okumak ve yazmaktan hoşlanan, fakat hayatın akışı içinde her zaman fırsat bulamayan, dürüstlüğü seven, kıymet verip, takdir eden, yalandan hoşlanmayan, zaten pekte beceremeyen, çalışkanlığı takdir eden, ama maalesef çok çalışkan olmayan, ama her zaman etrafındaki insanların iyiliğini isteyen ve vefalı olan, en azından olmaya çalışan, bir adem oğluyum.