Contrapunctus XI, şimdiye dek kullanılan farklı temaları bir arada kullanan ve yeni çeşitlemeler ekleyen bir fügdür... Değişik kaynaklarda iki, üç veya dört temalı füg olarak tanımlandığı olur... Bunun nedeni, önceki temaları sürekli olarak birbiriyle ilişkili olarak kullanmasındadır... Böylece kimi bu partilerin bazılarını sürekli yinelenen kontrpuan partileri olarak görürken, kimi ayrı bir tema olarak algılar...
Contrapunctus XII, 'Ayna Füg' olarak anılır... Bach burada her şeyden önce 3/4'lük ölçüye geçerek temayı ona göre düzenlemiştir... Daha sonra bu temayı kullanarak işlediği dört sesli fügünü sonuna dek yazmış ve tüm eseri aynadan yansıyormuşçasına bir kez daha kâğıda geçirmiştir... Böylece ilk fügdeki bas partisinin ters çevrilmiş şekli, yeni fügde soprano partisi olmuştur... Bu düzenlemeye göre, alto ve tenor partilerinin ters dönmüş şekilleri de birbirlerinin yerini almıştır...
Contrapunctus XIII, bir başka 'Ayna Füg' örneğidir... Bu kez tema onaltılık üçlemelerle sürekli bir hareket kazanmıştır... Bir önceki bölümde olduğu gibi, füg sonuna dek yazıldıktan sonra yine aynadan yansıtılmıştır...
Füg Sanatı'nda ayrıca dört tane kanon yer alır:
Canon alla Ottava, Gigue karakterinde temanın (parçanın ana temasından esinlenmiş) oktav aralığında kanonik olarak işlenmesidir...
Canon alla Decima in Contrapunto alla Terza, temanın senkoplarla değiştirilerek duyurulmasıyla başlar... Kanon yazısı parçanın onuncu derecesinden girer (decima) . Bu ses aynı zamanda üçüncü derecenin bir oktav üstüdür... Üçlemelerle duyduğumuz ikinci bir hareket daha vardır... Son ölçüden önceki bekleyiş, eserin klavyeli bir çalgıyla yorumlanmasında, sanki kadansa olanak vermek için düşünülmüş gibidir...
1910'da Mekteb-i Sultanî (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı... Tevfik Fikret'in, Milli Eğitim Nazırı Emrullah Bey ile anlaşamayıp istifa etmesi üzerine bu göreve getirilmişti... Bu atama, basında uzun tartışmalara sebep oldu... Aynı yıl, Salih Zeki Bey'in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Hanım ile dokuz yıllık evliliği sona erdi... Salih Zeki Bey, Münevver Hanım (ö. 1973) ile evlendi ve bu evliliğinden Tarık ve Faruk adlı iki oğlu dünyaya geldi...
Hendese (Geometri) - Lise ders kitabı
Hikmet-i Tabiiye (Fizik) - Lise ders kitabı
Mebhas-ı Savt (Fonetik)
Mebhas-ı Elektrik-i Miknatisi (Elektro Magnetizma)
Mebhas-ı Hararet-i Harekiye (Termodinamik)
Mebhas-ı Cazibeyi Umumiye (Genel Çekim)
Mebhas-ı Elektrikiyet ve Şariyet (Elektrik ve Kılcallık)
Hesab-ı İhtimali (İhtimaller Hesabı)
Mebhas-ı Hareket-i Seyalat (Akışkanların Hareketi)
Hendese-i Tahliliye (Analitik Geometri)
Mebhas-ı Nazariye-i Temevvücat (Dalga Teorisi)
Heyet-i Riyaziye (Matematik Astronomi)
Kamus-u Riyaziyat (Matematik Ansiklopedisi) – Tamamı basılmamıştır
Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) – Tamamı basılmamıştır
Henri Poincaré’den çevirdiği dört kitap basılmamıştır.
1966'da Şostakoviç'in kalbi teklemeye başlamış, kemikleri zayıflamış ve 1967'de ayağı kırılmıştı... Dışarı ancak üçüncü eşi İrina'nın yardımıyla çıkabiliyor, paltosunu kendi başına giyemiyor, piyano çalmak ona büyük ıstırap veriyordu... Sağ elini iyi kullanamıyor, notaları sol elle yazmaya çalışıyordu... Arkadaşı Soljenitsin'in bildirilerine imza atmayı reddettiği için oportünist olarak tanımlanıyordu... Bestecinin anılarını Amerika'ya kaçırarak yayımlayan arkadaşı Volkov'a göre '...bu son dönem müziği ölüm karşısında duyulan korkuyu, uyuşukluğu, en sonda gelecekteki insanlığın hafızasına sığınmayı, güçsüz ve yürek parçalayıcı öfke patlamalarını duyurmaktadır... Ama en çok da, pişmanlık duyduğunun, affedilmek istediğinin sanılacağından korkar gibidir...' Müzik yazarı Peter G. Davis bunu şöyle tanımlar: 'Şostakoviç ölümü elleriyle kavramış ve açıklanamayan bir boşlukta kaybolmuş gibi görünüyor...'
Kesin ritmi ve berrak yapısıyla 6. Şarkı 'L'ile Inconnue' (Bilinmeyen Ada) bu hissi, bu sıkıcı atmosferi rahatlatır... Bu son şarkısıyla yine dizinin başlangıcına dönülür: Berlioz sanki daha önceki şarkıların kederli, romantik yapısıyla şakalaşır gibidir... Ancak araya giren vurgulamalarda bir değişiklik vardır... Müzik sonda aynı kaçınılmaz görüntüye yenilir: Aşkın sonsuza dek korunduğu büyülü kıyı orada, tam ufkun üzerindedir ve insan onu bulabilmek için daima yola çıkmaya hazır olmalıdır... Final mezürlerinde müzik yavaşça sönerken belki de bunun yalnızca tatlı bir rüya olduğunu duyurur...
Bilinmeyen Ada
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Kürek fildişinden,
Bayrak ipekten,
Dümen iyi cins altından.
Safra yerine bir portakalım var,
Yelken yerine bir melek kanadı,
Miço yerine de bir serafin.
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Baltık Denizi'ne mi?
Pasifik Okyanusu'na mı?
Cava adasına mı?
Yoksa Norveç'e mi?
Kar çiçeğini toplamaya,
Ya da Angsoka çiçeğini?
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Aşkın sonsuza dek sürdüğü
Bağlılık sahiline
Götürün beni, dedi güzel.
O sahili, canımın içi,
Bilen kimse yok ki
Aşklar ülkesinde.
- Bombs placed by Andreas Baader and Gudrun Ensslin explode at midnight in 2 department stores in Frankfurt-am-Main; they are later arrested and sentenced for arson...
2.4.1968
- The film version of '2001: A Space Odyssey' premieres in Washington, D.C.
2.4.1968
- 'The Zodiac Killer' is believed to have shot Betty Lou Jensen and David Faraday on Lake Herman Road, Benicia, San Francisco Bay, California...
Nixe Binsefuss (Saz Ayaklı Su Perisinin Şarkısı) başlıklı liedi ise Wolf, Alman şair Eduard Mörike'nin (1804 - 1875) 'Des Wassermanns sein Töchterlein' (Su büyücüsünün kızı) diye başlayan şiiri izerine 13 Mayıs 1888'de bestelemiştir...
Su büyücüsünün kızı
Buz üzerinde dansediyor mehtapta
Şarkı söyleyip gülüyor biraz mahcup
Tam balıkçının evi önünden geçerken.
'Ben saz ayaklı bakireyim
Ve balıklarımı iyi gözetmem gerek.
Benim balıklarım kutudadır,
Hem de soğuk perhizinde.
Kutum Bohemya camından
Sayarım onları durmadan.
Öyle değil mi balıkçı? Ha, ihtiyar budala,
Kış bunu sokmadı mı kafana?
Gel bana ağlarınla birlikte ki,
Onları bir güzel parçalayayım!
Kızın tutucu ve iyi ama,
Onun sevgilisi deli fişek.
Kızın taksın diye düğünde
Kapıya bıraktım sazlardan bir taç,
Ve de ağır bir turna balığı gümüşten
Efsane kral Artus'un yaptığı.
Cüce kuyumcunun bir şaheseri ki
Sahip olana arada şans getirir
Kazınınca da her yıl pulları
İşte sana temiz 500 kuruşçuk.
Elveda yavrucuğum! Bugün için elveda!
Köyde sabah horozu ötüyor bile.'
It is certain that the combinations which present themselves to the mind in a kind of sudden illumination after a somewhat prolonged period of unconscious work are generally useful and fruitful combinations... All the combinations are formed as a result of the automatic action of the subliminal ego, but those only which are interesting find their way into the field of consciousness... A few only are harmonious, and consequently at once useful and beautiful, and they will be capable of affecting the geometrician's special sensibility I have been speaking of; which, once aroused, will direct our attention upon them, and will thus give them the opportunity of becoming conscious... In the subliminal ego, on the contrary, there reigns what I would call liberty, if one could give this name to the mere absence of discipline and to disorder born of chance...
Schubert'in şair Goethe'nin metni üzerine 1817 Mayıs'ında yazdığı 'Liebhaber in allen Gestalten' (Her şekle giren sevgili) başlıklı lied, 2/4'lük ölçüde ve La Majör tonda, biraz canlı (etwas lebhaft) tempodadır... O. Erich Deutsch'un D558 olarak numaraladığı bu küçük ve sade liedin sözleri şöyle: 'Bir balık olmak isterdim, öyle çevik ve taze; ve sen balığa çıktığında, elimden geleni yapardım... Altın olmak isterdim, sana daima ödül olmak için; bir şey satın alacağında, hemen koşup gelirdim; Ama ben, benim! Beni böylece kabul et... Eğer daha iyisini istersen, yaptırıver kendine onu...'
- There is something about yourself that you don't know... Something that you will deny even exists, until it's too late to do anything about it... It's the only reason you get up in the morning... The only reason you suffer the shitty puss, the blood, the sweat and the tears... This is because you want people to know how good, attractive, generous, funny, wild and clever you really are... Fear or revere me, but please, think I'm special... We share an addiction... We're approval junkies... We're all in it for the slap on the back and the gold watch... Look at the clever boy with the badge, polishing his trophy... Shine on you crazy diamond, because we're just monkeys wrapped in suits, begging for the approval of others...
kırgın
18.04.2010 - 21:29Gönül Turgut - Aşkı Sende Buldum...
büyü
17.04.2010 - 21:36Contrapunctus XI, şimdiye dek kullanılan farklı temaları bir arada kullanan ve yeni çeşitlemeler ekleyen bir fügdür... Değişik kaynaklarda iki, üç veya dört temalı füg olarak tanımlandığı olur... Bunun nedeni, önceki temaları sürekli olarak birbiriyle ilişkili olarak kullanmasındadır... Böylece kimi bu partilerin bazılarını sürekli yinelenen kontrpuan partileri olarak görürken, kimi ayrı bir tema olarak algılar...
Contrapunctus XII, 'Ayna Füg' olarak anılır... Bach burada her şeyden önce 3/4'lük ölçüye geçerek temayı ona göre düzenlemiştir... Daha sonra bu temayı kullanarak işlediği dört sesli fügünü sonuna dek yazmış ve tüm eseri aynadan yansıyormuşçasına bir kez daha kâğıda geçirmiştir... Böylece ilk fügdeki bas partisinin ters çevrilmiş şekli, yeni fügde soprano partisi olmuştur... Bu düzenlemeye göre, alto ve tenor partilerinin ters dönmüş şekilleri de birbirlerinin yerini almıştır...
Contrapunctus XIII, bir başka 'Ayna Füg' örneğidir... Bu kez tema onaltılık üçlemelerle sürekli bir hareket kazanmıştır... Bir önceki bölümde olduğu gibi, füg sonuna dek yazıldıktan sonra yine aynadan yansıtılmıştır...
Füg Sanatı'nda ayrıca dört tane kanon yer alır:
Canon alla Ottava, Gigue karakterinde temanın (parçanın ana temasından esinlenmiş) oktav aralığında kanonik olarak işlenmesidir...
Canon alla Decima in Contrapunto alla Terza, temanın senkoplarla değiştirilerek duyurulmasıyla başlar... Kanon yazısı parçanın onuncu derecesinden girer (decima) . Bu ses aynı zamanda üçüncü derecenin bir oktav üstüdür... Üçlemelerle duyduğumuz ikinci bir hareket daha vardır... Son ölçüden önceki bekleyiş, eserin klavyeli bir çalgıyla yorumlanmasında, sanki kadansa olanak vermek için düşünülmüş gibidir...
vehmin saltanatı
17.04.2010 - 21:34'Kavanozdaki Adam' (1987)
Mesut Uçakan
Cusco
17.04.2010 - 21:25Kublai Khan...
yeraltından notlar
17.04.2010 - 21:22(1864 - 1921)
...
1910'da Mekteb-i Sultanî (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı... Tevfik Fikret'in, Milli Eğitim Nazırı Emrullah Bey ile anlaşamayıp istifa etmesi üzerine bu göreve getirilmişti... Bu atama, basında uzun tartışmalara sebep oldu... Aynı yıl, Salih Zeki Bey'in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Hanım ile dokuz yıllık evliliği sona erdi... Salih Zeki Bey, Münevver Hanım (ö. 1973) ile evlendi ve bu evliliğinden Tarık ve Faruk adlı iki oğlu dünyaya geldi...
Hendese (Geometri) - Lise ders kitabı
Hikmet-i Tabiiye (Fizik) - Lise ders kitabı
Mebhas-ı Savt (Fonetik)
Mebhas-ı Elektrik-i Miknatisi (Elektro Magnetizma)
Mebhas-ı Hararet-i Harekiye (Termodinamik)
Mebhas-ı Cazibeyi Umumiye (Genel Çekim)
Mebhas-ı Elektrikiyet ve Şariyet (Elektrik ve Kılcallık)
Hesab-ı İhtimali (İhtimaller Hesabı)
Mebhas-ı Hareket-i Seyalat (Akışkanların Hareketi)
Hendese-i Tahliliye (Analitik Geometri)
Mebhas-ı Nazariye-i Temevvücat (Dalga Teorisi)
Heyet-i Riyaziye (Matematik Astronomi)
Kamus-u Riyaziyat (Matematik Ansiklopedisi) – Tamamı basılmamıştır
Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) – Tamamı basılmamıştır
Henri Poincaré’den çevirdiği dört kitap basılmamıştır.
...
rené jacobs
16.04.2010 - 21:59...
1966'da Şostakoviç'in kalbi teklemeye başlamış, kemikleri zayıflamış ve 1967'de ayağı kırılmıştı... Dışarı ancak üçüncü eşi İrina'nın yardımıyla çıkabiliyor, paltosunu kendi başına giyemiyor, piyano çalmak ona büyük ıstırap veriyordu... Sağ elini iyi kullanamıyor, notaları sol elle yazmaya çalışıyordu... Arkadaşı Soljenitsin'in bildirilerine imza atmayı reddettiği için oportünist olarak tanımlanıyordu... Bestecinin anılarını Amerika'ya kaçırarak yayımlayan arkadaşı Volkov'a göre '...bu son dönem müziği ölüm karşısında duyulan korkuyu, uyuşukluğu, en sonda gelecekteki insanlığın hafızasına sığınmayı, güçsüz ve yürek parçalayıcı öfke patlamalarını duyurmaktadır... Ama en çok da, pişmanlık duyduğunun, affedilmek istediğinin sanılacağından korkar gibidir...' Müzik yazarı Peter G. Davis bunu şöyle tanımlar: 'Şostakoviç ölümü elleriyle kavramış ve açıklanamayan bir boşlukta kaybolmuş gibi görünüyor...'
...
vehmin saltanatı
16.04.2010 - 21:25...
Samuel Coleridge-Taylor (1875 - 1912) 'The Black Mahler'
Antonio 'Casimir' Cartellieri (1772 - 1802)
Samuel Taylor Coleridge (1772 -1834)
...
zodiac
15.04.2010 - 20:16Locked In...
rené jacobs
15.04.2010 - 20:11'Siyahlı Kadın' (1966)
Süreyya Duru
neşter
15.04.2010 - 20:05Nathaniel Hawthorne (1804 - 1864) 'Dr. Heidegger's Experiment' - 'Hawthorne Effect' - 'Rosenthal & Jacobson'
akp
15.04.2010 - 20:00The Beatles - Piggies... (1968)
anıların ısrarı
15.04.2010 - 19:47Kesin ritmi ve berrak yapısıyla 6. Şarkı 'L'ile Inconnue' (Bilinmeyen Ada) bu hissi, bu sıkıcı atmosferi rahatlatır... Bu son şarkısıyla yine dizinin başlangıcına dönülür: Berlioz sanki daha önceki şarkıların kederli, romantik yapısıyla şakalaşır gibidir... Ancak araya giren vurgulamalarda bir değişiklik vardır... Müzik sonda aynı kaçınılmaz görüntüye yenilir: Aşkın sonsuza dek korunduğu büyülü kıyı orada, tam ufkun üzerindedir ve insan onu bulabilmek için daima yola çıkmaya hazır olmalıdır... Final mezürlerinde müzik yavaşça sönerken belki de bunun yalnızca tatlı bir rüya olduğunu duyurur...
Bilinmeyen Ada
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Kürek fildişinden,
Bayrak ipekten,
Dümen iyi cins altından.
Safra yerine bir portakalım var,
Yelken yerine bir melek kanadı,
Miço yerine de bir serafin.
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Baltık Denizi'ne mi?
Pasifik Okyanusu'na mı?
Cava adasına mı?
Yoksa Norveç'e mi?
Kar çiçeğini toplamaya,
Ya da Angsoka çiçeğini?
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Aşkın sonsuza dek sürdüğü
Bağlılık sahiline
Götürün beni, dedi güzel.
O sahili, canımın içi,
Bilen kimse yok ki
Aşklar ülkesinde.
Nereye gitmek istersiniz?
Esinti çıkıyor.
...
Night of the Living Dead
13.04.2010 - 21:37...
- Bombs placed by Andreas Baader and Gudrun Ensslin explode at midnight in 2 department stores in Frankfurt-am-Main; they are later arrested and sentenced for arson...
2.4.1968
- The film version of '2001: A Space Odyssey' premieres in Washington, D.C.
2.4.1968
- 'The Zodiac Killer' is believed to have shot Betty Lou Jensen and David Faraday on Lake Herman Road, Benicia, San Francisco Bay, California...
20.12.1968
***
Naomi Watts (1968 -
Patricia Arquette (1968 -
Aaron Eckhart (1968 -
Harun Erdenay (1968 -
James Caviezel (1968 -
Mario Castelnuovo-Tedesco (1895 - 1968)
***
'Rosemary's Baby' (1968)
Roman Polanski
'Beşikteki Miras' (1968)
Nuri Ergün
...
neşter
12.04.2010 - 21:20...
Nixe Binsefuss (Saz Ayaklı Su Perisinin Şarkısı) başlıklı liedi ise Wolf, Alman şair Eduard Mörike'nin (1804 - 1875) 'Des Wassermanns sein Töchterlein' (Su büyücüsünün kızı) diye başlayan şiiri izerine 13 Mayıs 1888'de bestelemiştir...
Su büyücüsünün kızı
Buz üzerinde dansediyor mehtapta
Şarkı söyleyip gülüyor biraz mahcup
Tam balıkçının evi önünden geçerken.
'Ben saz ayaklı bakireyim
Ve balıklarımı iyi gözetmem gerek.
Benim balıklarım kutudadır,
Hem de soğuk perhizinde.
Kutum Bohemya camından
Sayarım onları durmadan.
Öyle değil mi balıkçı? Ha, ihtiyar budala,
Kış bunu sokmadı mı kafana?
Gel bana ağlarınla birlikte ki,
Onları bir güzel parçalayayım!
Kızın tutucu ve iyi ama,
Onun sevgilisi deli fişek.
Kızın taksın diye düğünde
Kapıya bıraktım sazlardan bir taç,
Ve de ağır bir turna balığı gümüşten
Efsane kral Artus'un yaptığı.
Cüce kuyumcunun bir şaheseri ki
Sahip olana arada şans getirir
Kazınınca da her yıl pulları
İşte sana temiz 500 kuruşçuk.
Elveda yavrucuğum! Bugün için elveda!
Köyde sabah horozu ötüyor bile.'
...
kendime not
10.04.2010 - 16:49...
It is certain that the combinations which present themselves to the mind in a kind of sudden illumination after a somewhat prolonged period of unconscious work are generally useful and fruitful combinations... All the combinations are formed as a result of the automatic action of the subliminal ego, but those only which are interesting find their way into the field of consciousness... A few only are harmonious, and consequently at once useful and beautiful, and they will be capable of affecting the geometrician's special sensibility I have been speaking of; which, once aroused, will direct our attention upon them, and will thus give them the opportunity of becoming conscious... In the subliminal ego, on the contrary, there reigns what I would call liberty, if one could give this name to the mere absence of discipline and to disorder born of chance...
...
karar yetisi
10.04.2010 - 16:44'Of Mice and Men' (1992)
Gary Sinise
rené jacobs
09.04.2010 - 21:50'A Man for All Seasons' (1966)
Fred Zinnemann
vehmin saltanatı
09.04.2010 - 21:47Max Bruch - Kol Nidrei (1881)
acemi balık
09.04.2010 - 21:45...
Schubert'in şair Goethe'nin metni üzerine 1817 Mayıs'ında yazdığı 'Liebhaber in allen Gestalten' (Her şekle giren sevgili) başlıklı lied, 2/4'lük ölçüde ve La Majör tonda, biraz canlı (etwas lebhaft) tempodadır... O. Erich Deutsch'un D558 olarak numaraladığı bu küçük ve sade liedin sözleri şöyle: 'Bir balık olmak isterdim, öyle çevik ve taze; ve sen balığa çıktığında, elimden geleni yapardım... Altın olmak isterdim, sana daima ödül olmak için; bir şey satın alacağında, hemen koşup gelirdim; Ama ben, benim! Beni böylece kabul et... Eğer daha iyisini istersen, yaptırıver kendine onu...'
...
görmeyen gözler
09.04.2010 - 21:21'The Miracle Woman' (1931)
Frank Capra
film replikleri
09.04.2010 - 21:07- There is something about yourself that you don't know... Something that you will deny even exists, until it's too late to do anything about it... It's the only reason you get up in the morning... The only reason you suffer the shitty puss, the blood, the sweat and the tears... This is because you want people to know how good, attractive, generous, funny, wild and clever you really are... Fear or revere me, but please, think I'm special... We share an addiction... We're approval junkies... We're all in it for the slap on the back and the gold watch... Look at the clever boy with the badge, polishing his trophy... Shine on you crazy diamond, because we're just monkeys wrapped in suits, begging for the approval of others...
zodiac
08.04.2010 - 21:39Here Kitty...
neşter
08.04.2010 - 21:32Edgar Rice Burroughs (1875 - 1950) 'The Chessmen of Mars'
Bir İstek Parçası
08.04.2010 - 21:28Destiny's Child - Bills, Bills, Bills... (1999)
Toplam 3989 mesaj bulundu