Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyulâyı da elbet silecektir
Rahmetle anılmak ebediyyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir...
Mehmed Akif Ersoy
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyulâyı da elbet silecektir
Rahmetle anılmak ebediyyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir...
Mehmed Akif Ersoy
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Abdulkadir Kahraman Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
5 Temmuz 2025 Cumartesi - 21:47:20
aşk
23.07.2003 - 17:22Hiç trafik kazası yaptınız mı?
İşte onun gibi bir şey...
Son hızla giderken çarparsınız, ardından pişmanlık duyulur...
İlk şok...sonra zamanla alışırsınız..ufak tefek hasarla atlatılırsa ne güzel....
Galiba mevsimden mevsime de değişiyor.....
hiciv
19.07.2003 - 08:50Hangisini içer
Yeşilaycı bir profesör, 'içkinin zararları' konulu bir konferans veriyormuş.Konuşmasının bir yerinde dinleyicilere sormuş:
' iki kovadan birine rakı diğerine su doldurup bunları bir eşeğin önüne koysak, eşek hangisinden içer acaba ' Dinleyiciler hep bir ağızdan ' Suyu ' demişler. ' Neden suyu içer' demiş profesör, Neyzen hemen atılmış
' Eşekliğinden.... '
sanat
19.07.2003 - 08:17'Sanat yok, sanatkâr yok, hareket, hararet, kıyamet yok. Yeni nesil kuvvetsiz, gayesiz, nizamsız... Nerede beklenilen sanatkâr? ' Beklenen sanatkâr yolda! Eğer fazla yaklaşınca göreceği manzaranın dehşetinden ürküp geriye dönmezse... (N.Fazıl Kısakürek)
cemil meriç
19.07.2003 - 08:13Karanlıkta kavga olmaz. ideolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kosmos yapan insan zekâsı, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm'e teslimiyettir. opskürantizme ideolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek klavuz olamaz, pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya kayalara çarptı ya batağa saplandı. İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlıdır, slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. (Bu Ülke, s.93)
hiciv
19.07.2003 - 08:08Kadıyı Uçuran Tekme
Bir memlekette, nüfuzlu kişilerden birinin mahkemeye işi düşer.
Bu adamın gayet güzel katırı varmış. Kadı, rüşvet olarak katırını ister.
Adam vermez, kadı da işi görmez. Nihayet, katırın sahibi hile ve
desiseyle kadıyı teker-meker azlettirir. Bir gün her ikisi bir yerde
buluşurlar. Kadı şöyle der:
-Bize gelen bu tekme kimin tekmesidir anlayamadım!
Adam şu cevabı verir:
-Kimin olacak, bizim katırın tekmesi.
hiciv
19.07.2003 - 08:06Kırmızı Sakal
Kırmızı sakallı bir kral, bir gün sarayının bahçesinde dolaşırken,
akağalar gibi tüysüz bir bahçıvan gözüne ilişir. Kral latife kastıyla,
'Sen erkek misin, kadın mısın? Erkeksen hani sakalın, bıyığın? '
deyince bahçıvan şu cevabı verir:
-Efendimiz! Ezelde, sakal-bıyık dağıtıldığı zaman, bendeniz
nasılsa geride kalmışım. Herkes beğendiğini alıp gitmiş, geride yalnız
bir kırmızı sakal ile bıyık kalmış. Bunları almaktansa tüysüz
kalmayı tercih ederim.
ibadet
18.07.2003 - 17:07Ey dide nedir uyku, gel uyan gecelerde.
Kevkeblerin et seyrini seyran gecelerde.
Bak heyeti alemde bu hikmetleri seyret,
Bul saniini ol ona hayran gecelerde.
Çün gündüz olursun nice ağyar ile gâfil.
Koy gafleti dildardan utan gecelerde.
Gafletle uyumak ne reva abdi hakire,
Şefkatle nida eyliye rahman gecelerde.
Cümle geceyi uyuma kayyumu seversen,
Ta hây olasın hay ile ey can gecelerde!
Aşıklar uyumaz gece, hem sen uyuma kim,
Gönlün gözüne görüne canan gecelerde.
Dil beyti hûdadır onu pak eyle sivadan,
Kasrına nüzul eyler o sultan gecelerde.
Az ye, az uyu, hayrete var fani ol onda.
Bul can-ı beka ol ona mihman gecelerde.
Allah için ol halka mukarın gece-gündüz.
Ey Hakkı! Nihanı aşk oduna yan gecelerde.
İbrahim Hakkı
ölüm
16.07.2003 - 08:03Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
Ki yelken gibi açmış yasını gençliğimin.
Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
Ki geçer dalgaları içimden serin serin.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
aşk
16.07.2003 - 08:01Bir kısım insanlara mahsus garip bir hastalık gibi geliyor bana, günümüz dünyasında pek çok tedavisi var....ne acı...
İnsanlara mahsus! ! ... hususi birşey yani....
ölüm
12.07.2003 - 07:56Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.
Fazıl Hüsnü Dağlarca (Ağır Hasta)
eski dil
03.07.2003 - 17:08Çok mühim bir mevzu....
Dil eski falan değil aslında....Dilimiz aynı sadece tekamül etmiş! ! ! yani gelişmiş...yani değişmiş...aslında oyuncak olmuş... olur neyse..düzelir inşallah...
Bakın sorun atalarımızın kullandığı dili anlayamamızda değil, sorun bu dilden ciddi manada korkmamızda yatmaktadır...
Eski dil dediğimiz de en çok Osmanlı Devrinin Türkçesi ise sadece seslere verdiğimiz harfler farklı ve bir kısım Farsça -Arapça kelimeler var... Aslında en fazla 500 kelime ile ciddi manada arada bağ kurulabilir fakat gayret etmeye mecal bile yok...
Babannelerimiz bile neredeyse (taktir ediyorum) yabancı dil kurslarına giderken kendi öz dilimizden niye bu kadar korkarız bilmem ki.....
Bakın bir örnek vereyim.. Orta okulda bu şekilde bir tartışma çıkınca hocamız tahtaya bir dörtlük yazdı ve bilmediğiniz kaç kelime var diye sordu..beyit şu:
Aşk derdi ile hoşem
El çek ilacımdan tabip
Kılma bana derman kim
Helakım derdi dermanındadır...
Fuzuli
Evet..her kelimeyi biliyorduk ama yine de beyit bize ağır gelmişti sanki.... O korkuydu işte içimizdeki...
Hazine hala saklı.... belki gelecek nesilleri bekliyor..kim bilir..
Muhabbetle
gerçek
03.07.2003 - 07:34Hakikat değişiyor daha bitmeden cümle
Koşuyorum yetişmek için bütün gücümle....
N.F.K.
derin devlet
19.06.2003 - 07:46Derin devlet diye birşey vardır elbette, nasıldır? nerededir? iyi midir? tehlikeli midir? yuh mudur? yaşasın mıdır? bilemem...
Ama bu arada unutulmaması gereken şudur aslında bir de Derin Millet vardır ne kadar gözardı edilse de...
Bu derin millet (milletin sağduyusu da denilebilir) aslında tarih içerisinde devamlı aktif gibi görünmese de ortaya çıktığı zaman gidişatı fazlaca değiştirebilir...
Sanırım devletin yeterince derine indiği ortada..millet olarak bizler derinleşmeliyiz belki...
allah (c.c)
18.06.2003 - 08:01“Ey güzelliklerden bile gizli olan aziz varlık! Seninle beraber bulunmadıktan sonra, ben cennette sonsuza kadar hûrilerle dost olmuşum, devlet bana yâr olmuş, ben bunlardan hiçbir şey anlamam. Ben senden başka bir şey istemem.”
Hz. Mevlana
yobaz
17.06.2003 - 08:35Seyh Edebâlî (ya da Edebali) , damadı Osman Gazi “Bey” oldugu zaman ona söyle sesleniyor:
Ey ogul! ..Bey’sin…
Bundan sonra öfke bize, uysallik sana…
Güceniklik bize, gönül almak sana…
Suçlamak bize, katlanmak sana…
Âcizlik bize, yanılgı bize, hoşgörmek sana…
Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazliklar bize, adâlet sana…
Kötü göz, şom agız, haksız yorum bize, bağışlama sana…
Ey oğul!
Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana…
Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…
Ey Oğul
Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz…
Şunu da unutma!
İnsanı yaşat ki, Devlet yasasin.
Ey Oğul,
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağli.
Allah yardımcın olsun! ..
aşk
17.06.2003 - 08:08Bîvefa dünyâdan usandı gönül
Yok dedi dünyâyı yok sandı gönül
Düşdü aşkın odına [ateşine] yandı gönül
Vahdetin kand-âbadına [birliğin şerbetine] kandı gönül
Nesimi
yobaz
14.06.2003 - 11:11Hımmm...
Terimi tarif etmek yeterli sanirim...
Temsil etmeye gerek yok arkadaşlar....
çocukluğum
11.06.2003 - 08:05Bazen çocukluğuma karşı çok kuvvetli bir özlem duyuyorum..
Nostalji falan değil çok daha başka birşey, sanki çocukluğumdaki ben farklı biriyim ve o çocuğu özlüyorum..
O coçuk geçmişte kalmış öylece duruyor gibi geliyor bazen, sanki o da beni özlüyor ve beni bekliyor...
Bilmem size de olur mu hiç böyle?
Erenköy o kadar güzeldi ki çocukluğumda (gerçi hala güzel)
büyülü bir havası vardı, Erenköy'e mahsus çiçekler vardı gibi gelir bana... rengarenk... şu aralar yok onlar göremiyorum hiç...
Gramafon çiçekleri vardı mesela..pek kalmadı.. İsmini bilmediğim renkli uzun çiçekler vardı...Hanımeli hala var..enfes kokar..enfes.. Bazen keşke bütün dünya hanımeli koksa derim... Bahçelerde manolya ağaçları vardı...
Hele bir keresinde çocukluğuma yani geçmişte kalan o masum çocuğa mektup bile yazdım... cevap hala gelmedi...
Adamın biri yaşlanmış..uzun uzun aynaya akmış ve iç geçirmiş: Hey gidi hey, nerede bizim zamanımızdaki aynalar! !
Bilmem ki...aynalara mı birşeyler oldu yoksa bize mi?
Böyle işte...özlüyorum....
Muhabbetle
allah (c.c)
06.06.2003 - 16:20Bir Şâha kul oldum ki, cihan O'na gedâdır...
Avni
(Fatih Sultan Mehmed)
aşk
06.06.2003 - 07:19Bu konuda saçmalayıp duruyorum...kusura bakmayn...
:-)
Dün aklıma geldi, yine yazayım bari...
Aşk ateş gibidir...
O ateşi kontrol edemezseniz sizi yakar... ya kül eder yada sadece yaralar....yanık yarası geçer ama izi kalır....
ölüm
04.06.2003 - 16:18Baki'nin Son Şiiri
Alayiş-i dünyadan el çekmeye niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azimet var
Uçdi bu fezalardan mürg-i dil-i nalanım
Aram idemez oldum efkar-i seyahat var
Nuş eylese bir aşik ta haşre dek ayılmaz
Bezm-i felekin bilmem camında ne halet var
Bu halet ile ey dil sağ olmada alemde
Derd-ü gamı dilberle ölmekde letafet var
Ser terkine ka'ildir dünyaya gönül virmez
Terk ehlinin ey Baki başında sa'adet var.
.
Baki
Alayiş= gösteriş
Adem=yokluk
Mürg=kuş
Dil=gönül
Nalan=inleyen
Aram=rahat, huzur
Efkar=fikirler
Nuş eylemek=içmek
Bezm=meclis(aşıklar meclisi)
Cam=kadeh (aşk badesi)
Halet=hal, durum
Letafet=güzellik, hoşluk
Ser=baş
Kail=kabul etmek
mevlana
04.06.2003 - 16:02Mevlana'dan... yarı Türkçe yarı Farsça ilginç bir şiir..
Ahenk çok hoş.. dil yumuşak... Farsça yerleri anlamasam da ritmi yakalayınca enfes oluyor...
En az iki kere okumak lazım ...
Dani ki men be'alem yalguz seni sever men
Çün der berem neyayi ender gamet öler men
Men yar-ı ba-vefaem ber men cefa kılur sen
Ger tu mera nehahi men hod seni tiler men
Ruyi çü mah dari men şad*dil ez anem
Zan-i şeker lebanet bir öpkinen tiler men
Tu hemçü şir-i mesti dahı kanum içer sen
Men çün sekan-ı kuyet dünbal-i tu gezer men
Her dem behışm guyi 'Bargıl menüm katumdan'
Men ruy-i saht-kerde nezdik-i tu durur men
Ruzi nişest hahem yalguz senin katunda
Hem sen çagır içer sen hem men kopuz çalar men
Mah-i çü Şems-i Tebriz gaybet numud güftend
Ez digeri nepürsid men söylerem arar men...
Günümüz Türkçesiyle;
Bilirsin ki ben, alemde, yalnız seni severim; yanıma gelmeyecek olursan senin gamından ölürüm...
Ben vefalı (bir) dostum (sen ise) bana cefa edersin.Sen beni istemesen de ben (yine) seni isterim.
Ay gibi (ışıklı) bir yüzün var.Gönlüm bu yüzden sevinçlidir.O şeker dudaklarından bir öpücük dilerim.
Sen sarhoş bir arslan gibi benim kanımı içersin.Ben senin köyünün köpekleri gibi ardın sıra gezerim.
Her zaman bir hışımla 'benim yanımdan git'dersin.Ben yüzümü kızartır, yine senin yanında dururum.
Bir gün senin yanında yalnız kalmak istiyorum; (o gün) sen şarap içersin ben de kopuz çalarım.
Şems-i Tebriz gibi bir ay gizlendi dediler; başkasından sormayın.Ben söyler, ben ararım...
Mevlana Celaladdin-i Rumi
anne
04.06.2003 - 15:50Annem..
Mutluluğumu mutluluğuna tercih edebilecek tek insan...
O kadar seviyorum ki mutluluğumu bile O'nun için unutabilirim.....
Bilmiyorum canım anneciğim...bilmiyorum...
Seninle beraber mutlu olmak gerçek saadettir sanırım....
Sen mutlu ol ki ben mutlu olayım..ben mutlu olunca sen zaten mutlu oluyorsun....
Herhalde böyle birşey.......
aşk
31.05.2003 - 08:43Aşk sadakat demektir...
Gözlerinin içine başka hayal girmemesi demektir.....
Toplam 404 mesaj bulundu