Sabah, sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
'La Diva Turca'
Sabah, sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
'La Diva Turca'
Ölmek için doğdu onlar.
Çocuklar; kadınlar, yaşlılar.
Yaşlılar gençti, çocuklar ihtiyar,
Kadınlar kadın ve daha güzel kadınlar.
Dünyanın gözü önünde
Kalleş Yahudi silahlarına hedef oldular.
Ay’ı kızıla boyadı, oluk oluk akan kanları.
İşgal altında anayurtları.
Kirletildi kutsal mabetleri.
Yıllar süren insanlık dışı bitmeyen bir savaş.
Vahşetin pençesinde; hürriyetinden mahrum.
Sabrın; direnişin sembolü,
Vahşi zulmün mağduru.
Arafat’ın çocuk askerleri.
Kan kusan silahlara
Zeytin dalından kalkan yaptılar.
Oyun sandılar bu alçak oyunu.
Ölmek için doğdu
Filistin çocukları.
11-06-2006
Bir bayram sabahı Kayışdağındaki darülacezeyi bir dostum için ziyaret ettiğimde, çok hoş ve sevgiyle karşılandım...
Dostum gençliğinden, yaşanmışlıklarından,
kendi yakınları tarafından kullanılıp bir kenara atılmasından.
Ve daha bir çok konudan söz ettik ayrı ayrı...
Tabikii aynı masayı paylaştığımız diğer darülaceze sakinleriylede sohbet devam etti....
Dertlerini sorunlarını paylaştılar benimle, üzülerek ve hayretle dinledim...
Ve sordum, bu bayram sabahında neden yanınızda çocuklarınız ve ya kardeşleriniz yok? ? ?
Onlarda aslında onların olmasını çok isdetiklerini ama asıl bayramın vefasızların vefasızlıklarını konuşmak olmadığını; bu konuyla alakalı neler düşündüklerini anlattılar bana; hepsinin bayramı, bayram anlayşı, hayali farklıydı..
Çok dugulanarak dinledim. yanlarından ayrıldıktan sonra eve geldiğimde
ÜÇÜNCÜ CEMRE adlı şiirimi yazdım...
Yaşlı insanlara yaşarken Değer verelim...
Bütün yaşlılarımızı canı yürekten seviyorum...
işte benim içinde bayram:
Üçüncü Cemre
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...
Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
-yaşlı elleri
-yaşlı.
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu?
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce.
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.
Bir bayram sabahı Kayışdağındaki darülacezeyi bir dostum için ziyaret ettiğimde, çok hoş ve sevgiyle karşılandım, dostum gençliğinden, yaşanmışlıklarından,
kendi yakınları tarafından kullanılıp bir kenara atılmasından,
ve daha bir çok konudan söz ettik ve tabikii aynı masayı paylaştığımız diğer darülaceze sakinleriylede sohbet devam etti, dertlerini sorunlarını paylaştılar benimle, üzülerek ve hayretle dinledim...
Bu bayram sabahında neden yanınızda çocuklarınız ve ya kardeşleriniz yok diye sordum...
Onlarda aslında onların olmasını çok isdetiklerini ama asıl bayramın VEFASIZLARIN vefasızlıklarını konuşmak olmadığını; bu konuyla alakalı neler düşündüklerini anlattılar bana; hepsinin bayramı, bayram anlayşı farklıydı..
Çok dugulanarak dinledim.
yanlarından ayrıldıktan sonra eve geldiğimde ÜÇÜNCÜ CEMRE adlı şiirimi yazdım işte benim içinde bayram:
Üçüncü Cemre
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...
Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
-yaşlı elleri
-yaşlı.
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu?
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce.
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.
Büyük şair Orhan Veli bir şiirinde 'Ölünce biz de iyi adam oluruz' demişti' Nedense insanlarımız hep birileri ölünce iyi adamdı rahmetli diyor.. Açıkça ben ölünce iyi adamdı sözüne pek itibar etmem.Yaşarken iyi adam olmak; yada iyi kadın olmak değerli olan.
Evet Osman bey sevimli bir insandı, müzik hayatını bir şarkı ile devam ettirmeye çalışması ve sesinin yetersizliği sebebiyle sahne çalışmalarını fazla devam ettiremedi. Sonrasında Tv. camiasına adım atarak bir çok projelere imza attı (YILAN HİKAYESİ) gibi.Tv yapımcılığı işinde son derece disiplinli ve şirketinin menfaatlerini acayip şekilde düşünen bir insandı, bu sayede şirketi yıllarca ayakta kaldı,oysa bir çok eski Yeşilçam ustalarının şirketleri bir bir kapanırken.
Yaptığı dizilerle bir çok yeni yetenekli gençlerin piyasaya kazandırma konusunda kendisini takdir ediyorum.
Bir de at sevdası vardı içlerinde tanıdığım birtek kır at YAĞMURDERELİ var. Siyasetin içinde olması bir renkti diyebilirim. Amansız hastalığı diğer kanser türlerinin aksine teşhis konulduktan sonra günler konuşulan en tehlikeli kanser türüydü. Genç,şişman ve sevimli adama ALLAH tan rahmet ve taksiratına af diliyorum. Umut Engin Deniz
Taksiratına af diliyorum
Son derece düzgün mütevazı bir görüntü cizdi 5 aylık başkanlık döneminde... Açıkça bu ölüm haberine çok üzüldüm, insanın inanası gelmiyor. Milli takım galibiyetlerindeki değerli eşi ile birlikte sevinmeleri gözümün önünde. Maç bitimindeki kibar, mütevazı açıklamaları gönüllerimize girmesini sağlamıştı, ve başkanlık ona yakışmıştı.. Şimdi yakında yine başkanlık seçimi olacak gönül adayım LEVENT KIZIL'dır
leyla gencer
10.05.2009 - 10:56Son Kraliçe
10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano
Sabah, sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
'La Diva Turca'
Umut Engin Deniz
leyla gencer
10.05.2009 - 10:56Son Kraliçe
10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano
Sabah, sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
'La Diva Turca'
Umut Engin Deniz
filistin
09.03.2009 - 03:07Çocuk Askerler
Ölmek için doğdu onlar.
Çocuklar; kadınlar, yaşlılar.
Yaşlılar gençti, çocuklar ihtiyar,
Kadınlar kadın ve daha güzel kadınlar.
Dünyanın gözü önünde
Kalleş Yahudi silahlarına hedef oldular.
Ay’ı kızıla boyadı, oluk oluk akan kanları.
İşgal altında anayurtları.
Kirletildi kutsal mabetleri.
Yıllar süren insanlık dışı bitmeyen bir savaş.
Vahşetin pençesinde; hürriyetinden mahrum.
Sabrın; direnişin sembolü,
Vahşi zulmün mağduru.
Arafat’ın çocuk askerleri.
Kan kusan silahlara
Zeytin dalından kalkan yaptılar.
Oyun sandılar bu alçak oyunu.
Ölmek için doğdu
Filistin çocukları.
11-06-2006
Umut Engin Deniz
bursaspor
30.11.2008 - 16:00BURSA 1- ANTALYA 1
bursaspor
22.11.2008 - 09:57Eğer bu ülkede 5. takım şampiyon olacaksa bu kesinlikle BURSASPOR olmalıdır diye düşünüyorum.
aşk
05.10.2008 - 12:18**Forsa
'Ayrılığın kırbacını sırtına yedinmi hiç? '
Aydınlık sulardan karanlık sulara yol alan,
aşkın kutsal denizinde batıp çıkan,
fırtınalara ayak direyen köhne bir teknede,
forsa gibiyim.
Özgür bir şimşek düştü
karanlığın derinliklerinden
teknenin güvertesine,
bir kucak karanfil gibi.
Kokusu vurdu
terden ıslanmış
yorgun bedenime.
Katık oldu,
kimseyle paylaşmadığım
hasret sofrasına.
Parçalıyorum dalgaların karanlık gövdesini,
bir kulaç daha kaldı.
Bekle beni.
Umut Engin Deniz
ramazan bayramı
05.10.2008 - 11:06Bir bayram sabahı Kayışdağındaki darülacezeyi bir dostum için ziyaret ettiğimde, çok hoş ve sevgiyle karşılandım...
Dostum gençliğinden, yaşanmışlıklarından,
kendi yakınları tarafından kullanılıp bir kenara atılmasından.
Ve daha bir çok konudan söz ettik ayrı ayrı...
Tabikii aynı masayı paylaştığımız diğer darülaceze sakinleriylede sohbet devam etti....
Dertlerini sorunlarını paylaştılar benimle, üzülerek ve hayretle dinledim...
Ve sordum, bu bayram sabahında neden yanınızda çocuklarınız ve ya kardeşleriniz yok? ? ?
Onlarda aslında onların olmasını çok isdetiklerini ama asıl bayramın vefasızların vefasızlıklarını konuşmak olmadığını; bu konuyla alakalı neler düşündüklerini anlattılar bana; hepsinin bayramı, bayram anlayşı, hayali farklıydı..
Çok dugulanarak dinledim. yanlarından ayrıldıktan sonra eve geldiğimde
ÜÇÜNCÜ CEMRE adlı şiirimi yazdım...
Yaşlı insanlara yaşarken Değer verelim...
Bütün yaşlılarımızı canı yürekten seviyorum...
işte benim içinde bayram:
Üçüncü Cemre
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...
Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
-yaşlı elleri
-yaşlı.
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu?
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce.
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.
Umut Engin Deniz
ramazan bayramı
30.09.2008 - 13:44Bir bayram sabahı Kayışdağındaki darülacezeyi bir dostum için ziyaret ettiğimde, çok hoş ve sevgiyle karşılandım, dostum gençliğinden, yaşanmışlıklarından,
kendi yakınları tarafından kullanılıp bir kenara atılmasından,
ve daha bir çok konudan söz ettik ve tabikii aynı masayı paylaştığımız diğer darülaceze sakinleriylede sohbet devam etti, dertlerini sorunlarını paylaştılar benimle, üzülerek ve hayretle dinledim...
Bu bayram sabahında neden yanınızda çocuklarınız ve ya kardeşleriniz yok diye sordum...
Onlarda aslında onların olmasını çok isdetiklerini ama asıl bayramın VEFASIZLARIN vefasızlıklarını konuşmak olmadığını; bu konuyla alakalı neler düşündüklerini anlattılar bana; hepsinin bayramı, bayram anlayşı farklıydı..
Çok dugulanarak dinledim.
yanlarından ayrıldıktan sonra eve geldiğimde ÜÇÜNCÜ CEMRE adlı şiirimi yazdım işte benim içinde bayram:
Üçüncü Cemre
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...
Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
-yaşlı elleri
-yaşlı.
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu?
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce.
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.
Umut Engin Deniz
Osman Yağmurdereli
05.08.2008 - 11:52Büyük şair Orhan Veli bir şiirinde 'Ölünce biz de iyi adam oluruz' demişti' Nedense insanlarımız hep birileri ölünce iyi adamdı rahmetli diyor.. Açıkça ben ölünce iyi adamdı sözüne pek itibar etmem.Yaşarken iyi adam olmak; yada iyi kadın olmak değerli olan.
Evet Osman bey sevimli bir insandı, müzik hayatını bir şarkı ile devam ettirmeye çalışması ve sesinin yetersizliği sebebiyle sahne çalışmalarını fazla devam ettiremedi. Sonrasında Tv. camiasına adım atarak bir çok projelere imza attı (YILAN HİKAYESİ) gibi.Tv yapımcılığı işinde son derece disiplinli ve şirketinin menfaatlerini acayip şekilde düşünen bir insandı, bu sayede şirketi yıllarca ayakta kaldı,oysa bir çok eski Yeşilçam ustalarının şirketleri bir bir kapanırken.
Yaptığı dizilerle bir çok yeni yetenekli gençlerin piyasaya kazandırma konusunda kendisini takdir ediyorum.
Bir de at sevdası vardı içlerinde tanıdığım birtek kır at YAĞMURDERELİ var. Siyasetin içinde olması bir renkti diyebilirim. Amansız hastalığı diğer kanser türlerinin aksine teşhis konulduktan sonra günler konuşulan en tehlikeli kanser türüydü. Genç,şişman ve sevimli adama ALLAH tan rahmet ve taksiratına af diliyorum. Umut Engin Deniz
Hasan Doğan
08.07.2008 - 12:56Taksiratına af diliyorum
Son derece düzgün mütevazı bir görüntü cizdi 5 aylık başkanlık döneminde... Açıkça bu ölüm haberine çok üzüldüm, insanın inanası gelmiyor. Milli takım galibiyetlerindeki değerli eşi ile birlikte sevinmeleri gözümün önünde. Maç bitimindeki kibar, mütevazı açıklamaları gönüllerimize girmesini sağlamıştı, ve başkanlık ona yakışmıştı.. Şimdi yakında yine başkanlık seçimi olacak gönül adayım LEVENT KIZIL'dır
istanbul
05.01.2007 - 11:28*Adam Gibi
Soğuk bir kış günü,
heryer bembeyaz.
Terso delikanlı gibi Istanbul.
Çatmış kaşlarını elleri cebinde sanki.
İşte böyle bir günde,
adamın üzerinden ceketini,
cebinden parasını,
yüreğinden sevgisini aldılar.
Hiçbirşeyi kalmamıştı artık.
Nereye gideceği belli değil.
Belki sıcak bir çay ocağı.
Belkide soğuk bir park.
Ama o adam gibi adamdı.
Önemli olan bu değilmi zaten.
Yokların arasında var olabilmek.
Adam gibi adam olabilmek.
Adam gibi...
11-02-2005
Umut Engin Deniz
üç şey
14.12.2006 - 12:37para,para,para... malesef ama bir gerçek....
Toplam 12 mesaj bulundu