Asli Kayserili Antoloji.com

  • evrim teorisi

    10.07.2006 - 17:49

    evrim teorisini 'ama o sadece bir teori daha, kanun bile degil' seklinde yargılama curetini gosterenlere sunları dusunmelerini oneriyorum:

    bilimin ne oldugu konusu, bilimsel teori ile gundelik hayat teorisinin arasındaki o kalın, bariz, gozun içine girecekmiş gibi duran ama niyeyse kendilerinin algılayamadıgı cizgiyi.

    evrim teorisi bir “teoridir”. cogu bilim adamının sahip olmayacagı bir onurdur. biyoloji biliminin diregi olan evrim teorisi de tıpkı diger pozitif bilim teorileri kadar uzerinde calışılmış, onca emek sarfedilmis, uzerilerine binlerce makaleler yayımlanmıs (ki bir makalenin 3 senede, hadi tas catlasın 2 senede cıktıgını dusunursek sarfedilen emegin 'miktarını' daha iyi anlamış oluruz) bir teoridir. mesela kimyadaki atom teorisi ya da fizikteki kuantum teorisi ile arasındaki tek fark insanların kendilerine yabancı gormedikleri icin rahatca konusmaya yeltenmeleridir. Mesela kahvede oturan selahattin amca hayatı boyunca politika egitimi almamıstır ama kahve ahalisine gazeteden ogrendiklerini 2. agızdan satar. Dahası gazetecilerin de cogu politika egitmi almamıslardır ama her gun yorumlarlar, o yorumlarla milyonlarca insanı yonlerdirirler. bu rahatlık, tabii ki bilim insanı olmayan insanların da bilimle ilgilenmeleri acısından iyidir fakat bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak gibi bir haddini bilmezligi de beraberinde getirebilir zaman zaman (yani kisisine gore) .

    Biyoloji bilminin diregidir evrim teorisi demistim. Biyoloji de canlıların sınıflandırılmasından tutun da saglık arastırmalarında kullanılan hayvanlara kadar binlerce onek verebilirim bu konuda. Hatta bunu merak eden herhangi biri (tıpkı bilgiye acıkan biri gibi) onune hazır konulmasını beklemeyip (yani kendisine yemek pişirilmesini) biraz zahmet edip kendisi de bulabilir (yani pişirebilir) ama dedigim gibi bu herkes icin gecerli degil fakat bazıları pek bir hazıra alışmış bu konuda ‘bunu acıkla, sunu soyle bakalım, bunu hesabını ver’ seklinde ahkamlar kesiyorlar.

    Amerikan saglık enstitusu (NIH) her yıl milyonlarca dolar harcar saglık arastırmalarına. Ve bunlar icin fare, meyve sinegi (Drosophila) , kurtcuk (C. Elegans) , maymun (envai cesidini snaırım) davranıs deneyleri, genetik calışmalar, gelişim biyolojisi (ornek: ‘neden embriyonik gelişimin belli bir evresinde eli olusturan hucrelerden bazıları intihar eder (apoptoz = hucre intiharı) ve parmaklar olusur’ gibi...) butun bunları bu hayvanlarda arastırırlar; model organizma olarak kullanırlar yani. Peki neden? İnsan saglıgı icin. Oyleyse, nasıl bir baglantıları var acaba meyve sinegiyle insanın? El cevap: genetik baglantı. Hucre icerisinde cok onemli rolu olan proteinler vardır (bu arada protein denilen ‘sey’ ocakbasından cok daha fazla işe yarar hayatımızda. Hucre icinde yapılacak işleri, cogu gorevi proteinler ustlenir.) onların genetik kodları bazı canlılarda biraberi aynıdır. Bazılarında ise farklılık gosterir. İste bu farklılıgın derecesine gore akrabalıklar sınıflandırılır. Bu baglamda insan saglık arastırmalarına milyonlarca dolar yatırım yapan amerikalıların bunu aptal oldukları icin degil, bazı bilimsel olgulardan haberdar oldukları icin yaptıklarını anlayabiliriz.

    Fosil arastırmalarında bulunan canlılar ne bizim gibi, ne maymunlar, ne de su anda yasayan baska canlılar gibi degiller. Bunları ortup ustunu kapatmak da bilimin işi degil takdir edersiniz ki. Bilim olguları acıklamaya calışır, kapamaya, ‘Aaa! E, bu burda yazmıyo amaaaa! ’ demeye degil. Bilmin gorevi birseyleri merak etmek, arastırmak ve yeni seyler ortaya cıkarark hayatı acıklamaktır. Zaten acıklanmıslarla ilişkisi olamaz. Bilim adamının gorevi de kalkıp, dinin aksini isbat etmek yok efendime soyleyeyim dinle sidik yarıstırmak degildir. Zaten boyle komplekleri olan kişiler de genelde dikkat ederseniz ne din adamıdır (diyanet gorevlisi, ilahiyat profesoru) ne de bilim adamıdır. Bunu diyen insanlar daha cok dini duyguları somurulmus ve bazı kesimlerin amacları icin kullanılanlardır. Zavallı evrim teorisini agızlarına sakız yapar, guya iki dakikada evrim teorisini al aşagı ederler. Oysa bilmezler ki, evrim teorisi olmasa cok sevdikleri insanların hatta kendilerinin kullandıkları ilaclar asla denemeyecek, o ilacın bulunmasına sebep olan arastırmalar asla yapılamayacak.

    İki farklı kavramı birbiriyle ortusturmeye calışmak da ayrıca sacma bir hikaye. tarihte evrim teorisinin ne kadar acık kullanıldıgını gosteren bir ornek vereyim: İngiltere’de victoria doneminin soyluları, politikacıları... Bir politikacı insan ırkının evrimi hakkında ‘afrikada baslar, beyaz ırk ve daha sonra da anglosaksonlarla biter; o yuzden ingilizler en soylu ırktırlar’ derken bir digeri de zincirin tam tersi oldugunu o yuzden de ingilizlerin en eski, dolayısıyla en ustun ırk oldugunu soyler. Yani her ikisi de ‘ingiliz ustunlugunu’ kanıtlamak icin evrim teorisini kullanırlar. Bugun de bazı kesimler bunu kendi politikalarında kullanırlar ve milyonlarca insanı kendilerine baglarlar. İşte, iddia ettikleri seyi kanıtlamak icin de (zira, neden kanıtlamaya calıştıklarını da anlayabilmiş degilim cunku kutsal kitaplar kayıtsız sartsız inanmayı ogutler, gidin arastırın bulun bakalım varlıgımın kanıtlarını demez; bu durumda kimsenin inanmak icin kanıta ihtiyacı olmaması gerekir. Zaten kanıta ihtiyacı varsa da hic inanmaması ve de bilime camur-cirkef turunden pislik bulaştırmaması daha hayırlıdır.) sacma sapan sorular sorarlar. Ornek: madem biz maymunlardan ustunuz, niye onlar iki metre zıplayabiliyo da biz zıplayamıyoruz? Ya da: madem biz maymundan evrildik niye şimdi maymunlar su an insan olmuyorlar? Bu tip ucuz iddialarla ugrasacagına kişilerin evrim teorisini daha saglam kaynaklardan ogrenip mesela (universite ogretim uyesi bir zat ın yazdıgı bir kitap, ya da darwinin kendi kitabı, ya da daha guncel evrim teorisini – darwinden bu yana cok yol alındıgını dusunursek yeterli olmayabilir- arastırmalarını tavsiye edilebilir)

    Buraya kadar gelebilen herkese tesekkur ediyorum, umarın evrim teorisi hakkında yararlı bilgiler ekleyebilmişimdir.

Toplam 1 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR