6 yaşındaki kuzenim 5 buçuk yaşındaki komşu kızı ´sevgilisiyle´ bahçede evcilik oynuyor. Usulca yanlarına yaklaşıyorum. Tok bir ses tonuyla; 'Ceren sen bundan sonra benim sevgilim olsana' diyorum. İkisi de pür dikkat bana bakıyorlar. Kuzenim gülümseyerek hafif peltek bir konuşmayla 'Ama olmaz ki o benim sevgilim' diyor. 'Olsun,' diyorum, 'bundan sonra benim sevgilim olur değil mi Ceren? ' Sert bakışlarla 'Olmaaaaz! ' diyor. 'Ama sana çikolata alırım' diyorum 'sonra dondurma da.' Bu sözüme kulak kesiliyor, hoşuna gidiyor. Bunu fark eden kuzenim bozuk bir sesle sözümü kesip 'Ben de alırıım' diyor. 'Ama senin paran yok ki' diyorum. Sonra Ceren'e 'Ben ondan büyüğüm, seni istediğin yere götürürüm, gezdiririm ayrıca ondan güçlüyüm de' diyorum. Kuzenim 'Hiç deee' diyerek üzerime saldırıyor. Ellerinden tutuyorum onu, havaya kaldırıyorum, sonra kucağıma alıyorum. 'Gördün mü? ' diyorum Ceren'e. 'Ben ondan güçlüyüm.' Daha bir hevesleniyor. Onu gezdirecek, daha büyük bir sevgilisi olacak olması çok hoşuna gidiyor. 'Peki' diyor, kabul ediyor. Kuzenim 'Hayır Ceren olmaz' diyor sesi titrek, gözleri ağlamaklı. 'Oluuurrr' diyo Ceren kaşları çatık, sesi sert. 'Alaycı bir üslupla sen beni gezdiremezsin ki, sonra hiç çikolata da almıyorsun! ' 'Ama böyle olmaz' diyorum Ceren'e. 'Madem beni seviyorsun ona ´Artık ben seni sevmiyorum, A.... abiyi seviyorum´ demen lazım' diyorum. O da kuzenime söylüyor. O masmavi dolu dolu ağlayan gözlerle kuzenim bana dönüyor 'A... abi senden nefret ediyoruuum! ' diyor sonra ağlayarak eve gidiyor. Ceren'le kalıyoruz. Ayağa kalkıyorum. 'Aaa Ceren senin boyun ne kadar kısa, ben hayatta bu kadar kısa bir kızla beraber olmam, seni terk ediyorum' diyorum, yüzü ekşiyor. 'Ben zaten seni sevmiyodum kiii' diyor. Kuzenimin arkasından gidiyorum gönlünü almak için. Biliyorum çok küçükler ama kuzenimin küçük de olsa kadınları ve hayatı öğrenmesi gerekiyor.
(alıntıdır)
Gittiğin katledildiğin 14 yıl oldu, dün gibi... Hala bu ülkede aydınları (insanları) katledenlere karşı hiç bir şey yapamıyoruz... Hala yüreğimizdesin... Saygıyla anıyoruz....
Ben Atatürkçüyüm.
Ben Cumhuriyetçiyim.
Ben Laikim. Ben anti-emperyalistim. Ben bağımsız Türkiye'den yanayım.
Ben özgürlükçüyüm. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım.
Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır....
Uğur MUMCU
bir kadın cocuktur aslında.çocuk gibi davranmayı severerkegin kendisine bir cocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister. bir cocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadını. ama her kadın cocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister. yani bir kadının cocukluk yapmasina izin vereceksiniz, ama asla onu bir cocuk olarak görmeyeceksiniz. bir kadın güçlüdür aslında. hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. ama bu gücünü her zaman ortaya koymasini sevmez. ister ki erkegin gücü kendisine huzur versin. kendi kendine yapabilecegi seyleri bile erkegin yapmasini bekler. böylece hem daha kadın oldugunu hissedecektir hem de erkeginin ne kadar güçlü oldugunu görecektir. ancak kadın gücünü göstermek istediginde onu engelleyemezsiniz. yapmak istedigi bir sey varsa mutlaka yapar. bir kadın sevgilidir aslında. içinde her zaman sevgiyi tasir. sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. sevdiklerini kolay kolay kıramaz. zor sever ama tam sever. bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir. ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. belki kolayca yüregine girebilirsiniz. ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz. sevmedigi halde terk etmeyen kadinlar da var elbette. bunun nedeni ise engelleyemedikleri 'acımak' duygusudur. bir kadın yalnızdır aslında. hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. kendisine ait bir dünyasi vardir ve orada hep yalnızdır. o dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. hiçbir anahtar o dünyanin kapısını açamaz. yalnızlık onun sıgınagıdır. o sıgınaga ne zaman girecegine, ne kadar kalacagina hep kendisi karar verir. sıgınaktayken oradan çikmaya zorlarsaniz onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz. bir kadın bilgindir aslında. neler yapabilecegini erkek akli hayal bile edemez. yaratıcılıgının sınırı yoktur. ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkegini bekler. hoyratça harcamaz yaratıcılıgını sadece erkegine saklar. bir kadının gerçek erkegi olmayi basarabilmisseniz çok sanslisiniz demektir. çünkü yasamınız asla sıradan olmayacaktır. bir kadın hayattır aslında. çünkü hayatın içinde olan her sey ancak kadınlar oldugunda anlam kazanıyor. yemek yemek, su içmek bile. bir kadının elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardagi doldurup içtiginiz su arasindaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? anlıyorsanız ne mutlu size. anlamıyorsanız, ne yazik ki yasamıyorsun...
(C.D)
ask da deprem gibidir
ne zaman kimi vuracagini asla bilemezsiniz.
geceyarisi aniden, dipten yukselen coskulu bir dalga gibi kabarir içinizde. toprak ayaginizin altindan kayiyor gibi olur ve en hazirliksiz oldugunuz anda bütün siddetiyle vurur.
sarsilir, neye ugradiginizi sasirirsiniz. heyecan, korku, kararsizlik, cesaret, aci, öfke, huzun, merhamet, siddet kaplar bir anda dünyanizi. es dost yardima kossa da kolay toparlanamazsin.
bittiginde agir bir enkaz birakir geride. daha kötüsü,
'tamamen bitti' sandiginiz sarsinti, hafif bir siddette artici soklar halinde yillarca sürebilir. kalbinizdeki kirik hat ara sira yoklar yeniden... (C.D)
Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği dayar burnunuzun ucuna... 'Ne giysem' telaşından, öğle yemeğinde 'Ne alırdınız' diye başucunuzda biten garsona, 'hangi kanaldaki filmi izlesem' kararsızlığından, 'bize oy verin' diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğimiz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
...ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir...
(Can Dündar)
yaklaştırsana yavaş yavaş kendini bana
al içine tekrar derinine sakla, kat kasırgana
yalan söyleme bak gözlerime bitmiş olamaz
yokla ceplerini aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz...
aşklar...
...nasıl ve hangi şartlar altında ortaya çıkmıştır bilinmez ama her iki tarafında içinde yaşanmamışlıkların üzüntüsü, tamamlanamamış anıların sıkıntısı ve bir şeyleri yarıda bırakmanın verdiği uktelerin kalacağı kesindir...
Sus, kimseler duymasin,
Duymasin, olurum ha.
Aymisam yari gece,
Seni bulmusam sonra.
Seni, kaburgamin altin parcasi.
Seni, dislerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana dogurur bizi?
Ruhum...
Misra cekiyorum, haberin olsun
Carsilarin en kucuk meyhanesi bu,
Saclari yuzumde kardes, cocuksu.
Derimizin altinda o olum namussuzu...
Dort yanim pust zulasi,
Dost yuzlu,
Dost gulucuklu
Cigaramdan yanar.
Alnim operler,
Suskun, hayIn, ciyansi.
Dort yanim pust zulasi,
Donerim donerim cikmaz.
En leylim gecede olesim tutmus,
Etme gel,
Ay karanlik...
'Kapalı bir sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben.Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi' E.Ş
Işığın sustuğu yerde gülüşlerin aydınlatır
Payımıza düşen keder sevinçlerimizden kalır oy
Bir daracık yerde kaldım sensiz dağlarım devrilir
Uçarken yollarda ölen kuşların çığlığı kalır oy
Gitme dağlar öksüz kalır,gitme yıldızlar azalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Gitme yüzün bende kalır,gitme çiçek susuz kalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Hazan şimdi genç ömrümüz bir temmuzun ortasında
Geçeriz bu kıyametten gönlümüzde sızı kalır oy
Bu şehri seninle sevdim sevgim ateş ortasında
Beni sensiz bir başıma koyup gitme yazık olur oy
Gitme dağlar öksüz kalır,gitme yıldızlar azalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Gitme yüzün bende kalır,gitme çiçek susuz kalır
Gitme bu şarkı yarım kalır.....
kadın
02.06.2007 - 22:256 yaşındaki kuzenim 5 buçuk yaşındaki komşu kızı ´sevgilisiyle´ bahçede evcilik oynuyor. Usulca yanlarına yaklaşıyorum. Tok bir ses tonuyla; 'Ceren sen bundan sonra benim sevgilim olsana' diyorum. İkisi de pür dikkat bana bakıyorlar. Kuzenim gülümseyerek hafif peltek bir konuşmayla 'Ama olmaz ki o benim sevgilim' diyor. 'Olsun,' diyorum, 'bundan sonra benim sevgilim olur değil mi Ceren? ' Sert bakışlarla 'Olmaaaaz! ' diyor. 'Ama sana çikolata alırım' diyorum 'sonra dondurma da.' Bu sözüme kulak kesiliyor, hoşuna gidiyor. Bunu fark eden kuzenim bozuk bir sesle sözümü kesip 'Ben de alırıım' diyor. 'Ama senin paran yok ki' diyorum. Sonra Ceren'e 'Ben ondan büyüğüm, seni istediğin yere götürürüm, gezdiririm ayrıca ondan güçlüyüm de' diyorum. Kuzenim 'Hiç deee' diyerek üzerime saldırıyor. Ellerinden tutuyorum onu, havaya kaldırıyorum, sonra kucağıma alıyorum. 'Gördün mü? ' diyorum Ceren'e. 'Ben ondan güçlüyüm.' Daha bir hevesleniyor. Onu gezdirecek, daha büyük bir sevgilisi olacak olması çok hoşuna gidiyor. 'Peki' diyor, kabul ediyor. Kuzenim 'Hayır Ceren olmaz' diyor sesi titrek, gözleri ağlamaklı. 'Oluuurrr' diyo Ceren kaşları çatık, sesi sert. 'Alaycı bir üslupla sen beni gezdiremezsin ki, sonra hiç çikolata da almıyorsun! ' 'Ama böyle olmaz' diyorum Ceren'e. 'Madem beni seviyorsun ona ´Artık ben seni sevmiyorum, A.... abiyi seviyorum´ demen lazım' diyorum. O da kuzenime söylüyor. O masmavi dolu dolu ağlayan gözlerle kuzenim bana dönüyor 'A... abi senden nefret ediyoruuum! ' diyor sonra ağlayarak eve gidiyor. Ceren'le kalıyoruz. Ayağa kalkıyorum. 'Aaa Ceren senin boyun ne kadar kısa, ben hayatta bu kadar kısa bir kızla beraber olmam, seni terk ediyorum' diyorum, yüzü ekşiyor. 'Ben zaten seni sevmiyodum kiii' diyor. Kuzenimin arkasından gidiyorum gönlünü almak için. Biliyorum çok küçükler ama kuzenimin küçük de olsa kadınları ve hayatı öğrenmesi gerekiyor.
(alıntıdır)
uğur mumcu
24.01.2007 - 16:28Gittiğin katledildiğin 14 yıl oldu, dün gibi... Hala bu ülkede aydınları (insanları) katledenlere karşı hiç bir şey yapamıyoruz... Hala yüreğimizdesin... Saygıyla anıyoruz....
Ben Atatürkçüyüm.
Ben Cumhuriyetçiyim.
Ben Laikim. Ben anti-emperyalistim. Ben bağımsız Türkiye'den yanayım.
Ben özgürlükçüyüm. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım.
Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır....
Uğur MUMCU
kadın
08.01.2007 - 10:48bir kadın cocuktur aslında.çocuk gibi davranmayı severerkegin kendisine bir cocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister. bir cocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadını. ama her kadın cocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister. yani bir kadının cocukluk yapmasina izin vereceksiniz, ama asla onu bir cocuk olarak görmeyeceksiniz. bir kadın güçlüdür aslında. hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. ama bu gücünü her zaman ortaya koymasini sevmez. ister ki erkegin gücü kendisine huzur versin. kendi kendine yapabilecegi seyleri bile erkegin yapmasini bekler. böylece hem daha kadın oldugunu hissedecektir hem de erkeginin ne kadar güçlü oldugunu görecektir. ancak kadın gücünü göstermek istediginde onu engelleyemezsiniz. yapmak istedigi bir sey varsa mutlaka yapar. bir kadın sevgilidir aslında. içinde her zaman sevgiyi tasir. sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. sevdiklerini kolay kolay kıramaz. zor sever ama tam sever. bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir. ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. belki kolayca yüregine girebilirsiniz. ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz. sevmedigi halde terk etmeyen kadinlar da var elbette. bunun nedeni ise engelleyemedikleri 'acımak' duygusudur. bir kadın yalnızdır aslında. hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. kendisine ait bir dünyasi vardir ve orada hep yalnızdır. o dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. hiçbir anahtar o dünyanin kapısını açamaz. yalnızlık onun sıgınagıdır. o sıgınaga ne zaman girecegine, ne kadar kalacagina hep kendisi karar verir. sıgınaktayken oradan çikmaya zorlarsaniz onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz. bir kadın bilgindir aslında. neler yapabilecegini erkek akli hayal bile edemez. yaratıcılıgının sınırı yoktur. ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkegini bekler. hoyratça harcamaz yaratıcılıgını sadece erkegine saklar. bir kadının gerçek erkegi olmayi basarabilmisseniz çok sanslisiniz demektir. çünkü yasamınız asla sıradan olmayacaktır. bir kadın hayattır aslında. çünkü hayatın içinde olan her sey ancak kadınlar oldugunda anlam kazanıyor. yemek yemek, su içmek bile. bir kadının elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardagi doldurup içtiginiz su arasindaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? anlıyorsanız ne mutlu size. anlamıyorsanız, ne yazik ki yasamıyorsun...
(C.D)
aşk
08.01.2007 - 10:42ask da deprem gibidir
ne zaman kimi vuracagini asla bilemezsiniz.
geceyarisi aniden, dipten yukselen coskulu bir dalga gibi kabarir içinizde. toprak ayaginizin altindan kayiyor gibi olur ve en hazirliksiz oldugunuz anda bütün siddetiyle vurur.
sarsilir, neye ugradiginizi sasirirsiniz. heyecan, korku, kararsizlik, cesaret, aci, öfke, huzun, merhamet, siddet kaplar bir anda dünyanizi. es dost yardima kossa da kolay toparlanamazsin.
bittiginde agir bir enkaz birakir geride. daha kötüsü,
'tamamen bitti' sandiginiz sarsinti, hafif bir siddette artici soklar halinde yillarca sürebilir. kalbinizdeki kirik hat ara sira yoklar yeniden... (C.D)
vazgeçmek
08.01.2007 - 10:38Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği dayar burnunuzun ucuna... 'Ne giysem' telaşından, öğle yemeğinde 'Ne alırdınız' diye başucunuzda biten garsona, 'hangi kanaldaki filmi izlesem' kararsızlığından, 'bize oy verin' diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğimiz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
...ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir...
(Can Dündar)
düşündüm de
07.01.2007 - 14:53bunun üstüne ne söylenebilirki? ? ?
huzur
07.01.2007 - 14:40Son zamanlarda en çok aradığım...
aşk kırıntıları
07.01.2007 - 14:19yaklaştırsana yavaş yavaş kendini bana
al içine tekrar derinine sakla, kat kasırgana
yalan söyleme bak gözlerime bitmiş olamaz
yokla ceplerini aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz...
umut
07.01.2007 - 14:14her daim...
yarım kalanlar
07.01.2007 - 14:05aşklar...
...nasıl ve hangi şartlar altında ortaya çıkmıştır bilinmez ama her iki tarafında içinde yaşanmamışlıkların üzüntüsü, tamamlanamamış anıların sıkıntısı ve bir şeyleri yarıda bırakmanın verdiği uktelerin kalacağı kesindir...
Tayfa
04.01.2007 - 21:19alsancakta güzel ve sıcak bir balıkçı...
tükenmek
02.01.2007 - 17:04Bende ki sevgi, senin içindeki beni tüketiyor....
söz
02.01.2007 - 16:40doğru söze ne hacet... dilin kemiği yok işte... yada her düşüncenin dile gelmesi... yakar bir şekilde....
belki
02.01.2007 - 15:30Bir 'belki' yi beklemek şimdi hayat, tüm zorluğuna rağmen....
kazım koyuncu
02.01.2007 - 15:28Hayat denen sonsuzluğun, karşısında bir çocuğuz
Düşe kalka büyürken, kalkamayız bir çoğumuz...
ama bitmez yolculuklar, belki biraz canın yanar
düştüğün yerde doğrulur, başlar yine ilk adımlar...
yitip giden güzel insanlardan biri....
sevda
02.01.2007 - 13:36Sus, kimseler duymasin,
Duymasin, olurum ha.
Aymisam yari gece,
Seni bulmusam sonra.
Seni, kaburgamin altin parcasi.
Seni, dislerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana dogurur bizi?
Ruhum...
Misra cekiyorum, haberin olsun
Carsilarin en kucuk meyhanesi bu,
Saclari yuzumde kardes, cocuksu.
Derimizin altinda o olum namussuzu...
gel
02.01.2007 - 13:32Dort yanim pust zulasi,
Dost yuzlu,
Dost gulucuklu
Cigaramdan yanar.
Alnim operler,
Suskun, hayIn, ciyansi.
Dort yanim pust zulasi,
Donerim donerim cikmaz.
En leylim gecede olesim tutmus,
Etme gel,
Ay karanlik...
ben
02.01.2007 - 13:25'Kapalı bir sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben.Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi' E.Ş
gitme
02.01.2007 - 13:22Işığın sustuğu yerde gülüşlerin aydınlatır
Payımıza düşen keder sevinçlerimizden kalır oy
Bir daracık yerde kaldım sensiz dağlarım devrilir
Uçarken yollarda ölen kuşların çığlığı kalır oy
Gitme dağlar öksüz kalır,gitme yıldızlar azalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Gitme yüzün bende kalır,gitme çiçek susuz kalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Hazan şimdi genç ömrümüz bir temmuzun ortasında
Geçeriz bu kıyametten gönlümüzde sızı kalır oy
Bu şehri seninle sevdim sevgim ateş ortasında
Beni sensiz bir başıma koyup gitme yazık olur oy
Gitme dağlar öksüz kalır,gitme yıldızlar azalır
Gitme bu şarkı yarım kalır,gitme
Gitme yüzün bende kalır,gitme çiçek susuz kalır
Gitme bu şarkı yarım kalır.....
sus
02.01.2007 - 13:19Sus söyleme
Bir şey söyleme artık
Sus söyleme
Her şey gereksiz artık
Bana düşen dönüp de gitmek
Sonunda elimde kalan
Bir avuç hüzün ve keder
Yeter yeter söyleme artık
Kelimeler kanatır yarayı
Gözlerin anlatıyor
Mutlu aşk yoktur
Oysa ben sana neler adamıştım
İçli şarkılar, kırık ezgiler
Yüreğimden süzülüp gelen
Bırakıp gittin beni
Bir gün yollarda
Yeter yeter söyleme artık
Kelimeler kanatır yarayı
Gözlerin anlatıyor
Mutlu aşk yoktur
Sus söyleme her şey ortada artık
zorlamak
02.01.2007 - 13:16anlamsız...
altın hızma türküsü
02.01.2007 - 12:55Yasemin Göksu
ve yarin söylediği ilk türkü...
gayret et
02.01.2007 - 12:17düşünmeden hayal kurmadan uyumayı öğreneceksin...
çocukluğum
02.01.2007 - 12:15büyüme isteğiyle geçti... büyüdüm... şimdi çocuk kalsaydım diyorum...
Toplam 34 mesaj bulundu