ben eskıden cok yazardım ama sımdı yuregım cok suskun be dost gozler dolu ama bos,eller damarlasmıs yurumek bıle zorluyorr benı, yuzler soluk dost yoruldum kayıp gozler tıtreyen eller bır askın bıraktıkları bana... bos cerceveyım ıcımdekı resmı caldılar gecıp gıden yıllar...
sensız gelecegımı dusunuyorum sessızce anne...
bos bır cerceveyım; zamanın ıcınde....
Tam gögsünün ortasinda bir yerin aciyacak... Evinin seni içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin... Sokaga firlayacaksin... Sokaklar da dar gelecek... Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi... Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril gökyüzü... Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin... Birileri sana bir seyler anlatacak durmadan... 'Önemli olan saglik.' 'Yasamak güzel.' 'Bos ver, her sey unutulur.' Sen hiçbirini duymayacaksin... Göz yaslarindan etrafi göremez hale geleceksin... Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek isteyecek kadar çok seveceksin... Hep ondan bahsetmek isteyeceksin... 'Ölüme çare bulundu' ya da 'Yarin kiyamet kopacakmis' deseler basini kaldirip Ne dedin? ' diye sormayacaksin... Yalniz kalmak isteyeceksin... Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak... Ikisi de yetmeyecek... Geçmisi düsüneceksin... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak... Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin... Gittigin yerlere gitmek... Bu sana hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksin... Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksin... Aslinda kurtulmak istedigin halde, o aciyi yasamak için direneceksin... Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksin.... Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin... Herkesi ona benzetip... Kimseyi onun yerine koyamayacaksin... Hiçbir sey oyalamayacak seni... Ilaçlara siginacaksin... Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu unutturmayan. Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren... Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek... Bogazin dügümlenecek, dinleyemeyeceksin... Uyumak zor, uyanmak kolay olacak... Sabahi iple çekeceksin... Bazen de 'Hiç günes dogmasa' diyeceksin... Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler... Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin... Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çikana sarilmak isteyeceksin... Nafile... Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek... Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin... Her siçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini fark edeceksin... Telefonun çalmasini bekleyeceksin... Aramayacagini bile bile... Her çaldiginda yüregin agzina gelecek... Aglamakli konusacaksin arayanlarla... Yüregin burkulacak... Canin yanacak... Bir daha sevmemeye yemin edeceksin... Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinden... Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksin... Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmedigin için kendinden nefret edeceksin... Yasadigin sehri terk etmek isteyeceksin... Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek... Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu... Bu umut seni gitmekten alikoyacak... Gel gitler içinde yasayacaksin... Buna yasamak denirse... **** Razi misin bütün bunlara...? Hazir misin sonunda ölüp ölüp dirilmeye...? O halde asik olabilirsin Saygılarımla,
Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken, Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamişken,
Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken gençligimizden, Daha biz kimseye küsmemiş, Daha kimse ölmemişken,
Şimdi ay usul, yildizlar eski Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden Geçen geçti, Geceyi söndür kalbim Geceler de gençlik gibi eskidendi Şimdi uykusuzluk vakti.
Murathan Mungan önemli olan ilişkinin basını gormek degıl ılıskının sonunu gorup gelecegı kurtaracak adımlar atmaktır.
Al işte! ... Yine ağlıyorum! ! ! Kelimeleri durdurmayı öğrendimde, birtek gözyaşlarıma söz geçiremiyorum...! ! !
BENIM SOZUM....
terkedılmekte terketmekte çok kolay ıstersen yaparsın onemlı olan ılıskıyı hayata baglamak ayakta tutmak ısık yakmak öncülük etmek sorumluluk almak.ne terkeden mutludur ne de terk edılen sen kımseyı yerınce olma sana yakısanı yazdım ılıskıyı ayakta tutmak onemlı....hem aglamak kadar kutsal ve bıze aıt olan baska bısey yok..ne mutlu aglayana bence ondan da mutlu olmalısın gıdene deymese bıle en azından vıcdanın oldugunu hatırlarsın...vıcdanı olmayanlar utansın...siir yazmakta vıcdan ısıdır....ağlamak gozlerımızın seffaf makyajıdır
Sen karanlık odaların bembeyaz gülü Öyle masum öyle suskun öyle yabancı Ansızsın bir hüzün düşer geceye Tek başına igersin yeni bir ölüme
Sorma böyledir bu oun bir yakan bulunur Bir yanını, türküler yaralı, yüreğim yorgun Bekler dururum sabahları … sadık karan sorma.....
sensızlık gucume gıdıyorum..doluyorum ama aglayamıyorum..konusuyorum ama konusamıyorum duyuyorum ama duymuyorum yasıyorum ama yasamıyorum yasayamıyorum..gunden gune erıyorum Kafamın içinde yollar var Ama sen göstermeyince Bulamıyorum bir türlü yolumu Her gün geçiyorum caddelerden Düşüncelerim dalmışsa hayaline Bilemiyorum sağımı, solumu Simit atıyorum martılara Sakız alıyorum kirli çocuklardan Sonra koşuyorum bazen delicesine Herkes bana bakıyor Çekilin diye haykırıyorum Çekilin ne olur Yetişemiyorum hiçbir zaman Hep bir köşede kayboluyorsun Ve ben çöküp ağlıyorum oracıkta
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam, Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep Dokunmak,hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen Payıma düşen herşeyi erteledim Ama erteleyemediğim birşey vardı sana benziyordum
Su olsan dokunduğumda bozulurdun Bozulmayan birşeydin. Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu, Sonu olmayan birşeydin. Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım, Beni rüyamdan uyandırmayan birşeydin. Simsiyah saçlarım olsun istiyordum Ama baktım değil...
Düşünki yılan dağından aşağı iniyoruz, Ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış Onu söylüyoruz. Öyle birşeysin sen Seni düşündükçe yoruluyorum desem Dünyanın en büyük yalanı olur Yalanım yok....
Bugünden yarına ne kalır bilmem Ama sen kalırsın, Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi Yaşadıklarımız azdı Zamana sığmadık yaşamak isterken herşeyi.. Bugün şarkı söylüyorsam Yarın şarkı değil, Şarkı gibi seni yaşamak isterim..
Halkıma benziyordun Bir yanın göç,bir yanın toprak kokuyordu hep Gezmediğm yerin kalmadı Bazen yasaklandın bana bazen Bir suç gibi boynunda taşıdım seni Yedi telli sazınla bile anlatamadım Sen bir uçurum gülüydün Ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm Yasaların bile tanımlayamadığı birşeydin. Haritalara sığmazdın Her ülkede bir başka gülüyordun Uzundun,inceydin,dokunduğumda, Nereli olduğumu seninle hatırlardım Bana hep kendimi hatırlatan birşeysin sen
Uzaksın,yakınsın,özlenensin ama bugün değil Yarın gibi birşeysin sen Bugün herşeyi değiştirmek için çabalarken Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda Kabül ediyorum Dünyaya bu kalsın ama sen bilme Dünyada kaç iklim,kaç zulüm,kaç ölüm var Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin Bilme....
Bugün her ölümle biraz ölürken, Seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden Gecenin en karanlık yerindeyim Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan Yinede istiyorum seni Sadece benim seni anladığım Kimsenin unutmamak için defterde not düşmediği Ama hayatımda hep bir dipnot olarak kalan Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni. Dağları delmiyorum İnmek istiyorum oralardan Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak Günaydın der gibi sokağa fırlamak Ve şarkı söylemek istiyorum.
Adına aşk diyorlar,gelecek diyorlar Bana yetmiyor. Her şarkımda sana bir adım daha Yaklaşmak istiyorum. Bir başka dilden seviyorum seni Kırmızıdan daha uzundur Gelincikler gibi bir mevsim değil Dört iklim köşe buçak. Kim ne derse desin Geri dönecek yerim yok Bir kentin ortasında Çığlık çığlığa bağırarak tek başıma kalsamda Yinede seviyorum seni Bu bir suç duygusudur Kendimi ihbar ediyorum.....
Gideceksen hemen, hiç vakit kaybetmeden...
GİDECEKSEN hemen git. Kalacaksan ayarlarız bir yatak döşek. Buluruz başını koyacağın bir yastık, uzanacağın bir kanepe. Sen dert etm e. Yeter ki 'Burada olmak istiyorum' de. Bakırız çar esine. Ama gideceksen oyalama ne olur. Kaçış planların cebin deyse koy masaya, bakarız haritaya. Belki yeni yollar gösteririm sana. Ucuz biletler bulurum, hızlı otobüsler, tanıdık o teller. Zora sokmam, çıkmaz sokaklara saptırmam hayallerini. Korkma kesmem önünü, tutmam ayaklarını, yalvarmam 'Gitm e' diye. Ama gideceksen hemen git ne olur. Alıştırma k endini bu kadar. Evimin bir parçası olma. Sevdirme deli divane. Sonra sana verdiğim hiçbir sözü tutamam, emin ol. Çayı kaç şekerli içtiğini ezberlettirme mesela. Ya da çay mı ka hve mi sevdiğini. İyi yemek yaptığını da bilmeyeyim ya da tam tersini. Tamam mı, hiç sofra kurma. Bilmeyeyim ne okursun geceleri, ne dinlersin, kimleri seversin. Hatıra niyetine kendin den bir iz bırakma, ne bedenimde ne ruhumda. Öğrenmeyeyi m, geceleri uykunun arasında, yarım yamalak uyandığında sa rılır mı, sarılmaz mısın diye bana. Şarkı da söyle me sakın. Canın sıkılınca ıslık da çalma. Sesin yanı k mı, onu da bilmeyeyim. Özlemeyeyim sonra o nakaratları.
Beni olmadık bir yerde, düşman etme televizyonlara, radyola ra. Gideceksen hemen git olur mu? Kırmadan, yakmadan içi mi. Biliyorum bazen nasıl acımasız olabildiğini. O kadarcı k tanıdım seni. Ama bil ki bir kez ağlar yağarcasına insan. Ben hakkımı kullandım, yeterince ağladım. Yıkıp dökme olur mu yeniden beni? Gideceksen vakit kaybetme hiç. Geç oldukça güç olurmuş, yaşamadan da bilelim 2 kere 2' nin 4 ettiğini. Senden söz almaya çalışırken, ben çoktan saldım zaten iplerimi. Karakalem çizdim gülüşünü , gözlerini, yüzünü fikrime daha şimdiden. Niye böyle değildi hiçbiri önceden? Başkaydın, başkalarını ndın ondan mı acaba? Gözün değmezdi gözüme, bilmezdim sıcağını. Şimdi benimlesin, ama bilmiyorum hâlâ benim misin? Niye geldi oturdu yüreğime adını koyamadığım bir sızı? Niye korkup duruyorum kapı ne vakit çarpacak diye? Ç atılıp kaşların, duvarlara kilitlenecek diye bakışların, niye ödüm kopuyor? Neden telefon her çaldığında takılı p masaya sandalyeye düşe kalka açıyorum da, senin sesin gelmey ince kesiliyor sesim soluğum? Birbirinden hüzünlü olmak için birbiriyle yarışan şarkıların her biri, niye tırnakları nı geçirip yüreğime bir aşağı bir yukarı tırmalıyor içimi? Çözemiyorum nedenleri, niçinleri. Tüm bu sa hneler eski aşkların mirasıdır belki de. Hiç suçun günah ın yoktur. Kimbilir, sadece sevmeye gelmişsindir de ben korkup d uruyorumdur kendi kendime. Gerçekten de öyle mi? Hakikaten mi? Sahiden mi? Sen de mi sarmak için yaralarını beni b ekledin bunca zaman? Sen de mi yıkılıp dökülmekten korkuyors un tekrar tekrar? Senin de mi gözünde gönlünde yaş kalmadı ağlamaktan? Senin de tek düşün usulca sarılmak mı biriler ine? Sen de mi başka bedenlerde, ruhlarda bulamadın özledikler i? Eğer öyleyse hiç dert etme. Ben sererim sana bir yata k-döşek. Tek yastığım var, ama olsun, paylaşırız . Şimdi yat, uyu. Uyu ve unut acılarımızı. Belki de uyanınca tüm yaralar kapanacak. Ama tam tersiyse o zaman hemen git vakit kaybetme. Yoksa sana da bana da yazık olacak.
............................................................................................................................................................. Hayatımda keşkelere yer yok derken en büyük keşkem SEN oldun!
Mutluluk bu kadar mı yasaktı bana,bu kadar mı uzak!
Şimdi,yalnızlığımla başbaşayım
Duvarları yumruklamak,sabahlara kadar ağlamakGeri getirir mi seni?
Gelme sakın!
Gelip de yakma yüreğimi,gelip de alevlendirme küllerini savurduğum sevgimi
Hayallerim vardı hayata sığdıramadığım ve sayfalara anlatamadığım
Şimdi kayıplarım bağdaş kurmuş oturuyor gözbebeklerimde
Hata ne sen de ne de ben de
Tek şuç seni seven kalbimde
Son çığlığımdır bu sana yar!
Son sözüm!
'Bundan böyle hasret olsun,hayatta en güzel düşün Benimle yaşadıklarını unut,yaşamadıklarını düşün! ! ! '
MEKTUBUMSUN HER KALEMDE
Sen gecenin bir vakti Başlamak isteyip de Ortasını bulamadığım Bir mektubumsun
Ne yazacağıma karar veremediğim Kelimelerin anlamlarını çözemediğim Sanki bedenimin içinde ama Benden uzaktasın
Geceleri yırttım sabahlar olsun diye Gündüzleri ezdim geçtim belki Aklıma gelirsin diye Yinede başaramadım
Sen hala benim Ortasını bulup da Sonucu olmayan bir mektubumsun
Düşünmek mi güzel yoksa unutmak mı Ne kadar düşünsemde unutmayı Yinede seni düşünüyorum
Aslında çoktan bitirdim ben Bu mektubu Katladım zarfına koydum Üstüne göz yaşlarımı yapıştırdım İste sen o zaman
Sonunu bulduğum Ama yolunu bilmeyen Bir mektubum oldun
Geceler sabahları Sabahlar günleri kovalarken Sürekli aklımda seni unutmayı Düşünürken Onu göndereceğim en güzel Yeri buldum Kalbine kalbimize koydum Ve bende orda sana kavuştum
ben eskıden cok yazardım ama sımdı yuregım cok suskun be dost gozler dolu ama bos,eller damarlasmıs yurumek bıle zorluyorr benı, yuzler soluk dost yoruldum kayıp gozler tıtreyen eller bır askın bıraktıkları bana...
bos cerceveyım ıcımdekı resmı caldılar gecıp gıden yıllar...
sensız gelecegımı dusunuyorum sessızce anne...
bos bır cerceveyım; zamanın ıcınde....
Evinin seni içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin...
Sokaga firlayacaksin...
Sokaklar da dar gelecek...
Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril gökyüzü...
Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin...
Birileri sana bir seyler anlatacak durmadan...
'Önemli olan saglik.'
'Yasamak güzel.'
'Bos ver, her sey unutulur.'
Sen hiçbirini duymayacaksin...
Göz yaslarindan etrafi göremez hale geleceksin...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
'Ölüme çare bulundu' ya da 'Yarin kiyamet kopacakmis' deseler basini
kaldirip Ne dedin? ' diye sormayacaksin...
Yalniz kalmak isteyeceksin...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak...
Ikisi de yetmeyecek...
Geçmisi düsüneceksin...
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin...
Gittigin yerlere gitmek...
Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksin...
Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksin...
Aslinda kurtulmak istedigin halde, o aciyi yasamak için direneceksin...
Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksin....
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksin...
Hiçbir sey oyalamayacak seni...
Ilaçlara siginacaksin...
Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek...
Bogazin dügümlenecek, dinleyemeyeceksin...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahi iple çekeceksin...
Bazen de 'Hiç günes dogmasa' diyeceksin...
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çikana sarilmak
isteyeceksin...
Nafile...
Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin...
Her siçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini fark edeceksin...
Telefonun çalmasini bekleyeceksin...
Aramayacagini bile bile...
Her çaldiginda yüregin agzina gelecek...
Aglamakli konusacaksin arayanlarla...
Yüregin burkulacak...
Canin yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksin...
Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmedigin için kendinden nefret
edeceksin...
Yasadigin sehri terk etmek isteyeceksin...
Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek...
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...
Bu umut seni gitmekten alikoyacak...
Gel gitler içinde yasayacaksin...
Buna yasamak denirse...
****
Razi misin bütün bunlara...?
Hazir misin sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
O halde asik olabilirsin
Saygılarımla,
Eskidendi, Çok Eskiden
Hani erken inerdi karanlik,
Hani yagmur yagardi inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işiklar yanardi evlerde,
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamişken,
Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Şimdi ay usul, yildizlar eski
Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
Murathan Mungan
önemli olan ilişkinin basını gormek degıl ılıskının sonunu gorup gelecegı kurtaracak adımlar atmaktır.
Al işte! ...
Yine ağlıyorum! ! !
Kelimeleri durdurmayı öğrendimde, birtek gözyaşlarıma söz geçiremiyorum...! ! !
BENIM SOZUM....
Sen karanlık odaların bembeyaz gülü
Öyle masum öyle suskun öyle yabancı
Ansızsın bir hüzün düşer geceye
Tek başına igersin yeni bir ölüme
Sorma böyledir bu oun bir yakan bulunur
Bir yanını, türküler yaralı, yüreğim yorgun
Bekler dururum sabahları
…
sadık karan sorma.....
sensızlık gucume gıdıyorum..doluyorum ama aglayamıyorum..konusuyorum ama konusamıyorum duyuyorum ama duymuyorum yasıyorum ama yasamıyorum yasayamıyorum..gunden gune erıyorum Kafamın içinde yollar var
Ama sen göstermeyince
Bulamıyorum bir türlü yolumu
Her gün geçiyorum caddelerden
Düşüncelerim dalmışsa hayaline
Bilemiyorum sağımı, solumu
Simit atıyorum martılara
Sakız alıyorum kirli çocuklardan
Sonra koşuyorum bazen delicesine
Herkes bana bakıyor
Çekilin diye haykırıyorum
Çekilin ne olur
Yetişemiyorum hiçbir zaman
Hep bir köşede kayboluyorsun
Ve ben çöküp ağlıyorum oracıkta
dılsız gozsuz kulaksız elsız yuzsuzum aynaya bakıyorum kayıbım kendımı gormuyorum...
en sevdiğim şiir
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam,
Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum.
Ulaşılmaz oldun hep
Dokunmak,hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni
Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen
Payıma düşen herşeyi erteledim
Ama erteleyemediğim birşey vardı sana benziyordum
Su olsan dokunduğumda bozulurdun
Bozulmayan birşeydin.
Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu,
Sonu olmayan birşeydin.
Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım,
Beni rüyamdan uyandırmayan birşeydin.
Simsiyah saçlarım olsun istiyordum
Ama baktım değil...
Ogün seni gözlerinden,anafatmadan,üç ırmağın
Birleştiği yerinden öpeyim desem
Aklıma ırmaklar gelir...
Düşünki yılan dağından aşağı iniyoruz,
Ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış
Onu söylüyoruz.
Öyle birşeysin sen
Seni düşündükçe yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur
Yalanım yok....
Bugünden yarına ne kalır bilmem
Ama sen kalırsın,
Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi
Yaşadıklarımız azdı
Zamana sığmadık yaşamak isterken herşeyi..
Bugün şarkı söylüyorsam
Yarın şarkı değil,
Şarkı gibi seni yaşamak isterim..
Halkıma benziyordun
Bir yanın göç,bir yanın toprak kokuyordu hep
Gezmediğm yerin kalmadı
Bazen yasaklandın bana bazen
Bir suç gibi boynunda taşıdım seni
Yedi telli sazınla bile anlatamadım
Sen bir uçurum gülüydün
Ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm
Yasaların bile tanımlayamadığı birşeydin.
Haritalara sığmazdın
Her ülkede bir başka gülüyordun
Uzundun,inceydin,dokunduğumda,
Nereli olduğumu seninle hatırlardım
Bana hep kendimi hatırlatan birşeysin sen
Uzaksın,yakınsın,özlenensin ama bugün değil
Yarın gibi birşeysin sen
Bugün herşeyi değiştirmek için çabalarken
Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda
Kabül ediyorum
Dünyaya bu kalsın ama sen bilme
Dünyada kaç iklim,kaç zulüm,kaç ölüm var
Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin
Bilme....
Bugün her ölümle biraz ölürken,
Seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden
Gecenin en karanlık yerindeyim
Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan
Yinede istiyorum seni
Sadece benim seni anladığım
Kimsenin unutmamak için defterde not düşmediği
Ama hayatımda hep bir dipnot olarak kalan
Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni.
Dağları delmiyorum
İnmek istiyorum oralardan
Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak
Günaydın der gibi sokağa fırlamak
Ve şarkı söylemek istiyorum.
Adına aşk diyorlar,gelecek diyorlar
Bana yetmiyor.
Her şarkımda sana bir adım daha
Yaklaşmak istiyorum.
Bir başka dilden seviyorum seni
Kırmızıdan daha uzundur
Gelincikler gibi bir mevsim değil
Dört iklim köşe buçak.
Kim ne derse desin
Geri dönecek yerim yok
Bir kentin ortasında
Çığlık çığlığa bağırarak tek başıma kalsamda
Yinede seviyorum seni
Bu bir suç duygusudur
Kendimi ihbar ediyorum.....
Gideceksen
hemen, hiç vakit kaybetmeden...
GİDECEKSEN hemen
git. Kalacaksan ayarlarız bir yatak döşek. Buluruz başını
koyacağın bir yastık, uzanacağın bir kanepe. Sen dert etm
e.
Yeter ki 'Burada olmak istiyorum' de. Bakırız çar
esine. Ama gideceksen oyalama ne olur. Kaçış planların cebin
deyse koy masaya, bakarız haritaya. Belki yeni yollar gösteririm
sana. Ucuz biletler bulurum, hızlı otobüsler, tanıdık o
teller. Zora sokmam, çıkmaz sokaklara saptırmam hayallerini.
Korkma kesmem önünü, tutmam ayaklarını, yalvarmam 'Gitm
e' diye.
Ama gideceksen hemen git ne olur. Alıştırma k
endini bu kadar. Evimin bir parçası olma. Sevdirme deli divane.
Sonra sana verdiğim hiçbir sözü tutamam, emin ol. Çayı
kaç şekerli içtiğini ezberlettirme mesela. Ya da çay mı ka
hve mi sevdiğini. İyi yemek yaptığını da bilmeyeyim ya da
tam tersini. Tamam mı, hiç sofra kurma. Bilmeyeyim ne okursun
geceleri, ne dinlersin, kimleri seversin. Hatıra niyetine kendin
den bir iz bırakma, ne bedenimde ne ruhumda.
Öğrenmeyeyi
m, geceleri uykunun arasında, yarım yamalak uyandığında sa
rılır mı, sarılmaz mısın diye bana. Şarkı da söyle
me sakın. Canın sıkılınca ıslık da çalma. Sesin yanı
k mı, onu da bilmeyeyim. Özlemeyeyim sonra o nakaratları.
Beni olmadık bir yerde, düşman etme televizyonlara, radyola
ra.
Gideceksen hemen git olur mu? Kırmadan, yakmadan içi
mi. Biliyorum bazen nasıl acımasız olabildiğini. O kadarcı
k tanıdım seni. Ama bil ki bir kez ağlar yağarcasına insan.
Ben hakkımı kullandım, yeterince ağladım.
Yıkıp
dökme olur mu yeniden beni?
Gideceksen vakit kaybetme hiç.
Geç oldukça güç olurmuş, yaşamadan da bilelim 2 kere 2'
nin 4 ettiğini.
Senden söz almaya çalışırken, ben
çoktan saldım zaten iplerimi. Karakalem çizdim gülüşünü
, gözlerini, yüzünü fikrime daha şimdiden. Niye böyle
değildi hiçbiri önceden?
Başkaydın, başkalarını
ndın ondan mı acaba? Gözün değmezdi gözüme, bilmezdim
sıcağını. Şimdi benimlesin, ama bilmiyorum hâlâ benim
misin? Niye geldi oturdu yüreğime adını koyamadığım bir
sızı? Niye korkup duruyorum kapı ne vakit çarpacak diye? Ç
atılıp kaşların, duvarlara kilitlenecek diye bakışların,
niye ödüm kopuyor? Neden telefon her çaldığında takılı
p masaya sandalyeye düşe kalka açıyorum da, senin sesin gelmey
ince kesiliyor sesim soluğum? Birbirinden hüzünlü olmak için
birbiriyle yarışan şarkıların her biri, niye tırnakları
nı geçirip yüreğime bir aşağı bir yukarı tırmalıyor
içimi? Çözemiyorum nedenleri, niçinleri.
Tüm bu sa
hneler eski aşkların mirasıdır belki de. Hiç suçun günah
ın yoktur. Kimbilir, sadece sevmeye gelmişsindir de ben korkup d
uruyorumdur kendi kendime.
Gerçekten de öyle mi? Hakikaten
mi? Sahiden mi?
Sen de mi sarmak için yaralarını beni b
ekledin bunca zaman? Sen de mi yıkılıp dökülmekten korkuyors
un tekrar tekrar? Senin de mi gözünde gönlünde yaş kalmadı
ağlamaktan? Senin de tek düşün usulca sarılmak mı biriler
ine? Sen de mi başka bedenlerde, ruhlarda bulamadın özledikler
i?
Eğer öyleyse hiç dert etme. Ben sererim sana bir yata
k-döşek. Tek yastığım var, ama olsun, paylaşırız
. Şimdi yat, uyu. Uyu ve unut acılarımızı.
Belki
de uyanınca tüm yaralar kapanacak. Ama tam tersiyse o zaman hemen
git vakit kaybetme. Yoksa sana da bana da yazık olacak.
.............................................................................................................................................................
Hayatımda keşkelere yer yok derken en büyük keşkem SEN oldun!
Mutluluk bu kadar mı yasaktı bana,bu kadar mı uzak!
Şimdi,yalnızlığımla başbaşayım
Duvarları yumruklamak,sabahlara kadar ağlamakGeri getirir mi seni?
Gelme sakın!
Gelip de yakma yüreğimi,gelip de alevlendirme küllerini savurduğum sevgimi
Hayallerim vardı hayata sığdıramadığım ve sayfalara anlatamadığım
Şimdi kayıplarım bağdaş kurmuş oturuyor gözbebeklerimde
Hata ne sen de ne de ben de
Tek şuç seni seven kalbimde
Son çığlığımdır bu sana yar!
Son sözüm!
'Bundan böyle hasret olsun,hayatta en güzel düşün
Benimle yaşadıklarını unut,yaşamadıklarını düşün! ! ! '
MEKTUBUMSUN HER KALEMDE
Sen gecenin bir vakti
Başlamak isteyip de
Ortasını bulamadığım
Bir mektubumsun
Ne yazacağıma karar veremediğim
Kelimelerin anlamlarını çözemediğim
Sanki bedenimin içinde ama
Benden uzaktasın
Geceleri yırttım sabahlar olsun diye
Gündüzleri ezdim geçtim belki
Aklıma gelirsin diye
Yinede başaramadım
Sen hala benim
Ortasını bulup da
Sonucu olmayan bir mektubumsun
Düşünmek mi güzel yoksa unutmak mı
Ne kadar düşünsemde unutmayı
Yinede seni düşünüyorum
Aslında çoktan bitirdim ben
Bu mektubu
Katladım zarfına koydum
Üstüne göz yaşlarımı yapıştırdım
İste sen o zaman
Sonunu bulduğum
Ama yolunu bilmeyen
Bir mektubum oldun
Geceler sabahları
Sabahlar günleri kovalarken
Sürekli aklımda seni unutmayı
Düşünürken
Onu göndereceğim en güzel
Yeri buldum
Kalbine kalbimize koydum
Ve bende orda sana kavuştum