hep bir şeylerin kıyısından yansıyoruz. hep bir yerlerden, hep başka biçimde, hep farklı, hep yansıtana göre, hep diğerinden. aslını bizim bile bilmediğimiz şeyler olarak kendimizi arıyoruz. hem çekince etrafımızdan altın yaldızlı çerçeweyi, masayı ya da kaloriferi boşluğa düşüyoruz. nerede olduğumuz olmayınca biz de mi olmuyoruz? ya da hepsine rağmen kendimiz olmaya dewam mı ediyoruz? edebiliyor muyuz? 'dewam etmek' bile bir mihenge ihtiyaç gösterirken yapabilir miyiz? '-e göre' olmayan bir halimiz war mı?
ADI BİLE OLMAYAN BİR HALE O KADAR HASRETİM Kİ, ADIM BİLE OLMAYAN BİR HALİ O KADAR İSTİYORUM Kİ BU KADAR KORKARKEN HER İKİSİNDEN DE...
yalan kiraladım içime kısa boylu rosa sakallı bir adamın göğsünden, onu gördüğüm için yok diyorum olmadı, oh hepsi bir kabusmuş, ben..., biz..., insan... öyle şey olur mu? olmamış işte. kötü, çok kötü bir karabasanmış. yine de rüyama girmesi bile... yoksa içimde - içimizde böyle bir şeyler mi war? içime kancalar atıyorum, kanata kanata çıkaracağım kendimden, temizlenmem lazım geçmişimden...
hayır ben bu mağaraya ortak değilim, romus'la romulus'un sütünü ben emmedim... bu bileyli taş, bu kesif koku, bu karanlık, bu kedinin tüylerindeki kan, bu ısrarcıl kırmızı ben değilim. boynuzumu içime saplıyorum, kanıyorum, kan görmek istemiyorum, kanı sewmiyorum, kanımı bilmesinler istiyorum, utanıyorum.
belleğim tel örgülerin ardına kelepçeli, unutamıyorum... düşüme gerçek kaçtı, simsiyah bir sözcük yuttum...
böyle yaşamak kolay olmuyor elbette. insan yaşamayı becerebilenlerin karşısında donup kalıyor. yani merak ediyorum, insanlar nasıl olur da yaşamaya ara wermek istemiyorlar. bana gelince, ara wermek bir yana, yaşamak istediğimden bile o kadar emin değilim. o tür bir saplantım - ya da kararlılığım diyelim - hiç olmadı. kendimi dünya için o kadar zorunlu ya da yararlı görmüyorum üstelik.
ne dünyaya zarar wermek istiyorum ne de büyük bir yarar sağlamak gibi önlenemez bir isteğim war. war olmak, o kadar da heyecan werici gelmiyor bana. buna karşılık, yok olmanın da anlamlı bir yanını göremiyorum.
sizin anlayacağınız, eğer ölümü anlamlandıran yaşadığın sürece yaptıklarınızsa, pek şansım yok.
'boşuna.. kanıyorsun incecik bir sızı halinde' ... böyle demişim bir zaman sana..
şimdiyse senle değil bir konuşma.. bir karşılıklı cevaplaşmak hele hiç değil.
zaman kırıldı.. ve nokta konuldu..
o yüzden bu bir sesleniş yahut mesaj da değildir. bu öylesine bir kaç kelimenin yolda tesadüfleşip bir araya düşmesidir. üstelik benden de senden de bağımsızdır.
bu bir iletişmek şekli de değildir.
bu hiçbir şeydir..
ancak sayfandaki yazılara bakarken gözüme ilişen bir kaç satırımın, bana, geleceğin ve geçmişin ve üstelik şimdinin ne derece içiçe geçtiğini gösterip, zaman kavramına bir kez daha inat; dejavu duygusu yaşatmasının mutlak bir sonucu belki de..
çünkü öncesinde de aynıydı.. şimdi de aynı.. geleceğe ise zaten inanmıyorum.. :
Bende diyorum bu 'dabılyu' kim. 'dabılyu' böyle mi yazılıyordu bu arada. Hani duble çift demek onu biliyorumda kırk yılın ' v ' si neden 'yu' diye okunuyor? Tamam sustum.. Gideyim en iyisi ben..
29.04.2008 - 11:02
hayatında göz ardı ettiğin bir şeyler var.
demek ki küçük ayrıntılar..
sessizsin.
19.02.2008 - 23:40
sana küsüm ben..
:(
10.02.2008 - 18:58
nerelerdesin sen bakimm...
çok kızgınım ben sana.
cidden! !
19.10.2007 - 05:16
n
ee
rrrr
ddd
eeee
sssss
iiiiiiiiiiiii
nnnnnnn
? ? ? ? ? ? ? ? ?
01.09.2007 - 09:28
mutlu olmak warken bu dünyada
geceler geldi dayandı kapımıza
olduk acımızla sarmaş dolaş
bekledik düşümüzle koyun koyuna
29.08.2007 - 17:33
n
e
r
d
e
s
i
n
?
01.06.2007 - 17:45
öcüü
22.05.2007 - 16:55
geldin istedin de almadık mı? ? ...
14.05.2007 - 19:46
asl ben küstüm.. sen gel memleketime hem haber verme hem trip at..
23.04.2007 - 09:57
acıttın içimi...
bide sen geldin işte şimdi bide seni
düşünücem
tütyacık..
23.04.2007 - 09:47
ben sözümü geri aldım tütyacık özür dilerim:(
bukadar kızacağını bilmiyodum
özür dilerim..
22.04.2007 - 16:34
bana kızma kapatmam lazımdı ve sonra açtım bana yaz die ama yazmamışsın
kızma bana..
iyi değilim bide sen gelme üstüme tütyacık...
22.04.2007 - 01:06
hep bir şeylerin kıyısından yansıyoruz. hep bir yerlerden, hep başka biçimde, hep farklı, hep yansıtana göre, hep diğerinden. aslını bizim bile bilmediğimiz şeyler olarak kendimizi arıyoruz. hem çekince etrafımızdan altın yaldızlı çerçeweyi, masayı ya da kaloriferi boşluğa düşüyoruz. nerede olduğumuz olmayınca biz de mi olmuyoruz? ya da hepsine rağmen kendimiz olmaya dewam mı ediyoruz? edebiliyor muyuz? 'dewam etmek' bile bir mihenge ihtiyaç gösterirken yapabilir miyiz? '-e göre' olmayan bir halimiz war mı?
ADI BİLE OLMAYAN BİR HALE O KADAR HASRETİM Kİ, ADIM BİLE OLMAYAN BİR HALİ O KADAR İSTİYORUM Kİ BU KADAR KORKARKEN HER İKİSİNDEN DE...
16.04.2007 - 13:28
saçmalamak? ? ?
sıcacık bakan gözlerini göremez olduk be kardeşlik..
çıkar artık kara gözlükleri,
sahi kırıldı mı pembe olan?
eğer doğruysa sabır lütfen, dondurma kâsesinde pembe gözlük de olacak. ;)
15.04.2007 - 15:32
simsiyah bir sözcük: holocaust
yalan kiraladım içime kısa boylu rosa sakallı bir adamın göğsünden, onu gördüğüm için yok diyorum olmadı, oh hepsi bir kabusmuş, ben..., biz..., insan... öyle şey olur mu? olmamış işte. kötü, çok kötü bir karabasanmış. yine de rüyama girmesi bile... yoksa içimde - içimizde böyle bir şeyler mi war? içime kancalar atıyorum, kanata kanata çıkaracağım kendimden, temizlenmem lazım geçmişimden...
hayır ben bu mağaraya ortak değilim, romus'la romulus'un sütünü ben emmedim... bu bileyli taş, bu kesif koku, bu karanlık, bu kedinin tüylerindeki kan, bu ısrarcıl kırmızı ben değilim. boynuzumu içime saplıyorum, kanıyorum, kan görmek istemiyorum, kanı sewmiyorum, kanımı bilmesinler istiyorum, utanıyorum.
belleğim tel örgülerin ardına kelepçeli, unutamıyorum... düşüme gerçek kaçtı, simsiyah bir sözcük yuttum...
13.04.2007 - 14:18
tehditmibu? ?
13.04.2007 - 14:05
hımmm. ilginç!
saçmalama da, nefes almaya devam et.
en azından bizim için...yani seni bissürü bissürü sevenler için..
kapiş?
13.04.2007 - 02:00
korkuyorum..
çok seviyorum ben seni..
korkuyorum..
sen kendine hiç acımıyorsun, hiç..
08.04.2007 - 16:23
t
ü
t
y
a
(!)
05.04.2007 - 09:14
böyle yaşamak kolay olmuyor elbette. insan yaşamayı becerebilenlerin karşısında donup kalıyor. yani merak ediyorum, insanlar nasıl olur da yaşamaya ara wermek istemiyorlar. bana gelince, ara wermek bir yana, yaşamak istediğimden bile o kadar emin değilim. o tür bir saplantım - ya da kararlılığım diyelim - hiç olmadı. kendimi dünya için o kadar zorunlu ya da yararlı görmüyorum üstelik.
ne dünyaya zarar wermek istiyorum ne de büyük bir yarar sağlamak gibi önlenemez bir isteğim war. war olmak, o kadar da heyecan werici gelmiyor bana. buna karşılık, yok olmanın da anlamlı bir yanını göremiyorum.
sizin anlayacağınız, eğer ölümü anlamlandıran yaşadığın sürece yaptıklarınızsa, pek şansım yok.
28.03.2007 - 19:42
'yorgunum, kanıyorum...
mutsuzluğum mutluluğun olabilir...
sewinebilirsin... '
bu muydu?
ben böyle miydim?
sen böyle miydin?
25.03.2007 - 17:49
'boşuna..
kanıyorsun
incecik bir sızı halinde'
...
böyle demişim bir zaman sana..
şimdiyse senle değil bir konuşma.. bir karşılıklı cevaplaşmak hele hiç değil.
zaman kırıldı..
ve nokta konuldu..
o yüzden bu bir sesleniş yahut mesaj da değildir.
bu öylesine bir kaç kelimenin yolda tesadüfleşip bir araya düşmesidir.
üstelik benden de senden de bağımsızdır.
bu bir iletişmek şekli de değildir.
bu hiçbir şeydir..
ancak sayfandaki yazılara bakarken gözüme ilişen bir kaç satırımın, bana, geleceğin ve geçmişin ve üstelik şimdinin ne derece içiçe geçtiğini gösterip, zaman kavramına bir kez daha inat; dejavu duygusu yaşatmasının mutlak bir sonucu belki de..
çünkü öncesinde de aynıydı..
şimdi de aynı..
geleceğe ise zaten inanmıyorum..
:
'boşuna..
kanıyorsun
incecik bir sızı halinde '
...
20.03.2007 - 21:55
Bende diyorum bu 'dabılyu' kim.
'dabılyu' böyle mi yazılıyordu bu arada. Hani duble çift demek onu biliyorumda kırk yılın ' v ' si neden 'yu' diye okunuyor? Tamam sustum.. Gideyim en iyisi ben..
18.03.2007 - 02:59
pek ala...
giderim o halde ben de...
suçlu hissetme kendini! !
sebep sen değilsin..
unutma! !
Toplam 107 mesaj bulundu