İçerimde bir hastalık başladı aniden. Bu öylesine amansız bir hastalık ki asalak gibi tüm duygularımı kemiriyor. Hakim olamıyorum ona, hükmedemiyorum…
Hastalığım ne mi?
Nefret… Nefret… Nefret…
Şimdi, senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum. Eskiden yalnızlığımın, mutluluğumun en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden, tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum. Bana yalnızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga. Şu, bana her zaman romantik gelen, şiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan, güneşin batışından nefret ediyorum.
Biliyor musun? Artık, dünyadan ve şehirlerden de nefret ediyorum. Şehirleri ayıran uzun yollardan da, derin uçurumlardan da nefret ediyorum. Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor. Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden, adına “ayrılıklar şehri” dediğim, gecesine şiire yattığım, gündüzüne umutla baktığım, havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.
Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorum. Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı, seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için nefret ediyorum o şehirden. Nefretim o denli yoğun ki... O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum. Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum.
İşte nefretim böylesine yoğun Hasret Çiçeğim. Bir gün bu nefretim beni öldürebilir.
..
-
Mevsimsiz Açan Çiçek
Yelda Adley
17.08.2009 - 18:17Romanlar dolduracak çaresiz bir aşk, ancak böyle güzel bir şiir ile anlatılabilir saadece. Yüreğinize kaleminize sağlık, tebrikler.
-
Zülüf Dökülmüş Yüze
Neşet Ertaş
02.03.2006 - 16:32Ne diyebilirim ki usta.Bu türkün beni hep ağlatmıştır. Şimdi de Deniz Seki okuyor, yüreklerime seni dokuyor.
-
Adını Koyamadım
Hülya Arısan
03.01.2006 - 14:43Bu dünyadaki gurur duyduğum önemli kişilerin başında geliyorsun.Her zaman...Sevgi ile kal ve şiirle...
Toplam 3 mesaj bulundu
-
nikos kazancakis
03.10.2007 - 18:04Nikos Kazancakis (1883 - 1957)
Yirminci yüzyılın en önemli Yunanlı yazar, şair ve düşünürlerinden biri olan Nikos Kazancakis, 1883 yılında Girit'te doğdu. 1906'da Atina Hukuk Okulu'ndan mezun olduktan sonra çalışmalarını Paris'te sürdüren Kazancakis, Balkan Savaşları sırasında gönüllü olarak Yunan Ordusu'na katıldı. Savaştan sonra birçok Avrupa ve Asya ülkesini dolaşarak gezi yazıları yazdı. Edebiyatın birçok alanında yapıtlar veren Nikos Kazancakis, düşünce adamı olarak Nietzsche ve Bergson'un çalışmalarıyla Hıristiyanlık, Marksizm ve Budizm'in etkisi altında kaldı. Eserlerinde bu farklı bakış açılarını sentezlemeye çalıştı.
1927'de düşünce yapısını ortaya koyan en önemli eseri 'Askitiki' yayınlandı. 1938 yılında 13 yıl boyunca üzerinde çalıştığı epik şiirleri 'Odysseas'ı, Homeros'un bıraktığı yerden Odyseeia'nın anlatım biçimini koruyarak yazdı. Bu geniş şiirsel çalışma 33.333 mısradan oluşmaktadır.
Pratik yaşam bilgileri yazara, daha sonraları gazetecilik konusunda olsun, ticari konularda olsun, belli yetenekler kazandırdı. Bu arada, I. Dünya Savaşı sonrasında hükümetin danışma kurulunun başkanlığını yaptı, birçok yurtdışı gezilere çıktı. Bu geziler sırasındaki anılarını, daha sonraları kitap halinde toplamayı başardı.
Bu arada birçok oyun ve hikaye yazdı, çeviriler yaptı dini-felsefi denemeler yazdı. Yunanistan'ın faşist istiladan kurtulup bağımsızlığına kavuşmasından sonra, ilerici görüşlere sahip bir politikacı olarak politik yaşama atıldı. 1945-1946 yılları arasında Liberal Sophuli Hükümeti içerisinde sandalyesiz bakan olarak görev yaptı.
Kazancakis, diğer birçok yazar gibi yaşamının son yıllarında ünlendi. 1956 yılında Viyana'da Uluslararası Barış Ödülü'nü aldı. 1957 yılında Almanya'da öldükten sonra Girit'i çevreleyen Venedik surlarının kale burçlarından birinin altına gömüldü. Yapıtlarında, doğup büyüdüğü yer olan Girit'in özgünlüğüne kendi, derin gözlem ve duygularını katarak eşine az rastlanan bir dil yaratan Kazancakis'in Türkçe’ye çevrilen yapıtları; Zorba, Allah'ın Garibi, Kaptan Mihalis, El Greco'ya Mektuplar, Günaha Son Çağrı, Kardeş Kavgası ve Yeniden Çarmıha Gerilen İsa'dır.
ZORBA
Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946) . Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman.
Zorba aracılığıyla Kazancakis, özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır denebilir. Baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir. İnsanı arayışın serüvenidir... 'Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti' diyor yazar. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. Bugün Nikos Kazancakis'in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Zorba'nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: 'Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.'
ALLAH’IN GARİBİ
Assisi’li Francesco’nun Tanrı’yı ararken çektiklerini anlatıyor Allahın Garibi’nde Kazancakis. Francesco, gençliğinde zevk ve eğlence düşkünlüğüyle bütün Assisi’de parmakla gösterilen bir delikanlı. Daha sonra Assisi’nin iftihar ettiği bir aziz.
Pencere altlarında sevgilisine serenat yapan aşık Francesco, meyhane arkadaşlarıyla şehirde tertip ettiği eğlencelerle de şöhretli. Fakat bunlar onun kişisel hırsını tatmin etmeye yetmez. Sonunda sırf ün kazanmak için savaşlara katılır ve küstah bir şövalye olarak döner memleketi Assisi’ye. Ve olan olur. İçinde, ta yüreğinde Tanrı’nın sesini işitir ve onu aramaya başlar. Dünyadan el etek çekerek, bütün düşkünlere, bütün yoksullara, bütün günahkârlara gönlünü açıp Tanrı’nın istediği yoldan yürümeye başlar.
O’nun Tanrı’ya götüren yolunda; bedenin istekleri yerine, ruhun istekleri geçerlidir. Açlık, dünya malından vazgeçme, insanın acziyetini kabul ederek nefsi alçaltma gibi zahidane bir yol tutar Francesco. Bütün çektiklerine şahit Leo Kardeş’in ağzından öğreniriz onun macerasını.
Tabiattaki herşeyde Tanrı’nın bir işaretini gören Francesco’yu üzen tek şey Şeytan’ın ayartmalarıdır. Kendi yoluna giren zahit kardeşleri daha sonra açlık, fedakârlık, yoksulluk ve sevgi yolu yerine daha ihtişamlı ve gösterişli bir zahidlik yolu kurmaya çalışır ve Francesco’ nun arkadaşlarını kendi yollarına çevirir. Francesco onda da bir teselli bulur ve bağışlar bir anlamda ihanet eden kardeşlerini. Çünkü o kendi varlığını da bu yolda silmeye uğraşan bir keşiştir ve Assisi’ nin sevgili azizidir.
KARDEŞ KAVGASI
Nikos Kazancakis'in bütün romanlarında görünlen arayış, ölümünden sonra yayımlanan bu romanında da değişik boyutlarda kendini gösterir. Bir köy rahibinin, roman boyunca süren arayışı, iç savaşın kanlı çatışmaları içinde boğuşup duran yoksul insanların arayışıyla bütünleşir. Kül rengi, acılı bir köy: Akdeniz adalarının acımasız güneşi altında kavrulmuş kapkara evler; yoksullukla boğuşan, tutkularla kavrulan insanlar. Ve tutkuların en amansızı olan nefret; kardeşi kardeşe kırdırtan öldürücü bir nefret. Bu haksızlıklar selinin ortasında, çığlığı çölde yitip gittiği için umutsuz, umarsız kalmış, arayış içindeki köy papazı Yannaros'un gözünde, bu kötülükler dizisi, kendi papazlığının da saçmalığını ortaya koymaktadır.
Papaz Yannaros, özgürlüğü arayan yeni bir düşünceye kapılmıştır. Marks'ın öğretisidir bu. Hıristiyanlığa büyük eleştiriler getiren, çağdaş bir İsa arayan, bu yüzden de Yunan kilisesinin aforoz ettiği, şimdiden ettiği, şimdiden klasik olmuş bu dev yazarın en güzel romanlarından biri de Kardeş Kavgası'dır.
-
mektup
03.10.2007 - 17:46Mektup -19- (Dar zamanda söylenen Türkü'ye)
Sana bu mektubu, giderken beni bıraktığın balıkçı kahvesinde “bana şiirler, mektuplar yaz” diyerek verdiğin kalemle yazıyorum.
Şimdi yokluğunun ertesindeyim.İnsanlar var bol zamanda az şeyler yaşarlar, insanlar var dar zamanda ömür sığdırırlar zamana. Biz de seninle kısıtlı zamanda yaşadık sevdamızı. Mahkumuyduk zaman mevhumunun. Ne güpegündüz birbirimizin elini tutabildik, ne sarılıp hasretle öpüşebildik; yasaklıydı sevdamız, söylenemezdi türkümüz. Ancak gece olunca mehtaba çıkabildik. Heybeli olmasa da Alanya kumsalında mehtabı izledik.Sazlar olmasa da denizin narin dalgalarıydı eşlik eden sevda türkümüze.
Sevdamızı dört duvar arasında yaşadık. Bizimkisi özgür mahpusluktu, yeri geldi gölgemizden bile korktuk. Ne kadınlar koğuşundan hüzzam şarkılar yükseliyordu, ne de avlu voltalarında bozlak türküler söyleniyordu. Biz yazdık, biz söyledik türkümüzü gece boyu.Perdemiz vardı, aralayamadık; penceremiz vardı, açamadık; ışığımız vardı, yakamadık; havamız vardı, soluyamadık.
Sen sessizliklerim, sensizliklerim ve kalabalık yalnızlıklarımın tam ortasından geçen çılgın nehir gibiydin.Dalgaların kıyılarımdaki yalnızlıkları, sessizlikleri ve sensizlikleri okşuyordu usulca.
Bölük pörçük yaşayabildik sevdamızı. Dedim ya yasaktı sevdamız. Yine de dar zamanda ömür yaşadık. Yapmayı isteyip de yapamadığım tek şey göğsünde karşılamaktı sabahın ilk ışıklarını ve mahmur gözlerimizi aralayıp “günaydın sevgilim” diyebilmekti. Sağlık olsun! ! !
Beklenen zaman geldi sonunda, gitmeliydin. Biliyordun gitmek zorunda olduğunu, biliyordum kalamayacağını. Cesaret edipte söyleyemedim yüzüne “gitme, benimle kal” diye. Bir gün bir yerde yine buluşacaktı ellerimiz, yine kilitlenecekti birbirine gözlerimiz ve yine şiirler okuyup türküler söyleyecekti sevdaya dair yüreklerimiz.
Gittin! ! ! Ardından bakakalırken gözlerim, “gitme aklım sende kalır, uyuyamam geceleri” türküsünü mırıldanmaya başlamıştı bile dilim. Gittin! ! ! Zamanın tam ortasına o anı durdurmak istercesine bir çivi çakarken ellerim, tüm suskunluğuyla, avaz-avaz çığlık çığlığa “gitme, ne olur bende kal” diyordu yüreğim. Tekrar gel ırak türküm, tekrar gel…Turgut Erdoğan
Toplam 2 mesaj bulundu
Şair arkadaşımız Sn. Turgut Erdoğan
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın grubumuzda görmek dileklerimizle esen kalın.
* Antoloji Sitesi Yetkili Şairler Grubu *
Doğum gününüzü candan kutlarım biliyorsunuz arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsiniz ama sizin için her zaman varolduklarını ve sizi düşündüklerini bilirsiniz Bugün biz dostları göremesenizde bilin ki iyi bir dostlar olarak her zaman yanınıdayız... Hayatın tüm kötülüklerinin sizde ...
Toplam 2 mesaj bulundu