s.k.l.a.
https://www.youtube.com/channel/UCt4zeuBFvVmEcG45yz9T66g
s.k.l.a.
https://www.youtube.com/channel/UCt4zeuBFvVmEcG45yz9T66g
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Tuna Kafkas Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
23 Şubat 2025 Pazar - 17:07:55
Korku tüneli
06.01.2024 - 06:09Dindar Bilincin Akıl Korkusu
baba
06.01.2024 - 06:07[05:39, 06.01.2024] habil siyami polat: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in Kaç Çocuğu Vardır?
Hz. Muhammed (s.a.v.) evliliklerinden ikisinden toplam 8 çocuğa sahipti, ancak erkek evlatlarını daha bebekken kaybetti.
Hz. Muhammed ilk çocuğuna Kasım adını verdi, fakat Kasım henüz 2 yaşındayken Mekke'de vefat etti. Hz. Muhammed'in ilk doğan ve ilk vefat eden çocuğu Kasım'dı.
Hz. Muhammed 30 yaşındayken Zeynep dünyaya geldi, Zeynep vefat ettiğinde 4 yaşındaydı. Peygamber efendimizin (s.a.v.) diğer kızı Medine de 4 yaşında vefat etti.
Hz. Muhammed 33 yaşındayken Rukiye dünyaya geldi. Hz. Rukiye büyüdüğünde Hz. Osman ile evlendi ve Habeşiştan'da yaşamaya başladı. Daha sonra Medine'ye hicret eden Rukiye, Bedir Savaşı bittiğinde vefat etti.
Ümmü Gülsüm, İslamiyet gelmeden önce doğmuştu. Hz. Rukiye vefat edince Hz. Osman ile evlenen Ümmü Gülsüm, evliliğin henüz altıncı yılındayken vefat etti.
Hz. Muhammed'in en küçük kızının adı Fatıma'dır. Fatıma Mekke'de doğmuş ve Hz. Muhammed'in vefatından birkaç ay sonra vefat etmiştir.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) oğullarından Hz. Abdullah 3 aylıkken, Hz. İbrahim ise 18 aylıkken vefat etmiştir.
soru şu; hz. peygamberin evlilikleri ile çocuklarının babası olduğu yaşlar, çocuklarının sayı ve ömürleri arasında nasıl bir ilgi kurulabilir???
gonca
06.01.2024 - 04:43Kızıl Goncalar: Derin Muhafazakarlık Dizisi - Mustafa Öztürk
Türkiye Süper Kupası
06.01.2024 - 03:53Atatürk TC versus Suudi Vehhabilik FC - Mustafa Öztürk
At ile avrat yiğidin ikbalindendir.
06.01.2024 - 01:59fakirane diyorum ki;
bir gül dalıyla nakışlayıp aşkı…,
yedi cüceli masalın,
içine düşen kalbimizi,
kalabalık bir meydana,
yağmur dualarıyla serelim,
artık bahtına
ve müktesebatına ne yağarsa…,
ki gâh çenemi gâh alnımı dayadığım,
kalp atışlarımın arasından yol açtım,
dikenli ve yeşil bir köprüyle rabıtana,
/ah elbistanın iftiharı,
evet biliyorum,
yaşam kızgın bir tavuskuşu aramızda,
tüylerindeki gökkuşağını başımıza kakan,
ve öyleyse sizlerde duyun ulan,
müstafiyim artık bu,
hayata pantolonun paçasından bakan magandaların,
ve akşam sofrasına bir arada oturamayan
aileliği kütükte kalmışların ve
aşkını vatanı bilmeyen,
gözdelik ve ikbal peşindeki
dilberlerin davasından,
ah;
ihtiram
06.01.2024 - 01:54bir cacık olmasa da ilk dönemece dek,
kalp duvarlarımız yıkılmadan geçtik
aşkın ilk veda kapısından biz…,
sen kurban derisinden bir seccadede,
ben namaz tahtasında bir derviştim,
ve medine gülü çayı dolu bir kadehi yudumlarken,
sen; sonsuzluğa ç/ağlayan bir ırmaktın,
kaparken muhabbete gözlerini ben,
kara üzüm şırasını dileyen bir sermesttim…,
ve yürüdüm takalar boyu,
içine balıkların takıldığı,
ağ ağ örülmüş kıyıların içinden geçtim;
çırpın, çırpın çırpınarak...,
ki takvimleri didik didik eden martıyım,
çözdüm düğümlerini gemicilerin,
ve yürek ne zaman,
ibrikten,
bal şerbetli kahve köpüğünü,
damla damla, yavaş yavaş
usul usul,
süzüm süzüm süzülerek içse…,
hayat;
yüksekten engine inmek gibi,
aklını yitirmiş bir şelale olup köpüre köpüre
ve deli kudretli bir devinimle akarak,
iç telaştan azade itminana kavuşup,
temkin sahibi ve ağırbaşlı bir vakarla,
sekinet buluyor…,
/ah kaçırma gözlerini benden
bal köpüğü; sohbetini tattım bir defa
ve kalbimde bir dolunay bakışıyla,
yüzünün mehtabına giden yakamozun yolunda,
iki turkuaz porselen kırdım…,
bu karanlık okyanus
nihayet gözlerini açtı,
/ah ayın on dördüm,
affet…,
açlıkla terbiye oluyorum,
ayyaş bir nefes gibi kokarak,
sensizim,
ve öyle görünüyor ki özlemiş olmalıyım…,
bunca değersizlik hisli ve,
kırık dökük sızım sızım,
iç çekmelerimden belli,
bu, /yeniden kavuşmaya itikadı bozuk dünyanın,
sevda manastırında,
yokluğunun kırbaçladığı bir besteyle,
içime uşşâk makamında düşen şarkısın sen,
neden anlamıyorsun…,
ve ömrümü bilmem kaça bölen,
zamanın ben merkezlilik kılıcının,
keskin yanıyla tenime battığı yerde;
gözleri dolu dolu derelerin,
eğrile doğrula sapmalarıyla dolan bir gölün kıyısında,
medeniyet tasavvuru demli bir yudum bir çay bile,
içilemez ve zehir oldu haberin var mı,
mülevves ortadoğulu kucaklaşmasından…,
ve başlatma şimdi ümmet olma bilincinin,
ızdırabından,
böyle zırvalık sancılı kasıkların yapacağı doğumdan,
nilüfer gözlü,
ve asr/ı saadet bereketli bir kız evladın,
dünyaya gelişini beklemek;
başını suya eğip, içine akan
ve cebinde sakladığı kıpırtısız susuşu
sessizce derine bırakan...,
cuma selamlığı beynamazlarının,
mürted haline bakmadan,
kadim kelama gösterdiği ihtirama benzer
/ah…,
gelişigüzel
06.01.2024 - 01:51ki,
öyle görünüyor ki;
sen de incinebiliyordun demek aşk efendi,
ve şimdi o mağrur, o asi, o arsız ve
o pervasız başın önünde,
yine de sirk kaçkını bir şempanze gibi,
korkuluklar arkasında sırıtıp durarak,
hâlâ fiyakandan geçilmiyor ve,
çalım satabiliyorsun öyle mi,
öyleyse beter ol, aşk efendi;
yalnızca yerdeki gönlü çorakları değil,
semavattaki maşukları bile,
gıptaya mecbur eden,
siy/ah ve okyanus mavisi anların,
gelişi/güzel sohbetlerinde,
gönül hüzmelerine karışırken lisanımız,
halimize bak ki,
gecenin lacivert tufanında kaybolur olduk…,
ele avuca sığmıyordu zaman,
mekân haylazdı ve üzgünüm
çok üzgünüm diyerek çalamam
kapını da bir daha, ama bilirsin;
şiirler yazabildiği vakte dektir
ömrü aşkın…,
aç parantez
06.01.2024 - 01:47güzel kardeşim,
sevdayı bilir misin…,
var mıdır çekmişliğin…,
o halde ağlamayı da bilirsin...,
hayat, sunulmuş bir armağan mıdır
kullara tamamen acaba,
ve acaba kalbimdeki dönme dolap durdu da,
başladı mı dönmeye atlıkarınca,
bak dostum,
ömrüne vurduğun kilit kadar özgürsün
ve aşkın kadar prangalısın gerçek hayata
unutma, ki tutsaklığınca yudumluyorsun
sevdayı…,
ki üstadım; ciğerimin köşesi,
sana bağlaya bağlaya umutlarımı
tutunuyorum hayata...
(unutma bunu)
parantezli ve hicaplı bir iç ses daha işte,
ah;
hara
06.01.2024 - 01:45kuyu çıkrığı,
kuyudan her su çekişinde,
kovasına bağlı zinciri nasıl sarıyorsa kendine,
işte ben de öyle çekerek ciğerimden hasretini
sarıyorum yine ıssız kalmış nefeslerime…,
azadeyim mevcudiyetinden ama,
özgürlüğüm sende kaldı,
anlıyor musun;
sonbaharım...,
ah üstad;
bu sonbahar resmindeki,
ruhuma dökülen ıslak, sarı, kızıl yapraklar,
örtmüyor sevdalı çınarımın üstünü,
kanadı kırık kollarımı talan ediyor hüzün...,
ah sevgili hocam, sonbaharım...;
kuru yaprakların uçuştuğu göğün harasında,
ak yeleli bir burak koşturur...,
yorgunmuş, gözlerine sis çökmüşmüş,
ne münasebet,
ve yüzümün kan çanağına,
durgun aksin yansıyor…,
pür dikkat ve halka halka gözlerin ve,
harf harf, hece hece, tane tane ama karmaşık
tam üç dilde hatırıma gelen sözlerinle,
aklımın bulanık suyu çekilirken,
kalbimin bypa/ss izleri kıyıya vurur,
buruk bir tebessümün,
umur görmüş omuzlarından kayan;
parka misali…,
enkaz
06.01.2024 - 01:36ahbap lakırdıları ve
suflî meşgalelerden kurtarılıp,
kabaran/çalkalanan konukluğuma sunulan,
bu hal ile gördüm ki;
geceden beridir süren,
bereketli bir sabah yağmuru misalisin sen,
kendini elbistan merkezli depremlerle,
ansızın anımsatan,
nurhak/ceyhan aşk…,
ömre bedel anlarımız olacaktır diye,
mırıldanırken sen hekimim göz gözeydik,
soran bakışlarla…;
anılara ka(l/r)dığımız bunca ay sonrası,
hızır/ilyas sohbeti misali ve
bir sahur vakti işte yine şimdi,
ve bir yanda tan yeri,
bir yanda saçlarım ağarıyor…,
aziz hatıralarla yaşanan ve
muhabbet bağları fasılasız,
bir {(boş/enkaz) ev} kadar,
eş/siz; aşk…,
bordo
06.01.2024 - 01:31ki kaçak ve
ışık hüzmesine,
kapandı
kapı…
eşikte
yalnız
ikisi
ikiziyle,
diz dize
dizelerde…
fısıldaşarak,
yalın ayak baş kabak,
kapladı
serap
yüzünü,
çölleşen
kalbini,
kederli
kum
tanelerinden
sakınarak…,
açtı
kafesini
tutsak;
kırptı
kanatlarını,
sığındı
yorgun
hurma
ağacına,
uyudu
kaçak,
oruçlu
kollarında…,
vuruldu
kilit,
kenetlendi
göz,
sustu
şiir;
kalın
bordo
perde
çekildi
kat kat…,
denize
saçıldı
altın
pullu
balıklar,
kuytuya
ağardı
gün…,
kapandı
kapı…,
eşikte
yalnız;
kızıl
saçlı
kanayan
diz/e…,
kalbinde,
dilsiz
ışık
hüzmesi...,
ah;
gamze
06.01.2024 - 01:27kentin yapay şelalelerinin
uğultusuna karışırken egzoz dumanları
ve dolmuşlarda uzak mesafelerin ayakta
yolcuları, her tümsek ve her çukurda sarsılırken
ve gürültü bezgini kalabalıklara kaldırım taşları
tuzakken her yağmur sonrası,
betonla örtülü bulvarda;
tabiattan koparılan ağaçların dallarına siner
ve kendi iç kuytusunda yaşar,
ıssız aşk…,
perdeli ve mahrem bir dil kokar kalemin,
felsefe kadar serin kanlısın,
hukuk kadar düzenli ve,
ilahiyat kadar da yaşamsın sen,
nun aşk…,
bahar yağmurlarını getiren kaba yel gibi
uçkun esen ve oldukça kalın mizacınla,
kaderindir senin masum dizelere yolunun düşmesi,
dizelerin ki aşktan utanmaz
ve aşikârdır aşka dair muradın,
gizlemek ar gelir sana,
sevgilinin kokusunun sindiği yerdir vatanın
sad aşk…,
Abşar
06.01.2024 - 01:25XXXVI
külçe gibi sevmek de var,
leş gibi sevmek de,
defterden silip sevmek de var,
canda taşıyıp sevmek de,
aklına getirmeyerek sevmek de var,
hatırdan çıkaramadan sevmek de,
kaybolarak sevmek de var,
araya araya sevmek de,
suyu çekilerek, kupkuru dal olup sevmek de var,
sevmek de var çağlayan;
çağlayan…,
ayak sesi
06.01.2024 - 01:21semt çorbacısı sabahı dahi olsa şu her an,
kimse seni benim kadar sevemez diyemem,
ömrümün kalbine düşen iç sesli duasın,
söylediğim her sözden bana gelen yankın
içime dolan çocukluk sevincimdir…,
buz tutmuş bir nehrin üstünde,
kızak kayan kabansız bir çocuğun
o masum ve sıcak gülücüğüsün sen,
\ah...,
ve şimdi küskün küskün çöreklenir
bağrıma hüzün, ki... yoksun…,
yağmur kuşlarının kanatları altında koşan
nefes nefese kuzuların eve dönüşünde,
anne sevgisiyle öpülen ıslak başlarınca
okşasın o gün görmüş saçlarını, nice
bahar müjdecisi kabayel rüzgarı...,
zamanın aramıza çektiği perdeler,
belki uçuşur güneyden esen kıbleyle
ve duyulur huzur esen avlusunda
ayak seslerimiz yine...,
ki bak gözlerime, gözlerim
kandil kandil kan çanağı,
ah;
biz de buna meyyaliz
06.01.2024 - 01:20allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
ah kalbimizi kussak bedenimizden,
safrası hayattır ve,
sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
ötelerle…,
benliğimizde ötelediğimiz ayrılık;
kavuşturur bizi esasında sevdiklerimize
unutmayalım ve çıplak bir tebessümün asıldığı,
kefen altındaki yüz kadar bizdedir ki…,
zahirle çevrelenmiş gözlerimin,
en kuytu yerindeki gözyaşı kadar gönlümde,
ve bana aitsin ayrılık,
aşk belki de sadece imkansıza meyyaldir,
Göç Mevsimi
06.01.2024 - 01:16bahar gibiydi hava ama,
dijital devrin kuzuları ne de olsa,
martı kanadının yeliyle bile üşüyordular;
ayaz görmüş,
bağrı yufka bir babanın yüreğindeki,
sızıdır aşk…,
ah,
garip kalmıştım yine bu dağ başında,
ki kabaran öfkemi bastırıyordu, mazlum
hatırımın yıkılmışlığı her nefeste,
damar damar…,
hep o hakikatin rengi siy/ah
ve kâbe örtüsü kadar siy/ah,
hayran ve afacan gözlerindeydi teselli hekimim,
sadece, /biraz daha kavisli olabilirdi/
aşk;
hangi dinde yeri var bunun,
bu transandantal bir aşkın,
gizemli boyutlarındaki seyir, bilmiyorum;
ama yok güzelliği aramanın sonu
her inanışta,
biliyorum…,
ama sen de bil ki sevgili dostum,
sende bulduğum bu güzelliği ben,
sonsuz seviyorum ve ölmeden önce,
dünyayı içimden çıkarmak diliyorum,
gözlerinde o/nu görür gibi olduğum
güzellikle ah…,
sonsuzluğu sevmek benim dinim imanım,
ve benim, sonsuzluğadır ayak ucuna bakan
nazar berkademim…,
sonsuzlukta yol almaktır ciğerimin yarası
ki duasıdır kalbimin,
vakit tamam dendiğinde,
o mübarek menzile
yürümek erenlerce;
lâhavlevelâkuvveteillâbillah azığıyla,
ki bu konma göçmenin ayet/el kürsîleri
ertesinde, bir fatihadır aşk…,
turna katarları geçer her kandilde içimden,
ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
göç mevsimi...,
ah;
hukukun normatif sınırlarının dışına çıkmak
06.01.2024 - 01:11parmaklarım,
erdemli parmaklarım yazmaktan,
gün/ah/a bulandılar kaç zamandır
rabıta yoksunluğundan;
sınır dışı edilmiş kelimelere sığınıp,
itirafçı bir şiirin ilmeği boynumda,
ellerim,
ki kemikli örtüsüne baktım,
ha benim ha senin ellerinle,
yokluğunun şehrine şiirler yazdım,
ey kıymetlim,
beyaz bir kağıt elbet
kırışık bir karalamaya dönüşebilir,
dahası hangi yeni eskimez;
en derinde akan sırdaşlık üstüne
devrilmiş yazgının mürekkebi,
cansız hatıralar saçabilir
o beyaz kırışık kağıda...,
seslenmeyle teselli buluyorum
sana hece hece,
ve tozlu çayhanesinde bir iskemle,
son dizemin ayak parmaklarına değerken,
diyor ki iç sesim;
(kim okursa bu t/aksimi,
gözbebeklerinden iri siyah kayalar
devrilecek üzerine)
Altı kaval, üstü şeşhane (Şişhane)
06.01.2024 - 01:08zaten nicedir sadece çile çektirip,
çağrına mütereddit halimle,
vicdanını işgal altında tutuyordum…,
kafesinden salıverilmiş bir güvercinin
hürriyeti kadar ellerinde artık
sana tahmil ettiklerimden azadlığın,
\ah, gidemedin bizden
ve gidemedik senden bu sefer de,
ki biz senin esirin sanırdık kendimizi,
oysa asıl tutsak senmişsin bize…,
uzun senelerin umuduyla vadeye bağlanmış
ve bozulma sebebi ölüm dahi olmayan bir vaadle,
sabâ makamında bir sabaha daha çıktık,
çok şükür,
ah;
bir uçuk turunç güle benzer o yüzün,
yakışır mı o gece gözlere hiç hüzün,
eğme öyle başını yetimce ve küskün,
bir nilüfer gibi açsın durgunluğuma gülüşün,
ki sen bildiğim tek elbistan türküsüsün…,
kalbe doğan ve yok saydığımız,
yakındaki hasretliğin malumuyla,
ve içimize akan göz yaşlarıyla geçiyorken
zahiri zorlayan günlerimiz,
ve göz pınarlarımızdan sızan
kor olmuş tek tük nemlere rağmen,
içimizde taşıdığımız bu gönül ferahlığı,
vuslatmış meğer yarınlardan önce yarına;
çiziyorum şimdi zihnimin anlayış bekleyen
açıklamalarının altını ve tutmayan hesapların
dört işlemini yapmayı deniyorken,
ikaz lambaları yanıyor her adım başı
ve oyuncakları hayatlarımızın,
alt üst alt üst alt üst etmede hayatlarımızı,
ah;
nadas
06.01.2024 - 01:00ömrümden ömrün geçer ömrüme…,
ve ah ben şimdi kederliyim,
kendi kendine konuşan bir deliyim,
ölüyorum senden savruluşumdan,
ve şu halimle,
mecburum kapına dayanmaya şiirim,
yürek tımarhanesinden bir serseri belle beni,
bir şair bozuntusu desen de olur,
ey bütün rotalarımın
sözleriyle istikamet bulduğu,
sana attım demir
ve varsın divânında boğulsun imlâsı kalemimin,
ama sor bana neden,
neden bir turuncu gülün suretiyle gelen,
vuslat sabahının anısıyla böyle haşır neşirim…,
ah sevgili içim söyle bana;
bu kendimden habersizlik gafletinden,
beni paklasın istemezken teneşir bile,
kurulduğun keder tahtında,
bu yakınmasız halin ve
asude memnuniyetli tavrın,
hangi mukaddes kabulden gelir,
söyle…,
ve zihnimde kandiller söndüğünde,
kuytumdan bakınca insanlar,
karınca misal,
yüzümü cama yaslar izlerim onları,
hayat;
aynı filmi yüz milyon kez oynatır,
herkes kendi yükünü taşır,
sırtında aşını ve bir başınalığını kalbinde…,
pencereden bakar hislenirim,
ufacık tefecik karınca insan…,
hey hayat;
ölüyorum an be an,
ama sor bana neden,
neden;
iri tesbihler gibi akıp çenemde toplanır yaşlar,
sabah namazından dağılan cami cemaatinin
en arkasında kalmışlığım neden…,
gün ağarırken huzur esenin avlusunda,
nicedir süren muhatapsız bir yaşama,
sabır sebebinden yumuluyken çapaklı gözlerim;
umur görmüş sesinden,
nadaslı kalbime akan o kızıl ateş,
ve işlerken içime gariplere has sesin,
ah,
ne vardı hiç doğmayaydı güneş…,
sittin sene
06.01.2024 - 00:53ara ki bulasın artık,
yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
kulağına fısıldasam
ve bak alınma ama istanbul,
nefesin anason ve uluorta
döl bereketi kokuyor sokakların,
egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
gözlerimin tirilyesi,
zeytinin karası,
kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
ve ha sendeki ben,
ha bendeki sen din kardeşim,
al sendeki beni,
vur bendeki sana,
karma karışık artık bizim mahalle,
kördüğüm,
ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,
ve çok kutuplu/kalp kaçağı,
elektrik akımından cereyan alan ocaklarda,
çingene sarmaşığı ve sırnaşık
pişkin yüzsüzlükler…,
yanık kozada erdemler
ve mecalsiz kelebek olmaya,
tırtıldan iyi niyetler…,
kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
yere bat e mi…,
örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
ki panzehir ne mi,
ah ayol o da sorulur mu,
aşk olsun; aşk elbet,
kimimiz var kendimizden başka diyerek…,
öfkelerimiz en çok kendimize olmalı,
bunu bilseydik hiç değilse keşke,
ah neredesin,
korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
muvazene/denge,
neredesin irade ve
karar kılmışlık
ve kıyam mukavemeti,
öz disiplin,
ah;
Ayıkla pirincin taşını
06.01.2024 - 00:50zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
siber koru,
karın örttüğü köz değil mi…,
bu nasıl krizantemdir kardeşim;
incinmişliğimi daha nereye kadar,
kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,
gel bakalım sen de ahmet telli;
çocuksun sen öyle mi, peki
her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
ve her türlü tövbenin yüz karası…,
sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
kahpelerin devranı,
kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
gözlerimi mesken tutmuş…,
vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
yalandan güz ve alaycı yüzler,
mevsimsiz göçler,
küfürü hüner sayanların emmisi,
beri gel sen de,
tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
salağın en salağı,
buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
istanbulun ta yedi tepesi,
ki dibi tutmuş bir kere
akdeniz kokusunun dahi…,
çukulatadan beklene dursun seretonin,
harman yerindeki yanık tenin
yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
öyle mi…,
tabi tabi bekleyelim,
sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
küfe ip izlerinin helali olan,
ayran aşı kadar,
içimize aş olacak ha…,
emekçilerin emekleri;
sessiz tanık
06.01.2024 - 00:40koskoca tekrarsız ömürler geçiyor,
kayıp nesiller jelatini açılmadan
göçen nesillere ekleniyor,
ah senin yüzün kuzeydoğuya,
benim yüzümse güneybatıya dönük…,
daha ne vakte dek bekleşelim, yeniden
bir zaman dilimi daha verilir mi bize diye,
umutlanan gözbebeklerimiz
ve tükenen yüreklerimizle be hey dost…,
kendi haline terk ettin nicedir sen cemiyeti de,
tutmaz oldun ellerimizden,
ve gülmüyorsun artık,
bahtımızın yıldızı gibi yüzlerimize,
oysa ruhlarımızın çektiği acılara tanıksın,
kovulduk mu kapından yani söyle;
merhameti, merhametlilerin
en merhametlisinden,
ilhamla almış aşk..,
habil ve kabil
06.01.2024 - 00:21geçen kimi bir çift gün olur ki,
kimse bilmez kaç seneye tekâ/bül eder derkene,
heceyi /bul olacakken /bül yapmak,
katil bir devriğin dil cinayetinin neticesidir,
ve habil/ kardeşi değil maktulüdür kabilin,
ki celladına aşıklar okur yazar olabilseydi hakikatte,
içinde tekâ/bul geçen cümleleri,
komik bulur muydu hiç,
ve şimdi bu sorunun cevabını ise
muhtemelen ikimizde biliyoruz aziz dostum,
bir ömre,
bir nesle bedel olur bazen; aşk…,
demiyorum ki bu aşkın vicdan muhasebesinin,
hesap hareketlerini analiz etmek,
harcınız değildir sizin,
aşkın mevzuatını fasıl fasıl sizden biriktirdim,
biraz şımartılmıştım yalnızca tarafınızdan hocam,
o kadar,
ve biliniz ki kabahatim,
başımı taştan taşa vurdukça,
kalp ağrımı ne yapsam ne yapsam,
dindirememek oldu,
muallim; aşk…,
azar
06.01.2024 - 00:11oysa yaşam,
parmak izi bırakmadan
eldivenlerini çıkarıyor
maktulüne tepeden bakarak,
ve zaman durdu al işte…;
bıktık artık, usandı millet, tiksindi insanlık,
bu altı ok\a hainlik eden kemalistlerden,
ruhu sömürgecilerde rehin dincilerden ve
genleri ipotekli devrimcilerden,
tiyanşan kaçkınlarından,
ve
bilumum kurtarıcılık konforperestlerinden…,
ki her sevda bir veda bilirsin,
affet beni,
yine yalnızlığa veda zamanı…,
yazarken bu şiirimsi şeyleri,
kelimelerim tek tek canıma batıyor,
harflerim içimin kuyusunda ağlıyor,
kalbimde bir serseri mayın patlıyor,
içimin labirentinde yüzün beliriyor,
ve beynimin kıvrımlarında,
çapalı lisanının azarları dolanıyor…,
ah;
Toplam 718 mesaj bulundu