Tuna Kafkas Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • kadın sürücüler

    08.03.2024 - 09:29

    Başkalarının hayal gücüyle sınırlı kalmayan, her yeni gün sınırlarını aşan, Türk Toplumunun aydınlık yüzü, Dünyamızı güzelleştiren kadınlarımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nüz Kutlu Olsun… Gazinin de söylediği gibi "Şuna inanmak lazımdır ki, dünyada üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir…

  • yeşil köşk

    07.03.2024 - 10:32

    Dünyada Bir Evim Olmadı Allah'ım Yedi Bahçeli Cennetinde Bir Köşk İsterim | Gönül Sadası

  • rainer maria rilke

    07.03.2024 - 09:47

    Rilke'nin Müslüman Melekleri - İbrahim Kalın | Kendi Gökkubbemiz

  • Sohbet-i cânan

    05.03.2024 - 20:58

    efkârlı bir göçebe konak ateşinin közlerine inat;
    başına buyruk o heybetli erciyesin,
    doruğundan gelen kar suları kadar,
    coşkulu ve vefa alemi ruhlu ve,
    bir dergâh asudeliğindeki
    vadi kuytularında şırıldayıp duran,
    buz gibi ve içimi doyumsuz,
    kendiyle halvette akan,
    bir ince nakışlı keder deresi…,
    ve sevdalı süreyya gözlerin ışıltısını,
    ne yıldızlardan, ne aydan, ne de güneşten aldığı,
    bir çift buğulu, ve lapis lazuli gözde;
    bütün bildiklerini unutan ve,
    aşkı kendinde kayboluş bilen kalbiyle,
    bu yanık anız tarlası yüreğe
    ve nadasa bırakılmış gariban bir gönle,
    çisil çisil ve ansızın yağan
    bir rahmet olan,
    can/an;

    her hevesi boğazında düğüm düğüm,
    ser verilip sır verilmemiş,
    tedaviye cevap vermeyeceği belli
    bir maraza düçârlığın burukluğu ve,
    hicivli bir gülümsemenin yüzü maskelediği,
    yalnızca;
    her rastladığı insanın gözlerindeki
    derinliğe bakabilecek,
    o temiz yüreklilerin farkına varabilecekleri,
    ve böylesine içine düşülmüş
    dermansız haliyle,
    hayatındaki hayatların verdiği
    mukavemetle nefeslerini sürdürebilen,
    dünyalar garibi ve içine kapanık,
    ve fakat yedi kat semaya açık,
    dildâr ve dostunun mihmânı
    özge bir hayat sırtında,
    sendeleyip duran ve yıkılmamak için,
    umut bağlayıp tutunduğu avuntuların,
    bir bir çözülüp dağıldığı ve terk ettiği dipsizlikte,
    ıssız ve kör karanlıkta kalmışlığına
    yanmaktan da malûl,
    pusulası kayıp…,
    perişan göz pınarları kurumuş,
    gücenik ve suskun bir
    can/a,

    hüdâ katından yollanan ilahî bir tesellidir,
    ah;

  • turuncu gemi

    05.03.2024 - 04:33

    her cuma ikindiye doğru neden; bu sanki
    elimi uzatsam dokunacakmışım gibi hissettiğim
    yakınlık, uçurum olurdu sana;
    musevi ve isevilerce kutsal sayılan o iki gün…,
    ve yine de her haftanın bayram gününün sonunda,
    akşam akşam güleç olurdu gözlerimiz
    ışıl ışıl, o dar vaktin alacasında bile…,
    böyle acayip acayip kesintisizmiş
    ve bir terzi işi gibi cereyan edip duran,
    gönlü hep; gün batımlarından yana yatık,
    turuncu/kızıl; aşk…,
    ah,

  • simit yiyen martılar

    05.03.2024 - 04:29

    aşka aşık,
    aşka tutkunsun ve
    çimenli tepeler kadar
    yumuşak nazarlıdır gözlerin senin…,

    ve bezeli yüzün hicap nakışlarıyla…,
    yağmur sonrasında toprak nasıl tüterse,
    öyle bürür rabıtandaki aşka meftunu,
    halis çapalı ve elbistan bağırlı lisanın,

    ki petek motifli
    bir bardak çay deminde kaynar senin,
    hay/dan ihsan yüreğin, mim; aşk…,

    gecenin derinliğinde,
    dağılırken tonları kurşunî bulutların,
    maçkada/teşvikiyede,
    ak martılar yükseliyordu göğe;
    özgür ve aç,

  • tünelin sonundaki ışık

    05.03.2024 - 04:25

    ki kaçak ve
    ışık hüzmesine,
    kapandı
    kapı…
    eşikte
    yalnız
    ikisi
    ikiziyle,
    diz dize
    dizelerde…
    fısıldaşarak,
    yalın ayak baş kabak,
    kapladı
    serap
    yüzünü,
    çölleşen
    kalbini,
    kederli
    kum
    tanelerinden
    sakınarak…,
    açtı
    kafesini
    tutsak;

    kırptı
    kanatlarını,
    sığındı
    yorgun
    hurma
    ağacına,
    uyudu
    kaçak,
    oruçlu
    kollarında…,

    vuruldu
    kilit,
    kenetlendi
    göz,
    sustu
    şiir;
    kalın
    bordo
    perde
    çekildi
    kat kat…,

    denize
    saçıldı
    altın
    pullu
    balıklar,
    kuytuya
    ağardı
    gün…,

    kapandı
    kapı…,
    eşikte
    yalnız;
    kızıl
    saçlı
    kanayan
    diz/e…,

    kalbinde,
    dilsiz
    ışık
    hüzmesi...,
    ah;

  • Şaşı Felek Çıkmazı

    05.03.2024 - 04:23

    heyhat,
    bu bir girdap;
    kalbimin kuytusundan beni kendine çeken,
    kederli dağın, gönül uçurumu…

    ah
    eyv/ah,
    avcıdan habersiz
    ırmağa inişi karacanın
    ve eğilip berrak suya,
    kana kana içmesi kendi kanını,
    vurulunca kalbinden…;
    ki büyü(d/l)ü suda
    kana bulanık halkalar iç içe,
    iç içe,
    halka ve girdap...
    ah,

    avcının sağ manipülasyonu,
    karacanın gözlerinin nemli tortusu,
    büyülü su, fakat;
    düşe kalka kat edilen yolların,
    hangisine pay düşmemiştir,
    o en yakın vuslattan…,

    bir zahter tanesi kadar külfet olsaydı keşke;
    kara kışta buza kesen dipsizlikten çıkış,
    siy/ah doruklarını aşmak kaf dağının,
    ve hazza kölelikten azad oluş,
    ah;

    ah ki çöllerin avareliğinde körebelik…,
    dalı yaprağı budanık kalmanın hicâbı ve,
    bini bir para etmeyecek
    ömür yangını pişmanlıklar
    gel/geç/likteyken,
    bütün bildiklerini bir okyanus nazarda unutmak
    mümkünlü;
    bir yadigâr kutsalı
    ve vaktin emaneti olaydı bu nazar…,
    nolaydı,
    her yönün çıkmazı bir secdede nihayet bulaydı;
    ah;

  • Tuna

    05.03.2024 - 04:22

    e(y\n) sevgili\aşk…,
    biz;
    kadim yadigâr, tuna ve nil…
    t\aksim görmüş bulutların altında,
    hürriyetleri ellerinde,
    avuç avuca muhîbanız biz;
    aydınlık kuytumuzda
    ikimiz biz…
    ki ezelden ebede birbirine akan
    ve ummanına hasret çeken her demde
    biz ikimiz,
    senlik ve benliksiz,
    \ah\

  • Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz).

    05.03.2024 - 04:17

    Şarabıaşkını
    Nûş ettir, ya Rab
    Nûş ettir, ya Rab
    İçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İrciyi hitabın
    Gûş ettir, ya Rab
    Gûş ettir, ya Rab
    Göçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Göçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İmandan, Kur'an'dan
    Ayırma bizi
    Ayırma bizi
    İlahi haramla
    Doyurma bizi, Allah Allah
    Doyurma bizi
    İlahi haramla
    Doyurma bizi, Allah Allah
    Doyurma bizi
    Yolundan şaşarsak
    Affeyle bizi
    Affeyle bizi
    Seçelim irfanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Seçelim irfanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Aşkî'ye bezleyle
    Sen didarını
    Sen didarını
    Lütfunla sevindir
    Ben dildarını, Allah Allah
    Ben dildarını
    Lütfunla sevindir
    Ben dildarını, Allah Allah
    Ben dildarını
    Firdevsiaşiyan
    Eyle darını
    Eyle darını
    Açalım ihvanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Açalım ihvanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim

  • mecal

    05.03.2024 - 04:13

    haftanın her günü, şehrin banliyösünden
    bulvarlarına inen bir işçinin yüreği gibi,
    kan revan içindedir garipliğim…,
    kalan ömründe gözü olmadan,
    varlığına gönülden muhiban bu ıssız insan,
    bir daha meşkimizin mümkünlü
    olmayacağının idrakiyle,
    ağır başlıca yasını tutar dururken,
    yine de sen hekimim iyi olmalısın,
    hiç olmadığın kadar diye, duacınım;

    bilirsin, teslimiyetti evet
    her ambulans sireni duyulduğunda okunan
    ayet/el kürsînin; kifayetsiz nefesler ve
    mecalsiz dudaklara kaldığı bir biteviyelikte,
    yazgıya boyun eğmek, asıl teslimiyet burada…,

  • düş sokağı sakinleri

    05.03.2024 - 04:07

    ki; kanlı gözyaşlarıyla,
    uyudum ve düşümde,
    hep o nar ağacı…,
    öylece bana bakar,
    dallarını gözlerimden ayırmadan,
    hep o kederli nar ağacı…,

    küçüldüm rüyaya ve;
    içine girdim,
    gördüğüm en güzel bahçeydi…,
    eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
    eflatun çiçek tozları her yer,
    nar çiçeğim;
    senden mi süzüldü
    eflatun çiçek tozları söyle…,

    ve uyandım;
    kara boşlukta dönen,
    rengi bozulmaya yüz tutmuş,
    meymenetsiz bir dünya…,

    sabah etmiş ortalığı düşüm dedim…;
    yüzünü buruşturdu düş ve
    sabırsızlıkla bekledim geceyi,
    aklımda hep o nar ağacı,
    dalları yüreğime batan…,

    ki gözlerimi kapadım
    işte orada;
    bir turnayı seviyorum dedi...,
    ve turnam derken;
    saçıldı etrafa kızıl iri taneli göz yaşları…,
    ah;

    kapandım secdeye,
    yerdeki tekâvûd kalemefendisi seccademden
    eflatun çiçek tozları topladım,
    bağrıma saplanmış dalını çıkardım hüdayinabit alıcın,
    ve serpiştirdim tozlarını,
    beti benzi atmış dünyaya ve,
    bir dua okudum kulağına,
    sesim bir başka sese çarptı,
    tuz buz mısralar kırıntısı rüyam ah,
    turnam…;

    keklik değil, güvercin ol diye fısıldayanım,
    dudağımda hep aynı şarkı,
    notalarını nar ağacının altına gömdüm...,
    yüreği kimsenin üzülmesine el vermeyen,
    bir yalancıyı sevdin sen…,
    ve varsın gedanız kendine kıysın ey maşuk,
    olgunlaşsın keder, çiçek yüklü dalında…,
    ah;

  • efsun

    05.03.2024 - 04:00

    bir körpenin peçeli yüzü kadar saklı bir hüzünle,
    dikine dikine gidiyorum yüreğimin
    ve çağın çöplük kalbine tahammül harcım değil…,
    gel gör ki,
    hale bakar mısın dediğim şu hale isyana ve
    ayaklanmaya hazırlıklaraysa
    dermansızım…,
    ama işte düşüyor umutvar bir gül yaprağı daha
    ılık bir mevsime akisler çizerek...,

    mecbur muyum dalgın olmaya uzaklara
    ve bu kadar hatırlamaya seni ya hû;
    uzat yanağıma şifacı ellerinin
    helal kazançlı tuzunu hekimim ki,
    aksın gözlerimin öfkesi
    taş bağrıma…,

    kadim zamanlar ertesi dünyada,
    kimse ağlayamazken artık ölülerine dahi,
    beni her andığında de ki,
    gözyaşı koleksiyoncusu
    adıma,

    ki yaralılar daima çabuk kanar masallara bilirsin…,
    yalnızca ehline âyân sohbetimizin
    efsunlu kodlarını çözme peşindeyken,
    destursuzca turkuaz halılar seriyorum yollarına,
    kabuk bağlamış yol ayrımlarında,
    ah;

  • kavis

    05.03.2024 - 03:50

    hep o hakikatin rengi siy/ah
    ve kâbe örtüsü kadar siy/ah,
    hayran ve afacan gözlerindeydi teselli hekimim,
    sadece, /biraz daha kavisli olabilirdi/
    aşk;

    hangi dinde yeri var bunun,
    bu transandantal bir aşkın,
    gizemli boyutlarındaki seyir, bilmiyorum;
    ama yok güzelliği aramanın sonu
    her inanışta,
    biliyorum…,

    ama sen de bil ki sevgili dostum,
    sende bulduğum bu güzelliği ben,
    sonsuz seviyorum ve ölmeden önce,
    dünyayı içimden çıkarmak diliyorum,
    gözlerinde o/nu görür gibi olduğum
    güzellikle ah…,

    sonsuzluğu sevmek benim dinim imanım,
    ve benim, sonsuzluğadır ayak ucuna bakan
    nazar berkademim…,
    sonsuzlukta yol almaktır ciğerimin yarası
    ki duasıdır kalbimin,
    vakit tamam dendiğinde,
    o mübarek menzile
    yürümek erenlerce;
    lâhavlevelâkuvveteillâbillah azığıyla,
    ki bu konma göçmenin ayet/el kürsîleri
    ertesinde, bir fatihadır aşk…,
    turna katarları geçer her kandilde içimden,
    ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
    göç mevsimi...,
    ah;

  • Hay bin kunduz!

    05.03.2024 - 03:38

    kozmik oda sırlı muhabbetinin yokluğundan,
    çilehanesi yekpare dünya olmuş bir çileye
    müebbeden girmiş bir sûfî,
    ne yana baksa,
    hatta gözleri yumulu,
    bakmasa da hiçbir yana,
    aşktan gayrı ne görebilir...,
    tepeden tırnağa aşk olmuş bir aşka aşığı,
    kim aşktan yana sınayabilir…

    aşka gönül koyan aşık,
    derya içinde suya küsmüş bir b/alık gibi şaşkın;
    aşktan, yine aşka varmaktan gayrı,
    ne yana gidebilir…,
    sır olmak ve asırlarca suskun kalmanın ötesinde,
    ne yana…;

    iki bilemedin üç günlük,
    güzel ve nurlu ve derin olan bir hayatı sürmek için,
    ömrümdeki iki kandilin sönmesinden yana mı teklifin
    bana ey aşk…,
    bunca hazin,
    bunca garip olmasaydı duruşun keşke,
    ve kapıların bu kadar sürgülü…,
    ah…;

    hayata yan bakan bir çocuğum ben,
    ve sen huzur esende yanıma geldiğinde,
    yine yan bakıyordum hayata ki
    sen, yanımdaydın…,
    naapsaydım;
    seni,
    düzene intifadanı,
    ahir zamana isyan tufanı kopan yüzünü,
    görmese miydim…,

    hay bin kunduz ya hû,

  • sadaka

    05.03.2024 - 03:32

    ki kalbim,
    şiir çöplüğüm ah;
    ne çok yazılmış,
    ve yazılmamış dizelerim,

    şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
    sonra kapansam kanayan dizlerinize
    ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
    öpebilsem…,

    ki üstünü örttüğüm her acım,
    bir gece yarısı üstü açık kalan
    bilincin altını üstüne getiren
    hırsızken...,

    içim;
    alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
    ve ucu saçak saçak suda yüzen
    bir halat gibi,
    kocamış kutsal balıkların geçtiği
    yosun tutmuş yoldayken içim…,
    bir düşkün silueti yansır
    aynada bana bakan; bana…,

    ve ağlayan bir tebessümü,
    brunonun sabîsine yamayan
    rüya çöplüğüm;
    ne çok görülmüş ve
    hayal meyal tasalı kâbuslarım,
    bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
    dilsiz dudaklarım…,

    ey rabbim,
    yolda kalmış susuzların
    imdadına koşar yardımın ve,
    anımsaması imkansız bir rüyada,
    muhabbete verilmiş bir sadaka
    olur kalbim...,
    ah;

  • sadaka

    05.03.2024 - 03:32

    ki kalbim,
    şiir çöplüğüm ah;
    ne çok yazılmış,
    ve yazılmamış dizelerim,

    şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
    sonra kapansam kanayan dizlerinize
    ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
    öpebilsem…,

    ki üstünü örttüğüm her acım,
    bir gece yarısı üstü açık kalan
    bilincin altını üstüne getiren
    hırsızken...,

    içim;
    alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
    ve ucu saçak saçak suda yüzen
    bir halat gibi,
    kocamış kutsal balıkların geçtiği
    yosun tutmuş yoldayken içim…,
    bir düşkün silueti yansır
    aynada bana bakan; bana…,

    ve ağlayan bir tebessümü,
    brunonun sabîsine yamayan
    rüya çöplüğüm;
    ne çok görülmüş ve
    hayal meyal tasalı kâbuslarım,
    bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
    dilsiz dudaklarım…,

    ey rabbim,
    yolda kalmış susuzların
    imdadına koşar yardımın ve,
    anımsaması imkansız bir rüyada,
    muhabbete verilmiş bir sadaka
    olur kalbim...,
    ah;

  • çöl gecelerinin vefalısına hicret

    05.03.2024 - 03:20

    hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim,
    beni özleyen beni anan yârim,
    vadesizim, mecalsizim, çaresizim,
    şu kandil gününde,
    münzevi bir derviş kadar sensizim,
    sahipsizim,
    ah;

    garibim, bir fukara isimsizim,
    yüreğine kara kirpiklerle diktin beni,
    sana bulutları göstererek,
    - bu tabloyu kim yapmış
    diye sormuştum,
    sense,
    - gökyüzümsün
    dedin bana madem,
    o halde söyle hekimim;
    hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…,
    ve sanılıyor mu ki,
    gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,

    vaslına erdiğin sır ırmakları menzilin olsun…,
    ayağına diken batmadan;
    zindan çilenin izleri alnında,
    gücenmiş dudaklarından süzülen tebessüm,
    yüreğine ve yufka bağrına aksın,

    ve sen tekil bir itikaf çal kendine…,
    felek rüzgarında ağaran şakaklarının ak ışıltısı
    ve gece gözlerinden süzülen hüznünle
    bakarken uzaklara,
    aşkın soldurduğu dudakların kapalı,
    omzunda reyhanlıdan ayrılığın ağır yükü,
    kederlisin…,
    duru sular kadar yorgun,
    ve yoksun...,

    güzde terkedilmiş bir sahil kasabası kadar ıssızım...
    olduğun yerde, okyanus maviler içinde kal,
    siyahın hakikatine bürüneyim bense,
    ve bütün bir ömür,
    vuslata gönül düşürmemiş hasretinle ve
    kendi azığımla kavrulayım,
    ah;

    çingene bir sarmaşık güldür hatıralar,
    insanın nefesini çemberini daraltan,
    sırnaşık ve yapma dedikçe yapan
    hayata tuzak, hayata kapan,
    yol ortası kurbanını şaşkın bırakan…,

    oysa;
    çatallıydı dili vedanın,
    gelincik şurubum,
    kabarmış yüreğinle
    köpük köpük...,
    bir kızılcık şırası izisin
    çatlak dudaklarımda,
    sürüngen kalbimin gömlek değiştirmek için,
    saklandığı oyukta,
    pul pul,
    yalnızlığın en korkak demindeyim…,
    ah;

    merdivenler dayadım ellerinin köprüsüne,
    yeşil damarlı nehirler öptüm,
    büktüm bakışlarının haritasını,
    peşine düştüğüm hazine,
    sensiz, kayıbım…,

    kaç kez dedim tabibim,
    bir kan merkezi tufanında unuttum bildiklerimi,
    köklerinden kopuk ve ömrüme sığmayan,
    bir istanbul yolculuğuna savurdu
    zahirin günübirlik oyunları…,

    neyi aşk sandığını unutmuş,
    bir hafızasız yürek belle beni
    hicretinin vefalısı olarak,
    ah;

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?

    05.03.2024 - 00:57

    burada bir dörtlük göremiyorum,

    yörük deyimiyle döm dörtlük bir dörtlük okumak isterdik :)

    mesela,

  • antolojide kendi şiirimsilerini beğenmek

    05.03.2024 - 00:41

    gülay, bkz: bir alt mesaj ;)

  • OSHO

    04.03.2024 - 23:50

    ne kkada da entelektüeliz, yirim :)

  • hülasa

    04.03.2024 - 23:46


    15. Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
    Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam

    15. (Yerle göğü düzenleyen benim, sonra dönüp bozan benim bütün yazıları
    yazan benim, ben bu divâna sığmam.)

    16. Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim
    Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam

    16. (Ateşten yanan ağaç benim, göğe çıkan taş benim. Bu ateşin alevini gör.
    Ben bu lügate sığmam.)

    17. Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim
    Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam

    17. (Gerçi bugün Nesimîyim, Hâşîmîyim Kureyşîyim ama menzilim bundan
    büyüktür, ben menzile ve şâna sığmam.)

    Seyyid Nesimî
    ( 14. yy. - 15. yy )

  • inci

    04.03.2024 - 23:43

    1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
    Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

    1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
    sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)

    2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
    Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam

    2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
    olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
    işarete de sığmam.)

    3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
    Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam

    3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
    Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)

    4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
    Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam

    4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
    Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)

    5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
    Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam

    5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
    ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)

  • inci

    04.03.2024 - 23:43

    1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
    Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

    1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
    sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)

    2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
    Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam

    2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
    olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
    işarete de sığmam.)

    3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
    Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam

    3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
    Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)

    4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
    Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam

    4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
    Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)

    5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
    Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam

    5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
    ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)

    6. Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
    Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam

    6. (İşte gizli hazine benim. Görünenin aynısı işte benim. Bu hazine kaynağının
    incisi de işte benim. Ancak ben ne denize, ne de kaynağa sığmam.)

    7. Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
    Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam

    7. (Yeryüzü ile gökyüzü ve "kâf" ile "nun" gibi bütün herşey bende bulunduğu
    için, ey bana akıl vermeye kalkışan kişi sesini kes. Çünkü ben, sözlere
    ve açıklamalara sığmam.)

    8. Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
    Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam

    8. (Gerçi her tarafı kaplayan ulu varlık benim, adım insan olduğu için, insanım.
    Mâlik olan da, "ol" denilince olan da benim, ben bu mekana da sığmam.)

    9. Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
    Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam

    9. (Ruhla aynı cihanı paylaşan, âlemle aynı zamanı yaşayan benim. Ancak şu
    hoşluğa bak ki, ben ne bu âleme, ne de bu zamana sığarım.)

    10. Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
    Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam

    10. (Yıldızlarla felek benim. Vahiy de, melek de benim. Dilini tut ve konuşma,
    çünkü ben bu dile de sığmam.)

Toplam 718 mesaj bulundu