Doğmak ve ölmek kadar yalın, Yüreğimden şu engerek'li şeyi alın diye, Çığlık atardı çevrendekiler.
Yorulduğunda, Bir gönül dağına tırmanırken, Dilini hafifçe çıkarır, Çevrendekileri konuya katardın.
Ve bir anda, Engerek'li olup, Zehrini hep son ana bırakıp, Gerektiğinde kaçardın.
Sonu geldiğinde yazın, Yüreklerde açtığın oyuklardan birine saklanıp, Yeni yazda en az hayat kadar kıvrak çıkardın piyasaya. Bana göre olmasa'da, En(gerek) sendin kalçadan tepkili topluma.
bir sabah güneş doğmadan kalktığımda biliyorum ki seni habersizce yanımda bulacağım. uykunu bölmeden seyredeceğim masumiyetini. teninin o güzel kokusunu koklamak isteyeceğim ama uyanırsın diye yapmayacağım. yalnızca seyredeceğim; şişirip yumduğun kırmızı dudaklarını, yastığa yayılmış kızıl saçlarını, ve gözlerime saplanan o kara kirpiklerini seyredeceğim... uzansam yanına belki duymayacaksın, seni avuçlamak varken yalnızca seyredeceğim aralık kalan perdeleri sıkı sıkı kapatacağım sen uyanmayasın diye. çekeceğim sandalyeyi yatağın ayak ucuna ve dalacağım maziye, kamçıladığım sevmelerimden, kıpkızıl yaşadıklarımdan sonra, yalnızca seyredeceğim seni. Tanrının yarattığı yatağımdaki bu güzelliği…
INSAN OLMAK Etrafinda herkes saskina dönmüs, yollarini sasirmis ve bundan seni mesul tuturken sen kendi tuttugun yoldan ayrilmaz ve basini dik tutabilirsen, Eger beklemeyi bilir ve beklemekten yorulmazsan, Baskalari seni aldatirken sen ya ...
27.04.2006 - 16:40
üşütülmüş düşlere sentetik gülüşlere silikon estetiğe hayır diye tek kişilik yürüyüş yapıyor yüreğimin sevgili yanı.
sevgili sevimlimiz bir de iki kişilik can kurtaran düşle :))
07.02.2006 - 00:00
EN (GEREKLİ) ŞEYDİ VARLIĞIN
Varlığına bir en gerekiyordu,
En çok,
Çoktan da çok isterdin, en güzel olmayı.
Hayata bir çiçek!
Koklandığında korkardın.
Engerek(li) kaygın solmamaktı koklana koklana.
Gerekliliğinin farkında,
Gerektiği zamanlarda,
En(gerek) sendin.
Tutunduğunda kaygılarının kaygan dalına,
Vucudun saramazdı yürek dalını,
Düşer düşer ağlardın.
Yuvasında yavru kuşların,
Ölüme atılan çığlıklarını duymazdan gelir,
Kendi doğanı yaşardın.
Son anı iyi değerlendirmek için,
Zamanın akışına en(gerekli) b(akışını) yollar.
Gözlerini avından ayıramazdın.
Acıydı açlığını yenen,
Acıkmışlığınca saldırıp sevdanın yürek odasına.
Engerek'li kıvrımların'la,
Yürek dalında,
Gerektiğince kalır,
Yeniden sıyrılırdın hayata.
Doğmak ve ölmek kadar yalın,
Yüreğimden şu engerek'li şeyi alın diye,
Çığlık atardı çevrendekiler.
Yorulduğunda,
Bir gönül dağına tırmanırken,
Dilini hafifçe çıkarır,
Çevrendekileri konuya katardın.
Ve bir anda,
Engerek'li olup,
Zehrini hep son ana bırakıp,
Gerektiğinde kaçardın.
Sonu geldiğinde yazın,
Yüreklerde açtığın oyuklardan birine saklanıp,
Yeni yazda en az hayat kadar kıvrak çıkardın piyasaya.
Bana göre olmasa'da,
En(gerek) sendin kalçadan tepkili topluma.
Çığlık MAVİYILDIZ
24.01.2006 - 23:44
Yatağımdaki Tanrıça...
bir sabah güneş doğmadan kalktığımda
biliyorum ki seni habersizce yanımda bulacağım.
uykunu bölmeden seyredeceğim masumiyetini.
teninin o güzel kokusunu koklamak isteyeceğim ama uyanırsın diye yapmayacağım.
yalnızca seyredeceğim; şişirip yumduğun kırmızı dudaklarını,
yastığa yayılmış kızıl saçlarını,
ve gözlerime saplanan o kara kirpiklerini seyredeceğim...
uzansam yanına belki duymayacaksın,
seni avuçlamak varken
yalnızca seyredeceğim
aralık kalan perdeleri sıkı sıkı kapatacağım
sen uyanmayasın diye.
çekeceğim sandalyeyi yatağın ayak ucuna ve dalacağım maziye,
kamçıladığım sevmelerimden,
kıpkızıl yaşadıklarımdan sonra,
yalnızca seyredeceğim seni.
Tanrının yarattığı yatağımdaki bu güzelliği…
Toplam 3 mesaj bulundu