Beni hatırlamak istersen, Uzaklarda arama beni, aynaya bak, Gözlerinin içinde parlayan bir ışık görürsün, işte o benim. Gökyüzü bulutlar kaplıysa, Her şeyi üstüne geliyor gibi hissedersen, İçin daralırsa yani boğulur gibi olursan, Taze toprağın kokusunu duyduğunda, Sabahın erken saatlerinde taze bir yaprağın, Kenarından damlayan çiğ tanesini fark edersen, Aklında hep ben olurum. Ya da gözlerin boşluğa daldığında. Küçük bir meyhanede olurum senle, Rakıya balığını meze yaparken, Dinlediğin özlem dolu şarkılarda, Hatırladığın ben olurum. Çakır keyif olup, masadan kalktığında, Sokakta hafif hafif sallanarak yürürken, Bir şarap şişesi olurum. Beni hatırlarsan, Etrafına bir bak, açan her çiçekteyim, Her yeni günde doğan güneşteyim, işine koşturan insanların yüzlerindeyim, Kirli çocukların gözlerindeyim. Küçük yalıçapkınıyım öterim pencerende, Bir seyyar satıcı olup bağırırım kapında, Bir tren gibi ağır ağır geçerim önünden. Sözlerini ezbere bildiği bir şarkın olurum, Her akşam ölürüm yeni baştan. Sen o şarkıyı değil beni söylersin aslında. Beni görmek istersen hep karşında olurum. İstersen gölgen, istersen rüyan olurum. Gökyüzündeki yıldızların arasındayım ben. Başını yukarı kaldır yeterli beni görmen için. Yolda rastladığın herkes benim aslında. Dostlarına selam verirken o selamı ben alırım. Komşunun hatırını sorarken bana demişsindir. Yorgun,kaçak yaşayan bir kader mahkûmu görürsen Korkma selam ver, o da benim. Ya da işe yetişme telaşında koşuşturan, Ayakkabılarının sesini duyduğunda benim, Benimle çıkarsın yola her sabah, Akşam evine benimle dönersin. Gittiğin her yere gelirim seninle. Sen yorulduğunda yorulurum ben de. Sen oturduğunda oturur, kalktığında kalkarım. Eğer istersen bütün gece başucunda beklerim, Saçını okşarım sen uyurken, rahatsız etmem, Yüzündeki gülümsemeyle uykuya dalışını izlerim. Hastalandığında içmeye doyamadığın sıcacık, limonlu bir çorban, ilacın olurum ben. Olur da bir gün, bana dokunmak istersen, Bir çiçeğin yapraklarına dokun, Nasıl canlanır, renklenir sevginle fark edeceksin. Yeşilin, kırmızının, sarının, mavinin her tonunda, Elini uzattığın her yerde olurum. Vücudunu ürperten rüzgârım ben. Hiç gitmedim. Oradayım, Beni görmek, bana dokunmak, Beni hatırlamak istediğin yerde, Arama başka yerde, Her yerdeyim.
Sen miydin o yalnizligim miydi yoksa Kor karanlikta acardik pasli gozlerimizi Dilimizde aksamdan kalma bir kufur Salonlar piyasalar sanat sevicileri Derdim gunum insan arasina cikarmakti seni Yakanda bir amonyak cicegi Yalnizligim benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapi meyhanelerine dadandik Onumuzde Altinbas, Altin Zincir, fasulye pilakisi Ardimizda gorevliler, ekipler, Hizir Pasalar Sabahlari aciklarda bulurlardi lesimi Oyle sicakti ki copculerin elleri Copculerin elleriyle oksardim seni Yalnizligim benim supurge saclim Ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
Baktim gokte bir kirmizi bir ucak Bol celik bol yildiz bol insan Bir gece Sevgi Duvarini astik Dustugum yer oyle acik secik ki Basucumda bi sen varsin bi de evren Saymiyorum olup olup dirilttiklerimi Yalnizligim benim cogul turkulerim Ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi CAN YÜCEL
Hakkında yazılanlar sayfama, bir doğum günü tebriği de olsa ilk defa bir kaç kelime yazan kişi olduğunuz için teşekkür ederim.Artık ben de bu şanslılar kervanına katılmış oldum. Muhabbetle kalın...
Bunca gün, ah, bunca gün görmeyi seni böyle kırılgan, böyle yakın, nasıl öderim, neyle öderim?
Uyandı kana susamış ilkbaharı koruların, çıkıyor tilkiler inlerinden çiylerini içiyor yılanlar, ve ben gidiyorum seninle yapraklarda çamlar ve sessizlik arasında, sorarak kendime nasıl, ne zaman ödeyeceğim diye şu bahtımı
Bütün gördüklerim içinde yalnız sensin hep görmek istediğim dokunduğum her şey içinde senin tenindir hep dokunmak istediğim: seviyorum senin portakal kahkahanı hoşlanıyorum uykudaki görüntünden
Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiceğim bilmiyorum nasıl sever başkaları eskiden nasıl severlerdi, yaşıyorum, bakarak, severek seni, aşk tabiatımdır benim
Her ikindi daha da hoşuma gidiyorsun.
Nerde o? Hep bunu soruyorum kaybolduğunda gözlerin Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum, yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi geliyorsun sen, bir esintisin şeftali ağaçlarından uçan.
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil o kadar neden var ki, o kadar az, böyle olmalı aşk kuşatan, genel üzgün, müthiş, bayraklarda donanmış, yaslı, yıldızlar gibi çiçek açan, bir öpüş kadar ölçüsüz.
uzak olmadığını biliyorum haykırdığında vur diyecek kadar açık bağrım sana düşlerimi sunuyorum gözlerinle saracak kadar sevdasın cansın bana ve her titreyişinde saçında beyaz bir yasemen sarmalıyorum aşkına şimdi susuyorum ötesine geçemiyorum ellerini uzat ne olur yalın ve çıplağım karşında geçmez zaman, durmaz dünya üzerinden geçtiğin yol olur oluk oluk dokunursun ruhuma
Sen benim, içinde saklanıp kaldığım.. En güzel tutsaklığımsın.. Hiçbir engel başaramadı bizi ayırmayı.. Önce yüreklerimiz koştu birbirine.. Sen benim, değerlim.. Gittiğinde bile ümidimi kaybetmediğim.. Dönüşüne bembeyaz umutlar birkitirdiğim.. Kızamadığım, kıramadığım.. Canımdan bir parçasın.. Ulaşmak zor oldu sana.. Gün oldu yoruldum koşmaktan.. Geceler oldu ağladım sessizce.. Kimselere göstermeden gözyaşlarımı.. Kaybolmayan tek şey ümitlerimdi.. Elbet bir gün gelecek dedim.. Yaralı iki yürek başka nereye gidebilirdi ki? Sen benim sığınağım.. Sokak lambam, yüreğimin ışığı.. Sıcacıksın, içimdesin işte.. Kimseler alamaz yerini.. Hiçbir şey dolduramaz, başkasın.. Gözlerim kapanırsa, bu kalp atmaz olursa bir gün.. Bilirim ki, yine yanımda olacaksın.. Sen benim, huzurum.. Yaşam kaynağım, olmazsa olmazım.. Uzaklardaki yakınımsın.. Canımsın, cansın.. Yüreğime kazınmış adın.. Kimin gücü yeter silmeye? Sen benim koca yüreklim.. Uzattığın ellerine binlerce kere teşekkür ediyorum.. Bil ki, ölümüne benim sevdam.. Üç beş günlük değil.. Laf olsun diye hiç değil.. Bir gün sesimi duymaz olursan.. Kayıp gidersem avuçlarından sessizce.. Yine yalnız bırakma olur mu? Sensiz nefes almaz bu ten.. Sarıl ve hiç bırakma.. Esirgeme varlığını benden.. _alıntı_
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum, sen yoksun!
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum, sen yoksun!
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin...
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
ANLAR Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ÖLÜYORUM...
Büyüler seni. Gözlerine ellerini siper et Gökyüzüne bakarken Göçmen turnaları Göreceksin yükseklerde Mevsimlerin kavşağında Rüzgârların geçidinde Güneye doğru Uçarlarken.
* * *
Ellerin Gözlerinin kalkanı olsun Sarı benizli güneş Bakışını Büyülemesin Göçmen turnaları Gör de Kanat kanata Denizleri aşarken Denizlerden Dağlara Gururlu dik dağlara Islak saman yüküne Tarlanın kuru sofrasına Kargaların kargaşasına terk edilen harman yerlerinde Geleneklere Göreneklere Ülkelere Ve seni fersiz damına Başına Ve üzgün gövdene Çöktüğün kedere
Ve böylece Zindanda geçen yıllarına Ve turnaların kanatlarındaki son kızıllık Batan güneşin ateşinde Kül olacak
Orda sen Kederi göreceksin Uzayan gölgesiyle Batan güneşle birlikte titreye titreye
Ereğe erişir Ve senin yanında Pencere kıyısına ilişir O Senin sayrılı, beyaz ellerine Yaşlı ellerine...
Hayatımız aynı gibi bende çok acılar çektim ve çekiyorum ama hayat devam ediyor ne yapabiliriz Rabbim muhakkak görüyordur bizi inşallah bunun karşılığını alırız
sevgili dostum şiirlerimi sayfanıza almanız bana onur ve yeniden yazma sevinci verdi.. emeğe duyduğunuz saygıdan dolayı szie çok teşekkür ediyorum.. doğru yolda olduğumuzu sizin gibi şiri dostları hissettiriyor..
lütfen şiirisiz,ışıksız,dostsuz kalmayın ve hep gülümseyin :)
Dostoyevski; dost öteki ben'dir' der umarım öteki ben'leriniz şiri tadında çoğalır..
05.06.2009 - 00:20
Beni hatırlamak istersen,
Uzaklarda arama beni, aynaya bak,
Gözlerinin içinde parlayan bir ışık görürsün,
işte o benim.
Gökyüzü bulutlar kaplıysa,
Her şeyi üstüne geliyor gibi hissedersen,
İçin daralırsa yani boğulur gibi olursan,
Taze toprağın kokusunu duyduğunda,
Sabahın erken saatlerinde taze bir yaprağın,
Kenarından damlayan çiğ tanesini fark edersen,
Aklında hep ben olurum.
Ya da gözlerin boşluğa daldığında.
Küçük bir meyhanede olurum senle,
Rakıya balığını meze yaparken,
Dinlediğin özlem dolu şarkılarda,
Hatırladığın ben olurum.
Çakır keyif olup, masadan kalktığında,
Sokakta hafif hafif sallanarak yürürken,
Bir şarap şişesi olurum.
Beni hatırlarsan,
Etrafına bir bak, açan her çiçekteyim,
Her yeni günde doğan güneşteyim,
işine koşturan insanların yüzlerindeyim,
Kirli çocukların gözlerindeyim.
Küçük yalıçapkınıyım öterim pencerende,
Bir seyyar satıcı olup bağırırım kapında,
Bir tren gibi ağır ağır geçerim önünden.
Sözlerini ezbere bildiği bir şarkın olurum,
Her akşam ölürüm yeni baştan.
Sen o şarkıyı değil beni söylersin aslında.
Beni görmek istersen hep karşında olurum.
İstersen gölgen, istersen rüyan olurum.
Gökyüzündeki yıldızların arasındayım ben.
Başını yukarı kaldır yeterli beni görmen için.
Yolda rastladığın herkes benim aslında.
Dostlarına selam verirken o selamı ben alırım.
Komşunun hatırını sorarken bana demişsindir.
Yorgun,kaçak yaşayan bir kader mahkûmu görürsen
Korkma selam ver, o da benim.
Ya da işe yetişme telaşında koşuşturan,
Ayakkabılarının sesini duyduğunda benim,
Benimle çıkarsın yola her sabah,
Akşam evine benimle dönersin.
Gittiğin her yere gelirim seninle.
Sen yorulduğunda yorulurum ben de.
Sen oturduğunda oturur, kalktığında kalkarım.
Eğer istersen bütün gece başucunda beklerim,
Saçını okşarım sen uyurken, rahatsız etmem,
Yüzündeki gülümsemeyle uykuya dalışını izlerim.
Hastalandığında içmeye doyamadığın sıcacık,
limonlu bir çorban, ilacın olurum ben.
Olur da bir gün, bana dokunmak istersen,
Bir çiçeğin yapraklarına dokun,
Nasıl canlanır, renklenir sevginle fark edeceksin.
Yeşilin, kırmızının, sarının, mavinin her tonunda,
Elini uzattığın her yerde olurum.
Vücudunu ürperten rüzgârım ben.
Hiç gitmedim. Oradayım,
Beni görmek, bana dokunmak,
Beni hatırlamak istediğin yerde,
Arama başka yerde,
Her yerdeyim.
01.06.2009 - 01:18
Sen miydin o yalnizligim miydi yoksa
Kor karanlikta acardik pasli gozlerimizi
Dilimizde aksamdan kalma bir kufur
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim gunum insan arasina cikarmakti seni
Yakanda bir amonyak cicegi
Yalnizligim benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapi meyhanelerine dadandik
Onumuzde Altinbas, Altin Zincir, fasulye pilakisi
Ardimizda gorevliler, ekipler, Hizir Pasalar
Sabahlari aciklarda bulurlardi lesimi
Oyle sicakti ki copculerin elleri
Copculerin elleriyle oksardim seni
Yalnizligim benim supurge saclim
Ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
Baktim gokte bir kirmizi bir ucak
Bol celik bol yildiz bol insan
Bir gece Sevgi Duvarini astik
Dustugum yer oyle acik secik ki
Basucumda bi sen varsin bi de evren
Saymiyorum olup olup dirilttiklerimi
Yalnizligim benim cogul turkulerim
Ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi
CAN YÜCEL
01.06.2009 - 00:29
Hakkında yazılanlar sayfama, bir doğum günü tebriği de olsa ilk defa bir kaç kelime yazan kişi olduğunuz için teşekkür ederim.Artık ben de bu şanslılar kervanına katılmış oldum.
Muhabbetle kalın...
01.06.2009 - 00:16
-AŞK-
Bunca gün, ah, bunca gün
görmeyi seni böyle kırılgan, böyle yakın,
nasıl öderim, neyle öderim?
Uyandı kana susamış
ilkbaharı koruların,
çıkıyor tilkiler inlerinden
çiylerini içiyor yılanlar,
ve ben gidiyorum seninle yapraklarda
çamlar ve sessizlik arasında,
sorarak kendime nasıl, ne zaman
ödeyeceğim diye şu bahtımı
Bütün gördüklerim içinde
yalnız sensin hep görmek istediğim
dokunduğum her şey içinde
senin tenindir hep dokunmak istediğim:
seviyorum senin portakal kahkahanı
hoşlanıyorum uykudaki görüntünden
Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiceğim
bilmiyorum nasıl sever başkaları
eskiden nasıl severlerdi,
yaşıyorum, bakarak, severek seni,
aşk tabiatımdır benim
Her ikindi daha da hoşuma gidiyorsun.
Nerde o? Hep bunu soruyorum
kaybolduğunda gözlerin
Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
geliyorsun sen, bir esintisin
şeftali ağaçlarından uçan.
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel
üzgün, müthiş,
bayraklarda donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz.
Pablo Neruda
30.05.2009 - 12:19
çok tatlı,
çok güzel...
29.05.2009 - 18:01
uzak olmadığını biliyorum
haykırdığında vur diyecek kadar
açık bağrım sana
düşlerimi sunuyorum
gözlerinle saracak kadar
sevdasın
cansın bana
ve her titreyişinde
saçında
beyaz bir yasemen
sarmalıyorum aşkına
şimdi susuyorum
ötesine geçemiyorum
ellerini uzat ne olur
yalın ve çıplağım karşında
geçmez zaman, durmaz dünya
üzerinden geçtiğin yol olur
oluk oluk dokunursun ruhuma
21.02.2009 - 00:22
Sen var ya!
Sen benim, içinde saklanıp kaldığım..
En güzel tutsaklığımsın..
Hiçbir engel başaramadı bizi ayırmayı..
Önce yüreklerimiz koştu birbirine..
Sen benim, değerlim..
Gittiğinde bile ümidimi kaybetmediğim..
Dönüşüne bembeyaz umutlar birkitirdiğim..
Kızamadığım, kıramadığım..
Canımdan bir parçasın..
Ulaşmak zor oldu sana..
Gün oldu yoruldum koşmaktan..
Geceler oldu ağladım sessizce..
Kimselere göstermeden gözyaşlarımı..
Kaybolmayan tek şey ümitlerimdi..
Elbet bir gün gelecek dedim..
Yaralı iki yürek başka nereye gidebilirdi ki?
Sen benim sığınağım..
Sokak lambam, yüreğimin ışığı..
Sıcacıksın, içimdesin işte..
Kimseler alamaz yerini..
Hiçbir şey dolduramaz, başkasın..
Gözlerim kapanırsa, bu kalp atmaz olursa bir gün..
Bilirim ki, yine yanımda olacaksın..
Sen benim, huzurum..
Yaşam kaynağım, olmazsa olmazım..
Uzaklardaki yakınımsın..
Canımsın, cansın..
Yüreğime kazınmış adın..
Kimin gücü yeter silmeye?
Sen benim koca yüreklim..
Uzattığın ellerine binlerce kere teşekkür ediyorum..
Bil ki, ölümüne benim sevdam..
Üç beş günlük değil..
Laf olsun diye hiç değil..
Bir gün sesimi duymaz olursan..
Kayıp gidersem avuçlarından sessizce..
Yine yalnız bırakma olur mu?
Sensiz nefes almaz bu ten..
Sarıl ve hiç bırakma..
Esirgeme varlığını benden..
_alıntı_
23.01.2009 - 19:30
BEN SANA MECBURUM!
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum, sen yoksun!
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum, sen yoksun!
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin...
10.01.2009 - 03:24
SU PERİSİ
su damlatırdı,/
kızıl dalgalardan/
pembe gülüşler saçarak./
sonra sıcak sıcak bakar/
damlatıgı suları buhar ederdi.../
02.01.2009 - 14:33
BİR EFLATUN AŞK
I.
Benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
Yorulmuyor yaşamaktan.
Midyat’lı bir gümüş ustasıdır, süryani
Ve yüzündeki çıban gibi
Yüreğinde yaralar
Taşımaktan.
Yorulmuyor yorulmuyor
Ağır işçi
Kedere ve aşka çalışmaktan
Kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
Kiminde kovuluyor kapılardan.
2.
bak sabah yaklaşıyor birazdan ufuk
moraracak
sevgilim çıplak sokaklarında
ayak seslerim dolaşsın
yasak
ırmaklarında yıkanayım
avuçlarına karlı öpüşler
bırakayım
rüzgar
unutulmuş
bir dağ çeşmesine
götürsün bizi.
Zamanın saatleri unuttuğu
Şavkıyan bir dağ çeşmesine.
3.
ey eflatun aşk
bana eflatun yağmurlar
yağdırabilir misin
getirebilir misin geçen günleri geri
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin
sana neyi anlatayım
her sarnıç küflü bir yağmuru
her sevda bir ayrılığı yaşar.
BEHÇET AYSAN
01.01.2009 - 19:49
Çok değerli Superisi hanım, sizin gül ve çiçek sever olabileceğinizi
düşünerek, bir şiirimi armağan ediyorum. lütfen kabul büyrün. sevgi ve selamlar.
Gülüm Benim
Bahar gelince göz kamaştırır renkleri,
Dolaşır aralarında sevenleri,
Sira sira dizilmiş laleleri,
Çok sevdiğim kırmızı gülüm benim.
Dikkenlidir gövdesi bodurdur boyu,
Bahçelerden eksik olmaz soyu,
Renkleri renklidir nadır olur koyu,
Katmer katmer beyaz gülüm benim.
Senede beş kez açar süsler bahçeyi,
Kokusunda bulur insan sevgiyi,
Rengarenk tir floxsya çiçeği,
Sarı, kırmızı, beyaz gülüm benim.
Toprak altında durur. anaç soğanlıdır,
Amarılıs derler adına kışın saklıdır,
yaz gelince çiçekleri farklıdır,
Hiç unutamadığım morgülüm benim.
Hikmet Atiş
01.01.2009 - 14:48
o gülünce
güller açıyor,,,
iyiki varsın...
31.12.2008 - 17:12
BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YUCEL
31.12.2008 - 15:40
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
Jorge Luis BORGES
31.12.2008 - 13:17
EŞİKTE
Sakın
Güneşin sarı benzine
dalıp
bakma
Büyüler
seni.
Gözlerine ellerini siper et
Gökyüzüne bakarken
Göçmen turnaları
Göreceksin
yükseklerde
Mevsimlerin kavşağında
Rüzgârların geçidinde
Güneye doğru
Uçarlarken.
* * *
Ellerin
Gözlerinin kalkanı olsun
Sarı benizli güneş
Bakışını
Büyülemesin
Göçmen turnaları
Gör de
Kanat kanata
Denizleri aşarken
Denizlerden
Dağlara
Gururlu dik dağlara
Islak saman yüküne
Tarlanın kuru sofrasına
Kargaların kargaşasına
terk edilen harman yerlerinde
Geleneklere
Göreneklere
Ülkelere
Ve seni fersiz damına
Başına
Ve üzgün gövdene
Çöktüğün kedere
Ve böylece
Zindanda geçen yıllarına
Ve turnaların kanatlarındaki son kızıllık
Batan güneşin ateşinde
Kül olacak
Orda sen
Kederi göreceksin
Uzayan gölgesiyle
Batan güneşle birlikte
titreye
titreye
Ereğe erişir
Ve senin yanında
Pencere kıyısına ilişir
O
Senin sayrılı, beyaz ellerine
Yaşlı ellerine...
Ve batan güneşi
Kara Kanadını...
Ahmed ŞAMLU
25.12.2008 - 22:50
Hayatımız aynı gibi bende çok acılar çektim ve çekiyorum ama hayat devam ediyor ne yapabiliriz Rabbim muhakkak görüyordur bizi inşallah bunun karşılığını alırız
11.12.2008 - 23:46
sevgili dostum
şiirlerimi sayfanıza almanız bana onur ve yeniden yazma sevinci verdi..
emeğe duyduğunuz saygıdan dolayı szie çok teşekkür ediyorum..
doğru yolda olduğumuzu sizin gibi şiri dostları hissettiriyor..
lütfen şiirisiz,ışıksız,dostsuz kalmayın
ve hep gülümseyin :)
Dostoyevski; dost öteki ben'dir' der
umarım öteki ben'leriniz şiri tadında çoğalır..
08.11.2008 - 14:59
superi_si_ ne...
.....En büyük feryadıydı şiirimin adını işlediğim şu iki çift göz.....
......Ve...Zaman titredi dudaklarımda....
Kilometreleri içeceğim gözlerinin renginde
Bir yanık gülüşün ışığında sönerken
Varsın uzak olsun yollar...
Varsın imkansız olsun...
Bekle beni rüyalarına BEBEĞİM
Dudaklarına bir buse bırakıp döneceğim.
............Sizi sayfama şiirlerimi okumanız için davet ediyorum.......
02.11.2008 - 04:38
çiçekler kadar ince,güller kadar narin, kılıç kadar keskin, istanbul kadar büyüleyici,endülüs kadar başdöndürücü, müstesna güzel
12.10.2008 - 23:27
Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsada arkadaşlıgımız aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece arkadaşız
Toplam 188 mesaj bulundu