Dünyaya gelmiş en güzel insanlardan birisi...
Öldümü hiç yakıştıramadığımız Çirkin Kral.
YILMAZ GÜNEY VE SİNEMA
1 Nisan 1937 :Yılmaz Pütün olarak Adana'nın Yenice köyünde doğdu.
1954 : Lise ikinci sınıfta iken 7 lira yevmiye ile And film'in pursantaj(film dağıtım) memurluğu görevine getirildi.Bu sayede birçok güneydoğu ilini gezmiştir.
1955 : Lise yıllarında 'DORUK' isimli bir sanat dergisi çıkardı.
1955 : İstanbul ünv. iktisat fakültesine kayıt oldu ve Atıf Yılmazla tanıştı.
1958-1961 : Bu vatanın çocukları, Alageyik, Karacaoğlanın kara sevdası, Tütün zamanı, Ölüm perdesi, Dolandırıcılar şahı, Kızıl vazo, Seni kaybedersem,Tatlı bela gibi filmlerde senaryocu, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak görev aldı.
1963-1972 : Bu dönemde hepsi başrolde olmak üzere 100 filmde rol aldı.
1970 : Askerlik dönüşü, bir çok film eleştirmenince tüm zamanların en iyi Türk filmi olarak kabul edilen, UMUT'u çekti.
1974 : Çekimleri sırasında hapse girdiği ENDİŞE filmi Şerif Gören tarafından tamamlandı.
1975 : Burjuvazinin hazin çöküşünü anlattığı ARKADAŞ filmini çevirdi.
1978 : Senaryosunu yazdığı çağdaş bir Türk destanı olan SÜRÜ filmi Zeki Ökten tarafından çekildi.
1982 : Yine hapiste iken senaryosunu yazdığı YOL filmi Şerif Gören tarafından çekilir.Yol filmi Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü aldı.
1983 : Ölmeden önceki son filmi olan DUVAR'ı(LE MUR) çekti.
Yılmaz Güney 104 Filmde başrol oynadı.24 filmi kendi yönetti. 50 filmin senaryosunu yazdı, 6 filmin senaryosuna yardım etti. Tüm bunları topladığımız zaman Yılmaz Güney'in emeği geçtiği toplam 111 film bulunmaktadır.Türk sinemasına 1958-1983 arasında çeyrek yüzyıl katkıda bulunmuştur.
ONUN HAKKINDA NE DEDİLER
Onat Kutlar 'Adananın Yenice kasabasından tozlu ayakkabıları, uzun bacakları, bir yana eğilmiş hem gülümseyen, hem hırçın, hem isyancı yüzü ile çıkıp uzun, çetin, yer yer acılar ve kanlı anılar, yer yer zafer çelenkleri ile dolu yollardan geçerek taa Paris'e ulaşan ve orada serüvenini noktalayan Yılmaz Güney'in yaşamı, onurlu bir direncin tarihidir.'
Elia Kazan 'Tanımadığım ama hayran olduğum bir sanatçı'
Emir kusturica ' Çok önemli bir sinema adamıydı Güney. Son 20 yılın Tarkovski ile birlikte en önemli sinemacısı.'
Faydalanılan kaynaklar
* Bütün filmleri ile Yılmaz Güney.Afa sinema.Agah ÖZGÜÇ.
* Türk sinemasında intiharlar ve cinayetler dosyası.Vizyon. Agah ÖZGÜÇ.
* İnsan, Militan ve sanatçı. Güney filmcilik. Yılmaz güneyin kendi anıları.
'Yol' Yılmaz Güney'in filmlerinden biri....Yılmaz Güney bu filmin senaryosunu cezaevinde yazmıştır..Yol' filmi 1982 yılında Cannes Film Festivali'nde 'En İyi Film' ödülünü almıştır....
Yılmaz Güney'in çektiği bir filmin adı.cezaevinde çocuk koğuşunda geçen olayları anlatıyor,koşullar o kadar sarsıcı ele alınmış ki etkilenmemek mümkün değil...Keşke Yılmaz Güney yaşasaydı da daha nice böyle güzel senaryolara imzasını atsaydı...............Seni Özlüyoruz YILMAZ GÜNEY.....
Rüzgar Bizi Sürükleyecek (Özgün adı: Bā d mā rā khā had bord, İngilizce: The Wind Will Carry Us) , 1999 İran yapımı Abbas Kiyarüstemi filmidir. Bir grup gazeteci ve üretim mühendisinin, yerel matem ritüelleini araştırmak ve belgelemek amacıyla bir Kürt köyüne yaptığı yolculuğu ve köye gelmeleriyle yaşananları konu alır. Filmin adı, İranlı ünlü şair Füruğ Ferruhzad'ın bir şiirinden alıntıdır. Filmin genelinde de, Ferruhzad ve Ömer Hayyam gibi pek çok İranlı şairin yaşam ve ölüme ilişkin şiirlerine göndermeler vardır.
1999'da Venedik Film Festivalinde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi. Burada Büyük Jüri Özel Ödülü (Gümüş Aslan) , FIPRESCI ve CinemAvvenire ödüllerini kazandı.
Film, internet sitesi Rotten Tomatoes'ta da, %95 olumlu puan aldı.
Halk kurtuluş kavgasında devrim şehidi olanlardan.İdama giderken yazdığı mektuptA söyle demiştir' bizi bu mücadeleden dolayı, güya adil mahkemelerinde yargılayan ve yine adil kurumları eli ile asacak olanlar bilmelidirlerki. biz halkımızın kurtuluşu ve türkiye'nin bagımsızlık mücadelesi ugruna şerefimizle bir defa ölecegiz.bizi asanlar ve astıranlar ise hergün bin defa ölecekler. '
Rahat Uyu Yusuf Arslan....Devrimciliğin hiç sönmeyen ateşinde hala bu kavgada adın var.....
Halk Kurtuluş ordusunun sesiydi...Tıpkı Deniz gibi,Mahir gibi,Ulaş gibi ve daha niceleri gibi.Ezilenlerin tek kurtuluş yolu ezenlere karşı giriştikleri kutsal isyandır.Onlar bu kutsal kavga uğrunda can verdiler.
Rahat Uyu Hüseyin.....Sen en kutsal davada can verdin ölüm bir çelenk kondurdu başınıza.
o sahneyi çok iyi somutladım
bir mitinge gider gibi gideceğim idama
asılma günü gelip çatınca
o sevdiğim giysilerimi giyeceğim
postallarımı, parkamı
beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler
giymeyeceğim
traş filan da olmayacağım
önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım
sonra demli güzel bir çay içeceğim
ha bak rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada
sanırım asılacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler
sonra urganı kendim geçireceğim boynuma
ve dönüp orada asılmamı seyredenlere:
burada ölen yalnızca bedenimdir diyeceğim
ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz.....
Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlanmıştı
“Bu günden sonra, divanda, dergahta, bargahta,
mecliste, meydanda
Türkçe’den başka dil konuşulmaya” diye
Hatırlayanınız var mı? ..
İngilizce kelimelerin kullanılması bu gün bilim dili çerçevesinin dışına taşıp toplumun her düzeyinde Türkçenin yozlaşmasına yol açmaktadır. Bu gün Atatürk dil devriminden 70 yıl sonra basın ve yayın organları birbiriyle yarışırcasına Türkçeyi katlediyorlar, soykırım yapar gibi dil kırımı yapıyorlar, ve tarihte ilk olarak Türkçenin yabancı kelimelerle istilası yurdun en uzak köşelerine kadar yayılıyor. Bu olay pek çok Türk vatandaşını ve aydınını rahatsız ediyor, ancak seslerini duyuramıyorlar, yakınmaları kitap sayfaları arasında boğuluyor, kitaplar raflarda kalıyor (1,2) . Bu gün yapılması gereken sadece bilim dilinin arıtılması değil, Türkçenin İngilizce tarafından hızla istila edilmesinin durdurulması, son zamanlarda dile girmiş kelimelerden Türkçenin temizlenmesi gibi çok geniş kapsamlı bir girişimdir. Bu ulusal çaptaki soruna ulusal bir dil politikası ile çözüm bulunabilir. Bu bakımdan Atatürk’ün önderliğini yaptığı dil devriminin devam ettirilmesi başta Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerine düşen bir görevdir.
Kaynaklar
1) Oktay Sinanoğlu. Bir New York Rüyası. “By-by” Türkçe. Otopsi Yayınevi 2000.
İngilizce bir kelimenin Türkçesini bilmemek özür değildir ve konuşurken veya yazarken Türkçe karşılığı olan kelimelerin yerine yabancı kelimeler kullanmak erdem değildir. Türkçe konuşur ve yazarken İngilizce sözcük ve deyimler kullanmak bilgelik simgesi değil, kişinin kendi dilini iyi bilmediğinin itirafıdır. Ve kişinin kendi dilini iyi bilmemesi özür kabul etmeyen ve affedilemeyen bir yanlışlıktır.
Atatürk dedi ki:
“Ülkelerini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır”.
Türkiye dil sömürgeciliğinin tuzağına düşmemeli, İngilizcenin boyunduruğuna girmemelidir...
Erzurum ve alevi müzik geleneğinin sesi.Onun bağlama sesini dinlemek insana huzur veriyor.Bütün albümleri tarafımdan alınmış durumda.Daha Nice nice albümlere...
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.....
çalışma karşılığı olarak işçilere ödenen paraya da Günlük-ya da -Yevmiye denir.
bir de defterlerimiz vardır renkli kokulu özenip bözenip gizlediğimiz,içine gün boyunca yaptıklarımızı yazarız.ne kadar bize ait olduğu tartışılır.
yusuf hayaloğlu
04.03.2009 - 12:21Yusuf abi,nasıl yüreğimizi yaktı gidişin,şiirlerini bıraktın,her satırında sen yaşayacaksın...Mekanın cennet oLsun.
Şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
mahir çayan
26.02.2009 - 17:39Dağlar dağlar,yüce dağlar
doruğunda anam ağlar
yoldaşlarım işkencede
öfke yüreğimi dağlar
Dağlar bana geri verin
Mahir'imi, Hüseyin'imi
dağlar bana geri verin
Kadir'imi, Sinan'ımı
Güzel günler var görecek
namluya kurşun sürecek
tohumdu düştü toprağa
Bin Mahir'ler yeşerecek
mahir
26.02.2009 - 17:36Soyadı Çayan olunca halk icin savasan ve halk icin ölen devrimci bir lider.Mahir Çayan cesaret,yiğitlik...
haberin yok ölüyorum
31.08.2008 - 20:27Sen gittin mi ben ölurum
Batar limanda gemiler
Kanadi kirilir kuslarin
Butun isiklar söner..
ışın karaca
yobaz
31.08.2008 - 20:25cok var
fikirleri değişim göstermez kanı da severler.karabaş da denir.
çocukken yaptığımız komik şeyler
29.07.2008 - 05:02Teletubies gibi moron filmleri ciddiye alıp ciddi ciddi izlemek =)
yılmaz güney
20.01.2008 - 23:05Dünyaya gelmiş en güzel insanlardan birisi...
Öldümü hiç yakıştıramadığımız Çirkin Kral.
YILMAZ GÜNEY VE SİNEMA
1 Nisan 1937 :Yılmaz Pütün olarak Adana'nın Yenice köyünde doğdu.
1954 : Lise ikinci sınıfta iken 7 lira yevmiye ile And film'in pursantaj(film dağıtım) memurluğu görevine getirildi.Bu sayede birçok güneydoğu ilini gezmiştir.
1955 : Lise yıllarında 'DORUK' isimli bir sanat dergisi çıkardı.
1955 : İstanbul ünv. iktisat fakültesine kayıt oldu ve Atıf Yılmazla tanıştı.
1958-1961 : Bu vatanın çocukları, Alageyik, Karacaoğlanın kara sevdası, Tütün zamanı, Ölüm perdesi, Dolandırıcılar şahı, Kızıl vazo, Seni kaybedersem,Tatlı bela gibi filmlerde senaryocu, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak görev aldı.
1963-1972 : Bu dönemde hepsi başrolde olmak üzere 100 filmde rol aldı.
1970 : Askerlik dönüşü, bir çok film eleştirmenince tüm zamanların en iyi Türk filmi olarak kabul edilen, UMUT'u çekti.
1974 : Çekimleri sırasında hapse girdiği ENDİŞE filmi Şerif Gören tarafından tamamlandı.
1975 : Burjuvazinin hazin çöküşünü anlattığı ARKADAŞ filmini çevirdi.
1978 : Senaryosunu yazdığı çağdaş bir Türk destanı olan SÜRÜ filmi Zeki Ökten tarafından çekildi.
1982 : Yine hapiste iken senaryosunu yazdığı YOL filmi Şerif Gören tarafından çekilir.Yol filmi Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü aldı.
1983 : Ölmeden önceki son filmi olan DUVAR'ı(LE MUR) çekti.
Yılmaz Güney 104 Filmde başrol oynadı.24 filmi kendi yönetti. 50 filmin senaryosunu yazdı, 6 filmin senaryosuna yardım etti. Tüm bunları topladığımız zaman Yılmaz Güney'in emeği geçtiği toplam 111 film bulunmaktadır.Türk sinemasına 1958-1983 arasında çeyrek yüzyıl katkıda bulunmuştur.
ONUN HAKKINDA NE DEDİLER
Onat Kutlar 'Adananın Yenice kasabasından tozlu ayakkabıları, uzun bacakları, bir yana eğilmiş hem gülümseyen, hem hırçın, hem isyancı yüzü ile çıkıp uzun, çetin, yer yer acılar ve kanlı anılar, yer yer zafer çelenkleri ile dolu yollardan geçerek taa Paris'e ulaşan ve orada serüvenini noktalayan Yılmaz Güney'in yaşamı, onurlu bir direncin tarihidir.'
Elia Kazan 'Tanımadığım ama hayran olduğum bir sanatçı'
Emir kusturica ' Çok önemli bir sinema adamıydı Güney. Son 20 yılın Tarkovski ile birlikte en önemli sinemacısı.'
Faydalanılan kaynaklar
* Bütün filmleri ile Yılmaz Güney.Afa sinema.Agah ÖZGÜÇ.
* Türk sinemasında intiharlar ve cinayetler dosyası.Vizyon. Agah ÖZGÜÇ.
* İnsan, Militan ve sanatçı. Güney filmcilik. Yılmaz güneyin kendi anıları.
Erhan IŞIK
yol
20.01.2008 - 22:54'Yol' Yılmaz Güney'in filmlerinden biri....Yılmaz Güney bu filmin senaryosunu cezaevinde yazmıştır..Yol' filmi 1982 yılında Cannes Film Festivali'nde 'En İyi Film' ödülünü almıştır....
duvar
20.01.2008 - 22:48Yılmaz Güney'in çektiği bir filmin adı.cezaevinde çocuk koğuşunda geçen olayları anlatıyor,koşullar o kadar sarsıcı ele alınmış ki etkilenmemek mümkün değil...Keşke Yılmaz Güney yaşasaydı da daha nice böyle güzel senaryolara imzasını atsaydı...............Seni Özlüyoruz YILMAZ GÜNEY.....
huma kuşu
20.01.2008 - 17:00Türkülerde adı cok sık geçen bir kuş türü.Efsanevi olsa gerek.
rüzgar bizi sürükleyecek
20.01.2008 - 16:35Rüzgar Bizi Sürükleyecek (Özgün adı: Bā d mā rā khā had bord, İngilizce: The Wind Will Carry Us) , 1999 İran yapımı Abbas Kiyarüstemi filmidir. Bir grup gazeteci ve üretim mühendisinin, yerel matem ritüelleini araştırmak ve belgelemek amacıyla bir Kürt köyüne yaptığı yolculuğu ve köye gelmeleriyle yaşananları konu alır. Filmin adı, İranlı ünlü şair Füruğ Ferruhzad'ın bir şiirinden alıntıdır. Filmin genelinde de, Ferruhzad ve Ömer Hayyam gibi pek çok İranlı şairin yaşam ve ölüme ilişkin şiirlerine göndermeler vardır.
1999'da Venedik Film Festivalinde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi. Burada Büyük Jüri Özel Ödülü (Gümüş Aslan) , FIPRESCI ve CinemAvvenire ödüllerini kazandı.
Film, internet sitesi Rotten Tomatoes'ta da, %95 olumlu puan aldı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/R%C3%BCzgar_Bizi_S%C3%BCr%C3%BCkleyecek_(film)
yusuf arslan
20.01.2008 - 10:51Halk kurtuluş kavgasında devrim şehidi olanlardan.İdama giderken yazdığı mektuptA söyle demiştir' bizi bu mücadeleden dolayı, güya adil mahkemelerinde yargılayan ve yine adil kurumları eli ile asacak olanlar bilmelidirlerki. biz halkımızın kurtuluşu ve türkiye'nin bagımsızlık mücadelesi ugruna şerefimizle bir defa ölecegiz.bizi asanlar ve astıranlar ise hergün bin defa ölecekler. '
Rahat Uyu Yusuf Arslan....Devrimciliğin hiç sönmeyen ateşinde hala bu kavgada adın var.....
hüseyin inan
20.01.2008 - 10:43Halk Kurtuluş ordusunun sesiydi...Tıpkı Deniz gibi,Mahir gibi,Ulaş gibi ve daha niceleri gibi.Ezilenlerin tek kurtuluş yolu ezenlere karşı giriştikleri kutsal isyandır.Onlar bu kutsal kavga uğrunda can verdiler.
Rahat Uyu Hüseyin.....Sen en kutsal davada can verdin ölüm bir çelenk kondurdu başınıza.
deniz gezmiş
20.01.2008 - 10:33Ölmeden önce babasına yazdığı mektup
o sahneyi çok iyi somutladım
bir mitinge gider gibi gideceğim idama
asılma günü gelip çatınca
o sevdiğim giysilerimi giyeceğim
postallarımı, parkamı
beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler
giymeyeceğim
traş filan da olmayacağım
önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım
sonra demli güzel bir çay içeceğim
ha bak rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada
sanırım asılacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler
sonra urganı kendim geçireceğim boynuma
ve dönüp orada asılmamı seyredenlere:
burada ölen yalnızca bedenimdir diyeceğim
ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz.....
deniz gezmiş
20.01.2008 - 10:31Deniz kadar mavi,deniz kadar özgür...Sen ölmedin,öldükçe çoğaldın Deniz.......Devrim ateşi alnında hala alev alev parlamakta......
Türkçe kelimelerin yerine ingilizcesini kullanma
20.01.2008 - 10:20Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlanmıştı
“Bu günden sonra, divanda, dergahta, bargahta,
mecliste, meydanda
Türkçe’den başka dil konuşulmaya” diye
Hatırlayanınız var mı? ..
İngilizce kelimelerin kullanılması bu gün bilim dili çerçevesinin dışına taşıp toplumun her düzeyinde Türkçenin yozlaşmasına yol açmaktadır. Bu gün Atatürk dil devriminden 70 yıl sonra basın ve yayın organları birbiriyle yarışırcasına Türkçeyi katlediyorlar, soykırım yapar gibi dil kırımı yapıyorlar, ve tarihte ilk olarak Türkçenin yabancı kelimelerle istilası yurdun en uzak köşelerine kadar yayılıyor. Bu olay pek çok Türk vatandaşını ve aydınını rahatsız ediyor, ancak seslerini duyuramıyorlar, yakınmaları kitap sayfaları arasında boğuluyor, kitaplar raflarda kalıyor (1,2) . Bu gün yapılması gereken sadece bilim dilinin arıtılması değil, Türkçenin İngilizce tarafından hızla istila edilmesinin durdurulması, son zamanlarda dile girmiş kelimelerden Türkçenin temizlenmesi gibi çok geniş kapsamlı bir girişimdir. Bu ulusal çaptaki soruna ulusal bir dil politikası ile çözüm bulunabilir. Bu bakımdan Atatürk’ün önderliğini yaptığı dil devriminin devam ettirilmesi başta Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerine düşen bir görevdir.
Kaynaklar
1) Oktay Sinanoğlu. Bir New York Rüyası. “By-by” Türkçe. Otopsi Yayınevi 2000.
2) Feyza Hepçilingirler. Dedim “Ah”. Remzi Kitabevi 1999.
Türkçe kelimelerin yerine ingilizcesini kullanma
20.01.2008 - 10:19İngilizce bir kelimenin Türkçesini bilmemek özür değildir ve konuşurken veya yazarken Türkçe karşılığı olan kelimelerin yerine yabancı kelimeler kullanmak erdem değildir. Türkçe konuşur ve yazarken İngilizce sözcük ve deyimler kullanmak bilgelik simgesi değil, kişinin kendi dilini iyi bilmediğinin itirafıdır. Ve kişinin kendi dilini iyi bilmemesi özür kabul etmeyen ve affedilemeyen bir yanlışlıktır.
Türkçe kelimelerin yerine ingilizcesini kullanma
20.01.2008 - 10:18Atatürk dedi ki:
“Ülkelerini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır”.
Türkiye dil sömürgeciliğinin tuzağına düşmemeli, İngilizcenin boyunduruğuna girmemelidir...
erdal erzincan
20.01.2008 - 10:12Erzurum ve alevi müzik geleneğinin sesi.Onun bağlama sesini dinlemek insana huzur veriyor.Bütün albümleri tarafımdan alınmış durumda.Daha Nice nice albümlere...
Kervanı dağılmış garip yolcunun
Dağılan kervanı gördüm efendim
Dostun dergahında gonca gülleri
Dökülmüş yaprağı gördüm efendim
Yolunu sevenler yol için ağlar
Dostun kelamıyla kaynayıp coşar
Gönül dalga vurur ummanı boylar
Derin bir deryada yüzer efendim
Talibiyem sözün kendine söyler
Arif olan insan bir kelam eyler
Cahilin sözleri kendine zarar
Kamilin sözleri haktır efendim
Benim cananım...
ERDAL ERZİNCAN -KERVAN-
gençliğe hitabe
20.01.2008 - 10:05Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.....
dağın öte yüzü
20.01.2008 - 02:10hep başka ülkeler var sanıyorum dağların öte yüzünde...Çok yakın ama çok uzak ülkeler.Aşıp dağları görmek lazım.
roj tv
27.10.2007 - 16:36uydudan yayın yapan kürt kanalı.çok iyi bilinen rojev adlı tartışma programı bi de güzel türkü programları vardır.danimarkadan yayın yapmaktadir.
anı
27.10.2007 - 16:27geçmiş anların anlatımı.hatıra anlamınada gelir.
günlük
15.10.2007 - 18:34çalışma karşılığı olarak işçilere ödenen paraya da Günlük-ya da -Yevmiye denir.
bir de defterlerimiz vardır renkli kokulu özenip bözenip gizlediğimiz,içine gün boyunca yaptıklarımızı yazarız.ne kadar bize ait olduğu tartışılır.
Toplam 391 mesaj bulundu