sebepsiz de konabilir kalbin üstüne.
kuş misali.
'ekmeğim de yok ki ufalasam, beslesem seni' dersin.
gitmez yine de.
ekmek bulurum diye değildir gelişi zaten.
öylesinedir...
habersiz, sebepsiz, tarifsiz.
usulca ve mırıltıyla söylenince derinlik kazanıp ete kemiğe bürünenlerden.ten in ama daha çok tin in yalnızlığa elverişli yazgısının ortaya çıktığı; edebin de bu yazgının içinden devşirilebileceği; tinin ve tenin yalnızca kendisi olabildiği; dıştan(tenden) içe(tine) doğru bir güzergahın açıldığı; gitmeler ile gelmelerin samimiyetinin sınandığı; hep'lerin, hiç'lerin, keşke'lerin en yüksek sesle söylendiği yer.
aynı zamanda bir imkan: baş(lı) baş(ın) a kalınca ortaya çıkan, büyümenin çağrısı ile çocukluğun şıpinişi keşfe açık dünyasını birbirine bağlayan; geçmişin tekinsiz anılarının gürültülü amorf yankısı ile yeni başlangıçların sevinçli hallerinin birbirine eklemlendiği yer.
bir de tenhalaşmak vardır ki; iyileşmek için yarı açık bir halde uykuya dalan bir cift gözün, uyandıktan sonra görülen rüyayı hatırlama uğraşına benzer bir uğraştır...
sadece nesnel gözleme dayanarak evreni tam anladığını iddia etmek,kapalı gözlerle fili tanımlamaya benzer.şimdiki bilgisel bulgulara göre evrenin %90'ı karanlık maddedir.teleskoplarımızın gördüğü uzaydaki milyarlarca galaksi,evrenin görünebilir %10'luk alanından ibaretmiş.henüz karanlık maddeyi bile tanımlayamayan ve sürekli geçmişini yalanlayarak gelişen bilim,nurani evrenlerin yokluğunu iddia edemez; en fazla bilmediğini söyleyebilir...
söz ağızdan çıkınca olmuyor(muş) cogu zaman...denilen günden sonra yavaş yavaş topluyor insan bavullarını o insanın hayatından...
veda, aslında giden tamamen gittiği zaman değil de, cogu kez gitsin diye arkasından itildiğinde, olayın kendisi koskocaman bir elvedaya dönüştüğü zaman oluyor(muş) .
Her şeyi sana yazdım... Seni de her şeye... Kalemler tükettim, tükenmeyen hasretle... Ucundan dökülen aşkla, umutla, çığlıkla... Belki de nefretle... Her umuda avuc açtım... Sen dilendim... Aşktan harap bir dilenci şimdi yüreğim... Her şeyi sana yazdım... Seni de her şeye... Hayallerimin paragraf başlarına... Umutlarımın parantez içlerine...Kalemler tükettim tükenmeyen hasretle... Her şeyi sana yazdım,seni de herşeye
en mutlu anlarimda
bir dert icimde
gulsem kahkaham siritir tebessumlerin icinde
anlatsam derdimi anlatamam ki..
herkesin guldugunu bilmek kolay ama
kimsenin islanmadi ki gozleri benim kadar
saflık ve kurnazlık arası bir tonlamayla insana:
feci şekilde söylediğinin doğruluğundan emin bir duruş ve nezaket icabı, dolayısıyla sahte olduğu kesinlikle farkedilen küstahça tevazu yüklü bi entelektüel görünüm katabilecek potansiyelde biniminnacık bi sözcükcük.
bi nevi içi dolu turşucuk.
sevgim avuçlarımda uyandım yine bu sabah...
bir baktım yoksun...
sevgimi bırakmışsın öksüz...
hemen aldım avuçlarıma...
sen bıraktın... ben koyacak yer bulamadım...
cam kenarına koysam güneş alır...
içerisi zaten nemli...
başkasına göstermemeli...
avuçlarımda sevgim...
çaresizliği bilir misin...?
bildiğinden daha çaresizim...
herhangi onemli bir kitap derhal iki kez okunmalidir,oncelikle kitabin muhtevasi butunu itibariyle ikinci kez okundugunda kavranilir ve baslangic ancak son bilindiginde gercekten anlasilir; ikinci olarak kitap ikinci kez okunurken kisinin icinde bulundugu ruh hali farklidir, dolayisiyla cogu kez baska bir izlenim elde edilir; muhtemeldir ki muhteva (icerik) baska bir isikta gorunur...
sürekli değiştiren...sürekli değiştiren o, ama biz hala biziz...hala acabalar peşindeyiz, keşkelerin peşinde. belkilerin duasında, aminindeyiz. zaman geçse de değişmeyen şeyler tüketiyor bizi; mesela umursanmamak, hem de somut bir soyut tarafından...en acısı da bu, en anlamsızı.
'bu kadar çabuk mu değişti her şey? peki ben neredeydim? '
zaman, bu kısa ve net boşvermiş ya da yüksekgönüllü tavırdan '-mış' son ekini lüzumsuz kılar halde. etme sorumluluğu duyan bir hayat özlemi duyuyorum, biraz teklifsiz, biraz örselenmiş. örselenmiş, anlamı daraltılmış da olsa lüzumsuz tavırlara engel olabilecek. aynaların ardı gibi sanki. çünkü hiçbir zaman yeterince gergin olamamış avuntuların tuttuğu bir yüreğim var; içine sığmaya çalıştığı o bedene bir beden büyük gelmiş. sonra paramparça bir aynaya dönmüş yüreğim; yine de yeniden doğmayı hayal eden bir yürek. oysa artık etrafı 'hayal kırıkları'...
bir filmde isyankar amca şu şekilde savunuyordu kendini;
başımızı öne eğip her müzikte dans etmeyecegiz!
işte filistinliler bunu yapıyor.filistini ırk bakımından kategorize edip arap olarak görmek daha da önemlisi 'öteki' gibi görmek mücadele gibi onurlu bir kavramı milliyetçilikle içini boşaltmak demektir.bunu medyamızda bir çok yahudi uşağı hakkıyla yapıyor zaten söylemeye gerek yok.
filistin yeryüzünün onurudur.bunun üstüne ekleyecek birşey yok...
ramtha ya göre 'biliyorum' demek hipofizi geniş düşüncelere açar ve çözümsüz görünen durumlarda çözüm getirir. aydınlanma sürecinde kilit bezlerden biridir...
kalbinizde, ruhunuzda, dimaginizda, damaginizda sadece guzel sifatlarla tanimlayabilecegiz bir yeri olan ve bu yeri asla ve asla baska
bir seyle doldurulamayanin yoklugudur 'ozlenen'...
umut
28.02.2010 - 01:10sebepsiz de konabilir kalbin üstüne.
kuş misali.
'ekmeğim de yok ki ufalasam, beslesem seni' dersin.
gitmez yine de.
ekmek bulurum diye değildir gelişi zaten.
öylesinedir...
habersiz, sebepsiz, tarifsiz.
özlü sözler
28.02.2010 - 00:54' kötümserliği alışkanlık haline getirirseniz, zaman içinde ondan iyimserlik kadar zevk alırsınız '
bentham jeremy
tenha
25.02.2010 - 21:01usulca ve mırıltıyla söylenince derinlik kazanıp ete kemiğe bürünenlerden.ten in ama daha çok tin in yalnızlığa elverişli yazgısının ortaya çıktığı; edebin de bu yazgının içinden devşirilebileceği; tinin ve tenin yalnızca kendisi olabildiği; dıştan(tenden) içe(tine) doğru bir güzergahın açıldığı; gitmeler ile gelmelerin samimiyetinin sınandığı; hep'lerin, hiç'lerin, keşke'lerin en yüksek sesle söylendiği yer.
aynı zamanda bir imkan: baş(lı) baş(ın) a kalınca ortaya çıkan, büyümenin çağrısı ile çocukluğun şıpinişi keşfe açık dünyasını birbirine bağlayan; geçmişin tekinsiz anılarının gürültülü amorf yankısı ile yeni başlangıçların sevinçli hallerinin birbirine eklemlendiği yer.
bir de tenhalaşmak vardır ki; iyileşmek için yarı açık bir halde uykuya dalan bir cift gözün, uyandıktan sonra görülen rüyayı hatırlama uğraşına benzer bir uğraştır...
iz
25.02.2010 - 20:49bir kurşunkalem çiziğidir esasen.
ve siyahın üstündedir, görmek için dikkat etmek gerekir.
bilim
25.02.2010 - 20:01sadece nesnel gözleme dayanarak evreni tam anladığını iddia etmek,kapalı gözlerle fili tanımlamaya benzer.şimdiki bilgisel bulgulara göre evrenin %90'ı karanlık maddedir.teleskoplarımızın gördüğü uzaydaki milyarlarca galaksi,evrenin görünebilir %10'luk alanından ibaretmiş.henüz karanlık maddeyi bile tanımlayamayan ve sürekli geçmişini yalanlayarak gelişen bilim,nurani evrenlerin yokluğunu iddia edemez; en fazla bilmediğini söyleyebilir...
şu an ne dinliyorum
23.10.2009 - 11:14Bu sabahların bir anlamı olmalı.
Vega.
hatıralar
11.10.2009 - 14:03bir ucu sendeyse diğer ucu mutlaka başkasında kalandır...
sonra
11.10.2009 - 13:45sonra...
sonra yağmurlar geliyor aklıma
vû'süz bir hikayenin hikayatı her şey
her şey kalıbında... amennâ
sonra...
sonra mesafeler daralıyor
kendini yarattığı ıstırabın kitabında
yavaşça aşağıya akıyor gözlerin sözü
susmak
11.10.2009 - 13:41konuşarak üzerindeki görünmez elbiseleri çıkaran acemiler gibi ben de düşünerek üzerimdeki soyut elbiseleri çıkarmak istemiştim.
olmadı.
sustum sonra.
yine olmadı...
sustuklarım bana susmuyorlardı. sustuklarım bana susamıyorlardı...
bu kez son ses bağırdım gökyüzüne;
'nerdesiin! '
duyan olmadı. anlayan ise, asla! kuru bir gürültü vardı evrende; isminin olduğu yönden esiyordu...
'kuzeyden! '
veda
11.10.2009 - 13:30söz ağızdan çıkınca olmuyor(muş) cogu zaman...denilen günden sonra yavaş yavaş topluyor insan bavullarını o insanın hayatından...
veda, aslında giden tamamen gittiği zaman değil de, cogu kez gitsin diye arkasından itildiğinde, olayın kendisi koskocaman bir elvedaya dönüştüğü zaman oluyor(muş) .
yazık...
şu an ne dinliyorum
02.08.2009 - 16:38Coldplay,
The hardest part
sen
05.07.2009 - 23:40Her şeyi sana yazdım... Seni de her şeye... Kalemler tükettim, tükenmeyen hasretle... Ucundan dökülen aşkla, umutla, çığlıkla... Belki de nefretle... Her umuda avuc açtım... Sen dilendim... Aşktan harap bir dilenci şimdi yüreğim... Her şeyi sana yazdım... Seni de her şeye... Hayallerimin paragraf başlarına... Umutlarımın parantez içlerine...Kalemler tükettim tükenmeyen hasretle... Her şeyi sana yazdım,seni de herşeye
Tebessüm
11.05.2009 - 19:23en mutlu anlarimda
bir dert icimde
gulsem kahkaham siritir tebessumlerin icinde
anlatsam derdimi anlatamam ki..
herkesin guldugunu bilmek kolay ama
kimsenin islanmadi ki gozleri benim kadar
sanırım
11.05.2009 - 19:17saflık ve kurnazlık arası bir tonlamayla insana:
feci şekilde söylediğinin doğruluğundan emin bir duruş ve nezaket icabı, dolayısıyla sahte olduğu kesinlikle farkedilen küstahça tevazu yüklü bi entelektüel görünüm katabilecek potansiyelde biniminnacık bi sözcükcük.
bi nevi içi dolu turşucuk.
sanırım öyle; evet :)
çaresizlik
11.05.2009 - 18:59sevgim avuçlarımda uyandım yine bu sabah...
bir baktım yoksun...
sevgimi bırakmışsın öksüz...
hemen aldım avuçlarıma...
sen bıraktın... ben koyacak yer bulamadım...
cam kenarına koysam güneş alır...
içerisi zaten nemli...
başkasına göstermemeli...
avuçlarımda sevgim...
çaresizliği bilir misin...?
bildiğinden daha çaresizim...
c.y
özlemek
08.05.2009 - 22:52bazı geceler onu rüyanda görmek,uyanınca ağlamaktır...
Kitap okumak
06.02.2009 - 20:39herhangi onemli bir kitap derhal iki kez okunmalidir,oncelikle kitabin muhtevasi butunu itibariyle ikinci kez okundugunda kavranilir ve baslangic ancak son bilindiginde gercekten anlasilir; ikinci olarak kitap ikinci kez okunurken kisinin icinde bulundugu ruh hali farklidir, dolayisiyla cogu kez baska bir izlenim elde edilir; muhtemeldir ki muhteva (icerik) baska bir isikta gorunur...
zaman
05.01.2009 - 21:18sürekli değiştiren...sürekli değiştiren o, ama biz hala biziz...hala acabalar peşindeyiz, keşkelerin peşinde. belkilerin duasında, aminindeyiz. zaman geçse de değişmeyen şeyler tüketiyor bizi; mesela umursanmamak, hem de somut bir soyut tarafından...en acısı da bu, en anlamsızı.
'bu kadar çabuk mu değişti her şey? peki ben neredeydim? '
zaman, bu kısa ve net boşvermiş ya da yüksekgönüllü tavırdan '-mış' son ekini lüzumsuz kılar halde. etme sorumluluğu duyan bir hayat özlemi duyuyorum, biraz teklifsiz, biraz örselenmiş. örselenmiş, anlamı daraltılmış da olsa lüzumsuz tavırlara engel olabilecek. aynaların ardı gibi sanki. çünkü hiçbir zaman yeterince gergin olamamış avuntuların tuttuğu bir yüreğim var; içine sığmaya çalıştığı o bedene bir beden büyük gelmiş. sonra paramparça bir aynaya dönmüş yüreğim; yine de yeniden doğmayı hayal eden bir yürek. oysa artık etrafı 'hayal kırıkları'...
filistin
05.01.2009 - 20:37teslim olsalar da öldürülecekler yahudiler tarafından. bunu bildiklerindendir belki bunca zamandır şerefle direnip teslim olmayışları...
filistin
05.01.2009 - 20:36bir filmde isyankar amca şu şekilde savunuyordu kendini;
başımızı öne eğip her müzikte dans etmeyecegiz!
işte filistinliler bunu yapıyor.filistini ırk bakımından kategorize edip arap olarak görmek daha da önemlisi 'öteki' gibi görmek mücadele gibi onurlu bir kavramı milliyetçilikle içini boşaltmak demektir.bunu medyamızda bir çok yahudi uşağı hakkıyla yapıyor zaten söylemeye gerek yok.
filistin yeryüzünün onurudur.bunun üstüne ekleyecek birşey yok...
hipofiz
25.11.2008 - 18:50ramtha ya göre 'biliyorum' demek hipofizi geniş düşüncelere açar ve çözümsüz görünen durumlarda çözüm getirir. aydınlanma sürecinde kilit bezlerden biridir...
sessiz çığlıklar
25.11.2008 - 18:48susmanın sesi...
'susacak'lardan koparılmış ıssızlık lehçesi...
sağırlığımızın alacaklı kaldığı 'yitirilmiş ne varsa'lar.
içimize düşen sessiz çığ(lık) .
özlenen
18.11.2008 - 16:40kalbinizde, ruhunuzda, dimaginizda, damaginizda sadece guzel sifatlarla tanimlayabilecegiz bir yeri olan ve bu yeri asla ve asla baska
bir seyle doldurulamayanin yoklugudur 'ozlenen'...
hayal
18.11.2008 - 16:28lütfen kendisi olarak kalmasın. korumasın kendini; ama, unutturmasın da. yerini yenilerine bıraksın...
Toplam 1002 mesaj bulundu