asildir
duygular hiyerarsisinin en tepesinde gizli bir liderdir,ama per sert degildir nedense.
biraz buruktur ama mutsuzluktan uzak durur,kendini ondan ayrıştırmasını bilir.
içinde hapsedilmiş bir olgunluk taşır.demlenmiş deneyimlerin bilgesi olmuştur artık
ne kendini kabul ettirmeye çalışır haz gibi,ne de öfkenin yaşattıgı ani sarsıntıları vardır
zamanı taşır sırtında,değeri bilinmese ve adı karıştırılsa da hep,farklılığı sever...
ortada elle tutulur tek bir sebep yokken
gözlerin buğulanması ama yaşların akmaması
kalbin sızım sızım sızlamaya başlaması
birbirinden alakasız siyah beyaz karelerin hafızada belirmesi
çok ama çok yalnız hissetmek
miniciklik ve çaresizlik hissi
kendine acıma hali
bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
her kitap ayrı bir yaşamdır. insanın kendi yaşamına bir başka yaşamdan bakabilmesini sağlar. başka yaşamsal öğeler ekler insana, acıyı paylaşır, aynı acılara maruz kalan pek çok dost kazandırır sayfaları arasında. kitap sıradan konuşmaları cümleler kurabilmekle değiştirir. algıyı, anlamayı besler. yalnızlığın en sadık paylaşımcısıdır. hayallerin dile geldiği arenadır kitap. hayal kurabilmeyi cesaretlendirir başucuna uzanarak.
yorgunluğun dile gelmiş halidir. hayat yolunda onca yük gelip geçer üstünüzden. her seferinde karşı koyarsınız gücünüz yettiğince. ne olacağını hiç tahmin etmediğiniz bu yolu, adım adım ve koşarak gider durursunuz. ve an gelir iki dakika soluklanma ihtiyacı hissettiğiniz zaman, şöyle bir geriye doğru bakar ve yolculuğunuzun anılarını düşünürsünüz. geçmişte kalan izleri yad eder ve o sözcüğü haykırırsınız sessizce.
geçmişin acı hatıraları ve pişmanlıkları, ayak izi gibi kalmıştır yolunuzun üzerinde. ve derin bir of çeker, yine keşkeleri savurursunuz yolunuza. bu sefer umutlarınız ve gerçekleşmesini istediğiniz beklentileriniz için.
böyledir keşkeler. yol devam ettikçe gizli saklı ya da alenen belli eder kendini, bırakmaz sizi.
güveni yerle bir edendir; en çok da dile getirilmeden söylenenidir, yaşatılanıdır insanın içini acıtan. dilin tutulup, dudakların kuruduğu halde gözler itiraf ediverir herşeyi, film kopar...
seni hayatta tutandir, bi inada yaşatan.. 'silkelen gerizekali, dunyanin sonu olmeden gelmeyecek' dedirten. her yeni gune giyindiren-kuşandiran, seni hazirlayan.
'bak yine ayaktayim, bu gun savasmak icin uyandim. bugun herkesden daha guclu uyandim. sanki gece onca kabusu ben gormedim! '
söyle desem köşeli cümleler kuracaksın
-dinle desem susacaksın
-susma desem gözlerin de kapanacak
-n'oldu desem kafan karışacak
-karışma desem uzaklaşacaksın
-dur desem gönlün durulacak
-şöyle desem...
...
..
.
bir şekilde varolduğunu hissetmeye çabalıyordum:kimi zaman oluyordu, kimi zaman olmuyordu.
gökte ararken yerde bi kalp buldum..dün...kendine gelip kendinden geçmiş, suskun mu suskun..
yardıma muhtaç çok sesli dertler korosu var içinde...sorunun nedir diye soruyor...
şarkılarını kimse duymuyor...ses çıkmıyor...
ne biçim hayalsin sen? içimde bir alay yer kaplıyorsun.
ayırdığın renkli ipliklerini hayatının, örsen diyorum. fırfırlı bir tokayla tuttursan.
kimseyle hesaplaşmasan. hesabı sen ödemesen artık diyorum.
kaygılarını paspas yapıp ayakkabılarını silsen, yola temiz çıksan diyorum.
havai fişek gösterisi gibi oldum, bana bi anlam ver, sen de kutla diyorum.
yokoluyor biliyorum, ama içtiğin sulara yazıyorum.
kime söylüyorum? ..
seni seviyorum.
başladığı yere dönmeye çalışırken her seferinde başka bir kimlikle aynı yoldan yürüyen, düşe kalka da olsa yürümesini öğrenecek olan, yaşadığımız çağda varoluş gereğini iyice unutmuş, yer ile gök arasında gidip gelen, kendini yendiği sürece kahraman olan, ölebildiğince ölümsüz varlık.
ne garip bir oyuncak şu insan! yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur.
kendisine ve çevresine ait hiçbir şeyi bilmez. bir nevi ıstırap makinesi.
iplerini başkaları çeker. hantal ve şapşal bir robot. neye sevinir bilinmez.
sınırsız olan yalnız hayalleri ve acı kabiliyeti. etten bir kafes ve aciz içinde çırpınan bir ruh.
vücut araba akıl arabacı. ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden atlar..
buda haklı: varolmak için yokolmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin.
bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? ne olacağını bilen var mı?
kader hep oynayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. alkış sahtekarların
ülkemizde; bilginin metaya, öğretim elemanının satıcıya ve öğrencinin müşteriye dönüştürüldüğü, piyasa temelli bir toplumsal yeniden yapılandırma mantığıyla büyümeye çalışan bir yer haline gelmiştir. varolan ve ısrarla sürdürülen bu yök mantığıyla ortaya çıkan durum acıdır. bilimsel üretimden uzaklaşmış, insanlığı sarsacak yayınlarıyla değil kenti sarsacak sponsorlu bahar şenlikleriyle adını duyuran, yasaklamalarla öğrencilerini dışlayan bu yapının yeniden şekillenmesi gerekmektedir.
kamu kaynaklarının vakıf üniversitelerine kaydırılması hali bu hızla devam edip, şirket yönetim kurulları gibi çalışan üniversite kurulları olduğu sürece, reklamlara bulanmış kantinler uygulama laboratuvarlarından büyük olacaktır.
zaman ve mekan kavramları varsayıldığında teorik olarak ifade ettiğimiz çünki algılanma metodu olarak sadece elektriksel sinyallerin yorumlanma bütünü olan bir tür kabullenme.
anlamı maalesef bir filmin ismine sıkışmış, sahipliği salaklık adledilen unutulmuş bir kavram, güzel bir duruştur. insanı hayvandan ayıran en büyük erdemlerden biridir bir de...
anlattiginiz seyleri kacinci kere dinlediginin hesabini tutmayan, sacmalamaniz halinde bile hosgoruyle yaklasan, acil durumlarda numarasi bilincdisi cevrilen kisi.
sevdicek bir kenara dursun, insanın canını bile emanet edebileceğini bildiği, karşısında savunmasız kalabildiği, rahat davranabildiği, güvenebileceğinden emin olduğu insandır dost. kötü bir şey olduğunda yanınızda olacağını bildiğiniz insandır. sizi tanıyan, hangi olaya nasıl tepki verebileceğinizi tahmin eden ve en önemlisi tepkilerinizi önemseyen insandır. hayatı paylaştığınız ve bir şekilde hayatını daha iyi yapmaya çalıştığınız, beceremeseniz de iyi dileklerle -siz de zerresi kalmamış olsa da- ümit aşılamaya çalıştığınız kişidir. her durumda arkasında olmaktan gurur duyduğunuz ve asla yakınmadığınız, verilenlerin kıymetini bilecek ve sömürmeye kalkışmayacak oluşumdur. az bulunan*, bulunduğunda da kıymeti bilinmesi gereken bir kavramdır.
kocaman bir resimdir, hayatın tablosudur aşk. içindeyken, onu yaşarken fark edilemeyen güzellikler, yaşam detayları dışına çıkıldığında, yani uzaktan bakıldığında anlaşılır. yakından bakılınca anlaşılamayan ve piksel piksel göz yoran renkler uzaktan bakılınca anlaşılır ki, harikulade bir gökkuşağının sevgilinin beline sarılı hareleridir...
yer altıyla popüler olmak arasında nasıl bir denge kuracağını merak ettiğim mc. bir pessimistin gözyaşları ile sadece kendisinin değil rap müziğin en güzel albümüne imza atmıştır.
endüstriyel zamanların müziği. dev çelik fabrikalarında çalışan işçilerin, amerikan proleteryasının müziği olarak doğdu.
rockseverler bana kızmasın, ki ben de aslında onlardan biriyim, üretim biçimindeki değişiklikle birlikte ortadan kalkmasa da giderek daha az popüler olmasına şaşmamalı. hala iyi rock grupları ve müzisyenleri çıkıyor (: white stripes) (pj harvey) ama bir daha led zeppelin, deep purple, ozzy osbourne, metallica, motörhead, iggy and the stooges ve daha sayamıyacağım niceleri gibi rock grupları çıkar mı? sanmam.
artık hip hop ve tekno var. bilgisayarla üretiliyor çoğu kez masa başında. hakim üretim biçimindeki gibi.
rock da belli bir üretim biçiminin yansıması idi ve onunla birlikte en azından batıda marjinalleşiyor. çin'de pekala mümkün ama.
bu rock müziğin tamamen ortadan kalkacağı ve dinlenmez olacağı anlamına gelmez tabii. insanlar hala bunları keyifle dinlemeye devam edecek ama bir tür nostalji olarak.
sonuçta doğan herşey ölür biliyoruz ama ortadan kalmaz tamamen.
hüzün
03.07.2007 - 17:22asildir
duygular hiyerarsisinin en tepesinde gizli bir liderdir,ama per sert degildir nedense.
biraz buruktur ama mutsuzluktan uzak durur,kendini ondan ayrıştırmasını bilir.
içinde hapsedilmiş bir olgunluk taşır.demlenmiş deneyimlerin bilgesi olmuştur artık
ne kendini kabul ettirmeye çalışır haz gibi,ne de öfkenin yaşattıgı ani sarsıntıları vardır
zamanı taşır sırtında,değeri bilinmese ve adı karıştırılsa da hep,farklılığı sever...
hüzün
03.07.2007 - 17:20ortada elle tutulur tek bir sebep yokken
gözlerin buğulanması ama yaşların akmaması
kalbin sızım sızım sızlamaya başlaması
birbirinden alakasız siyah beyaz karelerin hafızada belirmesi
çok ama çok yalnız hissetmek
miniciklik ve çaresizlik hissi
kendine acıma hali
ve tüm bunların geçeceğini bilmek
bir şekilde...
hoşçakal
03.07.2007 - 17:19bazen, ne yaparsan yap olmaz.. o zaman ancak ayak izi bile birakmadan gidilir, sikayet bile etmeden, hatta sirtini bile donmeden... olmamisliga dair en ufak bir pismanlik dahi yoktur.. lakin su olmamislik bitirir insani, parcalar, mahveder. en iyisi daha fazla ugrasmadan, tum gucu tuketmeden birakmak, gitmek. sen hala yanindaymiscasina girmek, yurumek..
kitap
03.07.2007 - 17:13her kitap ayrı bir yaşamdır. insanın kendi yaşamına bir başka yaşamdan bakabilmesini sağlar. başka yaşamsal öğeler ekler insana, acıyı paylaşır, aynı acılara maruz kalan pek çok dost kazandırır sayfaları arasında. kitap sıradan konuşmaları cümleler kurabilmekle değiştirir. algıyı, anlamayı besler. yalnızlığın en sadık paylaşımcısıdır. hayallerin dile geldiği arenadır kitap. hayal kurabilmeyi cesaretlendirir başucuna uzanarak.
kitap
03.07.2007 - 17:12farklı dünyalara açılan bir kapı,bakış açısındaki kapıların açılımlarını da değiştirebilen,gerçekle daha fazla örtüşmeyi sağlayan sayfalar bütünü...
keşke
03.07.2007 - 17:08yorgunluğun dile gelmiş halidir. hayat yolunda onca yük gelip geçer üstünüzden. her seferinde karşı koyarsınız gücünüz yettiğince. ne olacağını hiç tahmin etmediğiniz bu yolu, adım adım ve koşarak gider durursunuz. ve an gelir iki dakika soluklanma ihtiyacı hissettiğiniz zaman, şöyle bir geriye doğru bakar ve yolculuğunuzun anılarını düşünürsünüz. geçmişte kalan izleri yad eder ve o sözcüğü haykırırsınız sessizce.
geçmişin acı hatıraları ve pişmanlıkları, ayak izi gibi kalmıştır yolunuzun üzerinde. ve derin bir of çeker, yine keşkeleri savurursunuz yolunuza. bu sefer umutlarınız ve gerçekleşmesini istediğiniz beklentileriniz için.
böyledir keşkeler. yol devam ettikçe gizli saklı ya da alenen belli eder kendini, bırakmaz sizi.
yalan
03.07.2007 - 17:05güveni yerle bir edendir; en çok da dile getirilmeden söylenenidir, yaşatılanıdır insanın içini acıtan. dilin tutulup, dudakların kuruduğu halde gözler itiraf ediverir herşeyi, film kopar...
hayal
02.07.2007 - 15:36seni hayatta tutandir, bi inada yaşatan.. 'silkelen gerizekali, dunyanin sonu olmeden gelmeyecek' dedirten. her yeni gune giyindiren-kuşandiran, seni hazirlayan.
'bak yine ayaktayim, bu gun savasmak icin uyandim. bugun herkesden daha guclu uyandim. sanki gece onca kabusu ben gormedim! '
hayal
02.07.2007 - 15:33söyle desem köşeli cümleler kuracaksın
-dinle desem susacaksın
-susma desem gözlerin de kapanacak
-n'oldu desem kafan karışacak
-karışma desem uzaklaşacaksın
-dur desem gönlün durulacak
-şöyle desem...
...
..
.
bir şekilde varolduğunu hissetmeye çabalıyordum:kimi zaman oluyordu, kimi zaman olmuyordu.
gökte ararken yerde bi kalp buldum..dün...kendine gelip kendinden geçmiş, suskun mu suskun..
yardıma muhtaç çok sesli dertler korosu var içinde...sorunun nedir diye soruyor...
şarkılarını kimse duymuyor...ses çıkmıyor...
ne biçim hayalsin sen? içimde bir alay yer kaplıyorsun.
ayırdığın renkli ipliklerini hayatının, örsen diyorum. fırfırlı bir tokayla tuttursan.
kimseyle hesaplaşmasan. hesabı sen ödemesen artık diyorum.
kaygılarını paspas yapıp ayakkabılarını silsen, yola temiz çıksan diyorum.
havai fişek gösterisi gibi oldum, bana bi anlam ver, sen de kutla diyorum.
yokoluyor biliyorum, ama içtiğin sulara yazıyorum.
kime söylüyorum? ..
seni seviyorum.
(şşş...o gözlerin arkasındaki! ..kandırma gözlerini. :))
insan
02.07.2007 - 15:27başladığı yere dönmeye çalışırken her seferinde başka bir kimlikle aynı yoldan yürüyen, düşe kalka da olsa yürümesini öğrenecek olan, yaşadığımız çağda varoluş gereğini iyice unutmuş, yer ile gök arasında gidip gelen, kendini yendiği sürece kahraman olan, ölebildiğince ölümsüz varlık.
insan
02.07.2007 - 15:27ne garip bir oyuncak şu insan! yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur.
kendisine ve çevresine ait hiçbir şeyi bilmez. bir nevi ıstırap makinesi.
iplerini başkaları çeker. hantal ve şapşal bir robot. neye sevinir bilinmez.
sınırsız olan yalnız hayalleri ve acı kabiliyeti. etten bir kafes ve aciz içinde çırpınan bir ruh.
vücut araba akıl arabacı. ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden atlar..
buda haklı: varolmak için yokolmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin.
bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? ne olacağını bilen var mı?
kader hep oynayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. alkış sahtekarların
insan
02.07.2007 - 15:22para ile sahip olunabilen tüm degerleri çıkarıldığında geriye kalandır
üniversite
02.07.2007 - 15:18ülkemizde; bilginin metaya, öğretim elemanının satıcıya ve öğrencinin müşteriye dönüştürüldüğü, piyasa temelli bir toplumsal yeniden yapılandırma mantığıyla büyümeye çalışan bir yer haline gelmiştir. varolan ve ısrarla sürdürülen bu yök mantığıyla ortaya çıkan durum acıdır. bilimsel üretimden uzaklaşmış, insanlığı sarsacak yayınlarıyla değil kenti sarsacak sponsorlu bahar şenlikleriyle adını duyuran, yasaklamalarla öğrencilerini dışlayan bu yapının yeniden şekillenmesi gerekmektedir.
kamu kaynaklarının vakıf üniversitelerine kaydırılması hali bu hızla devam edip, şirket yönetim kurulları gibi çalışan üniversite kurulları olduğu sürece, reklamlara bulanmış kantinler uygulama laboratuvarlarından büyük olacaktır.
madde
02.07.2007 - 14:42zaman ve mekan kavramları varsayıldığında teorik olarak ifade ettiğimiz çünki algılanma metodu olarak sadece elektriksel sinyallerin yorumlanma bütünü olan bir tür kabullenme.
iffet
02.07.2007 - 14:40anlamı maalesef bir filmin ismine sıkışmış, sahipliği salaklık adledilen unutulmuş bir kavram, güzel bir duruştur. insanı hayvandan ayıran en büyük erdemlerden biridir bir de...
iffet
02.07.2007 - 14:40genellikle sadece namus üzerinden tanımladığımız, halbuki içinde hayata dair bir tavır olan bir çeşit alçak gönüllülük olan mefhum.
aforizma
02.07.2007 - 14:37klişe ile arasındaki mesafe sanıldığından daha kısadır.
aforizma
02.07.2007 - 14:37klişe ile arasındaki mesafe sanıldığından daha kısadır.
dost
02.07.2007 - 14:34anlattiginiz seyleri kacinci kere dinlediginin hesabini tutmayan, sacmalamaniz halinde bile hosgoruyle yaklasan, acil durumlarda numarasi bilincdisi cevrilen kisi.
dost
02.07.2007 - 14:33sevdicek bir kenara dursun, insanın canını bile emanet edebileceğini bildiği, karşısında savunmasız kalabildiği, rahat davranabildiği, güvenebileceğinden emin olduğu insandır dost. kötü bir şey olduğunda yanınızda olacağını bildiğiniz insandır. sizi tanıyan, hangi olaya nasıl tepki verebileceğinizi tahmin eden ve en önemlisi tepkilerinizi önemseyen insandır. hayatı paylaştığınız ve bir şekilde hayatını daha iyi yapmaya çalıştığınız, beceremeseniz de iyi dileklerle -siz de zerresi kalmamış olsa da- ümit aşılamaya çalıştığınız kişidir. her durumda arkasında olmaktan gurur duyduğunuz ve asla yakınmadığınız, verilenlerin kıymetini bilecek ve sömürmeye kalkışmayacak oluşumdur. az bulunan*, bulunduğunda da kıymeti bilinmesi gereken bir kavramdır.
aşk
02.07.2007 - 14:30'aşk nedir söyle, kayboldum
belki bir düşte unutulmak
her sabah bir dev masalında uyanınca
hep çocuk kalmak, kurtulmak
aşk
02.07.2007 - 14:25kocaman bir resimdir, hayatın tablosudur aşk. içindeyken, onu yaşarken fark edilemeyen güzellikler, yaşam detayları dışına çıkıldığında, yani uzaktan bakıldığında anlaşılır. yakından bakılınca anlaşılamayan ve piksel piksel göz yoran renkler uzaktan bakılınca anlaşılır ki, harikulade bir gökkuşağının sevgilinin beline sarılı hareleridir...
sagopa kajmer
02.07.2007 - 14:22yer altıyla popüler olmak arasında nasıl bir denge kuracağını merak ettiğim mc. bir pessimistin gözyaşları ile sadece kendisinin değil rap müziğin en güzel albümüne imza atmıştır.
rock
29.06.2007 - 18:39endüstriyel zamanların müziği. dev çelik fabrikalarında çalışan işçilerin, amerikan proleteryasının müziği olarak doğdu.
rockseverler bana kızmasın, ki ben de aslında onlardan biriyim, üretim biçimindeki değişiklikle birlikte ortadan kalkmasa da giderek daha az popüler olmasına şaşmamalı. hala iyi rock grupları ve müzisyenleri çıkıyor (: white stripes) (pj harvey) ama bir daha led zeppelin, deep purple, ozzy osbourne, metallica, motörhead, iggy and the stooges ve daha sayamıyacağım niceleri gibi rock grupları çıkar mı? sanmam.
artık hip hop ve tekno var. bilgisayarla üretiliyor çoğu kez masa başında. hakim üretim biçimindeki gibi.
rock da belli bir üretim biçiminin yansıması idi ve onunla birlikte en azından batıda marjinalleşiyor. çin'de pekala mümkün ama.
bu rock müziğin tamamen ortadan kalkacağı ve dinlenmez olacağı anlamına gelmez tabii. insanlar hala bunları keyifle dinlemeye devam edecek ama bir tür nostalji olarak.
sonuçta doğan herşey ölür biliyoruz ama ortadan kalmaz tamamen.
Toplam 1002 mesaj bulundu