'düşünceye, nesnesiyle birleşmesi, dolayısıyla buna karşıt bütün yaşamsal deneyimleri bastırması için dinamik gücü veren prensip, çekim yasası, diğer adıyla söylemek gerekirse sevgi yasasıdır. bu sonsuz ve temel prensip her varlığın, her felsefik sistemin, her dinin, her bilimin doğasında bulunur. sevgi yasasından kaçış yoktur. o, düşünceye canlılık veren duygudur. hissetmek arzudur; arzu da sevgi. sevgiyle aşılanmış bir düşünceyi yenmek mümkün değildir.'
sabahlara kadar oturulmayan zamanların, gözlerini kapadığı anda uyuyan kaygısız insanlardan olunacak günlerin geleceği umudu, huzur arayışı, aşk arayışı belki, belki bir dost arayışı belki iç burkan, kalbe baskı yapan her şeyden uzaklaşma isteği.. ağlarken, müzik dinlerken, efkarlanıp şarkı söylerken, akla gelenler kalbi acıtır, kalbin acısı parmak uçlarında hissedilirken halen söylenebiliyorsa yaşama sevinci bile denebilir bu üç kelime için..tabi her zaman böyle dolaylı anlamlar içermez, sadece ihtimal de bildiriyor olabilir..belki bir gün silerim bu entryi, ya da silerler benim yerime, belki bir gün işte..
unutmak demek değildir.
bir dahaki hatada affedilen şeyin hatırlatılmayacağı demek ise, hiç değildir.
sadece, bir şans daha vermekten ibarettir.
'bak affediyorum ki bir daha tekrarladığında' yüzüne vurabileyim diye! ' anlamı da içeriyorsa eğer, büyüklüğün şanından falan da değildir. düpedüz, stratejik bir hamledir.
hatayı yapan kişi insana ne kadar yakınsa, yapması o kadar zorlaşan eylem.. sıradan bir insanın yaptıkları kısa sürede affedilebiliyor evet ama en yakın arkadaşların yaptıkları affedilemiyor veya bir şekilde en son affedilenler onlar oluyor... ama ne yazık ki çok sevdiğiniz bir insan sizi bir türlü bağışlayamadığında 'demek ki çok seviyormuş beni, evet evet' diyip mutlu olamıyorsunuz, zaten polyanna bile bir dostun sizi affedememesi kadar acı bir olayın güzel bir yanı olduğunu söylemeyecektir kanımca... evet...
yarısı dolu olan bardağın nasıl yarıya indiğini, neden yarıya indiğini, neden her zaman dolu olmadığını, başkalarının bardaklarının neden ve nasıl daha dolu olduğunu, eninde sonunda bardağın tamamen boşalacağını düşünen kişi.
sevildiği sanılan ruha bir tehdit, gözüpek bir isyan, yiğitçe bir sitem ve kurtuluş (sanısı) olduğunda kalakalma sebebidir, isteyiş sanılgısından ibarettir.
henüz olmadığında ise, bu tehdit, yalnız itaatkarlıkla, taakatle, şiddetli bir red ile karşılanır. ve oluşabileceği dehşetle her daim sarsılınır, tehditkarcıya sezdirilmeden. tehdit karşısında yapılan her alay ya da suskunluk kurbanı kışkırtma sebebidir, (bilmeyene) cellatlıktır*.
ve en nihayetinde eylendiğinde her taraf ve bertaraf koşulların mantığına yenilgidir*.
ölümünü seçebilmektir. ve ölüm bir sondur, çözüm değil. insan kendi ölümünü seçebilme hakkına sahiptir -eğer hak aranıyorsa, aslolan yaşamaktır, yaşatmaktır. ve aslında aslolanı kimse bilemez. gerçek inancınızdır.
bir zamanlar önemsenmiş şeylere uygulanamayan eylem. ne kadar değerlerini kaybetseler de hiçbir zaman unutulamazlar. unuttum sanırsınız fakat onlar derinlere bir yerlere saklanmışlardır, abuk subuk zamanlarda ortaya çıkarlar her şeyi mahvetmek amacıyla. buna izin verip vermemek sizin elinizdedir tabii; ama unutmamışsınızdır işte. kendinizi kandırmışsınızdır.
unutulan kişinin, geçmişte, unutan kişinin sadece gözünün önünde olduğu için, onun bakış açısına girebildiği gerçeğini açıklayan yeni gerçek. bu gerçeğe göre,unutulan, unutanın, kaşlarının altındaki gözüyle gördüğü dünyadan, gönlünün gözünün körlüğüyle hiçe sayılarak atılmıştır.
gerçeği ile sahtesi kimden utandığınızla anlaşılandır. eğer aynada kendinize sakınmadan bakabiliyorsanız ve buna rağmen utandığınızı söylüyorsanız; tribunlere oynamakdır yaptığınız; o kadar.
insanların idrak yollarında onulmaz tahribata yol açabilen bir enfeksiyon hastalığı.
takım taraftarlığının doğuştan geldiğini iddia etmekten, hepsi masif zihniyetin birer ürünü olan küfürlü tezarühatları akademik üslupla tefsir etmeye kadar giden belirtiler şeklinde kendini gösterir.
bir adam düşünün ki bahçesine yüzlerce ağaç dikmiş; meşe, kavak,elma, kiraz, dut vs. sayısız. sadece gelen geçen gölgesinde dinlensin, acıkan meyvesinden yesin, üşüyen kuruyanları yakıp ısınsın, kuşlar,böcekler yuva yapsın vs.diye. sayısız..yani sadece iyilik hali için. ama insanların büyük kısmı ağacın dallarını koparıp silah yapmış, köklerinden zehir çıkarmış, sapını darağacı olrak kullanmış..
işte kötü niyetler yüzünden geçimsizlik ve şiddet başgöstermesi sonucu bu ağaçları diken adama küfreden diğer insanlar ne ise hiç bir bilgi edinme lüzumu görmeden islamı aşağılayanlar da aynıdır benim için...
gökyüzüne bakıp uzaktaki kara bulutu görmek yerine kuşları ve güneşi görmeye çalışmak lazım..
derinlerde biryerde ruhumun bir köşesinde sonsuza açılan pir pencere. o pencereden pırr diye ucup giden bir kuş. kuşun gözlerinin altından süzülüp giden vadiler, vadilerde başıboş koşan vahşi at sürüleri, atların yelelerinde şavkıyan güneş,süzülen rüzgar, rüzgara karşı kanatlarını germiş keyifle süzülen martı, martıyı izleyip sigarasını tüttüren balıkçı, balıkçının kayığının bordasını yalayan deniz, denizin içinde parlayan balık, balığın pulundan yansıyan ışık, o ışığın derinlerde biryerde ruhumun bir köşesinde açtığı pir pencere.
'rüzgarda savrulan yaprak özgür değildir.'
özgür olabilmek için seni kısıtlayan her şeyden, herkesten, her düşünceden uzaklaşmalısın.
bu yalnızlık acı verecek.
kendine dönmelisin. kendini tanımalısın herkesten önce.
sakın vazgeçipte geri dönme. döneceğin yer senin ait olduğun yer değil.
eğer gerçekleri istiyorsan, yalnız gerçekleri, devam et.
aksi halde, zahiri mutluluklar istiyorsan, bu senin seçimin, dön geri.
uzaklaş kendinden, kaybol diğerlerinin arasında.
toplumumuzun parayı çuvalla kazanan sınıfı hiçbir şekilde hammadde sıkıntısına düşmemiştir ki başka ülkelerin zenginliklerini sömürsün, muhtemelen üretmek zor gelmiştir kendilerine... aslında bu şahıslar sömürülen bir toplumun parçası olmaktan bile kurtulamadılar, içleri acıdı bu duruma! hem sömürüldüler hem sömüremediler... sömürmeleri gerek acılarını hafifletmek cüzdanlarını şişirmek için, ama neyi? kurtlar vadisi cevabı çoktan buldu: cehalet! evet haklılar cehalet hiç bu kadar para etmemişti....
bazen en silik, bazen de en goze carpan kisiler olurlar.ortamdan ortama, dakikadan dakikaya degisen ruh hallerindendir.kendilerini siradan hissettikleri bazi dakikalarda cok mutlu, bazi dakikalarda cok mutsuz olabilirler.
düşünce
06.07.2007 - 16:39kalkinca nin zit anlamlisi.
skolastik dusunce antik yunan kalkar.
:))
düşünce
06.07.2007 - 16:37'düşünceye, nesnesiyle birleşmesi, dolayısıyla buna karşıt bütün yaşamsal deneyimleri bastırması için dinamik gücü veren prensip, çekim yasası, diğer adıyla söylemek gerekirse sevgi yasasıdır. bu sonsuz ve temel prensip her varlığın, her felsefik sistemin, her dinin, her bilimin doğasında bulunur. sevgi yasasından kaçış yoktur. o, düşünceye canlılık veren duygudur. hissetmek arzudur; arzu da sevgi. sevgiyle aşılanmış bir düşünceyi yenmek mümkün değildir.'
belki bir gün
06.07.2007 - 16:26sabahlara kadar oturulmayan zamanların, gözlerini kapadığı anda uyuyan kaygısız insanlardan olunacak günlerin geleceği umudu, huzur arayışı, aşk arayışı belki, belki bir dost arayışı belki iç burkan, kalbe baskı yapan her şeyden uzaklaşma isteği.. ağlarken, müzik dinlerken, efkarlanıp şarkı söylerken, akla gelenler kalbi acıtır, kalbin acısı parmak uçlarında hissedilirken halen söylenebiliyorsa yaşama sevinci bile denebilir bu üç kelime için..tabi her zaman böyle dolaylı anlamlar içermez, sadece ihtimal de bildiriyor olabilir..belki bir gün silerim bu entryi, ya da silerler benim yerime, belki bir gün işte..
affetmek
06.07.2007 - 16:23unutmak demek değildir.
bir dahaki hatada affedilen şeyin hatırlatılmayacağı demek ise, hiç değildir.
sadece, bir şans daha vermekten ibarettir.
'bak affediyorum ki bir daha tekrarladığında' yüzüne vurabileyim diye! ' anlamı da içeriyorsa eğer, büyüklüğün şanından falan da değildir. düpedüz, stratejik bir hamledir.
affetmek
06.07.2007 - 16:22en zoru da, geceleri uyumadan önce uykuları kaçıran ve kişinin kendisine sadece kendisine yönelik olan kızlgınlıklarını bağışlayabilmesidir
affetmek
06.07.2007 - 16:21hatayı yapan kişi insana ne kadar yakınsa, yapması o kadar zorlaşan eylem.. sıradan bir insanın yaptıkları kısa sürede affedilebiliyor evet ama en yakın arkadaşların yaptıkları affedilemiyor veya bir şekilde en son affedilenler onlar oluyor... ama ne yazık ki çok sevdiğiniz bir insan sizi bir türlü bağışlayamadığında 'demek ki çok seviyormuş beni, evet evet' diyip mutlu olamıyorsunuz, zaten polyanna bile bir dostun sizi affedememesi kadar acı bir olayın güzel bir yanı olduğunu söylemeyecektir kanımca... evet...
kürt
06.07.2007 - 16:08En az biz Türkler kadar insan cehaletinin kurbanı olanlar var.
pesimist
06.07.2007 - 16:06yarısı dolu olan bardağın nasıl yarıya indiğini, neden yarıya indiğini, neden her zaman dolu olmadığını, başkalarının bardaklarının neden ve nasıl daha dolu olduğunu, eninde sonunda bardağın tamamen boşalacağını düşünen kişi.
intihar
06.07.2007 - 16:01sevildiği sanılan ruha bir tehdit, gözüpek bir isyan, yiğitçe bir sitem ve kurtuluş (sanısı) olduğunda kalakalma sebebidir, isteyiş sanılgısından ibarettir.
henüz olmadığında ise, bu tehdit, yalnız itaatkarlıkla, taakatle, şiddetli bir red ile karşılanır. ve oluşabileceği dehşetle her daim sarsılınır, tehditkarcıya sezdirilmeden. tehdit karşısında yapılan her alay ya da suskunluk kurbanı kışkırtma sebebidir, (bilmeyene) cellatlıktır*.
ve en nihayetinde eylendiğinde her taraf ve bertaraf koşulların mantığına yenilgidir*.
intihar
06.07.2007 - 16:00ölümünü seçebilmektir. ve ölüm bir sondur, çözüm değil. insan kendi ölümünü seçebilme hakkına sahiptir -eğer hak aranıyorsa, aslolan yaşamaktır, yaşatmaktır. ve aslında aslolanı kimse bilemez. gerçek inancınızdır.
intihar
06.07.2007 - 15:59en büyük kaçış
unutmak
06.07.2007 - 15:52bir zamanlar önemsenmiş şeylere uygulanamayan eylem. ne kadar değerlerini kaybetseler de hiçbir zaman unutulamazlar. unuttum sanırsınız fakat onlar derinlere bir yerlere saklanmışlardır, abuk subuk zamanlarda ortaya çıkarlar her şeyi mahvetmek amacıyla. buna izin verip vermemek sizin elinizdedir tabii; ama unutmamışsınızdır işte. kendinizi kandırmışsınızdır.
unutmak
06.07.2007 - 15:49Hep benimle ve beraber bütün unuttuklarım...
unutulmak
06.07.2007 - 15:46unutulan kişinin, geçmişte, unutan kişinin sadece gözünün önünde olduğu için, onun bakış açısına girebildiği gerçeğini açıklayan yeni gerçek. bu gerçeğe göre,unutulan, unutanın, kaşlarının altındaki gözüyle gördüğü dünyadan, gönlünün gözünün körlüğüyle hiçe sayılarak atılmıştır.
ama unutulanlar da unutabilirler.
unutmaları gerekir.
utanma
06.07.2007 - 15:44gerçeği ile sahtesi kimden utandığınızla anlaşılandır. eğer aynada kendinize sakınmadan bakabiliyorsanız ve buna rağmen utandığınızı söylüyorsanız; tribunlere oynamakdır yaptığınız; o kadar.
hiyerarşi
06.07.2007 - 15:40her hangi bir sistemin kaostan uzaklasma gudusudur. hiyerarsi kavrami her ne kadar sevilmese de esyanin tabiatina ait bir gereksinimdir
futbol
06.07.2007 - 15:36insanların idrak yollarında onulmaz tahribata yol açabilen bir enfeksiyon hastalığı.
takım taraftarlığının doğuştan geldiğini iddia etmekten, hepsi masif zihniyetin birer ürünü olan küfürlü tezarühatları akademik üslupla tefsir etmeye kadar giden belirtiler şeklinde kendini gösterir.
futbol
06.07.2007 - 15:31modern çağın meydan savaşı... bundandır ki sık sık oyun ve savaş arasındaki çizgi silikleşivermekte...
islam
06.07.2007 - 15:20bir adam düşünün ki bahçesine yüzlerce ağaç dikmiş; meşe, kavak,elma, kiraz, dut vs. sayısız. sadece gelen geçen gölgesinde dinlensin, acıkan meyvesinden yesin, üşüyen kuruyanları yakıp ısınsın, kuşlar,böcekler yuva yapsın vs.diye. sayısız..yani sadece iyilik hali için. ama insanların büyük kısmı ağacın dallarını koparıp silah yapmış, köklerinden zehir çıkarmış, sapını darağacı olrak kullanmış..
işte kötü niyetler yüzünden geçimsizlik ve şiddet başgöstermesi sonucu bu ağaçları diken adama küfreden diğer insanlar ne ise hiç bir bilgi edinme lüzumu görmeden islamı aşağılayanlar da aynıdır benim için...
gökyüzüne bakıp uzaktaki kara bulutu görmek yerine kuşları ve güneşi görmeye çalışmak lazım..
özgürlük
06.07.2007 - 15:18derinlerde biryerde ruhumun bir köşesinde sonsuza açılan pir pencere. o pencereden pırr diye ucup giden bir kuş. kuşun gözlerinin altından süzülüp giden vadiler, vadilerde başıboş koşan vahşi at sürüleri, atların yelelerinde şavkıyan güneş,süzülen rüzgar, rüzgara karşı kanatlarını germiş keyifle süzülen martı, martıyı izleyip sigarasını tüttüren balıkçı, balıkçının kayığının bordasını yalayan deniz, denizin içinde parlayan balık, balığın pulundan yansıyan ışık, o ışığın derinlerde biryerde ruhumun bir köşesinde açtığı pir pencere.
özgürlük
06.07.2007 - 15:15'rüzgarda savrulan yaprak özgür değildir.'
özgür olabilmek için seni kısıtlayan her şeyden, herkesten, her düşünceden uzaklaşmalısın.
bu yalnızlık acı verecek.
kendine dönmelisin. kendini tanımalısın herkesten önce.
sakın vazgeçipte geri dönme. döneceğin yer senin ait olduğun yer değil.
eğer gerçekleri istiyorsan, yalnız gerçekleri, devam et.
aksi halde, zahiri mutluluklar istiyorsan, bu senin seçimin, dön geri.
uzaklaş kendinden, kaybol diğerlerinin arasında.
kurtlar vadisi
06.07.2007 - 15:12toplumumuzun parayı çuvalla kazanan sınıfı hiçbir şekilde hammadde sıkıntısına düşmemiştir ki başka ülkelerin zenginliklerini sömürsün, muhtemelen üretmek zor gelmiştir kendilerine... aslında bu şahıslar sömürülen bir toplumun parçası olmaktan bile kurtulamadılar, içleri acıdı bu duruma! hem sömürüldüler hem sömüremediler... sömürmeleri gerek acılarını hafifletmek cüzdanlarını şişirmek için, ama neyi? kurtlar vadisi cevabı çoktan buldu: cehalet! evet haklılar cehalet hiç bu kadar para etmemişti....
yengeç burcu
06.07.2007 - 11:29bazen en silik, bazen de en goze carpan kisiler olurlar.ortamdan ortama, dakikadan dakikaya degisen ruh hallerindendir.kendilerini siradan hissettikleri bazi dakikalarda cok mutlu, bazi dakikalarda cok mutsuz olabilirler.
yengeç burcu
06.07.2007 - 11:26yapilan istatistiklerde en yuksek intihar oraninin rastlandigi benimde burcum olan...
Toplam 1002 mesaj bulundu