söyleyiş tarzı ile nedim'inef'iyi çağrıştırdığı iskender pala tarafından,ne zaman ruhu sıkılsa onun bir şiiri ile ruhunu yıkadığı cüneyt ülsever tarafından belirtilmiş şairdir.timas yayınlarından çıkmış intizar,başari bedel ister,zirveye götüren yol: yönetim,müpteladir gemiler benim denizlerime,yürüyelim seninle istanbul'da, aşk ölümcül bir hülyadir,yağmur,rüveyda,gül ve ben, hüznün lalesidir dünya,sensiz kalan bu şehri yakmayi çok istedim kitapları mevcuttur.sağlam şairdir vesselam.
insanı ve surdugu hayat boyuca ona vasıf kazandıran her turlu soyut kavramları ve bu kavramlara olan baglılıgıyla nasıl asağılanıp ne kadar yucelebılecegını olabılıcek en somut seklıyle aktarmayı basarmıs rakıpsız rus edebı dehası. ozellıkle anna karenına da ve ivan ilyic'in olumu adlı eserlerınde psıkolojık hesaplasmaları, ınsanın vıcdanıyla girdigi mucadeleyi tırnaklarıyla bogusurmuscasına aktarır. genel manada bakıldıgı zaman nietzsche'nın ust ınsan tanımı yada montaıgne'nın kirli ırmak benzetmelerını cagrıstıran bır cagrı yapmaktadır ınsanlıga. sanırım tolstoy nedir bölümünde yazar olsaydı 'insan' başlıgına ivan ilyicin olumu kitabını girerdi...
Bir aşk büyüsüne kapılır,
Figan-ı bol olan yürek, mahzun günlerin kertesinde.
Yakar vücudu yek pare eden ateş,
Yanabilmek ise aşk,
Gün aşımına uğrayınca, soğur ateş.
Yanmaz can, yakılmaz canan...
Ben firkatin dehliz gemisinde boğulan
Cesaretsizliğimin, biçaresizliğimin,hengamesindeyim.
Ezanlar okunuyor ruhumun selasında
Yük bu sefer ağır
Ezip geçiyor rabbim...
Firkatin yorgunluğu çürütüyor, hayatımın neşvesini.
İklimim üşüyor...
Susuyorum....! ! !
bak şimdi, ben seni çok seviyorum 'kelime'. sen de beni sevsene. çok sev ama, hiçbir şeye gerek kalmasın.ben 'kelime' diyeyim herkes her şeyi anlasın. yaşanmış ve yaşanabilecek tüm hikayelerin içine seni saklayayım. kimse bulamasın. önüm arkam sağım solum sobe olsun ama ben bile bulamayayım.sonra sen kalabalıktan sıkıl. 'götür beni' de elinden tutup seni güzel bi cümleye alayım. o cümle seni yorarsa çağır beni, bütün noktalamalarımı sana sunayım.
bak kelime, sen iste ben seni maviye boyayayım. sen 'niye mavi? ' deme kelime; çünkü ben de bilmiyorum. hayır, yok başka renk istiyosan söyle. insanlar gözlerimin içindeki parıltıları sorduğunda ben diyeyim 'kelime', sonra sen gülümse. kar yağıyor kelime ama senin mevsimin yok tamam mı? bak kuralları ben koyuyorum bu oyunda. sen bahar yaz kış her şeysin. kelime dinle beni, kime söylüyorum. bana yetmek durumundasın çünkü böylesi sevilemezsin.
kelime, sen bütün ihtilaler, fermanlar ol, ben kalbimde devrim yapayım. sen adını koy, bense nokta.
kelime, senin taşımasını istediğin düşünceye, senin yüklediğin anlama bürünür. fakat bu düşünceyi, anlamı, dinleyene/okuyana taşıyamaz. kelimeye yüklediğin anlamın ne olduğunu ayrıca anlatmak gerekir, ki o zaman da başka kelimelere başka anlamlar yüklersin.
karşıdaki kişi, o kelimelere, aynı anlamları ve aynı düşünceleri yükleyemeyeceğinden, kelimelerle anlaşılmak, anlaşmak mümkün değildir. en azından benim için; çünkü canlıdır derim kelimeler, ve, nasıl bir insanı 'malatya'lı, bursa'lı, zenci, sarışın' diye damgalamak yanlışsa, bir kelimeyi de sadece sözlük anlamıyla kısıtlamak yanıltıdır.
bazı kişilerse, kelimelerin içini boşaltırlar. ve böylece anlaşabilirler.
aczimin külliyatında
tüm istikametlerim sana.
hiçliğimin en hat safhasında
bir tek rotasın;
bir tek seyir.
bir tek seni zayi edemedim
içimin dehlizinde.
kitabelerde biriken
figanımsın.
gecenin kertiğine
büzüşmüş izbeliğimle
istifledim manasızlığımı…
….
gidişinin menziline
düşlerimde öbeklendikçe sen!
ömrümün ehramında
gediklerden
yontuyorum seni.
bir ok gibi
sığıntılığım …
…
Ümid makamında kızıl güller...içimde taşan bir nehir ve gözlerim okçu tepesinde.Dizlerimde takatsizlik,omuz başlarımda ağırlık,teslim olmaya hazır esirinim.
verilecek her ceza katında mükafat bilenecektir.bölünüp bin parça olsam da her zerrem seni tesbih edecektir. yüreğimde Yusuf'i ayetler, Meryem'in duası, Hu ile düşer başım secdene...
çıkart beni bu melun karanlıktan.Kalp okkama batır kalemini nurun yazsın cihana 'kulum beni nasıl bilirse, öyle bilirim 'dediğini.
Bad-ı sabada kapına geldim
nalan olan gönlümle
aşkın şarabına bandımda geldim
firakına mübtela ömrümle
Ey hünkarım sana visal etmek kavlimle
tahammül kalmamış bu biçare halimle
lutfeyle mülkünden bir zerre ile
Şem'in de bir nur ver aydınlanayım
canan derim,canı vermektir istidadım
cilvegahından bir köz düşürde yanayım
tenha yerinde bağın
kırılır kan kırmızı gülleri
bülbül mecnun olur
sukut eder terennümleri
Derdimin şifası sendedir Yarab
Lâl olan dilimin sözü,sendedir Yarab
üryan geldim kapına,günah defterim sendedir Yarab
düçar olmuş dertlerimin eczası sendedir Yarab
Şifamı tez eyle
dilimi söz eyle
günahımı setr eyle
meftun geldim kapına
beni sana ram eyle...
henüz bilincin alanı içerisinde genelliğe yükseltilmemiş ve yalnızlığı içerisindeki yücelik. ortak yaşayan, 'ortak' kavramından başka bir şey bilmeyen çoğunluk için korku kaynağı. gözlerini ve düşüncelerini istisnalara çevirmiş olanlar içinse çoklu hayaller ve imgeler malzemesi.
insancadır. ve fakat zaman iki kişiden birinin insan olamadığı bir zaman iken, beklememektir doğru olan. biri kendini unutmuş, kendini beklemeyi bırakmış, kendini terk etmiş bir 'insan' olma çabasıdır; beklenir; diğeri, kendine tutunmaktan avuç içleri kanamış, hala ağlayabilen 'insan' kalma çabası. ikisi çakışır. geriye de bu başlığın altına kalan cümle kalır işte: yanlıştır beklemek, beklememek lazımdır. kendi yolunda gitmek, zamana doğru.
bir zamanda yolculuk aktivitesidirde ayni zamanda
lakin sadece gelecege seyahat icin yapilir
cok basittir bekledikce gelecege gidersiniz
ne kadar cok beklerseniz kendinizi o kadar cok gelecekte bulursunuz deneyin:')
ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
o kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
başım toprak altında bir maden gibi pişmiş.
nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
dalacağım kendimin hayran hayran seyrine,
diyeceğim; bu dönen şeyler eski yerine,
benim diye baktığım şeylermiydi bir zaman?
külümün rüyasımı yoksa gördüğüm? .. aman!
başımda açılacak fanilerin seması,
ve onların toprağa gercek teması,
bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
toprağın, koşacağım üzerinde yalınayak;
şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
bir beyaz hayaletin up uzun çarşafında,
gezeceğim doğduğum evin odalarını.
geceleyin, koskoca şehrin lambalarını,
bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek;
korku şehrin çelikten sesini tüketecek.
her şey susacak o ân, çalınacak kapılar;
kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
ağzımdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...
geride bıraktığımız doğunun milyonlarca aşığının aziz ruhlarına selam olsun! bize güzel bir ıztırap bıraktınız. yüzbinlerce gün yaşadım ve bundan hiç gocunmadım. 'neden bize acılarla dolu bir dünya bıraktınız? ' diye... bizim için ahret* ve dünya yalnızca şiir miydi? birer hayal miydi? rüyalarımıza karabasanlar girdi. bomboş sokaklarda sevgilinin isimlerini haykırdık. hiç orada olmadılar. kafalardaki güzeli sevdik ve ona anlamlar yükledik 'sen sevgilisin sen sevgilisin' diye... sonunda bir sevgilimiz oldu. kaderimiz ve kederimiz olan ayrılığı bunda da tattık. hayallerimizi bile çaldılar. hayallerimiz bile hayal oldu. bize bunu çok gördüler. adem babamız yaratıldığında ona bir eş bahşedildi. havva annemiz ile adem babamızın birliğinden iki şey çıktı. biri aşk (hâbil) diğeri ise ayrılık (kâbil) ... evet bizim ruhlarımız kötüdür. benim kaderim ayrılıksa bu kâbil'in de kaderidir. ben kötüyüm. ve o yüzden her şeyin sebebini aşkta ararım. âh! mine'l-aşk..'
hayata dair en temel anlamları içinde saklar:
nefes aldığın sürece yaşarsın ve tabii nefes verebildiğin sürece,
hayattan beslendikçe varolursun ve de hayata katabildiğin sürece.
ezelden gelen tecrübesini dinlesek şu bedenin, ruha neler anlatır...
bir nefeste üfürülmüştür töz'ün tini insanoğluna
ve bir nefesiyle ayrılacaktır ruhu bedenden öte yakaya...
içinde umut anlamı yatan kelimedir. türkçe'nin güzelliklerinden birisi mi diyelim, ne diyelim bilmiyorum ama 'sanki kar yağacakmış gibi bir hava var.' derken, olasılık bildirmenin yanısıra aynı zamanda karın yağmasını da umut etmek her dile nasip olacak türden bir şey değildir herhalde.
brutal vokal yapan vokalistler arasında en mükemmellerinden birine sahip grup.
ayrıca harika headbang yapma potansiyelli bir bassçı barındıran dehalar topluluğu.
vokalistin awaking the gods'da her şarkıdan sonra seyirciyi gaza getirmek için söylediği tek bir söz var: marvellous!
'kolay mı
çocukla konuşmak.
otur dersin,
hayır der.
çıra dersin
çamur der.
çiçek dersin
yaprak der.
bulut dersin
yağmur der.
ders dersin
küstüm der.
seni seni dersin
yapma der.
oysa kolay
çocukla konuşmak.
masal de bak
evet der.'
bilmek ya da sanmak kaygılarını ve/ya sancılarını taşımadan söylenebilecek en kestirme ve dünyada üretilmiş tüm dillerdeki en şahane söz..
kullanmayan insanlardan hararetle kaçıp, kullananların yalağına vurmak gerekir kendini bazen
nurullah genç
01.02.2008 - 11:43söyleyiş tarzı ile nedim'inef'iyi çağrıştırdığı iskender pala tarafından,ne zaman ruhu sıkılsa onun bir şiiri ile ruhunu yıkadığı cüneyt ülsever tarafından belirtilmiş şairdir.timas yayınlarından çıkmış intizar,başari bedel ister,zirveye götüren yol: yönetim,müpteladir gemiler benim denizlerime,yürüyelim seninle istanbul'da, aşk ölümcül bir hülyadir,yağmur,rüveyda,gül ve ben, hüznün lalesidir dünya,sensiz kalan bu şehri yakmayi çok istedim kitapları mevcuttur.sağlam şairdir vesselam.
lev nikolaevich tolstoy
01.02.2008 - 11:27insanı ve surdugu hayat boyuca ona vasıf kazandıran her turlu soyut kavramları ve bu kavramlara olan baglılıgıyla nasıl asağılanıp ne kadar yucelebılecegını olabılıcek en somut seklıyle aktarmayı basarmıs rakıpsız rus edebı dehası. ozellıkle anna karenına da ve ivan ilyic'in olumu adlı eserlerınde psıkolojık hesaplasmaları, ınsanın vıcdanıyla girdigi mucadeleyi tırnaklarıyla bogusurmuscasına aktarır. genel manada bakıldıgı zaman nietzsche'nın ust ınsan tanımı yada montaıgne'nın kirli ırmak benzetmelerını cagrıstıran bır cagrı yapmaktadır ınsanlıga. sanırım tolstoy nedir bölümünde yazar olsaydı 'insan' başlıgına ivan ilyicin olumu kitabını girerdi...
susuyorum
01.02.2008 - 11:20Bir aşk büyüsüne kapılır,
Figan-ı bol olan yürek, mahzun günlerin kertesinde.
Yakar vücudu yek pare eden ateş,
Yanabilmek ise aşk,
Gün aşımına uğrayınca, soğur ateş.
Yanmaz can, yakılmaz canan...
Ben firkatin dehliz gemisinde boğulan
Cesaretsizliğimin, biçaresizliğimin,hengamesindeyim.
Ezanlar okunuyor ruhumun selasında
Yük bu sefer ağır
Ezip geçiyor rabbim...
Firkatin yorgunluğu çürütüyor, hayatımın neşvesini.
İklimim üşüyor...
Susuyorum....! ! !
kelime
01.02.2008 - 11:18öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler...
bak şimdi, ben seni çok seviyorum 'kelime'. sen de beni sevsene. çok sev ama, hiçbir şeye gerek kalmasın.ben 'kelime' diyeyim herkes her şeyi anlasın. yaşanmış ve yaşanabilecek tüm hikayelerin içine seni saklayayım. kimse bulamasın. önüm arkam sağım solum sobe olsun ama ben bile bulamayayım.sonra sen kalabalıktan sıkıl. 'götür beni' de elinden tutup seni güzel bi cümleye alayım. o cümle seni yorarsa çağır beni, bütün noktalamalarımı sana sunayım.
bak kelime, sen iste ben seni maviye boyayayım. sen 'niye mavi? ' deme kelime; çünkü ben de bilmiyorum. hayır, yok başka renk istiyosan söyle. insanlar gözlerimin içindeki parıltıları sorduğunda ben diyeyim 'kelime', sonra sen gülümse. kar yağıyor kelime ama senin mevsimin yok tamam mı? bak kuralları ben koyuyorum bu oyunda. sen bahar yaz kış her şeysin. kelime dinle beni, kime söylüyorum. bana yetmek durumundasın çünkü böylesi sevilemezsin.
kelime, sen bütün ihtilaler, fermanlar ol, ben kalbimde devrim yapayım. sen adını koy, bense nokta.
kelime
01.02.2008 - 11:16kelime, senin taşımasını istediğin düşünceye, senin yüklediğin anlama bürünür. fakat bu düşünceyi, anlamı, dinleyene/okuyana taşıyamaz. kelimeye yüklediğin anlamın ne olduğunu ayrıca anlatmak gerekir, ki o zaman da başka kelimelere başka anlamlar yüklersin.
karşıdaki kişi, o kelimelere, aynı anlamları ve aynı düşünceleri yükleyemeyeceğinden, kelimelerle anlaşılmak, anlaşmak mümkün değildir. en azından benim için; çünkü canlıdır derim kelimeler, ve, nasıl bir insanı 'malatya'lı, bursa'lı, zenci, sarışın' diye damgalamak yanlışsa, bir kelimeyi de sadece sözlük anlamıyla kısıtlamak yanıltıdır.
bazı kişilerse, kelimelerin içini boşaltırlar. ve böylece anlaşabilirler.
sen
29.01.2008 - 14:52aczimin külliyatında
tüm istikametlerim sana.
hiçliğimin en hat safhasında
bir tek rotasın;
bir tek seyir.
bir tek seni zayi edemedim
içimin dehlizinde.
kitabelerde biriken
figanımsın.
gecenin kertiğine
büzüşmüş izbeliğimle
istifledim manasızlığımı…
….
gidişinin menziline
düşlerimde öbeklendikçe sen!
ömrümün ehramında
gediklerden
yontuyorum seni.
bir ok gibi
sığıntılığım …
…
bitmek bilmeyen mevsimsizliğin
ikliminde,
tökezlediğim taşlar
kanatır ayak uçlarımdaki gölgemi.
hibe edeceğim neyim kaldı ki
marazi serkeşliğimden
başka?
usumda kuyulanan
sesin,
mülteci yalnızlığımda
girdin düşlerime …
….
ey vefâsız! ...
şimdi, avuçlarımda sakladığım
örümceğin zehrini
akıtıyorum
damarlarıma.
sana olan istikametlerimi siliyorum
usumun haritasından.
idrakine varamadığım
sevdanı bıraktım kapının eşiğine! …
dua
29.01.2008 - 14:48Ümid makamında kızıl güller...içimde taşan bir nehir ve gözlerim okçu tepesinde.Dizlerimde takatsizlik,omuz başlarımda ağırlık,teslim olmaya hazır esirinim.
verilecek her ceza katında mükafat bilenecektir.bölünüp bin parça olsam da her zerrem seni tesbih edecektir. yüreğimde Yusuf'i ayetler, Meryem'in duası, Hu ile düşer başım secdene...
çıkart beni bu melun karanlıktan.Kalp okkama batır kalemini nurun yazsın cihana 'kulum beni nasıl bilirse, öyle bilirim 'dediğini.
Hüsn-ü zannımı yenileyerek, Rahim ismine sığınarak,'la taknetu minallah' ayetinde hıçkıran imamın sesiyle, hasret zincirlerimi kırarak paramparça, 'ne mutlu o gariblere 'nidasını duyunca,cesaretimi korkaklığıma düğümleyerek düştüm kapına! ...
Bad-ı sabada kapına geldim
nalan olan gönlümle
aşkın şarabına bandımda geldim
firakına mübtela ömrümle
Ey hünkarım sana visal etmek kavlimle
tahammül kalmamış bu biçare halimle
lutfeyle mülkünden bir zerre ile
Şem'in de bir nur ver aydınlanayım
canan derim,canı vermektir istidadım
cilvegahından bir köz düşürde yanayım
tenha yerinde bağın
kırılır kan kırmızı gülleri
bülbül mecnun olur
sukut eder terennümleri
Derdimin şifası sendedir Yarab
Lâl olan dilimin sözü,sendedir Yarab
üryan geldim kapına,günah defterim sendedir Yarab
düçar olmuş dertlerimin eczası sendedir Yarab
Şifamı tez eyle
dilimi söz eyle
günahımı setr eyle
meftun geldim kapına
beni sana ram eyle...
sen
17.01.2008 - 12:54senin için,
o mu, diye sordular
o değil, dedim onlara
anladılar.
herşey
25.12.2007 - 21:00iyiden iyiye bilinmeyen bir şey, her şeydir..
ve üstelik, değiştirilemez de.
nefes
25.12.2007 - 20:56Yazık...
tuhaf
08.12.2007 - 16:41henüz bilincin alanı içerisinde genelliğe yükseltilmemiş ve yalnızlığı içerisindeki yücelik. ortak yaşayan, 'ortak' kavramından başka bir şey bilmeyen çoğunluk için korku kaynağı. gözlerini ve düşüncelerini istisnalara çevirmiş olanlar içinse çoklu hayaller ve imgeler malzemesi.
beklemek
08.12.2007 - 16:35o güzelim şiir şöyledir:
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölüyü mezar,
ne de şeytan bir günahı,
seni beklediğim kadar...
geçti, istemem gelmeni,
yokluğunda buldum seni,
bırak vehmimde gölgeni,
gelme artık neye yarar...
N.F.K
beklemek
08.12.2007 - 16:34insancadır. ve fakat zaman iki kişiden birinin insan olamadığı bir zaman iken, beklememektir doğru olan. biri kendini unutmuş, kendini beklemeyi bırakmış, kendini terk etmiş bir 'insan' olma çabasıdır; beklenir; diğeri, kendine tutunmaktan avuç içleri kanamış, hala ağlayabilen 'insan' kalma çabası. ikisi çakışır. geriye de bu başlığın altına kalan cümle kalır işte: yanlıştır beklemek, beklememek lazımdır. kendi yolunda gitmek, zamana doğru.
beklemek
08.12.2007 - 16:32bir zamanda yolculuk aktivitesidirde ayni zamanda
lakin sadece gelecege seyahat icin yapilir
cok basittir bekledikce gelecege gidersiniz
ne kadar cok beklerseniz kendinizi o kadar cok gelecekte bulursunuz deneyin:')
ruh
07.12.2007 - 12:25ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
o kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
başım toprak altında bir maden gibi pişmiş.
nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
dalacağım kendimin hayran hayran seyrine,
diyeceğim; bu dönen şeyler eski yerine,
benim diye baktığım şeylermiydi bir zaman?
külümün rüyasımı yoksa gördüğüm? .. aman!
başımda açılacak fanilerin seması,
ve onların toprağa gercek teması,
bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
toprağın, koşacağım üzerinde yalınayak;
şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
bir beyaz hayaletin up uzun çarşafında,
gezeceğim doğduğum evin odalarını.
geceleyin, koskoca şehrin lambalarını,
bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek;
korku şehrin çelikten sesini tüketecek.
her şey susacak o ân, çalınacak kapılar;
kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
ağzımdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...
N.F.K
yalnızlık
06.12.2007 - 15:40eskiden çok severdim yalnızlığı...
insanlarda kaçar ona sığınırdım...
o da beni sevdi öyle çok sevdiki şimdi hiç birakmıyor...
ah minel aşk
06.12.2007 - 14:49geride bıraktığımız doğunun milyonlarca aşığının aziz ruhlarına selam olsun! bize güzel bir ıztırap bıraktınız. yüzbinlerce gün yaşadım ve bundan hiç gocunmadım. 'neden bize acılarla dolu bir dünya bıraktınız? ' diye... bizim için ahret* ve dünya yalnızca şiir miydi? birer hayal miydi? rüyalarımıza karabasanlar girdi. bomboş sokaklarda sevgilinin isimlerini haykırdık. hiç orada olmadılar. kafalardaki güzeli sevdik ve ona anlamlar yükledik 'sen sevgilisin sen sevgilisin' diye... sonunda bir sevgilimiz oldu. kaderimiz ve kederimiz olan ayrılığı bunda da tattık. hayallerimizi bile çaldılar. hayallerimiz bile hayal oldu. bize bunu çok gördüler. adem babamız yaratıldığında ona bir eş bahşedildi. havva annemiz ile adem babamızın birliğinden iki şey çıktı. biri aşk (hâbil) diğeri ise ayrılık (kâbil) ... evet bizim ruhlarımız kötüdür. benim kaderim ayrılıksa bu kâbil'in de kaderidir. ben kötüyüm. ve o yüzden her şeyin sebebini aşkta ararım. âh! mine'l-aşk..'
böyle bir yakarıştır.
nefes
06.12.2007 - 14:38hayata dair en temel anlamları içinde saklar:
nefes aldığın sürece yaşarsın ve tabii nefes verebildiğin sürece,
hayattan beslendikçe varolursun ve de hayata katabildiğin sürece.
ezelden gelen tecrübesini dinlesek şu bedenin, ruha neler anlatır...
bir nefeste üfürülmüştür töz'ün tini insanoğluna
ve bir nefesiyle ayrılacaktır ruhu bedenden öte yakaya...
subliminal
06.12.2007 - 14:02bilince ulaşma eşiğini geçemeyen, eşik altında kalan ve canlının farkettiğinin farkında olamadığı uyarıcı.
sanki
06.10.2007 - 18:07içinde umut anlamı yatan kelimedir. türkçe'nin güzelliklerinden birisi mi diyelim, ne diyelim bilmiyorum ama 'sanki kar yağacakmış gibi bir hava var.' derken, olasılık bildirmenin yanısıra aynı zamanda karın yağmasını da umut etmek her dile nasip olacak türden bir şey değildir herhalde.
balık
06.10.2007 - 18:05bugün olmak istediğim şey.
mavi fosforlu bir balık olsam.okyanuslar benim olsa, unutsam suyun üstündeki kuru dünyayı.
haggard
06.10.2007 - 18:01brutal vokal yapan vokalistler arasında en mükemmellerinden birine sahip grup.
ayrıca harika headbang yapma potansiyelli bir bassçı barındıran dehalar topluluğu.
vokalistin awaking the gods'da her şarkıdan sonra seyirciyi gaza getirmek için söylediği tek bir söz var: marvellous!
çocuk
06.10.2007 - 17:59'kolay mı
çocukla konuşmak.
otur dersin,
hayır der.
çıra dersin
çamur der.
çiçek dersin
yaprak der.
bulut dersin
yağmur der.
ders dersin
küstüm der.
seni seni dersin
yapma der.
oysa kolay
çocukla konuşmak.
masal de bak
evet der.'
C.Z
bilmiyorum
06.10.2007 - 17:49bilmek ya da sanmak kaygılarını ve/ya sancılarını taşımadan söylenebilecek en kestirme ve dünyada üretilmiş tüm dillerdeki en şahane söz..
kullanmayan insanlardan hararetle kaçıp, kullananların yalağına vurmak gerekir kendini bazen
Toplam 1002 mesaj bulundu