Bora Aslan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • şüphe

    02.06.2008 - 21:57

    gözün önüne inen perdedir. kemririr insanın içini zira günlük yaşamın perspektifi kaybolmuştur. uzun ince bir yol yerine, muhtemelen bazıları uçuruma çıkan sayısız yoldan duyulan korkudur.

  • elektro gitar

    01.06.2008 - 20:24

    bu müzik enstrümanı ile ilgili hayatım boyunca merak ettiğim bir soru olacak:

    elektro gitar acaba johann sebastian bach'ın eline geçseydi neler olurdu?

    nacizene cevabım, insanlık tarihinin bambaşka bir yönde akacağı yönündedir...

  • bas

    01.06.2008 - 20:20

    gerçek basçı parmakla çalar gitarı, sesi insana duygu patlamaları yaşatır, bir grubun iyi bir bassçısı varsa o grubun sırtı yere gelmez örneğin red hot chili peppers...

  • kan

    01.06.2008 - 20:11

    asaleti simgeleyebilir ya da namusu veya öç almayı. şiddette olabilir, dinginlikte.yerine göre kaynar, güldürür, coşturur. yerine göre donar, korkutur, şaşırtır. bir de uykusu var ama onu tam çözemedim...

  • sitem

    01.06.2008 - 20:07

    kırgınım...
    ve bunu gecenin köründe söylüyorum,
    uykunun kaçmayacağını bildiğimden...

  • kaos

    01.06.2008 - 20:05

    mümkün olan en sorunsuz iletişimin gerçekleştiği yer ve zamandır...

  • Yalnız

    01.06.2008 - 20:04

    birey vardır. birdir, tektir, tekildir. bireyler çoğul olduklarında duygularla birlikte durumları oluştururlar. yalnızlık, kişinin başka birine ihtiyaç duymadan yaratabildiği tek durumdur. durumlar; iyi ya da kötü. tekil olan kişi hiçtir. insanın kendi kendine yetebilme hali bir yere kadar sürer ve işte o yerde, birey, yalnızlığının arkadaşı ve avuntusu olarak fotoğraflara, anılara, yani geçmişe ihtiyaç duyar. ama geçmiş, geçmiştir. yalnızlığın ruha verdiği sıkıntıysa insanları komik beklentilere iter. kimi zaman beklenen bir kişi, bir telefon, bir kapı zili ya da umut edilen bir aşk, kişiyi yaşadığı an'a bağlar. beklenti gelecektir ve belirsizdir. insan da bu belirsiz gelecek ve işe yaramaz geçmiş arasında zavallı bir biçimde yaşar.

  • bitti

    01.06.2008 - 19:53

    kaybettiğimiz çok şeyler olur hayatımızda, ya da kullanıp attığımız. ama bunların birçoğuna bitti diyemezsiniz.
    hücrenizin biryerlerinde kalır içtiğiniz suyun molekülleri,ilaçlar karaciğerinizde sigara ciğerinizde bırakır etkisini...

    ama sonra biri gelip bardağınızı kırar...
    anılarınız da toz toprak olur o zaman...
    kristallerini toplarken eliniz de kesilmediyse eğer...

    kelimelerin en hüzünlüsünün gerçek anlamını anladınız demektir...

  • bitti

    01.06.2008 - 19:47

    -bazen-
    'baslayan neydi ki' sorusuna gebe,
    -bazen de-
    hic beklenmedik anda indirilen 'oldurucu' darbe.
    soylemek cok kolay olmasa gerek
    hele yazabilmek...
    ama duymak hepsinden beter
    -hele okumak-
    olumden bile...

  • veliaht

    30.05.2008 - 21:08

    kral: bak oglum, ben ölünce bütün buralarin yönetimi sana kalacak...
    veliaht: inşallah

  • nedir

    30.05.2008 - 18:21

    Makinaya hoşgeldiniz...

  • firkat

    28.05.2008 - 10:43

    Firkat, gece ayazı
    Buz kesiyor eller...
    Yürek ateş harbinde....
    Gözler nakış nakış işliyor damlaları...
    Dolunay ruhumu sarıyor...
    Zaman cenke uğramış sanki...

    İşlemiyor bedenime...
    Yıldırım sesi?
    Ardından gelen yağmurun seli...
    Uyanışım necef çölleri...
    Bu gece zor geçicek ayan...
    Haykırışa geçiyorum, karanlığın kasvetinde
    Ya Rab yok mu gecelerin sabahı?
    Ya Rab yok mu firkatin vuslatı? ...

  • dünya

    28.05.2008 - 10:09

    gitsek de olur kalsak da hissiyatını ara ara iyi dozlarda veren ama kolay kolay bi kalkıp gidiyim denilemeyen mekan...

  • kaçış

    28.05.2008 - 09:52

    hızla uzaklaşmak karanlık karanlıktan ve ilerlemek aydınlık karanlığa doğru.

  • sobe

    28.05.2008 - 09:46

    'kendini suclaman gereksiz
    ucurtman gitti diye seni terkedip..
    cocuktuk, buyuduk ve bitti
    aglama artik, duslerini yitirip

    masumduk, oyun basladi
    goz yumduk, kaybolduk

    oyle cok uzaktik ki
    kendimize gelemedik
    oyle bir saklandik ki
    kedimizi sobeledik'

  • nadas

    28.05.2008 - 09:32

    'daha fazla söylenecek söz'ü olmayanlara(!) , susacak çok şeyi olanlar için, b tarafının sonunda bir de enstrümantal performansı bulunan derin şarkı, fd'nin sözleri olmadan bile çok güzel; kendi şarkısını yazıp kendi penceresinden söyleyebilenlere bir jest...

  • sukutuhayal

    28.05.2008 - 09:26

    konu karşılıksız aşk ise, pek tabii gitarın ağlamasıyla başlar güzel bir şarkı. sözlere illaki arabesk bulaşır. çaresiz bir kabulleniş ve belli belirsiz bir isyan birbirine karşır. bu yönüyle sağlam bir şarkı. nev'in yorumu da çok içli, dokunaklı. ama iki yerine şerh koyma durumundayım küstahça;

    'hani birisi daha çok sever ya bizimkisi o misal'

    bir kere, aşkın 'çok seven tarafı'nda bulunmak, çaresizce de olsa o tarafa konumlanmak güzel bir şey. böyle şarkılar yapabilmek için olsun, yaşanılası bir yer orası.

    'al dedim vur demedim ki'

    ikincisi de bulunduğun yerin doğal sonucu. çok seven sensen ve gerçekse sevgin, 'al' diyemezsin zaten, 'vur' diyeceksin. demelisin ya da böyle şarkılar yapmamak için.

    saygıyla.

  • darbe

    27.05.2008 - 13:46

    darbe
    hayatımıza bir virgül koyup
    yarım nefes alacaktık
    oysa sen...
    virgülden sonra
    yeni bir cümleye başladın...

  • Saklambaç

    27.05.2008 - 13:45

    saklambaç
    sen hep saklambaç oynadın bende
    geçmişinde ebeler bıraktın
    beni duvar yaptın ardıma saklandın
    ebeler geldi duvarı yıktı
    bilmezmiş gibi yaptın
    sen hep saklambaç oynadın bende
    önce kendin saklandın yetmedi
    sonra beni sakladın bana
    ebeler geldi, seni sobeledi
    ben unutuldum saklandığım yerde.

  • ölüm

    27.05.2008 - 13:35

    Ve gözlerime bakışın düşeli beri
    Üç asırlık uykulara kapandı
    Kirpik dağlarım...
    Üzülme!
    İhaneti yoktur huzmelerimin
    Karalarına doğan güneşine
    Ve eşine rastlamadığım böylesi,
    Bir Cehenneme
    Cenneti estiresim geliyor!
    Konuşun siz...
    Suretime çarptı mı
    Dört celladi harf,
    Susturuyor işte beni!
    'Ö'rselenmiş yaşanmışlığıma
    'L'âl ettim ben dilimi
    'Ü'lfetim olmadı
    'M'uhalin olmadığım dünyalara!

  • son

    27.05.2008 - 13:29

    Tebessümlerine hicrân bulaşmış evlerin bacalarından büyüyen savaş yaygaraları zorluyor şimdi tan yerinin kapılarını...Saçmalar uluyor çocukların ağrıyan yarınlarında. Öylesine sessiz saplıyor hıncım çare'siz' liğimi, örümceklere emanet ettiğim mağralarıma.

    Bir çift güvercin izdüşümü bile suçumu bastıramıyor son günlerde cinayet türküleri mi dolanıyor ne sokaklarımda.. Artık yüzüne bakamadığım riyadan kararmış, bu yıpranmış sözleri yırtmalıyım.. Şimdi belki esirgiyorum bir mendilden bile göz yaşlarımı,

    'utanıyor muyum' ne 'acz'iyyetimden. ama gün gelecek elbet, gözlerinin rayihâsına kör eylediğim bakışlarım /cennet/ bakışlarının alevinde kaybolacak.. hesaplar kesilecek

    Son işte...

    Bir avuç topraktan sıyrıl da bak yüzüme.. yıkılmadan karşımda..

  • saklanmak

    27.05.2008 - 13:23

    zamanını bekleyenin birikmesidir...hayatta harcanmaktan korkmak ya da harcanan olmaya direnmektir...

    istemektir.vazgeçmeden ve artarak...çünkü hayatta olmak vardır sonunda....

    bilmektir ki, 'rüyalar tamamlanmaz'...tıpkı zaman gibi...
    rüyalarımızca hayata kalırız, ve inanmakla yaşanacak olan ol-mak için, ve olmaya değen olmak için sabır olmalıdır..devam eder yolculuk...sizede sizden de.bir boşluktan bir boşluğadır...

    varolmak ya da harcanmak arasındaki bilgeliktir...tamamlayıcıdır, ama birinde siz birinde bir başkasına...

  • gül

    27.05.2008 - 13:04

    Tomurcuk, gonca, gül
    Doğum, yaşam, ölüm

    Tomurcuk goncaya güldü.
    Her doğum yaşanacak ölümdü.

    Aşk, doğum sabahında yeni açmış bir güldü.
    Özenle bakılsa bile, her gül bir gün nazından ölürdü!
    Önce açar açılır,yaydığı en hoş kokularla herkesi büyüler,
    Sonra boynunu büker, bükülürdü.
    Aşkın gülmelerinde ağlamasını bilenler; eğilir bükülen gülü alır,kurutur,sonra da bir ömür saklardı.

    Aşk, gül kokulu defterler arasında
    Gül, kurutulmuş aşklar ortasında kalır,
    Naz,sonbahar rüzgarının solduran nefesinde soluklanırdı.

    Doğumla ölüm arasında yaşam,
    Aşkla gülün arasında naz vardı.
    Gül nasıl kurumaya mahkumsa,
    Aşk da öyle unutulmaya mahkumdu.

    Ah ey yaşanan bahar mevsiminin iç üşütmeyen rüzgarlarıyla defterimin arasına düşüp gelen
    Ah,ey kurutulmuş gül
    Senin gibi defterler arasında kalıp tükenmek,unutulmak bize ait değildi.
    Yalnızlık insana ait değildi.

    Ah ey gül,
    Benim naz makamım,

  • hüzün

    27.05.2008 - 12:55

    Acımı elletmiyorum, acır diye ellerin…
    Ben ceplerime hüzünler doldururdum da dağıtmazdım lekelerini…Hataları ört bas eder gibi.
    Hüzünler öylece dışa vurmazdı kendini.
    Hüzün biriktirirdim.
    Peçete biriktirir,pul toplar gibi…
    Hüzün saklardım sevgiliden,
    peçeteyi sudan, pulu zarftan saklar gibi.
    En saklı köşelerde,
    hasır altında mesela…
    Kimse görmesin,
    hele sen hiç görmeyesin,
    görüp de ağlamayasın diye…

Toplam 1002 mesaj bulundu