Bora Aslan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • nihâyet

    28.07.2008 - 23:03

    gökten zembille inen ankebut
    fısıldaşan suizan
    burna çalınan koku
    mahsup edilmemiş düş

    ..
    .
    Sükut

  • boşluk

    28.07.2008 - 23:03

    boşluğa tutturulan iplik,
    eksik zarafet.
    tekmili birden, tedbir
    son kertede, zayi.
    tek bir örnek artık, avuca düşen:
    bağlanmış hurufat…

    tefhimi gizli-saklı
    ötesi, zahir.
    aklın evvelliği
    ziyan bahçelerinin nadas hali.
    ekmek kırıntısı, zaman
    seyrek ve eğreti.

    göğüs, mermer boşluk
    muhayyile, sırça köşk.
    tarif, bitmez bir yol, dirgen
    uzadıkça çoğalan
    üç başlı bilinmeyen.

  • beklenen

    28.07.2008 - 22:47

    uzun süren bir bekleyişin ardından,
    başka bir kimse ya da nesneye yönelse de insan...

    sağlam bir çengeli aklımda çakılı kalan
    ve hep aradığımın ismidir...

    yazık ki o çengel değil, akıldan bir parça kopar böyle sevilen için...

  • gitmeden söylenilecek son söz

    28.07.2008 - 22:43

    yaşanmaz bu şehirde...

  • gitmeden söylenilecek son söz

    28.07.2008 - 22:40

    böyle bir söz hiç yok aklımda,giderken gözlerine bakamıyorsam ne anlamı var ki sözlerin...gitmek bile anlamsız...

  • sigara

    28.07.2008 - 22:22

    72 saat oldu daha almadım ağzıma...böyle devam edeceğim inşallah,tamam biraz gerginim...sekiz yıllık bir arkadaşımdan ayrılmışım gibi hissediyorum kendimi...üstelik o,parasız kaldığım zamanlar hariç beni hiç yalnız bırakmamıştı...

  • yorgun

    27.07.2008 - 23:04

    çoğu kez, haddinden çok parçaya bölünmenin bünyeye ettiğidir yorgunluk

    kalem kağıtsız bir hesabın sonunda, eline bavul alıp da bir oraya bir buraya giderken, her gittiği mesafede kalbinin bir parçasını bırakan, istediklerini elde etme çabasını çoktan sırtındaki heybeden çıkarıp atmış kişiye de yorgun denir.

    o yorgun kişi için: sabah vücudunun uyandığı saatte uyanıp, günü sorumluluklarına, sözlerine mecburiyetlerine, paniklerine, endişelerine, korkularına, üzüntülerine değil de kendine ayrımak, kendi isteklerine göre planlamaktan daha büyük bir lüks olamaz.

    allah herkese bu lüksü yılın yarısında, hadi bilemedin üçte birinde nasip etsin. amin.

  • nasılsın

    27.07.2008 - 22:59

    şaka gibi bir sorudur bu, yanıtı bilinen, yanıtı beklenen.
    beklenmedik yanıtları kabul etmeyen sorudur bu. bir monologdan farkı repliklerin bir kısmının dağıtılmış olmasıdır karşınızdakine.
    nasıl olabilir ki?
    - her dakika daha da acı çekiyorum ve bu acının bir ilacı yok.
    - aşık oldum, ayaklarım yerden kesildi, şu anda bile öyle görünsem de aslında seninle konuşmuyorum. nasılım biliyor musun? ayaklarım basmıyor yere, ben havada yürüyorum.
    - nasıl olmamı istersin? nasıl olmamı tercih edersin? sen ne istersen onu söylerim çünkü, çünkü bekliyorum dakikalardır, saatlerdir, senelerdir, sormanı bana nasıl olduğumu. önemsemeni bekledim, birinin dönüp bakmasını, birinin merak etmesini, birinin sormasını. nasıl olduğumun önemi yok, veya yalnızım işte.
    - ben ruhi bey nasılım.
    - nasıl olmalıyım?
    - nasıl?

  • ayrılık

    27.07.2008 - 22:56

    her ayrılık hatırlatıyor dönüşün ancak O'na olduğunu...boynumu büktüm bekliyorum...belkide beklememeliyim bilmiyorum...

  • aldanmak

    27.07.2008 - 22:55

    dış görünüşe bakıp karar vermek...

  • unutulmayan anlar

    27.07.2008 - 22:42

    unutulmayanlar olmadı hiç,unutulamayanları kaplamış hafızamı...

  • uyumak istiyorum

    27.07.2008 - 22:39

    iki yıldız arası göğe asılı hamak...
    uyku, uyku... zamansız ve mekansız, uyumak.

    uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
    harfsiz ve kelimesiz düşünmek yaradanı.

    ilgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
    bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.

    usandım boş yere hep gitmelerden, gelmelerden;
    bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!

    göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
    kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.

    bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
    raflarda toza batmış peygamberlerden bildiri.

    her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
    bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!

    ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
    yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...

    Necip Fazıl

  • uyumak istiyorum

    27.07.2008 - 22:39

    kimi zaman da öfkenin, stresin, üzüntünün dayanılmaz hale gelip herşeyden uzaklaşmak isteyişin dileğidir. bir uyku süresi de olsa kaçma isteğidir, uyandığında herşeyin düzelmiş olması hayaliyle.. normal zamanlarda zoraki uyuttuğunuz bedeniniz böylesi uç anlarda söz dinleyiverir bazan, bırakır kendini boşluğa...

  • bu da geçer ya hu

    27.07.2008 - 22:37

    bir hattat bu sözden, osmanlı'nın tansiyon ilacı, diye bahsetmişti. pek hoşuma gider...

  • ölmek

    27.07.2008 - 22:36

    var olduğunuz anların bittiğini düsündüğünüz geceleridir ölmek. alabildiğine kaybolmak sessizliğinde kaybolmaktır. uzun bir aradan sonra eski aşklarını hatırlayabilmektir. tüm soluklarının, boşlukla mı yoksa kokladığının hava mı olduğunu öğrenmenin tek yoludur. aslında ölüm sadece yok olma tutkusunun verdiği bir haz'ın sonudur...ecelinde ölmek mi derken depresif insanların bile kendine geldiği andır. can ve candan olma bu korkular en akılsız insanda bile vardır. akıllısınada uğramış halidir...

  • yaşamak...

    27.07.2008 - 22:31

    insan olmak aslında elle tutulur gözle görülür olan, basit ve gayet dünyevi figürlerin; başkalarının idrak edemediği, sadece bireyin kendisinin algılayabildiği şahsa münhasır 'öte gerçeklik'lerinin var olduğuna inanma yarışıdır.

    demirden gemilerin neden batmadığını, bulutların neden irili ufaklı hayvanlara benzediğini ve en güzel kadınların neden paralı organizmaların köleleri olmak için delirdiklerini anladıkça; o çok sevdiğin anlamların teker teker silikleşip kesip durduğun yersiz ahkamlara dönüşür.

    yaşamak işte sen o ahkamlarla avunurken; birilerinin, demirden gemilerin güvertelerinde, irili ufaklı hayvanlara benzeyen bulutların altında ve en güzel kadınların kollarında yaptıkları şeydir...

  • yaşamak...

    27.07.2008 - 22:27

    terk edilmiş bir kent gibiyim,
    bir korku gezinir içimde sokak sokak,
    bende tadılmamış bir zevk,
    anlaşılmamış bir sorudur yaşamak...

  • metallica

    27.07.2008 - 22:20

    an itibariyle istanbul ali sami yen'de konser vermektedir...bir ortak geçmişimiz olmasına rağmen ben bütün bu olanları bin kilometre kadar uzağından takip ediyorum...öyle işte...esefle kınıyorum kendimi:')

  • ağlat beni

    26.07.2008 - 22:17

    uykunda izledim seni, masum ve bir başına...
    bak demin gülümsedin dokununca dudağina..
    bir ayrilik mı eksik yüzünün kivriminda?
    yarin uyandiginda, benden kalacak o da...

    bir fotoğraftir belki bende kalacak olan
    ilkbaharda çekilmiş sonbaharda yakilan
    kör baliklar gibi ağlara takilan..
    sigaramin ucunda derdimi harmanlayan

    ben kendim yapamadim
    bari sen ağlat beni


    mevsimler geçecek
    sesler silinecek
    gözyaşlarin düşecek
    yanaklarin nemlenecek
    ama bir gün gelecek
    tekrar yüzün gülecek

  • yalancı

    26.07.2008 - 22:15

    yanlışlar doğruyu götürür hep...götürmese bile anlamsızlaştırır sönükleştirir...bir yalancı için en hazin sondur işte bu...değerleri değersizleşmiştir kendi doğruları anlamsızdır artık...kendimden biliyorum...

  • görmek

    24.07.2008 - 23:16

    'görmeyi öğreniyorum. bilmiyorum neden, her şey içimde daha derinlere işliyor, her zamankinden daha derinlere. bir iç dünyam varmış da bilmezmişim. her şey şimdi oraya gidiyor. orda neler olup bittiğini bilmiyorum.'

  • afazi

    24.07.2008 - 23:08

    alev alatlı toplumsal afazinin tarih mirasına karşı yapılan saygısızlığın umursanmaması olarak tezahür ettiğine dair örnekler verir. mimar sinan ismi toplum için bir şey ifade etmediği için kabrinin yanından lağım geçmesinin bir mahzuru yoktur. afazi cehalet değildir, kelimelerin anlamının idrak edilmemesidir. kabe'nin ne ifade ettiğini anlamayan zihniyetin kabe'ye tepeden bakan 7 yıldızlı otel yapması afazi için verilebilecek en güncel örnektir.

  • suskunlar

    24.07.2008 - 23:06

    suskun olma halinin insana neler kazandırdıgını bilseydi ademoglu bu kadar konusur da kendini çekinmeden afişe eder miydi diye düşünmüşümdür cogu zaman. gercek olanın içinde, içindeyken gerçegin bu kadar konusmaya gerek kalır mıydı.. belki de evet. çünkü dünyaki en zor hallerden biridir suskun olmak***

    kitabın içinde kaybolup çıkmak istemiyor insan, bitmesin diye direniyorum, daha ne kadar sürer bilmiyorum. bu kadar özlemişken uslubunu yeni bir kitap hediye gibi geldi. yüce gönlüne, sihirli kalemine, varlıgına saglık ihsan efendi...

  • yol arkadaşım

    24.07.2008 - 22:59

    hayat boyu gelenler, gidenler, arkadaşlar, yakın dostlar, ya da sıfatı ne olursa olsun yanına samimiyetini de alıp gelmiş diğer tüm sevdiklerimiz, en sevdiklerimiz, en kızdıklarımız, taraflarından en çok incitildiklerimiz... hayat boyu 'yol'umuza çıkan, zaman zaman birlikte yürüdüklerimiz, yolculukta birşeyler paylaştıklarımız...

    bir de 'o' vardır...

    sadece o'nunla yürümek hafifletir insanın yükünü, içinden çıkılmaz zamanlarda iç ferahlatır, yürümeye devam etmek için güç verir. düşersin kaldırır, bazen kaldırmaz, gücüyle ya da şefkatiyle boğmaz. acı da verir, can da yakar, kalp de kırar. zaten öbür türlüsü ancak sulu filmlerde olur. onunla yürümek, koluna girerek, elini tutarak, arkasında kalarak, önüne geçerek, kızarak, küserek, kıskanarak, gülerek, sevinerek yürümek, yürümenin tek biçimidir. işte o yolda bir gün bir şarkı dinlersiniz, hem yol arkadaşınız yanınızda diye şükredip ağlarsınız, hem de ona bir şey olsa ne yaparım diye ağlarsınız...

Toplam 1002 mesaj bulundu