Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları Doğudan çıkan biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL
O, Mustafa Kemal'di
“Ordu yok dediler, kurulur dedi. Para yok dediler, bulunur dedi. Düşman çok dediler, yenilir dedi. Ve… Bütün dedikleri oldu.”
Bulutlar kara çalıyordu Gelibolu’dan. Mevsimler boşa susuyordu. Yüreği kan ağlıyordu, Şanlı bir tarihin. Denizler yorgun, ağaçlar şaşkındı.
Silah yoktu savunacak, para yok, aş yok. Düşman çoktu, sarmıştı dört yanını yurdumun. Edirne’den Kars’a, Samsun’dan Ardahan’a. Düştü kalelerim bir bir. Düştü Çanakkale, İstanbul, İzmir.
Oysa masmavi bir bakış doğdu, Okyanusun ta derinlerinden. Denizden daha maviydi gözleri. Güneşten daha sarıydı saçları. Kurulur dedi, bulunur, yenilir. Sürdü dik yamaçlarına atını. Eteklerinde ödlek kurtların uluduğu. Kara bulutlarını yararak dağların. Savurdu rüzgârları en dibine çağlayanların. İnatla, azimle.
Sivas, Erzurum, Amasya. Hazırdı ulusum kanat çırpmaya. Sürükleniyordu karanlık tutsağı deryalarından. Dümensiz bir gemi… Ta ki kartal bakışlı bir kaptan, İleri… Dediğinde… İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri… Ne kırk gemi, ne top, ne tüfek… Bükülmüştü çoktan düşmanın beli.
İşte O, Mustafa Kemal’di. Sönmüş ışıklardan sızan bir ışık, Eli kalem tutan, eli barış, eli özgürlük kokan, İşte O, Mustafa Kemal’di, Çanakkale’de destanlar yazan.
Suna Doğanay
ağzından ALLAH ı düşürmeyen içinde şeytanı sarayda ağırlayan dünyevi arzularına dini alet ederek ulaşan sapkınlara ve tüm cehaletiyle bu sapkınlara uşak olan zavallılara Hayyam dan ala bir şiir
Ömer Hayyam 800 küsur yil önce SANKi GüNüMüZ iCiN YAZMIS:
İçin temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun kaç para Hırka tespih post seccade güzel Ama TANRI KANAR MI BUNLARA
Sen sofusun hep dinden dem vurursun Banada sapık dinsiz der durursun Peki, ben ne görünüyorsam o'yum YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ..
Ey kara cübbeli senin gündüzün gece Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE...
Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin kitabını minberini. Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?..
Seni kuru softaların softası seni Seni cehenneme kömür olası seni Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ? HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ?
Yaşamın sırlarını bileydin Ölümün de sırlarını çözerdin Bugün aklın var bir şey bildiğin yok YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN
Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! su durmadan kurulup dağılan evrende BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ!
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL
O, Mustafa Kemal'di
“Ordu yok dediler, kurulur dedi.
Para yok dediler, bulunur dedi.
Düşman çok dediler, yenilir dedi.
Ve…
Bütün dedikleri oldu.”
Bulutlar kara çalıyordu Gelibolu’dan.
Mevsimler boşa susuyordu.
Yüreği kan ağlıyordu,
Şanlı bir tarihin.
Denizler yorgun, ağaçlar şaşkındı.
Silah yoktu savunacak, para yok, aş yok.
Düşman çoktu, sarmıştı dört yanını yurdumun.
Edirne’den Kars’a, Samsun’dan Ardahan’a.
Düştü kalelerim bir bir.
Düştü Çanakkale, İstanbul, İzmir.
Oysa masmavi bir bakış doğdu,
Okyanusun ta derinlerinden.
Denizden daha maviydi gözleri.
Güneşten daha sarıydı saçları.
Kurulur dedi, bulunur, yenilir.
Sürdü dik yamaçlarına atını.
Eteklerinde ödlek kurtların uluduğu.
Kara bulutlarını yararak dağların.
Savurdu rüzgârları en dibine çağlayanların.
İnatla, azimle.
Sivas, Erzurum, Amasya.
Hazırdı ulusum kanat çırpmaya.
Sürükleniyordu karanlık tutsağı deryalarından.
Dümensiz bir gemi…
Ta ki kartal bakışlı bir kaptan,
İleri… Dediğinde… İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri…
Ne kırk gemi, ne top, ne tüfek…
Bükülmüştü çoktan düşmanın beli.
İşte O, Mustafa Kemal’di.
Sönmüş ışıklardan sızan bir ışık,
Eli kalem tutan, eli barış, eli özgürlük kokan,
İşte O, Mustafa Kemal’di, Çanakkale’de destanlar yazan.
Suna Doğanay
ağzından ALLAH ı düşürmeyen içinde şeytanı sarayda ağırlayan dünyevi arzularına dini alet ederek ulaşan sapkınlara
ve tüm cehaletiyle bu sapkınlara uşak olan zavallılara Hayyam dan ala bir şiir
Ömer Hayyam 800 küsur yil önce SANKi GüNüMüZ iCiN YAZMIS:
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka tespih post seccade güzel
Ama TANRI KANAR MI BUNLARA
Sen sofusun hep dinden dem vurursun
Banada sapık dinsiz der durursun
Peki, ben ne görünüyorsam o'yum
YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri
ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA
YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ..
Ey kara cübbeli senin gündüzün gece
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere
ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER
SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE...
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını minberini.
Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık
CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?..
Seni kuru softaların softası seni
Seni cehenneme kömür olası seni
Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ?
HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ?
Yaşamın sırlarını bileydin
Ölümün de sırlarını çözerdin
Bugün aklın var bir şey bildiğin yok
YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN
Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
su durmadan kurulup dağılan evrende
BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ!
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.