Suf Aya Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloji ...

  • Uygurlar

    17.02.2007 - 17:32

    Günümüzde kullanılan ' uygar ' kelimesi bu devletten esinlenerek türetilmiş..

  • TURAN

    17.02.2007 - 17:18

    Eski İran'lıların Türklerin ikâmet ettiği yerlere verdikleri isim..
    Farsça..

  • ölü bir adamın not defteri

    17.02.2007 - 17:12

    Muhtemelen son randevusunun Azraille olacağı yazıyordur..

  • mihver

    17.02.2007 - 17:10

    Hayali çizgi..
    örn:
    Ekvator..

  • Kürtçe Müzik

    17.02.2007 - 16:58

    * '? ' 'v'

    :)

  • zanaat

    16.02.2007 - 16:17

    'zanaat' ve 'sanat' birbirinden farklı anlamlara gelir. 1930 yılına kadar sadece 'sanat' olarak kullanılır iken o yıldan sonra başına bir ' z ' harfi getirilerek sanat kelimesinden ayrılmış. Kasıtlı bir ayırış bu. ve isabetli olmuş bu ayırma.
    Sanat el becerisi yetenek anlamına gelir ve hayal gücünün yaratıcılık ile birlikte harmanlanıp 'tek' bir eser üretmek için çaba harcamak ve nihâyetinde bu eseri üretmektir.Hayal gücünü tuvale, notaya, taşa aktarıp ortaya bütün bir mâmül çıkartmaktır.

    Zanaat ise kelime olarak aynı anlama gelmekle birlikte bu yeteneği bir 'bütünün parçasını' inşa veya tamir etmek için kullanmaktır; meslektir. Usta/çırak ilişkisi vardır zanaatta. Bir bahçenin etrafına dikilmesi gereken demir korkulukları el becerisi, yetenek yardımıyla motiflerle süslemektir mesela.. Hem göze güzel gözükecek hem de işe yarayacak, iş görecektir.
    Sanatta duysal ve görsel haz almanın dışında somut bir işe yararlılık söz konusu değildir..

    Peki kardeşim neden böyle bir ayırıma gerek duydunuz; şartmıydı birbirinden ayırmak bunları? iş felsefeye kayıyor biraz kurcalamayalım bu kısmını. Zaten bu kısmın konumuzla bir ilgisi yok..

  • kurbağa

    16.02.2007 - 14:02

    On İki Hayvanlı Türk takviminde yer almayan tatlı hayvancıktır.
    Yazıktır.
    Domuz, yılan, tavuk hatta sıçan bile bu listeye girmişken 'kurbaka' nın bu listeye sokulmaması üzücüdür.
    Tiz sivil toplum kuruluşlarına heber verile ve bu senenin 'kurbağa yılı' ilan edilmesi için çalışmalara başlanıladır.

  • cüz

    16.02.2007 - 13:58

    Fasikül.

  • cebir

    16.02.2007 - 13:56

    Cebir' kelimesini Türk ve Dünya literatürüne kazandıran kişi Harezmî. Kendisi de Türk aynı zamanda. Bir zamana kadar bu ismin meşhur kimyacı Câbir'in batıdaki ismi olan 'ceber'den türediğini sanılmış fakat aslen Harezmî'nin 'El-Cebr ve’l-Mukabele' isimli eserinden alınmıştır. Zira Almanca ve İngilizce'de de 'algebra' ismiyle telaffuz edilir.
    Kaynaklarda 'cebir' ilminin ismini 'zorlama, baskı uygulama' anlamına gelen 'cebir' kelimesinden alındığına dair direkt bir bilgi yok. Fakat mümkündür. Zira cebir zihni zorlayan ve herkesin kolayca anlayamayacağı (bknz. ben) bir bilim dalı.
    El-Cebr ve’l-Mukabele ismi zaten 'cebir ve eşitlikleri' anlamına geliyor.
    Mukabele'nin tam anlamı karşılık verme ve arapça; zorlayan anlamındaki cebir de arapça..
    Hasılı mümkündür. neden olmasındır yeterki siz isteyin (değildir) ama olabilirdir.

  • tavşan

    16.02.2007 - 11:22

    'tavışgan' daha eski söylenişi 'tabışgan'.
    'tavranmak' (hızlıca hareket etmek) fiilinin türevi olmasını mümkün görerler..
    Ayrıca On İki Hayvanlı Türk Takviminde 4. yıla tekâbül eden yıldır (bknz. tavşan yılı) .
    Sıcak kanlı hayvandır, Ankara'da tavşan avı sezonu yaklaşmaktadır. Ava olan merakımın yanısıra hafiften 'kıyamama' sendromları yaşamaktayımdır. kısmen 'tövbeliyim'dir.
    Kanı sıpsıcaktır, eti kıpkırmızıdır çokta lezîz değildir.
    Geceleri gözü pırıl pırıl parlamaktadır ve feneri tavşanın gözüne tuttuğunuzda hiç biryere kıpırdayamamaktadır. vs.
    Ama tövbeliyimdir, ava gitmeyeceğimdir..

  • handere

    16.02.2007 - 11:08

    Yalova.

  • sürmene bıçağı

    16.02.2007 - 11:07

    Bir Sürmene'li arkadaşıma 'sürmene bıçağının özelliği ne' diye sorduğumda cevabı ' keskin olmasıdır' olmuştu..
    Çok ilginç değil mi..
    Keskin bir bıçakmış.. Sonrada 'neden karadenizlileri tîye alıyorsunuz..? ' diye serzenişte bulunuruz..
    Bizimkiler hakediyor bazen..

  • hamle

    16.02.2007 - 10:54

    Arapça 'yükleniş'.
    Sorumluluğu, doğacak sonuçları yüklenip harekete geçmek.
    'haml etmek' fiilide aynı kökenden; bir başkasına yüklemek anlamında..
    Banka çeklerinde de 'hamiline' ifâdesi kullanılır..
    'yükleniciye' yani o çeki bankaya götüren herhangi birisi çeki tahsil edebilir..
    Birde 'hamule senedi' vardır trenlerde malın yük vagonuna yüklendiğini gösteren belgedir.
    'hammâl' yüklenen demektir.
    Ve son olarak 'hâmile' vardır ki 'yük taşıyan kadın' dır, müennestir.
    Kutsal taşıyıcıdır

  • çapak

    15.02.2007 - 19:02

    'çalbak' daha eskisi 'çelpek'.
    Orijinal türkçe.
    Lügatte 'göz kenarlarında oluşan kurumuş sümük' olduğu yazsada sümük pek yakışmamış gibim sankim.. Artık göze verilen kıymetten midir, gözyaşının kudsiyetinden midir, nedir.. 'sümük' abes kaçıyor biraz..

  • tecessüs

    15.02.2007 - 18:33

    Merak etme, araştırma..
    Cemil Meriç'in yazılarında sık kullandığı bir kelimedir; tecessüs. Kendini anlatırken 'bitmeyen tecessüs sahibi' ifâdesini kullanır, bitmeyen tükenmeyen bir merak.. Ve aynı tecessüsü okuyucusunda da uyandırır.
    'Câsus' kelimeside aynı kökenden; bilgi toplayan, araştıran..
    'cess' vardır daha derininde 'el yordamıyla aramak' anlamında bir fiil.
    İslam literatüründe 'tahassus' un zıddı olarak kullanılır. Tahassustaki mana daha müsbet; tecessüste kusur arama anlamıda var.. Kusurlarıyla beraber arama, araştırma. Fakat Cemil Meriç'in tecessüsünün meyvesi İslamdır. Ne kadar tecessüs edilirse edilsin dürüst bir mütecessisin varacağı kaçınılmaz hakikattir bu.. Ama dürüst bir mütecessisin.. dürüst..

  • müntezir

    15.02.2007 - 17:20

    İntizâr edilen, beklenen; bakılan..

  • metruk

    15.02.2007 - 17:13

    Buda 'terk' ten nasibini alan..
    'metrûk' terk edilmiş, unutulmuş;
    Kayıklarından yoksun metrûk kayıkhane..

  • mükesser

    15.02.2007 - 17:08

    Kesîr..?
    Kırık..
    Mükesser
    Kırılmış...Kesrete uğramış ve kesretten nasibini almış..
    Cemî mükesser.. (kırık çokluk)

  • nüfûz

    15.02.2007 - 17:04

    Delme, delip geçme; içine işleme, etkileme..

  • nüfus

    15.02.2007 - 16:55

    'nefs' kelimesinin çoğulu 'nüfûs'.
    'nefisler'
    'nefis'in iki anlamı var. Bir tanesi kişi, benlik anlamına gelip kısa 'i' ile okunanı (nefis) ,
    diğeri
    çok değerli, çok kıymetli anlamına gelip uzun 'i' ile okunanı (nefîs'.
    Her iki kelimenin kökeninde de 'nefes' var. İki anlama hâiz nefes;
    İlki soluk alma ikincisi çok kıymetli olma..

    O halde kelimenin etimolojisiyle beraber bir tanım yapacak olursak
    ' Nefes alıp veren, hayatını idâme ettirmek için bu kıymetli eyleme ihtiyacı olan benlik, kişilik sahiplerinin tümü'
    gibi bir anlam çıkıyor..

    'Kıymetli insanlar topluluğu' demek isterdim ve yakışanıda bu olurdu zaten.Ama biraz ütopik kaçıyor bu tanım.
    Ama..
    ah..! ama..

  • gitmeden söylenilecek son söz

    01.02.2007 - 22:53

    Allah bes, bâki heves..

  • şimşek

    01.02.2007 - 21:45

    'şügşeg'..
    Yansıma sesten türetildiği söyleniyor..

  • nüans

    01.02.2007 - 18:18

    Fark..
    Aslında kelime ressamlar tarafından türetilmiş.
    Bulut gibi hassas renk tonlamarını birbirinden ayırmak için kullanılmış bir kelime 'nüans'.

  • bahtiyar

    01.02.2007 - 16:55

    'baht'(şans) + 'yâr'(yardımcı)
    Bahtı, şansı kendisine yardım eden; talihli..

Toplam 638 mesaj bulundu