Annelik makâmının kudsiyetini gün gün, saat saat zihninde ve yüreğinde hazmeden adamdır. Annelik hakkı hakkında söylenegelen tüm sözlerin doğruluğunu gözlemleyerek te olsa müşâhede eden adamdır. Çocukluğunda ve gençliğe adım attığı ilk zamanlarda kendi babasının verdiği nasihatları anlamaya başlayan adamdır. Babasıyla yoğun bir empati süreci içerisine girmiş, annesine karşı varolan hürmetini arttırmaya çalışan adamdır. Adamdır..
Yunus Emre'ye ait 'Kâh eserim yeller gibi, Kâh tozarım yollar gibi, Kâh coşarım seller gibi, Gel gör beni aşk neyledi..' dizesinin yalın anlatımı olmaya çalışan terimdir. Becerebilmiş midir? Hayırdır.
Birde kısa devre vardır.
Tamamlaması gereken dönüşü tamamlamadan kısa yoldan pozitif ve negatif yükün kuralsız birleşimleridir.
Atan sigorta da bu kuralsız birleşmenin gayr-ı meşrû çocuğudur.
İnsana teşbih edilebilir. Zira insan tabiatta husûle gelen her olayla dolaylı veya direkt olarak benzeşme gösterebilme yeteneğine sahiptir.
Dönüş, döngü.
Arapça 'devvr' dir kökeni. Elektrikte kullanılan 'devre' üzerinden akım geçmekte olan iletken yolun tamamıdır.
Bunun yanısıra;
devrân (zaman, döngü) , devriye (sınır boylarını dolaşan) , devirdâim (her dâim dönen) vs. aynı kökenden kelimelerdir.
Türkçedeki 'devirmek' (tevürmek) fiiliyle anlam olarak yakınlık olmasına rağmen (altını üstüne döndürmek) ses bakımından benzemediği uzman kişiliklerin görüşleridir.
Bu kadardır..
Mahkeme oturumu. 'Tek celse' tabiri tek bölüm, tek toplanış anlamına geliyor. Birde 'cülüs' var. Osmanlı pâdişahlarının tahta 'oturdukları' zaman yapılan merasim. Dağıtılan ikramlara 'cülüs bahşişi' deniliyor.
'ce-le-se' oturmak..
isminden memnun olmayan kişiliklerin başvurarak tek celsede isimlerini değiştirebilecekleri yerdir. Tek yapmaları gereken (yiyorsa) babalarını mahkemeye vermektir.
Uyuşturucu mafyasının hakkında aldığı infâz kararını duyan,
uyuşturucuyu yerine teslim etmeyip başka yerlere götürüp satan ve parasını çatır çatır yiyen uyuşturucu satıcısının o ân itibariyle tutmaya başlaması gereken yastır.
-tutun kaçıyor..
cümlesinde kaçan şeyin yas olma olasılığı %0,000yusuf yusuf 000 dır.
'Tanrım beni baştan yarat' dileği ile 'paranın tapınılan nesne' oluşu arasında konfeksiyonel ve tekstilel ve dahi giyiminel, kuşamınal bir ilişki söz konusudur.
bknz.
giyiminoloji
'Muasır' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiştir.
'Aynı asırda yaşayan' anlamındaki 'muasır' ın karşılığı olan çağdaş 'aynı çağı paylaşan' anlamına gelir.. Atatürk ve İsmet İnönü çağdaştır. Tıpkı Fuzûlî ve Nesîmî'nin çağdaş olmaları gibi. Aynı devirde, aynı zaman diliminde yaşamışlardır. Anlam budur fakat anlanan bu değildir..
'Modern' kelimesinin yerine kullanılır çağdaş günümüzde. Modern yani 'şimdiki zamana ait olan', moda olan..
Eski latincede 'modernus' âdâba uygun olan, yakışan anlamında farklı bir kullanımı da var.
Kelimelerin kökenleri tam anlamları vermez. Zira o kelimeyi kullanan insandır, kelimeye anlam katan da insandır.. İşte bütün çatışmalar buradan çıkıyor zaten. Herkes kendi anladığının gerçek anlam olduğunu söylüyor.. Tam bir paradoks..
Kelimenin kökenine göre modern adâba uygun olan demek. Edep nedir? Âdapta ölçü nedir, kim koymuştur bu kuralları?
Ben bir müslüman isem ve dinim başörtüsü için 'âdâba uygun olanı, yakışanı' diyorsa Başörtüsü en modern kıyafettir nazarımda.. Bundan kime ne?
Aşk hikayeleridir bunlar genelde.. ' Bu şehir bu şehir olalı...' cümlesiyle başlayan dopingli hikayelerdir. Doping..? Abartı dopingleri.. Zirveden yolaçıkan bir taş parçasının dağı beraberinde sürükleyişi; hayallerde.. Herkes bir şeyler katar hikayeye ve hikaye efsaneye dönüşür..
-İlk görüşte aşka inanır mısınız?
-Hayır..
-O halde çıkıp tekrar geleyim ben ve siz de ilk görüşte görüyormuş gibi görün beni..!
Kelimenin Türkçe yazılışındaki harf dizilişi Dört Büyük Melek (Cebrail, Azrail, Mikâil, İsrafil) in baş harflerine denk geldiği doğru. Fakat bir temsil söz konusu değil. Zira kelime Türkçe olarak orijinal yazılsa ' camii' olarak yazılıyor. Fazladan bir ' i ' söz konusu.
Ayrıca 'toplanılan, cem edilen yer' anlamındaki Camii ile Cem evi aynı anlamlara gelir. Köken olarak birdir. Alevi ve Sünni kökenlerinin bir oluşu, ikisininde aynı kaynaktan beslenişi gibi..
Cemaat ve Cemiyet de aynı köke ait..
Cem, Câmii, Cemaat, Cemiyet..
O bir müslümandı. Namaz kılar oruç tutar ve diğer emrolunduğu ibadetleri yerine getirirdi. Bir mutasavvıf olduğu kadar İslami ilimlerini tahsil etmiş bir İslam Alimiydi aynı zamanda..
Bir yaratıcıya inanıyordu,
ve BİR yaratıcının peygamber gönderdiğine de inanıyordu..
Meleklere, Kur'anı Kerim'e..
Bir çok deist ve ateistin inkâr ettiği mucizeye de inanıyordu. Cennet ve cehenneme de.. ceza ve mükâfâtın var olduğuna da inancı tamdı.
Nedense çoğu insan Hazreti Mevlâna'nın bu yönlerini pek bilme(k isteme) z.
hamile kadının kocası
21.02.2007 - 11:46Annelik makâmının kudsiyetini gün gün, saat saat zihninde ve yüreğinde hazmeden adamdır. Annelik hakkı hakkında söylenegelen tüm sözlerin doğruluğunu gözlemleyerek te olsa müşâhede eden adamdır. Çocukluğunda ve gençliğe adım attığı ilk zamanlarda kendi babasının verdiği nasihatları anlamaya başlayan adamdır. Babasıyla yoğun bir empati süreci içerisine girmiş, annesine karşı varolan hürmetini arttırmaya çalışan adamdır. Adamdır..
AK KARA DALGALIYIM BUGÜN
21.02.2007 - 10:22Yunus Emre'ye ait 'Kâh eserim yeller gibi, Kâh tozarım yollar gibi, Kâh coşarım seller gibi, Gel gör beni aşk neyledi..' dizesinin yalın anlatımı olmaya çalışan terimdir. Becerebilmiş midir? Hayırdır.
devre
21.02.2007 - 10:16Birde kısa devre vardır.
Tamamlaması gereken dönüşü tamamlamadan kısa yoldan pozitif ve negatif yükün kuralsız birleşimleridir.
Atan sigorta da bu kuralsız birleşmenin gayr-ı meşrû çocuğudur.
İnsana teşbih edilebilir. Zira insan tabiatta husûle gelen her olayla dolaylı veya direkt olarak benzeşme gösterebilme yeteneğine sahiptir.
devre
21.02.2007 - 10:08Dönüş, döngü.
Arapça 'devvr' dir kökeni. Elektrikte kullanılan 'devre' üzerinden akım geçmekte olan iletken yolun tamamıdır.
Bunun yanısıra;
devrân (zaman, döngü) , devriye (sınır boylarını dolaşan) , devirdâim (her dâim dönen) vs. aynı kökenden kelimelerdir.
Türkçedeki 'devirmek' (tevürmek) fiiliyle anlam olarak yakınlık olmasına rağmen (altını üstüne döndürmek) ses bakımından benzemediği uzman kişiliklerin görüşleridir.
Bu kadardır..
duy
21.02.2007 - 09:53'Duy-mak'tan emirdir. Köktür. Türkçe'de Fiil kökenlerinin, fiillerin en yalın hâlinin 'emir' kipinde olması karakteristik bir özelliktir.
celse
21.02.2007 - 09:42Mahkeme oturumu. 'Tek celse' tabiri tek bölüm, tek toplanış anlamına geliyor. Birde 'cülüs' var. Osmanlı pâdişahlarının tahta 'oturdukları' zaman yapılan merasim. Dağıtılan ikramlara 'cülüs bahşişi' deniliyor.
'ce-le-se' oturmak..
asliye hukuk mahkemesi
20.02.2007 - 21:09isminden memnun olmayan kişiliklerin başvurarak tek celsede isimlerini değiştirebilecekleri yerdir. Tek yapmaları gereken (yiyorsa) babalarını mahkemeye vermektir.
sevgipolog
20.02.2007 - 21:04Çok iddialı bir 'polog' dur.
kendi yasını tutmak
20.02.2007 - 21:03Uyuşturucu mafyasının hakkında aldığı infâz kararını duyan,
uyuşturucuyu yerine teslim etmeyip başka yerlere götürüp satan ve parasını çatır çatır yiyen uyuşturucu satıcısının o ân itibariyle tutmaya başlaması gereken yastır.
-tutun kaçıyor..
cümlesinde kaçan şeyin yas olma olasılığı %0,000yusuf yusuf 000 dır.
para
20.02.2007 - 20:56'Tanrım beni baştan yarat' dileği ile 'paranın tapınılan nesne' oluşu arasında konfeksiyonel ve tekstilel ve dahi giyiminel, kuşamınal bir ilişki söz konusudur.
bknz.
giyiminoloji
çağdaş
20.02.2007 - 12:34'Muasır' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiştir.
'Aynı asırda yaşayan' anlamındaki 'muasır' ın karşılığı olan çağdaş 'aynı çağı paylaşan' anlamına gelir.. Atatürk ve İsmet İnönü çağdaştır. Tıpkı Fuzûlî ve Nesîmî'nin çağdaş olmaları gibi. Aynı devirde, aynı zaman diliminde yaşamışlardır. Anlam budur fakat anlanan bu değildir..
'Modern' kelimesinin yerine kullanılır çağdaş günümüzde. Modern yani 'şimdiki zamana ait olan', moda olan..
Eski latincede 'modernus' âdâba uygun olan, yakışan anlamında farklı bir kullanımı da var.
Kelimelerin kökenleri tam anlamları vermez. Zira o kelimeyi kullanan insandır, kelimeye anlam katan da insandır.. İşte bütün çatışmalar buradan çıkıyor zaten. Herkes kendi anladığının gerçek anlam olduğunu söylüyor.. Tam bir paradoks..
Kelimenin kökenine göre modern adâba uygun olan demek. Edep nedir? Âdapta ölçü nedir, kim koymuştur bu kuralları?
Ben bir müslüman isem ve dinim başörtüsü için 'âdâba uygun olanı, yakışanı' diyorsa Başörtüsü en modern kıyafettir nazarımda.. Bundan kime ne?
birey olmak
20.02.2007 - 11:46'Çarşıdan aldım bir tane eve geldim yine bir tanedir.' midir? 'Ulan bunun bin tane olması gerekmiyor muydu? ' mudur?
Nedir birey olmak..
kara ilim
20.02.2007 - 11:04Kara amaçlar, kara niyetler ve kararan ilimler..
kuru gürültü
20.02.2007 - 10:57Boş boğazın 28. senfonisi..
Dinleyin, çok şey kaybedeceksiniz..
şehir efsaneleri
20.02.2007 - 10:47Aşk hikayeleridir bunlar genelde.. ' Bu şehir bu şehir olalı...' cümlesiyle başlayan dopingli hikayelerdir. Doping..? Abartı dopingleri.. Zirveden yolaçıkan bir taş parçasının dağı beraberinde sürükleyişi; hayallerde.. Herkes bir şeyler katar hikayeye ve hikaye efsaneye dönüşür..
-İlk görüşte aşka inanır mısınız?
-Hayır..
-O halde çıkıp tekrar geleyim ben ve siz de ilk görüşte görüyormuş gibi görün beni..!
şahin
19.02.2007 - 11:37' şâhin '
Şâh'a ait, Şâh'ın..
Kelime Farsça İranlıların asil olarak addettiği yırtıcı bir kuş; avcı kuş..
O yüzden bu isim verilmiş..
cami
19.02.2007 - 11:08Kelimenin Türkçe yazılışındaki harf dizilişi Dört Büyük Melek (Cebrail, Azrail, Mikâil, İsrafil) in baş harflerine denk geldiği doğru. Fakat bir temsil söz konusu değil. Zira kelime Türkçe olarak orijinal yazılsa ' camii' olarak yazılıyor. Fazladan bir ' i ' söz konusu.
Ayrıca 'toplanılan, cem edilen yer' anlamındaki Camii ile Cem evi aynı anlamlara gelir. Köken olarak birdir. Alevi ve Sünni kökenlerinin bir oluşu, ikisininde aynı kaynaktan beslenişi gibi..
Cemaat ve Cemiyet de aynı köke ait..
Cem, Câmii, Cemaat, Cemiyet..
bici bici
19.02.2007 - 09:21' çe biççi çe biççi..! (hey çocuk hey çocuk)
Pek benzemeyor ama yakın yinede..
Biççi lazcada erkek çocuğu..
zerendut
19.02.2007 - 09:19'zer' altın + 'endûd' yaldız..
Altın yaldızlı..
edna
19.02.2007 - 09:01Aşağı, alçak; yere yakın.
'dünya' kelimesi de aynı kökenden..
'Vazife cümleden âlâ, nefis cümleden ednâ'
sefîne
19.02.2007 - 08:50Gemi.
çerağ
19.02.2007 - 08:50Kandil. (bknz. çıra)
mevlana
18.02.2007 - 03:56O bir müslümandı. Namaz kılar oruç tutar ve diğer emrolunduğu ibadetleri yerine getirirdi. Bir mutasavvıf olduğu kadar İslami ilimlerini tahsil etmiş bir İslam Alimiydi aynı zamanda..
Bir yaratıcıya inanıyordu,
ve BİR yaratıcının peygamber gönderdiğine de inanıyordu..
Meleklere, Kur'anı Kerim'e..
Bir çok deist ve ateistin inkâr ettiği mucizeye de inanıyordu. Cennet ve cehenneme de.. ceza ve mükâfâtın var olduğuna da inancı tamdı.
Nedense çoğu insan Hazreti Mevlâna'nın bu yönlerini pek bilme(k isteme) z.
dîbaçe
18.02.2007 - 03:20'Bir müntehîrin sebeb-i intihârını'
Toplam 638 mesaj bulundu