15 kasım 1974 tarihli Milliyet gazetesinde Ruşen Eşref ÜNAYDIN ile M. Kemal arasında geçen bir konuşma şöyle yer almaktadır.
'1928 ya da 29 yılı olsa gerekti. Sıcak bir yaz günü Yalova’daki Atatürk Köşküne gitmiştim. Baş başa konuşuyorduk.
- Yaptıklarımız tehlikede! ... Dedi.
- Ben heyecanla sordum. Hangi yaptıklarınız?
- Cumhuriyet dahil, ne yapmışsak! ...
- O anlattı: 'Laikiz dedik, dinle ilişiğimizi devlet olarak kestik. Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanılmış büyük zaferleri bile birkaç satılrla geçiştirmeye başladık. LATİN HARFLERİNİ aldık, yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişinin hazinesinde yoksun bıraktık. Biliyorsun bunları yapmak zorundaydık biz! Batının bir parçası olmak gerekti. Ama ya açılan manevi çukurlar? Bunlar yaptıklarımızı giderek tehlikeye düşürür.'
'cilt' ile aynı köke ait imiş. Yeni öğrendim.(bir alttaki entryde yazmış olduğum 'meclût' kelimesini de nasıl uydurmuşsam artık.)
'cellâd' ın asıl anlamı kırbaçlayan, kamçılayan anlamında imiş aynı zamanda. Cilde zarar veren (kozmetikle bir alakası yok) .
Birde eski kabirler hepimize mâlumdur. Osmanlıdan kalma, yaşayan milli hâfızalarımızın en güzel örnekleri olan mezar taşları. Hepsinde ayrı bir temsil.Mezar taşlarındaki işlemeler o mezarda yatanın mesleği, cinsiyeti; eğer tasavvuf erbâbı ise hangi dergâha bağlı bulunduğu, hangi tarikate intisablı olduğu vs.
Peki ya cellâtların mezar taşları?
Ecdâd onları da düşünmüş. Ve gelen geçen beddua etmesin diye mezar taşlarına hiç bir süsleme yapmamışlar, hatta hiç bir işâret.. Zâten bilinen 4 tane cellat mezarı varmış ki bu da Eyüp Sultan mezarlığında Piyer Loti'ye çıkarkenmiş.. İstanbul'a gidince ziyâret edilecekler listesine ekledim bile.. Merak ettim..
Sıkıştırılıp tabaka haline getirilmiş esrar.
Kelimenin argo karşılığı değil bu, gerçek anlamı. Yunanca.
'zulo' sıkmak, bastırmak, 'zula' sıkıştırılmış..
8 Mart Dünya Kadınlar Gününde taaa nerelerden gelip bayan personele küçük ve süslü paketler içinde tatlı dağıtıp Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapan pastanenin ismidir.
Ayrıca dağıtıcı eleman
-Abi bir tanede bana versene merak ettim nasıl bir şey
ricasına karşılık
-Kalmadı..(yalan)
diyerek bu ayrımcılığı körüklemiştir.
bknz.
Ben de kadınlarla aynı haklara sahip olmak istiyorum..! :S
Bir nev'i tasavvuf müziği. Lakin bizdeki gibi değil, daha coşkulu daha hareketli. Doğaçlama tarzında. Pakistan ve Hindistan'da yaygın.'kavl' dır kökeni ki 'söylem' anlamına gelir... Kavvâli müziğin pîri Nusret Fatih Ali Han şüphesiz.. Herkes sevmez ama 'merak ettim bir dinleyeyim bakalım.' diyen varsa soru işaretinden sonraki boşluğu kapatmak şartıyla buyursun dinlesin; Mast Nazron..
Kurallara aykırı ve mantıksız olmasına rağmen günlük dilde kullanılan sözler..
Örneğin 'evliyâ' kelimesi 'veli' kelimesinin çoğuludur. Arapça çoğul kalıbında olmasına rağmen sonuna Türkçe çoğul takısı 'lar' eki getirilip 'evliyâlar' olarak telaffuz edilir ki işte bu 'galât'tır. Yani yanlış, kuralsız.. Fakat meşhur olduğu için kullanılmaya devam edilmektedir..
'Elde değil. Hayat bir ticaret, bazı anlar satılmadan gelecek inşâ edilmiyor. Akıllı tâcir odur ki...' diye devam eden nasihatları çağrıştıran terimdir.
Ayrıca bu terimin 'Dimyat'a prince giderken evdeki bulgurdan olmak' deyimiyle bir alâkası yoktur..
Gözüm ve kulağım olayları filmin içinde anlatan Kızılderili ihtiyardaydı..
Tristan atını bir o yana bir bu yana gemlerken ihtiyar şöyle demişti onun için;
'İçindeki ayı yavaş yavaş uyanıyordu, ve onu hiç bilmediği karanlık yerlere çağırıyordu..'
Ve şu sözü;
' Her savaşçı kendini iyi bir ölümün bulmasını bekler; ama o bekleyemedi ve kendi ölümünü aramaya gitti...'
Cenaze töreninde ölen kızın mezarının başında söylediği ağıt lazların ağıdına benziyordu biraz..
Ve Anthony Hopkins'in Tristan döndüğünde boynundaki tahtaya yazdığı şu yazı;
'I'm Happy'..
Seyredilesi, hoş bir film..
Şöyleki;
Bizim oralarda (Yalova) şarktan besi hayvanı toplayıp, batı taraflarında veya Anadolu'da satan, hayvan ticâreti yapanlara da 'canbâz' deniliyor. Cân ile oynayandan kasıt iş bu hayvanât üzerine pazarlık yapıyor olmalarıdır belki. Safran'lı 'Canbâz Ali' meşhurdur Yalova'da misal..
Fakat anladığımız mânâda, tehlikeli gösteriler yapan kişilere verilen asıl isimden ziyâde köken muallak biraz.
bknz lazm.
kâmus-ı türkî ve diğer kâmuslar
bknz.
bana da uzak. :)
ciddi düşünüyoruz evleneceğiz
20.03.2007 - 10:45Hindi de ciddi düşünür.
ilan vermek
19.03.2007 - 20:08Düşünce bağışı kabul edilir.
Nedir Bölümü
mustafa kemal atatürk
19.03.2007 - 19:4415 kasım 1974 tarihli Milliyet gazetesinde Ruşen Eşref ÜNAYDIN ile M. Kemal arasında geçen bir konuşma şöyle yer almaktadır.
'1928 ya da 29 yılı olsa gerekti. Sıcak bir yaz günü Yalova’daki Atatürk Köşküne gitmiştim. Baş başa konuşuyorduk.
- Yaptıklarımız tehlikede! ... Dedi.
- Ben heyecanla sordum. Hangi yaptıklarınız?
- Cumhuriyet dahil, ne yapmışsak! ...
- O anlattı: 'Laikiz dedik, dinle ilişiğimizi devlet olarak kestik. Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanılmış büyük zaferleri bile birkaç satılrla geçiştirmeye başladık. LATİN HARFLERİNİ aldık, yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişinin hazinesinde yoksun bıraktık. Biliyorsun bunları yapmak zorundaydık biz! Batının bir parçası olmak gerekti. Ama ya açılan manevi çukurlar? Bunlar yaptıklarımızı giderek tehlikeye düşürür.'
Oku Mecmuası
Sayı 152 Aralık 1974
bediüzzaman said nursi
19.03.2007 - 19:27Vâ esefâ..!
Yazık..
cellat
19.03.2007 - 19:25'cilt' ile aynı köke ait imiş. Yeni öğrendim.(bir alttaki entryde yazmış olduğum 'meclût' kelimesini de nasıl uydurmuşsam artık.)
'cellâd' ın asıl anlamı kırbaçlayan, kamçılayan anlamında imiş aynı zamanda. Cilde zarar veren (kozmetikle bir alakası yok) .
Birde eski kabirler hepimize mâlumdur. Osmanlıdan kalma, yaşayan milli hâfızalarımızın en güzel örnekleri olan mezar taşları. Hepsinde ayrı bir temsil.Mezar taşlarındaki işlemeler o mezarda yatanın mesleği, cinsiyeti; eğer tasavvuf erbâbı ise hangi dergâha bağlı bulunduğu, hangi tarikate intisablı olduğu vs.
Peki ya cellâtların mezar taşları?
Ecdâd onları da düşünmüş. Ve gelen geçen beddua etmesin diye mezar taşlarına hiç bir süsleme yapmamışlar, hatta hiç bir işâret.. Zâten bilinen 4 tane cellat mezarı varmış ki bu da Eyüp Sultan mezarlığında Piyer Loti'ye çıkarkenmiş.. İstanbul'a gidince ziyâret edilecekler listesine ekledim bile.. Merak ettim..
kurbağa
19.03.2007 - 17:39Yüzlerindeki o şapşal ifâdeye meftûnum..
Sanat hârikası hayvancıklar.
kurbağa
19.03.2007 - 17:34Tatlı hayvancık..
http://el-aziz.net/img1766.htm
zula
19.03.2007 - 17:32Sıkıştırılıp tabaka haline getirilmiş esrar.
Kelimenin argo karşılığı değil bu, gerçek anlamı. Yunanca.
'zulo' sıkmak, bastırmak, 'zula' sıkıştırılmış..
denizatı
19.03.2007 - 10:148 Mart Dünya Kadınlar Gününde taaa nerelerden gelip bayan personele küçük ve süslü paketler içinde tatlı dağıtıp Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapan pastanenin ismidir.
Ayrıca dağıtıcı eleman
-Abi bir tanede bana versene merak ettim nasıl bir şey
ricasına karşılık
-Kalmadı..(yalan)
diyerek bu ayrımcılığı körüklemiştir.
bknz.
Ben de kadınlarla aynı haklara sahip olmak istiyorum..! :S
Zeki ve Güzel Kadın
18.03.2007 - 13:49Çifte kavrulmuş..
Zeki ve Güzel Kadın
18.03.2007 - 13:35Zeki ve güzel kadın yoktur; kendini zeki ve güzel 'zanneden' kadın vardır.
bknz.
en zekisi Hüsmel Aga'nın cebinde.
Bu da günün sözü olsun..:P
kavvali
18.03.2007 - 13:29Bir nev'i tasavvuf müziği. Lakin bizdeki gibi değil, daha coşkulu daha hareketli. Doğaçlama tarzında. Pakistan ve Hindistan'da yaygın.'kavl' dır kökeni ki 'söylem' anlamına gelir... Kavvâli müziğin pîri Nusret Fatih Ali Han şüphesiz.. Herkes sevmez ama 'merak ettim bir dinleyeyim bakalım.' diyen varsa soru işaretinden sonraki boşluğu kapatmak şartıyla buyursun dinlesin; Mast Nazron..
çok güzel..
kırık testi
17.03.2007 - 17:00Fethullah Gülen'in sohbetlerinden derlenen okunası bir kitap; kitaplar daha doğrusu.. 4. seriside çıkmış...
sürekli devrim
17.03.2007 - 16:57bknz.
devrim için devrim yapmak. (maksat devirmek olsun)
galat ı meşhur
17.03.2007 - 16:49Kurallara aykırı ve mantıksız olmasına rağmen günlük dilde kullanılan sözler..
Örneğin 'evliyâ' kelimesi 'veli' kelimesinin çoğuludur. Arapça çoğul kalıbında olmasına rağmen sonuna Türkçe çoğul takısı 'lar' eki getirilip 'evliyâlar' olarak telaffuz edilir ki işte bu 'galât'tır. Yani yanlış, kuralsız.. Fakat meşhur olduğu için kullanılmaya devam edilmektedir..
iştibah
16.03.2007 - 15:32'şe-be-he'
şüphe?
iştiha
16.03.2007 - 15:29Mide şehveti.
Türkçede 'iştah' denilsede orijinal yazılışı 'iştiha'.
Aşırı istek anlamına gelen 'şehvet' kelimesinin türevi.
insicam
16.03.2007 - 15:28Peşi sıra, uyumlu bir biçimde hareket etme durumu.
bknz. su
yaşamı ertelemek
15.03.2007 - 19:29'Elde değil. Hayat bir ticaret, bazı anlar satılmadan gelecek inşâ edilmiyor. Akıllı tâcir odur ki...' diye devam eden nasihatları çağrıştıran terimdir.
Ayrıca bu terimin 'Dimyat'a prince giderken evdeki bulgurdan olmak' deyimiyle bir alâkası yoktur..
dün korkusu
15.03.2007 - 19:18Suçluluk psikolojisi.
legends of the fall / ihtiras rüzgârları
15.03.2007 - 19:09Gözüm ve kulağım olayları filmin içinde anlatan Kızılderili ihtiyardaydı..
Tristan atını bir o yana bir bu yana gemlerken ihtiyar şöyle demişti onun için;
'İçindeki ayı yavaş yavaş uyanıyordu, ve onu hiç bilmediği karanlık yerlere çağırıyordu..'
Ve şu sözü;
' Her savaşçı kendini iyi bir ölümün bulmasını bekler; ama o bekleyemedi ve kendi ölümünü aramaya gitti...'
Cenaze töreninde ölen kızın mezarının başında söylediği ağıt lazların ağıdına benziyordu biraz..
Ve Anthony Hopkins'in Tristan döndüğünde boynundaki tahtaya yazdığı şu yazı;
'I'm Happy'..
Seyredilesi, hoş bir film..
hezeyan
03.03.2007 - 00:55Realitenin yanlış tefsîri.
cambaz
27.02.2007 - 18:04Şöyleki;
Bizim oralarda (Yalova) şarktan besi hayvanı toplayıp, batı taraflarında veya Anadolu'da satan, hayvan ticâreti yapanlara da 'canbâz' deniliyor. Cân ile oynayandan kasıt iş bu hayvanât üzerine pazarlık yapıyor olmalarıdır belki. Safran'lı 'Canbâz Ali' meşhurdur Yalova'da misal..
Fakat anladığımız mânâda, tehlikeli gösteriler yapan kişilere verilen asıl isimden ziyâde köken muallak biraz.
bknz lazm.
kâmus-ı türkî ve diğer kâmuslar
bknz.
bana da uzak. :)
tabiat
27.02.2007 - 15:45' tab' ' kökeni.
Mühür, basılan damga anlamında..
Köken eleveriyor kendini hemen. Kimin mührü?
Toplam 638 mesaj bulundu