Osmanlıcada orijinal yazılışı 'kuyûd-ı sâbıka'.
'eski kayıtlar (kuyûd) ' anlamına geliyor..
Sonraları 'kuyud' kelimesi kaldırılmış tamlamadan ve 'sabıka' tek başına kullanılır olmuş.
Sâbık, ' eski,önceki ' manasına geliyor.
Kayıt altına alınmış eski suçlar..
'şehir' ve 'âyin' kelimelerinden müteşekkil olup
'şehir eğlenceleri, şehir kutlamaları/süslemeleri' anlamlarına gelir.
Osmanlı Devletinde tahta çıkan padişahlar veya yeni doğmuş şehzâdeler için tertiplenen kutlamalar.. Sadece bununla sınırlı değil tabiki, Ramazanda minareler arasına asılan mahyalar, esnafların bayramlarda süsledikleri dükkanları vs. hepsi 'şehrayin' kapsamına giren etkinliklerdir..
'skhedios' nereye 'çetele' nereye..
skhedios yunancada çizik atmak anlamına geliyor.. Gelenin gidenin, giren çıkanın vs. hesabını tutmak için Eski Yunanlıların ağaç kavuklarına attıkları(?) çizikten dolayı bu ismi almış..
skhedios = skhedarion = scheda = schedula = cedola ve 'çetele'
Türkçede küçük not defteri, müsvedde anlamlarıyla kullanılıyor.
Karalama defterinden farkı çetelenin biraz daha derli toplu, bir amaca yönelik; program dahilinde yazılıyor oluşudur.
'Sebzelerden turşu, meyvelerden reçel yapılır' kuralını alt üst eden sebzenin reçeli..
Gerçi domatesi 'çiğ yenilebildiği için' meyve sınıfına dahil eden bilim adamları olsada reçelinin hayali bile kötü..
Eğer dünyanın her yerini gezmiş, görmüş,
türlü türlü mâceralar atlatmış,
değişik kütüphanelere gidip, değişik kitaplar okuyup kimsenin bilmediği bilgileri bilmiş,
yaşı kemale erip gençliğinde savaşlara katılmış
hapishanelerde yatmış
ölümlerden dönmüş
hatta uzaya çıkmış
BİLGE bir insan olsaydım,
ve birileri gelip benden onlara nasihat etmemi isteseydi
onlara söyleyeceğim tek kelime bu olurdu; DENGE..
bknz.
ve insan...çok konuştu ama kendi yapmadı..
' taife '
bir şeyin etrafını çevirenler.. yardakçılar (sadece kötü manada değil) ..
Mürettebât..
Yürüyerek etrafını dolaşmak anlamındaki 'tavâf' kelimesi ile aynı kökenden..
Belki de
'Ama, ama... deniz tutar beni; binmek istemiyorum...! '
feryatları arasında bineceğimiz kayıktır, kim bilir..
Tabutun içinde biz, altında cenazeyi taşıyan 'kürek mahkumları' kaptan (imam) önde.. Ve liman.. mezarlık..
Yeni doğmuş hatta yepyeni doğmuş bir bebeğin ilk ağlama sesi..
kirlenmemiş bir gırtlak, alınan ilk nefes ve akabinde verilen 'ıngaa' sesi..
Böylemi anlatılır; bilmem ki..
1935 yılında 'zâbit' kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaya başlanmış bir kelime.
Moğolcada çocuksuz, bekar anlamına gelmekle beraber hafif süvârilerede verilen isim ayrıca 'subay'
Eğer lisede şimdiki aklım olsaydı
yaprakları siyah olan bir defter alır ve notlarımı, ödevlerimi beyaz bir kalemle yine o deftere yazardım..
çok manidar ve marjinal bir fikir aslında...
gel görki tatbik etmek için artık biraz geç...
Eğer ipuçlarını bırakan bir insan ise,
mutlaka ama mutlaka çözüme ulaşılır.. hiç bir zeka sorusu bıktırmaz beni o yüzden.. Yaz tatilimde yanında çıraklık yaptığım beyaz eşya tamircisi olan ustamın bir sözü vardı;
'eğer bu makinayı icâd eden ve bozup bu hale getiren bir insansa, ben bunu tamir edebilirim' derdi..
Asıl eğlenceli olan, kainattaki, evrendeki ipuçlarını takip edip hakikate varmak,
İnsanın psikolojisinde kendisine giden yollara döşenmiş ipuçlarını çözümleyerek insanı tanımak..
işte heyecanlı bir serüven ve düşündürüp kafa yorduran ipuçları; Yaradanın ipuçları...
kökeninde tartmak var..
fakat mihenk taşları kişiselleştirilmiş.. terazi 'haklıyım' ve 'haksızsın'ı ölçüyor sadece.. halbuki gerçekler ağır basmalı ve sonuç doğru ile yanlışa odaklanmalı..
önce metod, yoldan önce öğrenilmesi gereken şey; yordam..
hele ehil değilsin hiç bulaşma..!
der fakir..
'niçin'leri menfî anlam taşıdığı sürece hiç bir yere vardırmayan, egonun tatmini ile veya egonun ayaklar altında ezilmesiyle sonlanan; havaya uçuşmuş sözler manzumesi..
tartışmanında bir felsefesi var, rakibini alt ettinde ne oldu?
kazanımı bir 'tatmin' den öte gitmeyen büyük harfli konuşmalara ne kadar tartışma denilebilir? vesaire vesaire vesaire..
'arz etmek' ile aynı kökten..
'arz' sunum, sunuş anlamına gelirken
'itiraz' araya girerek, lafı keserek sunma, kendini, merâmını ifâde etmek manasına geliyor..
arz etmenin masum duruşunun karşısında itiraz etmek biraz şiddete eyilimli gibi..
sanki
-itirâz ediyorum..! dinlemezseniz kafa-göz Allah ne verdiyse dalacağım size...!
anlamı var biraz..
'itiraz' aykırı sesler korosu iken 'arz' yapsanda olur yapmasanda; büyüğümsün mırıltıları gibi; biraz..
kanımca..şahsen, bizzat, kendim.. acizâne fikrim; arz ederim..
Aslında 'infâz' kılıç veya herhangi kesici bir aletle yapılan bir idâm çeşidi..
Zira 'infaz' sokmak, delip içeri girmek anlamında.
'nüfûz' kelimeside aynı kökten, delip girme ve içine işleme anlamlarına geliyor..
Fakat günümüzde işlenen suça karşı verilen ceza anlamında; genel bir anlamda kullanılıyor..
Şuursuz kelimelerin, ardarda kulaktan ve gözden giriş yapıp beyni işgal etmelerine verilen isim..
Bizim için anlam ifâde etmeyen her yığına kalabalık diyoruz;
bilmiyorum, belki de iftira atıyoruz..
demir kazık tırmanışı
05.01.2007 - 17:00bknz.
bağlı olduğunu sanıpta son anda salınık olduğunu farkettiği dobermanın korkusuyla metal elektrik direğine tırmanan şaşkın çocuk.
sabıka
05.01.2007 - 16:52Osmanlıcada orijinal yazılışı 'kuyûd-ı sâbıka'.
'eski kayıtlar (kuyûd) ' anlamına geliyor..
Sonraları 'kuyud' kelimesi kaldırılmış tamlamadan ve 'sabıka' tek başına kullanılır olmuş.
Sâbık, ' eski,önceki ' manasına geliyor.
Kayıt altına alınmış eski suçlar..
şehrâyin
05.01.2007 - 14:34'şehir' ve 'âyin' kelimelerinden müteşekkil olup
'şehir eğlenceleri, şehir kutlamaları/süslemeleri' anlamlarına gelir.
Osmanlı Devletinde tahta çıkan padişahlar veya yeni doğmuş şehzâdeler için tertiplenen kutlamalar.. Sadece bununla sınırlı değil tabiki, Ramazanda minareler arasına asılan mahyalar, esnafların bayramlarda süsledikleri dükkanları vs. hepsi 'şehrayin' kapsamına giren etkinliklerdir..
çetele
05.01.2007 - 11:26'skhedios' nereye 'çetele' nereye..
skhedios yunancada çizik atmak anlamına geliyor.. Gelenin gidenin, giren çıkanın vs. hesabını tutmak için Eski Yunanlıların ağaç kavuklarına attıkları(?) çizikten dolayı bu ismi almış..
skhedios = skhedarion = scheda = schedula = cedola ve 'çetele'
Türkçede küçük not defteri, müsvedde anlamlarıyla kullanılıyor.
Karalama defterinden farkı çetelenin biraz daha derli toplu, bir amaca yönelik; program dahilinde yazılıyor oluşudur.
*son cümlenin gereksizliği kabulümdür.
çetrefil
05.01.2007 - 11:11Okunuşunun verdiği intibâ ile anlamı arasında paralellik olan ender kelimelerden biri..
Çetrefil; karışık veya anlaşılması güç olan şeyler..
domates reçeli
05.01.2007 - 10:56'Sebzelerden turşu, meyvelerden reçel yapılır' kuralını alt üst eden sebzenin reçeli..
Gerçi domatesi 'çiğ yenilebildiği için' meyve sınıfına dahil eden bilim adamları olsada reçelinin hayali bile kötü..
Denge
05.01.2007 - 10:27Eğer dünyanın her yerini gezmiş, görmüş,
türlü türlü mâceralar atlatmış,
değişik kütüphanelere gidip, değişik kitaplar okuyup kimsenin bilmediği bilgileri bilmiş,
yaşı kemale erip gençliğinde savaşlara katılmış
hapishanelerde yatmış
ölümlerden dönmüş
hatta uzaya çıkmış
BİLGE bir insan olsaydım,
ve birileri gelip benden onlara nasihat etmemi isteseydi
onlara söyleyeceğim tek kelime bu olurdu; DENGE..
bknz.
ve insan...çok konuştu ama kendi yapmadı..
Tayfa
05.01.2007 - 10:15' taife '
bir şeyin etrafını çevirenler.. yardakçılar (sadece kötü manada değil) ..
Mürettebât..
Yürüyerek etrafını dolaşmak anlamındaki 'tavâf' kelimesi ile aynı kökenden..
ölüm
05.01.2007 - 09:50En ebleh insanın bile hakkında fikir sahibi olduğu 'tek' konu..
Kaçınılmazlardan..
namert
05.01.2007 - 09:37Geçme namerd köprüsünden ko aparsın su seni.
Yatma tilki gölgesinde ko yesin arslan seni..
bknz.
Selim kadar Yavuz, Yavuz kadar da Selim olmak
revolver
05.01.2007 - 09:29Tamburlu tabanca..
imamın kayığına binmek
04.01.2007 - 22:42Belki de
'Ama, ama... deniz tutar beni; binmek istemiyorum...! '
feryatları arasında bineceğimiz kayıktır, kim bilir..
Tabutun içinde biz, altında cenazeyi taşıyan 'kürek mahkumları' kaptan (imam) önde.. Ve liman.. mezarlık..
tertemiz ses
04.01.2007 - 22:31Yeni doğmuş hatta yepyeni doğmuş bir bebeğin ilk ağlama sesi..
kirlenmemiş bir gırtlak, alınan ilk nefes ve akabinde verilen 'ıngaa' sesi..
Böylemi anlatılır; bilmem ki..
subay
04.01.2007 - 22:271935 yılında 'zâbit' kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaya başlanmış bir kelime.
Moğolcada çocuksuz, bekar anlamına gelmekle beraber hafif süvârilerede verilen isim ayrıca 'subay'
karalama defteri
04.01.2007 - 22:24Eğer lisede şimdiki aklım olsaydı
yaprakları siyah olan bir defter alır ve notlarımı, ödevlerimi beyaz bir kalemle yine o deftere yazardım..
çok manidar ve marjinal bir fikir aslında...
gel görki tatbik etmek için artık biraz geç...
ipucu
04.01.2007 - 22:18Eğer ipuçlarını bırakan bir insan ise,
mutlaka ama mutlaka çözüme ulaşılır.. hiç bir zeka sorusu bıktırmaz beni o yüzden.. Yaz tatilimde yanında çıraklık yaptığım beyaz eşya tamircisi olan ustamın bir sözü vardı;
'eğer bu makinayı icâd eden ve bozup bu hale getiren bir insansa, ben bunu tamir edebilirim' derdi..
Asıl eğlenceli olan, kainattaki, evrendeki ipuçlarını takip edip hakikate varmak,
İnsanın psikolojisinde kendisine giden yollara döşenmiş ipuçlarını çözümleyerek insanı tanımak..
işte heyecanlı bir serüven ve düşündürüp kafa yorduran ipuçları; Yaradanın ipuçları...
leylek
04.01.2007 - 20:54Rivâyet o ki;
'leylek' ismini çıkarttığı 'laglag' sesinden almış..
zira Aramcada leyleğe 'laglaggu' deniliyor...
elyaf
04.01.2007 - 20:46Arapça ' lif ' kelimesinin çoğulu; lifler / elyâf
Araplar özellikle hurma yaprağının ipliksi tellerine ' lif ' der..
tartışma
04.01.2007 - 12:16kökeninde tartmak var..
fakat mihenk taşları kişiselleştirilmiş.. terazi 'haklıyım' ve 'haksızsın'ı ölçüyor sadece.. halbuki gerçekler ağır basmalı ve sonuç doğru ile yanlışa odaklanmalı..
önce metod, yoldan önce öğrenilmesi gereken şey; yordam..
hele ehil değilsin hiç bulaşma..!
der fakir..
tartışma
04.01.2007 - 12:10'niçin'leri menfî anlam taşıdığı sürece hiç bir yere vardırmayan, egonun tatmini ile veya egonun ayaklar altında ezilmesiyle sonlanan; havaya uçuşmuş sözler manzumesi..
tartışmanında bir felsefesi var, rakibini alt ettinde ne oldu?
kazanımı bir 'tatmin' den öte gitmeyen büyük harfli konuşmalara ne kadar tartışma denilebilir? vesaire vesaire vesaire..
miş gibi yaşamak
04.01.2007 - 11:47'sen buna yaşamak mı diyorsun dostum..'
itiraz etmek
04.01.2007 - 11:42'arz etmek' ile aynı kökten..
'arz' sunum, sunuş anlamına gelirken
'itiraz' araya girerek, lafı keserek sunma, kendini, merâmını ifâde etmek manasına geliyor..
arz etmenin masum duruşunun karşısında itiraz etmek biraz şiddete eyilimli gibi..
sanki
-itirâz ediyorum..! dinlemezseniz kafa-göz Allah ne verdiyse dalacağım size...!
anlamı var biraz..
'itiraz' aykırı sesler korosu iken 'arz' yapsanda olur yapmasanda; büyüğümsün mırıltıları gibi; biraz..
kanımca..şahsen, bizzat, kendim.. acizâne fikrim; arz ederim..
infaz
04.01.2007 - 10:05Aslında 'infâz' kılıç veya herhangi kesici bir aletle yapılan bir idâm çeşidi..
Zira 'infaz' sokmak, delip içeri girmek anlamında.
'nüfûz' kelimeside aynı kökten, delip girme ve içine işleme anlamlarına geliyor..
Fakat günümüzde işlenen suça karşı verilen ceza anlamında; genel bir anlamda kullanılıyor..
kalabalık
04.01.2007 - 09:58Şuursuz kelimelerin, ardarda kulaktan ve gözden giriş yapıp beyni işgal etmelerine verilen isim..
Bizim için anlam ifâde etmeyen her yığına kalabalık diyoruz;
bilmiyorum, belki de iftira atıyoruz..
Toplam 638 mesaj bulundu