Pelesenk kabuğu yapışkan bir ağaç.
Bu ağacı herkesin mutlaka yalamak zorunda olduğu bir ağaca benzetirsek
ve bu teşbihi
Bazılarının, mesih, deve, arapça,huri,melek,peygamber, cennet, cehennem, ahiret vs. gibi meseleleri dillerine olumsuz ve alaycı bir şekilde dolaması gerçeğiyle birlikte tartarsak
terazinin gözü
bize o kişinin korkularını, endişelerini, acizliğini ve ahmaklığını ve dahi eblehliğini verir..
yinede saygı duyulur ve gülünüp geçilir böylelerine..
Hey......büyük////.... Allahım.......!
'Haşmet', kudret, ululuk anlamlarına geliyor. 'Meâb' ise geri dönülecek yer, başvuru makamı anlamında.
Osmanlıcada daha çok padişahlara söylenilen, içinde teslimiyet, acziyet ve bunlara bağlı olarak padişaha iltifat barındıran bir kelime olagelmiş.. Zira artık kullanılmıyor..
Bir çok tasavvuf kitabında kaynak olarak gösterilen, ismini çok duyupta kendisini henüz okuyamadığım, lakin, sanki babamın kütüphanesinde gördüğümü hatırlar gibi olduğum kitap..
Eskiden, geceleri mahallelerdeki asayişi sağlamak amacıyla sokak aralarında volta atan ve birbirleriyle 'düdük çalarak' haberleşen bekçiler idi.. Artık emniyet görevlilerine devroldu asayiş tamamen ve bir meslek daha tarihin derin sularına gömüldü..
Bilumum
'Kapıda durmayın otomatik kapı çarpar.'
'Ateşle yaklaşma..! '
gibi uyarı cümlelerinden bir tanesi olup, altına 'bağlı değildir..' ibâresi eklenirse daha tesirli olacağını düşündüğüm terimdir.
Birde 'lüzumsuzsa söndür' vardır ki, bunun diğerlerinden farkı kişinin vicdanına seslenmesidir..
Dünyanın
en zengin ve en kadîm dillerinden..
okunuşundaki ve dinlenişindeki belagat ve fesâhat
başka hiç bir dilde yoktur..
Düşünün bir kere
Araplar 'akıl' kelimesini deve yuları anlamındada kullanıyor 'alıkoyan, suyun coşkun akmasını engelleyen set' anlamındada..
Akıl bilgileri birbirine bağlayıp sonucunda fikir üretmeye yaramaz mı? işlevinin bir ipten, yulardan, bağlama aracından pek bir farkı yok gibi...
Aynı zamanda fevri kararlar almamızın, galeyana gelip bir şeylere zarar vermemizin önüne geçip bir set işlevi görmez mi?
Arapça düşman edinilmeyecek kadar kıymetli bir dildir.
Dost olup anlamak,anlaşmak varken...
'cidâl' kavga etme, mücadele etme, tartışma anlamlarına gelir ki
'celâdet' bu kelimenin türevidir..
Daha çok kavgaya, mücadeleye girip gâlip gelmiş kimseler için kullanılır;
yiğit, bahadır anlamında...
Önce sorguladı..
Sorgulamaya başladı..
Kutsal saydığı her şeyi saygısızca, yıkmak pahasına sorguladı.
Sonra mantığına yerleştirdi tek tek bütün 'değerler'in birer safsata olduğunu.
Anlamazlıktan geldi; anlamadığını reddedecek kadar kandan müteşekkil beynine güvendi.
kalbini aç, bîilaç bıraktı..
Kutsaldan kendini koparttı..
Boşluğa düştü. önüne gelen ilk ideolojiye 'tabiat boşluk kabul etmez' darb-ı meseli gereği sarıldı;
abarttı sarılmayı ve yapıştı..
kendisine yeni kutsal platformlar aradı, kendi kendini yine kendi kendine icât ettiği narkozlarla sakinleştirdi..
Dinini diyânetini göremeyeceği bir yerlere sakladı,
her gördüğünde ödü koptu, hurafe dedi ve hepsini reddetti..
Ve insan..
hurafe diyerek tekmelediği şeylerden çıkan hakikatin seslerini duymadı..
Ve insan..
ayırdı geçmişini şimdiden ve geleceğini öksüz, başıboş bıraktı..
Ve insan..
yolcuya bakıp yoldan vazgeçti..
ve insan.. ve insan.. ve insan..
'pingân' (fincan) farsçada kap, kâse anlamına geliyor.
Türküde geçen 'bâde' nin iki anlamı var. Bir tanesi şarap diğeri olgun yemiş.. Ve galiba üzülerek söylüyorum taştan oyulan fincanın içine konulan şey şarap..
ama yemişte olabilir..
araştırmak lazım..
Yetenek, beceri, kalifiyeli olma;
trafik ve araba mevzûsunda 'ehil' olanlara verilen belge olması gerekirken
güzîde memleketimde 2. vitese takayım derken geri vitese takan ve şanzımanı dağıtan, ehil olmayan kişilere de verilen belge.
Bir tehdit cümlesi olmakla beraber karşılığında,
'Göreceğimi görmek için geliyorum zaten, senden korkan ajdar gibi olsun..! '
cümlesi söylenerek 3,5 sal bir blöf ile karşılık verilebilir..
pelesenk
07.01.2007 - 22:30Pelesenk kabuğu yapışkan bir ağaç.
Bu ağacı herkesin mutlaka yalamak zorunda olduğu bir ağaca benzetirsek
ve bu teşbihi
Bazılarının, mesih, deve, arapça,huri,melek,peygamber, cennet, cehennem, ahiret vs. gibi meseleleri dillerine olumsuz ve alaycı bir şekilde dolaması gerçeğiyle birlikte tartarsak
terazinin gözü
bize o kişinin korkularını, endişelerini, acizliğini ve ahmaklığını ve dahi eblehliğini verir..
yinede saygı duyulur ve gülünüp geçilir böylelerine..
Hey......büyük////.... Allahım.......!
Makro Ekonomik Dengeler
07.01.2007 - 22:18Toplam arz ve toplam talebin mutlu, huzurlu, eşit ve adil bir şekilde seyridir.
warcraft
07.01.2007 - 00:30Kabus gibiydi..
araz
06.01.2007 - 23:12Görüntü,semptom..
'arz' edenin, arz ettikten sonra aldığı hâl.
haşmetmeab
06.01.2007 - 23:03'haşmet' ve 'meab' kelimelerinden müteşekkil.
'Haşmet', kudret, ululuk anlamlarına geliyor. 'Meâb' ise geri dönülecek yer, başvuru makamı anlamında.
Osmanlıcada daha çok padişahlara söylenilen, içinde teslimiyet, acziyet ve bunlara bağlı olarak padişaha iltifat barındıran bir kelime olagelmiş.. Zira artık kullanılmıyor..
kuşeyri risalesi
06.01.2007 - 22:56Bir çok tasavvuf kitabında kaynak olarak gösterilen, ismini çok duyupta kendisini henüz okuyamadığım, lakin, sanki babamın kütüphanesinde gördüğümü hatırlar gibi olduğum kitap..
sabah yürüyüşü
06.01.2007 - 22:49Sabahları, fırına ekmek almaya giderken kişioğlunun kendi kendine verdiği teselli.
alçak bulutlar
06.01.2007 - 22:47Sis..
gece bekçisi
06.01.2007 - 22:40Eskiden, geceleri mahallelerdeki asayişi sağlamak amacıyla sokak aralarında volta atan ve birbirleriyle 'düdük çalarak' haberleşen bekçiler idi.. Artık emniyet görevlilerine devroldu asayiş tamamen ve bir meslek daha tarihin derin sularına gömüldü..
telkari
06.01.2007 - 22:34'tel-kârî'
Tel işçiliği..
Farsça..
dikkat köpek var
06.01.2007 - 22:31Bilumum
'Kapıda durmayın otomatik kapı çarpar.'
'Ateşle yaklaşma..! '
gibi uyarı cümlelerinden bir tanesi olup, altına 'bağlı değildir..' ibâresi eklenirse daha tesirli olacağını düşündüğüm terimdir.
Birde 'lüzumsuzsa söndür' vardır ki, bunun diğerlerinden farkı kişinin vicdanına seslenmesidir..
iktibas
06.01.2007 - 22:24Ödünç alınan, benimsenen..
hızlı konuşmak
06.01.2007 - 00:19Bu olayın 'karadenizli'(ki ısrarla laz diyorsunuz; değildir) kısmı..
Afyon'la Denizli'ye karışmıyorum..
Arapça
06.01.2007 - 00:05Dünyanın
en zengin ve en kadîm dillerinden..
okunuşundaki ve dinlenişindeki belagat ve fesâhat
başka hiç bir dilde yoktur..
Düşünün bir kere
Araplar 'akıl' kelimesini deve yuları anlamındada kullanıyor 'alıkoyan, suyun coşkun akmasını engelleyen set' anlamındada..
Akıl bilgileri birbirine bağlayıp sonucunda fikir üretmeye yaramaz mı? işlevinin bir ipten, yulardan, bağlama aracından pek bir farkı yok gibi...
Aynı zamanda fevri kararlar almamızın, galeyana gelip bir şeylere zarar vermemizin önüne geçip bir set işlevi görmez mi?
Arapça düşman edinilmeyecek kadar kıymetli bir dildir.
Dost olup anlamak,anlaşmak varken...
celadet
05.01.2007 - 23:57'cidâl' kavga etme, mücadele etme, tartışma anlamlarına gelir ki
'celâdet' bu kelimenin türevidir..
Daha çok kavgaya, mücadeleye girip gâlip gelmiş kimseler için kullanılır;
yiğit, bahadır anlamında...
pinhan
05.01.2007 - 23:50Pinhân (gizli, saklı)
Derdim nice, bir sînede pinhân ederim ben,
Bir âh ile bu alemi vîrân ederim ben..
Sûfi' nin anlamı kendi ismi içinde pinhân edilmiş..
ve insan
05.01.2007 - 19:53Önce sorguladı..
Sorgulamaya başladı..
Kutsal saydığı her şeyi saygısızca, yıkmak pahasına sorguladı.
Sonra mantığına yerleştirdi tek tek bütün 'değerler'in birer safsata olduğunu.
Anlamazlıktan geldi; anlamadığını reddedecek kadar kandan müteşekkil beynine güvendi.
kalbini aç, bîilaç bıraktı..
Kutsaldan kendini koparttı..
Boşluğa düştü. önüne gelen ilk ideolojiye 'tabiat boşluk kabul etmez' darb-ı meseli gereği sarıldı;
abarttı sarılmayı ve yapıştı..
kendisine yeni kutsal platformlar aradı, kendi kendini yine kendi kendine icât ettiği narkozlarla sakinleştirdi..
Dinini diyânetini göremeyeceği bir yerlere sakladı,
her gördüğünde ödü koptu, hurafe dedi ve hepsini reddetti..
Ve insan..
hurafe diyerek tekmelediği şeylerden çıkan hakikatin seslerini duymadı..
Ve insan..
ayırdı geçmişini şimdiden ve geleceğini öksüz, başıboş bıraktı..
Ve insan..
yolcuya bakıp yoldan vazgeçti..
ve insan.. ve insan.. ve insan..
fincan
05.01.2007 - 18:12Fincanı taştan oyarlar,
İçinede bâde koyarlar..
'pingân' (fincan) farsçada kap, kâse anlamına geliyor.
Türküde geçen 'bâde' nin iki anlamı var. Bir tanesi şarap diğeri olgun yemiş.. Ve galiba üzülerek söylüyorum taştan oyulan fincanın içine konulan şey şarap..
ama yemişte olabilir..
araştırmak lazım..
nasreddin hoca
05.01.2007 - 17:43Aşka dair hiçbir fıkrası, nüktesi olmayan kişi.
ehliyet
05.01.2007 - 17:37Yetenek, beceri, kalifiyeli olma;
trafik ve araba mevzûsunda 'ehil' olanlara verilen belge olması gerekirken
güzîde memleketimde 2. vitese takayım derken geri vitese takan ve şanzımanı dağıtan, ehil olmayan kişilere de verilen belge.
geleceğin varsa, göreceğin de var
05.01.2007 - 17:22Bir tehdit cümlesi olmakla beraber karşılığında,
'Göreceğimi görmek için geliyorum zaten, senden korkan ajdar gibi olsun..! '
cümlesi söylenerek 3,5 sal bir blöf ile karşılık verilebilir..
dımbıl
05.01.2007 - 17:14bakmayınz.
dımbılus.
uçurumda açan çiçek
05.01.2007 - 17:08Pesimistus çiçeği.
mürver çiçeği
05.01.2007 - 17:04Kızın ismi Münevver idi. Fakat arkadaşları ona kısaca 'Mür' diyordu. ve arkadaşı şöyle seslendi;
-Müür! ver çiçeği...!
bknz.
uydurmak zorunda kalınan terimler
Toplam 638 mesaj bulundu