Deniz kenarında balık tutarken, oltaya takılan balığın heyecanıyla cep telefonunu suya düşürünce
ve düşmekte olan cep telefonunu yakalayayım derken oltadaki balığı kaçırınca..
El ile yapılanın işe yaramadığı durumlarda yaşlı gözlerle ve omuz düşük vaziyette şöförün gözlerinin içine yalvarma kıvamında bakmak ve içinden
-hadi.. hadi dur.. dursana ya..
monoloğunu geçirmek ve almazsa dudakları kıpırdatarak küfür ediyormuş gibi yapmak..
El arabanın peşinden aşağı doğru inip kalkmalı ama.. bu çok önemli bir ayrıntı..
Kimse içinde olduğu hikayeden memnun değil,
ama öte yandan hiç kimse ölmek, yani o hikayenin içinden çıkıp gitmek istemiyor.
Bu büyük bir çelişki ve doğrusu modernleştikçe tam bir çelişkiler yumağına dönen yeni insana da çok yakışıyor,
insan yaşadığı hayattan memnun değilse, onu kaybetmekten neden korkar? Bunu anlamak için insan muammasını çözmek gerekiyor. Giderek çözülmesi daha da zorlaşan insan muammasını...
Seni çözmeye çalıştıkça bana düğümleniyorum!
Bir yanlışınız olmalı, sizi tanımıyorum!
Hiç görmedim daha önce uzaktan beni süzüşünüzü.
Daha önce gülümsediğim biri olduğunuzu da hiç zannetmiyorum.
Bana tamamen yabancısınız.
O kadar yabancı ki, size baktığımda aynaya bakıyormuş gibi oluyorum!
'şark' doğu, güneşin doğduğu taraf..
'müsteşrik' doğu ile uğraşan..'Doğucu' desek yeridir.
Fransızca 'oryantalist' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiş olup ıstılahi anlamı batının gözü ve gözlüğü ile doğu medeniyetlerinin tarihini (genelde subjektif olarak) inceleyen insanlara verilen isimdir..
Ayrıca siyasette bir kural vardır.
Eğer 'eşşek' hakkında olumsuz yorum yaparsan, insanlarda otomatikman senin bir eşşek olmadığın intibasını uyandırırsın. Halbuki eşşekliğin kitabını sen yazmışsındır...
Çoğu oryantalistin (ki istisnaları vardır) yaptığı bundan farksızdır.
Mucize, muhatabı acze düşüren fevkalâde bir olaydır.
Bu münasebetle mucizelerin akla uygun olup olmaması münakaşa konusu olamaz. Bugün bir çok teori güneş sisteminin zamanında bir bütün olduğunu ve parçalanarak oluştuğunu söylüyor. Ve bu mucize din kitaplarında değil bilim kitaplarında yazılı.
Mucizeyi akla uygun göstermeye çalışmak, onu alelâde bir olay durumuna düşürmektir ki bu durumda hâdise, mucize olmaktan çıkar. Ve akıl, tabiat üstü olan olayların mahiyetini idraktan acizdir. Aklı bunu idrake zorlamak, birçok tehlikeler doğurur. Nitekim doğurmuşda..
1400 yıl önce gözleriyle apaçık gördükleri halde mucizeye inanmayanlar olduğu gibi, günümüzdede inanmayanlar olacaktır maalesef..
Yaşamını sürdürebilmek için dünyadaki her şeye, her canlıya ihtiyacı olan
fakat diğer canlıların hiçbirinin kendisine ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebileceği,
aciz varlık.
Şöyleki yeryüzünde insan olmasaydı bitki, hayvan, mikrop, börtüböcek; hepsi yaşamını sürdüreblirdi.
Fakat insan bunlar olmadan yeryüzünde yaşamını sürdüremez..
'niyâz'
Farsça bir kelime.
şiddetle isteme, ihtiyaç duyma, yakarma anlamlarına geliyor.
Eski farsçada bir anlamı daha var o da 'eksiklik'.
Dua ile eş anlamlı olarak kullanılıyor. Zira 'dua' arapçada yardıma çağırmak, davet etmek anlamlarına haiz.
Bugün modern psikoloji halen daha 'istemenin hikmeti' konusunu netliğe kavuşturamamış durumdadır. Öyleki insanın geçmiş zamanda istediği bir çok şeye gelecek zamanda hiç beklemediği bir anda kavuştuğunu gözlemleyen modern psikoloji, bu durumu bilimsel olarak ifâde etmekte zorlanıyor ve bu olayı insanın içindeki güç(?) olarak izah etmeye çalışıyor. Bir adım daha atsa ve 'peki bu gücü ona veren kim? ' diye sorgulasa ıspatlamak için ömür feda ettiği bir çok mesele kendiliğinden hallolacak.. açıklamak için saçma sapan yollara başvurmasına gerek kalmadan hemde.
Bilimsel çalışma, bilimsel metod vs. Tabiki çalışanın sonuca ulaştığı bir yer dünya. Fakat çalışmanında bir nev'i dua olduğunu görmüyor insanlar. Çalışmak, gayret göstermek tabri caizse debelenmek duadır, niyazdır.
Bu ve bunun gibi bir çok mesele Allaha ve Ahiret gününe iman ile noktalansa, ve parmaklar O nu işaret etse;
ne muhteşem bir final olacaktır kim bilir..
Doğrusu insan çok nankör..
Pozitif ve negatifin amansız savaşı ve bu savaşta ortaya çıkarttığı ısı enerjisinin insana sağladığı faydayı gösteren en manidar icatlardan..
Birilerinin kavgası hep birilerinin işine yarar zaten..
Halbuki pozitif ve negatif fanusun içinde ölümüne intihar edip, cayır cayır yanarken biz laptopun başında geyik yapıyoruz..
Üstelik sabahleyin gidilecek bir iş varken...
bknz.
meseleyi alakasız yollardan trajik bir şekilde uyku meselesi haline getirmek
-Müsait değilim, sonra gel..
-Baba, aç müslümü be! efkar gelmiş dağıtalım...!
-Esrarlı gözlerin aklıma düştü...!
-Ah ulan ah...!
gibi geyik replikleri olan terim..
Ölçüleri biribiriyle denkleşmeyen, rastgele kesilip rastgele döşenmiş kaldırımlar olduğunu zannetmekle beraber kaldırım taşlarında en kaliteli ve itibar edilen cinsinin ankara taşı olduğunu itiraf etmek istiyor ve geçmeli parke taşlarından müteşekkil kaldırımların çok dandik olduğunu belirtmek istiyorum.
o zaman şarkı söylemek lazım
10.01.2007 - 09:50Deniz kenarında balık tutarken, oltaya takılan balığın heyecanıyla cep telefonunu suya düşürünce
ve düşmekte olan cep telefonunu yakalayayım derken oltadaki balığı kaçırınca..
otostop
09.01.2007 - 16:49El ile yapılanın işe yaramadığı durumlarda yaşlı gözlerle ve omuz düşük vaziyette şöförün gözlerinin içine yalvarma kıvamında bakmak ve içinden
-hadi.. hadi dur.. dursana ya..
monoloğunu geçirmek ve almazsa dudakları kıpırdatarak küfür ediyormuş gibi yapmak..
El arabanın peşinden aşağı doğru inip kalkmalı ama.. bu çok önemli bir ayrıntı..
çuvaldız
09.01.2007 - 15:25'cüvâl-dûz' Çuval iğnesi. (dûz 'iğne')
mülakat
09.01.2007 - 15:19İş görüşmesi..
Kelime anlamı 'buluşma'(arapça)
bu işte bir yanlışlık var
09.01.2007 - 14:47Kimse içinde olduğu hikayeden memnun değil,
ama öte yandan hiç kimse ölmek, yani o hikayenin içinden çıkıp gitmek istemiyor.
Bu büyük bir çelişki ve doğrusu modernleştikçe tam bir çelişkiler yumağına dönen yeni insana da çok yakışıyor,
insan yaşadığı hayattan memnun değilse, onu kaybetmekten neden korkar? Bunu anlamak için insan muammasını çözmek gerekiyor. Giderek çözülmesi daha da zorlaşan insan muammasını...
Seni çözmeye çalıştıkça bana düğümleniyorum!
Bir yanlışınız olmalı, sizi tanımıyorum!
Hiç görmedim daha önce uzaktan beni süzüşünüzü.
Daha önce gülümsediğim biri olduğunuzu da hiç zannetmiyorum.
Bana tamamen yabancısınız.
O kadar yabancı ki, size baktığımda aynaya bakıyormuş gibi oluyorum!
camekan
09.01.2007 - 14:33'câme' elbise + 'gân' uygun, ait..
Elbiseye ait olan yer.
Eskiden hamamlarda bulunan soyunma dolaplarına verilen isim.
çamaşır
09.01.2007 - 14:28'çâmeşûr' Farsçada çamaşır yıkayan kişilere verilen ad.
Şöyle ki;
'câme' giysi, elbise + 'şûr' yıkayan.
Çamaşır yıkayan anlamındayken
Türkçede çamaşırın ta kendisi haline gelmiş..
Üzülelim mi?
hayır..
müsteşrik
09.01.2007 - 14:22'şark' doğu, güneşin doğduğu taraf..
'müsteşrik' doğu ile uğraşan..'Doğucu' desek yeridir.
Fransızca 'oryantalist' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiş olup ıstılahi anlamı batının gözü ve gözlüğü ile doğu medeniyetlerinin tarihini (genelde subjektif olarak) inceleyen insanlara verilen isimdir..
Ayrıca siyasette bir kural vardır.
Eğer 'eşşek' hakkında olumsuz yorum yaparsan, insanlarda otomatikman senin bir eşşek olmadığın intibasını uyandırırsın. Halbuki eşşekliğin kitabını sen yazmışsındır...
Çoğu oryantalistin (ki istisnaları vardır) yaptığı bundan farksızdır.
lakap
08.01.2007 - 16:58Soyadı.
(arapça, lakâb)
Bugün taşıdığımız soyadları 100 sene öncesi dedelerimizin veya daha eski sülalemizin lakapları aslında..
severken ayrılmak
08.01.2007 - 16:41Doğrucu Davut ile Patavatsız terkeden diyaloğu
Doğ.Dav.-Madem seviyon niye ayrılıyon e ayrılıyon niye seviyon.. manyak..!
Pat. Ter.-Abi yanlışlıkla oldu diyorum.. kendime zarar vericem bak..
Eğitişim
08.01.2007 - 15:19'Önce sen beni eğit, sonra ben seni. Karşılıklı eğitişelim'
Yaşam koçu gibi bir şey herhalde buda..
peygamberlerin mucizeleri
08.01.2007 - 15:00Mucize, muhatabı acze düşüren fevkalâde bir olaydır.
Bu münasebetle mucizelerin akla uygun olup olmaması münakaşa konusu olamaz. Bugün bir çok teori güneş sisteminin zamanında bir bütün olduğunu ve parçalanarak oluştuğunu söylüyor. Ve bu mucize din kitaplarında değil bilim kitaplarında yazılı.
Mucizeyi akla uygun göstermeye çalışmak, onu alelâde bir olay durumuna düşürmektir ki bu durumda hâdise, mucize olmaktan çıkar. Ve akıl, tabiat üstü olan olayların mahiyetini idraktan acizdir. Aklı bunu idrake zorlamak, birçok tehlikeler doğurur. Nitekim doğurmuşda..
1400 yıl önce gözleriyle apaçık gördükleri halde mucizeye inanmayanlar olduğu gibi, günümüzdede inanmayanlar olacaktır maalesef..
bknz.
Salman Rüşdinin 10. kuşaktan fikirsel torunları.. peh..!
insan
08.01.2007 - 12:44Yaşamını sürdürebilmek için dünyadaki her şeye, her canlıya ihtiyacı olan
fakat diğer canlıların hiçbirinin kendisine ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebileceği,
aciz varlık.
Şöyleki yeryüzünde insan olmasaydı bitki, hayvan, mikrop, börtüböcek; hepsi yaşamını sürdüreblirdi.
Fakat insan bunlar olmadan yeryüzünde yaşamını sürdüremez..
hediye almak
08.01.2007 - 11:37Hediyenin 'Gördüm ve aklıma sen geldin.. Bende aldım'
denilerek takdim edileni,
' seni çağrıştırdığı için' gerekçesiyle alınanı makbul..
niyaz
08.01.2007 - 11:33'niyâz'
Farsça bir kelime.
şiddetle isteme, ihtiyaç duyma, yakarma anlamlarına geliyor.
Eski farsçada bir anlamı daha var o da 'eksiklik'.
Dua ile eş anlamlı olarak kullanılıyor. Zira 'dua' arapçada yardıma çağırmak, davet etmek anlamlarına haiz.
Bugün modern psikoloji halen daha 'istemenin hikmeti' konusunu netliğe kavuşturamamış durumdadır. Öyleki insanın geçmiş zamanda istediği bir çok şeye gelecek zamanda hiç beklemediği bir anda kavuştuğunu gözlemleyen modern psikoloji, bu durumu bilimsel olarak ifâde etmekte zorlanıyor ve bu olayı insanın içindeki güç(?) olarak izah etmeye çalışıyor. Bir adım daha atsa ve 'peki bu gücü ona veren kim? ' diye sorgulasa ıspatlamak için ömür feda ettiği bir çok mesele kendiliğinden hallolacak.. açıklamak için saçma sapan yollara başvurmasına gerek kalmadan hemde.
Bilimsel çalışma, bilimsel metod vs. Tabiki çalışanın sonuca ulaştığı bir yer dünya. Fakat çalışmanında bir nev'i dua olduğunu görmüyor insanlar. Çalışmak, gayret göstermek tabri caizse debelenmek duadır, niyazdır.
Bu ve bunun gibi bir çok mesele Allaha ve Ahiret gününe iman ile noktalansa, ve parmaklar O nu işaret etse;
ne muhteşem bir final olacaktır kim bilir..
Doğrusu insan çok nankör..
vergi iade
08.01.2007 - 10:17Enteresan enteresan fişler çıkıyor yazarken..
yememiş içmemiş giyinmişiz.. işin kötüsü hiç birini hatırlamıyorum ben..
taberî
08.01.2007 - 09:41Tefsiri meşhûr.
ayrıntılı bilgi için bknz.
http://www.enfal.de/taberi.htm
ampul
07.01.2007 - 23:03Pozitif ve negatifin amansız savaşı ve bu savaşta ortaya çıkarttığı ısı enerjisinin insana sağladığı faydayı gösteren en manidar icatlardan..
Birilerinin kavgası hep birilerinin işine yarar zaten..
Halbuki pozitif ve negatif fanusun içinde ölümüne intihar edip, cayır cayır yanarken biz laptopun başında geyik yapıyoruz..
Üstelik sabahleyin gidilecek bir iş varken...
bknz.
meseleyi alakasız yollardan trajik bir şekilde uyku meselesi haline getirmek
harikulade
07.01.2007 - 22:49Saddam Hüseyin'in idamı hakkında yapılan
'öyle bir hayattan sonra böyle bir ölüm kendisine lütuftur.'
tesbiti..
sibel alaş
07.01.2007 - 22:46Gözümün bir yerlerden ısırdığı kişi..
hoşgeldin hüzün
07.01.2007 - 22:44-Müsait değilim, sonra gel..
-Baba, aç müslümü be! efkar gelmiş dağıtalım...!
-Esrarlı gözlerin aklıma düştü...!
-Ah ulan ah...!
gibi geyik replikleri olan terim..
Arnavut kaldırımı
07.01.2007 - 22:41Ölçüleri biribiriyle denkleşmeyen, rastgele kesilip rastgele döşenmiş kaldırımlar olduğunu zannetmekle beraber kaldırım taşlarında en kaliteli ve itibar edilen cinsinin ankara taşı olduğunu itiraf etmek istiyor ve geçmeli parke taşlarından müteşekkil kaldırımların çok dandik olduğunu belirtmek istiyorum.
şeytan
07.01.2007 - 22:36Seyrettikçe ve dinledikçe reyting alan kötü bir mahluktur..
O yüzden şeytanın filmini seyretmemeli ve itibar etmemelidir.. ki reyting almasın..
Arnavut Ciğeri
07.01.2007 - 22:33Ekmek arası olanı favori aparatlardandır..
Toplam 638 mesaj bulundu