Keşfedilmemiş olup dün keşfettiğim tek şey
sıhhıye köprüsü'nün altında, Tren İstasyonuna çıkılan merdivenin hemen solunda olan çeşmeydi..
Çok eski olmasada Cumhuriyet Döneminde yapılmış olabilir..
Başkada keşfedilmemiş yeri yok Ankara'nın.. Kızılcahamam tarafları Sapanca'yı andırıyor, tabii güzelliği var.Bir de hamamı.. Haymana'da da hamam var ve gerçekten şifalı. Beypazarının 'hıdırlık' tepesi görülmeye değer, Ankara'da yaşayanlar için.. Dış şehirlerden gelip görmeye değmez.. Merkezde Kızılay iyidir. Kalabalıktır, insan selidir. Çankaya ve GOP ayrı cumhuriyet.. İnsanları bir tuhaf.. Demetevler birbirine çok girifttir. ürperticidir. A.O.Ç eğlenceliktir ama vasattır, sevilmez tarafımdan.Kazan'lılar adamımdır konuşmaları komiktir, düğünlerinde erkeklere de kına yakarlar, ilginçtirler..
En vasat ve güzel bulduğum ilçesi Keçiören'dir. Altınpark özenerek yapılmıştır. Kocatepe Camii'nin avlusu Ankara'da efkâr dağıtılacak tek yerdir. Zira sakindir, eser hafiften.. Samanpazarı 'samanlıkta kaybolmuş iğne' lerin bulunduğu yerdir. Hacı Bayram kalabalıktır. Ankara Kalesinin durumu gerçekten içler acısıdır, yükseklik fobisi olanlar çıkmamalıdır. Çünkü korku yüzünden manzaranın tadı çıkartılamamaktadır. Aşti'nin kokusu hoşuma gider. Ankara'ya ilk gelişteki, ilk buluşmalardaki hatıraları canlandırır. Nostaljiktir, buruktur. Ostim ömürlüktür, araba pazarı gezipte araba alamadığım bir yerdir. Ankara memur kentidir. İnsanları mesafelidir. Kent soğuktur.Soğukluğu insanlarına sirayet etmiştir. Hâsıl-ı Kelâm DENİZ i yoktur efendim..
Rize'de doğ, Yalova'da büyü, hayata dair her türlü kazığı İstanbul'da ye orada 2 sene (teşbihte hata olmasın) serseri ve bekar ve garip olarak yaşa ama onca eziyetine rağmen burnunda tüttür, özle, İzmir'de askerlik yap.. Hepsinde tek teselli deniz..
Ve sonunda Ankara'ya hapsol..
Seven bir erkeğin sevdiği için katlandığı, sevgisini ispatlayacağı imtihan yeridir Ankara..
Akla sevilen gelince bütün çirkinlikleri güzelliğe dönüşmektedir..
Bir başka 'şey' için katlanılmayacak, sadece onun için katlanılabilecek bir şehirdir Ankara..
bu kadar..
1935 yılında 'müessir' kelimesinin karşılığı olarak 'et-mek' fiilinden türetilmiş.
O yüzden 'etkin' i anlamak için önce 'müessir' kelimesini anlamak gerekir.
Müessir 'tesir eden' anlamında 'tesir' kelimesinin türevi.Birde 'müteessir' vaeki o da 'tesir edilen' anlamında.
Bu kelimelerin kökeninde ise 'eser' kelimesi var.
'İz,etki' anlamına gelen 'eser' kelimesinin anlamı çift yönlü.
'eser' hem insanların duygu dünyasını, idrâkini 'etkileyen' sanatçı mahsülleri olmasının yanısıra, sanatçının 'etkilenip' ürettiği şeylerdir aynı zamanda..
'Korkarım ki bu gezegenden hiç birimiz sağ çıkamayacağız..! '*
*Son cümle yeşillik olsun diye eklenmiş olup, konuyla alakası yoktur.
Maksat sosyal mesaj vermektir.Bir bilim kurgu repliği olmakla beraber kastedilen gezegen dünya dır..
İstanbul Avrupa Yakası'nın telefon kodu.
Rakamın 212 olarak seçilmesinin sebebi rakamsal kodunun kısa olması. Tabi eskilerin zemberekli (çevirmeli) telefonlarına göre ayarlanmış bu numaralar. Örneğin ismini hatırlayamıyorum ama Amerika'nın en büyük eyaletlerinden birinin de kodu 212 idi.
'yanut' kelimeside aynı kökenden.Geri dönmek, cevap vermek anlamlarında.
Dil devriminden sonra 'yanıt' olarak telaffuz edilmeye başlamış.
'Yankı'nın orijinal yazılışı 'yanku'.
'yanmak' fiilinin türevleri ikiside.
ancak bu fiil ile ne gibi semantik ilişki var aralarında bilemiyeceğim.
bir kaç çağrışım yapsada anlamları harflere tercüme etmek çok zor..
Hayat ağacına bağlanmış salıncak..
İstikbâl ve mazi arasında sallanıp duruyoruz..
Ne kadar geriye gidersek, salıncağın bir sonraki hamlede bizi o kadar ileri götüreceğini biliyoruz.. Ne varki maziye sırtımız dönük..
Ulus ve Kızılay arasına sıkışmış,
Köprüsünün altından her geçişimde argoda kullanılan 'köprü altı' tabirini akla getiren, şehiriçi otobüslerinin mecburi istikâmeti olan yerdir.
Buradan yetkililere seslenilmelidir.
Sıhhiye Köprüsü'nün altı düzeltilmelidir.
Zira çirkindir, iticicidir.
Maddi durumu yerinde olmayan iki kişinin evlenmesinin sakıncalı olacağına işaret eden ironik bir atasözü olmasının yanısıra
'iki gönül bir olursa samanlık seyrân olur' atasözünün zıddıdır.
Atalarımız niçin kafamızı karıştırmıştır?
Hangisine inanmak gereklidir?
Akıl mıdır aşk mıdır?
Bu ne yaman çelişkidir..
Denize kıyı olmayan memleketlerde 'dere, göl, su yalağında yüzmek' gibi aktivitelerle karşılık bulan,
Denize kıyısı olan şehirlerde ise okul çıkışı biraz can sıkıntısı birazda psikopatik etkenler yüzünden 'girersin/giremezsin' tartışması ve iddiası yüzünden gerçekleştirdikleri eylemdir.
bknz.
çocukken yaptığımız saçmalıklar
Kelimenin iki ayrı manası var: 1) Antikite hayranlığı.
16. asır Avrupası için bir kaçış, bir meçhulü arayıştı hümanizm. Bir egzotizm, bir yeni boyut ihtiyacı.
Kilisenin yasaklarından kurtulmak isteyen Orta Çağ insanı Eski Çağ edebiyatlarına kaçtı. Ferdi cemaat içinde eritmeyen paganizm, hürriyetti, direnişti. Nas'ların çelik korsasından kurtulup kilisenin duvarları dışına fırlamak hem cazip hemde tehlikesizdi. Kendi mazisine sığınıyordu batı; manevi mirasını yeni baştan inceliyor, o metruk hazineden el değmemiş mücevherler derliyordu. Antikite hem kendisiydi hem başkası. İnsan Hristiyanlığın posalaştıramadığı bir düşünceyle yakından temas ediyordu. Vesayetten kurtuluşdu bu, kendi kanatları ile uçmak arzusuydu. Açıktan açığa bir isyan değildi şüphesiz, çünkü Hristiyanlık, greko latin kültürü ile hiçbir zaman göbek bağlarını koparmamıştı. Fakat nas'ların korkuluğundan atlıyarak putperest dünyanın şiir ve düşünce bahçelerine açılmak yine de tehlikeliydi.
Ne olursa olsun Avrupa, zincirlerini kırmak, rüştünü ispat etmek, horlanan haysiyetini kurtarmak zorundaydı. Böylece batı aydını çeşitli tahriflerle tanınmaz hale gelen Hristiyanlığı bir yana bırakacak ve giderek kendi kendini tanrılaştıracaktır.
İmanını kaybeden bir çağın dini. Sözünü dinletmek isteyen her felsefe bu kaftana bürünmek zorunda.
Marksizmden egzistansiyalizme kadar Avrupa'nın tüm düşünce akımları hümanist.
Kavramdan çok kılıf; kelime değil bukalemun: demokrasi gibi, sosyalizm gibi.
Hümanizm genç bir kavram, batı dillerini 1850'den sonra fethetmiş. Ama müstağriplerimiz hemen benimsemiş kelimeyi, onlara göre Yunus'lar, Mevlana'lar, Hacı Bektaş Veli'ler su katılmamış birer hümanist. Hümanizm nedir, kimsenin tarife yanaştığı yok.
ankara
18.01.2007 - 16:24Keşfedilmemiş olup dün keşfettiğim tek şey
sıhhıye köprüsü'nün altında, Tren İstasyonuna çıkılan merdivenin hemen solunda olan çeşmeydi..
Çok eski olmasada Cumhuriyet Döneminde yapılmış olabilir..
Başkada keşfedilmemiş yeri yok Ankara'nın.. Kızılcahamam tarafları Sapanca'yı andırıyor, tabii güzelliği var.Bir de hamamı.. Haymana'da da hamam var ve gerçekten şifalı. Beypazarının 'hıdırlık' tepesi görülmeye değer, Ankara'da yaşayanlar için.. Dış şehirlerden gelip görmeye değmez.. Merkezde Kızılay iyidir. Kalabalıktır, insan selidir. Çankaya ve GOP ayrı cumhuriyet.. İnsanları bir tuhaf.. Demetevler birbirine çok girifttir. ürperticidir. A.O.Ç eğlenceliktir ama vasattır, sevilmez tarafımdan.Kazan'lılar adamımdır konuşmaları komiktir, düğünlerinde erkeklere de kına yakarlar, ilginçtirler..
En vasat ve güzel bulduğum ilçesi Keçiören'dir. Altınpark özenerek yapılmıştır. Kocatepe Camii'nin avlusu Ankara'da efkâr dağıtılacak tek yerdir. Zira sakindir, eser hafiften.. Samanpazarı 'samanlıkta kaybolmuş iğne' lerin bulunduğu yerdir. Hacı Bayram kalabalıktır. Ankara Kalesinin durumu gerçekten içler acısıdır, yükseklik fobisi olanlar çıkmamalıdır. Çünkü korku yüzünden manzaranın tadı çıkartılamamaktadır. Aşti'nin kokusu hoşuma gider. Ankara'ya ilk gelişteki, ilk buluşmalardaki hatıraları canlandırır. Nostaljiktir, buruktur. Ostim ömürlüktür, araba pazarı gezipte araba alamadığım bir yerdir. Ankara memur kentidir. İnsanları mesafelidir. Kent soğuktur.Soğukluğu insanlarına sirayet etmiştir. Hâsıl-ı Kelâm DENİZ i yoktur efendim..
Rize'de doğ, Yalova'da büyü, hayata dair her türlü kazığı İstanbul'da ye orada 2 sene (teşbihte hata olmasın) serseri ve bekar ve garip olarak yaşa ama onca eziyetine rağmen burnunda tüttür, özle, İzmir'de askerlik yap.. Hepsinde tek teselli deniz..
Ve sonunda Ankara'ya hapsol..
Seven bir erkeğin sevdiği için katlandığı, sevgisini ispatlayacağı imtihan yeridir Ankara..
Akla sevilen gelince bütün çirkinlikleri güzelliğe dönüşmektedir..
Bir başka 'şey' için katlanılmayacak, sadece onun için katlanılabilecek bir şehirdir Ankara..
bu kadar..
etkin
18.01.2007 - 14:561935 yılında 'müessir' kelimesinin karşılığı olarak 'et-mek' fiilinden türetilmiş.
O yüzden 'etkin' i anlamak için önce 'müessir' kelimesini anlamak gerekir.
Müessir 'tesir eden' anlamında 'tesir' kelimesinin türevi.Birde 'müteessir' vaeki o da 'tesir edilen' anlamında.
Bu kelimelerin kökeninde ise 'eser' kelimesi var.
'İz,etki' anlamına gelen 'eser' kelimesinin anlamı çift yönlü.
'eser' hem insanların duygu dünyasını, idrâkini 'etkileyen' sanatçı mahsülleri olmasının yanısıra, sanatçının 'etkilenip' ürettiği şeylerdir aynı zamanda..
'Korkarım ki bu gezegenden hiç birimiz sağ çıkamayacağız..! '*
*Son cümle yeşillik olsun diye eklenmiş olup, konuyla alakası yoktur.
Maksat sosyal mesaj vermektir.Bir bilim kurgu repliği olmakla beraber kastedilen gezegen dünya dır..
212
18.01.2007 - 09:26İstanbul Avrupa Yakası'nın telefon kodu.
Rakamın 212 olarak seçilmesinin sebebi rakamsal kodunun kısa olması. Tabi eskilerin zemberekli (çevirmeli) telefonlarına göre ayarlanmış bu numaralar. Örneğin ismini hatırlayamıyorum ama Amerika'nın en büyük eyaletlerinden birinin de kodu 212 idi.
meslepeş
18.01.2007 - 09:001- Bizden değil,
2- Aramalarda çıkmadığına göre teknoloji ile alâkadar bir dile ait değil
3- Türkiye içindeki her hangi bir etnik dile ait olabilir..
geç olgunlaşmak
17.01.2007 - 23:02Artık güneşi neye teşbih ederseniz edin..
Aşk, açlık, sefâlet,hakaret..
İmtihânlar türlü türlü..
geç olgunlaşmak
17.01.2007 - 23:00Gölgede kalan meyveler geç olgunlaşır..
yankı
17.01.2007 - 22:58'yanut' kelimeside aynı kökenden.Geri dönmek, cevap vermek anlamlarında.
Dil devriminden sonra 'yanıt' olarak telaffuz edilmeye başlamış.
'Yankı'nın orijinal yazılışı 'yanku'.
'yanmak' fiilinin türevleri ikiside.
ancak bu fiil ile ne gibi semantik ilişki var aralarında bilemiyeceğim.
bir kaç çağrışım yapsada anlamları harflere tercüme etmek çok zor..
yayından kalkması gereken diziler
17.01.2007 - 22:48Hepsi..
Araf
17.01.2007 - 22:44Hayat ağacına bağlanmış salıncak..
İstikbâl ve mazi arasında sallanıp duruyoruz..
Ne kadar geriye gidersek, salıncağın bir sonraki hamlede bizi o kadar ileri götüreceğini biliyoruz.. Ne varki maziye sırtımız dönük..
sıhhıye
17.01.2007 - 15:12Ulus ve Kızılay arasına sıkışmış,
Köprüsünün altından her geçişimde argoda kullanılan 'köprü altı' tabirini akla getiren, şehiriçi otobüslerinin mecburi istikâmeti olan yerdir.
Buradan yetkililere seslenilmelidir.
Sıhhiye Köprüsü'nün altı düzeltilmelidir.
Zira çirkindir, iticicidir.
makbule
17.01.2007 - 14:41'Kabul' görmüş müennes.
DUYU ORGANLARI
17.01.2007 - 14:33(Bazen)
'Sen beni nerenle dinliyorsun..? '
sorusuyla cevabı bulunmaya çalışılan organlardır.
mahsul
17.01.2007 - 14:28'Hâsıl' olmuş olan.
Sonuç olmuş olan..
Ürün olmuş olan ve 'husûl'e gelmiş olan...
İki çıplak bir hamama yakışır
17.01.2007 - 14:26Maddi durumu yerinde olmayan iki kişinin evlenmesinin sakıncalı olacağına işaret eden ironik bir atasözü olmasının yanısıra
'iki gönül bir olursa samanlık seyrân olur' atasözünün zıddıdır.
Atalarımız niçin kafamızı karıştırmıştır?
Hangisine inanmak gereklidir?
Akıl mıdır aşk mıdır?
Bu ne yaman çelişkidir..
kışın denize girmek
17.01.2007 - 14:17Denize kıyı olmayan memleketlerde 'dere, göl, su yalağında yüzmek' gibi aktivitelerle karşılık bulan,
Denize kıyısı olan şehirlerde ise okul çıkışı biraz can sıkıntısı birazda psikopatik etkenler yüzünden 'girersin/giremezsin' tartışması ve iddiası yüzünden gerçekleştirdikleri eylemdir.
bknz.
çocukken yaptığımız saçmalıklar
texas
16.01.2007 - 17:45Çelik Blek..
ideal uygarlık
16.01.2007 - 17:41Atlantis..
AFÎF
16.01.2007 - 17:40İffetli erkek (arapça)
Müennesi 'Afîfe'
ben sana layık değilim
16.01.2007 - 17:37'Bunu haketmek için ne yaptım..! ' a verilen 'hiçbir şey' cevabının peşinden gelmesi gereken pekiştirme cümlesi..
yarı yolda kalmak
16.01.2007 - 17:34Delinmiş benzin deposu, çatlamış kartel, patlak lastik, su kaynatan motor, dağılan şanzıman vs.
Serbest dolaşım
16.01.2007 - 17:31Dingo ve sahip olduğu meşhur ahır..
yazışırken büyük harf kullanmak
16.01.2007 - 17:28Bağırmak anlamına gelsede,
harf ne kadar büyük olursa olsun ses bir iletiden öteye gitmiyor..
hümanizm
16.01.2007 - 13:12-Cemil Meriç-
Kelimenin iki ayrı manası var: 1) Antikite hayranlığı.
16. asır Avrupası için bir kaçış, bir meçhulü arayıştı hümanizm. Bir egzotizm, bir yeni boyut ihtiyacı.
Kilisenin yasaklarından kurtulmak isteyen Orta Çağ insanı Eski Çağ edebiyatlarına kaçtı. Ferdi cemaat içinde eritmeyen paganizm, hürriyetti, direnişti. Nas'ların çelik korsasından kurtulup kilisenin duvarları dışına fırlamak hem cazip hemde tehlikesizdi. Kendi mazisine sığınıyordu batı; manevi mirasını yeni baştan inceliyor, o metruk hazineden el değmemiş mücevherler derliyordu. Antikite hem kendisiydi hem başkası. İnsan Hristiyanlığın posalaştıramadığı bir düşünceyle yakından temas ediyordu. Vesayetten kurtuluşdu bu, kendi kanatları ile uçmak arzusuydu. Açıktan açığa bir isyan değildi şüphesiz, çünkü Hristiyanlık, greko latin kültürü ile hiçbir zaman göbek bağlarını koparmamıştı. Fakat nas'ların korkuluğundan atlıyarak putperest dünyanın şiir ve düşünce bahçelerine açılmak yine de tehlikeliydi.
Ne olursa olsun Avrupa, zincirlerini kırmak, rüştünü ispat etmek, horlanan haysiyetini kurtarmak zorundaydı. Böylece batı aydını çeşitli tahriflerle tanınmaz hale gelen Hristiyanlığı bir yana bırakacak ve giderek kendi kendini tanrılaştıracaktır.
hümanizm
16.01.2007 - 13:10-Cemil Meriç-
İmanını kaybeden bir çağın dini. Sözünü dinletmek isteyen her felsefe bu kaftana bürünmek zorunda.
Marksizmden egzistansiyalizme kadar Avrupa'nın tüm düşünce akımları hümanist.
Kavramdan çok kılıf; kelime değil bukalemun: demokrasi gibi, sosyalizm gibi.
Hümanizm genç bir kavram, batı dillerini 1850'den sonra fethetmiş. Ama müstağriplerimiz hemen benimsemiş kelimeyi, onlara göre Yunus'lar, Mevlana'lar, Hacı Bektaş Veli'ler su katılmamış birer hümanist. Hümanizm nedir, kimsenin tarife yanaştığı yok.
Toplam 638 mesaj bulundu