Süleyman Özerol Antoloji.com

SÜLEYMAN ÖZEROL

1 Kasım 1953 tarihinde Hekimhan’ın Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğdu. Babası Hasan, annesi Zehra’dır. İlkokulu kendi köyünde okudu.
.
Akçadağ İlköğretmen Okulunu 1972 yılında bitirdi, Urfa ve Malatya’da çeşitli okullarda görev yaptı, 1998’de emekli oldu, aynı yılın Haziran ayında Malatya Yorum Gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yürütmeye ve anı, öykü, makale türü haftalık yazılar yazmaya başladı.
.
İlkokul yılarına dayanan şiir ile ilgisi öğretmen okulunda ve mesleğinin ilk yıllarında yoğunlaşmıştır. Resim yapar, bağlama çalar ve türkü söyler. Malatya’daki bazı radyo ve televizyonlarda programlara katıldı, programlar yaptı. Halk kültürü ve edebiyatı alanında yoğunlaşan uğraşılarını derleme, araştırma ve incelemelerle zenginleştirmeyi sürdürürken panel, konferans ve benzeri etkinliklere katılmaktadır. 1988 yılından itibaren de binlerce sayfayı bulan halk kültürü ile ilgili çalışmaları, makaleleri, ölçülü ve serbest şiirlerinden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde, kitaplarda ve Internet sitelerinde yayınlanmaktadır.
..

Devamını Oku
  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy 01.11.2024 - 23:42

    Arkadaş Grubumdan Sn. Süleyman Özerol *
    ** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN **

  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy 01.11.2021 - 22:42

    * KUTLAMA *
    Sayın Süleyman Özerol
    << DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >>

  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy 01.11.2020 - 22:46

    Şair arkadaşımız Sn. Süleyman Özerol
    ** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN **

Toplam 8 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


Toplam 16 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • MALATYA HEKİMHAN BALLIKAYA KÖYÜ

    23.12.2009 - 16:16

    Doğal-Tarihsel Özellikleri Çağrıştırıyor...

    TARİHSEL KALINTILAR VE TURİZM: Ballıkaya’da üç yüz yılı aşkın bir geçmişi olan Karadirek Dergâhı, IX. Yüzyıla ait Ağpuğar Çeşmesi gibi tarihsel özellik taşıyan yerlerin yanında; köyün kuzeyini baştanbaşa kuşatan kaya kuşağındaki tarih öncesi dönemlere ait (İ.Ö. 4000 yılları) olduğu belirtilen mağaralar ve birçok yerde bulunan yığmalar da tarihsel yönden önem taşır. Kayaların doğal görünümü ve peribacaları ise ayrı bir özellik gösterir. Ayranca, Darıderesi, Alaçayır yaylaları ise doğal güzelliklerin ayrı birer örneğidir.

  • MALATYA HEKİMHAN BALLIKAYA KÖYÜ

    23.12.2009 - 16:12

    Doğal-Tarihsel Özellikleri Çağrıştırıyor...

    BALLIKAYA KÖYÜ: KONUMU VE YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ-TARİHSEL BİLGİLER-TARİHSEL KALINTILAR VE TURİZM

    Süleyman ÖZEROL/Eğitimci-Araştırmacı

    KONUMU VE YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

    1. Konumu:
    Hekimhan-Arguvan ilçeleri arasında orta noktadadır. Doğusunda Mıroğlar, güneydoğusunda Çeki mezraları, güneyinde Başkavak köyü, batısında İğdir köyü, kuzeyinde de birkaç köyün yaylalığı ve otlağı olan Ayranca Dağları ve uzantıları bulunur.
    Kuzey-güney eğilimli bir yamaca kurulmuş, yaşanan yer kayması sonucu biraz daha kuzeyde Kösharmanı ve Duzdaşı denen yörenin arazileri üzerine yeniden kurulmuştur. Hekimhan-Arguvan karayolu kuzeyinden, Başkavak, Haydaroğlu, Yağca köylerine giden yol köyün içinden geçer, güneye doğru uzanır.

    2. Yeryüzü Şekilleri:
    Dağlar: Ayranca Dağları köyün ve yörenin en önemli yükseltisidir. Bu dağlar üzerindeki Hasbek Tepesi en yüksek zirvedir (2237 m) . Bazı kaynaklarda 3000 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahip olduğu belirtilir. “Şehitler Mezarlığı” denilen mezarların da bulunduğu tepe, “En büyük tepe, bekleyen yer” anlamlarını taşır. Kayabaşı’nın hemen üzerinde de Pir Sultan Dağı vardır. Ayrıca Çeki Dağı, Yığma Tepeleri, Sivrice Tepesi, Çakıröğü Tepesi, Böğürme önemli yükseltileri oluşturur.
    Yaylalar: Ayranca, Kayabaşı, Alaçayır, Darıderesi Çakıröğü, Horunoğlu önemli yaylalardır. Bunlar arasında Alaçayır önemli yer tutar. Alaçayır’a göçenler azala azala 1989 yılında bir eve düşmüştür. Daha sonra ise yaylaya göçen olmamıştır. Oysa eskiden bir iki davarı olan bile Alaçayır’a göçerdi. Ayrıca suyu köye içme suyu olarak getirildi.
    Akarsular: En önemli akarsu Mezirme Deresi’dir. Kayadibi yöresinden doğar, Çoraklının Dere, Gölün Dere gibi kaynakları, Başkavak köyü topraklarında Göçet Deresi (Bu dereyi Aşılık ve Gedikardı Dereleri besler) , Yağca köyünde Yağca Deresi ile birleşir, oradan da Kuruçay yolu ile Fırat’a karışır. Diğer önemli bir akarsu Ayranca Dağları eteklerinden doğan Darıderesi’dir. Darıderesi, Alaçayır Yaylasından doğan Yazyurdunun Deresi ile Mıroğlar mezrasının altında birleşerek Avşar Çayını başlatır. Bu da Arguvan’ın Çavuş köyü topraklarında Uludere’ye karışır.

    3. İklimi ve Bitki Örtüsü:
    Doğu Anadolu’ya özgü karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Baharlarda yağan yağmurun yanı sıra, zaman zaman dolu yağışı da olur. Kar daha çok Kasım-Mart ayları arasında yağar. Keban ve Karakaya Barajlarının yapımından buyana iklimde yumuşama artmaktadır. Kışın en soğuk olduğu dönem Aralık, Ocak, Şubat aylarıdır. Haziran-Eylül arasında yağış çok azdır. Temmuz ve ağustos aylarında yağışa pek rastlanmaz. Yaz sıcaklığı ortalaması 30 derece dolayındadır.
    Kayadibi, Darıderesi, Böğürme, Karadoğan, Dağınnıbölük, Göçet, Yanıkağaç, Ecedamı yöreleri orman bakımından zengin olmasına karşın bazı tepelerde değil orman, ağaca bile rastlanmaz. Kayabaşı, Belantarla, Yazı, Bakırpuğarın bir bölümü, Üslücetepe, Keltepe bitki örtüsü yönünden zengin olmayan yerlerdir. Orman ağaçlarının başında meşe gelir. Birçok yerde meşelerin içinde ardıç ağacı (Ayranca Dağlarının bazı bölümlerinde “Pir ardıç” adı verilen dikensiz türü) bulunur. Köyün eski evlerinin direk ve döşemelerinin oldukça kalın olan bu ardıçlardan olması dikkat çekicidir. Alıç, yabani armut, yabani kızılcık, dağın, kuş eriği gibi ağaçlar seyrek olarak da olsa bulunur. Köyü dört bir yandan saran çoğu ağaçlarını kayısının oluşturduğu bahçeler bitki örtüsü olarak ormandan aşağı kalmayacak derecede çoğalmıştır.

    BALLIKAYA KÖYÜ: TARİHSEL BİLGİLER

    Adının Çıkağı (Nereden Geldiği) : Osmanlılar döneminde en eski bilgiler Kanuni döneminde olup, 1620’li yıllara denk gelir. Bu dönemde, “Kariye-i Merzeme (Mezdirme) ” adıyla Arguvan’a bağlı, 21 hanelik, 37 vergi nüfusuna sahip bir köy olarak belirtilir.
    Köydeki yaşlıların anlatımına göre, köyün güneyinde bulunan Mihail (Başkavak) köy iken burası mezradır. Mezra adı, Mezere diye anılmaya başlar, zaman içinde değişerek de Mezirme olur. Merz; 1. yer, toprak, arazi; 2. sınır, had, hudut anlamları ile sözlüklerde yer alır. Bu tanımlara göre Merzeme, “Arazi olarak kullanılan yer” anlamındadır. Halk dilinde “ekenek” adıyla bilinir. Bu durumda “Karye-i Merzeme”, “köyün ekeneği” anlamını taşır. Diğer yandan “Mezirme” sözcüğü ile ilgili olarak bazı tanımlamalar yapılmıştır. Merzeme, Mesorome biçimindeki tanımlar da hemen hemen yukarıdaki tanımlarla benzerlik taşır.
    1960 yılında Mezirme adı, Ballıkaya olarak değiştirilir. Ballıkaya, köyün kuzeyinde bulunan sıra kayaların en yükseği, altmışlı yıllarda oldukça çok arının barınarak bal yaptığı kayanın adıdır. Yazın sıcak günlerinde buradan bal aktığı bilinen bir gerçektir.

    İlk Yerleşenlerden Bugüne: Tarihi ile ilgili bilgilerin büyük bölümü sözlü kültür ürünlerine dayanır. Söylentilere dayalı olarak anlatımlara göre ilk yerleşenlere Türkler adı verilir. Türklerden sonra Şah Veli Evlatları, onlardan sonra da Keskin’den Gelenlerin buraya yerleştiği anlatılır.

    Türkler: Erzurum/Horasan’dan Malatya toprağına gelen Türkmenlerden bazıları Mihail’in ekeneği olan bugünkü Ballıkaya’nın yerine gelirler ve Mihaillilerle ortakçı olarak çalışmaya başlarlar. Bir zaman sonra Mihailliler, arazileri bağış yaparlar. Böylece tam olarak yerleşik yaşama geçerler.
    Haklarında ayrıntılı bilgi edinemediğimiz Türkler, “dört kapı” olarak bilinir:
    1. Midiler: Kizirehmetler, Çakırlar, Atalaylar...
    2. Karahasanlar: Bugün soyadları Erhan olanlar...
    3. Muraduşagı: Küllöğler...
    4. Göcenler: Karaköseler...

    Şah Veli Evlatları: 1305–1392 yılları arasında yaşamış ve Safevi düşüncesinin temellerini atanlardan önemli bir kişilik olan Şah İbrahim Veli’nin, Hacı Bektaş Veli Sulucakarahöyük’te dergâh kurduğu sıralarda Mezirme’ye geldiğine inanılır. Köyün batısındaki gedik onun adı ile (Şeyh İbrahimin Gediği) anılır.
    Bugün, Şah Veli Evlatları diye anılanlar, Şah İbrahim soyundan olan Şah Veli’nin oğlu Şah Hüseyin’in üç oğlundan gelirler. Şah Veli’nin kimliği ise söylencelere dayalı olarak bilinir. II. Şah Abbas’ın oğlu ya da kardeşi olduğu öne sürülür. XVI. Yüzyılın sonları ile XVII. Yüzyılın başlarında İran’dan Anadolu’ya geldiği; önce Elazığ’ın Sun köyüne, oradan Arguvan’ın Eymir köyüne, oradan Hekimhan’ın Mezirme köyüne, Mezirme’den Kozdere köyüne; yeniden Mezirme’ye gelerek yerleştiği anlatılır. Kozdere ile ilgili, söylence ve şiirde yerleşim yerlerinden, kişi adlarından ve olaylardan söz edilir. Mezirme’ye dedesi Şah Safi’nın asasını da getirdiğine, Karadirek Dergâhını yaptırdığına inanılır. Türklere yer veren Mihaillilerin Şah Veli evlatlarına da yer verdikleri öne sürülür. Şah İbrahim Evlatları, Şah Veli Evlatları ya da Şah Hüseyin Evlatları adlarıyla anılan bu ocakzade kişiler zamanla çevrede saygınlık kazanmış, dedelik geleneğini bugüne kadar sürdürmüşlerdir.
    Şah Veli’nin oğlu Şah Hüseyin’in üç evladı vardır
    1. İbrahim: Ceneferler…
    2. Mustafa: Dededursunoğulları (Vaylöğler) ...
    3. İsmail: Cüre İsmailler, Kocamanlar, Göğsülükler...
    Şah Veli’nin ölümünden sonra geleneksel mirası (Dergâhı, Hırkası, Pabucu) evlatlarına kalmıştır.
    Kamberağalar’ın da Arguvan’ın Sülmenli köyünden geldikleri ve Şah İbrahim soyu ile bağlantılı oldukları söylenir.

    Keskin’den Gelenler: Köydeki yaşlıların anlatımlarına göre, Ankara’nın Keskin ilçesi yöresinden ayrılan İpşirağalar ve Mürtezeağalar önce Arguvan’ın Urunun Düz yöresine gelirler. Karayüğ (Karahüyük) ağalarına haber salarak yerleşmek istediklerini bildirirler. Burada yer verilmeyince Eymir köyüne geçerler. Oradan devam ederler, Mezirme-Mıroğlar arasında Yazı denen yöreye gelirler. Yazı yöresinde Çakıröğü denen yerde bir yıl, bir süre de Aşılık yöresinde kışlarlar. Daha sonra köyde bulunan Türkler ve Şah Veli Evlatları bunlara yer verirler. Böylece yerleşirler ve kirve olurlar. Kıllılar ve Velağalar’ın da Arguvan-İsaköy’e geldikleri, daha sonra Mezirme’ye yerleştikleri anlatılır.
    Keskinden gelenlerin yerleşimlerinin 1820–1825 yılları arasında olduğu sanılıyor.
    Keskin’den gelenler bugün şu kabile adlarıyla anılırlar:
    1. İpşirağalar.
    2. Abidinağalar.
    3. Alağalar.
    4. Kıllılar.
    5. Velağalar.

    TARİHSEL KALINTILAR VE TURİZM

    Ballıkaya’da üç yüz yılı aşkın bir geçmişi olan Karadirek Dergâhı, IX. Yüzyıla ait Ağpuğar Çeşmesi gibi tarihsel özellik taşıyan yerlerin yanında; köyün kuzeyini baştanbaşa kuşatan kaya kuşağındaki tarih öncesi dönemlere ait (İ.Ö. 4000 yılları) olduğu belirtilen mağaralar ve birçok yerde bulunan yığmalar da tarihsel yönden önem taşır. Kayaların doğal görünümü ve peribacaları ise ayrı bir özellik gösterir. Ayranca, Darıderesi, Alaçayır yaylaları ise doğal güzelliklerin ayrı birer örneğidir.

    1. Mağaralar: Köyün kuzeyini baştanbaşa kuşatan kaya kuşağındaki tarih öncesi dönemlere ait (İ.Ö. 4000 yılları) olduğu belirtilen ve doğal oluşumlu mağaralar vardır. Bu mağaralardan tarihsel özellik taşıyanları ağırlık vererek anlatalım.
    a) Büyük Mağara: Ballıkaya’nın da içinde bulunduğu sıra kayaların üst kısmına Kayabaşı, alt kısmına Kayadibi denilir. Kayabaşı’ndan baharda kar sularının aktığı Barık’ın hemen yanında Büyük Mağara bulunur. 7-8 metrelik ön cephesinden sonra geriye doğru daralır, üçgen biçimini alır. Batı yanındaki duvarlarında oturulacak sekiler, eşya konulacak yerler bulunur. Ön cepheye yakın, solda (batı) tavanda baca gibi oyulmuş bir bölüm vardır. Duvarlar ya da çevresinde resim ya da benzeri şekiller yoktur. Önünde bulunan mezarlardan çıkan kemikler burada dev insanların yaşadığını göstermektedir.
    İkağızlı: Kaya kuşağının batısına yakın yerde buluna iki katli mağaralardır. Üst bölümdeki izler üçüncü bir katin oyulmaya çalışıldığını gösterir. Birinci kat yaklaşık bir metre yukarıda oyulmuş olup içine rahatlıkla girilip gezilebilir. Ön uzunluğu beş, yüksekliği iki metre kadardır. İkinci kata sol yandan (batı) kayalara tırmanılarak çıkılır. İkinci katı cephesi birinci kattan bir metre daha uzun olup daha da geniştir. Sol yanında takalar ve oturma yerleri vardır. Sağ dibinde bir çanak içinde su bulunur. Su, alt kata damla damla sızmaktadır. Her iki katta da resim ya da benzeri şekillere rastlanmaz. Önünde mezarlar bulunur.
    c) Geyik Mağarası: Sıra kayaların hemen hemen orta bölümünde yer alır. Oldukça yüksek ve çetin bir yerdedir. Yüksekliği bir buçuk, uzunluğu on metre kadar olup içinde ya da çevresinde resim ve benzeri şekiller, mezar bulunmaz.
    d) Diğer Mağaralar: Ballıkaya’nın batısına, Geyik Mağarası’nın doğusuna düşen Kurşaklı kayasının batı yamacında, inilmesi ve çıkılması oldukça zor olan bir yerde yan yana iki mağara bulunur. Bunlardan biri tam yarım daire, diğeri oval biçimde görünür. Çevrelerinde ya da içlerinde herhangi bir resim şekil ve benzerine rastlanmaz. Sıra kayaların doğuya doğru devam eden uzantıları üzerinde Sayağlı, Mastik, Darıderesi yörelerinde çok sayıda mağara bulunur. Tamamına yakını doğal oluşuma dayanır. Bunlardan en önemlisi Ayranca Dağları’na giden yol üzerinde bulunan Küllümağara’dır. 1

    2) Peribacaları: Darıderesi yöresinde bulunan peribacaları kavaklığı andırır. Sayağlı yöresinde ve sıra kayalarda ise tek tük rastlanır. Sayağlı’nda bulunan peribacası bir insan başını andıran yontu görünümündedir. Orta Anadolu’daki gibi görkemli değillerse bile Ballıkaya’daki peribacaları da özgün örneklerdir.

    3) Sıra Kayalar: Köyün kuzeyini baştanbaşa kaplayan kaya kuşağı görülmeye değer bir yapı oluşturmuştur. Bunlar arasında Kurşaklı ve Ballıkaya en görkemlileridir. Batıya doğru sıralanan Dalkayalar birer minare görünümündedir. Batıdan ve doğudan kuzeye Ayranca Dağlarına doğru uzanan kayalar üzerindeki doğal mağaralar ve insanlar tarafından yapılmış mağaralar ayrı bir özellik katar görünüme. Sürü sürü dolaşan dağ keçileri ve geyikler ise daha ayrı bir güzellik oluşturur. Sayılarının elli kadar olduğu bilinen, hemen her yıl bir ikisi yok olan ya da yok edilen bu hayvanların doğal barınakları sıra kayalardaki biçiklerdir. 2

    4) Ağpuğar (Akpınar) : Eski köyün kuzey çıkışında, iki buçuk metre yüksekliğinde, dört buçuk metre boyunda, iki metre eninde, kesme taşlarla yapılmış, demir kancalarla taşları birbirine kenetlenmiş, heybe taş çatılı, ön cephesi üzeri yarım yay biçiminde bir yapıya sahip olan bir çeşmedir. Güneye bakan cephesinin orta yerinde taştan çift oluğu, oluğun yanında eskidikçe değiştirilen iki bakır tası, tasların bulunduğu taka ve takanın üzerinde de kitabesi bulunur. Kitabede Eski Türkçe ile şunlar yazılıdır:

    “Sebil-i Hayrat Müteveffa Hasançelebili Muhammet Ağanın Zevcesi Emine Hatun–1306”

    Çeşme ile ilgili öykü ise şöyledir:

    “Hasançelebili Emine Hatun hacca gitmeye karar verir. Gitmeden önce de Mezirme’deki Şah Veli Dergâhını (Karadirek) ziyaret eder. Köyün kuzeyindeki çıkıştaki dağınık ve bataklık durumundaki kaynağı görünce burasını düzenlemeye karar verir. Bu düzenleme sonucu Agpugar ortaya çıkar. Hac zamanı da geçer. Yaptıkları ile “hac” görevini yerine getirdiğine inanarak köyüne döner.”

    Akpınar, halen çeşme olarak kullanılmaktadır.

    5) Yığmalar: Ballıkaya-Mıroğlar-Çeki üçgeninde bulunan Horunoğlu yöresinin devamı olan üç tepe vardır. Büyük Yığma, Orta yığma Küçük Yığma adlarıyla anılan bu tepelerin höyük (yığma) olduğuna inanılır. Büyük Yığma’dan farelerin halı parçaları çıkardığı öne sürülür.

    1 Süleyman ÖZEROL: “Ballıkaya Mağaraları” Malatya Olay, Sayı: 10, s. 7, (27 Haziran 1990) , Malatya.
    2 Süleyman ÖZEROL: “Ballıkaya’da Peribacaları”, Malatya Olay, Sayı: 7, s. 7, (6 Haziran 1990) , Malatya.

  • alevi

    04.11.2009 - 00:46

    Sana ne benim Aleviliğimden, Sünniliğimden; ya da Müslümanlığımdan, Hıristiyanlığımdan?

    Kimseni dinsel inancı kimseyi ilgilendirmemeli.

Toplam 9 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR