Aşkı bilmek için aşık olunmalıdır. Bu tehlikelidir, çünkü aynı kalmayacaksındır. Deneyim seni değiştirecektir. Yeniden doğum denilen şey budur: iki kere doğmak. Tantra, felsefi olmayandır, o varoluşsaldır. Bu yüzden başlangıçta anlamak daha iyidir. Tantra için yapmak bilmektir. Ve başka tür bir biliş yoktur. Bir soru sorarsın, felsefe sana bir yanıt verir. Seni tatmin eder veya etmez. Seni tatmin ederse felsefeye inanmaya başarsın ama aynı kalırsın. Tatmin etmezse inanacak başka bir felsefe aramaya başlarsın ama aynı kalırsın. Hindu, Müslüman ya da Hristiyan maskesinin arkasındaki “gerçek insan” aynıdır. Yalnızca sözler ya da giysiler değişir. Tantra senin giysinlerinle ilgilenmez, Tantra seninle ilgilenir. İki kişi arasında öğretmen ile müridi arasında aşk olmadığı sürece derin öğretiler paylaşılamaz. Mürid ile öğretmen aşkı derinliğine yaşayan kişiler olmalıdırlar. Yani bu bir aşk dilidir; mürid bir aşk hali içinde olmalıdır. Bir müridin dişi psikolojisine ihtiyacı vardır. Dişi alıcılık, içsel derinlik olarak rahim benzeri bir alıcılıktır. Bir mürid mürşidinin diğer yarısı haline gelmediği sürece kendisine yüksek öğretileri, ezoterik yöntemleri aktarmak imkansızdır. Mantık dili saldırgan, tartışmacı ve şiddet doludur. Mantık dili ben merkezcidir. Bu dilde ben seninle değil kendi egomla ilgileniyorum sadece. Aşk dili tamamen farklıdır, kendi egomla ilgilenmem, seninle ilgilenirim. Bir şeyi kanıtlamakla, egomu güçlendirmekle ilgilenmem. Sana yardım etmekle ilgilenirim, büyümene yardım etmek, dönüşmene yardım etmek… Yeniden doğmana yardım etmek bir sevecenliktir. Aşk dilinde söylenenlerse o kadar önemli değildir. Daha çok söylenmeyen önemlidir. Taşıyıcı, sözcük önemli değildir. İçerik, mesaj önemlidir. Bu bir yüreğin diğer bir yürekle sohbetidir. Zihinle zihnin tartışması değil. Bu bir münazara değildir, bu bir paylaşımdır. Ustana aşıksan, Gestalt değişir. Farklı olur. O zaman ustanın sözcükleri sadece, işitmemekte aynı zamanda ustayı içmektesindir. O zaman sözcükler anlamsızlaşır. Gerçekten de, sözcüklerin arasındaki sessizlik daha anlamlı da olur. Ama gözleri, jestleri, sevecenliği, aşkıdır anlamlı olan. Aşkın derinliklerindeyken zihnin varolmayı bırakır, geçmiş yoktur. Herşey şimdiki ana dönüşür. Aşıksan, varolan tek zaman şimdiki zamandır. Şimdi herşeydir. Geçmiş yoktur, gelecek yoktur. Vigyan Bhairav Tantra sözcükleri bilincin ötesine gitme tekniği anlamına gelir. Vigyan bilinç demektir, Bhairav bilincin ötesindeki durum demektir. Ve Tantra yöntem demektir Bilincin ötesine gitme yöntemi. En üstün öğreti budur… İşte bu yüzden, cinsellik bu kadar çok özlenir. Asıl özlenen birliktir, ama o birlik cinsel birlik değildir. Cinsellikte iki beden sadece aldatıcı birlik hissi duyar ama bir değildirler, yalnızca birleşmişlerdir. Ama tek bir an için iki beden birbirinde kendilerini unuturlar. Ve belirli bir fiziksel birlik hissedilir. Bu hasret kötü değildir, ama bunda durmak tehlikelidir. Bu hasret birlik hissetmek için daha derin bir arzuyu gösterir. Şiva aşkın farkında değildir. Şiva aşkın ta kendisidir. Bhairav hali, insanın aşk olduğu anlamına gelir, aşık değil. İnsan, aşk haline geldiğinde zirvede yaşar. Zirve onun ikametgâhı olmuştur artık. Bu sorular doğduğu zaman, içinde soruldukları zihin durumuna göre farklılaşabilirler. Kendini doğrudan değil, başkalarının gözlerinden tanıyorsun. Ayna aracılığıyla tanıyorsun. Kendimizi yalnızca başkaları aracılığıyla tanıyoruz. Halbuki başkaları ancak dışsal biçimi bilebilir. İşte bu yüzden onunla bir tutuluruz. Çocuklar bilir, aşıklar bilir, bazen şairler ve deliler bilir. Bizler dünyayı harikalarla dolu olarak bilmeyiz. Herşey tekrarlardan ibarettir… Harikalar yoktur, şiir yoktur, yalnızca dünya vardır. İçinde bir şarkı yaratmaz, içinde bir dans yaratmaz, içinde bir şiiri doğurmaz. Tüm evren mekanik görünür. Çocuklar ona şaşkınlık dolu gözlerle bakar oysa. Gözler şaşkınlık doluyken evren de harikalarla doludur. Aşık olduğunda, bir kez daha çocuk gibi olursun. İsa der ki, “Ancak çocuk gibi olanlar Tanrı’nın krallığına girecektir. “Neden? Çünkü, evren harika değilse sen de dindar değilsin de ondan . Aşka daldığın zaman aşkın derin, samimi dünyasına daldığın zaman, birey yok olur, biçim yok olur ve aşık yalnızca evrene açılan bir kapı olur. Merakın bilimsel bir merak olabilir, o zaman ona mantıkla yaklaşmak gerekir. O zaman biçimsizliği düşünmemelisin. O zaman biçimsizliğe karşı dikkatli ol. Aşktaysa biçim varsa anlam yoktur. Biçimi çöz! Herşey biçimsiz olduğunda, sınırsız olduğunda, herşey birbirine girdiğinde, tüm evren bir olduğunda, ancak o zaman harikalarla dolu bir evrendir bu. Ön koşullar koymaya başlarsam, bu benim sahte bir tekniğim olduğunu gösterir. İçeriği değiştir, dışarısı da değişecektir. Senin suçluluk duygun, en yüksek kiliselerin temelidir. Sen ne kadar suçluıysan kiliseler de o kadar çok olacaktır. Sen, ne kadar günahkarsan camilerin minareleri de o kadar yüksek olacaktır. Tantra sana zihnini değiştirmen için bilimsel teknikler önerir. Zihin bir kez değişince karakterin de değişir. Zihin incelikli maddeden başka bir şey değildir. Bir kez farklı bir zihne sahip olunca, farklı bir dünyaya da sahip olursun. Çünkü zihin aracılığıyla bakarsın. Gördüğün dünyayı belirli bir zihin aracılığıyla görürsün. Zihnini değiştir, o vakit farklı bir dünya göreceksin. Peki ya zihin yoksa? Tantra için nihai olan budur; Zihnin olmayan bir durum yaratmak. Dünyaya bir aracı olmadan bak. Oynarken zihninin tüm kapıları aralanır. Ciddi olduğunda zihninin kapıları sımsıkı kapalıdır.
Aşkı bilmek için aşık olunmalıdır. Bu tehlikelidir, çünkü aynı kalmayacaksındır. Deneyim
seni değiştirecektir.
Yeniden doğum denilen şey budur: iki kere doğmak.
Tantra, felsefi olmayandır, o varoluşsaldır.
Bu yüzden başlangıçta anlamak daha iyidir.
Tantra için yapmak bilmektir. Ve başka tür bir biliş yoktur.
Bir soru sorarsın, felsefe sana bir yanıt verir. Seni tatmin eder veya etmez. Seni tatmin ederse
felsefeye inanmaya başarsın ama aynı kalırsın. Tatmin etmezse inanacak başka bir felsefe
aramaya başlarsın ama aynı kalırsın.
Hindu, Müslüman ya da Hristiyan maskesinin arkasındaki “gerçek insan” aynıdır. Yalnızca
sözler ya da giysiler değişir.
Tantra senin giysinlerinle ilgilenmez, Tantra seninle ilgilenir.
İki kişi arasında öğretmen ile müridi arasında aşk olmadığı sürece derin öğretiler
paylaşılamaz. Mürid ile öğretmen aşkı derinliğine yaşayan kişiler olmalıdırlar.
Yani bu bir aşk dilidir; mürid bir aşk hali içinde olmalıdır. Bir müridin dişi psikolojisine
ihtiyacı vardır.
Dişi alıcılık, içsel derinlik olarak rahim benzeri bir alıcılıktır.
Bir mürid mürşidinin diğer yarısı haline gelmediği sürece kendisine yüksek öğretileri,
ezoterik yöntemleri aktarmak imkansızdır.
Mantık dili saldırgan, tartışmacı ve şiddet doludur.
Mantık dili ben merkezcidir. Bu dilde ben seninle değil kendi egomla ilgileniyorum sadece.
Aşk dili tamamen farklıdır, kendi egomla ilgilenmem, seninle ilgilenirim. Bir şeyi
kanıtlamakla, egomu güçlendirmekle ilgilenmem. Sana yardım etmekle ilgilenirim, büyümene
yardım etmek, dönüşmene yardım etmek… Yeniden doğmana yardım etmek bir sevecenliktir.
Aşk dilinde söylenenlerse o kadar önemli değildir. Daha çok söylenmeyen önemlidir.
Taşıyıcı, sözcük önemli değildir. İçerik, mesaj önemlidir. Bu bir yüreğin diğer bir yürekle
sohbetidir. Zihinle zihnin tartışması değil. Bu bir münazara değildir, bu bir paylaşımdır.
Ustana aşıksan, Gestalt değişir. Farklı olur. O zaman ustanın sözcükleri sadece, işitmemekte
aynı zamanda ustayı içmektesindir. O zaman sözcükler anlamsızlaşır. Gerçekten de,
sözcüklerin arasındaki sessizlik daha anlamlı da olur. Ama gözleri, jestleri, sevecenliği,
aşkıdır anlamlı olan.
Aşkın derinliklerindeyken zihnin varolmayı bırakır, geçmiş yoktur. Herşey şimdiki ana
dönüşür. Aşıksan, varolan tek zaman şimdiki zamandır. Şimdi herşeydir. Geçmiş yoktur,
gelecek yoktur.
Vigyan Bhairav Tantra sözcükleri bilincin ötesine gitme tekniği anlamına gelir. Vigyan bilinç
demektir, Bhairav bilincin ötesindeki durum demektir. Ve Tantra yöntem demektir Bilincin
ötesine gitme yöntemi. En üstün öğreti budur…
İşte bu yüzden, cinsellik bu kadar çok özlenir. Asıl özlenen birliktir, ama o birlik cinsel birlik
değildir. Cinsellikte iki beden sadece aldatıcı birlik hissi duyar ama bir değildirler, yalnızca
birleşmişlerdir. Ama tek bir an için iki beden birbirinde kendilerini unuturlar. Ve belirli bir
fiziksel birlik hissedilir. Bu hasret kötü değildir, ama bunda durmak tehlikelidir. Bu hasret
birlik hissetmek için daha derin bir arzuyu gösterir.
Şiva aşkın farkında değildir. Şiva aşkın ta kendisidir. Bhairav hali, insanın aşk olduğu
anlamına gelir, aşık değil. İnsan, aşk haline geldiğinde zirvede yaşar. Zirve onun ikametgâhı
olmuştur artık.
Bu sorular doğduğu zaman, içinde soruldukları zihin durumuna göre farklılaşabilirler.
Kendini doğrudan değil, başkalarının gözlerinden tanıyorsun. Ayna aracılığıyla tanıyorsun.
Kendimizi yalnızca başkaları aracılığıyla tanıyoruz. Halbuki başkaları ancak dışsal biçimi
bilebilir. İşte bu yüzden onunla bir tutuluruz.
Çocuklar bilir, aşıklar bilir, bazen şairler ve deliler bilir. Bizler dünyayı harikalarla dolu
olarak bilmeyiz. Herşey tekrarlardan ibarettir…
Harikalar yoktur, şiir yoktur, yalnızca dünya vardır. İçinde bir şarkı yaratmaz, içinde bir dans
yaratmaz, içinde bir şiiri doğurmaz. Tüm evren mekanik görünür. Çocuklar ona şaşkınlık dolu
gözlerle bakar oysa. Gözler şaşkınlık doluyken evren de harikalarla doludur. Aşık olduğunda,
bir kez daha çocuk gibi olursun. İsa der ki, “Ancak çocuk gibi olanlar Tanrı’nın krallığına
girecektir. “Neden? Çünkü, evren harika değilse sen de dindar değilsin de ondan .
Aşka daldığın zaman aşkın derin, samimi dünyasına daldığın zaman, birey yok olur, biçim
yok olur ve aşık yalnızca evrene açılan bir kapı olur. Merakın bilimsel bir merak olabilir, o
zaman ona mantıkla yaklaşmak gerekir. O zaman biçimsizliği düşünmemelisin. O zaman
biçimsizliğe karşı dikkatli ol.
Aşktaysa biçim varsa anlam yoktur. Biçimi çöz! Herşey biçimsiz olduğunda, sınırsız
olduğunda, herşey birbirine girdiğinde, tüm evren bir olduğunda, ancak o zaman harikalarla
dolu bir evrendir bu.
Ön koşullar koymaya başlarsam, bu benim sahte bir tekniğim olduğunu gösterir.
İçeriği değiştir, dışarısı da değişecektir.
Senin suçluluk duygun, en yüksek kiliselerin temelidir. Sen ne kadar suçluıysan kiliseler de o
kadar çok olacaktır. Sen, ne kadar günahkarsan camilerin minareleri de o kadar yüksek
olacaktır.
Tantra sana zihnini değiştirmen için bilimsel teknikler önerir. Zihin bir kez değişince
karakterin de değişir.
Zihin incelikli maddeden başka bir şey değildir.
Bir kez farklı bir zihne sahip olunca, farklı bir dünyaya da sahip olursun. Çünkü zihin
aracılığıyla bakarsın. Gördüğün dünyayı belirli bir zihin aracılığıyla görürsün. Zihnini
değiştir, o vakit farklı bir dünya göreceksin. Peki ya zihin yoksa? Tantra için nihai olan budur;
Zihnin olmayan bir durum yaratmak. Dünyaya bir aracı olmadan bak. Oynarken zihninin tüm
kapıları aralanır. Ciddi olduğunda zihninin kapıları sımsıkı kapalıdır.