Sevgül Bahar Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ...

Yakamozlara sesleniyorum…

Gün, bugünde güneşi alıp gidecek, biliyorum ama
Selamım var benim, diyeceğim ne olsun bunun yanında
Eğer yoksan bulutta, yağmurda, neşede, gözyaşında
Sabahta bir, akşamda

Yürüyüp gidecek bir yer yok deseydin
Derdim ki, hangi gölgeliğe otursam, bir başka resmin
Y ...

Hayır değil…

Yârim, geçiyor dünyanın bahar ile yazları
Merhem olmaz yaramıza şu ellerin tuzları
Sensiz kuş konmaz kervan geçmez sevda yolları
Baktım yeşermezde mevsimlerin kışları

Acep söküldü mü yüreğinden bir bir dünler
Birer ikişer çiçek ardına saklandı günler
Neşe ile hüzün arası kald ...

Vazomda Güller…

Selâm derim beyaz kâğıda, anlatırım beni bana
Yanarım yanımda sen olmadığında
Aşkı takarım yakama bitip giden zaman arkamda
Tutuksuz yargılanırım yürürken düşler arasında

Dağları çağırırım uykusuz akşamladığım sabahla
Kederli yanlarımı örterim bir tutam bakışla
Aldatırım ...

Hatırladım…

Nereden hatırladım bilmem
Yağmurlu bir günü güneşten
Kopup gelmiş desem
Abartı olmaz söz kefesinden

Düşler kokladığım bahçe
Bütün aşıkların su içtiği çeşme
Her yokuşta, her inişte
Bazen, ucunda uçurtma iplikte

Demleyip mavi, hatırladım
Hüzün tutmaz hani yaprağım
Dallar ...

Hasret vurdu günlere…

Güllerde güler yarim neredesin
Eskimesin tebessümü yüzlerin
Hasret sür güne, gün söylesin
Çağlasın dereler sevda dinlesin

Bülbülün feryadı gülün sesinde
Güneş doğar pencerenin gülünde
Kirman aşka esir olup seyrâne
Bilinir imiş sevmek sevilmekle

Bugün gülsün yüz ...

Şimdilik…

Çetin bir avcı vurmuş gibi yüreğim
Düştük de merhem tutmaz ne deyim
Yıllar geçmiş, yosun tutmuş ekmeğim
Şu dünya yârsız çekilmez ki sevdiğim

Dağların koşan alaca maralı
Serin yaylasında çifte çeşme burmalı
Darılma yoldaş oda bizim buralı
Dedim bir tas su, belki bizden de ya ...

Yâr Olsun...

Bugünü dünden ayıran ney
Bir serap içinde değil ki mey
Her gün bir başka kadehte hey
Gel gözlerin gözlerime dey

Şu yüzüm hep eşikte benim
Ömrümü avutur dünya beşikte
Arılar gibi kanatlarım çiçekte
Yâr olsun yürek dolusu yürekte

Bir yangın yeri değil mi bu yer
Yârim üstün ...

Yeni…

Hep bahardır belki görünmesede
Tutunca ucundan sökülüp gelince
Hepsi aşktır, gelende geçende
İşte neşe bizim, hüzünde bizde

Denizlerin salınması sevilmez mi
Göğün aheste dalgası bulutlar değil mi
İkisi de maviyse hangi gözlerin rengi
Sormadan anlatır, bu sevdanın sesi

Demem ...

Hayâli…

Bahara özendi erken açtı çiçekler
Yeşile bulanmış çimenler
Ayak üstü gülüşler
Kendi halinde nemli bakan düşler

Vurdu sırtına karlı dağları
Beyaz bulut, dost yamaçları
Her yankıya sesiz çığ, beyazlı
Kırmızı güneşi serdi, selamdı

Nazlı uçmadı mı güvercinler yâni
Kalabalık sahi ...

Hüzün işte…

Dolaşıp gider bulutlar, kendi halinde
Kim der içinde kıvılcım, görmese
Ses verir feryattan, yağar, ince ince
Sel olur, taşır yüreğimi benimde, seninde

Bir sıcak ekmek sofrada
Yağmurun kokusu var onda
Şimşeğin sesi, duman olur tüter aşkça
Tadı olmaz, yüreğimde yâr olmasa

Bi ...

Bilmem ne diye…

Yârim, yani dolandık geldik feleğin cevrine
Yine dağlar düştü, mevsim mevsim gönlüme
Yakamozlar selamlarken sevdalı günlerle
Yaprak yaprak döküldü yıldızlar üstüne

Sensiz geçmez günler, ayazdır baharı, yazı
Yüreğimde muhabbet avuçlarıma bırak niyazı
İnanmamak değil, bizde ...

Mavi yamaçlar…

Durup düşünmeden
Takacağım yüreğime
Sevgiyi
Eğip bükmeden
Demeli nefes sanki

Serip dalgalara
Mavi
Tutsaksız ve âmâde
Bakınca görmeli
Bu kendi rengi

Yağmalı dağlara
Damla damla
Süzülüp
Yaprakta
Derede görünüp
Ulaşmalı mavi yamaçlara…

Gülsün…

Yârim, bugün yüreğin külsüz yangında
Ekmeğin muhabbet, üstü bayram tadında
Elvan elvan eser güller gönül bağında
Taşıdım gönlüm, bakınca yandım kaşında

Baktım ki bu güzellik bitmez kadehinen
Bir ilişsin gözüm aşka denizinen balınen
Şimdi hüzün zamanı değil gülinnen
Gülsün kalbi ...

Köprü yak…

Bir gönül, bir sevda, bir garip köprü bak
Dereler, nehirler geçip gider artarak
Bölmez, yok taşlarında toprak, sıva ak
Hemen dibinde değirmen, aşka sağanak

Ne uzaktan haberi var, nede yakından
Aklın ipi çözülmüşse, noksanda değil bundan
Şarap değmiş dudağa, söz bitmez ondan
...

Kırmızı gelincik…

Sonradan yaz gecesine mavi düştü
Bahar, akşam ayazına ılık rüzgar gülü
Kar beyaz düşleriyle kışlar uçuştu
Aynı güne yeşil dallarıyla kuşlar üşüştü

Hasret tomurcuğu saklıdır bağrında
Elbet susacaktır yağmurda
İçmese nasıl açsın çiçekler kana kana
Dağlarda söylemez aşktan ...

İki resim…

Zaman, bilmem neresinde
Eski bir resim bir yerde
Susmuş gibi desem, değil de
Belki sözde hasret, kalem de

Özgür desem, belki tam yerinde
Bir rüzgar toplanır yüreğimde
Bülbülün harman yeri belki de
Şimdi gül bahçesi gözlerimde

Dünü hatırlatmaz yeni gün
Sadece önceki bulut ...

Karşıdan gelen nedir…

Karşıdan gelen bahar mı nedir
Gelirde günler yer olur sedir
Hüznü silip damlada dereler belirir
Coşup da dereler sel bulup gelir

Yayılır gelir bahar taze çimen üstüne
Buram solur çağırır aşk tütsüde
Gelirken bitip tükenmez raksı bize
Aşk gibi sevda gibi dolar gön ...

Satılık viran var bir pula…

Hiç de kabul etmem, bugün hüzün gemde
Hep gam, keder, neşe dolsun demde
Satılık viran var, bir pula hem de
Hadi parada istemez, neşe saçılır yerine

Anlamaktan uzağım bakıp mehtaba
Şaraba yakınım yâr, bari sen anla
Düşünce harâba hemen çekip gidecek sanma
Deme ...

Hepsi güzel…

Hepsi hayal düş arası
Canan, kadeh mi mahzen mi burası
Gün, kendi seyrinde sabahçı
Bizimkiyse hep akşamcı

Hepsi bir ateşten ibaret
Kül der ki hele bekle, hele sabret
Gönül gül dedi, güle düştü seyret
Şarap vakti bizim, onda yok mihnet

Sevdanın, olmazdır dersin sılası
Aşk ...

Hepsi bir düş…

Yetim gülüşlerde asılı kalan yağmur, kar
Soğuksa kardan resim çizilmiş kadar
Aynı zamana çağırmaya geldiyse rüzgar
Bilinmez, belki esecek meltem sıcaklığını arar

Derleyip bulutları gecenin bağrından
Mahzun gözlerden damlayacaktır yağmurlar
Yabancı kalmadan günden akşamlar ...

Nasıl desem…

Ne desem bilmem, sevda değişilmez hardır
Aşkın her dalda kımızı gülü
Gelse bahar yakasında yeri hazır
Bülbülde nazı, her şarkıda sözü vardır

Nasıl desem bilmem, aşkın gönle feneri camdır
Vazgeçmek uçurum, akla ziyandır
Sönmüşlüğünde sıcaklık
Közlerinde renkler kırmızıya ...

Hep söylemiştin…

Birkaç zaman öncesinden
Sabah akşamla dolmadan, dedin de sen
Düşüp damlalar, olmadan sel
Şu kuyuda boğulmadan evvel

Ben, sensiz kalmadan erken
Söylemiştin, yelken açmadan körfezden

Hatırla sen
Kadeh ardından bakmadan ben
Başım, duman duman olup dönmeden

Sevdam, sav ...

Hicran…

Dilimlenmiş zamanın herhangi bir yerinde
Yosun tutmuş hayatın deresinde
Her yağan yağmur düşecek denize
Diyecektim, durup diyemedim de

Nedensiz seslenecektim
Sevdamı, belki çiçekle süsleyecektim
Dilimde söz, kalakaldı gözlerim
Yığıldı kaldı yüreğim, düştü ellerim

Kendi deresi ...

Ya güneş…

Gece muhtaçtır sabaha
Yaşayamamıştır bir parça ayla
Martı gelsin bizim gönlümüz yayla
Fakat oda denizden uzaklaşamaz ya

Sanki güneşce hepsi aynı yerde
Hepsinin sevdası toplanmış ateşte
Bu aşk nedir böyle
Hepsi sarhoş dönüyor değil kendinde…