Seyfi Karaca Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • tımarhane duvarı

    19.12.2025 - 13:23


    SAPKINLAŞTIKÇA İNSANSIZLAŞAN YAPAY ZEKA DÜŞKÜNLÜĞÜ

    Fotoğrafların alt yazısına hep varılmayacak olan birşeylere yetişmek, daha ihtişamlı cafcaflı alımlı ışıltılı şatafatlı güç ve gösterişli olanın en büyüğüne sahip olmak veya kayıpsız ziyansız sürekli en birinci rakipsizliği başarmak , herkesten önce gelmek, en üste çıkmak, daima fire vermeden başarmak ve ebediyyen başarmak hırsıyla kendi kendini helak edercesine ele aleme ISPATLAMANIN kıran kırana ve kıyasıya yarışını üzen yoran boğuşmalara kulluk kölelik eden ÇUKURA DÜŞTÜKÇE sapkınlaştığı önü alınmaz değer ve denge yitimlerinin bedel karşılığı oranında hiç ihtiyat etkinliği olmayan sürükleniş çöküş alçalma düşüş ve savruluşlar kıskacında küçük büyük her türlü çıkar menfaat imtiyaz ve fırsatçılık uğruna AHLAKINI haysiyetini özünü vicdanını onurunu düşüncesini aklını fikrini mantığını sorumluluğunu liyakatini sorumluluk bilincini paylaşma sevincini aidiyet kimliğini ve UTANMA duygusunu yitirdi ve kaybetti insanlık.
    İlgisiz kayıtsız ve alakasızlığın hayatı ören kuran donatan sorgulayan denetleyen ve yaşatan bağ, bağlantı ve bağışıklığından koparılarak kolayca MANUPULE edilebilen kokuşmuş çürümüşlüklerin sorumsuzluğunu soygununu vurgununu gericiliğini hırsızlığını haramiliğini baskısını dolandırıcılığını talanını Bop merkez kaçlı Pekaka Mehepe Akepe Hedepe Eski Hüdapar yahut Yeni Cehepe ittifaklı Açılım Süreçleri, Narin Güllü Cinayet sapkınlıkları, magazin furyası, dizi gözdesi spiker yahut fenomen sosyete uyuşturucu alemciliği, spor eğitim sağlık yarış bahis hile diploma dalavere dümen kadrolu ekipmanlı çeteleşmeleri gibi nicel yapay benzer soyut gündemlerle güdümlü kalabalıklara korku kötülük endişe kirlenme şiddet sefalet dert ihmal pahalılık kaygı geçimsizlik keder sorun mutsuzluk işsizlik gelir dağılımı eşitsizliği hukuksuzluk adaletsizlik güvensizlik cehalet istikrarsızlık kayıtsızlık ve ilkellik silsilesiyle somut sosyal kanalları tıkanmış çöküş ve kokuşmuşluğu oyalayıp çaresiz beklentilere yutturup yediren sindiren ve sindirten sosyal bozgunun toplumsal ortak yaşam bağışıklığı vazgeçilmezleri bağlamında en temel değer doku ve yapı taşlarının işlevsiz kılındığı her yerden fışkırıp patlaması tesadüfi olmadığı gibi, her saniyesi daha da beter azgınlaşıp kuduran gündelik zorba çapulculuğu ve rutin çöplüğüdür artık.

    Solunum sindirim kan sinir kas doku iskelet DNA ve BAĞIŞIKLIK sistemleriyle proteinler alyuvarlar akkorlar nöronlar gibi insanlığın oluşumunu bedenini aklını bilincini dengesini hissini duygusunu duyumunu duyarlılığını fikrini düşüncesini davranışını kendine özgün kişiliğini ve hiç kimseye benzemeyen saygın karakterini bütün canlı diri inanılır güvenilir doğal gerçeklikte sağlayıp koruyan kollayan besleyen büyüten geliştiren sosyalleştiren yaşadığı evrenle çağdaş sağlıklı duyarlı bilgili iletişim kurdurduracak liyakatliliğin yeteneklerini donatarak hayatta tutan ve yaşatan en temel yapı taşlarının çürümesi kokuşması ve yıkıma uğraması halinde insanı tanımlayıp tarif eden donanımlılığın anlamı yiter, organlar arasındaki işler çalışır her şey birbirinden kopar, her tarafından ağrı sancı ve arıza bildiren ve canlılığını kaybeden sistemler birbirine karışır bedeni bünyesi bozulur kendini ölüme terkeden varlık yoksunu kütle korkunç bir kokuşmuş yıpranmış eskimiş çürümüşlüğün dönüm dolaşımında elektronik bağırtıların siren ve sinyal yayan dijitalleşme ağlarında artık insan denen kendinden bıkmış bezmiş yılmış ve maskeleştiği katalog markalaşmasıyla soygun sömürü mülkü olarak mafyaların çetelerin bankaların holdinglerin tarikatların reklamcıların dizicilerin pazarlamacıların mütahitlerin kumpasçıların dalkavukların hurafecilerin tefecilerin magazincilerin bankaların resmi evraklı sivil toplumcuların medyaların siyasi gammazlık ve hamaset istismarcılarının kullanım raf ömrünü tayin tesis ve terbiye ettiği SOSYAL MORG’ da tedavülden kalkmış ezelki esamesine erişilip ulaşılması asla mümkün değildir artık.

    Bu yüzden de toplumun somut ölçekli dert bela kaygı endişe beklenti umut acı keder ve sorunlarla yığılmış birikmiş can damarına giden bütün yolsuzlukları sahtekarlıkların dümenlerin çelişkilerin yalanların hilelerin gerilimlerin çatesizliklerin sürüncemelerin çarpıklıkların çatlaklıkların zaafiyetlerin oyunların sefaletlerin talanların yağmaların fırıldaklıkların istismarların ve takanaklarını koordinatlarını ve sinyal sistemlerini her şekil MAKYAVELLİCİLİKLE çok iyi bilenler, elde ettikleri güç ve gösteriş zehirlenmesiyle hayattan uzaklaştıkları toplum insan çevre doğa ve dünya gerçekliğinden hiç bir konu başlığında akıl sır vicdan emek sorumluluk bilgi saygı sevgiye dayalı kişiliklililiğin onur ve itibarında varlık gösteremeyerek kendi başlarına buyruk haksız hukuksuzluğun mimarı oldukları ve işledikleri her suç cürüm sabıka ve keyfiyet ortaklığını yasal doğal mübah doğru dürüst kutlu ve yüceltilmiş değerden sayarak içeriği ters yüz edilen insanlık ve değerler sapmasından GURUR duyarlar.

    Bu toplu erozyonun ve köklü yıkımın netice veren sonucundaysa kendine değerlerine dünyaya ve insana yozlaşıp yabancılaşan her yapa yalnızlık; algısı ilgisi işlevi aklı fikri iradesi yetkisi sanatı onuru vicdanı hukuku anlayışı ahlakı anlamıyla önemini içeriğini yitirmiş kişiliksiz karaktersizliğin bütün YAPAY ZEKA ÇAĞI kir zorbalık zehir kötülük toksinlerini ve hastalıklarını insanlığı bitmiş sonlanmış toplu intihar cesedinde sürükleyip taşıyan çorak kurak ve çarpık yağma yıkım piyasasının esaret hükmüne tutsaklaşarak makinalardan ( yapay zeka robotlarından ) medet ummaya , sevgi saygı beklemeye akıl yol sormaya, duydu düşünce danışmaya, yalnızlık kimsesizlik gidermeye sosyal ilişki ve iletişim çevresi edinmeye muhtaç maruz ve mahrumluğu debelenip çırpınmaktadırlar.

    “ Dağlar görünür gemiler dolusu dalgalar gelir gider sonbahar toplanır eylül kasım bile sise dumana karılır, kumdan kalelerini söker alır senden” gibileri soluksuz aralıksız durarak dinlenerek.. İsviçre’ nin ayaz kıran insana sonsuz ilişkisiz mesafeler koyan BANKA ve BORSA dolaşım tabiatlı buz dolabında..hiç bir şey ışıltılı saydamlıkta göründüğü gibi kartpostallık vitrin ve galerisi değildir. Sanırım kıskaçtaki yanılsamalar modeline takılı insan burasını tanıyıp anlayıp kavradığında ona dümdüz gibi gelen dünya ile bitlikte sokak direklerindeki lambalar ve hatasız pürüzsüzmüş gibi şipşirin zannettiği katalogdan insan ve insan hayatı siparişine esir aldanışlarını yalancı çıkaran aynalardan yüzleşebildiği kadarıyla düştüğü tezgahta kendini çer çöp edecektir.
    Hani, bu amansız azgın ve sapkın girdapta geçsen gitsen gitsen nereye…? Gittiğin her milimetre karelik yere kendini götürmedikten sonra her yabancıdan sana bulaşmış yapışmış ve örülmüş iskelet gibisindir . Her gittiğin yere de kendini en son sende tutsak kelepçeli sızan sinen ve kullanmadan erteye yahut artığa kalanlarını götürdüğüne göre, seni taşıdığın her yerde ardında bıraktığını sandığın kaçışın aynısıyla benzerini bulacak ve buluşacaksın. Çünkü yaşam kavgasına bina olmuş insan dünya toplum ve hayat dediğin nesne iyisiyle kötüsüyle yeryüzü hikayesinin eldesi ve paydasında insanın da var olduğu sosyo ekonomik ortak bileşeni ve bölüşeninlerdendir. İnsan dışında insanlık ve dünya haricinde eşsiz pürüssüz ve kusursuz dünya aramaksa her yanılan kişinin ağır isli sisli küflü komalık şarkılara sakat kalacağı züğürt tesellisinden başka bir şey değildir. Kimse bunda kendi acımasız gerçekliğini duyduk duymadık demesin sakın olur mu huuuu..!

    Nice ki, hiç bir yerde dur durası olmayanların yaşadığı dünyayı bütün değer doku içerik anlam ve yapısıyla anlamakta algılamakta özümsemekte tanımlamakta farketmekte bilmekte farkında olmakta ve kendi insan değerliliğiyle içselleştirmekte yetişkinliği yeterliliği olmayan her yeri gezip hiç bir yerde olmamaya veya herkese benzeyip karışıp bulaştığı her dikişten sökülmüş bir yamalık bürünmenin hiç kimsesi olmamaya; ve kovulmuş bıkkın sanal soyut kaçak kimliksiz köhne ve söz n göründüğü yere en sonuncu tabutunu bırakarak sürekli tükenişin bir sonraki görsel çeşitliliğine zıplamak uğruna nefes tüketip hiç bir yerde aitliliği olmayan herkesten önce herkese erişilmezliğin nicel farkını soyut tarzını sanal maskesini sergileyip sunmaya yetişip kapışmanın kıran kırana herkesin kendisini yabancılaştığı hızlı tüketim yalnızlıklarına oltalım yem kullanışlı denek ve kurban ettiği her yoku mübah bilerek hırsta kibirde ve gösterişte yarışan çırpınışlarıyla çepe çevre tutsaklaşmış morgda nice ki, bu saplantının sonu yok ki , ülke bazına sirayet eden dünya ölçekli milyarlarcasının kat be katlanmış milyarlar çarpanıyla izdiham çöplüğü olduğu bu asosyal zibilliğin akıl fikir algı idrak bilinç vicdan sorumluluk ve sorgulamaktan yoksun ölü dolaşımlı akıntı kuyusundaki aidiyetsiz değersiz kimliksiz kişiliksiz gayesiz işlevsiz ve içeriksiz kör kurak ve karanlık kaçışlara akın akın yapay ilişkisizlik sapkınlık çarpıklık tektikli aceleci doyumsuz gerilimli bunalımlı kimsenin kimseye kabulünün hoşgörüsünün ve tahammülünün olmadığı kuşkuyla mesafeleştiği mal eşyalaşması kavga nizah hırs kapışması sahtelik maskeleşmesi dekor ve yapay zeka makinalaşması ve robotlaşması çağında markalaşmanın çukurunda öldürdüğü hakkı huzuru saygıyı aşkı sevgiyi insanlığı bulamadan çirkefliklerle boğuştuğu çukurda çarçabuk eskir hortlaklaşır yaşatamadığı ve yaşamadığı hayatından hiç bir şey anlamadan kendi kendini yer bitirir.

    Billur pınarlara aşk ve sevgi kaynağının cümle yükünü aktaran güzelliklerde hüküm süren toplumsal değerlerin kazanımı bin yıllarla ancak sosyal ilişkileri düzenleyen yapı taşları ve hayatı omzunda taşıyan en temel unsurları olarak insanlık birikimine kazanç akarı gideri olan sağlıkta dirlikte hukukta eğitimde ve sağlamlıkta oluşup katmanlaştığı donatımlı ve birikimli örgüde herkesin kendine özgün kişiliği , hikayesi, aklı, fikri, karakteri , iradesi, özgürlüğü ve toplumsal aidiyetlilik bağlamında işlek canlı saygın etkinliği vardır. Buradan hızlı tüketim esaretinin hükmettiği cinnet çarkına bozulup yapay zeka kuklacılığını değişen herkesin kendinden uzaklaştığı tiksindiği bayat ve maskeleşmiş piyasaya uygun görmediği dönüşen makinalaşmalarda ise hiç kimsenin insan sıfatlı ve nitelikli hikayesi bile yoktur.

    Zaten soysuzluğu asaletten haksız hukuksuzluğu doğru dürüstlükten yalanı talanı acımasızlığı görgüsüzlüğü puştluğu erdemlilikten sayarak yarı yarıya insansı Homo Sapien - Neandartaler ortak karışım bileşenli nufus kağıdında doğmuş gelişmiş uygarlaşmış insanlığın çoktan öldüğüne dair iz yol işaret bildirimi hukuka adalete saygınlığı güveni ve inancı kalmamışlığı yaratıp doğuran sömürenler topluluğunun siyasi manevralı döneklik kırtasiyeciliğiyse sahtekarlık müessesesidir .
    Sonsuzluğu içiinde alıp götüren sıra dışı ve bütün yüzde yüzlüklerin HESAPLARININ nihayet yekununu sıfıra çıkaran HAYAT; her benim diyeni en çok da bu körü körüne kapılmışlıkta sakin dinginliği olmayan aşksız sevgisiz anlamsız ruhsuz sorumsuz ilgisiz güvensiz mutsuz maksatsız ve iletişimsiz kendini ıskalamı milyonların milyarlara kalabalıklaşan çarpanıyla tek tipleştirildiği hiçlikle takas eden sürü bağışıklığı çevrim çarkında değerden ve dengeden her türlü ahlaksızlığı adiliği sahteliği puştluğu aşağılığı soyutlaşmayı besleyip barındıran tüketim köleliği borsasına ve dalaverecilik piyasasına bağlı güce görgüsüzlüğe ilişkin başarı tezgahına kendini düşüren insanını boşa çıkarır ezer bozar çürütür bitirir ve itibardan kayıttan siler süpürür.

    Oysa gerçekte sen olmadığını ablukaya alan stüdyo hayatlar kamuflajında ve sürekli değişen ve başkalaşan yabancıyı yaşamaya mahkum kıldığın kandırmacalar istismarlar yanılmalat rezillikler soytarılıklar kozasında, hep kayıtsız kalınan kokuşmuş çürümüşlüğü seyredip sindirmekle pusulası şaşan toplum düzeni ve sosyal ilişkiler ağı, zorla dayatılan kir zehir yıkım ve yağma yutkunmalarının çöken çürüyen molozuna alışıp kanıksadığı her felaketi bir sonrasıyla katlayarak ödeşmeye kendi kendini örseleyip bastırarak içine sindirdiği ve içine susup sindiği duymaz umursamaz bilmez anlamaz hissetmez sezmez tanımaz görmezden gelmelerle ve kimseye göstermek istemediği iç dünyasının ölü raporuna sosyal tabutuyla birlikte kapış kapış refakatçilik etmekten alıp kurtaramaz cesetleşmiş yaşam dolaşımını.

    Seyfi Karaca…. Aralık/25

  • tımarhane duvarı

    19.12.2025 - 13:22

  • tımarhane duvarı

    15.12.2025 - 16:02


    DÜZENSİZ UYUMA MUNTAZAM TAHRİBAT 4

    En uçlarda bir yerdir orası bir dorukta bir dipte bir zindan kelepçeleyen karanlık kuyuda bir gittikçe uzaklaşan yükseklerde göklerden öte zirvelerde..öyle bir yankıdır ki gökyüzünü arayan uçurtmalar kelebekler ıslıklar gibi sal üstünde kaybolup giden püsün yasına, sandal üstünde akıp giden deli çağlayana, yol üstünde kaybolup giden sonbahara , akşam üstünde kararıp giden ikindiye, zülüfleri bağrı yolunmuş perçemler üstünde giden anneye, benzi sararmış otlar üstünde acısı tütüp giden yellere, sevgiliye, sevgiliye, sevgiliye…
    Hem sonra,
    Tam ordadır Aşkın gücü sihiri ve büyüsü tüm uzaklıkları örtüp sonsuz ıssızlıkları katederek kara bulutları beyazlaştıran yağmurlar gibi dağı dereyi ili ovayı yokuşu düzü denizi bakar görür sevgilisin diye hepsini sevgi toprağıyla süsler aşkın ummanında sevda kuşlarının kanatlarına herkesi kendi kalbine götüren tutkuyla ortak mutluluğun çağlayan sularına kavuşturur.
    Ezikliğini yitikliğini herkese feryat figan eden görsellerin esir aldığı ve yabancılaştırdığı kendine hiç kimse olmak adına, kanıksatıp kabullenmeyi tatmin etmenin ilgi çekmelere ulaşım şekli umrunda olmadığı ve bir türlü mutluluğa ayar veremeyen rezillik düşüklük fors fiyaka caka gösteriş çalımlarıyla her çirkeflikten poz kesen eğri büğrü tek düze saydamlıktan kadın erkek herkese aşılayıp özendirdiği şiddeti suçu mafyalaşmayı saldırganlığı sapkınlığı cehaleti ve keyfiyeti masum ve makbul gören ve gösteren insan tipi üretme çiftliğine bozulur dağılır dünya. Ve sadece günü fırsatı sırası denk geldikçe göz atılan beğeni sayılarına muhtaç ortalığa boşaltılmış fotoğrafların ve kayıtların ömrü ve hükmü kadardır insanlık
    Oysaki..
    Nerde ne zaman neyle yaşadığımızın ne önemi var, hepimiz kendi yerine sağanak sağanağa yağmış doğmuş olan yağmur taneleri, bir dönümlük gölgeler emaresi, bir bir görünümlük hayal ile düşler gerçeği, bir savımlık ömür yolcusu ,bir avuçluk toprak örtüsü, alımız ekmeğinizde üç beş darı tanesi, kuru yere erzağı serili kül çöreği, yolculuğumuzda yal gülü kardelen çiçeği, yanımızda yedeğimizde evler izler sokaklar galeriler bulvarlar, alnımızda insan olmanın yazgısı, düşüncelerimizde kendini imtihansız aşabilmenin püsküllü belası mülkümüz mirasınızda hayatın ödüncü dört duvar arası kristal salonlarda harcadıkça bizden tükenip giden mühleti vade ve her elvedada hatırası dünya dükkanına sureti çarşı olan bir nefeslik çiçek kokusuna demde divanelerdeyiz nasıl olsa.
    Kül çöreği öyle ya…..
    Fakat nasıl yaşadığındır kalitede özgürlükte akılda vicdanda ilimde özde sözde savda sırda samimiyette onurda itibarda emekte sorumlulukta gayrete düşen payıyla, hakkın harcı ve hukukuyla, yaşama sevincine tiryaki kalbini konak eden tutkuda BİR DEMLİK AŞK ile sonsuz sınırsızlığın sevgilisi olmak .

    Taze sürülmüş toprağın yerini kuşlar bilir elbette, bahara giden yolun yelini cemresini toprağına coşkun renler büyüsünü dokuyup bezeyen kardelenler bilir, göklerden inen yağan damlalar ki adını yağmura çıkarmak için birbiri ardından sicilsizlik evrakını hepten yakmış bulutlardan yeryüzüne kavuşup düşmenin gök gürültülü sicim saganak sarhoşluğuyla savrulup süzülürken, seni seviyorum demeye geç kalmamanın aşkını sevincini kalbinden tutuşarak sevgiliye silah zoruyla kavramını alfabeden silip vurulmuş olanlar bilir elbette..
    Ayrılıkların küslüklerin yabancılaşmaların kahırların acılarla örülmüş işlenmiş yitik kayıp sürekli şikayetlenen hikayesini dizilerin üzüp kanattığı insan olmaktan çıkmayı oynayıp tüketirken hayat. …
    Çığlık çığlığa tükenmişliğini kendi yalnızlığına tutsaklığını dünyaya saçılıp savrulan şekiller rumuzlar semboller ve kesik kırpık hecelerle konuşarak fotoğraflara yükleyen korkunçluk kaçışında varıp gidilecek sonun başlangıcını bozgun silsilesine kapılmış tufanlar tayin edip bilecekti elbette.
    Tanışmak için duygu yumaklarıyla örülmüş bağlanmış sevgi toprağından yeşerenlerle ve kalpten kaynaşmak ateşiyle yakınlaşıp yanarak merakı hasreti kavuşmaya götüren yüzüze gelmenin yahut can ciğer yakınlığına dokunup temas etmenin anlamını çabasını özünü gayretini işlevini ve değerini günden güne bulanık bezgin param parçalanmalara yitirdiği insanlığı terketme yığınında, yağan yağmura esen yele yeşeren toprağa yanıp tüten aşka dünyaya ve iklimlerle kolkola dönüp dolaşan uçsuz bucaksız zamana hor davranıp kuşkuyla bakarak, oynayan dizilerin seyri kadardır herkesi örseleyen bozan üzen uyuşturan özenti bağımlılıklarıyla kapsayıp hapseden hayat, bakılan yerden görüldüğü kadardır sinyaller çağının herkesi kendine yabancılaştıran suskunluğun siren çığlıklarıyla saniyesinde eskiyen fotoğraflar altında pörsüyüp büzülen metalik cümleler.
    Çorak yeşil, kirli kırmızı, kambur mavi, çukur siyah, topal beyazlarla beraber vişne çürüğü renginden koparılıp karışımlanmış düzensiz boşluklarda dolanıp kıvranan çöküşlere akıl fikir sorumluluk vicdan muhasebeleriyle ilgisi bağı olmayan başına buyruk yaşam kurma ve kotarma hücresinde kavgası kargaşası kuşkusu şiddeti kanunsuzluğu saygısızlığı tecavüzü talanı yikimi çirkefliği kabusu korkusu gericiliği bağnazlığı tam teşekkülü intihar kıskacında dengini ve dolaşımını bulur, kendini kesintisiz felaketler kıyametine eğip büküp bağlayan insan vesaire.
    Başkasının sorumluluk anlayışı, insanlık duyarlılığı, hak hukuk vicdan hesap şuur ve muhasebesi, haysiyet ve itibar bilinci, kişilik karakter olgunluğunun duruş düşünce ve davranışları bağlılığı üzerinden bütün çirkeflik aşağılık soysuzluk adilik rezillik asalaklık zorbalık numaralarıyla hinlik deyyusluk peşinde olanlar, pususuna her hangi bir sebeple düşürdüğü haysiyet onur itibar sahibi kişilere dünyasını dar etmeyi ve yarattığı mağduriyetlerden kendine konforlu ve korunaklı geçim yolları sağlamayı en acımasız onursuz kuralsız kanunsuz ve ahlaksız çirkefliklerden gammazlamanın pisliğiyle boğuşur depreşir.
    Ne çok kendi kendini imha edip yok eden sancı sızıları var artık insanların. Her şey üstüne başına sarınıp büründüğü yalnızlığını SÜPER MARKA görünüşlü kataloglardan seç beğen alların hızlı tüketimine döküp boşaltarak, takılmış sahtelik kancalarında SANAL soyut ve yapay plato ve platformların fay hattını gittikçe büyütüp depremleşen ezici baskici üzücü sarsıntılara sarfiyat ve hafriyat kamyonlarının taşıyamayacağı kadar sessiz harflerin tüccarı, gösterişli fiyakaların beğeni dilencisi ve mutsuzluk yağmurlarını içinde yanan ateşle külle bastırmanın müstakil müşterisi. Bunca sarpa sargında her köşe taşının gördüğü ve ördüğü size de uğraklık verdiği kesin Hal ve gidiş böyleyken, konu basligiyla ilgili tüm yazdiklarimi özetleyecek olursam eger..

    Hızlı yaşamanın, hiç kullanmadan harcanıp atılan bağımlılık endüstrisinin, bencilliğin, kendine yabancılaşmanın, paramparça yalnızlıkların ve faturasına insan ömrünü haciz koyan sürekli ihtiyaç artırıcı tüketimin baş döndürücü ekseninde dönüp dolaşan dünya sokaklarında saygınlık ve değerlilik ilişkisi birbirinden kopmuş insansız çığlıkların yıkılıp dolaştığı kozmik cenderede kendini bozulduğu ve boğulduğu yerden söküp dışarı çıkarmanın ve duyurmanın sancısına tıklım tıklım boşaltılan fotoğraflarla yahut hareket eden resim kayıtlarıyla konuşlanıp ifade etmenin sembollerle konuşan tek cümlelik iletişimsizlik ağını örüp donatıyor herkes. Bakıyorsun ki bu saniyelik sürelerde bile beklenti karşılığını ve ilgiye değerlilik süresini bulmadıkça mutsuzluğunu artıran ve değersizlik duygusunu kamçılayan kısır döngüye durmaksızın az evvelki eskisinin üstünü karalayarak yenisini ateşleyip duvara asmaya kendi kendiyle kıran kırana yarışa tutuşan çöplükte yeterki ilgi uyandırsın diye akla hayale gelmedik dökülüp saçılmaların kör sağır ve dilsiz fotoğrafların tanıklığıyla kefaletini ödeşmenin zavallılık çukuruna düşmekte güncel sanal digital ve yapay çağdaşlığın kulu kölesi insanlık, sevgili boynunda aşkın vebali bağlanmış kuşanmış ey güzel dünya…

    Hepimize vurur bazan , sökülüp kopan hırçın kasırgalarında yahut dipsiz bulantılarında kalabalıkları içinde sürükleyip götüren sert amansız çetin yorucu üzücü çıkmazları çok hayatın sarmal sarpalarından çöl kadar ıssız, buzullar kadar soğuk, matem kadar simsiyah yalnızlığını yitiklik yokluk hiçlik ve yenilmişlik duygusunun yarası sızısıyla sarmalanıp sığınacak yol kol dal il ışık hal çareler arayışımızın uçsuz bucaksızlığına rast giden kayıp kazancımız.

    Unutkanlıklar, zor ve çetrefilli kıvrım büklüm yolları yokuşlara aşırıp götüren yaşlanmanın üzüntülerin biçareliklerin ve ayrılıkların mezuniyet göstergesidir. Pişmanlıklar her neyseler ve keşkeler ahu vahlarla eyvahlar arasında sıkışmış kalmışlığın dünyayı kenara koyan ıskalanmış ve heba edilmiş ömre denk bedelde yaşamdan kopuk tükenmişliklerden dağıtımı yapılmış işaret fişeği ve mezuniyet belgesidir. Sonsuz bucaksız yalnızlıklar artık hayat bağlantısını yitirmiş kendine dahi ilgisi alakası olmayan gölgesine baskın gelme yarışlarında en sona gelenmişliğin çölden çoraktan ibaret insanlık ücrası sosyal kurakliklar mezarligi ve toplu viraneler tapu senedididir..halbuki..

    Halbuki her günü bahçesi goncası yeniliklere gebe rüyasına girilmedik bereketi derilmedik yaşamları günaydınlara doğurmaya hasat ve harman arzusu doyumsuz sevilmelere ve sevişmelere kor yangınlığı sönmek dinmek bilmez aşk öyle mi..
    Hal bu ki kıymeti hükmün hatırın saygın - özgün ikrarı cesaretiyle kişiyi kendisine yükleyip götüren cevherlerde sevmesini ve sevişmesini bilene her karış toprak sevgiyi ekip biçen mutluluk bekasıdır, her ilerleyen sayfa suyu denişleştiren sarhoşluğun firari çalkantılarıdır, her zerrece yudum ve lokma doymuş bilmiş kanmışlığın sakinlik dinginlik ve güvenlik sınırıdır, her kıvılcımlanan ışıltıda bir sükuneti dinlendiren gölge vardır, her her civarda dağlar ovalar tepeler ormanlar yola yamaca kırlara kentlere ve ırmaklara akışıp giden zamanlarla köprü kurar dolaşır, her ısmarlanmış dua ve dilekte ayvadan nardan ekinden bostandan olmuş taneler toplayan iklimler İnsanlar kuşlar ve börtü böcekler kutlanmış sevince çoğalır ve oymaklaşır, adı adresi bilinmez sevgiliyi insanda arayıp sorarken, yaşanmamışlığın tüm haklılığıyla tufandan şerden kasırgadan ve herkesten gizli saklı sırda sevdaya mektubu yazılıp da aşka yollanmayı bekleyen posta kuşudur...

    Dokunmatikli, kaldıraçlı , sesli renkli hem de görüntülü ama fakat, soğuk mesafeliliği araya koyan temassız ayrı gayrı uzaktan cam yüzeyinde akıp giden …lere rağmen ve karşın karşın Ne sihirli etken maddesi ve çaredendir uyu uyu demeye geldim , yavrum drdin yükün yaren nerende merhem olmaya geldim hatir sual düzeyinde yüzyillari ortak yasam künyesinde toplayip biriktiren ehli liyakate sadece günaydin rutinleriyle es gecilecek devran degldr ne ask ne dünya ne sosyo kültür ne toplum ne kainat ne de insanlik.

    BOP kulübesinde öncelikli ivedilik gereklilik ve önemlilik kompozisyonuna göre dağılımı ve görevlendirilmişliği yapılarak sosyal siyasi ekonomik kültürel her alanda hiç bir şeyi tesadüfe bırakmaksızın proğramlanmış yağma yıkım tecavüz baskı vurgun talan ve işgaller işbirlikçiliği kapsamında işi icabı yazılımı uşaklık misyonu ve dalkavukluk yalakalığı bitmiş olanı kulübede bekleyenle sökülüp değiştirilenin külüstür stepnesi muamelesiyle itibar değer ve işlem gördüğü dönüm dolaşımda gericiliği sahtekarlığı soysuzluğu çıkarcılığı ve yozlaşmışlığı en acımasız ruhsuzluklarla besleyip köpürterek her gün yenisini kendi virüsünden doğuran sorunların istismarcı ganimetçilerini her zorbalığa hükümran kılan keyfiyetin servet kaynağından sayıldığı tezgah galerisinde toplumsal yaşamı kuran yürüten ve yaşatan hak hukuk kanun düzen onur saygı akıl vicdan sorumluluk emek sevgi cesaret bilgi sanat edebiyat paylaşma duygusu gelecek kaygısı toplum bilinci mutluluk inancı insanlık anlayışı ve liyakat birikimi gibilere kesinlikle yer yoktur.

    Çünkü sataşan bulaşan ilişen yapışan ve her an saldırıya kabusa kuşkuya pür tetik çekiç balta balyoz nefret kin ne bulursa yanında taşımaksızın kendini güvende hissetmeyen sinir nefret siddet krizlerine fırsat veren salgınlardan özenle sakınıp ihtiyatı tedbiri ve düşünceyi elden bırakmayanların harcı ve hakkıdır, suyu yolu isigi topragi ve sessizligi dahi her türlü kirlenmelerden kurtaran dinlendirici sakinliğin sihhat kaynagi yine ışık ferahlığı, toprak güvenliği, yol yordam bilen ufuksuzluk özgürlük mutluluk ve zenginlik duygusunu insanla bağdaştırıp özleştirir ki daha ilerisine hepsinin toplamı aşktır. Müptelası ve müşterisi olana Özgün dünya hayatıysa tüm güzelliklerini serip süslenen hak hukuk kanun kural ve esastan.

    Okumayan irdelemeyen paylaşmayan araştırmayan danışmayan ve dayanışmayan kimsenin kimseye ilgisi saygısı duyarlılığı bağı dürüstlüğü yakınlığı tanıdıklığı iletişimi samimiyeti ve tahammülünün kalmadığı şiddetli geçimsizliklerle mutsuzluk üretip gün öldüren; kültür dokusu iletişim zenginliği ve yaşam çeşitliliği sıfırı tüketmiş tıkanıklıklara matrak geçip gırgıra sarma boşaltımlarıyla toplum afyonlayıp avanaklamanın ortada kuyu var yandan geç tarzına yılar yılı tam teşekküllü medyatik kurulum ve kurguların SANAL kaynağı tükenmezliklerinden ürün sermayedarlığı ederek ve sürekli değiştirilen tezgah önü ve arkası ekipmanlarıyla hep geçmişin güldürenlerinin ÇAKMA taklitçisi ve yeniyi üretemeyip modası geçmişliğin eskimiş aynılığını başka çıkış kanalı olmayan sosyal çöküşlere çapı çevrimi en düşük kaliteden tekraaar tekrar tezgaha koyup dekorlayan…sosyal acılar çıkmazlar ve yangınlar üzerinde kendi çıkar menfaatini kovalayarak villa tipli güldür güldür kıvırtan kebap kavuruyorlar. İnsanını çürüğe çıkaran bu kozmik kampanyada Osimen ve Yamal daha sağlamçalımlara inandırıcı ve gerçekçi kornerden gol oynuyorlar bence.
    Sadece kutlama günleriyle yahut ortam idare rieden usulün zorakiliklerine pürdikkat kesilerek sahteliğini kazanan selam kelam aleladeliğinden büyük geniş fazla kalabalık çeşitli ve çoktur özümsenmiş yaşamı gerçek değeriyle anlayıp konuşarak onurlandıran hayat ve insanlık.
    Bu bakımdan …

    Ayın güneşin yağmurun tarımın toprağın sevgisi saygısı konuşma dili ve iletişim kaynağı tükenmiş insanından hızla terkedip uzaklaştığı ve yalnızlık umarsızlık ilgisizlik duyarsızlık kayıtsızlık toplumsuzluk gibilerle kibir kin hırs ve nefret kurcalayıp tüketerek kıyametleri sürüp savuran yerde herkesin tasarımlanmış mutsuz endişeli iradesiz cahil liyakatsiz sönük ilgisiz istikrasız sahteliklerle şiddetin ve keyfiyetin her alanda sarmal sarıp kol gezdiği insanlığı devre dışı bırakan sanal ve salon dekor işlevine tutsaklığının sancılı sürüncemesini duyurup bildirecek hiç bir akıl fikir yol çevre etraf topluluk bulunamadığının saniyesinde asılmış olan herkese açık duvardan düşüp çöplükleşen fotoğraflarıyla can çekişme çığlıklarını dışa vuran ; ve sürekli ürkek uzak ören çürük kurak kaypak tedirgin kuşkulu dayanıksız kaçak alel acele bakışlardan mümkün olduğunca görüşmeksizin fırlatılmış süslü fotoğrafların dilsiz sağır ve körlüğünün dekor maske cinnet kostüm profil değiştirme muhtaçlığını anında anlamsız değersizliğe döküp saçan kimsesizliğin ve kimliksizliğin tüketim piyasası morgunda sürekli kayıt dışı kalmakta hayat ve insan…saygın iletişimini bulamadığı her günü büyük yıkım tahribat ve kayıplarla kapattığı birbiriyle paralel derin yoksullaşma ve yozlaşma kabukları altında kendini duyurabilmenin yolunu uyuşturan aynı fırsat ve çıkar ortaklı dizilerin, magazin furyalarının, emlak gösteriş ve servet milyarderi arabeskçilerin, sosyal siyasi kültürel ekonomik kıskaçtaki her istismarcı ganimetçi güruh ve odakların ve kendini ifade etmeyi şekillerle sembollerle işaretlerle tek cümleden ibaret tüketmeden yenisiyle yarışan fotoğraflarla sindirerek konuşma dilini duygusunu ilgisini itibarını iradesini düşüncesini inancını ve sorgulama refleksini hayatından çıkarmış toplumunun tezgaha düşmüşlüğünü sım sıkı matrak geçme çalkalamalarıyla uyuşturan damarlarda bütün can çekişen sorunlarıyla beraber kendinden gündemden dünyadan ve hayattan vazgeçmiş, tıkandığı yaşam gerçekliğinden boşluğa düşürülmüş, işlevi ve içeriği kalmamış bağımlı kalabalıkların algı yönetimini kozmik narkoz püskürtmeleriyle kayıtsızlığa ve tükenmişliğe denetleyen, oyalayan, bulandıran,düzenleyen, uyuşturan yoran, yozlaştıran ve pazarlayan borsa piyasası çok toplum mühendisliğinin paket programına şirketleşmiş ortamlar kapatıp kilitleme rolüyle GÜLDR GÜLDÜR’ cü ve benzer diğerlerinin güdümlediği kurgularla yandan yedekten fabrikasyon atölyesi ve ana merkezlerinden biridir burası.

    “ Dünya yalan ölüm gerçek “ demiş söylemiş sevgili Veysel Aşık. Ne güzel söylemiş ve doğru söylemiş hiç kuşkusuz fakat dünya hayatı ve ölüm arasındaki limitli vadeli ve sınırlı boşluğu besleyip dolduran limitsiz sınırsız ve sonsuz şeyler vardır ki sorumluluk bilinci gibi, vicdan muhasebesi gibi, akıl fikir zeka zihin mantık hesabı gibi, aidiyetlilik duygusu gibi, hoşgörü ve liyakat saygınlığı gibi, sevgi kökeni saygi kaynağı ve bağı gibi, emeğin hakkı onuru gibi, özgürlüğün tükenmez mutluluğu ve sevinci gibi, insanlık değer ve haysiyeti gibi gibi gibi gibi…

    Tümünün toplamda bütününüyle AŞK gibi.. eksik noksan yoksun kayıp yitiklere kalmış ve hiç yaşanmıyorsa AŞK, saygısız sevgisiz ve nice değerler mahrumu ölü rahimlerden sorunlu sıkıntılı ve kendini tek cümlelik yapay yapmacık iletişimsiz ve soyut fotoğraflarla ifade etmeye mahrum kılmış olan, beklenti karşılığını bulamadıkça da kanaması hiç durmayan bağımlılıkla daha biri harcanıp tükenmeden beğeni sayaçlarına hapis anlık tüketimlere boşaltılan fotoğraflarla çıldıran sessiz çığlıklarda kendini yitirip kaybeden matem kabus kahır yalnızlık ve çoraklık çukurunda hiç bir anlamı değeri itibarı işlevi kalmamıştır dünyaya gelip gitmenin ve doğduğu tabuta sürü bağışıklığıyla toplu intiharlar silsilesinde gömen insanlığın.
    Azı bulamayan çoğu yitirirmiş derler ki hiç tartışmasız kuşkuduz doğrudur. Aşkın ilini semtini yolunu tarafını selamını sevgisini ve sevgilisini olamayan bulamayansa her şeyi ve hepsini hiç tartışmadız şüphesiz sürprizizsiz ve kuşkusuz tamtakır eder kuraklaştırır ve kurutur.

    Hayatı aldatıp oynatan, dünyayı kıskacında örmüş bağlamış bir KÖREBE sağırlığınadır insanlığı yetim yitikler avlusunda bırakıp terkederek dizilere laf söz kostüm süs boya yarıştıracağına…aklını yolunu ahlakını ilmini yaşama sevinci ilgisinden kopararak çıldırıp tozutanlar.. sağlıkta sıhhatte mutta umutta ve huzurda değildir elbette çünkü..
    Oralı olma duygusunu, aidiyet bilincini, ortak paydaşlık kıvancını ve kaynak güvencesini kökünden keserek..temelsiz şuursuz tutarsız anlamsızlıklarına ve kavram kargaşalarına çöplükleşmiş bozgunu saygın onurlu tutarlı yığınlaşmalara terkederek yerini her şeyi iflasa sürüklemeye bozup özgün ve saygın değerinden düşüren katil ruhluluğun kısır kıyamet döngüsüne bırakır.

    Yani sanal düzenekli atölye kurgularının, dizi ve magazin furyalarının, sosyal siyasi ve kültürel istismarcıların müşteri borsasına uygun aldatarak insansızlığı aşılamaya dair ürettiği dert sıkıntı şiddet kaygı umutsuzluk şer bela ve sorunlardan tezgah sahibine çok kazandırdığı kayıplardan beslenen çarpık döngünün hızla tüketip yok ettiklerine kendi ölüsünü de dahil ederek hortlaklaştırdığı hacmi değeri sınırı ağırlığı kütlesi süresi vadesi içeriği ve yer çekimi , saniyesinde parlayıp sönen sanal duvarlara asılı kayıtlar ve fotoğraflar kadar bile değildir artık.
    Sırf bu yüzden…

    Kendi şahsi menfaat ve keyfiyet çıkarını her şeyin üstünde tutan çirkefliği kişiliksizliği istikrarsızlığı onursuzluğu liyakatsizliği şuursuzluğu kahpeliği dönekliği oynaklığı soysuzluğu kaypaklığı istismarcılığı ve iki yüzlülüğü rol modelliğin borsacısılığını yaparak uygun fırsatlara hükümranlık ettiği toplum iradesini ve tepkisini korkuyla baskıyla zorbalıkla devletsizliğe sıfırlayarak kendilerine inanan güvenenlerin irade gücünü ve temsil yetkisini satışa getiren başı boşlukta maske gerisindeki sakladığı bütün sahteliği dışa vurmaktan hiç gocunmayan….

    Aşka ısrarla inatla uzuuuun uzadıya ve önemle bahsedip sevgiyi talep etmelidir ki insan, aşkın olmadığı yere konuşma dilini bütün davranış bozukluğuyla evirip çeviren kifayetsiz duyarsız fotoğraflara yankılanıp kaybolan kaçışların pusulası kayıplığını belirtip duyuran birbiri ardına dizilmiş düğümlenmiş acı çığlıkların ifade ve snlam karşılığını bulamayan bağışıklığıyla gidilip güdülen felaketler kuyusu ve kıyametler silsilesini doluşup kaplamasın.

    Ve takdir ilgi övgü caka beğeni kabul değer medet ve yakınlık görmek için yitirilmiş insanlık künyesinde bütün sahtelikleri akla fikre kaydedip göze alarak dağır silsiz kayıtsız sanal soyutluluktsn alkış tufanı bekleyen yerde sadece seçmece kayıtlar aykırı acayiplikler ve fotoğraflar saçıp savurarak bir yerini günese huzura mutluluğa ve sağlığa boşaltıp sererken diğer dışarda kalan kısmına dertte sorunda bir hasta bir ölüde can çekilerek mezarlığa doğru sürüklenip giden..

    Suç günah yasak fitne haram riyakarlik kanunsuzluk sahtekarlık riyakarlık hinlik yavşaklık pustluk saldirganlik sinsilik rezillik döneklik oynaklık kahpelik ve kalleşliklere itirazı tepkisi aksi durusu ve uyaran tavri olunmaması halinde karşılıksız kaldıkça masum mübah meşru ve haktan sayılan kokuşmuş çürümüşlüğün toplumunu en ağır koşullu yaşanmasız ruhsuz mutsuz geçimsizliğe esir alarak yerleşik istikrarsizlik dolaşım döngüsünü ve yaşam biçimini şekillendirerek yıkım yapılanmasına felaket binasını kurar ve donatir ortak ganimetcisii ve ittifakcisi cok haydut haramilikler.
    Ki vaktin sarkaç salıncak yokuşlarından aşağı inen akşama bastığı saatlerde, sokaklara sarılan soğukluğun kuşları kursak kırıntısını ve insanların fabrika dönüşlerini yüklenip el ayak çekilen ıssızlığa götüren sessiz bir pantomim gibi kent burgacından ayazda kalan, çarsı camekanlarına ve buğulu camlara adını yazar bırakır tuhaf temsilli oyunda gamlı sızılı melodram.

    Midesi kafası kalbi algısı alışkanlığı anlayışı cibilliyeti nerde bir bozuk yapı ve geçimsizlik kargaşası var oraya sünüp yapışarak pür dikkat kesilip kaynağını geçimini her türlü dirliksiz düzensizliklerden beslenen aşağılık ve kişiliksiz çürümüşlükler, kafayı ve kalbi ancak dağıtıp devirdikleri fitne fesatlık ve bozgunculuk döngüsünden hariç hiç bir saygıya değer mutluluk çıkarımlı kaygısı çabası katkısı ilgisi derdi sorumluluğu emeği öznesi ve yüklemleri yoktur.
    Hepimize vurur bazan , sökülüp kopan hırçın kasırgalarında yahut dipsiz bulantılarında kalabalıkları içinde sürükleyip götüren sert amansız çetin yorucu üzücü çıkmazları çok hayatın sarmal sarpalarından çöl kadar ıssız, buzullar kadar soğuk, matem kadar simsiyah yalnızlığını yitiklik yokluk hiçlik ve yenilmişlik duygusunun yarası sızısıyla sarmalanıp sığınacak yol kol dal il ışık hal çareler arayışımızın uçsuz bucaksızlığına rast giden kayıp kazancımız.

    Dudağına çiy düşmüş , aklında hayalinde AŞKA diyar olmaktan.. çağlayışı dinmek bilmeyen bir su damlasını ırmaklaştıran coşkunluğa sevmek sevilmek ve sevişmek tutkusunda yanıp tüten kıvılcımlarla yükleyip taşıyarak ; okulundan okuduğu salkım saçak olmanın hayalini düşünü kuşanmış süslenmiş varlıkta aşka ve sevgiye yetişip büyüyünce insan, hayalin düşü, sevgilinin düşüncesi, gölgenin sayesi, mutlulugun ortak bileseni ve bölüseni olurmuş ruhunu saran kucaklayan isitan ve ışıyan odalara mesken mahal arzuhallerden rüyasına görüsmüs girmis ve gerceklesmis kendini taniyip bulanın.

    Ne garabet felaket binişi varmış bu meretin diyerek azgın sapkın ve düşkünlükte nesi kimsesi elde avuçta rezil malamat olandan kadın erkekleşmeye, erkek kadınlaşmaya dökülüp soyununca… sündürüldüğü tarafa sivrileşen yamulan veya uzayıp genişleyen kıvır yavrum kıvır, oyna zibidi zilli oyna , tezahüratıyla bu mel un çarpıklıktan karışımı mayalanmış yapay döllenmeli dibi delik kasnağı kırık contası laçka ücretli faturalı eldesi ve çıktısı , ekseni ayarı ruhuna ve bedenine düzen tutmayan ve eğilip büküldükçe dalgalı oynaklıklara gölgeleri yırtılmış kontrollü sallantıların basmakalıbına hayaletleşir insan.
    Ortak kesişen kırışam ve bölüşenleri vardır matematiğin. Dört işlemle dört bir yana yere göğe devran civar diyar olmanın ölçüsünü tartısını siparişsiz şartsız yanlıştan doğruya çekip çıkaran.
    „ Ehliyetsiz liyakatsiz ilkesiz zırva zorba ve keyfi zıvanalığın düşeceği derinlik kokuşmuşluk çöplüğünü karıştırıp kurcalamakla hayatını yitirip bitiren çukurdur „ bellek ve bilinciyle yasamı dönen dolasan pusulann hayati eksenindeki özlü ve esas ksıtasi sürekli dikkate alıp gözeterek olaki de insansın ya …katıldığın her nefese dahil alacaklı ve borçlusun. Bu yüzden essahtan ve esastan eken sürenleriyle avucuna konulan tanelerden altısı cahil coşkulara esen tozan gönül degirmeninde zarar ziyan zül zavar olsa da dördü seni yaşatan besleyen hayal duygu düş ve düşüncelerin yeryüzü günlüğü dünya cevheri ve ömür hasatıdır.

    Kendine yediremediklerini zorla sabırla inatla acıyla zulümle şiddetle tehditle korkuyla baskıyla sürünerek sürüklenen kuru kalabaliklara yutturup hazmettirerek , katlanılması ve sindirilmesi imkansız olanın cürümünü ceremesini suçunu sorumsuzluğunu acımasızlığını hukuksuzluğunu aidiyetsizliğini eziyetini ezikligini yozlaşmasını sapkınlıgını kayıtsızlığını sindirilmisligini cirkefligini umursamazlığnı sabıkasını devletsizliğini başına buyruk keyfiyet çıkarcılığına bağlı mafyalaşmaya söküp takip kurumsallaştıran uygun uyumlu tutsak ve her şartta itirazsız tepkisiz itaatkarlığa bağımlılığın sosyal arizalarla donatilmis köktenci kulu kölesi olan kimlik inşasını doldurup bşoaltiyorken insanlik ölümüne iliskin pazari kurulmus olan piyasa, künyesine zimmetli cıncık boncuk cerrahi maske kostüm konfor kumaş ve diğer parıldayan aksesuarlarla gösteriş borsasındaki bütün beğeniye odaklı intihar cukurunda akıl sır erdirmelerin bütün hassasiyet ve duyarlılıklarını boşa çıkararak kendi kendisiyle celişen catişan didişen ve boğusan bakşalaşmaların atölye denegi olmaktan tutsaklğını kurtaramaz insan .
    Değer artırmak, yaşamı kolaylaştıran geçim giyim kuşam ilim bilim duygu düşünce hukuk hak onur imar tasarım liyakat ve iskanında eskiyle yeniyi bir arada harmanlayarak ; iyiye huzur verene ve güzel olana gösterilecek olan ilgi itibar sorumluluk duyarlılık rmek çaba gayret ve hassasiyetle ( tedavülden kaldırmadan, bozup berbat etmeden kırıp dökmeden ..) donanmış kurulmuş ve yapılmış kusursuz bir sanat eseridir birlikte ve bir arada yaşamak; ve oraya ait sevgiyi saygıyı ddili kültürü iletişimi mutluluğu dörtbaşı mamurluğa yüceltip yapilandirmak.
    Çünkü hayata her artırılan ve katılan değer, kendini çoğaltan sonsuz yarınların habercisi taşıyıcısı kaynağı düzenleyicisi örgütleyicisi övüncü kıvancı coşkusu hazzı cazibesi ve güvencesidir.

    Böylelikle de değer üretip değer artırmaya yönelik duyulan ilgi merek meram emek bilgi birikimleriyle bir arada ve paylaşılabilirliğin onur çaba sorumluluk ve itibarıyla donanmış kurulmuş olanın devamlılığını sağlamak, insanı kendisiyle muhatap saygın değerliliği büyüten onurlandıran güzelleştiren ve mutlu kılan sanat galerisine dönüşür hayat.

    Tuttuğunu koparan tek tiplemelerle kendi bildiğini hak hukuk kanun sayan ihtşras hırs güç ve gösteriş süper markacılığına tüketim piyasasının plastik cerrahi dükkanından bedeni ve ruhu sökülüp yamanarak doğma çıkma katalog seçkini dizi profilli şöhret kaltağı veya budalası ve reklam gözdesi kişiliksizliği etiket fırsat format tarz dekor konfor maske ve fiyatı sürekli güncellenneye değişen modern esir pazarında alım satım tezgahına konulan…
    Kirli siyasetin hiç bir akıl fikir sav ve iddada samimiyet tutarlılığı olmayan günü birlik istismar hamaset çıkarcısı kaypak oynak ve kişiliksiz bütün figür ve piyonlarıyla birlikte, sigortaların sivil toplumcuların bankaların pazarlamacıların borsaların mütahitlerin reklamcıların galericilerin holdingcilerin tasarımcıların iletişimcilerin mimarların üniversitelerin emlakçıların medyaların magazincilerin gıda enerji eğlence ulaşım barınma giyinme güvenlik eğitim ilim bilim sanat edebiyat sağlık gibi hayati ihtiyaçları her türlü hukuksuz devletsizliğin alım satım hammaddesi olarak çullanıp çöktükleri bataklık sineklerinin, ülke varlık birikim onur değer özgürlük liyakatlilik kültür ve herkesi huzurunda eşitleyen hukukun üstünlüğünü kendi keyfiyet sultasının haraç mezatı kıldıkları yerde her şey kokuşur çöker çürür yağmalanır ve yerine bir daha konulamayan yıkımların harabeleşmiş devre mülkü haline gelir toplumsal istikrar ve sindirildiği korkuya karanlığa yozlaşmaya gösterişe şiddete örneğinden rol çalan; uzun metinlere tahammülü algısı ilgisi ve anlayışı olmayan; cahil gerici yobaz sorunlu hastalıklı ve kısa pisikomanyak replikler taklitçisi harabede alışkanlıklarının ve bağımlılıklarının güdümlü kölesidir düşürüldüğü bataklığın bütün kirini pisliğini özenmiş benzeşmiş ölüsünü diriye sayan insanlık.

    Söz konusuna giren bahiste ismince yar olan ask ise, aramızdaki tarifsiz tanımsız ve yabancı mesafesizliğe varsın muhabbet kuşları uçup kanatlanarak güzelliğin tufandır kasırgadır tayfundur dinlemeden güvercin müjdeleri kanatlansın getirsin… diyesi geliyor insanın. Böylelikle de değer üretip değer artırmaya yönelik duyulan ilgi merek meram emek bilgi birikimleriyle bir arada ve paylaşılabilirliğin onur çaba sorumluluk ve itibarıyla donanmış kurulmuş olanın devamlılığını sağlamak, insanı kendisiyle muhatap saygın değerliliği büyüten onurlandıran güzelleştiren ve mutlu kılan sanat galerisine dönüşür hayat.

    Yaşından başından utangaç, işvede nazda ‘ birini alsam biri intizar eder’ saz perdelerinin ardına kadar geceye gündüze açık pencerelerinden maviliğe bulanmış denizleri kırbaçlayıp azgın sulara dalgalandıran; ve yıldızların doğumuna tanık gönül yakıcı ve göz kamaştırıcı AŞK yandıran harelerle dökülen ay parçaları kadın kadar güzel olunca… haram okur, hakkı kalır, hüsran hazin eder, ören viranlara ıssızlığın sancılı sızılı yolunu çölünü bağlar büker eğer kalbimi titreten büyüleyiciliğini gördüğüm hayal meyale, sevildiğinin sonsuz selam ve sevgilerimi ayan beyan mektup eyleyip „ ben aynalardan daha güzelim „ diyenlerin posta kutusuz adresine deli divaneliğimi büyüdüğüm ve büyüttüğüm sürgünlerden yetistirip iletmez isem. Cünkü…

    „Sizin ordan uğrayıp geçmekteydim açık kalp ameliyatına ihtiyaç gerek yok gel ki kahvemiz beraber olsun“ arzusuna mihman meskn olmaya … her kıyısını köşesini aşk ile hiç olmadığı görülmediği ve kayda nüfusa geçmemiş ehliyetli liyakatli merak emek zahmet niyet ve ilgiyle sevmeyi de sevişmeyi de tam tesekküllü donanımlılığın ezberinden hatasız ertesiz kusursuz bilip tanıdığına adım gibi emin olduğumla beraber…sana da bana da aşk olsundan selam ve sevgiyle size demeye ömrünü ortaya koymalidir aski ve sevgiliyi dileyen insan.. Yoksa emegi gayreti sorumlulugu hakki ve hukuku güdülmeyen keyfiyet israf savurganlik liyakatsizlik ve gösteris sultasina bagimli KISIR ve KURAK cöküsler sürecinde eski dönüm dolasim eksenini yitirir dünya toplum kanun kural ve düzen, yikimin kendi kaderine terkedilmis enkaz ve ganimet kokusunu alan nitelikli niteliksiz dolandiricilar yalakalar yardakcilar soytarilar siyasi istismarcilar medyalar mafyalar magazinciler bankalar mütahitler tefeciler kalpaznlar ve BOP Borsa tezgahindaki PAPZINDAN BOP PEKAKA´sina varincaya kadar her pusuda yatip bekleyen piyonlar ve tetikciler, sinsilik kalibresi capinda yikimdan büyük parca koparmanin santiye ve mesai devriyesine cöküp cullanmanin TOP BOP TOM`bala BARRAK navigasyon kilavuzlu canli örnegini sergilerler.

    Sevginin kırıntısını, sözün hisseyi kıssasını, huzurun dirhem perçem mutluluğunu, aşkın horantasına sevgilinin kalbine sevilmenin duygusuna, hasretin düşüncesine, yetinmenin doyumuna ve sevişmenin hazzına rızkını olmayana da ver yarabbi ..!

    Seyfi Karaca………..Aralik / 25

  • tımarhane duvarı

    15.12.2025 - 16:01

  • tımarhane duvarı

    14.12.2025 - 18:15


    DÜZENSİZ UYUMA MUNTAZAM TAHRİBAT 3

    Belirsizliğe bırakılıp terkedilen her duyarsızlık keşmekeşliği ardında biriktirerek sürüklediği zararlar yitikler kayiplar kötülükler beraberinde yıkıntılar ve harabeler silsilesini dur durak bilmeyen çalkantıya dönüştürdü köklü BOZGUN gerçekliğine iliskin ve binaen…

    Çoğunluğun hakkı talebi emeği isteği ihtiyacı ve hukukudur ortak iradeye temsil OTORİTE denen gücün her türlü zorba kişisel keyfiyete devlet diye adlandırılan yaptırım yetkisinin olduğu. Bu ortadan kalkarsa her şey yıkılan dağılan bozulan hayatın dışında kalarak çoğunluğun iradesini kendi kişilik ve karakter yapısının güç gösteriş ve menfaat düşkünü olanlara ihmal ve esir olur.

    Acın derdin sorunun nerdeyse canın orda derler ki, bağımlılığının kölesi olanların saplandığı kısır döngüye ler dışında sağlıklı güvenli mutlu ve saygın yaşamları yoktur. İpin urganın bağlı kısıtlılık mesafesi kadar gider gelir, hep aynı çukurun kokuşmuş çürümüşlüğüne dolanır dönerler.

    Çünkü eskiden pırıltılı camekanlar arkasında vitrinler önünde giydirilmiş kilitli kostümlerin cansız ruhsuz renkli fiyakalı sahtelikleriydi mankenler şimdiyse “ ah ulan istanbul, sen ne manyak şehirsin böyle senin yüzünden şöyle kafamıza göre cinayet işleyip adam öldüremeyecek miyiz lan, topla cesetleri memati sıradaki gümbürtü nerdeyse oraya terkediyoruz buraları” pisikopatlığını herkese afyonlayıp uyuşturan aşılamalarla, sosyal hayatın her yerinde oltasına kendi cesedinin asılıp takıldığı tabuttan mankenleşmiş pozlar çekerek camların arkasından hortlaklaşan insanı yedi bitirdi ve kendine benzetti çarşı pazarlar.

    Herkes kiralık, satın alınmış, emanet, haciz, kaypak, sapıklıklarla sürekli her şekil kişilik kimlik ve davranış bozukluğunun tekrarının tekrarına provası yapılmış hayatların aynı mutsuz mekancısı olmayı çark edip kıvırtan fırıldaklıklardan hem zikzak seyircisi hemde zibidilik oyuncusu olarak, kirli çarpık bozuk haysiyetsizlik onursuzluk kepazelik ve iki yüzlülük pahasından başkalaşmayı ve bulaşıklanmayı yıkanmak gibisi yani, yani akılı dondurulmuş hayatın bütün tıkanmış kavşak ve kanallarına park ederek amacı dışında udunu ihtiyatını anlamını sevincini ve işlevini çoktan yitirmiş icatlar türler maskeler tarzlar ve çıkarmaya kul ve köledir artık insanlar.

    Kırık dökük sancı ve sızı nöbetleriyle üzen yoran yıldıran ve yıpratan kahrı çekilmez, dünyasında durulmaz, derdine katlanılmaz ve ilişkisi sürdürülemez acılarım olsa da ölümün şokladığı karanlık solgun ve soğuk şeklini veren kabuğuna sarılıp hayatın bütün huzurla bezenmiş güzelliklerine çıkaran çeşitliliğini kendime zehretmenin bahanesi ve avuntusuyla debelenip dursam çelengine silinti süprüntü olmadan…güneşi gölgeyi dünyayı kendi fiilinde görücüye çıkarma derdinden yorulmuş usanmış gibi tıklım tıklım kaygı keder korku vesairi düşünce kalabalıklarını hiç olmadık zifir bir kenara çekerek, bir yorgun efkara bir müjdeli bahtiyarlığa, bir kelebeğe kuşa , hayal ile gerçeğin içinde ve ardındaki adı sanı yurdu yeri bulunup bilinmedik müjdelenmeye, sırda saklı, gönülde zaptedilmez tutkularin ve düşlerin talepçisi hevesten tutkudan saplanan veya sıyrlıan günah çıkarma bayramlaşmalarından tut ki, vitrin gösterişi hayat dolaşımına kokuşmuş çürümüş ve gerçeklik bağını yitirmiş geleneksellik sosları karıştırıp süsleyerek ölü insanlık cesetleşmesinin bağımlılıkları ve alışkanlıkları üstüne giydirilen şatafatlı düğünler törenler ve boşanmaların kederi gamıyla ve acısı neşesiyle körelmiş yaşam damarlarından dünya toprağının bedenine ruhuna sıçrayıp püsküren terkedilmiş tabuta sarılı ölü bir çocukluktur azı karar cou ise yalnızlık. ..

    İster kara camların ardından ister ışıltılı konforlu kristal ve buzul parıltılar içinden; Nerden bakarsa baksın bir yudum hayat, bir nefes kederle gam, bir avuç neşe, bir demlik huzuru efkara eş dost, bir damlacık nesnedirken insan….

    Mıntıka koruyup kollama dayanışmasıdır uyuz kör topal cılız demeden duyduğu çığlıklara toplu mahalde sızan ilişen yabancıyı ortak bölüsümün paydasinda depolayan yahut aslolan özü kovup uzaklaştırmak için sürü bağışıklığı pisikolojisyle toplaşıp çağıran gürültünün her köse başında biten cöl ve corak öbeklenmis yuvalanmis birikinti.…her fert basina sıkıntılı sancılı belirsizliği beklemeyi ve sürüncemeye birakilmayi yedirip doyurarak kapsamına tasiyici konumuyla hücrelenmiş insanın gözü kararır, zihni bulanır, bilinci kapanır, aklı fikri niyeti yerinden oynar, her şeyi kötü kirli anlamsız ve karanlık görüp bakan gönlüne yaşam yorgunluğunun isteksiz cansızlığı çöker hortlaklaşır.

    Büyük resme bakmak gerekirmiş derler, küçük parçalardan derme catma bütünü görmek içinmiş…ve bir yerlere tutunmak mecburiyetine, hele de zaman akıntılarına hem karşı hem de beraber, ayni yapinin bünyesinde vucut bulmanin hemdem pusulasiyla

    İkilemlerin sürtüştüğü amansız kin nefret öfke boşalmışlıklarının bilediği saldırganlıklar kuşatmasında besleyip kışkırttığı çatışma kavgalaşma ve harbeleşmelerle, hep haklı olduğuna inandığı kendi katkı payını unutan ötekine acı keder azap türevli dünyasını dar etmeye yönelik haddini bildirme saplantısı yüzünden durmaksızın bütün iyilik sağlık huzur sakinlik dinginlik hoşgörü mutluluk saygınlık gibi yaşam güzelliklerini kenara bırakarak yıkım ve zarar verme replikleri yorar yıpranır kendi kendine. Psikolojisi sabrı kabulü taşıması kendine bile tahammülü olmayan be her şartta son sözü söyleme depreşmeleriyle üste çıkmaya tıkanmış dolmuşluğun sürüklediği merkez çekimine kapılıp giderek pusuda bekleyen mafyalaşmanın kurumsallaşması buradan kökleşip yerleşir dünyası düzeni tüketim zaafiyetine mahkum azap içinde kıvranan geçimsiz mutsuz kişiye ve topluma.

    Gecesini gündüzünü yitiren kaygı endişe şüphe korku gibi dramatik travmalarla toplumsal ilişkileri çıkmaza sokup sosyal hayatı zorunlu muhtaçlık tüketimine düğümleyen..başkasının eziyeti üzerine beylik keyfiyeti, umursamazlik savrulmuslugu ve zorbalık hükümranlık hissesi kuran YAŞ YERE yatmak akıbetinde babında dereye kazan kurup dorukta keyif çatmak dengesiz ve densizliğiyle, duygu ihtiyat itibar kaygı gayret emek ve düşünceden türevli hayatın toplumun ve insanlığın saygın yalanayı kuran donatan kollayan baş tacıyken hak hukuk adalet vicdan onur sorumluluk, ayaklar altına alınıp ordan da kuyusunu kazanların kokuşmuşluk çukuruna dülerse, her türlü sorunun saldırganlığın yıkımın çürümenin tükenişin ve salgının sebeplisi çukurdaki istismar maskeli yaratıklaşmış bitler asalaklar yavşaklar puştlar ve iblisler yarattıkları her ahlaksız hukuksuz zorbalığın hükmünü kendilerine hak sayarak sağ diri huzurlu güvenilir ve sağlıklı hiç bir şeyi kendi özgün yapısında çalılır işler sağlam bırakmayan öldürdükleri bütün yaşam kazanımları ve değerleri yerine kendi keyfinin buyruğunu doyurmanın canisi kesilirler. Ve böylelikle kir zehir gürültü kavga kabalık şiddet çirkeflik başı bozukluğunun verdiği zarar hasar sorun sıkıntıda “ yeterki beni memnun etsin sana da ne olursa olsun umrumda değilsin “ yaklaşımlı haramiliğin ve mafyacılığın psiko manyaklığı, hayatına ayar verdiği herkesi baskılayan sindiren ve kapsayan yerleşik yaşam biçimini yönetir ve tayin eder.

    Artık bütün maddi manevi kutsallar bağlar kaynaklar birikimler kazanılmışlıklar ve toplumsal değerler, yozlaşmış çürümüşlük bağlamında yağma yıkımın tasarım ürünü, tanıtım malzemesi, dekor aksesuarı, tanıtıcı unsuru, yapı taşları ve tüketim harcı ( afyon çeşidi) olarak bu kifayetsizlik size yeter bazında) işlev deger ve işlem gördüğü ..

    Hayatının tutunacak her zenginliğini ve bütün yaşam kaynağını belirsiz bilinmezliğin sıkışmışlığında beklemeye mecbur kalmışlık, boğulduğu eziyetlerde can çekişirken eğer düşüncelerini bunaltıp boğan baskı azap ve bunalım ve çıkışsızlık içinde kıvrandığı yoksunluğunu bulanıklığını ve gerilimini bozup dağıtıp rahatlatacak araç gereç sebep uğraşı alan damar yol umut veya işler çalışır hareketlilik bulanmazsa sağlığını dirliğini tümden yitiren darmadağın olmuş ezikliğin altında durmaksızın huzursuzluk artıran kasırgalı travmalarda depreşir durur insan.

    Moral bozukluğu hayal kırıklığı kabus sarmalı kahır zibili ve düşünceleri başkalarınınkine karışmış düş süprüntü döküntüleriyle, her hazırlığını göçe göre toparlayıp yapıp gitmekte çıkacak olan arızalar sebebiyle iki derede bir arada kalmışlık ve bilinmezi zora girmiş olan müşkülünü nereye koyacağını şaşırmışlık çaresizlik ve sıkışmışlık kiskac girdap ve bekleme duygusuyla, sapkinlastigi cinnette kendinden ve dünyasından önü alinmaz sökülüslerin kuru kalabaligina cöplüklesir insan .

    Çünkü akıl fikir , cesaret ve zekanın aynı ayarında olmazsa saplantılarının kulu kölesi olarak baskıladığı yerden körelir ahmaklaşır tepkisizleşir yitirdiği duyarlılık reflekslerinden kopar ve baskılayanın zorba keyfine siner susar, yuvalandığı kötümserlik öfke ilkellik ve kahır büzülmüşlüğünden sıyrılıp mutluluğun arayışında bulunamaya özgürleşemez insan.
    Yaşam uçurumlarından hiç durmak dinmek bilmeksizin dipsiz karanlık kirli sert zehirli derinlerine çakılmış örselenme zedelenişlerin kıvrımlı oyuk kıskaçlarında en hafif zerre boyut ve küçüklüğü acıya üzüntüye akıl fikir ve ömür üzüp yoracak yeri kabı olmayan dolmuş taşmışlıkla param örselenmişliği içler acısı parçalanmış azaplar içindeki kıvranıp dönen hayata küs kapalı kahırlı sitemli ve sürekli kaçış halindedir insanlık.
    Ucu ötesi bulunup bilinmedik dolambaçlı yollardan yapışmışlığı kıvrımlaşarak, canlılığı soğuyup dönmekteki kopukluklarla yeniden uçsuz bucaksız muarızlık azdırıp kudurtan belirsizliklerine kördüğüm olmaya mahrum ve mahkum …İnsanların yıllarca düşünerek davranabilen belleğini beynini bilincini şiddetli acıların ve yozlaşmaların uyuşturan narkozuyla kökünden söküp kazıyarak yerine hazır paket proğramlanmışlığı sepetinin kanunsuz haksız akılsız iletişimsiz vicdansız anlamsız içeriksiz eziklik çürümüşlük kokuşmuşluk çöplüğünü ve suçluluk duygusuyla özenmiş bezenmiş KONUSUZLUĞU takıp montajladılar.

    Luzumsuz gereksiz yıkıntı çöplüğüyle insanı kendine doğasına toplumuna dünyasına yabancılaştırıp düşman eden uzaklaşmalara ve kopuşlara sebep kin nefret öfke kızgınlık azap çile acı kibir kapris kahır gibi hastalıklı virüslerin düğümleyip bağladığı tıkanıklıktan boşalacak huzuru bulamazsa sağlık dirliğini bulamayan ve insanını yuttuğu acımasızlık hırs yarış çarkında ezilmişliğe kıskıvrak esir yaralı zedeli bırakan tüm kötü sonuçların kulu kölesi kabulcüsü ve rızalısı kılan her ilişki , zaafiyetinden çıkarcı yaratıkların sınırsız istifadelendiği arızalı bozuk ölü doğumluluğun serbest piyasa ürünüdür ve sosyal dokusu bozulmus her kişiayri gayri uzak bencil tutsaklığının ölüsünü taşıyarak yaşattığı kendine kaba çirkin kalabalık ve gereksizlik eden yükmüş gibidir.

    Üzücü yıpratıcı ve kahredici olsa da iyilik sağlık güzellik adına da olsa da içini döküp boşaltan ve acı yutkunmalarını örselenmiş ömrüne sancıyıp saplananlara katlanıp kabullenmenin dışında daha fazla yüklenmeye hazmı tahammülü yoktur eldesi kara yazılı ve yeri gerekliliği ancak imdat çığlığına yetebilen tıkanmış tükenmişlik sonucunun.
    Ağrı sızı işlevsizlik ve çürüme gibilere yenik düşen; ve sinyalli sistemli alet aygıt araç gereç ve makinaları ürettikçe daha hızlı seri çabuk kolay çok ve ucuz olsun diye her şeye bulaşan ürettiği makinalara hayatını teslim eden insanı, lüzumsuz hale gelince ele geçirdikten sonra çöpe atacaktır aletler robotlar ve makinalar.. Akıl fikir vicdan değerleriyle ilgisi anlayışı emeği yakınlığı samimiyeti sorumluluğu bağı ve bağıntısı olmayan kayıtsızlık gevşeklik ve liyakatsizlikle hayatı taşıyan onurlalığa dair hiç bir duyarlılık belirtisi ve katkısı olmayan rastlantıların ihtimaller üzerine kurup yönettiği kaygısızlık boş vermişliği sebebiyle yarattığı sıkıntı ve sorunları kusacak çanak arayan kendi kaderine terkedilmişliğin şahit tanık ve sanık üçgenindeki alım satım müşteri mütahitliğini yapar insan.

    En çorak çöl uçurumunda dahi amansız sarpa yamaçlara ısrarla tutunup yaşama tutkusunu anlayışını ve alışkanlığını her şartta kutlamaya ve yeşertmeye tutkun pozitif anlayışlı ve yaklaşımlı karakter kişilik ve onur sahibininse, kendine karşı yapılan haksız hukuksuzluğu içe sindirerek kederle yoğrulmuş bozulmuş kangrenleşen kabus kaygı endile ve travmalarda asla tahammül edip katlanmaya bırakacak suskunluk ( alışarak azabı kötülügü çileyi kahrı kanunsuzluğu zorbalığı keyfiyeti ve balına buyruk kötüyü sindirip içselleştirme ) sabrı yoktur.

    İnandığı gibi yaşamıyor, övüldüğü gibi değer itibar görmüyor, sevdiği gibi sevilmiyorsa her hamle ve müdahale cana ulaşmayan insana yetişmeyen aşkı duyguyu özgürlüğü sevgiyi vicdanı doğurup beslemeyen yabaniliğin yabancı vücutlarda kanalını yerleşimini ve yolunu bulduğu körlüğün kahrın çarpıklığın nefretin zıkkımın kirin şiddetin zorbalığın kötülüğün düşkünlüğün aşağılığın rezilliğin her şeye bulaşıp sataşan en haysiyetsiz ve salgın yüklü, iltihap ve irin köküdür

    Güneşe ışığa suya toprağa iki ucu kapalı tıkalı ve karanlık tünel içinde amaçsız ve anlamsızlığın oto kontrölünde durmaksızın gidip gelen ; raylı sistemde çöplüğe eğilimi talebi olanların hayata arı duru dürüst temiz doğru sağlıklı ve itibarlı yaşam ve toplumsal ilişkileri tedarik edip kuracak becerileri meziyetleri bilgileri çözümleri donanımları ve kaynakları yoktur. Bu bağlamda kurguya ve kuruluma sahip olanların buyruk ve beklenti uşağı olarak efendilerinin çöpünü dahi satın alan; ve dert bela sorun çatışma yıkım işgal yağma baskı sömürü gibi devletsizlik itibarsızlık ve toplumsuzluk bazında karşılıklı menfaat çıkar ortaklığına her türlü tetikçilik ve işbirlikçilik siparişinin yataklık yalakalık ve yardımcılık ev sahipliği ederek çöplükten türedikleri kokuşmayı ve çürümeyi her yere ve herkese düzenli dilimler halinde dağıtımını yapıp paketleyen alçaklığın ve aşağılığın uzak karakolculuğun dalkavukluğuna yerleşir yuvalanırlar.

    Zamanın boşluğunda dolanan hayat, açlık yokluk adaletsizlik sefilliklerle boğulup dalaşan anlamsız ve amaçsızlığın kıymetinin karşılığını gayrette çabada ve sorumlulukta karşılığını üretemediği vaktini kanunsuz kuralsız ve istikrarsızlıklarla öldürüp tüketen yıkım olumsuzluklarıyla cebelleşir. Bütün vaktini proğramlanmış esaret döngüsünde baskılayıp disipline eden soygun sömürü merkezlerindeyse insanlara düşünüp sorgulayacak fırsatı vermemek için yaşanan hayatın hiç bir yerinde boşluk kalmayacak derecede insanları sürekli ihtiyaç artıran zorunlulukları ödemekle meşgul ederek hız kesmeyen kısır döngüde algıdan fikirden iradeden düşünceden sanattan kültürden özgürlükten cesaretten yoksunluğa yorar ezer harcar kimliksizleştirir ve tüketirler.

    Gereksiz içeri atılıp zorunlu sindirilmeye bırakılan arızalar çöpler atıklar toksinler sancılar kesikler yaralanmışlıklar bünyenin ve ruhun bütün inceliklerine işleyip batarak derdi dertle artırıp çarpan çözümsüz çoğalmışlıkların hapsedip hükmettiği dünyasız toplumsuz ve insansızlığa terk yaşamdan soğutma deposunda ve inziva morgunda bulur kendini insan.

    Ve böylece makinalara aklını fikrini vicdanını duygusunu duyarlılığını ruhunu terkettiği aklı fikri güvü iradesi yetmeyen makinalara karşı kollayıp koruyamaz hake gelşr insa.
    Para mülk mal şöhret ünvan güç ve gösteriş bütün ahlaksız sapkın onursuz arsız çirkef zorba ve manyaklık ayıplarını kapatır örter anlayışına alışkın ambalajlı türden çeşitten doğma büyümeye poşetlenip plastikleşence her şey ve herkes..
    PAKET PROĞRAM işi gücü ve icadındandır uçurum eksenlerinde dönen dolaşan yaşam güncesi ve dünya hayatı. İzi yolu ilgisi itibarı sorumluluğu sevinci gururu umudu hevesi coşkusu beklentisi saygınlığı yaşam ortaklığı mutluluğu ve toplumsal bağı sökülmüş kesintiye uğramışlığın takipsizlik kararıyla taaa ki ve öyle ki…

    Üstünü altini cizerek demistik ya, insan sevgisinin önü sonu sınırı damgası kosulu şartı coğrafi haritası ve tarihi kayıt belgesi olmadığı, bazan ılığın doğduğu yerden bulur yol kendini, bazan gölenin soğuduğu hüzünden kamaşır mavinin tonu alacalığın geceyi bağrına basan karanlığı bazan hiç biri veya hepsi… sıcaklığın duyulduğu güzelliğin görüldüğü sevgillinin sezildiği yerdir sevgiyle sonsuzluğun tarifesine …AŞK’ tan başka sırrı hikmetini kimseciklerin bilmediği istek listesine basvurmadan hayatima ortak olan güzelliklerin dengi ayağına taş değmesin aşkıyla sevdiğimsin anladigimsin sözümsün özümsün kavradigimsin tanidigimsin bildigimsin sevincimsin hasretimsin işte kadın çiçekliğini süslenmiş dogumun ve dogurganligin sevgili insansin diye..ordan kaytrin kararinca gün ve gündem, bütün irinli iltihapli kötülüklerin agirlastirilmis mahkumluk müsterisi olan kirli tezgaha düser ve alcalir insan toplum ve dünya.

    Herkesin başdcöndürücü değişim ve tüketim hızına yetişemediği; ve bağımlılıklarına bağlı prangalaşmış insanı harcayıp sorunlu arızalı zavallılık raf ömründe sonlandırıp bitiren yaşam kopukluğunda hep eksik yedek yitik güdümlü yoksun noksan ezik snlayış ve kavram kargaşasının esir düşkün ve karanlık perdeleri ardında de elenip boğulurken, sürekli biriktiği ve boğuştuğu gerilimleri en ufak yaşam sertliği dokunuluna idaresi tahammülü kalmadığı ve kendinden kaçırdığı şiddetli depreşmelerden patlayıp püsküren sarsıntı ve yıkımların kullanışlı markası ve kendi yalnızlığının hiç bir yalam kesitine irade yetki etkinlik aidiyetlilik davranışı ve duygusu olmayan paramparçalanmış kanamaların daim düzenli dekor kuklasıdır artık, her fiyakadan mutsuzluk markasına şöhretli olmaya yıkık sökük viran ve yamalı formatlarla günümüze özelleştirilen hususi toplum mühendisliğiyle modernize olmuş, birbirinden kopyalık piyasa modeli insanlığın.

    Her şey stoğu bol sahteliklerle örgütlenerek kurumsallaşmış SANALIN en gözdesi olma maskesine ve markalaşmasına OYUN kurgu şekil tarz fiyaka caka kostüm ve icat çıkarma çırpınışlarında bütün çarpanlarıyla Üretimi durmuş insanlığa artık kim en revaçtaysa ondan kopyalanan çakmaların şan şöhret piyasasına taksit taksit gösterişli ürün olarak gösterime ve hiç kimse kimsenin umrunda olmayan beğeniye çıkarılmakta. Şuncacık gösterime giren hiç görülmedik gayretine şekilli kıvraklı hep aynıyı tekrar eden yukardaki muhterem ve muhtemele dönen çırpınan garibimin de zibil gibi kopyalanmış çakmaları sürümden sunuma sergileneceği kesindir..
    Böylelikle büyük bozgunlardan koparilmis parcalanmalara ve hissedar olma akinina sökün edip gelenlerin Vatikan PAPAZI, Iznik konsülcülügü, Bop AKTIF güncellemelerini buyuran Tom BARRAK direktif dayatmalari , Kibris`in federatif karmasaya sürüklenmesi, kazanda tüfek pisirme PEKAKA mevzi ve mevzulasmasi artik carki cevrimi bilinmeyen her kötülügün herkese bulasip sosyal siyasal ekonomik ve kültürel alanlarda topyekün hayatini esir alan YAPAY ZEKA hükmüne bagli ve bagimli tükenmisligin köklü kalici hem yerel hem kurumsal hem küresel hem özellesme hem de tekellesme yagma yikim harac mezatidir.

    Kimseyi de sasirtmiyor zaten. Yikimlarina Ortak olduklari her seansi yüksek dozda toplumsal hassasiyetleri uyusturarak yasamin hayati kazanim birikim ve degerlerine cökme ve yozlastirma dükkani bu CARKIFELEKCILERE isleyip calisiyor nasil olsa.

    Herkesin kendinden bile kaçarak yaşadığı sakin sessiz sağlıklı mutlu ferah sakin usul yavas dogal dingin her şeyden ve herkesten uzak bir dünya yok artık. Tıklım tıklım der bela sıkıntı lanet siddet gerilim dolaşımlarıyla dolup taşan ve hiç bitmeyen kovalaşmalarda bir nefes aralığı ancak soluklanacak demi devranı bulana ne mutlu..!

    Seyfi Karaca………….Aralik / 25

  • tımarhane duvarı

    14.12.2025 - 18:14

  • tımarhane duvarı

    15.11.2025 - 14:33


    DÜZENSİZ UYUMA MUNTAZAM TAHRİBAT

    İletişimin insanı yaşadığı hayata bağlayan sihirli dili yolu harcı damarı kaynağı ve imkan zenginliğinde aslılan maksat kendini ötekine duyurma ilgi ve merakıyla beraber dünyayı toplumu insanı alanı biteni anlama kavrama keşfetme tanıma bulma ve özdeşleşme istek ihtiyaç ve arzusuna karşılık bulma çabasıdır.
    Fakat samimiyetin ve gerçekliğinin her hali çığırından çıkarak çamurlaşmış bu çukurda doğru dürüstlüğü bulmayı ummak her ne kadar sarhoşluğuna su katılmamış saflığın önde gideniyse de…

    Örgütlü yolsuzluk hırsızlık dolandırıcılık tefecilik dalaverecilik yağmacılık sahtekarlık ganimet ve yıkım fırsatçılığıyla, hayatın her kılcal damarına çullanmış ve çöreklenmiş yozlaşma çürüme ve yıkımları yönlendirip kurumsallaştıran; ve menfaat çıkarcılığının zorbalığını hükümran kılan sosyal bataklıkta sürekli atık şiddet kaygı endişe ve sorun üretmenin keyfiyet sorumsuzluğuyla gıda zehirlenmesinden korkunç çölleşmelere varıncaya kadar hava su toprak dağ dere ova yayla koy kıyı körfez deniz ve ırmaklar işgal gasp yağma vurgun talan sömürü rant soygunculuğu ve çapulculuğuna zehirlenip kirlenir ve can çekişir. Kirletip zehirlediği ve kullanılmaz hale terkettiği akıl fikir düşünce duygu niyet maksatlarla, can çekişen hayatı yaşanılmaz kıldığı dünyasından çevresinden ve doğasından barınıp beslendikleriyle kendi kendini saf dışı bırakarak sağlıktan iletişime, ulaşımdan eğitime,üretimden barınmaya, ilimden inanca, ekonomiden kültüre, ilimden irfana, tarımdan ticarete, imardan iskana, pazardan piyasaya, hukuktan adalete ve SPORDAN siyasete hiç bir toplumsal bağda ve değerde samimi inandırıcılığı dolaşımı ve güvenirliği kalmamış olan amansız tükenişin ölümcül zehirlenmelerini harcar tüketir.

    Afgan - Rus, İran- Irak, Kafkas- Balkan savaş çatışma ve ayrışmalarından beri sürekliliği hız kesmeyen planlı projeli işgal talan ve yıkım kargaşalarına bağlı olarak BOP idare ve taşeronluk merkezli denetim yönetim kontrol ve sevkiyatıyla dünyanın atık çöp sorun sefalet belirsizlik ve mülteci boşaltma sahası haline getirilerek ahlaksızlığı çöküşü çürümeyi liyakatsizliği ve kanunsuzluğu kendine kullanışlı zemin sermayesinden bilip gören soyguncu sömürücüler hesabına sevgili ülkemizin ormanları yandı, gölleri kurudu, koyları ırmakları körfezleri kıyıları denizleri toprakları ve maddi manevi bütün ortak değerleri sınırsız bir yağma talan ve rant çullanışına çar çur edilerek insanlığı yapay zeka iletişimsizlik dolaşımına gömülü tedavülden kalkmışlığa beton dökülüp zehir zıkkımlarla mezarlaşmayı kirlendi ve çölleşti her şey.

    Bu değerler erozyonu bağımlısı kör sağır duyarsız dünyasız toplumsuz kültürsüz ve kimliksiz hak hukuk vicdan liyakat istikrar itibar ilim bilim inanç güven sanat edebiyat saygınlık özgürlük yoksunu piyasa ve pazar etiketine bağımlı vitrinleşmiş kıtlık kıyamet döngüsünde, soygun sömürü ve işgal dünya küreseline endeksli YAPAY ZEKA çağının insanlığı tamamen irade yetkisinden koparıp makinalara yenilmişliğini kayıt altına alarak hükmettiği sahte ve sanalcılığın herkesin ve her yerin koyan güncellenmişliğini yerleşik GERÇEĞİ olarak tedavüle konulduğu cinnet sarmalında ( bu bozuk düzeneğin en zayıf halkası olan yağmalanmış yıkılmış veya yıkım tehditi yaşayan coğrafyalarda daha öncelikli yoğun ve etkileşim hızıyla ) , artık insanları programlayıp sindiren yöneten ve susturan MAKİNALAR bundan böyleye kendi aralarında düşünecek bilecek konuşacak tartışacak ve zaten varlık değeri çoktan iptal olmuş insanlığın fişini tamamen ve tümüyle çekmenin hükümsüzlük kararını verecek..( bu satirlar bir kac dalyalik yazi eklentilerinin ana konusu ve bitis cümlesidir)

    Mutsuzluğu sorunları bağımlılıkları paket proğramlarla alıştırılarak başka seçeneği çaresi çözümü olmayan mecburi tüketime Kodlanmış serbest piyasa kölesi tutsak yaşamlarda insanlara özgür olduklarının algısını yalatıp yutturularak boğazlarından geçen hiç bir zahir zıkkıma itiraz etma imkanlarının olmadığı, gerçeğinin sahtesi her şeyde yapaylaşmayı önceleyen ve en ucuz olan en yüksek kazancı sağlamaya dönük ambalajın altındaki her şeyin gösterişli reklam ve pazarlamacılığı yapıldığı, önüne konan her şeyi yeter ki ödeyebilir ekonomik gücü olsun cinsinden gündelik yaşantısının dönüm dolaşımı haline getirerek ve kimyasal çöplükte be varsa boğazına aktararak kazıklanmaya kandırılmaya ölerek yaşamaya hiç bir tepkisi ve itirazları yok artık insanların.

    İnandığı gibi yaşamıyor, övüldüğü gibi değer itibar görmüyor, sevdiği gibi sevilmiyorsa her hamle ve müdahale cana ulaşmayan insana yetişmeyen aşkı duyguyu özgürlüğü sevgiyi vicdanı doğurup beslemeyen yabaniliğin yabancı vücutlarda kanalını yerleşimini ve yolunu bulduğu körlüğün kahrın çarpıklığın nefretin zıkkımın kirin şiddetin zorbalığın kötülüğün düşkünlüğün aşağılığın rezilliğin her şeye bulaşıp sataşan en haysiyetsiz ve salgın yüklü, iltihap ve irin köküdür.

    Her şey birbirinden kırma dökme bozma kalıp kulp kenar kiriş ve kılıflarına gömülü çakılı ve ilişkin; ve herkes birbirinin kaç okka gram çektiği dipten kökten numaralı türemeli aynı züpçük hüpçüklüğün zibil kompozisyon konfeksiyon ve koleksiyon salaklaşmasına dönük insanı kayıttan düşürüp muntazam yıkımları temize çekme kefeninde…
    Maykıvski karton kalıp modeline bakarak Şeyh Galip - Nedim karılımına Dadaloğlu Köroğlu ve Seyrani bileşenlerini sentezleyen Nazım ‘ ı Nesimi ve Pir Sıltan sentezleyen Enver Gökçe, Enver Gökçe’ yi Ahmet Arif, hepsiniyse Can Yücel ve Atila ilhan Edebiyata dosyalayıp raporladı.

    Türevinden insana dünyaya hakka hukuka kültür re sanata ve edebiyata bakan İkinci Yeni( Cahit Zarifoğlu, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Camseler, Cemal Süreya giller ve gibilerin topluluğu) Birinci Yeni’ nin ( Halim Şefik Güzelson, Oktay Rıfat, Melşh Cevdet Anday, Orhan Veli, giller ve gibiler ) yandan çarkına basarak sahaya zıplayıp kornerden kaleye şut bindirip sektirme girişimcisi oldu. Arada SANAT SANAT iCiNDiR eskiciligini tekrarlayarak yuvarlanıp gidişlere kaynak yapan Yedi Meşaleciler ( Cevdet Kudret Solok, Vasfi Mahir Kocatürk, Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Suvayişgil, Ziya Osman Saba, Kenan Hulusi Koray, Muammer Lütfü Bahşi, giller ve gibiler ) sözde savda ileri geri pırtıp kaçanların takozcusuydu…

    İşin askı esası şurasıdır ki, üretimi paylaşımı ve yapımı şahsi çıkarcı soygun sömürü zebaniliğinin keyfiyet harcına doyumsuzluk talanına ve buyruk ihtiyacına göre kalıbını ilmini künyesini şekillendiren başı bozuklukta temelden gerçekliği olmayan taklit özenti sahtekarlığıyla yaşamı donatıp dengeleyen her şeyin ayarı bozularak korkunç bir yıkımı süreklileştiren evrim ve çevrim çarkına hak hukuk akıl vicdan kültür sanat edebiyat ilim bilim vicdan eğitim sağlık özgürlük anlamaz tanımamazlığa her alandan geri çekilerek hayatını makinalara teslim ettiği ve değerini kaybeder.
    Kulüpten dernekten Voleybolcu futbolcuların mafyalaştıkça çıkarı olanları birbirine ortak ettiği trilyon liralara kontrat imzaladığı gelir dağılımı eşitsizliğinin körükleyip kışkırttığı yenilmişlik değersizlik suçluluk duyguduyla yaşamayı dayatan sıygun sömürü abidik baskı dayatma sistematiğinde ne sporun zerrce bir önemi inandırıcılığı yahut esprisi vardır, ne sanatın ne de tüm bunlara avantacı komisyoncu cılkı çıkmış siyasetin.

    Hızlı yaşamanın, hiç kullanmadan harcanıp atılan bağımlılık endüstrisinin, bencilliğin, kendine yabancılaşmanın, paramparça yalnızlıkların ve faturasına insan ömrünü haciz koyan sürekli ihtiyaç artırıcı tüketimin baş döndürücü ekseninde dönüp dolaşan dünya sokaklarında saygınlık ve değerlilik ilişkisi birbirinden kopmuş insansız çığlıkların yıkılıp dolaştığı kozmik cenderede kendini bozulduğu ve boğulduğu yerden söküp dışarı çıkarmanın ve duyurmanın sancısına tıklım tıklım boşaltılan fotoğraflarla yahut hareket eden resim kayıtlarıyla konuşlanıp ifade etmenin sembollerle konuşan tek cümlelik iletişimsizlik ağını örüp donatıyor herkes. Bakıyorsun ki bu saniyelik sürelerde bile beklenti karşılığını ve ilgiye değerlilik süresini bulmadıkça mutsuzluğunu artıran ve değersizlik duygusunu kamçılayan kısır döngüye durmaksızın az evvelki eskisinin üstünü karalayarak yenisini ateşleyip duvara asmaya kendi kendiyle kıran kırana yarışa tutuşan çöplükte yeterki ilgi uyandırsın diye akla hayale gelmedik dökülüp saçılmaların kör sağır ve dilsiz fotoğrafların tanıklığıyla kefaletini ödeşmenin zavallılık çukuruna düşmekte güncel sanal digital ve yapay çağdaşlığın kulu kölesi insanlık .

    Biliyorum uzun etme kısa kestireden söyle ne söyleyeceksen diyorsun da. Demem o ki, üç aşağı beş yukarı nasıl bir yaşam döngüsü içerisindesiniz biliyorum. Kendinizden bile sakladığınız en büyük çekingeniz sizi biri sürekli formatladığınız başarı grafiği yüksek güçlü tuttuğunu koparan ve dominant kadın olmadığınızı bilmesi ve farkında olmasıdır. Bu yüzden askında ince zar tüllerine sarılı hem utangaç hem de çocuk kadar mahçup ve masumluga ilim ve itibar göstermeli, ama en önemlisi neyin nasıl nerde neye yakıştığını bilen estetiğin ilim irfan sahibi olarak; sanki hiç sevilmemiş ve hiç sevişmemiş gibi her hoyrata kolayca kırılgan alıngan zarif yüreği hayalindeki sevgiliye kendini saklayan ebedi bakirliğin deli dolu gönlünde yasaayıp konakladığıyla AŞKTAN başka kimsenin lafını dinlemeyene hem bağımlı hem de hiç bir kuşatmanın zaptedemeyeceği alevlenmiş yangınlara ve çılgınlıklara ilk ve son tercihte saygin iradelerden özgürlügü ve kendini secmelidir insanlik .

    Mobese kayıtlarından evveli dünyanın önünü arkasını dibini köşesini ve kenarını en ortalık yerden dikilmeyip kamarasız izleyen takiple kayıt altına yapışıp çeken sapıklar muhbirler taşeronlar işnirlikçiler ispiyoncular fitneciler fesatlar cinilyetsizler bozguncular soysuzlar daha ötekiler ve diğer başkalar en aşağılık süprüntülerle her duyup gördüğüne aracılık eder bşr an evvel duyurmak için ihbarda anonsu umuma açıklığın bulunurdu. Her ne kadar her köle bucağa ayan ve saklı gören bilen duyan işiten kayıtlamayı yapan kamera kıyameti yaşanıyor olsa da ötekiler halen varlar ve faaliyeti hiç durmayan felaketleriyle işbaşındalar.

    Dolayisiyla , herkesin kendinden bile kaçarak yaşadığı sakin sessiz sağlıklı mutlu her şeyden ve herkesten uzak bir dünya yok artık. Tıklım tıklım sıkıntı dolaşımlarıyla dolup taşan ve hiç bitmeyen kovalaşmalarda bir nefes aralığı ancak soluklanacak demi devranı bulana ne mutlu. Keyif kahveniz olsun dileğiyle ve selam sevgiyle size. Salgın safsatalı yutturmacada Evliliğin bütünü ev içinde yaşanan toplam değildir

    Ortak yaşamın temel dayanağı ana stunu ve ihmale sonraya erteye veya ihanete koyarak bağlamından vazgeçilmesi asla mümkünsüz dönüm dolaşımın can damarları olan eğitim öğretim hukuk güvenlik sağlık ulaşım kültür iskan barınma beslenme vicdan onur ahlak vicdan özgürlük inanç dayanışma ilim sanat akıl yol bilinç kazanım birikim ve kimlik gibi sosyal yapı taşları ve hayati değerler toplamı üzerine kurulu aidiyet bütünlüğünde ayarı dengesi kendi saplantılı ve hastalıklı savrulmaları ötesinde hiç bir duyarlılığı itibara almayan keyfiyet hükümranlığına ve zorbalık sapkınlığına bozulmuş iletişim ilişkisini beğenmiyorsan başka trafik, başka yol seç, başka meydan seç, başka taraf seç, başka çevre seç, başka, kanal tıkla seç, başka seç, başka film seç, başka oyun seç, başka başka iletişim ağı seç, başka mahalle seç, başka konu seç, başka muhit seç, başka araç seç, başka fikir seç, başka insan seç, başka şehir seç, başka toplum seç, başka anne baba eş dost hısım akraba sevgili seç gibilerin sürükleyip götürdüğü bataklık, istikrarını itibarını kişiliksiz kökensiz ve aidiyetsiz kalmanın esir aldığı huzurunu mantığı anlamı dengesini düzenini yağma yıkım dayatmalarına bağlı hiç bir sürükleniş sürüncemeninde bulamayan sonsuz çöküş karmaşa değişimlerin kulu kölesi olan ezik sönük kendinden tiksinecek derecede özenti yabancılaşmalarına kopmuş insana, kirli ve istismarcı siyasetin başını çektiği bankalar borsalar tarikatlar sirketler medyalar pazarlamacılar mütahitler holdingler klüpler kalpazanlar aracılar tefeciler ve nicesinin hep beraberce mafyalaşıp kotardıkları ortak yaşama çöküp çullanma dayatmalarını alışmış kanıksanmış ve kabul görmüş masumiyet karnesinden ganimet mülkü olarak şahsi çıkar ve keyfiyet hesabına geçirirlerken kurgulayanları ilahlaştıran soygun sömürü kulluğuna programlanmış ve makinalara yenilmiş insan yığınlarına beğenmiyorsan başka kendin ve dünya seç sapkınlığını her türlü insanlık dışı değerler yoksunluğunu masum ve makbul kılmaya toplum tinerciliği kapsamında her kesiti ve seansı özendiren şiddetli mafya replikleriyle kışkırtan ve kurcalayan yamalı dikili aşırı yoksullaşmayı cahilliği gericiliği kabadayılığı sinmişliği toplumsuzluğu yalnızlaşmayı iletişimsizliği devletsizliği umursamazlığı çirkefleşmeyi ve yozlaşmayı tasarımlayıp narkozlayan diziler furyalar fenomenler reklamlar filmler mutfakçılar güldür güldürlerin magazin kuklalarını ve sosyal toksin uyuşturularını kullanırlar.

    Seyfi Karaca…….Kasim / 25

  • tımarhane duvarı

    26.10.2025 - 13:56

    ..
    CAM KIRIKLARINA SIZIP YANSIYAN CAN KIRGINLIKLARI
    …..
    Yaşanmış ve yazılmışların daktiloya düşmüş bulanık alfabesi kağıttan dosyadan silinse bile, yabancı kanatlarda hükmü nafileden öksüz çırpınışlardır, sahnesi dağılmış mor bir kasırga ve dikenli bir çelenk gibi orda burda hayattan kopan parçalarla sergisiz salonsuz sunumlar namına insan suretinde savrulmuş serpilmiş küçük hikayeler toplamının hususu hevesi ve hissesi .

    Nizah fitne fesatlık bozgun ve yıkım kaynatıp kudurtan günümüz formatlı insan tipinde, seyir his heves beklenti ve başka kafaya fit olmayan kendini aldatmaya tatmin olma ihtiyacını doyurma muhtaçlık merakının alt seviyesine inen bulaşan her kimse, bütün sağlıklı duyarlı damarlarını öldürdüğü sebebiyle geriye boşlukta ve açıkta kalan hastalıklı urlu iltihaplı kör bozuk kirli zehirli gerici cahil ilkel kapalı karamlık sorunlu düşüncesiz gelişmemiş içgüdüsel refleksli ve her kişiliksiz meziyetsizlikten mikrop taşıyan düşük ayarlı ve aşağılık tıkanıklıktan konuşur davranır.

    Sadistliğin ve sapkınlığın adı adresi zaten orasıdır, bir iken iki üç beş on derken bir noktadan sonra kendine dahi sözü iradesi geçmeyip hiç bir müdahale kontrol ihtiyat dinlemeksizin bağımlılığının esiri olarak her türlü azgınlığa yol ve meydan vermesi insanın.

    Arıza ve sorun tetikçisi, iletişim özürlüsü, saplantı bağımlısı, gösteriş güç şiddet kavga nizah şekil imaj ve kamuflaj meraklısı, algı bilgi kanun kural mutluluk sorumluluk dayanışma sorgulama ve hesap verebilme muhasebesinden kopuk ve kesat, kavrama liyakatinden ve anlayışından yoksun buraya mukabil ve müstakilden..

    Ehil, evcil, saygın, onurlu duyarlı vicdanlı ve sorumluluğunu yitirmiş her türlü yozlaşma bağımlısı sadistlik hiç bir yerde huzuru bağı aidiyeti insanlık payı değer katkısı ve mutluktuk çıkarımı olmayan savrulduğu her İLKE , gerici, hastalıklı ve sorunlu yabaniliği Özgürleşmek diye adlandırır; bütün yıkıcı ve bulaşkın bozulmalarla kirlenmiş gösterişliliği tamahkar doyumsuzluğuyla içgüdülü dürtü kökenindeki “ kendi ölür gözü çöplükte kalır” saplantılarından asla sıyrılıp vazgeçemez.

    Fitne fesat bencil saplantılı kaprisli hırslı sahte ve iki yüzlü yarışlara eşyalar çarşılar dekorlar ve kendi kendini kandırıp tatmin etmeye yalan dolan ve riyaların bahaneler tesellisini uydurarak dengesini kaybetmiş eksensizlikte tutunmaya çalışan dayanıksız tüketim maddesi halini almışken vitrin arkası yalnızlık trübününe soyut sıkıntılı ve kaba taslak piyesler oynatıp yaşayan insan modeli, tedavülden kalkmış çocukluğun her gün dinmez ağıtlar kayıplar kimsesizlikler ve sancılar içinde dolanıp dönen kıvrımlarından gün gibi aşikara hızla eskiyen ve yüzyıllaşan yılgın bezgin mutsuzlukların ha bire hiç giyilmedik azap çamaşırlarını örer dokurken müşküldeki muğlak ve donuk muamma…
    Her nispetçi çıkarcı kibirli üstenci ve kıyasıya yarışçı sahtelikten yorduğu kırılgan alıngan içli yaralı kime gitse sokak lambaları gibi ay ışığında ayazda kalan yapayalnız ve yazık ömrünü konduracak dikenli dallar arayan halendeden genç kız ömrünün hem diken bağı hem de goncasından gülüymüş, dışı güler, içi kan ağlar ahu zar incesi ışıltılı, buzul ve kristal kabuklar altında günlüğünü hep sayfası ruh renginde kömür karasıyla deftersiz kalemsiz siyahlara yazarak, ılık ve sıcak göz yaşlarını yağmurla dertleşir, sırrını rüzgara dokur, suskunluğunu kırmızı rujlara, yitikliğini sessizliğe ve hiç kimseye döke saça, günden geceden kalan sevişmeyi ve sevilmeyi bekleyen gül tomurcuğu rengarenk hasretiyle çiçekleri giydirir kuşandırırmış bıkmak usanmak bilmeyen her saniye her gün. Benden tanımaz bilmez haberi yokmuş ammaa.. Aşk doğsun büyüsün dinlensin avunsun dünya toprağına ve sonsuzluk sevincini donansın gezsin, her geceyle sarılıp kucaklaşan günaydınlarla adı sanı bilinmez sevgiliye düş kursun, kullanılmadık ladesler ateşleyip tutuştursun hayat diye en çok da çiçekleşen kalbinde her saniye her gün . Durmaksızın çığlığı dinmez ahu zarlara sarıp sarmaladığı üzülen ömrünü doğurup kanatan sızıdan sancıdan yaparsa ve olsa olsa, bütün hesaplar buyruklar ve kalıplar dışı göz ve gönül kamaştıran sihrin büyülü tükenmez kaynağından kendine sevgili olanı Aşk yaparmış.

    Beyazlıkta birbiriyle hem kucaklaşan hem de kıyasıya yarışan ikilemlerin tümü kapsayan kümesiymiş kavanoz ve su, beyaz odalar ve perdeler, pamuk ipliğine bağlı kozalar ve kördüğümler. Lakin bu bir yanılsamaymış her maddenin kendi tabiatında huyu sicili arzusu işvesi asiliği uysallığı karlı durulu isyanı yahut kabulünün olduğu. Yanılı doğrulamaktan öte gelen, tüm dünyaya gösterişini gücünü ispatlamak için kendi kabuğu maskesi ve kalıbıyla kıran kundaktan mezara kadar kırana yarışan…
    Bir şey iki yerde bulunabilir kadar yakan yanlışa tanah ve tenezzülün çizgiyi geçtiğinde yarısı orda yarısı burdadır…

    Ve burası amansız bir kostüm kumaş süs dekor ziynet salon çarşı galeri yanar dönerliğidir kendini insan yerine koyan eayalaşmalarla tasarımlanmış soyut düzlem ve buzul parlaklık..

    Geceyi su yüzüne çıkaran YAKAMOZLAR gibidir dokunayı kendine hem şahit hem kılavuz hem de zindan nöbetçisi tutarak…
    Ve bir ılık kırılması kompozisyonu, her sancılı defileden ve her senfonisi biten şemsiyesiz üstsüz başsız sağanak seyirden sonra, çay saatine yakın kahve deminde sırılsıklamlığını adı bilinmez sevgiliye mektup diye yollayıp camekanlar ardına bırakan. Hüznün ve sevincin her iki halinden sevgili hali hazır Buzlu Cam yansımasında CAN kırıkları ve kırgınlıklarıymış, ondan gayrısını aynı dalda hem gül hem diken olan hükmü cevherden, kıvılcım ile tutulmuş korlanmış ateşi yakan külü soğutan, insanı hayal ile gerçeğe aynı hasret hüner heves arzu ve tutkuda yaşama sevincine yaparsa gören duyan bilen serveti kudretiyle Aşk yapar.

    Benden gerek haberli gerek habersiz hüznü ve sevinci CAN KIRILARIYLA işlengili örgülü vazo güzeliyse bile, ışık salkımlarıyla salınıp süzülen akıbetine gıyabına sonsuz selam ve sevgiyle.

    Seyfi Karaca…. Kasım/25

  • tımarhane duvarı

    04.09.2025 - 15:24

    ….
    TIRIÇKADAN DEPLEK TERANE ( feci kolaj ) 1

    Yapılmışı kendi halinde bile bile çürümeye terkederek, zaten kimsenin kendi başına sakinliği huzuru idrakı iradesi aklı sağlığı aidiyeti belleği bilinci özgürlüğünün olmadığı ve artık hayati değer kavramını üretmediği ve algılayamadığı bütün bunları talep edip istemediğiyle hayatına sürekli olumsuzluklar biriktiren borç harç bataklığında kavga hırs yarış gerilim sefalet kuşku kahır kaygı endişe tutsaklığının esir aldığı boğuşmaların rehin aldığı hastalıklı ve sorunlu debelenişleriden tatile gittiği yer bile mecburen tüketim proğramlanmışlığının tektikli kovalaşmasını şart koşan hayatı kaymış endüstrü paketi ürünü olmaya herkesi zoraki ve mecburen harcayıp tüketen kalabalıklar sürüsü haline dürdü büktü ve defetti.. Kendini ait mutsuz hasta ve tutsak ettiği yere ise kısa pahalı ve suni sokunumlu tatil diye gittiği çukurdan döndükten sonra da kendini tarifsiz keder hüzün ve anlamsızlığın çevrelediği her şey, eskisinden de daha beter ağırlaştırılmış hücre hayatların her türlü olumsuzluklarıyla intihar döngüsüne zirve yapmıştır.

    Kendini yaşatacak kadar hiç bir liyakati iradesi yetkisi sorgusu dirayeti özgürlüğü cesareti anlayışı dili kültürü kalmamış haksız hukuksuzluğun yapılandırıp yönettiği soygun sömürü çarkının kul ve kölesine kuşatılmış esaret çerçevelerinde hapsolacak kadar hayat ve insanlık hakkı tanıyan neo liberal vahşet merkezine kökten bağlı yerli ortak işbirlikçilerinin, yağmaladıkları her türlü ülke kaynak ve servetini dışarı çıkararak yüksek faizli getiriye dışardan borçlanıyormuş gibi kahpelik ve haramilik oyunlarıyla açıktan ve alenen onursuz kişiliksiz ihanet şebekesinin hainliğini şirketleşmekteler.
    Tümüyle yıkıldı ve yok oldu topraktan giriş çıkışlı hayat, kerpiçten kireçten evler, ekin ekin sürülüp savrulan harmanlar, yaşama kaynaklık eden hava su dağ orman kıyı koy sahil deniz, sap saman , aşka saygıya ve sevgiye kök salıp sürgün veren hak hukuk liyakat samimiyet dürüstlük inanırlık güven ve niceler.
    Bayırdan gelip bayırdan giden insanlığını yitirmiş pusulasız ilkesiz kanunsuz kuralsız hatsız yolsuz çöl ve güzergah çöplüğünün..

    Şu gün şu saat mayısa dönmüş temmuzdan geçmiş güz yaz ayaz buz kışa derken,dünya hayatının zorunlu gereksinim ve giderleri üzerine kurulu soygun sömürü çarkındaki sağlık gıda enerji barınma eğitim ulaşım güvenlik gibilerden de öne geçip can damarına çöken giyim kuşam marka konfor gösteriş ve İLETİŞİM bağımlılığını besleyip doyurmak için toplam yaşamlarını tüketim piyasasının hamallığına öldürürcesine harcamalarına rağmen yine de sürekli ihtiyaç artıran acımasızlık ve doyumsuzluk kışkırtmalarına yetişemeyen ana babaların mutsuz iletişimsiz hastalıklı ve sorunlu çocukları, kundaktan itibaren hazır kalıp formatlara salaklaştıran proğramlanmışlığın her türlü sinirli asabi dengesiz tahammülsüz yalnız yabancılaşmış ve değer bilincinden yoksun kişilik bozukluğuna kesintisiz süreklilikle mahkum ve muhtaç kılınmakta.
    Onur gurur saygı ahlak irade haysiyet güven özgürlük kişilik karakter dürüstlük inanç idrak dil kültür ve nicelerinin kat sayısının ve katma değerinin tam tersine sıfırlandığı adilik alçaklık kaypaklık döneklik çölünde işine geldiği gibi caymaya yan çizmeye oyalamaya hileye aldatmaya ve yamukluk yapmaya en tiksindirici kokuşmuşluklardan fosilleşen geçmişin çevrim dışı kalanıyla intihar süslü cinnet ve cinayet şeklini vaziyet alınca insanlık….

    Kısacası ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin şartını bize yoran ve koşan kolay hazmedilir olmayan şeylere hem canımızı hem dişimizi sıka sıka sonuna kadar seviyemiz muhatabımız olmayan insanların mide bulandırıcı hallerine ve verdiği rahatsızlığa elden halden geldiğince katlanmaya çalıştıkça uyumlu müsaitliliğin ezip bozduğu herkes, hiç bir özgün farkı olmayan mutsuzlukta eşitlenmeye birbirine dönüştü ve benzeşti.. Çareyi de herkese bir şekilde yapışıp bulaşan üstümüze sıçraması kuvvetle muhtemel pisliği defetmek için bu çoraklığı kendinden soğutup sağırlaştıran gidişle ilişkisi sürdürülemez öz geçmişinden kaçıp gitmekte buldu bağımlı gedikli güdüklü dolaşımların dizi malzemesi, magazin çeşidi hammaddesi ve tezgaha konmuş piyasa hacizi haline karikatürleşen insanlık.

    Buradaki sürekli yıkım yağmaların düzen kuklası ve soyan sömürenler kulu kölesi olmaya toplumu özenle alıştırıp örgütleyerek dünyayı kristal fanus salanundan ibaret sanan ; ve niçini nedeni belirsizliğe hayatını boşa çıkaran atla zıpla romantik polisiye tarzı krıminelliğin zir zop manyaklığını beyaz perdede ışıkları karartılmış zindanlar hücresinde herkesin kenarından şöhret ganimeti toplamaktan başka derdi düşüncesi olmayan ben merkezci makine sanayisinin ürünleriydi.
    Niye insanlar hayal hüsran kırıklıklarıyla yanıldıklarında olmayan yahut geçmişi geri getirilmesi eskilerde kalmış erişilmezlere “ bütün hayallerim suya düştü “ derler ki ?
    Çekmecedeki bütün albümlere bakılmışken hem. Hem diz kapağına bile gelmeyen sığ sularda hayatın dipsiz derinliklerini bulmaya çalışırken kendi kendine kör düğümlenip hiç çözülmeyecek şeylere tozunu dumanını attırırken insan denen nesnenin akrep yelkovanı…

    Ne gereği vardı şimdi gibilere baz niyaz bir olup, öpüştükçe kumaşı bozulan sahte ilişkili birlikteliklerin günden güne kusursuz yozlaşmaları kirli çamaşırlı iplere dizip asarak sıradanlaştırdığı mono tonlukta ayrı gayr sevişmelerden…
    En nihayet bıkmış usanmışken sevgiden ilgiden saygıdan kültürden sanattan konfora düşkün beğenilme delirmişliğine ve şöhret dilencisi durumuna düşmüşken zenginlik gösterişi galerilerindeki kireç beyazına siyahı batıran iflasta yalnızlaşarak hükmünü ve cürümünü hortlak raflara kefenleşmiş insan
    Laf olsuna yazılan kitapların hiç kimseye hiç bir şey anlatmaya algısının bilgisinin ve birikiminin olmadığı, hiç kimsenin hiç bir şey anlamak diye bir duygusunun düşüncesinin derdinin akışkanlığının çabasının olmadığı kantarın topuzunun insanlığın kilodu kaçtan gidiyorlara iyiden iyiye kaçtığı şu kıtlık kıran hallerde ..

    Biri ahır temizliği yaparken öbürü ultra lüks insanlıktan uzak ve kopuk kristal fanuslarda si bemol tangocuk. Motor bisikletin sabah sabah üstündeki Ötekinin tişörtünde STONE yazıyor sarı yazıyla. Blr başkası mermer dinamitliyor yanan ormanların küllerini kıyıya vuran kayalıkların dibindeki denize yakın uçurumdan. Bu arada rengi mavi olmaktan çıkıyor kaçak yapılı özgürlük dumanının, yaz yerini saniyelik kurulup bozulan evlilik ve çok sayılı olmakla değer kazandığına aldanan hovardalık oyunlarından bıkıp usanarak ikindi ıslıklarına terkediyor.

    Bildiğini ve inandığını duyumsayarak yaşatmak adına düşte bile hiç görülmemiş olanı duyup görerek dünyaya getirmek ve göstermek adına ne büyük uslanmaz tutkuların, emeklerin, uykusuzlukların ve depresyonların akıl fikir ve hayal ürünüydü oysa sanat…
    Geleydiniz de kendi gözlerinizle göreydiniz Van Gogh yahut Vermeer biraderler, inci küpeli kız meğer ay çiçek tarlalarında AŞK toplarken, insanlık dünyasında çoktaaan galeri ve ofis hayatlara tutsak eşyalaşmanın kulu kölesi olarak kendini herkesten üstün mühim vazgeçilmez gerekli önemli seçilmiş kusursuz ve kıyaslanamayacak derecede mükemmel görmeye ilahlaştırmaya , pusulasını yitirmiş hayalleri ATEŞE DÜŞMÜŞ şaşırmış her şey..

    Devlet damgalı sağlamlığı tartışılmaz her türlü istikrarsız denetimsiz kaçak vurgun soygun ve yağma bozukluğunu bünyesinde barındıran günü güncesi değişmez garanti mühürüyle…
    Üç gün haaa , tamı tamına dördü bulmaz üç gün, ev bakıma muhtaç, evde yaşayanlar ya yatalak ya sefil ya yoksul ya hasta, ya ezik ya düşkün ya yolda ya mezarın orasını burasını gözetip kollayan bir yerde yahut hepten tümden kayıplarda, ya da dünya denen adresi belirsiz başı kalabalık bir beldede kör topal yorgun suskun yılgın bitkin tökeziyerek bakımı çok acil sürüklenişlere mecbur, herkes kendine kancayı takmış ören viran mahrumlarla kabustan beter perim perişan…

    Soygun sömürü çarkının saç ayaklarına çöküp kurumsallaştığı yan ürünlerinden olan sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, finans, sigorta, ulaşım, gıda, enerji, barınma, giyim kuşam, ve iletişim gibi hayati ve somut yağmaya vurguna istismara hileye ve talana her damardan uygun ve elverişli olanlarla beraber, ana ekseni yedekleyen popülerliğin YOZ KÜLTÜR kanallarının eğlence, reklam, dizi, kozmetik, moda, dekor, konfor,magazin, aksesuar, tasarım, tatil, kampanya, müzik veya sanatın parayla il gören diğer kolları gibi veya hepsinin aynı karmakarışıklıkla bir arada yüksek dozajda tüketim bağımlılığına toplumu her türlü sefil yoksul cahil çaresiz iradesiz güvensiz mutsuz umutsuz kayıtsız bencil aciz ezik ve güdümlülüğü kabullenmiş kayıplarla alıştırarak tarumar ve tersyüz ettiği sosyal siyasal ve ekonomik her şekil çöküşün sadece sorun biriktiren ve yaşayan kalabalıklarına durumdan istifade çıkaran bozuk düzen servet ve ganimeti ortaklığında oynadıkları ve çağırıp söyledikleriyle acının dertlenmenin düşkünlüğün ve insan eliyle yapılma kaderciliğin ağıtlarını avunmaya örgütlerlerken, kendileri ayrıcalıklı üstünler zümresinin çok yıldızlı ve dengine kimsenin yetişmesini istemedikleri milyarderliğin yaması her taraflarından sırıtan villa tipi her ve görgüsüzlüğü ARABESK yapı taşlarıyla bina olmuş JET gösterişin sosyete özentisini yaşamaktalar.

    Dünya güncesi olarak ömrü hayatımız diye Yaşadığımız moloz yığınında karanlık ve çıkmaz sokaklarının sakin mutlu huzurlu oturmanın canına okuyarak, tehlike tecavüz şiddet tehdit kaygı endişe saldırı korku kahır küfür zehir kir gürültü lanet hile tezgah pusu kumpas dalavere dolandırıcılık güvensizlik saçtığı felaketlerle dolup taştığı ..
    Etrafımız çevremiz endişeyle yorup korkuyla kuşatan cehalete görgüsüzlüğe duyarsızlığa aç gözlülüğe zorbalığa şiddete iki yüzlülüğe kaypaklığa güvensizliğe kuşkuya kayıtsızlığa keyfiyete saldırganlığa hukuksuzluğa haramiliğe istismara kahpeliğe kişiliksizliğe acımasızlığa çıkarcılığa pirim veren; orman yangınları pahalılık sefillik yolsulluk hırsızlık zorbalık kanunsuzluk ahlaksızlık haydutluk çirkeflik haramilik mafyacılığına yıkım ihalesi ve sipariş kargosu teslim edilmiş diz boyu hainlik bataklıklarında uçurumlaşırken..

    Şırdancı Memet, Etçi Remzi, Mutfakçı Nusret, Çılgın Dondurmacı , Alişan Mahsun Özcan prestij buruşma zirvesi, haydin kalkın kızlar dünya çok yıldızlı kalça göbek çalkalamak neymiş bizden görsün öğrensin dünya gibi ve benzerlerine ilgi çekip beğeni dilenciliğinin karşılığını bulmak için insanlığın bütün bilindik yollarını sapıtmış ve şaşırmış şıkır fıkır her yerini döküp dağıtmalarla ve alt tabakadan üst tabakaya zıplamalar uğruna kurulan simsiyah hayallere en sahte parıltılı ışıkar süpürüp serpmek kendini çözemeyen ve çözümleyemeyen irade yoksunluğunu her itibarsızlaştıran alçalışa köleleştiren eziklik ve iradesizlik sürüncemesindendir. …

    Kendini ifade etme ve duyurma isteği hiç kuşkusuz sosyalleşmenin gereği olan kendi dışında başkasına görünme ve başkasıyla görüşme isteğiyle örtüşen değerde şartsız şablonsuz maksat ve yollarla hayati önemi olan sağlıklı zorunlu ihtiyaçların en önde ve başında gelendir. Fakat günümüz algı ve irade yoksunu doyumsuzluk geçimsizlik tahammülsüzlük tüketim ve gösteriş tutsağı olan insan tipi, kendini duyurup göstermede kendi dışındaki herkesi beğeni butonuna veya hayranlık parıltılarına bağlı güdümlü kalabalıklar olarak hafifseyip küçümseme maksadının maksadı niyeti kişiliği ve algısı bozuk şabloncusu olduğu sebebiyle herkes kavramına doluşmuş yığınlaşmış benzer alışılagelmişleri tekrar eden içgüdüsel davranışların şabloncuuğuna cesetleşip , hiç kimsenin kendi varlığında ilişkili özgürlüğü özgünlüğü ve özelliği kalmamış yalancı parıltıların toplu intihar mezarcısıdır artık. Elbetteki varlığının bildiriminde bulunurken beğenilme, mutlu olma, takdir edilme, ilgi saygı sevgi değer ve itibar görme, heyecan umut coşku heves istek arzu gibi duygusal çağrılımlarda kişiyi onurlandırarak iyiye ve güzele teşvik eden ve geliştirip olgunlaştıran iletişim bağlantıları kapsamında herkesin beklenti ihtiyacı olmasına rağmen, çağının bütün değerleri soygun sömürü tezgahında yağmalanarak kullanışlı tüketim kölesine mahkum edilmiş plastikleşmiş ve piyasa kuklası olmuş insan modeli, yukardakileri sıçrama tahtası olarak algılayıp herkese baskın gelmeye ve herkesin üstünde olmaya hayranlık beslenilen seçkin yetkin ayrıcalıklı özel imtiyazlı şöhretli gösterişlerin şekilden ibaretlik kamuflaj maskesi altında sürekli en mükemmele yarışan birinciliğe kutsanmak için,akıl fikir dil vicdan sorumluluk saygınlık uzlaşı hoşgörü paylaşım ahlak hukuk sanat edebiyat kültür ve diğer ortak yaşam yapı taşları adına hiç bir şeyi umursamamakta. Böylece de çürümeye terkedilen insanlık değerleri, bıkkın bezgin mutsuz gerilimli ve şiddet bağımlısı kalabalıklar olarak yerini birbiriyle konuşmadan anlaşamamazlığın ve anlamsızlığın hükmüne terkettiği; ve sürekli birbirine nefes aldırmadan boğuşan yarışan taciz ve tecavüz eden her türlü kokuşmuş yozlaşmış insanlık dışı moloz çöplüğünün kustuğu atık kir gürültü ve zehirlerini alışılmış yerleşik yaşam biçimi ve bağımlılıkları olarak kışkırtıldığı tutsaklık güncesinde kapış kapış harcayıp tüketmekte.

    Oysa ki..

    Kara kara düşüncelere kireç beyazı ve yüzü solgun ışıldaklandırmaların köşe bucak saklı bilinmez gizemlerini çözmek; ve dara koyup zora düşüren kumaşı eskimiş yeminleri bozup en temelden uyuşmazlıklara anlamını yitiren anlaşmaları yırtarak; sağım solum aşka sobe saklambacının her katında bilinmek görülmek sevilmek kabul görmek ve bulunmak umuduyla …Takdiri ilahiden kudretin tecellisiyle sevene ne diyebilirsiniz ki dünyanın aynasında gün ışır, gölge doğar, ağaçlarla ve akar sularla zaman değirmeni döner, dağ görünür, bulut yükselir, sandıkta saklı gizli nesi varsa dökülür saçılır her nesneden tabiat ve kozası açılır siyah beyazın ucuna kenarına ilişen bulaşan her şey, ekim sürümden tevekkelli toprak tozar, yaprak düşer, ay sararır, gün kararır, su ılışır ve parlayan taşlar üstünden sürüp giden yola baştan sona insan….ecel yoklaması son ziyaret tarihidir dünyadan fakat ve lakin, vakit okunsun okunmasın aşk emsaline hem nüfuslu hem yaşıttır, dünde bıraktığını yarına tamam etmeye aşka gelen herşey, yaşama sevinci kadar kutsal kadar güzeldir.

    Sürekli zıtlık karşıtlık kutuplaşma çatışma ve ikilem yaratmaktan doğurduğu sorunlarla beslenen biri diğerinin ruhsatsız cüce ezik bozuk ve kayıt dışı kopyası, birine baktığın ayıp günah yasak çirkef rezil aşağılık ve kepazelikte sınır tanımadığına sayı sövesin gelmişken diğer ötekine bakıyorsun ki diğerinden bin beter kokuşmuş yozlaşmış çürümüşlüğün kendine saygın karakter değerinde hiç bir iradesi yetkisi özelliği ve özgünlüğü olmayan yan sanayi serisi, kıytırık hilebazlığın çakma ürünü ve sepetteki her şeyi kendine benzeten çürümüşlüğe kışkırtıp azdıran güçlü kuvvetli sebep, gayrısı ötesi ve ilerisi karanlık toplumu herkesin kendi özgür isteği ve iradesince seçip belirlediği sağlıklı zindeliklere değil, hastalık zavallılık düşkünlük çaresizlik hiçlik ve sorun yaratan proğramlanmışlıkların boğup bunalttıklarına ‘ çözüm süreçleri ‘ başlığıyla birikmiş bütün tıkanıklıkları karartıp örtbas ederek itirazsız tepkisiz herkesi mecbur ve muhtaç bırakan kıtlık kıran derinlerine düşmüş cenderenin Bop yan sanayi ürünü haline dönüşen ve her mecrada her menfaat güden maksada körü körüne ayrışan kutuplaşmanın talep edilmiş gereğini yerine getirmeye kullanışlı piyasa deneği olmaya yozlaşarak işlevini değerini anlamını sıfatını yapısını sosyal zenginliğini ve kişisel özelliğini yitirmekte insanlık.

    Seyfi Karaca…. Ağustos/25

  • tımarhane duvarı

    07.07.2025 - 15:49

    SEVGİLİ NiHAT GENÇ’ e SONSUZ SAYGIYLA…

    Engin yurt sevgisi, hak hukuk adalet sorumluluk ve vicdan bilinci, insanlık birikimi ve duyarlı kişiliğiyle inandığı aidiyetin onurlu saygın etkin katılımcı aydın bilgin ilerici olduğu ülkeye ve Cumhuriyete yurttaşlık bağı ve duyarlılığıyla, gericiliğin talanın yağmanın yobazlığın karanlığın çirkefliğin puştluğun ikiyüzlülüğün hainliğin haksızlığın cehaletin haramiliğin keyfiyetin şiddetin yalanın sahtekarlığın bölücülüğün zorbalığın tutarsızlığın menfaatçiliğin kaypaklığın işgal ettiği her şeye karşı onurlu duruş sergileyip koyarak yaşadı, savaşımını verdi ve bu yolda hiç kimsenin kapı kulu olmayan özgün kişiliğinden, insanlık ahlakından, öz güvenli yurtseverlik dürüstlüğünden ve özgür düşüncesinden hiç taviz vermeyerek istenilmediği her yerden kovuldu yahut barınamadığı döneklikleri kendi terkederek son nefesine kadar bu güzel ülke sevdalısı olmanın tavrı duruşu sapa sağlam düşünce emekçisiliğini yaptı sevgili NİHAT GENÇ.

    Her değerin en çok da insanı onursuz kişiliksiz satılık etiketiyle tezgaha koyarak parayla alınıp satıldığı çıkarcılığın hak hukuk ahlak itibar saygı sanat kültür edep ve edebiyat tanımayan günümüz dünyasında gittikçe eksilip azalan değeriyle Nihat Genç’ in aramızdan ayrılışına en derin üzüntülerimin saygısı ve sevgiyle

    Seyfi.

  • tımarhane duvarı

    04.06.2025 - 15:48


    KİTAPTAN KİTABA 20
    (ZWEİG’ ın SATRANCINDAN)
    ….
    Satrançta tutuklandığı nazi sorgulamaları sırasında sorguculardan birinin cebinden çaldığı satranç kılavuz kitap sayesinde kafeste boğulduğu hiçliği tutunabilecek kadar hayata kazandırmak için çarşaftan satranç tahtası ve ekmek kırıntılarından oyun figürleri yaparak bütün yazılı oyunları ve hamleleri ezberler. Bu da zamanla can sıkıcı hal alınca kendi kendini ikiye veya siyah beyaza bölerek aklını yitirecek çılgınlıkta , uyku aralarında dahi kan ter içinde kalacak, bardağı uzanıp kavrama yeteneğini odaklandığı travma kabusunda yitirecek ve yıkılıp devrilene kadar zarar vermenin cinnet derecesinde kendini bozguna uğratmaya azıp manyaklaşacaktır..

    Aslında bu gizli intihar döngüsünü Zweig, kitap yazma veya illa bir şeyler yazma baskısına her sanat dalında kendini en iyisini yapıp üretmek kıskaç kelepçesine mahkum edenlerin çokça yaşandığı korkunçluğu kendinden bilip tanıdığı şablondan özetle,Satranç oyuncularının hikaye dramına aktarıp uyarlamıştır bir gemi yolculuğu öyküsüyle yazdığı SATRANÇ adlı romanda yine kendisini Amok Koşucusu’n daki gibi anlatıcı olarak başrole alan Stefan Zweig.

    Vahşi, kendinden geçmiş, kendi kendini imha etmek için satranç komasına girerek ölmedikçe ordan çıkamayan; dünyadan izole, eşyasız, mobilyasız, kirli, kapalı, karanlık sadece baktığı zaman yangın merdivenini gören tek pencereli bir hücrede yaptığı muhasebecilik döneminde Hitler Gestapo’ sunun farkında okudukları fakat nereye aktarıldığını bilmedikleri para kaynağına ulaşmak için toplama kamplarına değil , özel mahkumiyet hücresine kapatarak aylarca sorguladıkları zindan bir yerde tam da yaşama son anda sayesinde tutunduğu ve artık bilindik oyunların tatmin etmediği kendi kendini yenmeyi keşfe çıkan satranç derinlerine daldığı yerden çıkamayıp ölüme gidecekken, sorgucuların farkına varıp yatırdıkları bakımlı klinikte aylar sonra sanki ölmüş de yeniden dirilmiş gibi yeneden içmeden kesilen bayılma travması sonrasında başucunda duyduklarına inanamayarak yavaş yavaş usulca ve temkinle gözlerini açarak karşısında duran hemşireye sevindiği, ilk defa kadın görmüştür Dr.B.

    O kadar ki, sorgu zamanlarının bir an önce bitip hücresine kendi kendisiyle satrançta boğazlaşmaya dönmeye can attığı; ve temizlik yapıp yemek getirmek için gelen gardiyanın orda geçirdiği kısa süreli vakte dahi tahammül gösteremeyerek kabusa kapanmanın ardından iyimser ve güler yüzlü insan sıcaklığını çoktan unuttuğuyla geçirdiği sinir krizi cinnetiyle gardiyana hücreye bir fırsat geldiği rutinler sırasında satrançtaki rakibi sandığı algısıyla saldırarak , “ yap artık hamleni alçak hortlak” deyişi, onu bakımlı, aydın, geniş ve kafessiz pencereden kayıp dünyanın güzelliklerinin ve sakinliklerinin göründüğü doktor nezaketlisi hastane odasına taşınmasına sebep olur Dr. B.

    Rakibi oyun tahtası ve figürleri olmayan yere kendi hayalini koyarak ikiye böldüğü siyah beyazlığın her ikisini birden, hem ruhen hem bedenen satrancın sırrı gizemindeki bütün atak kurgu oyun ve hamle ihtimallerini ve evrensel sonsuzluğunun tüm bilinmezlerini hayalinde düşünüp kafasında canlandırarak keşfetmeye aklını yitirme pahasında kurban ettiği, piyon, kale, vezir, at, şah ve piyadeler onun hayatını esir alan tek düşüncesi ve dünyasıdır artık.

    Tekrar hatırlamadı veya oynaması durumunda aynı derin bunalım, buhran ve baş edilmesi güç sinir krizlerinin kucağına düşme tehlikesi olan hastalıklı korkuları ve bağımlılığı vardır artık.

    Bir de Czentoviç vardır…
    Yugoslav, orta halli teknecinin oğludur. Babası dalgalı denize açıldığı sırada büyük bir geminin ağır çarpması sonucu parçalanan teknesinde ölümünden sonra onu evlatlık alan köyün kilise papazı korur kollar eğitir ve büyütür. Temizlik bakım tedarik düzenleme gibi kilise hayatında yapılacak ve örülecek bütün işleri hiç bir itiraz göstermeyip aksaksız yerine getirmede uyumlu itaatkar olmasına karşın her şeyi ağırdan alan, çok az konuşan, hiç kimseyle sosyal ilişkisi ve çevresi olmayan; papazın tüm titiz çabalarına rağmen alfabeyi ve okumayı bir türlü kavrayıp ilerletemeyen ilgisiz donuk durağan ve hantal biridir Czonteviç.
    Fırsat bulduğunda papaz köydeki Jandarma çavuşuyla satranç oynamaktadır. Czentoviç’ de onların kenarına büzülüp sessiz suskun hiç yokmuş gibi başını eğdiği ve gözlerini ortada dönen oyuna kilitleyerek onlara olan biteni izlemekle onlara eşlik etmektedir. Bir gün tam oyunun ortasında köyden birinin öldüğü ve gömülmesi için kilise papazı cenaze yerine acil çağrılınca, papazı beklerken pipo içmekte olan Jandarma çavuşu hiç kımıldamadan satranç tahtasına gömülecek derecede ilgiyle bakan Czentoviç dikkatini çeker. Anlıyorsa oynamayı ona sorduktan sonra utana çekine satrancın balına geçen tembel Czentoviç papaz dönene kadar sayısız rövanşla çavuşu darmadağın eder. Papaz gelince onun satrançtan anlar okuluna hayret ettiği gibi, defalarca yenilerek çavuşun akıbetine uğrar. Derken küçük çaplı şenlikler festivaller pazarlardan sonra şehir şehir ve en nihayet dünya turnuvalarında rakip tanımayan şampiyonluklar yaşadıkça, sıradan ve düşük otellerde kalarak hem para biriktirme servet edinme tutkusunu artırır , hem de kalın kafalı oluşunu sıradan insanlar dışında çok az konuşarak ve kimseyle ilişki kurmayarak örtüp saklar, satrancın getirdiği şöhret sayesinde ve başka hiç bir yaşam biçimi tanımadığı için her şeyin balı ve sonu satranç olarak bilir, kendini herkesten değerli ve üstün olduğunun kibirine kaptırır.

    Güney Amerika’ ya giden gemide düzenlenmiş olan turnuvaya katılmak için o da vardır. Stefan Zweig bu kalın kafalı fakat dünya ünlüsü olan kişiyi tanımak için bahaneler arar.
    Mc. Conner satranç tutkunu aynı gemide iş icabı bulunan ve yenilgiyi yahut kaybetmeyi asla sevmeyen iskoçyalı tüccardır. Onunla tanılan Zweig herkesin göreceği yerde oyun kurarak Czentoviç’ in ilgisine ulaşır. Her ikisine karşı para karşılığına oynayan Czentoviç onları ilk elden sonra yenilgiyi sindiremeyen Mc. Conner’ in ısrarla talep ettiği ikinci rövanşında Dr. B oradan geçerken verdiği oyun taktikleriyle ne dediyse aynısının gerçekleştiği hamlelerle berabere biten oyundan sonra, yalvar yakar Czentoviç’ le karşılaşmasını isteyerek sadece bir kere şartına razı getirirler . Karşılaşmada Czentoviç kaybeder. Fakat kazanmanın akıntı seyrine kapılan D.r B her hamlede kontrolünü ve kendini kaybettiği sanrıların hastalıklı halinin komasına girer çünkü olabilecek en bıktırıcı ve patlayıp saldırganlaşacak derecede aklını ve bilincini yitirme travması yaşadığının ağırdan alma davranışıyla Dr.B.’ nin cinnet geçiren açık ve zaafiyetinin farkına varmıştır Czentoviç.

    Birinciyi satrancın bütün bilindik bilinmedik hamlelereyle silip süpürüp yendikten sonra Dr. B. , Czentoviç’ in İkinci rövanş isteğine yok diyemeyerek kapıldığı ve korktuğu başına gelmiş, saplandığı cinnette eli ayağı ve hatta dudakları titreme komasıyla aklı zihni birbirine karışıp dolaşan hummadan tekrar sinir krizinin dibine düşmüş, rakibinin bitmek ve geçmek bilmeyen sakin kasıtlı sessizlik ve yavaştan alma taktiğine kendi kontrolünden çıkarak kabusunda depreştiği sabırsızlıkla tıpkı sorgu hücresindeki travmanın tekrarındaymış gibi durmadan terliyor, ayağını yere vuruyor, endişeleniyor, yerinde duramıyor, bardak bardak su içiyor, her molada heyecanı ve kalp atışları gittikçe artan hızlı adımlarla kriz zamanında olduğu gibi sigara odasına kendini atarak ileri geri gidip gidip gelmektedir Dr. B.

    Oyun ilerledikçe günler haftalar aylarca kendini boğup öldürürcesine hiç kimsesiz ve sürekli Nazi Gestaposu’ nun işkence veren sorgulama hücresinde dünyadan hayattan her şeyden ve herkesten kendini koparıp içe kapanarak kendi kendini yenmenin dramatik kabuslu girdabına girer Dr. B. Artık bulunduğu yeri kişileri oyunu algılayamayacak derecede hiç bir davranışı ve hamlesi hiç bir bir anlam ifade etmeyen derin depreşmeler içindedir. Yüzünden okunan öfke komasındaki sakinliğini yitirdikçe konuşmaları seğiren dudaklarının titremesi artar, kekemeliği başlar, konuşması bile anlamsızlaşır. “ artık hamlenizi yapın “ diye ağırdan alarak humma cennetine sokan Czonteviç’ e kalkıp bağırınca durumun farkına varan Zweig, sorgu hücresinin gardiyanına çullanıp saldırdığının aynı kendini kaybetmişliğini görerek yanına sokulup oyuna son vermemesi halinde kötü gidişin kendisinde eskiyi tazeleyen acıyla dolu korkunç felaketler travmasına sürükleyeceğini fısıldayıp Dr. B. yi kapıldığı cinnetten vazgeçmeye ikna eder.

    Yukardaki işin özeti niteliğindekileri satırları tekrarla:
    Kapıldığı ve kapandığı mutlak başarı grafiğine, rakipsizlik üstünlüğüne şöhret olma gösterişine kibirlilik kaprisine ve kusursuzluk mükemmeline hangi meslek dalında olursa olsun akkını fikrini emeğini duygusunu bilincini vicdanını hayatını düşüncesini ve insanlığını kaybetme pahasına ve kamçıladığı hummalı cinnet kabusunda kendi kendisiyle dur durak bilmeksizin ölümüne yarışmaya şartlanmışlığın takıntı saplantısını ve piyasa beklentisini doyurmak için kendi yazın dünyası deneyiminden çıkarımladıklarını ortaya uyarlamış bir romandır Zweig’ in Satrancı

    Seyfi Karaca… Haziran/25

  • tımarhane duvarı

    10.04.2025 - 13:44

    ..
    KİTAPTAN KİTABA 9
    . ..
    Yakubun , yani diğer bir adıyla İsrail’ in yokluk sefillik kuraklıkla boğuşurken mevcut durumu daha iyi bir geleceğe bağlana düşüncesiyle dağlar - çölleri aşma pahasıyla Mısır’ a yolladığı oğullarının KUYU’ ya atılma hikayesiyle kuş uçmazdan geçen kervancıların esir tezgahına koyarak sattığı Yusuf, hikayenin devamında hem sarayın yüksek seçkini Züleyhaya( Zeliha) eş olmasına hem de tüm Mısır’ a hükmeden yetkiye sahip olmasına rağmen adapte olduğu yerleşik alışkanlıkların hiç birini değiştiremediği gibi Firavun sisteminin en acımasız koşullarına esir pazarı köleleri olan kavminin kurtuluşu, aynı süreçten geçerek sistemde seçkin yüksek mertebeye erişen, fakat en acımasız koşulların kölesi olan İsrail( Yakup) Oğullarını yaşadıkları eziyete akıl fikir vicdan muhasebesiyle isyan ederek; manipülasyona ve yani asimilasyona uğramamış iradesiyle kurtuluşlarını sağlayan Hz. Musa olmuştur.

    Bugun kural kaide kanun vicdan ahlak toplum dünya insanlık tanımayarak, güce hırsa servete gösterişe acımasızlığa kebire kaprise zorbalığa doyumsuzluğa sadistlik derecesinde kapılıp tapınmanın kontrolsüz bir çıldırmışlığa evrilip dönüştüğü ; ve para hükmüne bağımlı dünya kasabasının korku tehdit baskı endişe şiddet savaş ölüm zulum sarmalına bozulmuşsusmuş sinmişliğini birbirini örnekleyen benzerlerin küresel boyutlu eş zamanlılığa iş başı yapmış despotlukların en seçkinlerinden olan; ve hem haydut , hem kovboy, hem katil, hem şerif hem de takım elbisesi kırmızı gravatı beyaz gömleği siyah iskarpinine varıncaya kadar formatı aynı kafadarlığın digital diktatoryasından icat olmuş ve klonlanmış Netenyahu’ nun ( biri Alman kökenli biri İsrail ) yanında kendileriyle işbirliği yapanlara imalı alaylı övgüler parlatan Trumph, iyiyi kötü, kötüyü iyi, yanlışı doğru, yobazlığı onur, özgürlüğü manyaklık, yalakalığı sadakat, doğruyu haram, şiddeti dehşeti vahşeti ve zulümü refah payı gören ve gösteren ve Musa’ nın On Emri’ ni ters yüz ederek kendilerin tanrı yetkisiyle donatanların locasında oturtan Algı yönetimli Yeni Dünya Düzeneği ’ nin ( Bop Eşbaşkanlığı gibi de tezgahlarında yan ürünleri olan) Manipülasyon merkez karargahçılarıydı.

    Çünkü hayatı doğuran besleyen büyüten geliştiren bakan gözeten koruyan geliştiren donatan ve sosyal ilişkisi sağlam ortak yarara paylaştırarak devamlılığını sağlayan bütün toplumsal değerleri, alışkanlıkları, birikimleri, kazançları, sorumlulukları ve hassasiyetleri akıl fikir özgürlük ve vicdan iradesinden çıkararak herkesi sefaletiyle sürünen köleliğe uyuşturup her dilediği sapkınlığı işlemeyi kabullendirmeyi ve en nihayetinde kendi secenceksizliğini her çarpıttığı Algı Yönetim icraatıyla ilahlaşmaya sindirip susturma istismarcılığının adı adresi, sosyal MANİPÜLASYON şirketçiliğidir.

    Orta Asya’ dan çıkıp Balkanlar’a doğru giden ve sürüklenen tarihi serüvende Kıpçaklar ve Peçenekler’ in gittikleri yerel alışkanlıklara göre köklü değişim dönüşüm yapmaları uğradıkları asimilasyona bağlıdır. Tıpkı hanedanlığı dönem surasında Tüccar ve gezgin Marko Polo’ nun taaa İtalya’ lardan kalkıp uzunca yıllar orada kaldıktan sonra baharat, kumaş ve makarna ürünü Şipahetti en başta olmak üzere İpek Yolu Ticaretini doruğa ulaştırmaya aracılık ettiği Kubilay Hanlığı, tüm Çin’ e imparatorluk ettiği halde kendisi ve bütün tebaa, zamanla yerel koşullara asimile olmuştur. Hindistanda Babür dersen. Aynısının yaklaşık akıbetke bir diğer benzeridir.

    Bütün batılı kapitalist emperyalist blokunun en vahşi derecede büyük emeklerle binyıllarca kazanılmış bütün insani değerlerden kopup yaratıklaşarak kendi şahsi çıkarına düşkünlüğü kutsayan en acımasız soygun sömürü zulmünü piyasa ilişkisine göre güncelleyen dayalı döşeli sistemi değiştiremeyen yazar çizer siyasetçi sanatçı bilimci akademisyen eğitimci ve sivil toplumcuların tümü, değiştiremedikleri yapının bütün inandıklarından asimile olan dönüşümle kapı kulu, tetikçi suikastçisi veya kiralık aygıtı olarak kıyamet örgütleyip çağıran sistemin savunucusu ve hukuku hakkı iyiliği doğruları olmayan yıkım yapmaların kadrolu elamanı oldu. Sovyetler’ in zaafiyetine kin ve nefret derecesinde çullanıp çökerek azgın sapkın kapitalistlerin dünyasının haklı ve kutsal olduğu fikrini yayan manipülasyonda Orwell’ in kim kalemşörlüğü aynı suikast silahından çıkan tetikçiliğe hizmet etmektedir ne yazıkkı.
    Gelelim Orwell’ in 1984’ üne …:

    Hayvanlar Çifliği’ ndeki gibi sürreal kurguya dayalı fakat gerçek yaşamı tersine çevirerek okuma yapan; okuyucuyu da bu yönde algı yönetmeleriyle uyandırdığı kanaate etkilemeye çalışan yoğun ve maksatlı çabayı odaklanır.
    Sihirbaz bir aynanın içinde her şeyini yitirmiş kaybetmişleri paradan puldan posterden kitaptan mezardan hatta sigara paketlerinden; uykudayken şaşkınken sessizken uyanıkken banyodayken metrodayken yapayalnızken otururken gezerken sevişirken bile herkese her an kafa tasının dibine kovuğuna dahi her şekilde her yerden bakıyor gözetliyor ve denetliyordur bu parti devletinin sahipleri.

    Eskiyi hatırlatan insani değerlerini davranılını alışkanlıklarını ve her şeyini bozmuş terketmiş bir kozmik kıskacın içinde yaşanmaktadır. Her şey cihaza bağlı suni yalam kaydındadır. Eline bulaşan mürekkebi bile sisteme karşı gelmenin suçunu işlemiş olabileceği korkusuyla okumayı yazmayı dahi bırakmıştır proğramlandığı bilgi kirliliğinin çöpünü tüketmeye mecbur herkes.

    Hakikat Bakanlığı’ da düşündüğüne kendinden bile saklayarak amaca uygun kurulu bir robot ilişkisiyle çalışmaktadır Winston. İnsanlar her şeyi yaşarken robotik düzende merkeze bağlı cihazlardan verilen komutlarla yaşarlar. Bu yüzden de kapatılmış bu hücre dolaşımının aksini düşünüp davranmak kesinlikle mümkün değildir. Bilinç altında bulduğu denetim dışında kalmış olan eski boşlukta Şekspiri ve sistem tarafından imha edilen annesini kız kardeşini hatırlayarak, herkesten gizli saklı iç güdüsüne karşı koyamadığı istekle Günlük yazmaya başlar. Fakat yazdığının tümü hiç kimseye ulaşma şansı olmayacağı sebebiyle buharlaşıp boşa gideceği kesindir ve düşünce polisinden başka kimse okuyup anlamaya donanımlı erişkin ve sahip değildir.

    Askında dikta otoriterliğini dayatan bütün yönetimlerin ortak bileşenlerini yazdığı halde, sadece Stalin Sovyet Rusyası’ nı yerden yere çalan; çaktırmadan da İngiliz’ liği kutsayan; doğu batı soğuk savaşları sırasında da batı blokuna anarşist militanlığı derecesinde hayli tarafgillik katkısı sunan bir maksadı vardır 1984’ ün. Kasıtlı odaklı ve tek taraflılı bu kitabı o zamanların Stalinist sovyet idaresi tarafından kendilerini hedefe koyduğu gerekçesiyle yasak getirilmiş.

    Bireysel özgürlüğü olmadığı için kollektif blokçu ve yaşlara cinslere gruplara katagorize olmuş ve yüzünde aska mutsuzluk memnuniyetsizlik çağrıştıran mimiklere hayat hakkı tanımayan topluca paket halindedir yaşamın seyri. En acı veren korku dert hastalık kaza bela ihmal kaygı şikayet baskı endişe yahut yaşanmışlıklarda bile gülümsemek; aksi halde bedeli cezai işlem yaptırımıyla ödenmeye mecburi ve zorunludur. Hiç kimsenin en sıradanı dertleşmek için veya kendi normalini hatırlamak için başvuracağı hiç kimsesi yoktur. Çünkü formatlanmışların aksine en ufak bir duygu sızıntısını bile hemen anında izleyişinden kaçışı olmayan cihazlarla algılanıp fark edilmektedir. Ayrıca herkes birbirinin aykırı hareketine örgütlü ispiyoncusudur.

    Londra’ yı bombalayan Almanlar olduğu halde ve Atom bombasının atıldığı ülke Japonya iken hepsini bombalanma sırasında ingiltere olarak ölüm korkusuyla metrolara doluşötuklarını ve gemisi batan Titanik’ ten sahneler anlatarak annesini nasıl kaybettiğinin suçunu histerik bir harmanlamayla Sovyetlere çıkarır.

    Düşünmemek ve için, için için çöküp çürüyen kof ve kısır döngüde duyulmayan tüm acılarını bastırmaya alkolizm bataklığında boğuluyor, - göz yaşlarından dahi alkol aktığı - durmadan ( Aşırı Votka tüketen Ruslar’ dan dem vurarak) Cin içiyordu herkes .

    Geçmişe dair bütün dil tarih kültür alışkanlık inanç yaşam tarzı ve toplumsal yapıya dair bütün belek birikim ve hafıza kaydını silerek kendini dayatmaktadır sistem.

    İletişim bakanlığında merkezi basın yayınla ilgili ( pravda) Times’ te çıkan haberleri ve geriye dönük sistemin yanlışlarını güncelin ihtiyacına uygun manipüle işlemiyle ve eski tüm bilinenleri özel yakıp yoketme ünitelerine sevk etmeklen sorumlu ve görevlidir Smith Winston.
    Lazım olduğunda kenara konulan hayata baş vurup kullanmak ve başka zamanda dayatılan dışında her şeyi unutmak en temel slogandır. Mantığa karşı mantığı silah olarak kullanmak, veya ahlakı savunurken en bilinen ahlaksızlık yapıp etmek, yanlışı doğruyla büküp çarpıtarak kendi maksadına düzeltmek , ( tipik günümüz dünya toplum ilişkileri ve insan tiplemeleri gibi) sadece mecburen gerektiğinde insanlığa başvurmak ve hatta bilinçli bir şekilde bilinçsizliği aşılamak gibidir bu çarpık sapkın slogan. Çünkü yeniyi aşılayıp afyonlamak için geçmişe dair ne varsa bellekten akıldan bilinçten ve akışkanlıklardan kazınarak kasıtlı algılarla güdülebilirliğin kasıtlı empozesi işlenip donatılması, bütün zorba ve despot yönetimlerin ortak eğilimidir.

    Ardında hiç bir belge kayıt tanık veya şahit bırakmayarak topluma önceden beyan edilip tutturulamayan hedeflerin veya vadedilmişlerin yerine getirilmeyenlerinin bozuk eksik hatalı olanlarını kayıttan silip, üzerinde oynanarak tamamen imha ettiğinin yerine sanki her vaadedilenin fazlasıyla karşılanmış gibiye ne nasıl ve ne ölçüde gerektiği kadarının yapay ( gazete dergi film kaset bant televizyon grafik fotoğraf radyo kitap afiş… toplumla iletişim kurulan her kültürel bağda ve iletişim alanında) dokunuşlarla düzeltilmiş olanları hatasız kusursuz olarak güncellemeye yerleştirilen hile bazlı çalışma sistemidir Winston’ un mesai günlüğü. Oysa üstünde oynanarak gerçeği değiştirilen ( her şeyde olduğu gibi) hayatta, sözde astronomik miktarda ayakkabı üretildiği arşivlere geçiyor, fakat ne hikmettir ki herkes ayakkabısızlıktan dolayı çıplak ayakla gezip dolaşıyordu. Sisteme uymama gerekçesiyle buharlaştırılarak ortadan kaldırılan insanlar da sanki hiç yaşamamışlar gibi kayıttan silinerek bu imha dolaşımının bir uygulamasıydı.Her bina ve daire katlarında görevlendirilmiş uzmanlarıyla toplumla iletişim adına ne varsa sahtesiyle çarpıtıp manipüle etmek için özel birim ve elit ekiplerden kuruluydu. Ses taklit edenler, yazma orduları, kopyalayıcılarıyla, herkes hiç kimse olarak işbaşı ve paydos bitimi yapıyordu.

    Sürreal kurgulama türü sanatçıdından veya şair- yazarından geniş hayal örgü yeteneğinin derinliğini gerektirirken , diğer taraftan da ilgili kişiye dilediği gerçek veya hayal var yada yok geçmiş ile gelecek alanlarına sarkma görünme veya kaybolma imkan rahatlığı verir. 1984’ te Orwell kendi adına ördüğü bu genişliği dilediği gibi ( sanalla gerçeğe veya geçmişle geleceğe gidip gelen romanı istediği gibi getire götüre ) evire çevire kullanmaktadır.
    Öyle görünüyor sosyal siyasal felsefi ve kültüre bağlamıyla burayı tamamlamaya daha bir kaç başlıkla devam edecektir bu yazı silsilesi.

    Seyfi Karaca…. Nisan/25

  • tımarhane duvarı

    10.04.2025 - 13:38


    KİTAPTAN KİTABA 7
    ..
    FAKİR kavramı, ruhlar aleminin Nirvana, Hari Krişna, Şiva gibi alt başlıklar mertebesiyle tüm zorluk güçlükler sınavından katlanarak tanrısal erişilmezliğin katına çıkmaya insanı dünyadan soyutlaştıran; ve insanca yaşamanın her şeyini terkederek sefilliği her yerinden dökülen sınırsız sonsuz SABRIN kulu kölesi yapan; bununla da hiç karşı duruşlu direnme ve itirazı olmadığı gibi kendine kutsallık atfederek yıkıcı sefaletini mutluluk paydası sayan bilen inanan yaşayan ve övünen Brahmanizm’ inden gelen ve tüm DOĞU kültürlerini ve tasavvufi mistik anlayışını derinden etkileyen( fakir terimi Türkçeye ordan gelmektedir) toplumsal hiyerarşinin urumsal ve dinsel kimlik karakteridir. Buna göre ne kadar acı çeker, en dibi ölümden başka yer olmayan sefaletin kuyusuna düşersen o denli ilahi çaplı profilde ( sefaletini şartlandıran kabuğa karşı çıkmayı tanrısına karşı çıkmak günahkarlığı olağandan bilinerek) mükafat takdir ve rağbet görürsün. Oysa her toplumda sonu gelmeyen acılara zulümlere baskılara korkulara tehditlere ve sefilliklere katlanmak; yapanı güden insanını tanrılaştıran ve her türlü istismara davetiye çıkaran akıl fikir vicdan tanımaz mahluklaşma kıyamet külliyatıdır.

    Bu yüzden haktan yemeden içmeden hayattan insanlıktan tümüyle kesilmiş, beti benzi kül Hint fakirleri vazgeçtikleri her şeyi soylu sınıfın akıl almaz vicdan götürmez ihtişamlı ve gösterişli imtiyazlarına terkederken; iskeleti dışarı çıkmış sefaletinin fotoğrafını çeken turistlere poz verip dilencilik payıyla ölümün gırtlaktaki nafakasını yutkunurlar. Üç aşağı beş fakirliğin amentüsü ordan gelen ve onlardan etkilenen bütün Doğu toplumlarında insanca yaşamayı kendine hak görmeyen tepkisiz duyarsız kabulün sonsuz sınırsız sabır esaretine sindirilmişliklerde durum vaziyet böyledir. Ve yine bu yüzdendir ki Gandi’ nin “ Mustafa Kemal Atatürk İngilizleri savaşla yeninceye kadar biz onları asla yenilmez tanrı biliyorduk” demesi yok yerden tesadüfi icat değildir.

    Paraya çevrilebilir değer kıymetten değildi hak hukuk adalet vicdan akıl fikir bellek bilgi zihin duyarlılık cesaret özgürlük dil kültür sanat ve donatımlı kişilikli karakterli insanlık zenginliği. Hiç bir ikramiye kuponundan asla kendiliğinden çıkmayacak olan hayati ve yaşamsal bedelin iyilik sağlık huzur istikrar ulaşım iletişim güven ve mutluluğuna ilişkin her türlü sancılarını erişimlerini dolaşımlarını çabalarını kaygılarını düşüncelerini sorumluluklarını ve zorluklarını sahici kişilik ve karakterde kendi gerçekliğiyle kazandırmadıkça hiç bir çaba, güdülen niyetin ödünç soyut suni yapmacık müdahalelerle istikrarlı ve kalıcı gelişim ve zenginleşmelerini sağlamayacaktır.

    Özgür aklı fikri etkinliği katılımı seçeneği İradesi kültürü sanatı içeriği farkı olmayanların hayatı, çağımızın herkesi içine hapsettiği yönlendirdiği yönettiği her hangi tüketim maddesiyle eşit gördüğü değiştirdiği alıştırdığı dönüştürdüğü asimile ettiği yalnızlaştırdığı buyurduğu ve her şartlandırdığına sonu gelmez bağımlılıklarla sürekli ihtiyaç artırımından öldürerek yaşattığı kişiliksizlik formatladığı aidiyetsizlik kışkırttığı vade biçtiği borç bataklığı fiyatlandırdığı hiçe saydığı ve algıda duyguda düşüncede bütün davranış bozukluklarını dayattığı kontrol ettiği BİRİ BİZİ GÖZETLiYOR toplumsuzluğunun ara mesafeli metalik kapsülleri içinde ruhsuzlaşma dürtüsüne bağımlı betonarmelere sığmayan kalabalıklaşmalar deposu ve modern köleliğin iç güdüleriyle yaşayan dönüm dolaşım çarkıdır.

    Ne yazık ki geri dönüşü olmayan özel programlı toplum mühendislikleriyle sürüklendiği yıkım ve erozyonlara çoktan alıştı kanıksadı savruldu ve kabullendi bu herkesi kendi payınca kıyamet etme enkazını insanlık.

    Kitabın ikinci bölümü ve romanın üst başlığına ismini veren Efendi ile Uşağı’nda ise, istikrarlı hiç bir işte dikiş tutturamayan ve bütün ömrü yoksulluğunu hayatının vazgeçilmezi bilerek her kovulduğu kapıdan sonrasında terkettiğinin aynısını sefil sürünerek yaşamaya hayatta hiç bir şeyin sahibi olmayan ; fakat bütün insancıl duyarlılığını gücünü enerjisini saygısını sevgisini çalışkanlığını ve tanrıya olan kulluk bağlılığını efendisine itaat etmekle birebir özdeşmiş; hiç bir şartta da bundan vazgeçmeyen; gereğini yerine getirdikçe de kendini günahsız, mutlu, memnun ve hatta zengin sayan uşak Nikita’ ya karşın, yetinme doyma ve kanaat ilişkilerini ve sınırını sahip olduğu ve olmak için de ölümü dahi göze aldığı hayatta hiç bir başkaya ilim irfan inanç görgü kural ahlak saygınlık değer avuntu kişilik kıvanç onur bedel tanımadığı ve en büyük mutluluk ideali her şartta her ne yolla olursa olsun Mirinov’ ların milyonerlik mülk ve servetine denk zenginliğin sahipliliğine ulaşıp yetişmek olduğu gözüddönmüşlüğün ardında sürüklenip giderken; kar kış kıyamet bir günde yanına aldığı sadık uşağıyla( Nikita) birlikte tipiye borana ve zifir geceye saplanıp kalırlar. İlle pazarlığına yetişmek ve yeni araziler satın alma hırsının kapılmışlığından bir türlü ölümle pençeleşmeler içinde titreyen yarınki sabahı bulamazken, ayaza buza kesik sonsuzlukta ölümün artık iyiden iyiye kendini çağırdığı yerin her yerden daha muhteşem bir yer olduğunun soğuklarına sarılarak, hayatını ve insanlığını hiçe saydığı Nikita’ nın sağ kalıp kurtulmasını hayatta yaptığı ve yapacağı en büyük kazanım olarak görüp, gövdesindeki bütün örtüleri kendi ölümü pahasına onun üstüne kapatan; uğruna yanılıp yenildiği dünyanın tanrıya dönüşün haz ve mutluluğuyla sonlanan her şeyinden vaz geçmiş toprak derebeyi Vasily’in yol öyküsü yazılıdır. Böylece de Kitap, iki zıt karakterde kendi sınıfsal özelliklerine aykırılığın bitişe yakın yerinde ölümün ve yenilmişliğin çağrıştırdığı kargaşanın girdabında sürüklenirken kabuk ve karakter değiştiren; fakat kültürel ekonomik ve somut gerçeklikte hiç bir şey değiştirmeyen ve insanlık tarihinin çağlar boyunca güncelliğini yitirmeyenler arasında sıkışıp kalmışları deşip didikleyerek sebepleriyle sonucunu zaman aşımına bırakmaksızın okuyucunun aktif katılımına bırakan en temel sosyolojik olguyu ele almakta.

    -“ Bana dinden bahsetme, yaşadığınla tanrıyı göster bana” bakış açısına bitişik olarak” Eğer acı hissediyorsan canlısındır, başkasının acısını hissediyorsan insansın” gözlem ve sorgulama çıkarımıyla tanrı insan doğa dünya ve toplum kavramlarını irdeleyip toplamını ilahi bir gücün irade yetkisine yazıp yorandır Tolstoy.

    Bu yönüyle de ana fikrinde ötekilerde olduğu gibi bu romanda da Tolstoy’ un bütün diğer yazdıklarında olduğu gibi nihai sonu, sosyal yahut bireysel her karanlık kargaşa sefalet açmaz çıkmazında tanrıyı işaret eden çıkışın ısrarla gösterildiği sanatsal yazını ve edebiyat işçiliği vardır .

    Kendine özgün donanım birikim gayret çaba emek ve dinamiğiyle sağlanan her gelişme, insanı ve toplumları aciz ezik mahrum muhtaç geri kalmışlıklardan ve cehalet bataklığından kurtarır. Başkasının sağladığı ödünç kiralık yahut zoraki dayanak ve desteğiyle yaşamsal ihtiyaçlarını kendinden kaynaklı akıl fikir bilim irade sorumluluk araştırma ve gelişmeye dayalı kaygısı gayreti üretimi ve paylaşımı olmaksızın tedarik etmeye alışmış bağımlılıklarsa, yerli ve yabancı sömürenin yağma yıkım işgal uydusu ve daimi sömürgesi olur. Bu güne kadar dünya çapında çıkan bütün savaşlar ve işgallerin ana temelinde siyasete yön ve şekil veren ekonomik sebeplerin olduğu; kültürel hegemonyanın da buna besinn kaynaklığı yaptığı sömürmeye uygun sürekli YENİ PAZAR ARAMA işine en son Yeni Dünya Düzeni markasıyla hiç bir ULUS DEVLET gümrük sınırı tanımayan ve yerel iç dinamiklere hiç bir hayat şansı vermeyen Vahşi Kapitalizm veya bir başka deyişle Neo Liberal küreselcilik çapulculuğu inşa edildi.Bugünlerde ise serbest neo liberal piyasacılığın yayılmacı ilkesiyle en temelden çelişen Amerikan Ulus Devleti’ ni kendi sömürdüğü tüm dünyaya karşı vergilerle herkesin pazarı olmaktan koruyucu olacağını idda ettiği ( bizzat kendilerinin ana bayiciliğini yaptıkları serbest piyasacılığa kısıtlayıcı müdahalelerle) Ticaret Savaşları’ nı devreye koymakla, dünyanın kötüye gidilini daha da kötüleştirecek ve her pazar kızışması sonrasında olduğu gibi militer savaşlara her an evrilecek sapkınlığın fitilini ateşledi kapitalizmin ( kendileeini koyduğu Serbest Rekabetçi Pazar Piyasacılığını tek kutuplu küreselcilik diktasına tapınaklaştıran, kutsayan ve bize de Oniki Eylül operasyonuyla sınırsız gümrüksüzleşmeyi ve denetimsiz sömürüyü yerli işbirlikçilerinin öve öve bitiremediği her türlü işgalciliğin yol geçen hanı kılan karakteristik manifestoya darbe girişiminde bulunarak) genel müdürü Trump.Onun; yani neo liberal sömürgeci- yayılmacı emperyalciliğinin hiç bir ahlak kural kanun ilke onur saygınlık vicdan hak hukuk sınır ve hudut tanımayan azgın sapkın vahşilikteki sömürü makinasının dayandığı yer, kendi dinamiğiyle bilimsel temelde kalkınıp özgürleşmeye ihanet etmiş cehaletin gericiliğin yobazlığın etnik siyasi ve mezhepsel çatışmaların karamsarlık kayıtsızlık suçluluk değersizlik hiçlik ve yitiklik duygusu aşılanarak adanmış kalabalıklarına itaatli uyumun ödüllendirilip kutsandığı ve toplumsal değerlerini her türlü yağma yıkım süreçleriyle işlevsiz ve iceriksizliğe ters yüz edildiği; iktidarı muhalefeti birlikte aynı ihanet işbirlikçiliğine tekelleştiren ve her buyurduğunu hiç bir karşı duruşlu özgür irade sahibi itiraz yahut direnme tepkisiyle karşılaşmaksızın idare etmeye yaslanan garantili güvencedir.

    Bu yönüyle de bu romanda da Tolstoy’ un bütün diğer yazdıklarında olduğu gibi ana fikrinin nihai sonu, sosyal yahut bireysel her karanlık kargaşa sefalet açmaz çıkmazında tanrıyı işaret eden çıkışın ısrarla gösterildiği sanatsal yazını ve edebiyat işçiliği vardır .
    Kendine özgün donanım birikim gayret çaba emek ve dinamiğiyle sağlanan her gelişme, insanı ve toplumları aciz ezik mahrum muhtaç geri kalmışlıklardan ve cehalet bataklığından kurtarır. Başkasının sağladığı ödünç kiralık yahut zoraki dayanak ve desteğiyle yaşamsal ihtiyaçlarını kendinden kaynaklı akıl fikir bilim irade sorumluluk araştırma ve gelişmeye dayalı kaygısı gayreti üretimi ve paylaşımı olmaksızın tedarik etmeye alışmış bağımlılıklarsa, yerli ve yabancı sömürenin yağma yıkım işgal uydusu ve daimi sömürgesi olur. Bu güne kadar dünya çapında çıkan bütün savaşlar ve işgallerin ana temelinde siyasete yön ve şekil veren ekonomik sebeplerin olduğu; kültürel hegemonyanın da buna besinn kaynaklığı yaptığı sömürmeye uygun sürekli YENİ PAZAR ARAMA işine en son Yeni Dünya Düzeni markasıyla hiç bir ULUS DEVLET gümrük sınırı tanımayan ve yerel iç dinamiklere hiç bir hayat şansı vermeyen Vahşi Kapitalizm veya bir başka deyişle Neo Liberal küreselcilik çapulculuğu inşa edildi.Bugünlerde ise serbest neo liberal piyasacılığın yayılmacı ilkesiyle en temelden çelişen Amerikan Ulus Devleti’ ni kendi sömürdüğü tüm dünyaya karşı vergilerle herkesin pazarı olmaktan koruyucu olacağını idda ettiği ( bizzat kendilerinin ana bayiciliğini yaptıkları serbest piyasacılığa kısıtlayıcı müdahalelerle) Ticaret Savaşları’ nı devreye koymakla, dünyanın kötüye gidilini daha da kötüleştirecek ve her pazar kızışması sonrasında olduğu gibi militer savaşlara her an evrilecek sapkınlığın fitilini ateşledi kapitalizmin ( kendileeini koyduğu Serbest Rekabetçi Pazar Piyasacılığını tek kutuplu küreselcilik diktasına tapınaklaştıran, kutsayan ve bize de Oniki Eylül operasyonuyla sınırsız gümrüksüzleşmeyi ve denetimsiz sömürüyü yerli işbirlikçilerinin öve öve bitiremediği her türlü işgalciliğin yol geçen hanı kılan karakteristik manifestoya darbe girişiminde bulunarak) genel müdürü Trump. Onun; yani neo liberal sömürgeci- yayılmacı emperyalciliğinin hiç bir ahlak kural kanun ilke onur saygınlık vicdan hak hukuk sınır ve hudut tanımayan azgın sapkın vahşilikteki sömürü makinasının dayandığı yer, kendi dinamiğiyle bilimsel temelde kalkınıp özgürleşmeye ihanet etmiş cehaletin gericiliğin yobazlığın etnik siyasi ve mezhepsel çatışmaların karamsarlık kayıtsızlık suçluluk değersizlik hiçlik ve yitiklik duygusu aşılanarak adanmış kalabalıklarına itaatli uyumun ödüllendirilip kutsandığı ve toplumsal değerlerini her türlü yağma yıkım süreçleriyle işlevsiz ve iceriksizliğe ters yüz edildiği; iktidarı muhalefeti birlikte aynı ihanet işbirlikçiliğine tekelleştiren ve her buyurduğunu hiç bir karşı duruşlu özgür irade sahibi itiraz yahut direnme tepkisiyle karşılaşmaksızın idare etmeye yaslanan garantili güvencedir.
    Bozmamak adına dünyanın işleyişini kainatın saatini yaşamın vakti gelince doğan ölen kuş ağaç hayvan insan ve iklim yaşayışının tarzını türünü doğasını çeşidini yollarını işleyişini ve göçlerini…

    Yani düşünmek sorgulamak sormak irdelemek yakın bakmak kökten damardan ve topraktan incelemek gerekir sebepten sonucu getiren yalanı yıkımı yanlışı, yoksa en sonuncu gidenle bitip tükenesiye bir olgu değildir, insanın doğuştan iyiye olduğundan çok kötüye meyilli kaypak değişken meraklı olmasından kaynaklı yalancı talancı hırsız yolsuz tecavüzcü despot ve zorba haramilerin kendinden karakterliliği bütün yapısal bozukluklarıyla her seferinde daha bin beterinden murdarlaşan mutasyona uğrayarak çoğalması üremesi ve döllenmesi.

    Çünkü her öksüzlük yetersizlik gelişmemişlik eğitimsizlik donanımsızlık doyumsuzluk açlık eziklik eksiklik yokluk muhtaçlık ve çaresizlik duygusuyla beslenip büyüyenler kendilerinde saygın onurlu güvenli istikrarlı hayatlar kurmak üretmek büyütmek ve donatmak yerine sürekli başkalarına acındıracakları boşluklar ararlar. Bu bağımlılık onlara her türlü kişilik ve karakter bozukluğunun üstün ve baskın gelen herkesi tanrılaştırmayı ve cesareti, liyakati, sorumluluk bilinci, hayat bilgisi, irade özgürlüğü,sorgulama becerisi, akıl fikir yürütmesi kendi dinamiği ve dirayeti olmayan başkalaşmayı dayatmaların yoz kültürünü, bağımlılık alışkanlıklarını,aşağılık duygusunu, özgüvensizlik yoksunluğunu ve kendine yabancılaş değişim dönüşümlerini aşılar.

    Sonuçta hayati canlılığı, coşkusu, azmi, öz kaynağı, değeri, denge karlılığı ve yaşamsal veremlililiği kendinden olmayan bütün gayret ve çabalar iyileştirme niyetiyle de olsa boşa giden zahmetin kendini tüketip bitirmesinden başka hiç bir işe yaramayacaktır. Tarım toprak sanayi ilim bilim teknoloji de bu böyle olduğu gibi, sağlıktan güvenliğe değişim dönüşümleri çağdaşlığını kuramayan kendi veremliliğiyle ve kaynaklarıyla bütün toplumsal ilişkilerde de bu böyledir.

    Değilse eğer, hacizlere iğreti her kurak çöl ve muhtaçlık, kendi sınırı ötesini geçmeyen istismar endüstrisinin ham hayalinden ibarettir. Ekonomik kültürel siyasi ve sosyal hayatı iyileşme yönünde hiç bir kendi etkisi katkısı verimliliği ve karşılığı olmaksızın refah payı yükseklere değiştirilip dönüştürüleceğine dair sahtelik sarmalları döngüsünde, hamaset kuruntularıyla talan tarumara terk edilerek derin yoksulluğu ve sefaleti kalıcılığa mahkum, tohum toprak ve toplum secere sicilinin asla gerçek anlamda değerini bulmuş hükmü ve yürürlüğü yoktur .

    Seyfi Karaca… Nisan/25

  • tımarhane duvarı

    21.03.2025 - 15:36

    …..
    KRİSTAL FANUS

    Her firavunun musası..?
    Olmaz mı, bilmeyen piramitlere baksın, kızıl denize sorsun
    Hetlerin akıbetine, sezarın sonuna, mussolinin esamesine, Nero’nun tabutuna, nemrutun ateşine külüne baksın
    Di gene işte yine dünden bugüne, kıssadan hisseye neo liberalde böyle
    Direncini yitirmiş
    Gün be gün yaşam kavgasından azalıp kendini bitirip tüketmeye terketişlerin azap sancısıyla
    Her günün telaşından yenilerek çıkan
    Ne boş
    Ne dolu
    Ne dün
    Ne yarın
    Ne burda
    Ne herhangi hiç…
    Kırık çember içinde yüzü yere düşmüş, enkaz kalıntısı huzursuzluğu sürüklemeye kendi şahsi başının belası
    Yapıştığının yakasını bırakmayan
    Makas değiştirsin derdinde sanki bindiği yaşam hattının dünya ekseni üzerinde fink atıp gonk çalan sirenden
    Huy kapıp, hüner belleyip,
    Hiç kimseye rastlamaksızın hatırasız albümsüz anısız topraksız solup giden çiçekler gibi
    Eksik ve yetersizliğinin farkına vardıkça her şeyi aynı seviyeden tiksintiyle görüp bakan insan kadar aciz ve perişan
    Bir tökezime
    Bir oyalanış
    Bir kısır döngü
    Bir bile bile aldanış
    Bir zehir yeşili afakan
    Ve bir içten içe yıkım ve usulca haraba kaçış pantomimi
    Azap hücresi içinde ölü müye sağ mıya çarpıp bölüp artırıp çıkararak
    Çıkışın ucunda kaybolmak için yol bakıp fırsat arayan tarifeli tertipli inzivanın çöplüğünde helak olup
    Dünyasına kaçak ve dikey,
    Takvimine künyesine yitik ve hariç
    Kristal fanusta cam sızısıyla sancıyan yerinden azap deşiyor, gazap kurcalıyor,
    Ağaçsız ırmaksız toprağın öldüğü kuş uçmaz kervan geçmeze beton kuleler yapıp dikiyor
    Musadan azdıkça firavuna sapıtıyor
    Ötesinden berisinden kendi kendine galu bela insan

    Seyfi Karaca….. Mart/25

  • tımarhane duvarı

    05.02.2025 - 17:36


    KİTAPTAN KİTABA 3

    Özetle…: Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç Emanet güzergahlarda ödünç yollarda idarelik odalarda ve evlerde hayata tutunabilmenin güç belalarıyla zahmetten tasadan endişeden ve bilhassa sonsuz sınırsız ve sonu gelmeyen kontrolsüz istek heves arzu hayal dilek merak bağlamında kendi kendine üstün baskın gelme dürtülerini kışkırtıp kamçılayarak hırs gayret ve çabalarla zar zor…
    İnsanlar genelde bulmak istediklerini merak edip arar sorarlar ve çoğu zaman arayıp sorarlarken hiç ummadıkları yaşamın sihirli hikmetinde olan sırlı gizli saklı bilinmezleri keşfederler.

    Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç kimi emanet güzergahlarda kimi sarpa yollarda kimi ödünç akıl fikir teselli tembih ve öğünlerde idarelik odalarda, geçici mevsimlerde, akıp giden aylar yıllar senelercesinde ve dünyasını oyalanıp avunulan meşakkatlerde sokaklarda eşyalarda evlerde yoksulda varsılda yoğun kalabalıkta ıssızda yalnızda hayal meyal ömür sürüncemeninde zar zor….ama bugüne kadar olup bitenler ve doğup ölenler, hep sayesinde beslenip barınarak daim devamlılığını akılla fikirle ilgiyle emekle bilgiyle sevgiyle bilinçle kararlılıkla liyakatle ve sorumlulukla yükünü taşıdıkları yaşamı sevk ve idare etmeye topraktan aldığını bozup berbat etmeden yeniden toprağa ekip biçerek, sevincin huzurun muttun duygunun düşüncenin kanaatin ilkenin kuralın aidiyetin dirayetin iradesi ve kıvancıyla süregelen onur itibar ve kıvancın ürünüydü insan ve hayat.

    Fakat bugün toprağın damarına karışmadık hiç bir zehir zıkkımı zerrece zarar ziyan etmeyerek toprağın kimyasında topraktan başka her türlü ölüm zulüm kimyasallarının kök salıp canına okuduğu gibi, topraktan olup biten ve ölüsünü toprağa teslim eden insanın da içinde yüzünde dışında sayesinde ruhunda hayalinde ve hayat sürüncemeninde ve bütün yaşam dolaşımında ( benim işim görülsün de başkası sürünsün ölsün düz mantıklı mahluklaşmalarla menfaat ayrıcalık ve çıkar önceliğini kutsayarak sırf mülkten maldan paradan gösterişten servetten konuşan, sanata edebiyata vicdana saygınlığa ve ortak yaşam değerlerine hiç bir merakı ve meramı kalmamış olanlarıyla) toprağa ödeşmişliğin gereği insandan başka her şekil kimyasal, mutsuzluk, cinnet, cinayet, hastalık, hormon, alışkanlık, kibir, fitne, bağımlılık, sapkınlık, doyumsuzluk, şiddet, yetersizlik, hukuksuzluk, bencillik, algılama, hırlama, küçümseme, dışlama, zorbalık, saldırganlık, tahammülsüzlük, zalimlik vardır ve mevcuttur.
    Artık tüm bağışıklık direnç idrak irade etki ve yetkilerini yöneten ve yönlendiren piyasa dayatmalarına teslim etmiş kullanışlı eşyadan farsız, hastalık hamamlı , tüketim deneği, ayrışma ve çatışmalar kulu kölesi ve ecza deposudur, global soygun vurgun talan sömürü acımasızlığının kıskaç tabutunda doğup ölen insanın içinde dışında insandan başka her türlü felaket mevcutlu güncel ve aktüel fabrikasyon NUMUNE.

    Hem zaten Katalonya’ ya Selam yazmalarında idealleri roman süresince tanıklık ettiği hizip çatışmalarının bütün ayrıntılarıyla( eski polisiye meslek alışkanlığıyla ) özel görevlendirilmişlik (çünkü o sıralar Almanya ile İkinci Dünya Savaşı hazırlığında olurken her türlü karşıt ittifaklaşmayı yerinde kırmak için ve özel vizesi ve bilgisi dışında Orwell’ in İspanya’ ya sorunsuz sıkıntısız gidiş dönüşü asla mümkün olmayan ingiltere tarafından ) raportörü gibi her günü ve olayları kayıt altına aldığı İspanya İç Savaşı günlüğünün hemen ertesi sonrasında idealleri uğruna savaşmanın anlamsızlığına dair bütün hayal ve düş kırıklığını cebine koyarak İngiltere’ ye geri döndükten sonra, topyekün Kapitalist Patronluğun tam da tüm beklentilerini harfiyen karşılayan ve neredeyse soygun sömürücülerin ortak Lawrence figürü olarak Sovyet Stalinist’ liğin zaafiyetleri üzerine kurgulu Hayvanlar Çifliği’ ni yazıp kapış kapış tüketilen Global piyasaya sürdü , Georg Orwell markalı edebiyatı insansızlaştıran ve insanı her şeyden mahrum ilgisiz kayıtsız muhtaç mecbur ve murdar her buyrulan dayatmaları tüketmeye tutsak insan tipini yaratma ( Dosteyevski’ lerin sosyal çelişki tıkanıklık ve çatışmaları en somut yaklaşımlarla şablonsuz gözlemleyip dertlendiği toplumcu ve insancıllığının tam tersine) kopukluğuna izole eden JAMES JOYCE gibilerin resmiyet kazandığı devamlılığını işaret eden sürsaltanat.

    Hayvanlar Çitliği’yle aynı yıllarda kurgulanarak rafa dizilip tezgaha konan Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali, iyi niyetin nasıl kendine karşı ihtiyat ahlak vicdan had hudut tanımayan iş yeri Hamdi bey müdürlü amir memur takımı, evdeki Cihat, Vedat, Nurten, Nurettin, Ferhunde, Necla, Mihriye hanım diye giden baldız bacanak kayın biraderler akraba hısım evcek efradı, kendi öz çocukları ve hatta herkesi memnun etme işçiliğinde hiç hata kusur işlememek adına kendisiyle birlikte ölüp üzlen karısı tarafından da ister istemez kötüye kullanma çullanışını bütün sağlıklı ve saygınlık ilişkileri kopmuş sönmüş monoton anlamsız amaçsız ve arada kalan ilişkisiz iletişimsiz bütün boşlukları soğuk mesafelerin doldurup kapattığı sessiz suskun sinik sönük hımbıl ve pısırıklığın kabuğuna çekilmişliğinde artık kanıksadığı ezilmişliğe karşı hiç bir hamle atak direnç tepki itiraz gayret ve cabalarda bulunmayarak sineye çeke çeke horlanan hiçe sayılan dışlanan çıkar dünyası çağının aykırısı ve hatta hasta günlerinde dahi ( birbiriyle hiç bir ilgisi bağı ve saygısı olmayan yabancılaşmış kilitli kısıt döngüde ötekilere ters düşmesin, ayıp olmasın, kaba durmasın, günah kaçmasın adına her yükün altına girmesi sanki zorunlu mecburiyetmiş gibi görünen ) adamdan ve insandan sayılmayarak kendinden daima herkes için hiç yadırganmadan aşırı fedakarlık beklenen alışılmış kanıksanmış ezici aşağılayıcı ve acımasız rutin taşıyıcısı Raif Efendisi,nin bu boğulmuş bunalmış tüm yaşam kanalları ve itibar yolları tıkanmışlık tutsaklığındaki ( sayfa 35 ‘ ler ve sonrasında yoğun olarak anlatıldığı) hiç kimse tarafından anlaşılmayanlarıyla horlanmışlığını haklı görüp kabullenen kayıt dışılığı gündelik yaşam sermayesi edinmiş ( Anlaşılmadığı için önemsenmeyen yalnızlığı küçümsenmeyi ve dışlanmayı hoş görüyle içselleştirdiği kendine özel seçkinlik olarak benimseyen ) tek hücreli izolasyondan kaçışın çıkış yolu, sürekli güvenlik sığınağı, kaytarma bahanesi, nefes alma huzuru , tutunabilme kaynağı ve avuntu sevinci vesilesine, derme çatma memur masasındaki çekmecede saklı eskilerden -yaşanmış toplamından- kalan Kürk Mantolu Maria Puder hatıralıklarıdır.
    Bütün ihtimallere dahil ve dayalı Memur Günlüğü’ nün harcayıp tükettikleri arasından seçilip ayıklanan özetle, her bir muammalı metânetli işin hikmeti aslı esası sırrı gizemi, mesai sahibiyle ihtiyarlamış çekmecedeki , singer marka burgulu bıçağın yanındaki eskş püskü defterde yazılı ve saklıdır çünkü …

    Ve bundan sonrası tıpkı köpek Azorka’ yı reddettiği kızı yerine koyarak bir daha ölünceye kadar yakınından ve yanından ayırmadığının peşinden gittiği ve köpeğin öldüğü aynı gün içinde sefil sürgün soğuklar arasında ölen ihtiyar adamın sürükleyici hikayesini kovalayan Dostoyevski ‘ nin Ezilenler’ nin ( ölen ihtiyarlar ardında kalanlardan) benzelen hissi kurgusu ve sezgisi hakimdir Kürk Mantolu Madonna’ sında, öykü sahibinin öldüğü yerden sürüklenip sökülenleri defterden söküp romanlaştıran anlatımıyla Sabahattin Ali’ nin.

    Kendi evinde ve hayatında asalaklığa çökmüş çöreklenmiş hiç kimseye saygısızlık kabalık etmemeye ve hiç kimseyi üzüp incitmeden her istediğini yerine getirmeye kendini alıştırarak feda etmiş adamış kul köleliğin Raif Efendisi, içselleştirdiği tek düze sıradanlıktan sürekli sırrı kendinde saklı teselliye tutunarak avunmakta tüm yaşama sevincini saklayan; bir zamanlar Almanya serüvenli özgeçmişiyle Sabahattin Ali’ nin hantal bürokrasi çarkından ve kimi memur yıllıklarından gözlemlediklerini yazdıklarının içine katan kendisinden koparılmış alıntılar toplamı gibidir Kürk Mantolu Madonna. Ordaki sırlı çekmeceden dışarı çıkarak Almanya’ larda geçen yıllar sırasında doğurduktan sonra ölen Ressam Puder’ den olan Raşf efendi’ nin saklı gizli bilinmez sırrı ve kızı, sürükleyen hikayedeki saklı tıpkı Dosteyevski’ nin Ezilenler’ indeki sefil sürünmeler sırasında ölen annesinden geriye kalan Nelly’ nin bilinmeyen babası olsn Prens uyarlaması gibidir.

    Dostoyevski’ nin Yeraltından Notlar’ ı roman tarz ve türünden ziyade her kelimesini edebi değirmenlerde titizlikle öğütüp eleyip işleyen ve dokuyan cümlelerin kıvrak zeka gücüne dayalı akıl fikir felsefe ve en çokta insan ruhunun bedensel varlığıyla ilgili kendi aralarındaki gizemli belirgin bilinen ve bilinmeyen bütün çarpık çelişki ve anlaşmaz uyuşmazlarından derinlemesine dalarak özet tembihler ve dolaylı sözler çıkardığı ; Kafka’ nın Aforizmaları’ na benzer insana , topluma ve dünyaya dair haller durumlardır.
    Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali’ de öykünen hikayeden çok roman boyunca ondan ( Dostoyevski’ den) her romanında olduğu gibi bakınıp edinerek kişilerin yeraltında ( insanın iç dünyasındakileri ) toplanmış tıkanmışlıklarını her satırda dışa vurma edebiyatını Misal, Sayfa 42 43 ve kitabın baştan sona tümünde Ankara Keçiören’ini anlatırken ve gizemli davranışlarını anlayıp bilmek ve tanımak istediği ( yataklarda kendini alıp götürecek ölümü beklemekten başka hiç kimsesi olmayan sefilliğe hastayken bile onun derdiyle değil, sadece ve ölünce evin gelir giderini kendini yok etme pahasına tedarik edip sağlayan uysal hamalından olacakları kaygısıyla evdeki asalakları tarafından yoğun bakımı ciddiye alınıp önemsenen) Raif Efendi’ yi sokaklardan okumak için gece vakti ıssız kurak kimsesiz insan uçuran kuvvetli rüzgar soğuğunda karanlığa karışmışlığı anlatırken, her betimleme soyutlama merak sorgulama bilme izah tasvir kurgu duygu söz merak ve düşünce zincirleri bağlamında en belirgin bir şekilde Dostoyevski etkisine rastlıyor ve okuyor gibidir insan ) ve psiko analizini yapmış yönetmiş bir bakıma.

    Seyfi Karaca…. Ocak/25

  • tımarhane duvarı

    22.01.2025 - 18:42


    ZİLPAYDOS
    ….
    Bir Lafontaine tuali
    Arpa suyundan bozma kafa bulmalara küflü naralar kütürdeten bahaneden birahanelere
    Zürafa giyinmiş merkep
    Lisanslı meyhanesinde kurt iken çakallaşan uğultu ve hırıltılarla
    Gizli sınıf başkanını aranıyor gibi zilpaydossss
    Ala kargaya
    Kara kargaya
    Kızıl doğana
    Timsah ejderhaya
    Süpersonik atmacaya
    Kenar köşeli örümceklere
    Kara sineklere
    Yeşillenmiş kurbağalara
    Aynet meymenet bukalemonlara
    Tek kelimeden ibaret tropikal papağan

    Seyfi Karaca… Ocak /25

  • tımarhane duvarı

    11.01.2025 - 17:26


    DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
    ….
    Elbetteki gün nerdeyse ister kum saatiyle, ister gölge adimlariyla, ister kule, ister duyar yahut kol zuhur zaman ölcerleriyle, her saniyesi süreli ömre yazili ve kayitli olan asirlar da ordadir, asirlarin nabzini tutan dakka da ordadir.

    Bu yüzden zamanin haritasini arayan her seyden evvel kendine varip kim oldugunu veya olmadigini bulmaliydi. Dünyayi arayansa yüzlesebilecegi onur haysiyet vicdan özgürlük cesaret emek zahmetten dogan hakkin hukukun huzuruna varip askin sevginin hic bir seyle takasi olmayan kutsal ve saygin divanina kurulmaliydi. Sesini arayan sazin sözün muhabbet meramina ilgi alaka merak ve meyil salmali ve duymaliydi. Yüzünü arayan alin terinden kazanilan mutluluga itibar etmeliydi. Günesi arayan yesermis caglaya, sararmis yapraga, daga, ormana , denize, ekine, bostanlara, koylara kiylara, mevsimlere ve kuslara bakarak acinin müsterisi, kahrin belanin kinin fesatligin fitnenin nefretinsiddetin zorbaligin ezikligin cürümüslügün agidin yozlasmanin kötülügün saldirganligin pisikomanyakligin bencilligin ve kaderi köhnesi degismez mutsuzluklarin müptelasi olmaksizin bütün hirs ve ihtiraslarindan kendini arindirarak iyiligin barisin özgürlügün istikrari karsilikli gücveni dünyayi coktan bulmus olaliydi ….

    Ey hakki ödenmez aklim sevincim utkum kivancim sevgili kalbim, güzel ülkem ve biricik ömrüm, benimle yordugunuz ve yoruldugunuz ve kilavuzlugunuzla taniklik ettigim ve yasadigim sevinci tarifsiz her iyilik güzellige sonsuz tesekkürlerimle.

    Seyfi Karaca….Ocak / 25

  • tımarhane duvarı

    09.01.2025 - 12:36


    MÜMKÜN MERTEBEDE SAYGINLIĞA HAKKA HUKUKA HUZURA ve İNSANA DAİR 2
    ….
    Aristoteles salt ve soyut “ yağmur yağıyorsa hava bulutludur” gibi mantık önermeleriyle var olan bir şeyin hiç bir zaman değişmeyeceğinin DOGMA’ larını savunur. Ona göre ideal insan ve erdemli topluma ulaşmak için üst yapının yani idealar topluluğunun (ruhlar aleminin) belirlediği değişmez kurallara uymaktan geçer. Bu yüzden bir şey doğuştan ne ise sonsuza kadar odur. Yaşamsal ilişkileri belirlenede üst yapı ( idealizmin sultası ) yani hisler istekler arzular duygular dürtüler duyumlar beklentiler belirleyicidir. Bireyler olgular olaylar toplumlar varlıklar ve sonsuz evren kesin durağan donuk ve sabit değişmez kaideler üzerine kuruludur. Her şey ideal gerçeklerin soyut yansımasıdır ve oradan yönetilen bizim sınırlı hayatımız ve algılama gücümüz asla idealar katına ( ruhlar aleminin kaynağına ) ulaşıp erişmeye yetmez. Bu sebeple doğuştan varlıklı ve zengin hep hali vakti değişmez zengindir, değişmez kaderiyle fakirse hep fakir. Zümreciliği savunur ve her türlü soygunu vurgunu adaletsizliği sömürüyü hiyerarşiyi doğası gereğince olağan sayar. Her türlü çağ dışılığı yöneten yapan ve yönlendiren dogmaları dayatan sabit fikirli ARİSTOKRASi kavramı özü aslı esasıyla buradan gelmektedir .

    Hegel Diyalektiği’yse ‘ nesnel yaşamı belirleyen duygu düşüncelerimiz olmasına rağmen her şey değilir ve dönüşür’ diyerek Aritoteles soyut mantıklı ideal dogmacılığına kafa tutar.
    Feuerbach ise düşüncelerimizi, yani üst nicel yapıyo belirleyen ve besleyen etkenin nesnel somut ve nitel varlıklar ve olaylar olduğunu, yani manayı anlamlandıran şeyin Maddesel somut gerçeklikler olduğunu savunur.

    Diyalektik Materyalizm’se Hegel’in diyalektik kuramıyla Feuerbach’ın Materyalizm felsefi düşüncesini birleştirerek yaşamın duygunun düşüncenin belirleyici etkeninde çıkar ve üretim ilişkisinin belirleyici olduğu, emek sermaye çatışması ve çelişkisiyle belirlenen bu ilişkide hiç bir şeyin durağan sabit doğma olmadığını, sebep sonuç arasında tüm olup bitenlere dair akıl fikir mantık deneyim ve gözlemlerle insanın toplumların sistemlerin yazgıların dayatmaların olguların ve okayların değişebilirliğini savunur. Bu yüzden Aristo@ nun sabit, ön yargılı peşin hükümlü hiç değişmez ve dogmacı idealist fikirliliğine karşı çıkarak üretim ilişkilerinin tüm hayatı ( yani duygu düşüncelerimizi Maddi somutluktan edindiğimiz huzuru refahı eğitimi sanatı gelişimi kalkınmayı da maddi çıkar ve fayda esasına dayakı ilişkilerimizin belirlediği ) belirlediğinin; ve maddi somut gerçekliğe dayalı bilimselliği esas aldıkça insan ufkunun ulaşılmaz erişilmez sonsuz sınırsız sanılan her şeyin bilşnmeyenlerine açıklayabileceğiyle beraber insanın evrene yabancılaşma duygusunu yenip özgüven artıracağını ve çıkarları hiç bir zaman uzlaşmayan sınıfsal çatışmada sömürenlere ve ezenlere karşı yaşam kavgasını verenlerin dayatılmış her türlü soygun sönürü kaderciliğini kökten değiştireceğini savunur.

    Aristokrasinin değişmez tekdüze sabit durağan keyfiyetçi zümreci yobaz bağnaz hükümran ve buyurganlığına karşı sürekli hareket halindeki disiplin nya toplum ve evrensel dönüm dolaşım değişen durumlarının değişen tahliline aklı fikri bilgiyi deneyimi ve gözlemlemeyi danışarak sağlanan çıkarımın vazgeçilmez ilkesidir, insan toplum devlet olay olgu oluşum madde mana her etkiye karşı verilen tepki kadar, kapsamı içeriği özü esası ömrü direnci süresi dayanıklığı cürümü karşılığı tutarlılığı hayatı ağırlığı olduğu gerçekliğinin. Bu yüzden insanlık adına en büyük serveti ve sermayedi olan duygudan düşünceden ve özgür iradeden koparılarak topyekün ve bir daha kolay kolay iflah olmaza tüm dünya geneli yeni dünya düzeni dayatmasıyla ( türkiye seksenlerinde eş zamanlı oniki eylülce ) ahmaklaştırma işinde medya magazin marketçiliği soytarılarıyla fanatik düzeyde ilahlaştıran ilgiyle kendi hayatının somut gerçekliğini terketmenin ve bozulduğu sanal bataklıkta gün öldürerek itibarsızlığa çürümeye yozlaşmaya seviye toplumsuzlaştırıcı karakter ve kişilik alçaltmanın en kullanışlı zehir zemberek laboratuvar çalışması pazar edilip piyasaya sürüldü ve bu günlerin bütün yağma yıkımları dayatanların koşulsuz kayıtsız sorgulamadan kabullenen duygu düşünce ahlak fikir inanç bilgi cesaret ilim vicdan duyarlılık yoksunu çürüme ve çöküntü talan tarumarına gelindi.

    Emek sermaye çelişkilerinden doğan üretim tüketim ilişkileriyle birlikte ve topyekün hayatı belirleyen vazgeçilmez etken olan üretenlerin hak ve hukukunu aramada ( eğitim gıda enerji barınma ulaşım iletişim barınma sağlık huzur güvenlik kültür sanat istihdam…) kendinden etkin yaşam mücadelesi önderliği beklenirken sadece salon süsü ve sefil yoksulluğu kalıcı ve seçkin güruhlar tarafından buyrulmuş kaderi değişmez sömürülere baskılara dayatmalara kurumsallaştırmanın ( insanlığı ucuz satışa getiren muhasebe dekoru işleviyle ) haline getirilen işbirlikçi sendikalar sayesinde tüm dünyaya eşzamanlı olarak Türkiye’ de de yeniden buyrulan dayatmaları kutsanmış kader olarak zorunlu tüketime sunan Aristotelesliğe dönüldü.

    Onun içindir ki artık dürtü ve bağımlılıklarının esiri olarak kendilerine dolgulanan, buyrulan, aşılanan ve aktarılanların güdümlümlüsü ve kovalayıcısı olarak özendirildiği alışkanlıkları sorgusuz sualsiz DÜŞÜNMEDEN davranan önyargılı, peşin hükümlü ve içgüdüsel kaba taslakçılığın kendine yabancılaşmış ve dayatılanları tüketmekle mahkum kulluk köleliğe proğramlanmış piyasa deneği haline geldi insanlık.

    Toplumsal dert sorun sıkıntı somut gerçekliğini hiçe sayan; sefil yoksul kalabalıkların yaşamsal hayatiliği olan her türlü itiraz tavır duruş tepki ve duyarlılığını bozuk düzen ayarına kurulu sandığın siyaseten adamlar ve kadınlarıysa, kaymağı kıyak seçkinler topluluğundaki yerini ve safını sağlama alarak bütün gerçekliklerden kopukluğun her takasa gelen milli irade temsil hakkına çökmüş çöreklenmiş vekillik vekâletini tıpkı vurguncular magazinciler medyacılar tarikatlar soyguncular talancılar sömürücüler talancılar yağmacılar kalpazanlar gibi ortak çıkar menfaat baz ve bağlamıyla tüm toplumu kendilerine alıştırıp benzettikleriyle herkes çıkar menfaatinin ortak ilişkisini gözetip kollamanın rezil rüsvasına kendine göre çıkar ortaklarını belirleyerek özendirildiği bağımlılıkların kulluk köleliğine tav talim ve teslim olarak hiç bir onur itibar denge ihtiyat sorumluluk vicdan ahlak duygu DÜŞÜNCE akıl fikir mantık sorgulama kişilik değer ve saygınlığı umursamamakta.

    Seyfi Karaca…. Ocak/25

  • tımarhane duvarı

    29.12.2024 - 17:47

    ….
    DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
    …..
    Baska zaman olunca horozlari da dinlemeliydi insan. Belki azgin sapkin bir devir gelir ve insani dünyaya, dünyayi sonsuza, sonsuzlugu bir saniyelik zaman birimleriyle cavan güne isiyan hayata ve bütün kaygi dert kederlerinden bozar berbat eder ihtimaliyle, nasil birlikte yasamanin sevincini, sorumlulugunu, onurunu, adaletini, özgürlügünü, hakkini, hukukunu, ahakini, sevgisini saygisini insandan insana ve hic kimseyi- ne günü yasayamak kiskacinda debelenmeye ne de gelecekten temelli yitik kayip veya kaygili mahrumiyet ( askeri ücrete mahrum muhtaclik kabusuyla ) azabinda can cekismeye hic kimseye - muhtac etmeyen ihtiyatta ve güvende tasiyip götürecegini yoran duyan gören gözeten kuran kollayan düzenleyen ve saglayan aklil fikir duygu düsüncelerle, huzuruyla ve teminatiyla yasadigi bütün agaclara baglara bostanliklara daglara derelere akar sulara saganak yagmurlara ve cümle ertafa gözü gibi bakmali; ve horozlarin ortak yasam senfonisini dinlemeliydi insan ki, üretemedigi iyilik güzelik saglik güven bilgi beceri onur cesaret huzur ve mutlulugun yerine azgin sapkinligin sicil seceresinde ne varsa oralarin hazirindan tüketen programli denetimli piyasa kulu kölesi olmadan evvela alemi beserde ihtiyatini ve gayretini gütmelidiki, dolasimdaki hayatina denk kayda deger ilmi kivanci sanati onuru degeri ve itibari olaydi günün güncenin.
    Cünkü eger bugün durmasizin ardi arkasi kesilmez kara bulutlarla kaplanmis saganaksa yer gök toprak ve bulut, isigi kendinde gören inanan ve bilenindi aradigi günesin kalbindeki sicakliga yuvalanip isiklar icinde hayata ve insanliga dogacagina herkesin kendi payincasi ahir ve zahir zaman .
    Ve kanatlarinin götürecegi kadardi ucabilmenin sevinciyle bütün uzakliklarin neresi oldugunu tasidigi dünya kadar hayatin yolunu sirrini yide güde, yasamayi göze alacak kadar kendini kesfe cikan kuslarin.

    Sebebi malumaydi ki…ola ki yolunu yönünü yuvasini dingilini eksenini ayariini carkini cevrimini ve düzenini bozar yitirir de bir ihtimale diye zuhur zemberegine hileden yalandan talandan yanlistan dünyanin saati, insanin fitrati ve menfaatine düskünlere cikar cevrimli bozuk cürüklerle donanmis devran olmus haram zikkim zamane, zerre kadar bile olsa zehirlesmeye, kokusmaya, yozlasmaya, keyfiyete, bencillige, gericilige, cehalete, sapkinliga, kötülüge, kirlenmeye, kibire, ihtirasa, gösteris düskünlügüne ve güc zehirlenmesine bütün duyarliligini ve hassasiyetini sorumlu tutarak meydan ve firsat vermemeliydi toplumsal örgüde kendi akil fikir vicdan karakter kisilik ve aidiyet payinca her insan.
    Cünkü yarin denen sonsuzluk, cocuklugun kendi kalbinde dogan günesin saf temiz yakin tanidik bildik samimi gercek simsicakligiyla her seye yalansiz ve filitresiz bakip gülümseyebilen; ve merak edip ilistigi her seyi hic bir ön yargi esaretiyle ertelemeden cürütmeden aksatmadan ve bozmadan gülümseyisine resmeden, cocuklugun hic bir istismara ihanete sapkinliga tacize ölüme zulume ugrama kaygisi ve korkusundan uzak cocuklugun seren serüpe hayalleri kadardi sonsuzlugu kendi dengine büyütecek olan insanlik ve yalan yanlisa kurulu ayarli kol saatlerinden ibaret degildi kusursuz iyilik güzelliklerle bezeli evren ve kendi masali kadar essiz benzersiz dünya zaman.

    Nasil ki kar yagacagini haber eden cümle cihan bültenlerini ayaz söyler poyraz pervaneleri mesken meyhanda saz ile sakiye dönerek dehri dünyadan haberdar eder insani, yolun yarisini böyleceden varsin kuslar kertenkeleler tosbagalar ve nazli cicekler yürüsün götürsün, kalan yarisi zamani vebale koyar `“ dünya sevenler veli degildir, candan gecenlese deli degildir“ baglaminda sirra kadim soran bulan diyen ve bilenlere firar olmus cigliklarla, ask deminde arilarsa koklastigi ciceklerden bal eylesin ilmi kitabindan okuyan fermanla dünya ahireti ve deli doluyu.
    O`nedenledir ki..:
    Gercek YOKSUNLUK ve YOKSULLUK sebeplerden sonuclari doguran veya sonuclarin sebeplerinden kaynakli olusum ve gelisimlere es zamanli olarak kendini kayitsiz ilgisiz duyarsiz sabit durgun duragan kurak döngülerde kayittan ve sicilden düsürerek etkilesimde bulunan hic bir yasamsal dokunusa ve etkilesime tepki vermeyen veya vermekte kaliplasmis ezber kodlamalarin disinda akil fikir vicdan bilgi beceri cesaret atilganlik sorumluluk irade paylasim özgürlük birikim ve bildirimlerinde bulunamayan ; ve menfaat cikarina göre yasadigi hayatin ve insanligin bütün toplumsal hassasiyetini kendine uygun dürtülerin bagnazligiyla faturalayip fiyatlandiran RUHSUZLUGUN telef ve tenesir oldugu yerdir.

    Bu yüzden MAL ve SERVET bildirimiyle zaten yasanan toplumsal hayatin yaridan fazlasinin( hatta tümüne yakini ) KAYIT DISI, kacat, carpik ve ortak yasamin temel diregi olan HAK HUKUK esasliliga ruhsuz duyarsiz kalarak, günden güne herkesin kendi menfaat ve cikar önceligini bütün degerler üstünde tutan zorbaliga artik hic kimsenin kendi ruhunu ve bedeninini sahiplenmedigi mmagazin moda reklam tüketim ve kozmetik sanayisinin yan ütrünü haline gelmis topyekün intihar girimsimli insanlik ölümündeki asosyal tabutlasmalarla hinca hinca azip kuduran kisir döngüde siddet kin nefret ayrisma bogusma satasma tehdit korku kabus gibilerle ve kokusmus cürümüslüklerle güvensizligin belirsizlikgin ve istikrarsizligin hüküm sürdügü egitimden, ayardan, düzenden, istikrardan, ilimden, saygidan, sevgiden, bilgiden, ulasimdan, beceriden, üretimden, kültürden ve sanattan ilgisini alakasini kesip güce söhrete gösterise ve ESYALASMA fetisizmine azar sapar ve tapinir kendi canina kiyan insanlik.

    Hep maduriyet kostüm ve kisvesine örtünerek, sonsuz degisim dönüsümlerin kaypak ve kaygan zemininde bu yüzden tutunamayan insan degerliligi, GERCEKLIGINI yitirdigi bütün dünya cevre ve toplumsal iliskilr agindan kendini soyutlayarak kendi bildig ve buyurdugu yalan-yanlislarin ezilmis üzülmüs yasam kavgasiyla ve hayatini sürdürebilme kaygisiyla disidsen bogusan kalabaliklarin her türlü caresizligini günü ve gündemi degismez ayari düzeni vbozulmus soyut yüzeysel cansiz silik tek düze ve kisir döngülü hayatin serveti ve sermayesinden bilir ve inanir.
    Oysa ortak yasamin ayrismaz hayati degerleridir ki, derdine sorununa acmazinia cözümsüzlügüne akil fikir kaygi gayret caba katilim emek zahmet duygu düsünce gibi bütün insani duyarliligini refleksini ve hisse payini katmadikca her yilbasi sadece duvarda asili takvim yapraklarindan yitrtilip atilarak artik tebrik kartlarinda bile olmayan gercek disiligin seneyi seneye devirdikce herseyin daha da cigirindan cikarak azgin sapkinliga müsteri ve meyilliligin sürdürülemez iliski bozukluklariyla herkesin herkese mesafe koydugu merhum ve muhterem takvim yapraklarindan baska bir sey degildir, programli paketli gösteris ve görgüsüzlüge esir tüketim cinnetindeki insan zaman.

    Insan zenginliginin ve mutlulugunun en vazgecilmez kutsal kaynagi sorgulayarak deneyimlemek ve DÜSÜNEREK DAVRANMAK, adini FELSEFE diye yazdirip okutan insanligin kendisi kadar köklü ve ezeli mirasiydi. Felsefe ise Estetik, Etik ve MANTIK gibi birbirine dayanan , yaslanan ve yardimlasan üc ana alt yapi biriminden tesekküllüydü.
    Mantik, Etik ( ahlak ) Estetik ( iyilikle kötülügün ayirdedilebilme ince ruhlulugu, duyarliligi, farkindaligi ve zerafeti ) olmazsa hersey degerler baskalasimiyla anlamsizlasiz söner kararir silinir kokusur cürür yozlasir ve sapkinligin kötülügü kutsadigi cikar önceligi bencillikleriyle yaratiklasan ruhsuz ilgisizlikte kendine kapanarak ( dis dünyada bi habere ) sonunu getirir. Estetik, etik, mantik ve sanat olmazsa her sapkinligini dogrulayan insan zivanadan yoldan cigrdan haktan hukuktan yoldan ilimden duyfgudan akildan vicdanda felsefeden bozulup cikarak her gün derdi sorunu cehaleti kültürsüzlügü saldirganligi korkuyu güvensizligi gecimsizligi siddeti yalnizligi kimsesizligi carpikligi ve nicelerini artiran ana sebebe kayitsiz ilgisiz kalarak „ ne kadar yoksul kalinirsa o kadar saglikli yasanir „ filan falanca gibilere ( ortam icabi geregince ) beyan ve bildirimlerde bulunur.

    Seyfi Karaca………..Aralik / 24

  • tımarhane duvarı

    21.12.2024 - 15:27

    ….
    HARMANSIZ BOSTANSIZ HORMONLASMALARA
    ….
    „ Tarlada izi olmayanin harmanda yüzü olmazmis „ diyen bilen ve görenlerin, derin duygusu düsüncesi hayali hissi hevesi saygisi sorumlulugu ve felsefesiyle, aklin ve vicdanin ybirlikte yoruldugu emek kaygi gayet caba ilgi sorgu ve yüzlesbilme dengesiyle ayarini dengesini ve dönüm dolasim kaynagini bulan gözlemlerin zaman- zemin baglantisinda yasayarak kazandigi hayati degerdeki cikarimlarla yeryüzü khikayesini ve insanligi özetleyen kutsal bagisiklik ve zenginlik düzenegidir; tarlada izi yoksa bir insanin kendini hic bir katkisi ve katilimcilik payini olmadigi hayattan hic bir dilek, hayal, hisse, talep hakki ve mutluluk ölcü birimi de yoktur.
    Harmansiz, bostansiz ve bahcesiz kimyasallarin ilimi bilimi akademiyi sanati edebiyati sözü dili yaziyi akli vicdani aidiyet duygusunu duyarliligi kullanim tedavülünden cikaran magazin kültürü seviyesinde kullanisli ahmak üretme noktasinda popülerlestirerek soyan sömürenlere kiralik arac gerec niteligi gördügü ölüm kalim araligidir artik dünya cevre doga tabiat inanc itibar hayat toplum ve insanlik.
    Bundan dolayidir ki üretmeden tüketmeyi özendiren her türlü sanayilesme veya endüstrilesmeler, hep tüketim bagimlisi kulluk kölelik özendiren etüt, birim, kurum,donanim, yapi, kuruus, pilan, program ve üniteleriyle icinde ONURLU YASAMA dersi coktan bütün yozlasmis kokusmuslugunu kimyasal tezgaha koyan ve gelir dagilimi adaletsizligi yüzünden ÖLÜMÜNÜ bile zar zor kurtaran ve sürekli satin alma gücünün sefil yoksul kaabaliklar artirimiyla cehennemin dibine düstügü piyasa pazarciliginin reklam ürünü halini almis gidadan barinmaya, barinmadan giyime her sey insanlarin birbrini yiyerek siddetli bozgunlara mekik sardigi sefaletinden mutluluk payi cikarma operasyonculugunu harcar tüketir kulluk köleligiyle kaniksadigi tautlasmalara bagisiklilik saglamis olan insanlik.
    Bu yüzden fabrikasindan henüz yeni cikmis gibi aciya mahkum, sefalete kul, gerilime ve siddete meyilli sürekli artis egiliminin dikey derinlere kök saldigi cogalmalar, topragini toplumunu izini yolunu kisiligini ailesini kendini dünyasini yurdunu ülkesini ve insanligini BÜYÜK KOPUSLARLA yitirdigi sonsuz bitimsiz kayiplarda biraktigi sosyal siyasal ekonomik felsef ve kültürel erozyonlara agitli türkülerin fosil cigligini donatan bosluk, aidiyeti ve hayati olmayan corakliga mihenk tasi görür niteliktedir.
    Ve bu yüzden dünya nüfusunun artisi oraninda ölümüne kontrolünü kaybetmis hizlarda yarisarak artis gösteren - cogalan mutsuzluklar nefretler catismalar doyumsuzluklar savaslar silahlasmalar hastaliklar artik tersine hayret uyandiracak derecede olagan siradandir. Cözümler yerine istikrarsizligin her türlü kendi haline terkedilmisligini kotaran kuran ve programlayan kiralik katil sürüleriye yürütülen isgaller ve vekalet savaslari, sefaleti yoksullugu gericiligi hurafeyi zavalliligi ezikligi zorlugu kayitsizligi kuskuyu karamsarligi tükenmisligi caresizligi ve her türlü labaratuarda hususi üretilmis artan sorunlarla beraber tipki yapay insann bütün akil fikir vicdan gibi her bir degerler toplamini ve bagisiklik sistemini cürüge cikarmis hastaliklara care bulmaya hic bir ilgisi alakasi olmayanlarca ve tam tersine bagimliligini hic bir zaman özgürlestiremeyecekleri kendilerine tüketim müsterisi görüp bilenlerin köken kaynaklari, insanlarin yasama hakkina cöküp cöreklenerek zaafiyetlerini kedine soygun sömürü sermayesinden kiskirtir kamcilar ve kendilerini güvenceye alirlar .
    Bu sebepledir ki ÖZGÜRLÜK, insanin orda asla kendini dislanmamis kücümsenmemis horlanmamis yadirgamayan ve yabanci hissetmeyen ve hic bir haksiz hukuksuzluga ugramadigi degerler toplamina ait hissetmesidir. Hal böyle olunca soru anahtarinin her zor bela kapiyi actigi `kendine inanarak` ve hic kimsenin dangalagi sayilmayan sevgi bagiyla yasama sevincine odaklanmis mutluluk cikarimini kendi emek ve katilimciligiyla kazandigi, kazandigi deger birikim ve zenginliklari hayatinin vazgecilmezleri olarak koruyup koladigi cesaretin sayginlik degeri birimi ; karsilikli güven özgüven duygususun ilimle egitimle özdesmis gelismis ve zenginlesmis olmasiyla ilgili alakalidir.

    Bütün deger, birikim, hüküm, yaptirim ve yetkilerin tek elde toplanmasi sosyal siyasal ekonomik ve kültürel hayatin liyakati bilgisi becerisi olmayan ve gösteriste israfta hukuksuzlukta kanun nizam devlet ve toplum tanimayan KEYFiYET HÜKMÜNE tikanip kaldigi yerde büyük yikimlara talanlara yagmalara tecavüzlere tahriklere tehditlere baskilara vurgunlara ve soygunlara ve sömürülere ugrayarak her gün ilgisi ve iletisimi birbirinden kopan yozlasmalara kayitsizliklara duyarsizliklara ayrismalara catismalara kutuplasmalara umursamazliklara ve cürümelere terk edilen topyekün toplumsal hayat felce ugrar ve sogumalar ve uzaklasmalar yasanir.
    Esit yurttaslik bilinciyle kazanilmis ortak hayatin olumlu olumsuz bütün sorumluluklarini ve haklarini paylasmayi bir türlü KABULE YANASMAYAN bu kisir ve kesat döngüde hirs yaris kibir gösteris siddet gerilim bunalim cinnetinde birbirine üstünlük taslamakla bütün enerjisini harcayan toplumsal bozgun, tükenmisligin bütün kodlayici degersizlik sucluluk ve bosvermislik lümpenligiyle iyiye ve güzele dair hic bir mutluluk paydasi, özgüven duygusu ve özgürlük kazanimi doyumu yahut kivanci saglayip üretemez. Bu yüzden de tipki hastasini kendine bulunmaz labaratuar denegi ve sömürü sanayisinin kendiliginden gönüllü müsterisi sayip bilen SAGLIK ENDÜSTRiSi gibi, hayatin her can damarina sinmis sirayet etmis yagma ve yikim pazar piyasasinin güdümlü bagimli tüketicisi olarak kurgulanip programlanan insan kalabaliklarinin esaret gündemi, tükettikce bagimlilik artiran siddetle nefretle yozlasmayla gericilikle yobazlikla cinnetle zorbalikla hurafelerle beslenyen ve bütün onurlu yasam hassasiyetini kendinden tiksiniresine yabancilastiran yol kol yöntem dizi magazin ve reklam afyonlari damarlardan kiskancliga, kuskuya, endiseye, zulüme, ölüme, kindarliga, bagnazliga, hasetlige, fesatliga, hunamliga, korkuya, karanliga, fitneye , yalnizlasmaya, cehalete, bilgisizlige, liyakatsizlige, ayrismaya egilir, bozulur, yönelir azar kudurur ve sapkinlasir.

    Sayginligi ve sürdürülebilirligi insanlik degerleriyle bir ve bütün olan Sosyolojik, Biyolojik, Ekolojik ve Dogal dengelerle örgütlü ekonomi siyaset hak hukuk dil kültür egitim üretim ulasim iletisim gibi hayati vazgecilmezleri sag salim devamlilikla saglayip donatan yasamsal ilkenin vazgecilmez kanunu kaidesi ve kurali, hic kuskusuz toplumuyla kazanilmis olan tüm zenginlikleri hic bir üstün seckin kollamaci kayirmaci torpilci ayricalikli üstün haydut harami imtiyazliligina tekelletirmeksizin onurda ahlakta vicdanda duyguda düsüncede tasada sevincte herkese ayni duyarliligi ve yükümlülügü pay eden GELiR DAGILIMI ESITLiGiNi ve esit YURTTASLIK BiLiNCiNi önceleyip önemseyen toplumsal kurumlasmanin emegin karsiligini gözeten dönüm dolasimdane kadar yürürlükte olduguyla ilgilidir.
    Esit dagitilmamis ortak deger ve kazanclara emegi ve katkisi hic olmayanlarin cöküp cöreklendigi her carpik yapilasma ve dengesiz iliskilerde üst yapiya cökmüs cöreklenmis güruhun alttaki sefil muhtac yoksul ve yoksunluklarla can cekiserek her derdin ve sorunun yükünü tasiyan kalabaliklardan soydugu sömürdügü gasp ve talanda, dönen dolasan kisir ve kurak yasam döngüsündeki ölüm kefeninini yahut mezarligini dahi yüksek fiyat endeksiyle mutluluk cikarimlari olmayan hayat pahaliligina harcayacak ; üstte cökmüs cöreklenmislerin dünya toplum ve yasam gercekliginden kopup güc ihtisam ve gösteris zehirlenmelerine taptigi ve insanligi bitmis tikanmis piyasa ve pazardaki iflas kesin ve kacinilmazdir.
    Yani elinde imkaninda varsa ancak, harcayacagin piyasa pazar , ürettigi kadar tüketen herkesin ortak faydasina, sevincine, kivancina, onuruna ve mutluluguna hic kimseyi ayricalikli seckin veya kücümser görmeksizin herkese ulasip eriysiyor ve hitap ediyorsa bu ugurda akil fikir vicdan emek yoran ilimin bilimin sanatin ekonominin ve edebiyatin önemi kiymeti ve gecerliligi vardir. Yoksa hayduta haramiye dönüyor ve dolasiyordur bütün hizmetini tekelci faydaciliga sunan cark ve devran.

    Elektiriksiz hic bir seyin dönmedigi Edison`dan Arsimed`e Newton`dan Pascal`a, Voltair`den Dekart`a Hegel`e Kant`a…isiga, yola, yordama, düsünceye, dermana, careye, cözüme, kolayliga, iyilige, sagiliga, devaya, güvene, sefaya, huzura, mutluluga, özgürlüge, aydinliga yorulan emek ve kaygilar hep insanlik degeriyle bilgilendikce zenginligini artirip cogaltan; ve uykusuz düneksiz kalma pahasiyla bulunan akil fikir vicdan bilgi beceri liyakat ve sorumluluklarla donanmis dönüm dolasimlarin emek zahmetindendi. Cünkü yasamak, dayatmalarla sirketlesen zorunluluk degil, insanligin kendine emanet edilen en büyük kutsal mirasi; ortak kazanilan her seyi birlikte paylasarak huzur ve istikrarin saglanmasiysa, aski rehber bilenlerin bitmez tükenmezlik cevheriydi.

    O yüzdendir ki yiten kaybolan ve bir daha asla yerine konulmayan ortak degerler icin yerel, mahalli, kimliklere yahut kücük ölcekli kavimere degil, akil fikir izan yol hak hukuk ahlak vicdan ve cümle YERLI YERiNDE olmayan her sey icin `burda ( almanlik italyanlik türklük rusluk degil ve dalinda aciyken incir zeyitin bostan ve yasam sofrasina doyumsuz her seyi yetistirmeyi sofrasinda tatlandiran mutlululara emeklere sorumluluklara ve cabalara dair `tarlada izi olanin harmanda yüzünün oldugu bütün emek caba gayret sorumluluk bilgi ve bercersiyle- INSANLIK tümden ölmüs denir.

    Seyfi Karaca………..Aralik / 24

  • tımarhane duvarı

    07.12.2024 - 15:59


    KAPIŞ KAPIŞA YIKILIR GİDERKEN SURİYE
    ….
    Suriye kapış kapış
    Taksitli taksitsiz ve tümden toptan zırt pırt
    Hususi çağrıldığı esaretin ölüsüne çullanmış çapulculuğa tapu ve zinciri sahibi Rusyanın
    Satıyorum
    Satıyorum
    Saaaaat…..tım !
    Zımbır gümbürtüsünü dünyanın her yerinden toplanmış herkesin duyup işitleneceği şekilde tokmaklayarak
    Kalkışmış toplu intiharlara bezirgan,
    İsrail noterciliğinin zulüm hükümlü savaşları, sömürüleri ve saldırıları makul münasip görüp
    Her türlü cellatlıktan notercilik ettiği ve yön verdiğinin
    Kapıp kaçanlara resmen damgalı mühürlü pazar kurduğu açık artırmayla suriye param parça ve kapış kapış
    Acısı sefaleti zulmü sürgünleri katliamları ve azap öyküleri hiç dinmeyen silsile kıyamette ötekilerden akıbetli Suriye
    Despot kuklaların özel keyfiyetine kul kurban kan gövdeyi götürmelerine heba edilerek
    Dünyanın her yerinden suikastçı sabıkalı yığma toplamaları
    Bundan evvelcelerden mezuniyet sahibi olmuş
    Ve kiralık tecrübelerle vekaletlendiği siparişler faturasının her gereğini her provadan yeterince ispatlamış bilenmişlerini
    Pekaka ile karşılıklı paslaşmalarda ganimetten mal kırışıyor, iskambil karıyor, kumar desteliyor, oyun nöbetleşiyor
    Define bölüşüyor
    Tarım toprak aşiret devlet ve insanlık ölüsü bölüşüyor, suriyedeki acılar içinde kapış kapış kıtlık kabus kıvranarak
    Yerlerde sürüklenen hayatın aklına her türlü lanet ve linç işliyor, durmaksızın kan ve gözyaşı akıyor
    Ezilmiş bozulmuş kırpılıp kesilmelerin kenarına itilmiş dünyasına ve ayaz kalbine sonsuz evrenin
    Ardında vahşetin dehşetin acımasızlığın kıran kırane ve kıyasıya cinnet cinayetlerini bıraktığı insanlık dışı moloz viranesinden
    Sevrden sonraki sevre
    Says pikodan sonraki says pikoya, fransız çin japon yuroamerikan geri planlı patron tanrılar kurgusundaki
    Bop Eşbaşkanlığı derme çatmasından kaynaklı yapım çevrim çark ve ekseniyle
    Koptukça azıp kuduran kızılca kıyamet

    Seyfi Karaca….. Aralık/24

  • tımarhane duvarı

    07.12.2024 - 14:54


    ALLAMESİNE KARMAŞA

    Bütün tekerler kendi tarafına çekiyor
    Bütün rögarlar kendiliğinden kokuştuğu iğrentileri kusuyor
    Herkesin kendi tanrısına ötekini lanetliyor, kendine torpil geçsin istiyor ve ötekinin gazabı için dua ettiği
    Herkes herkesin yaşam tarzına cellatlık ediyor
    Hayat tasına zıkkım döküyor, kendi tarafının gürültüsünü bağırıp çağırıyor
    Eşyalı depoziteli meçhulün, allamesiymiş,
    Çürüdüğü yerlerin acıklı sinyalini duyuran kapı gıcırtısına ve eksi derecelerin soğuk egzozuna benziyor
    Kafa geçiyor galiba gölgeleri olmayan insan kalabalıklarıyla toz duman
    Kimse kimseyi zaten en baştan itibaren öyle de şartlandığına duymuyor
    Dinlemiyor
    Katlanmıyor
    Anlamıyor
    kabullenemiyor
    Hiç bir dosyası davası kabarık kirine cürümüne lekesine tecavüzüne cinayetine sökücü yıkayıcı sabun deterjan yetişmiyor
    Alüminyum bakır çinko fosfor sülfürik kalaylı alaylı asitleşmiş fosil kalıntılı bulanık nikelaj
    İnsan üzerindeki derin etkili envai çeşit bileşen ve bulaşanlarını
    Cam gibi kimyasallarla parım parım parlıyor insan fakat dalgasında köpürmüş kudurmuşları aktarıp çalkalayan dümen
    Dolaptaki ruj, çantadaki tırnak makası ve kapı kolunun ardındaki pembe havlu insanın insanın orasına burasına tükürürcesine
    Ağını sağlamdan örüyor zıvanalar arasına kıl payı inceliğinde kördüğümlü örümcek hayat
    Pusulasız çarkını cinnete çeviriyor
    Film kopuyor böylece film
    Makarayı insan matrağına saran film dünya sahnesinin deplek kuyusuna düşüyor çamur üstüne çamur sıçrıyor
    Giden yola
    Gelen güne
    Miyoptan bakan merceklerin dikine giden
    Dümdüz kafası kırıklığın

    Seyfi Karaca….. Aralık/24

  • tımarhane duvarı

    02.12.2024 - 14:27


    ALAMETI FARiKA ve FÜCURATI FECAAT 3
    …..
    Her seyin makul olanlar siniri icerisinde olusum ve gelisim sürecini yasamasi ve sürdürmesi EVRIM`in tanimsal izleniminde olup biterken, makul olmayan sinirlari zorlayarak her alanda devrini dengeleyen zamanina gecikmisligin sagiltimini ve onarimini yapmak icin sosyal siyasal ve toplumsal tepkimelerle zorunlu degisimleri saglamak, DEVRIM`lerin ilgili alakalilik konusudur.
    Hareketin etkilesimin iletisimin ve degisimin olmadigi bir yerde asla aidiyet bagi, ortak yörüngesi, özdeslik yapisi, anlamdaslik dokusu ve yasamin bizzat kendisi asla mümkün olmadigi,hareket halindeki her sey ise kimi yerde fiziksel kimi yerde kimyasal ve evrimsel degisimleri kacinilmaz kilarken, özünde ve esasinda ULUS unsuru olmayan hic bir Devrim`inde kendini besleyen kaynak yoksunlugu sebebiyle tutunabilirligi ve devamliligi yoktur. Bu yüzden dogal sürecli cagdas döngülerle evrimsel degisim ve gelisimlerini saglayamayan tikaniklik mutlaka biriktirdigi sorunlar kabugu altndaki baskiya zorbaliga ve dayatmalara karsi daha fazlasini tasimaya gücünün ve imkaninin yetmedigi her kirilgan vcatirdamadan yahut ciban basindan patlayip püskürecegi tepkimelerle disa vurumunu gerceklestirir. Adini DEVRiM diye adlandiran bu sosyolojik baslik, Emek -Sermaye cikar celiskisinin yarattigi derin catlaklikta ULUS`u degil SINIFLAR ARASI CATISMAYI merkeze koydugu icin Rusya`da gerceklesmis olan EKiM DEVRiMi , diktatörlügünü kutsadigi PROLETARYA`nin zamanla kendinden önceki lanetlediklerinin toplumundan kopuk seckin üstün ayricalikliga bütün yolsuzuklarini rüsvetini yozlasmasini tembelligini gericiligini menfaatciligini yalinsakligini bencilligini bosvermisligini sablonculugunu ayrimciligini tembelligini hantallasmasini kendi kaderine terkedilen idaallerden geri dönüsümlüge her türlü ihanet ve istismara acik oldugu sebebiyle terk edildi. Cünkü icinde insanlik tarihi kadar kklü ve eski ULUS bilinci olmadigi sebebiyle, sadece SINIFSAL cikar ortakligina sadece sekilsel istirak etme düzeyde üretilmis yapay ve siyaseten gecerli toplumsal macunla kendini ait kalici ve kayitli göremedi RUS DEVRiMCiLERI. Ayrica da bütün sorunlarini kendi kaygisi duygusu düsüncesi emegi katilimi inanci ve katkisi olmadan hazir cözüm paketlerinde bulan bütün sovyet toplumu, cagdas yasam denen kutsal isi savsatarak pilanli programli güvencelerde hazira konmuslugun dönüm dolasiminda zaten kendini ait hissetmedigi her derli topluluga durmaksizin sistemin dibini bosaltan kapanmaz ihmal delikleri acti.
    Böylelikle Rus Devrimi`nin kurdugu bütün her sey yikilip yerle bir edilirken, hic kimse ne Mark`a, Ne Engels`e, Ne de Lenin`e tanidiklik bildik gösterip koruyan kollayan ve kendinden sayan sahiplenmede bulunmadi. Sanayi ermayesiyle Banka ( Finans) sermayesinin GLOBAL küreselciligin Neo Liberal Vahsi Kapitalizm`ini gelecek bütün zamanlara sinirsiz sorgusuz yayilmacilikla esir pazari GARDiYANCISI olarak kurar ve imar ederken, tarifesini OLIGARSiK ÜST GÜRUH olarak adlandirdigi cukura RUS OLIGARTLARI, BATI EMPERYALLERi`yle ortaklasa ittifak ( Gorbacov -Regan Peretroyka cinsi düzenbazlik yaygarasinda ) ederek yikip yok ettikleri DEVRiM getirilerine cöktü capulculandi. Ayni cevrim carkinin CiN cografyasini dogru dürüst ISCI SINIFI bile olmayan SINIFLARARASI catismayi kodlayarak PROLETER ÖNDERLIK etiketi giydirilip `madem bu yolun yolcusu olduk baska hic bir hayat basliginda Devrim yapamayacaksan bari KÜLTÜR DEVRIMi diye adini koyalim `a indirgenen sey, tarihsel gelisimlere uygarliklarin besigi olarak yazdiran CiN`lilerin ulusu olmayan devrimi, zaten RUS PATENTLi sahte yapim ( emitasyon ) bir seydi. Bu yüzden de kendini emperyallere pazarlayip satarak, ic döllenmeli kamburlasmadan kendisi vahsi kapitalizm dünyasina en azgin Neo Liberaller acgözlülügü ve verimliligiyle hizi giris yapan bizzat Cin`in kendisi sömürenler ve yayilmacilar listesinde konforlu yer aldi.
    Kissadan hisseye anlatilir : Bir coban varmis. Hergün dereden geceren bayir yüzünde gördügü sahipsiz incirlerde gözü gönlü kalir, kendi sahibi olmadigi icin de bir türlü uzanip alamazmis. Gedigi dolandigi sarpada düzde köylerin yakininda kasabalarin kiyisinda „ aaaaah havaya deynegimi havaya atip yere düsünceye kadar beni padisah yapsalar „ diye diye diye cagirir inler ünlermis. Feryadi duyanlar varmis iletmis padisaha. O`da cagirilip getirilen cobana „ at degnegini havaya düsene kadar padisah sensin „ demeye varinca is, havalanmis deynek yere düsünceye kadar „ sulak sazliktaki bag bölük sahipsiz incirler benimdir „ diyerek mümkünde MAKUL olana ihtiyac talebini karara baglatmis.
    Okumaya ilgili merakli herkesin bilgigi gibi Tolstoy`un kit kanaat gecimli Cifci Pahom öyküsündeyse serveti mülkü mali herkesin dilinde destan varlik sahibi Reis`in sartini yerine getiren herkese diledigi kadar zenginlik bahsedecegini duyunca sefil dürtüleri kamcilanmis talebe aday oldugunun kapisini calmis Pahom. „ Burdan baslayacaksin ve gün batmadan yine buraya döneceksin. Aksama oluncaya kadar dönemezsen yoruldugun debelendigin yanina kalacak ve zirnik koklayamayacaksin. Dönersen yol boyu gördügün diledigin her sey senindir „ demis server semaye sahibi Reis. Pohem az gitmis zu gitmis, gördügü her ihtisamli gösterisliligin pariltisi karsisinda gittikce daha da artan istahla kamasmis kaybolmus. Öyle dalmis gitmis uzaklasmis ki günün bittiginden haberi ruhu bile duymamis. Aksamin kararmaya yüz tuttugu kör noktadan öyle bir asilmis yüklenmis ki kendine, daha geriye dönüsün yari yoluna varmadan yere devrilmis, kann kusmus ve catlamis ölmüs. Atli arabasiyla daha öncekilerden akibetini bildigi yerdeki acilmis cukurun basinda bekleyen yarisin sahibi, „ yetinmek denen meselede ne istedigini bilmeyenin ölüsünü ancak toprak doyurur „ neticesine Pohem`in ölüsünü yerin dibine gömmüs. Cünkü siniri istegi talebi nicini nedeni sorgulamasi ve yüzlesmesi mümkün ve makul olana taleple, sürdürülmesi imkansizi zorlayan buyruklarin tercihlerin yarislarin ihtiraslarin ve dayatmalarin temelsiz ilimsiz kuralsiz haksiz hukuksuzlugu araligindaydi, akil fikir vicdan duygu süsünce sanat yol yordamlariyla kurulu donatili insanlik degerleri, kainatin hareketliligi ve EVRiM-DEVRiM ihtiyac gerek ve sürecleri.
    Bu yüzden Tolstoy öyküsünde Ciftci Poham pisi pisine adi esamesi okunmayanin kuru gürültüsüyle cesetlesirken,acaci kivanci sevinci müjdesi, haberi, duyurusu, bildirisi bir damlanin bütün yasm sevinci irmaklarini yükünde tasiyabilmenin coskisunu son nefesine kadar kosarak bekleyen hayata duyurdugu yerde ölüme teslim olan habercinin Maraton Savasi`nin dönüsü, binyillar ötesinden hale her dört yilda bir kutlanan günümüz insanligina kutlu miras olarak kaldi.
    Sermaye`nin ( Anamal kapitalciliginin sürekli arti deger yaratarak azmis kudurmus istahina her yolu mübah kilip herkesi ve her seyi kendine özel sahiplenme doyumsuzluguyla örgütlenen otoritenin) yasamda vazgecilmez kurulum dengesi olan iyiyle kötü arasindaki ZITLARIN BiRLiGi `ni emegin hakki ve hukukunu gözetmeyerek toplumsal hayatin her yerini özel mülkiyetlendigi hirsina, kanaatsizligine, ihtirasina, gösterisine, ihtisamina,azametine, hükmüne, konforuna, lüksüne, israfina, kapatmasina, imtiyazina, sultasina ve üstün seckinlik keyfiyetine isgal edip el koydugu karsi duruslu tepkisel itirazi olmayan TEKELCi kundakcilikta düzene bagli partiler sendikalar yahut bütün sivil toplum örgütleri piyasayi tezgahlayan PATRONTANRILARIN filitredigi kontrollü denetimine veya isaret fisegine göre tipki diger medya moda magazin gibi arac gereclerden hic farki olmayarak görünüp kaybolan programli kuklalardan baska evrimsel yapilanmasini ordan iliskilenmeyen EMEK -SERMAYE celiskisine dair hic bir etkinlik ve varlik gösteremezler. Bu yüzden Soguk Savas yillari boyunca ulus öznesi eksik RUS EKiM DEVRiMi`nin Ikinci Dünya Savasi sonrasinda bölüsülmüs dünyaya yapay sürüklenmeleriyle de olsa götürdügü Ekonomik temelli cözümlemeler ve sosyallesmeler sayesinde issizlik, ilim, barinma, egitim, sipor, saglik, ulasim…gibilerde toplumlarin asiri stoklasmanin önlendigi ve yüksek kazanc gütmeyen cogu parasiz sosyal icerikli hizmetlerden yararandilar. Ve bu yüzden Kapitalist Bati Almanya, Dogu Almanya`nin her uygulamasina o yillarda INSANI ÖNCELEYEN, yani Sermaye`ye karsi üretilen degerleri mümkün oldukca EMEKCILERIYLE paylasabilen sendikal talepleri duyuyor dinliyor ve sosyal haklarda yaristigi Dogu Almanya`ya siyasi pirim vermemek icin ondan kopyaladigi hayati gereksinimlere karsilik veriyordu. Bugünün NEO-LIBERAL DIKTATORYASI`ndysa sendikalarin bilimin sanatin egitimin ulasimin iletisimin partilerin ve yediden yetmise tükettigi her seyin kulu klesi halini almis etkisiz tepkisiz topyekün toplumun artik cevrim carkini sadece SERMAYE OTORiTERLERI´nin kosullayip belirledigi ahmak avutanlik vitrinciliginden baska hic bir islevi ve icerigi yoktur. Bu yüzden soguk savas yillarinda verilmis olan bütün haklar ve kazanimlar TORBA YASALARI yaklasimli dayatmalarla EMEK-SERMAYE celiskisinde Emekciler adina hic bir karsi duruslu toplumsal itirazin yasanmadigi sürü bagisikliligi uyumuyla ( hitler diktadtoryasinda oldugu gibi ) hepsi geri alinmaktadir. Tüm Avrupa basta olmak üzere bütün Dünya`da Almanya pilot Projesinde kendine özgün küresel ölcekli yagma yikim ve sömürü yapilanmasini kopyalamaktadir. ( Scholz`un yakin Türkiye Ziyareti, yeni Kürt Acilimi dahil buraya ilgili ve iliskindir)
    Merkezine ULUS KiMLiGiNI koymadigi sebebiyle Rus Ekim Devrimi ve ardil uydulari tarih sürecleri boyunca toplumlariyla özgünlesmeyi ( özdesmeyi) bulusamadigi tikali kanallarda soyut, yabanci, igreti, yüzeyse, sembolik, sabloncu ceperlerde tutunamayip, Emek Sermaye Celiskisi`nden kaynakli Endüstri caginin en temel sorunlarina odaklanilmis insanligin en temel hakli iddasini ayaklar altina düsürerek kendi kendini imha yoluna gitti. Oysa Rus Ekim Devrimi`ne ilham kaynakligi eden Fransiz Devrimi, idda ettigi her baslikta halen mevcut ve günceldir cünkü evrimini aydinlanma cagiyla gelistirip büyüterek ULUS blincini esasa alan kök ve esaslar üzerine konuslanip her alanda biriken sorunlarini toplumun kendinden bilip inandigi aidiyetlilikle olusumunu tepkimesini ve devinimini gerceklestirdi.

    Burdan bakacak olursak TÜRKLER´in bütün tarih boyunca her zaman bir evrimsel gelismis evrelerden gecmis büyümüs olgunlasmis ve cagina erismis akil fikir bilgi beceri cesaret yigitlik mertlik dürüstlük sorumlu liyakatli öngörülü etkin saygin sevecen adil ve DEVRiMCi degerler toplaminda ATATÜRK ´ü olmustur. Kültegin-Bilge Kaan`larin cagina göre toplumunun üstün cikarlarina ( ulusu merkeze koyan ) devrimciligiyle, Orhun Yazitlari`ndaki tembih telkin ve kutlu bildirimler, Aatürk`ün Genclige Hitabesinin dikili taslara binyillar sürec evrim ve gelisimleriyle süzümlenen kesintisizlige yazilmis kisa özetidir. Bu bakimdan Emek Sermaye celiskisinde Sinifsal catismalari esas alan, fakat ulusu olmayan Rus Devrimi ve ardillari uygulandiklari toplumlarca bizzat üstlerinde tasiyamadiklari yabancilasmayla yikip yok ederlerken, sevgili Atatürk`ün „ muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur“ ön ve son sözüyle, toplumunda özdesen, ULUS`u ve Ulus bilici olan ölmez eskimezlerdeki, degeri, gerekliligi, hayatiligi, önemi ve anlami- KÜRESELCi istila bölme parcalama ve sömürme vampirlerinin Türkiye en basta olmak üzere tüm dünyayi kendilerine yikim yagma mülkü etme projeleri güncelinde- günden güne daha da artarak bize kalmis vazgecilmezligin kutlu mirasi ve kutsal sevincidir. Buradaki „ muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur „ özdeyisiyse hic bir sovenlik yahut üstünlük taslayan bagnazligin kurak ve soyut sloganist parolasi degil, METE` ( OGUZ ) den kendisine ( Atatürk) kadar EVRiMLESEREK gelen tarihi birikimlerin Türk ULUS kimliginde varolan bütün degerleriyle her zaman her dönemde sorumlu duyarli ilgili liyakatli hosgörülü merhametli akilli becerikli cesaretli dogru dürüst adil samimi gercekci onurlu dengeli güvenilir inanilir saygin bilgin hakki hukuka danisan ATATÜRK`leri oldugunu duyurup bildiren rehberligin siaridir. Bu toplumunun akli fikri kalbinde yediden yetmise kadar her yil katlayarak büyüyen saygida minnette onun yol göstericiligi rehberligi ictenligi sevgisi yakinligi ve kardesligi carpar cirpinir. Yasarken Feodal Yapilarin bütün gerici bagnaz ve adaletsiz pay dagiliminin ivedilikle cözümlenmesi, hizli sanayilesme, planli programli yerli üretimi önceleyen ve devletcilik halkciligi önceleyen ekonomik kalkinma, cagdas ilim bilim sanat egitim ulasima dair yarisi bitmis yarisi gelecek nesillerin tamamlanmasina birakilmis Alti Oklu Cumhuriyet ilkelerinin devrimleri yüz yil sonra bütün geri dönüstürme ihanet ve ihmallerine ragmen sürüp gitmektedir. Cünkü Ulus`unu merkeze koyan, Emek- Sermaye celiskisinde Emegin hakkini insanlik hakki düzeyinde her zaman hic bir zümre imtiyazina kul köle etmeksizin öncelikleyen; ve daha kendi yasarken „ Adalet Mülkün temeli „ noktasinda „ Haimiyet Kayitsiz Sartsiz Milletindir „ cagdasligin ve cogulculugun devrimcisi oldugu sebebiyle, O´nu , kurdugu Cumhuriyet`i ve Devrimleri`ni kendinden bilen Türk Toplumu, ülkenin her yerinde bagrina basarak he her yil Anitkabir`ine tesekkür ve minnet ziyaretini bulusup kucaklasmakta.

    Seyfi Karaca…………..Kasim / 24

  • tımarhane duvarı

    29.11.2024 - 16:46


    TAMTAKIR SOYUTLAŞMALARA

    Pisiko sosyolojinin bütün hastalıklı ve sorunlu kişilik sicil karakter kimya oluşum gelişim ve davranış bozukluğunun bütün toplamına kök saldığı sebebiyle, kalıplaşmış ve kronikleşmiş sadistliğin kibirli, baskıcı, üstenci, ayrıştırıcı, küçümseyici, dışlayıcı, aşağılayıcı, sömürücü, ezici, acımasız , bencil bağnazlığı yükseğinden aşağılayıp küçümsediklerini her türlü insanlık dışı ölüm zulümlere reva gören kendini herkese dayatma ve ilahlaştırma sapıklığının en bilineni Hitler Faşizmi’nden kaçarak kurtulanlardan iki şanslı şahsiyetti Einstayn Albert ve Çaplin Çarli.
    Takip eden barış yılları ( soğuk savaş yılları demek daha doğrusu sanırım) içinde ilk defa karşı karşıya geldiklerinde Einstayn Çarli Çaplin ’ e :
    - “ sana hayranlık duymamak ne mümkün, yaptığın sanatın gücüyle tek kelimelik hiç konuşmuyorsun ama bütün dünya insanları seni anlıyor ve yalansız yapmacıksız tüm samimiyetiyle gülümsüyor. “
    Caplin’ se Einstayn’ a aynı nezakette ve üslupta :
    -“ asıl hayranlık duyulması gereken sensin, yaptığın işten mesleğe ehil olanlar dışında hiç kimse hiç bir şey anlamıyor ama, tüm dünya insanı seni en az benim kadar biliyor tanıyor ve saygı duyuyor” demiş.
    Eğitimli liyakatli bilgili duyarlı ilgili samimi adil sorumlu vicdanlı akıl fikir ilim irfan ve KÜLTÜR sahibi olmanın onuru ve gururudur bu kıssadan hisse. Benim yakınlığım Einstayn’ ın Atom bombası gibi bir belayı kendinden sonraki yüz yıllara kıyameti tetikleyecek okan; ve sömürücü işgalcilerin baskı tehdit saldırı sataşma ve kendiliğinden teslim olmalara boyun eğdirme kozu olarak cellatlık mirası bırakmış olduğu sebebiyle Çarli Çaplin olsa da, durumu değeri hiç değişmeyen olgudur, akıl fikir ilim onur bilgi beceri liyakat vicdan hukuk kültür özgürlük saygınlık barış ve nice değerlere dayanarak ortak yaşamı ayrınsız imtiyazsız ve kayırmasız birlikte ve herkes adına sürdürülebilirliğin huzuruna güvenine ve.mutluluğuna zahmet edip katkı sunması.
    Ne ki…
    Hayatını özüne bütünleştirmeden veya her merakta keşifte öze dönmeden özgürlüğü ve özgüveni asla mümkün değildir insanın .
    Özgürlük saygınlık dil kültür barış sevgi onur adalet özveri cesaret kültür ilgi iletişim dayanışma doğruluk vicdan sorumluluk düşüncesi dürüstlüğü paylaşma ve aidiyet duygusuyla hiç kimsenin özeli ve tekelinde olmadığı gibi, Türklük de kimsenin şahsi menfaat malı ve istismar mülkiyeti değildir.
    Tüm besleyen büyüten değerleriyle birlikte deneyimli ve liyakatliliğin aşkı ve tutkusuyla değişen dönüşen koşulların hiç bir fırıldaklığına gevşeyip soytarılaşmadan her şartta her yerde kendisiyle özdeşmiş yaşanan kutlu kişiliğini ve karakterini yüklenip yaşayanındır.
    Ne ki…
    Necip fazılla Nazım hikmet aralığını Agora meyhaneciler gibisi ve benzerlerinin doldurup donattığına..
    Gitti Tarkan geldi Tan Taşcı yoğunluğu arabesk hesabından, sallanıp savruluyor tüm toplum bir baştan bir başa Bop nizamında kalıba girip duraraktan..
    Nitekim kendini tanıtım ortamlarının kurgulu dekorlu ortalamalarından biri olan Armağan Çağlayan Magazinciliği’ ne verdiği mülakatta Tarkan eş benzeri Tan Taşcı” acı çekmek güzel bir şeydir, olan bulan tadını çıkararak yaşasın’ diyerek zaten piyasası bol tüketilene arabesk avazı çağıranlığın (her yapay zeka karışımlı kargodan müzik ve ses boyayarak) kaynağı yapan insan ve toplum modeli formatlamakta.
    Olumsuzluklardan ve ayarsızlıklardan geçinmenin yolunu her karışımdan mezelenip mayalanarak bulan; ve varla yok arası sıkışmışlıkta sürekli hiç kimsesizliğin provasını yaparak asosyalleşmenin bütün sorunlar karmaşasına ve çıkışı olmayan kavşağına dağılıp bozularak yabancılaştıkları birbirine yapılıp saldırganlaşan şimdiki dünya ve insan tipi, böyle fabrikasından yapılmışlığıyla işleyip çalışıyor artık.
    Ne ki…
    Insan zehri zorbalığı sapıklığı talanı tecavüzü pasağı sahtekarlığı ihaneti istismarı fırıldaklığı dönekliği ve kiriyle alışılmış kanıksanmışlığa bozulup berbat olan yeryüzü hayatını, yine insan kiri pasağıyla temizlemenin mundarını molozunu kendi üstünde kalan suç vebal cüret cürüm ve sabıkasıyla malumun işletme yeri ve cinayet mahali oldu ve öldü, ( sataşanıyla saldıranıyla satışa getirilmişliğin tetiklenen yığınlaşmasından oluk oluk birbirinin irinli mikroplulu bulaşmalarına boşalıp akışarak ) tıklım tıklım dünya dolusu İnsanlık.
    Mikroplaşmalarla çoğaltılan ilişip bulaşmaların irin ve iltihaplarını tüketime sunan..
    Sağlıkta huzurda kimyada ve yapısal özelliklerde Bünye ile uyuşmazlığı sebebiyle her türlü milroplaşmalardan virüslenerek işgal ve sızma girişiminin üst düzeylerinde çeperlenen gerçek dışı aldatıcı fıyalardan bölünmüş parçalar halinde insanlığı ülkeleri ve kimlikten inanca toplumsal bağı olan birlikteliğe odaklanmış her türlü tahribat yoğunluğu ( madde bağımlısı ve malzeme taşıyıcılarının alet olup taşaroncukuk yaptığıyla) yıkımları beraberinde getirir .
    Yalnızlık yokluk çaresizlik ve hiçlik duygusu yüklenip bastırınca hiç bir işe yaramamak korkularına kapılıp sarılarak ağır komalık ve kendine dahi sözü saygınlığı kabul görmeyen ( ilgisi itibarı geçmeyen)korsan eylemciliğin
    Karanlığın köşe kenarlarından yakılan cılız ışıkların kendi boşluğundan başka hiç bir yere çıkışı olmadığı ve ulaşamadığı Yaşam alanının veya çember çarkının içi dışı neresi olursa olsun, hep yalnızlığa misafir veya kalabalıklara sürgün, mutsuzluğun kül rengi giysisi gibi kurak gülümseyişlerinin çehresi ve çeperi tuzu acısı fazlaca kaçmış tatsızlıklarla kendi yarım yamalık tamtakır kumaşlarına benzeyen
    Kafayı kişiliği sarhoşa çekmeye, hacize yollamaya, mahruma sökmeye, fesatlaşmaya bozmaya, enetileşmeye kavlatmaya, kuşkulara takmaya ve mizahlaşmalara gevşetmeye giden zikzak boşluklarında, dolanan dönen insan biçimli gerilimli kıvrımlar gibi, kim neyin niçin müptelası ve müşterisi olduğunu dahi ve hatta, neyi niçin olduğunu ve öldüğünü kesinlikle bilememektedir…
    Hayatın kapladığı çukurundan zirvesine püskürüp fışkıran yol harç eziyet ve mahkeme masrafları dahil, kendini ancak tümüyle nizaha veya suskunluğa vererek sakinliğini huzurunu rızasını ve korku kaygı endişe şartına bağlı dipsiz uçurumlarda hayat sürebilmeye yıkım dengesini bulabiliyor herkes…
    Bir insanın değer kıymet ve karakter ölçüsü, sahiplilik mülkü hırsı ihtişamı şatafatı görkemi ünü şöhreti ünvanı markası veya ayrıcalıklı imtiyazlı etiketiyle özdeşen ve örtüşen madde veya malzemelerle ilgili alakalı değildir. İşine gelenin veya şartlanmış ön proğramlı kalıpsal formatlara uyup uymadığı sebebiyle herkes tarafından büyük bir hayranlıkla ilahlaştırılarak üstünlük övgüleriyle takdir edilenin itibar saygı ve kabul görmesi yahut itici kahredici öfke kin nefret lanet okuyan linç girişimleriyle dışlanıp reddedilmesi, çelişkilerin sürüklediği kayıplarda insanlığını bulamamanın kendine özgün ve saygın hak hukuk vicdan ahlak sevgi adalet duygu düşünce kültür sanatlarla yoğrulmuş beslenmiş büyümüş donanımlı kişilik değeriyle uzaktan yakından ilgisi samimiyeti yakınlığı gerçekliği ve alakası yokluğun sebebindendir.
    Toplum içinde onurlu duyarlı ilişkili ve liyakatli ( hiç bir şahsi çıkarını önceleyici yapmacık ve sahtekarlığa kaçmaksızın ) birey olup; ve asla yüzeysel iğreti ve yapay çeperlerde durumun getirisine göre davranış ve duruş sergileyen kopukluğa idareliğe aidiyetsizliğe kaypaklık edip kibirli ihtiraslı görgüsüzlük ve gösteriş böbürlenmelerine gitmeksizin , mutluluk paydasını ortak yaşam değerleri ve birikimleri paylaşımından çıkarmaya emeği sorumluluğu katkısı tutkusu ve kıvancı olanındır bir insanın değerli olup olmadığıyla ilgili alakalı kişilik ve karakter gösterge kıstası.
    Ne ki…
    Aşk sanatından doğan insanlığı sevgi saygı ilgi yakınlık hoşgörü tolerans duygusu davranışı kararlılığı duruşunda nice karşılıklı kabule ve değerbilirliklere çoğaltıp büyütmenin sınırsız kaynağı , yorulmayan özverisi, tükenmez inancı gayreti çabası serveti olan ilkesel duyarlılığıyla, konuşan, danışan, düşünen, anlaşamasa bile anlayan zenginliğin muhatap aldığı değerliliktir, her insanım diyende deneyimli birikimliliğe dair kazanılmış olması ve mevcut bulunması .
    Olmadığı içindir kendine özgür kişilikli kimlikli ve kazanımlı özgün değerlerden yoksun aciz ezik mahrum ve aidiyet sicili kayıp, günümüz magazin ve tüketim piyasası bağımlısı tek tipliliğinin akıl fikir duygu düşünce lilim sanat dil kültür harici imrendiği adandığı ve tapındığı hayranlık profillerinden yapay zeka taklitçiliği yaparak, yutkunduğu kuruntu artıklarıyla beslenen yozlaşmış kokuşmuş çürümüşlüğün güdümlüsü ve her sorununa alışmış kanıksamış giymiş kuşanmış insan maskeli ve sürekli her şeye kusursuzluk mükemmelciliğine hayatını kaybetmiş fakat üstün başarılara mutlu pozu kesen formatlanmış kişiliksizliklerin kukla piyesçiliğini şıllıklaşıp dangalaklaşan ; her türlü çıkar gözetmeciliğini çirkefleşmekte ölümüne birbiriyle kapışıp azan kuduran ve yarışan fakat bütün kötülükleri iyilik güzellik süsü olarak içindeki bütün pşslşkleriyle beraber ortak yaşam çarşısına kusup boşaltan ; şekli şimali dondurulmuş cerrahi kostümler içinde cesetleşmiş fakat sağlıklı görünümlüğe hem rezil hem de soytarı; hücre hücre ayrışmış özgürlüğe müşteri fakat uzaklaşmış ara soğukluklarda kendine ait olmayan yabancılaşmaların mutsuzluk, susmuşluk, sapkınlık ve şiddet diliyle konuşup saldırganlaşmasının olağan ve sıradan sayılması kimsenin ( herkesi tek kalemde eşitleyen küresel esir pazarı kıyamettinde konuşması düşünmesi anlaması duruşu davranışıyla uyuşup benzeştiği paraya şöhrete ve güç gösterisine endeksli alım satım toptancılığının mülkiyet merkezlerine haciz ) yadırgadığı mal malzeme ve madde beyanından başka bir şey değildir artık insanlık.

    Seyfi Karaca….. Kasım/24

Toplam 325 mesaj bulundu