Kimi hayal kimi üryan….
Topragindan türemedikce her yasam belirtisi sararip solup özden itibardan inanirligini güvenirligini samimiyetini sagligini varligini dirligini direncini donanimini dayanikliligini aslini neslini degerini düzenini sogula ...
tımarhane duvarı
06.02.2025 - 15:46….
KORSAN FECAAT
….
Misir, Cin ve pe cok uygarliklar henüz kundakta sarili emeklemelerde toy, tekil, ilkel, örgütlü donanimliliga yokken, yani sosyal siyasal ekonomik baglamlarla hamurunu mayasini bütün sorunlari karsilayabilme yetenegine dair toplumsal dönüm dolasimlarin soru cevap kismina gecmemisligiyle sosyal iliskileri düzenleyen üretim paylasim ve altyapida organize belirgin donanimliliga yetiskin degilken; MEZOPOTAMYA topluluklari topragin halini yorup dilinden konusan her türlü ekim sürüm bicme ve toplayip paylasma ilim ve ilkelerini biriktirirken, agaclardan pulluk yapiyor, topraktan kerpic kariyor, camur alasimlarindan kap kacak tandir ocak pisirip firinlayarak su testisinden tut ki, cira kandiline, tursu pekmez ve sarap küpüne, gövec canagina kadar hayatin soru cevap kismindaki bütün ihtiyaclarini üreyüp cogaldiklari nüfus oraninda karsilayarak yasamsal dönüm devranlara sunuyordu.
Kisacasi:..
Herkesin kendi liyakatli bilgin hünerli özel yetenegine göre uzmanlasarak kurumsallasmayi saglayan Mesleklerle beraber stoklama, istifleme, biriktirme ve her felaket günlerinin kitlik kiranlarina karsi fazladan üretim, TICARETI tetikledi ve gelistirdi. Yasadigi bilinmezin sinir ötesine cikarak hem koordinatlari bilinen dünya ve ötesi kesfedilirken, karanligi gösteren fenerler, fenerleri yakan ve soguklri kovan enerji kaynaklari, haritasi adresi ve güzergahi bilindik yollar, yolculuk sirasi konaklama yerleri, pusulalar, arac gerecler, ecza ürünleri ve firtinanan denisz deryalarin ve ucsuz bucaksiz sonsuzlugun bilinmeyenlerine saglam okulcu ögretici sistemler, hayat cesitliligi gemiler yapildi günlük hayatin satisina sunuldu.
Yüksek getiri hirsi her türlü güc zehirlenmesiyle beraber günden güne hem dünyanin hem de insanligin sonunu getirmeye dair bütün ahlaki ve hukuksal kurallari kendi cikarina göre yapip bozarak uygarliklarin ortak yasama iliskin tüm deger amac ve birikimlerini tersine cevirerek, modernlestikce ilkellesen ; yapici olmaktan ziyade her türlü yikimi ve yagmayi kalici hale getiren acimasizligi, doyumsuzlugu, ruhsuzlugu, saldirganligi, mahluklasmayi, bencilligi, ceghaleti , kapaliligi, körlügü, kizil kiyametlerle tahvilleyerek susmus sinmis ve sönmüs insanliga ölümcül küresel capli vahset siddet büyüklügünde darbeler indirmektedir. Bu böylece sürüp gide devrile bugünlere cark eden korsan fecaat cevrimidir ki..
Asagidaki siir burayi özetleyen kissadan hisse özetidir :
…
KORSAN FECAAT
…
Ömrü varına
Mutuna
Umuduna
Huzuruna
Hevesine hissine hayaline mutluluğuna ve sevincine bulaşmadık boyalı zehirli katkı maddesi kalmayan
Hayatın,
Karma karışıklığına ilişik, ayıp suç günahlara dolaşık bulaşık
Akla karayı,
Ubbusundan gubbusunu farkedip seçmeksizin saatte seksen kilometre esen sosyal kasırgada ve izdiham fırtınasında
İntiharcı İnzivadaki fitnesinden fecaatini ayırıp seçip gözetmeksizin
Maksatta meramda kendini eksik düşük yitik ezik ve değersiz seviyelerin tiksintiyle bakarak yadırgayan yabancısı gören
Dünya dolusu tıklım tıklım tüketim bağımlılığına köleleştirilmiş yığın yığınak İnsanlar
Yüz gerdirmeye
Kırışık zımparalatmaya
Saç sakal sıfırlamaya yahut ektirmeye
Kalça baldır göğüs surat alın meme büyütmeye küçültmeye
Saç sakal sıfırlamaya yahut ektirmeye
Kokuşmadık yeri kalmamış
Cılkı çıkmış, insanlığı tedavülden kalkmış, bir porselen soğukluğu plastik vakumlaşmaya
Yabancılaştıkça azgınlık ve sapkınlık artıran beğenilip takdir görme tezgahındaki yerini almak için
Bırakılmış boşlukları dolduran halim harap, bahtım kara, günüm yarınım darmaduman çukurunun
Vasıtalarına biner binmez mezarcıya gassala ve musallacıya süslenmiş taranmış
On numara ruhsuz cesetleşmelerle onarım bakım işlerine meşgulken yani cümle cihan insanlık
Alaska ayazı
Sibirya soğu
Yoksuz yalnızlıklara
Kin tohumları saçarak nefret cinnet savaş kan revan kusan kızgın karmaşalara, teftiş ziyaretine çıkmış
Silsile felaketlere
Durduraksız bozgunlara
Kasıp kavurucu çatışmalara ve çöl sahrasına homurdanıp haykıran bağırtılarla
Paketlendiniz,
Kargo tulumba kaçışınız çıkışınız yok şartsız koşulsuz bize teslimsiniz,
Bizden başka gidecek duracak dönecek yeriniz düzeniniz dünyanız seçeneğiniz yok gibisinin hortlak profilinden
Her şekil yayılmacı kapitalist emperyalist azgın sapkınlıkların soygun sömürü vurgun soygun ve işgal patron profili isi
Trumph ve işgal fiil faaliyet ortakları ağzını yüzünü eğip bükerek kompeteyşen diyor
Futturufeyşen diyor
Kominikeyşen diyor
Cart diyor curt diyor,
Panamaya Kanadaya Meksikaya Görenlanda Danimarkaya Çine Maçine teker teker
Tüm dünyayı sorguya çekip tapusuna mülküne el koyan vahşet dehşet çalıştırıp işletme formülüyle
Hacize ve hizaya çekeceğine felaket başlıklı sataşmalar sallayıp harami köpüleri kusarak
Ayıpmış
Ahlaksızlıkmış
Yasakmış
Yazıkmış
Haydutlukmuş
İnsanlık dışıymış tüm bunlardan bana ne size ne kime ne diyor , kaçacak kurtulacak yeriniz mi var diyor
Paketlendiniz,
Sırası gelen ruhsatlı ruhsatsız toplu ölümlere takiptesiniz, tüccarı olduğumuz bize mal ve mülk oldunuz diyor
Bakın bakın, elimde Yusrael kalemi var diyor, önümde de hepi topu masa kadar dünya toprağı
Guraba garibandır diyor,
İsrail markalı kalemi kendi keyfine bırakacağım, dilediği coğrafyalardan hayatını yerini yurdunu boşaltması için
Oralarda yerleşik oturanların hayatına hükmüne son verip
Nerden nereyi diler beğenirse haritası kendine dar gelen israil’ e,
Ötekilerin kendilerini sürgün sefillere toplayıp boşaltması için tepesine binip, başına çökmeye kıyamet yağdıracağım
Hizadan çıkanı sırayı bozanı fena ateşleyip kül duman yapacağım diyor
Hortlak yırtınmalardan kozmik kapitalist ve emperyal kabuğunu yarıp fışkırarak
Kendi kendinin anonsunu yayınlayıp mezarcıya kendini beğendirme derdine düşmüş insanlık ölümüne satışa çıkarıyor
Korsan fecaate patron başkan
Trumph
Ve küresel ölçeklieşkiya terane
Seyfi Karaca…. Şubat/ 25
tımarhane duvarı
06.02.2025 - 15:44tımarhane duvarı
05.02.2025 - 17:36…
KİTAPTAN KİTABA 3
…
Özetle…: Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç Emanet güzergahlarda ödünç yollarda idarelik odalarda ve evlerde hayata tutunabilmenin güç belalarıyla zahmetten tasadan endişeden ve bilhassa sonsuz sınırsız ve sonu gelmeyen kontrolsüz istek heves arzu hayal dilek merak bağlamında kendi kendine üstün baskın gelme dürtülerini kışkırtıp kamçılayarak hırs gayret ve çabalarla zar zor…
İnsanlar genelde bulmak istediklerini merak edip arar sorarlar ve çoğu zaman arayıp sorarlarken hiç ummadıkları yaşamın sihirli hikmetinde olan sırlı gizli saklı bilinmezleri keşfederler.
Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç kimi emanet güzergahlarda kimi sarpa yollarda kimi ödünç akıl fikir teselli tembih ve öğünlerde idarelik odalarda, geçici mevsimlerde, akıp giden aylar yıllar senelercesinde ve dünyasını oyalanıp avunulan meşakkatlerde sokaklarda eşyalarda evlerde yoksulda varsılda yoğun kalabalıkta ıssızda yalnızda hayal meyal ömür sürüncemeninde zar zor….ama bugüne kadar olup bitenler ve doğup ölenler, hep sayesinde beslenip barınarak daim devamlılığını akılla fikirle ilgiyle emekle bilgiyle sevgiyle bilinçle kararlılıkla liyakatle ve sorumlulukla yükünü taşıdıkları yaşamı sevk ve idare etmeye topraktan aldığını bozup berbat etmeden yeniden toprağa ekip biçerek, sevincin huzurun muttun duygunun düşüncenin kanaatin ilkenin kuralın aidiyetin dirayetin iradesi ve kıvancıyla süregelen onur itibar ve kıvancın ürünüydü insan ve hayat.
Fakat bugün toprağın damarına karışmadık hiç bir zehir zıkkımı zerrece zarar ziyan etmeyerek toprağın kimyasında topraktan başka her türlü ölüm zulüm kimyasallarının kök salıp canına okuduğu gibi, topraktan olup biten ve ölüsünü toprağa teslim eden insanın da içinde yüzünde dışında sayesinde ruhunda hayalinde ve hayat sürüncemeninde ve bütün yaşam dolaşımında ( benim işim görülsün de başkası sürünsün ölsün düz mantıklı mahluklaşmalarla menfaat ayrıcalık ve çıkar önceliğini kutsayarak sırf mülkten maldan paradan gösterişten servetten konuşan, sanata edebiyata vicdana saygınlığa ve ortak yaşam değerlerine hiç bir merakı ve meramı kalmamış olanlarıyla) toprağa ödeşmişliğin gereği insandan başka her şekil kimyasal, mutsuzluk, cinnet, cinayet, hastalık, hormon, alışkanlık, kibir, fitne, bağımlılık, sapkınlık, doyumsuzluk, şiddet, yetersizlik, hukuksuzluk, bencillik, algılama, hırlama, küçümseme, dışlama, zorbalık, saldırganlık, tahammülsüzlük, zalimlik vardır ve mevcuttur.
Artık tüm bağışıklık direnç idrak irade etki ve yetkilerini yöneten ve yönlendiren piyasa dayatmalarına teslim etmiş kullanışlı eşyadan farsız, hastalık hamamlı , tüketim deneği, ayrışma ve çatışmalar kulu kölesi ve ecza deposudur, global soygun vurgun talan sömürü acımasızlığının kıskaç tabutunda doğup ölen insanın içinde dışında insandan başka her türlü felaket mevcutlu güncel ve aktüel fabrikasyon NUMUNE.
Hem zaten Katalonya’ ya Selam yazmalarında idealleri roman süresince tanıklık ettiği hizip çatışmalarının bütün ayrıntılarıyla( eski polisiye meslek alışkanlığıyla ) özel görevlendirilmişlik (çünkü o sıralar Almanya ile İkinci Dünya Savaşı hazırlığında olurken her türlü karşıt ittifaklaşmayı yerinde kırmak için ve özel vizesi ve bilgisi dışında Orwell’ in İspanya’ ya sorunsuz sıkıntısız gidiş dönüşü asla mümkün olmayan ingiltere tarafından ) raportörü gibi her günü ve olayları kayıt altına aldığı İspanya İç Savaşı günlüğünün hemen ertesi sonrasında idealleri uğruna savaşmanın anlamsızlığına dair bütün hayal ve düş kırıklığını cebine koyarak İngiltere’ ye geri döndükten sonra, topyekün Kapitalist Patronluğun tam da tüm beklentilerini harfiyen karşılayan ve neredeyse soygun sömürücülerin ortak Lawrence figürü olarak Sovyet Stalinist’ liğin zaafiyetleri üzerine kurgulu Hayvanlar Çifliği’ ni yazıp kapış kapış tüketilen Global piyasaya sürdü , Georg Orwell markalı edebiyatı insansızlaştıran ve insanı her şeyden mahrum ilgisiz kayıtsız muhtaç mecbur ve murdar her buyrulan dayatmaları tüketmeye tutsak insan tipini yaratma ( Dosteyevski’ lerin sosyal çelişki tıkanıklık ve çatışmaları en somut yaklaşımlarla şablonsuz gözlemleyip dertlendiği toplumcu ve insancıllığının tam tersine) kopukluğuna izole eden JAMES JOYCE gibilerin resmiyet kazandığı devamlılığını işaret eden sürsaltanat.
Hayvanlar Çitliği’yle aynı yıllarda kurgulanarak rafa dizilip tezgaha konan Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali, iyi niyetin nasıl kendine karşı ihtiyat ahlak vicdan had hudut tanımayan iş yeri Hamdi bey müdürlü amir memur takımı, evdeki Cihat, Vedat, Nurten, Nurettin, Ferhunde, Necla, Mihriye hanım diye giden baldız bacanak kayın biraderler akraba hısım evcek efradı, kendi öz çocukları ve hatta herkesi memnun etme işçiliğinde hiç hata kusur işlememek adına kendisiyle birlikte ölüp üzlen karısı tarafından da ister istemez kötüye kullanma çullanışını bütün sağlıklı ve saygınlık ilişkileri kopmuş sönmüş monoton anlamsız amaçsız ve arada kalan ilişkisiz iletişimsiz bütün boşlukları soğuk mesafelerin doldurup kapattığı sessiz suskun sinik sönük hımbıl ve pısırıklığın kabuğuna çekilmişliğinde artık kanıksadığı ezilmişliğe karşı hiç bir hamle atak direnç tepki itiraz gayret ve cabalarda bulunmayarak sineye çeke çeke horlanan hiçe sayılan dışlanan çıkar dünyası çağının aykırısı ve hatta hasta günlerinde dahi ( birbiriyle hiç bir ilgisi bağı ve saygısı olmayan yabancılaşmış kilitli kısıt döngüde ötekilere ters düşmesin, ayıp olmasın, kaba durmasın, günah kaçmasın adına her yükün altına girmesi sanki zorunlu mecburiyetmiş gibi görünen ) adamdan ve insandan sayılmayarak kendinden daima herkes için hiç yadırganmadan aşırı fedakarlık beklenen alışılmış kanıksanmış ezici aşağılayıcı ve acımasız rutin taşıyıcısı Raif Efendisi,nin bu boğulmuş bunalmış tüm yaşam kanalları ve itibar yolları tıkanmışlık tutsaklığındaki ( sayfa 35 ‘ ler ve sonrasında yoğun olarak anlatıldığı) hiç kimse tarafından anlaşılmayanlarıyla horlanmışlığını haklı görüp kabullenen kayıt dışılığı gündelik yaşam sermayesi edinmiş ( Anlaşılmadığı için önemsenmeyen yalnızlığı küçümsenmeyi ve dışlanmayı hoş görüyle içselleştirdiği kendine özel seçkinlik olarak benimseyen ) tek hücreli izolasyondan kaçışın çıkış yolu, sürekli güvenlik sığınağı, kaytarma bahanesi, nefes alma huzuru , tutunabilme kaynağı ve avuntu sevinci vesilesine, derme çatma memur masasındaki çekmecede saklı eskilerden -yaşanmış toplamından- kalan Kürk Mantolu Maria Puder hatıralıklarıdır.
Bütün ihtimallere dahil ve dayalı Memur Günlüğü’ nün harcayıp tükettikleri arasından seçilip ayıklanan özetle, her bir muammalı metânetli işin hikmeti aslı esası sırrı gizemi, mesai sahibiyle ihtiyarlamış çekmecedeki , singer marka burgulu bıçağın yanındaki eskş püskü defterde yazılı ve saklıdır çünkü …
Ve bundan sonrası tıpkı köpek Azorka’ yı reddettiği kızı yerine koyarak bir daha ölünceye kadar yakınından ve yanından ayırmadığının peşinden gittiği ve köpeğin öldüğü aynı gün içinde sefil sürgün soğuklar arasında ölen ihtiyar adamın sürükleyici hikayesini kovalayan Dostoyevski ‘ nin Ezilenler’ nin ( ölen ihtiyarlar ardında kalanlardan) benzelen hissi kurgusu ve sezgisi hakimdir Kürk Mantolu Madonna’ sında, öykü sahibinin öldüğü yerden sürüklenip sökülenleri defterden söküp romanlaştıran anlatımıyla Sabahattin Ali’ nin.
Kendi evinde ve hayatında asalaklığa çökmüş çöreklenmiş hiç kimseye saygısızlık kabalık etmemeye ve hiç kimseyi üzüp incitmeden her istediğini yerine getirmeye kendini alıştırarak feda etmiş adamış kul köleliğin Raif Efendisi, içselleştirdiği tek düze sıradanlıktan sürekli sırrı kendinde saklı teselliye tutunarak avunmakta tüm yaşama sevincini saklayan; bir zamanlar Almanya serüvenli özgeçmişiyle Sabahattin Ali’ nin hantal bürokrasi çarkından ve kimi memur yıllıklarından gözlemlediklerini yazdıklarının içine katan kendisinden koparılmış alıntılar toplamı gibidir Kürk Mantolu Madonna. Ordaki sırlı çekmeceden dışarı çıkarak Almanya’ larda geçen yıllar sırasında doğurduktan sonra ölen Ressam Puder’ den olan Raşf efendi’ nin saklı gizli bilinmez sırrı ve kızı, sürükleyen hikayedeki saklı tıpkı Dosteyevski’ nin Ezilenler’ indeki sefil sürünmeler sırasında ölen annesinden geriye kalan Nelly’ nin bilinmeyen babası olsn Prens uyarlaması gibidir.
Dostoyevski’ nin Yeraltından Notlar’ ı roman tarz ve türünden ziyade her kelimesini edebi değirmenlerde titizlikle öğütüp eleyip işleyen ve dokuyan cümlelerin kıvrak zeka gücüne dayalı akıl fikir felsefe ve en çokta insan ruhunun bedensel varlığıyla ilgili kendi aralarındaki gizemli belirgin bilinen ve bilinmeyen bütün çarpık çelişki ve anlaşmaz uyuşmazlarından derinlemesine dalarak özet tembihler ve dolaylı sözler çıkardığı ; Kafka’ nın Aforizmaları’ na benzer insana , topluma ve dünyaya dair haller durumlardır.
Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali’ de öykünen hikayeden çok roman boyunca ondan ( Dostoyevski’ den) her romanında olduğu gibi bakınıp edinerek kişilerin yeraltında ( insanın iç dünyasındakileri ) toplanmış tıkanmışlıklarını her satırda dışa vurma edebiyatını Misal, Sayfa 42 43 ve kitabın baştan sona tümünde Ankara Keçiören’ini anlatırken ve gizemli davranışlarını anlayıp bilmek ve tanımak istediği ( yataklarda kendini alıp götürecek ölümü beklemekten başka hiç kimsesi olmayan sefilliğe hastayken bile onun derdiyle değil, sadece ve ölünce evin gelir giderini kendini yok etme pahasına tedarik edip sağlayan uysal hamalından olacakları kaygısıyla evdeki asalakları tarafından yoğun bakımı ciddiye alınıp önemsenen) Raif Efendi’ yi sokaklardan okumak için gece vakti ıssız kurak kimsesiz insan uçuran kuvvetli rüzgar soğuğunda karanlığa karışmışlığı anlatırken, her betimleme soyutlama merak sorgulama bilme izah tasvir kurgu duygu söz merak ve düşünce zincirleri bağlamında en belirgin bir şekilde Dostoyevski etkisine rastlıyor ve okuyor gibidir insan ) ve psiko analizini yapmış yönetmiş bir bakıma.
Seyfi Karaca…. Ocak/25
tımarhane duvarı
05.02.2025 - 17:36tımarhane duvarı
01.02.2025 - 16:24..
KİTAPTAN KİTABA 2
…
Sonsuz bucaksız kabul edilen evrende her kişi kendincelerinden iradesi imkanı azmi gücü kararlılığı inancı gayreti hüneri sorumluluğu aklı fikri vicdanı cesareti özgürlüğü nispetinde yaşadığı ve yaşatabildiği dünya ortam genişliği huzuru güvenliği ve mutluluğu kadardır .
Şöyle ki..
Tıka basa yaşadığın odalar çevreler alanlar ve ortamlar dar baskın boğucu ufak bölük pörçük ve küçükse, kendi hayat genişliğin, düşünce ufkun, rahatlık güvencen, mutluluk kaynağın ve hayal dünyan da o kadar donuk tutuk bozuk köhne yıkık yorgun bulanık karışık ve berbattır ‘ … diyor veya demeye getiriyor Ezilenler’in daha ilk satırlarında Dostoyevski.
Bence de , okuduğunuz kitap, dinlediğiniz müzik, dinleyerek içselleştirip konuştuğunuz söz yazı sohbet muhabbet eğer akıcı ve çekici dille örülü kuruluysa sizi istediği gibi dilediği yere yola ilişkiye ortama yere götürür gösterir veya göstermek istemediğini sizden saklar ve yönetir.
Bağımlılıkları uğruna özünü itibarını kendini toplumunu ve dünyasını kaybedip yitirdikçe boğulduğu asosyal toksin tortuları dibine çöken kayıtsız kifayetsize külüstür istifi ve sarhoşluk üretenlerin piyasa sermayesi haline gelip, yaşama sevincinin efor heyecan haz his duygu çaba gayret sezgi emek irade düşünce bilinç özgürlük özgüven akıl fikirliliğini öldürerek her kahır yüklü dertlenmeye ve köhne ağlamaklı pısırıklığa sinmiş SIZMIŞ ve sönmüş dürtülerin içgüdüsel kapılmışlık SARHOŞLUĞUYLA, beyin, dalak, mide, böbrek, akciğer, karaciğer derken bütün beden bünyesini ölgün ruhuyla birlikte iflasa sürükleyen düşkünlük ve ZAVALLILIK müptelası ve içki rakı gibi her türlü uyuşturanların yan mezecisi olmuş ve kendi hayatına boş vermişlerin ister erkeği olsun isterse kadını, çarmıh ipine bağlanılıp asıldıkça iyilik güzellik meleği yahut kutsanmış totemi değil, sizi kendi canına kıyan zıkkımlanmanın ve felaket müştericiliğinin ta kendisi yapacaktır…
Ezici yorucu yükünü taşımaktan daha önce hiç farkına varmadıkları hayatın değer kıymet kaynak servet ve sermayesine çıkardıkları isyanla ( çiftliklerdeki haydut harami insan sultasına karşı Bremen Mızıkacılarını öykünerek ) niyet edilmiş sona kavuşunca düzeni dengeyi şaşıranların bütünün işbirlikçi çıkar ortağı ve dalkavuklarıyla birlikte adım adım başlangıç amaç ilke erek hayal hedef ve ideallerinden uzaklaşarak karşı çıktıkları eskinin ve hatta eskisinden de beterin eşitsiz zorba zulüm keyfi ayrıcalıklı külüstür bozuk baskıcı yapısına topyekün geri dönüşüm içeriğiyle..
İşin nihai amaç erek sonunda her insanların kurduğu ve kurumsallaştırdığı bütün bozuk yanlış suç ve kötü olan şeylerin geri dönüşünü sağlayarak kurdukları yaptıkları ve kotardıkları özgürleşmeyi parsel parsel yıkan ve yıktıkça tüm kötülüklerini taklit ettikleriyle insanlaşan; kendi alt tabakadının üstünde her türlü baskıyı soysuzluğu denetleyip yöneten üst ve üstlerin bütün duyarlı adil ortaklık ilkelerini yok ederek kendi keyfiyet hakimiyetçiliğini dayatanların geçmişin kokuşmuş çürümüş her türlü insanlık dışılığıyla aynılaşmasında biter kendine son verir kitap. En ezcemlesiyse 148. Sayfada çıkar ilişkisi ortak olanların alt tabakalarının azalan taleplerinden ve yaşam hakkından uzlaşıp anlaştıklarına dair özettir GEORG ORWELL’in her türlü üst yapı otoritesine karşı Troçki Anarşizmi’ ni savunduğu ve her şeyi maddi çıkara sürekli paradan konuşan ve insanı en acımasız sorgusuz itirazsız sömürülere uyumlu kurbanlar halinde ölüm zulum çileleştiğine önemsizleştirmeyi eşyalaştırarak dilediği gibi ezen ve bozan Kapitalist Dünya’ nın iştahını karşı blokta birbiriyle çekişip hizipleşmelerine kabarttığı, Stalin sovyet rusyasına kafadan muhalifliğin Dünya Toplumlarını yapma ve yönlendirme anatomisidir Hayvanlar Çifliği.
Orwell İspanya İç Savaşı’ na da birlikte dünya anarşist gönüllü milisleri olarak katıldığı ve Hayvanlar Çifliği’ ni birlikte kotardıkları ilk karsını hastalığında ölüme terkederek karakter kişilikte sözde savunduğu insanlık incilerine dair hiç bir iler tutar tarafı olmayan kişiliksizliği ve asalaklığıyla tarihe geçmiştir.
Her romancının bilindiği gerçeğiyle her kurguda öyküledikleri şahsiyetlerde üstlendikleri rollere göre azar çoğar kendilerinden serpiştirilmiş karakteristik özellikleri vardır . Her kötü olan karakterin her işlediği takındığı ve konuştuğu davranış bozukluklarıyla kendilerini ayıklayıp arındırırken, iyi olandaysa kendilerine akıl fikir yol bilgi beceri merhamet vicdan sorumluluk duygu ve düşünce arayışlarının irade sahipliliğini ve karşılığını bulurlar Suç ve Ceza’ da Raskalnikov’ un zorba katı pinti duygusuz kuralcı babasının ölümüne kendini SUÇLU bulan Dostoyevski’ nin ta kendisidir.
Karamazov Kardeşlerde’ de herşeye müdahil muhalif asi ve her şeye kayıtsız kardeşler arasında yarı yarıya karışımlı bütün çalkantılı hayattı Ruhanilikle yuyup yıkadıkça dinginleşen Alyoşadır.
Ezilenler” deyse hem romanı yazan , hem öyküsünü yazdığı her karakter içinde yaşayan, Sengrsiz tutarsız Alyoşa da, safkan ve dünya yüzü görmemiş Nataşa, da, çok görmüş gezmiş Natali de, kötülüğğn müşterisi Prens ve Çar eksenline çöreklenmiç soylular zümresi de ve hele hele Nely, nin yaşadığı travmalardan sonra yakalandığı SARA Hastalığı , sefaleti, çilesi ve İlmenev’ le aynı inatkarlığa sahip kızını ölse bile affetmeyen dedesi de Dostoyevski’ den serpiştirilmiş izler ve şifreler taşır.
Bilhassa ücretli kölelerin hakla haksızlık çelişki ve kavram derinliğini kanattığı yere insanlığın yüce erdemliliğinin kayıtsız kalmayarak ortak fayda yaratına bilhassa sanat edebiyat bilim gibiler yanında Ondokuzuncu Yüzyıl tomancı ve şairleri en bereketli ve etkileyici eserlerini tüm samimiyetleriyle insan değerleri önceliğine emeklerini esirgemeksizin kendilerini dahil ederek işledi ve sundu.
Bugünse her şey paranın ölçüm tartımlarıyla şeklini ve tedavülünü alarak, zorbalığın hiç bir ilim bilim edebiyat sanat sağlık sihhat huzur mutluluk akıl fikir değerini umursamayan güç gösteriş ihtilam servet furyasını tapınaklaştıran dönüm dolaşım tedavülünde tüm insanlığı esir alan Patronluğun en tanınmış rol model siması Donald Trump gibilerin yeni kıtalar ve ülkelere dilediği gibi çökmeye hazırlanırken, dünyanın her yerinde toplumsal idare sevk tayin talan ve hükmüne insanlığın öldüğüne dair her işlemi tamamen ve kökten bitirmek için son darbeyi Elon Mask psiko manyak robot fetişizminin ve parasal küresel çevrim çarkıyla dünya çapında toplu intihar tezgahına konuldu.
Seyfi Karaca. …. Ocak /25
tımarhane duvarı
01.02.2025 - 16:23tımarhane duvarı
31.01.2025 - 18:37…
KİTAPTAN KİTABA
…
Dostoyevski, sadece yazdıklarını Roman’ la sınırlayan soyut yüzeysel kurgu yahut öyküsel anlatımların dönüm dolaşımlarında kalmayarak kendi çağını ve kendinden sonraki yüzyılları yüklenip taşıyan toplumcu ivmelere yakından bakan derin analizler, yerinde tespitler, samimi sorgulamalar ve felsefi yorumlar getiren edebi eserlere her yazdığına kendi hayatından somut kesitler harmanlayıp kattıklarına yürek ve kalem yorarak kendinden sonrakilere halen de klavuzluk eden insanlık ailesindendir.
1860’ larda etkilendiği Sosyalist harekette aktif rol alınca Sibirya Sürgünlüğü yaşar ve oradan döndükten sonra zaten sadist derecede baba otoritesinin henüz kişilik şekillenmesinde derin bozukluklar bırakarak hayatını alt üst eden baskın yaralarını ve kabuklarını kıramadığı için yazdığı toplumsal çıkmazları her romanında olduğu gibi alttan alta kilise muhafazakarlığına umutlandırır. Ezilenler’ deki her türlü insanlık dışı yollarla lüks ve ihtişamlı ayrıcalıklığın ganimet kovalayan acımasız Prens’ ler zümresine karşın, İhtiyar ilmenev, sokakların tüm acımasızlığına terkedilmiş sara hastası öksüz Nely, baba oterştedine tutsak iradesiz tutarsız kaypak dengesiz Alyoşa, Alyoşa’ ya taparcasına tutkun Nataşa işlenir anlatılırken, yazdığı İnsancıklar romanını henüz yayınlamış Dostoyevski, Ezilenler’ de Prens’ i babasının zırva figürü olarak anlattığı ve İhtiyar İlmenev’ in karısını da annesi olarak kurguladığı her karakterin bizzat kendisidir.
İyimser insanlar karşısındakini en ufak iyi halini hep abartılı övgüyle yüceltme derecesinde - hele ki başkalarının uğradığı felaketlerde hep kendini suçlayan takıntı travmasıyla- büyütüp olumlayan yaklaşımdan dolayı sürekli zarar ziyana uğrayan hayal kırıklıklarının şiddetini ve çilekeşliğini ağır travmalarla atlatmak zorunda kalırlar. Veya yabancı kuytularda, yadırgatan yoran üzen yıpratan yitik sefil köşelerde sonsuz ezikliğe kendilerini adayıp mahkum ederler.
Bu yüzden Marks ‘ insanların - kötüye daha meyilli olduğunu es geçip göz ardı ederek- ekonomik sorunlarının üstesinden geldikten sonra sınıfsız sömürüsüz bilimi kutsatan ortak ürettiğini ortakça adil ve eşitçe paylaşma ilkeli komin çıkar ilişkili topluma eriştiği zaman, başgösterencek olan doğa ile sorun. ve çelişkilerine odaklanacağını dillendirmiş.
Bugünse istisnasız küresel global ölçeklere hapsedilmiş tüm yeryüzünün ekonomik alanda değil Marks’ ın öngördüğü sorunların içinden çıkılmayana derinleşmesiyle diyalektiğin gereği dayanılmaz çürümüşlerden depreşerek eşit dengeli duyarlı ve adil paylaşımlara açmaz ve sorunlarını çözümlemiş olması, tam tersi, her türlü ilkelliği korkuyu karanlığı ve çağ dışılığı dayatan zorbalık -gericilik hükmüyle tarihin en sorunlu çekişkili haksız hukuksuz soygun sömürüleri yaşatılmakta. Bilimsellikse yedeğinde sanatı edebiyatı ve bütün iletişim tıpkı diğer aygıt alet ve aracılar gibi toplumları daha gönüllü alışmış uyuşmuş ve kabullenmiş müsaitliliğe yapma baskılama uydurma yönlendirme yönetme ve yağmalamada etkin tetikçilik suikastçıları olarak kullanılmakta.
Edebi ve felsefi derinlik, duygu düşüncelerin kapsadığı ve görünene görünmeyen yerden bakabilme inceliği zerafeti aklı fikri özgürlüğü özgüveni duyarlılığı ve olanların ilmi sanatıdır. Tersiyse fayda ve çıkar ilişkisine odaklı basit sıradan pratik adi hiç bir özelliği farkı ve özgünlüğü olmayan birbirinin - bağlayan ilişki kalıplarının tutsağı ve hastalıklı dürtü güdümlüsü kalabalıklarının - benzerlerinin işi gücüdür.
Önyargılarından, dogmalardan ve ilkelliklerden kendini kurtaramamış, soyut kavramlar olarak- pratikte hiç bir payı katılımı etkisi ve paydası olmayıp - erdemliliği ve fazileti kutsayanlar özde ve gerçekte kendi bencilliklerine taparlar. Karşılığı ve gerçekliği olmayan istismara dayalı ve laftan foyadan ibaret ( kendi hırs saplantı şehvet tutku kapris yarış tamah mevki makam servet şöhret düşkünlük eğilimlerinden başka hiç bir ereği ideali amacı kıvancı sevinci olmayan) fazilet erdemlilik bilginlik saygınlık gösterisiyse, sureti haktan görünmenin cimri bağnaz kibirli bencilliğini artırıp çoğaltan sahtekarlık müessesiciliğidir.
Bu yüzden görgüsüzlükte ihtişamda hırsta zırvalıkta zorbalıkta ve gösterişte had hukuk sınır ahlak sorumluluk tanımayarak bolca israf ettikleri ( yoksulların sefaletini dahi onlara kendilerini oyaladıklarının lütfu gibi görerek, ortak yaşama hakkından ve değerlerinden sorunsuz itirazsız yağmalayıp gasp ettikleri) her şeyde doğuştan ilahi kudret tarafından özel seçildiklerine inanarak yaşadıkları her türlü rezilliği masum meşru haktan ve hatta her sorumluluğunu yerine getiren vazifeden ve ibadetten sayarlar.
Sayfa 270-71’lerde ‘ ben ruh derinliği sanat etkinliği bilmez adi bir adamım , rahatım keyfim konforum yerinde oldukça ayrıcalıklı sınıfın iğrenç kof ve çarpık ilişki bozukluklarını ve evet efendimciliğini asla bırakmayarak hayvani iç gıcıklayıcı dürtülerim kamçılayıp kırbaçlayınca onu tatmin edip doyurmaktan zevk almaya bakarım. Ve biz kainatın kuruluşundan beri hep hep varız dünya batacak ve hayat bitecek olsa bile biz en kötü şartlarda dahi bir çıkar yol bulur , bizi ezilen sömürülenlerden ayrıcalıklı kılan seçkinlikte üste çıkarız. Fazilet erdemlilik saçmalığıyla günü dünyayı zıkkım zehir etme işini hayatı pahasına siyanür içmeye meraklı ilgili meraklı akıl fikir düşünüp yoran salaklarına bırakırım’ diyor, romanına kendini gerçekliğini de katarak giriştiği diyalog kesitinde derin yaşam toplum ve dünya ilişkilerini (her kitabında olduğu gibi ) Ezilenler’ de de Dosteyevski’ nin eşsiz anlatımıyla Seçkin zümrenin Prens’ i .
Katalonya’ ya Selam romanını 1938’ de gönüllü katıldığı İspanya İç Savaşı” ından ( 1936) sonra yazan Georg Orwell’ ( kendisi Hint kökenli olup, sömürgelerde gizli polisiye işlerinde görev almış fakat ordaki acımasızlıklara tanık olduktan sonra etkilendiği sosyalistliğe meyil sarıp istifasını vererek yaklaşan Hitler- Mussolini Faşizmine ortaklık edecek olan Franko” yu bastırabilmek için Anarşist blok safında için gönüllü olarak katıldığı Kesintisiz Devrim sloganlı daha sonra Bolivya dağlarında hayatını kaybeden Che Guara ‘ nın da aynı Troçkistvari hayal ve heveslerle umduğunu bulamayan hayal kırıklığına uğradığı Küba’ yı terkettiği gibi, savaşta maceracılıktan sonra) inandığı bütün sosyal ve toplumsal derinlikli değerlere yabancılaşarak İngiltere” ye geri döner ve tüm Avrupa toplumları en başta olmak üzere hayali denenmiş olan bir ütopya’ nın( sosyalizmin ) alttan alta karşıtlığını yapam ve bugünkü her saniye milyar dolarlarca servet dolaşımına mal mülk sahibi ve insanlığın bitişini robotlaştıran hissedarlığın patron tanrıcılığını yapan Elon Mask toplumunun tohumlarını daha o günlerde köpürten Hayvanlar Çifliği’ ni yazdı.
Aynı yıllarda ise ( 1943) Türkiye’ nin yerli Tolstoyu diye adlandırılan Yaşar Kemal’ in ince Memet’ serisi henüz Embriyo bile değildi ve Sabahattin Ali, yurtdışı hatırasını çekmecede saklayan, tüm sevip inandıkları tarafından hayatın kapı dışına konmuş monoton ve tekdüze memur hayatının kurbanı hayli İhtiyar Raif Efendi ‘ yi öyküleyen Kürk Mantolu Madonna’ yı yazıp yayınlamıştı.
Her duygusal yakınlaşmalar aklı fikri bilgiyi özgürlüğü iradeyi mayasında harmanlamadığı sürece değişken ve geçicidir. Ana temelden birbiriyle hiç uyuşmayan karakteristik zıtlık ve ayrışmalarsa kalıcıdır, bu yüzden de yüzeysel bağlamda sağlanmış olan ilişki bozukluğunda sürekli sorun , açmaz, sıkıntı, dert, huzursuzluk ve çatışma yaşarlar.
Çelişkiler ve anlaşmazlıklar üzerine oturup kurulmanın temelinde yatan etkin sebepse, asıl kaybederek yenilmenin üç kuruşluk çıkarına yok diyemeyen alçaklığa düşkünleşmekle olan biten felakete sürüklenmek olduğu gerçekliği ve Erdemli duyarlı hassas sorumlu bilgili ilgili kararlı iradeli yüce duygular uğruna kaybedilen her şeyin ise yenilmekten değil, tam tersine insanlığını kazanan büyüklüğün onur kaynağı, güvenilirlik saygınlığı, doğru dürüstlük ilmi, kişilikli karakter bilinci, akıl fikir dayanağı, onurlu itibarlı paylaşım ve iletişim akışkanlığı, akıllı ilgili bilinçli sorumluluk yükümlülüğü ve cesareti, özgüvenli ve güvenilirlilik saygınlığı, özgürlük ve özgür irade duyarlılığı , vicdan muhasebesi, mutluluk paydaşlığı ve toplumsal aidiyet kıvancı olduğu gerçekliğindedir.
Insanın kendini güç bela susturup bastırabildiği kadarından sonrasına dayanamayıp, aç ve susuzluğunu çektiği sevgi ilgi yakınlık saygı güven özgürlük ve mutluluk yoksunluğu sancısılarıyla boğan üzen örseleyenlerden kapıldığı hıçkırıklarla ağlamaya bırakması, dolmuş yığılmış olan bütün birikintilerin dışa vurma ihtiyaç ve gereksinimler karşılığı ve sakinliğini buluncaya kadar kendine azap yükü olan tıkanmışlığın ( hisli duygulu ve dokunaklı histeri çalkantısı ve buhran tetiklemesiyle daha fazlasına katlanamayıp uç veren patlayan yerinden) içini döküp boşaltma bedelindedir.
Seyfi Karaca…. Ocak /25
tımarhane duvarı
31.01.2025 - 18:37tımarhane duvarı
22.01.2025 - 18:42…
ZİLPAYDOS
….
Bir Lafontaine tuali
Arpa suyundan bozma kafa bulmalara küflü naralar kütürdeten bahaneden birahanelere
Zürafa giyinmiş merkep
Lisanslı meyhanesinde kurt iken çakallaşan uğultu ve hırıltılarla
Gizli sınıf başkanını aranıyor gibi zilpaydossss
Ala kargaya
Kara kargaya
Kızıl doğana
Timsah ejderhaya
Süpersonik atmacaya
Kenar köşeli örümceklere
Kara sineklere
Yeşillenmiş kurbağalara
Aynet meymenet bukalemonlara
Tek kelimeden ibaret tropikal papağan
Seyfi Karaca… Ocak /25
tımarhane duvarı
22.01.2025 - 18:41tımarhane duvarı
11.01.2025 - 17:26…
DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
….
Elbetteki gün nerdeyse ister kum saatiyle, ister gölge adimlariyla, ister kule, ister duyar yahut kol zuhur zaman ölcerleriyle, her saniyesi süreli ömre yazili ve kayitli olan asirlar da ordadir, asirlarin nabzini tutan dakka da ordadir.
Bu yüzden zamanin haritasini arayan her seyden evvel kendine varip kim oldugunu veya olmadigini bulmaliydi. Dünyayi arayansa yüzlesebilecegi onur haysiyet vicdan özgürlük cesaret emek zahmetten dogan hakkin hukukun huzuruna varip askin sevginin hic bir seyle takasi olmayan kutsal ve saygin divanina kurulmaliydi. Sesini arayan sazin sözün muhabbet meramina ilgi alaka merak ve meyil salmali ve duymaliydi. Yüzünü arayan alin terinden kazanilan mutluluga itibar etmeliydi. Günesi arayan yesermis caglaya, sararmis yapraga, daga, ormana , denize, ekine, bostanlara, koylara kiylara, mevsimlere ve kuslara bakarak acinin müsterisi, kahrin belanin kinin fesatligin fitnenin nefretinsiddetin zorbaligin ezikligin cürümüslügün agidin yozlasmanin kötülügün saldirganligin pisikomanyakligin bencilligin ve kaderi köhnesi degismez mutsuzluklarin müptelasi olmaksizin bütün hirs ve ihtiraslarindan kendini arindirarak iyiligin barisin özgürlügün istikrari karsilikli gücveni dünyayi coktan bulmus olaliydi ….
Ey hakki ödenmez aklim sevincim utkum kivancim sevgili kalbim, güzel ülkem ve biricik ömrüm, benimle yordugunuz ve yoruldugunuz ve kilavuzlugunuzla taniklik ettigim ve yasadigim sevinci tarifsiz her iyilik güzellige sonsuz tesekkürlerimle.
Seyfi Karaca….Ocak / 25
tımarhane duvarı
09.01.2025 - 12:36…
MÜMKÜN MERTEBEDE SAYGINLIĞA HAKKA HUKUKA HUZURA ve İNSANA DAİR 2
….
Aristoteles salt ve soyut “ yağmur yağıyorsa hava bulutludur” gibi mantık önermeleriyle var olan bir şeyin hiç bir zaman değişmeyeceğinin DOGMA’ larını savunur. Ona göre ideal insan ve erdemli topluma ulaşmak için üst yapının yani idealar topluluğunun (ruhlar aleminin) belirlediği değişmez kurallara uymaktan geçer. Bu yüzden bir şey doğuştan ne ise sonsuza kadar odur. Yaşamsal ilişkileri belirlenede üst yapı ( idealizmin sultası ) yani hisler istekler arzular duygular dürtüler duyumlar beklentiler belirleyicidir. Bireyler olgular olaylar toplumlar varlıklar ve sonsuz evren kesin durağan donuk ve sabit değişmez kaideler üzerine kuruludur. Her şey ideal gerçeklerin soyut yansımasıdır ve oradan yönetilen bizim sınırlı hayatımız ve algılama gücümüz asla idealar katına ( ruhlar aleminin kaynağına ) ulaşıp erişmeye yetmez. Bu sebeple doğuştan varlıklı ve zengin hep hali vakti değişmez zengindir, değişmez kaderiyle fakirse hep fakir. Zümreciliği savunur ve her türlü soygunu vurgunu adaletsizliği sömürüyü hiyerarşiyi doğası gereğince olağan sayar. Her türlü çağ dışılığı yöneten yapan ve yönlendiren dogmaları dayatan sabit fikirli ARİSTOKRASi kavramı özü aslı esasıyla buradan gelmektedir .
Hegel Diyalektiği’yse ‘ nesnel yaşamı belirleyen duygu düşüncelerimiz olmasına rağmen her şey değilir ve dönüşür’ diyerek Aritoteles soyut mantıklı ideal dogmacılığına kafa tutar.
Feuerbach ise düşüncelerimizi, yani üst nicel yapıyo belirleyen ve besleyen etkenin nesnel somut ve nitel varlıklar ve olaylar olduğunu, yani manayı anlamlandıran şeyin Maddesel somut gerçeklikler olduğunu savunur.
Diyalektik Materyalizm’se Hegel’in diyalektik kuramıyla Feuerbach’ın Materyalizm felsefi düşüncesini birleştirerek yaşamın duygunun düşüncenin belirleyici etkeninde çıkar ve üretim ilişkisinin belirleyici olduğu, emek sermaye çatışması ve çelişkisiyle belirlenen bu ilişkide hiç bir şeyin durağan sabit doğma olmadığını, sebep sonuç arasında tüm olup bitenlere dair akıl fikir mantık deneyim ve gözlemlerle insanın toplumların sistemlerin yazgıların dayatmaların olguların ve okayların değişebilirliğini savunur. Bu yüzden Aristo@ nun sabit, ön yargılı peşin hükümlü hiç değişmez ve dogmacı idealist fikirliliğine karşı çıkarak üretim ilişkilerinin tüm hayatı ( yani duygu düşüncelerimizi Maddi somutluktan edindiğimiz huzuru refahı eğitimi sanatı gelişimi kalkınmayı da maddi çıkar ve fayda esasına dayakı ilişkilerimizin belirlediği ) belirlediğinin; ve maddi somut gerçekliğe dayalı bilimselliği esas aldıkça insan ufkunun ulaşılmaz erişilmez sonsuz sınırsız sanılan her şeyin bilşnmeyenlerine açıklayabileceğiyle beraber insanın evrene yabancılaşma duygusunu yenip özgüven artıracağını ve çıkarları hiç bir zaman uzlaşmayan sınıfsal çatışmada sömürenlere ve ezenlere karşı yaşam kavgasını verenlerin dayatılmış her türlü soygun sönürü kaderciliğini kökten değiştireceğini savunur.
Aristokrasinin değişmez tekdüze sabit durağan keyfiyetçi zümreci yobaz bağnaz hükümran ve buyurganlığına karşı sürekli hareket halindeki disiplin nya toplum ve evrensel dönüm dolaşım değişen durumlarının değişen tahliline aklı fikri bilgiyi deneyimi ve gözlemlemeyi danışarak sağlanan çıkarımın vazgeçilmez ilkesidir, insan toplum devlet olay olgu oluşum madde mana her etkiye karşı verilen tepki kadar, kapsamı içeriği özü esası ömrü direnci süresi dayanıklığı cürümü karşılığı tutarlılığı hayatı ağırlığı olduğu gerçekliğinin. Bu yüzden insanlık adına en büyük serveti ve sermayedi olan duygudan düşünceden ve özgür iradeden koparılarak topyekün ve bir daha kolay kolay iflah olmaza tüm dünya geneli yeni dünya düzeni dayatmasıyla ( türkiye seksenlerinde eş zamanlı oniki eylülce ) ahmaklaştırma işinde medya magazin marketçiliği soytarılarıyla fanatik düzeyde ilahlaştıran ilgiyle kendi hayatının somut gerçekliğini terketmenin ve bozulduğu sanal bataklıkta gün öldürerek itibarsızlığa çürümeye yozlaşmaya seviye toplumsuzlaştırıcı karakter ve kişilik alçaltmanın en kullanışlı zehir zemberek laboratuvar çalışması pazar edilip piyasaya sürüldü ve bu günlerin bütün yağma yıkımları dayatanların koşulsuz kayıtsız sorgulamadan kabullenen duygu düşünce ahlak fikir inanç bilgi cesaret ilim vicdan duyarlılık yoksunu çürüme ve çöküntü talan tarumarına gelindi.
Emek sermaye çelişkilerinden doğan üretim tüketim ilişkileriyle birlikte ve topyekün hayatı belirleyen vazgeçilmez etken olan üretenlerin hak ve hukukunu aramada ( eğitim gıda enerji barınma ulaşım iletişim barınma sağlık huzur güvenlik kültür sanat istihdam…) kendinden etkin yaşam mücadelesi önderliği beklenirken sadece salon süsü ve sefil yoksulluğu kalıcı ve seçkin güruhlar tarafından buyrulmuş kaderi değişmez sömürülere baskılara dayatmalara kurumsallaştırmanın ( insanlığı ucuz satışa getiren muhasebe dekoru işleviyle ) haline getirilen işbirlikçi sendikalar sayesinde tüm dünyaya eşzamanlı olarak Türkiye’ de de yeniden buyrulan dayatmaları kutsanmış kader olarak zorunlu tüketime sunan Aristotelesliğe dönüldü.
Onun içindir ki artık dürtü ve bağımlılıklarının esiri olarak kendilerine dolgulanan, buyrulan, aşılanan ve aktarılanların güdümlümlüsü ve kovalayıcısı olarak özendirildiği alışkanlıkları sorgusuz sualsiz DÜŞÜNMEDEN davranan önyargılı, peşin hükümlü ve içgüdüsel kaba taslakçılığın kendine yabancılaşmış ve dayatılanları tüketmekle mahkum kulluk köleliğe proğramlanmış piyasa deneği haline geldi insanlık.
Toplumsal dert sorun sıkıntı somut gerçekliğini hiçe sayan; sefil yoksul kalabalıkların yaşamsal hayatiliği olan her türlü itiraz tavır duruş tepki ve duyarlılığını bozuk düzen ayarına kurulu sandığın siyaseten adamlar ve kadınlarıysa, kaymağı kıyak seçkinler topluluğundaki yerini ve safını sağlama alarak bütün gerçekliklerden kopukluğun her takasa gelen milli irade temsil hakkına çökmüş çöreklenmiş vekillik vekâletini tıpkı vurguncular magazinciler medyacılar tarikatlar soyguncular talancılar sömürücüler talancılar yağmacılar kalpazanlar gibi ortak çıkar menfaat baz ve bağlamıyla tüm toplumu kendilerine alıştırıp benzettikleriyle herkes çıkar menfaatinin ortak ilişkisini gözetip kollamanın rezil rüsvasına kendine göre çıkar ortaklarını belirleyerek özendirildiği bağımlılıkların kulluk köleliğine tav talim ve teslim olarak hiç bir onur itibar denge ihtiyat sorumluluk vicdan ahlak duygu DÜŞÜNCE akıl fikir mantık sorgulama kişilik değer ve saygınlığı umursamamakta.
Seyfi Karaca…. Ocak/25
tımarhane duvarı
29.12.2024 - 17:47….
DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
…..
Baska zaman olunca horozlari da dinlemeliydi insan. Belki azgin sapkin bir devir gelir ve insani dünyaya, dünyayi sonsuza, sonsuzlugu bir saniyelik zaman birimleriyle cavan güne isiyan hayata ve bütün kaygi dert kederlerinden bozar berbat eder ihtimaliyle, nasil birlikte yasamanin sevincini, sorumlulugunu, onurunu, adaletini, özgürlügünü, hakkini, hukukunu, ahakini, sevgisini saygisini insandan insana ve hic kimseyi- ne günü yasayamak kiskacinda debelenmeye ne de gelecekten temelli yitik kayip veya kaygili mahrumiyet ( askeri ücrete mahrum muhtaclik kabusuyla ) azabinda can cekismeye hic kimseye - muhtac etmeyen ihtiyatta ve güvende tasiyip götürecegini yoran duyan gören gözeten kuran kollayan düzenleyen ve saglayan aklil fikir duygu düsüncelerle, huzuruyla ve teminatiyla yasadigi bütün agaclara baglara bostanliklara daglara derelere akar sulara saganak yagmurlara ve cümle ertafa gözü gibi bakmali; ve horozlarin ortak yasam senfonisini dinlemeliydi insan ki, üretemedigi iyilik güzelik saglik güven bilgi beceri onur cesaret huzur ve mutlulugun yerine azgin sapkinligin sicil seceresinde ne varsa oralarin hazirindan tüketen programli denetimli piyasa kulu kölesi olmadan evvela alemi beserde ihtiyatini ve gayretini gütmelidiki, dolasimdaki hayatina denk kayda deger ilmi kivanci sanati onuru degeri ve itibari olaydi günün güncenin.
Cünkü eger bugün durmasizin ardi arkasi kesilmez kara bulutlarla kaplanmis saganaksa yer gök toprak ve bulut, isigi kendinde gören inanan ve bilenindi aradigi günesin kalbindeki sicakliga yuvalanip isiklar icinde hayata ve insanliga dogacagina herkesin kendi payincasi ahir ve zahir zaman .
Ve kanatlarinin götürecegi kadardi ucabilmenin sevinciyle bütün uzakliklarin neresi oldugunu tasidigi dünya kadar hayatin yolunu sirrini yide güde, yasamayi göze alacak kadar kendini kesfe cikan kuslarin.
Sebebi malumaydi ki…ola ki yolunu yönünü yuvasini dingilini eksenini ayariini carkini cevrimini ve düzenini bozar yitirir de bir ihtimale diye zuhur zemberegine hileden yalandan talandan yanlistan dünyanin saati, insanin fitrati ve menfaatine düskünlere cikar cevrimli bozuk cürüklerle donanmis devran olmus haram zikkim zamane, zerre kadar bile olsa zehirlesmeye, kokusmaya, yozlasmaya, keyfiyete, bencillige, gericilige, cehalete, sapkinliga, kötülüge, kirlenmeye, kibire, ihtirasa, gösteris düskünlügüne ve güc zehirlenmesine bütün duyarliligini ve hassasiyetini sorumlu tutarak meydan ve firsat vermemeliydi toplumsal örgüde kendi akil fikir vicdan karakter kisilik ve aidiyet payinca her insan.
Cünkü yarin denen sonsuzluk, cocuklugun kendi kalbinde dogan günesin saf temiz yakin tanidik bildik samimi gercek simsicakligiyla her seye yalansiz ve filitresiz bakip gülümseyebilen; ve merak edip ilistigi her seyi hic bir ön yargi esaretiyle ertelemeden cürütmeden aksatmadan ve bozmadan gülümseyisine resmeden, cocuklugun hic bir istismara ihanete sapkinliga tacize ölüme zulume ugrama kaygisi ve korkusundan uzak cocuklugun seren serüpe hayalleri kadardi sonsuzlugu kendi dengine büyütecek olan insanlik ve yalan yanlisa kurulu ayarli kol saatlerinden ibaret degildi kusursuz iyilik güzelliklerle bezeli evren ve kendi masali kadar essiz benzersiz dünya zaman.
Nasil ki kar yagacagini haber eden cümle cihan bültenlerini ayaz söyler poyraz pervaneleri mesken meyhanda saz ile sakiye dönerek dehri dünyadan haberdar eder insani, yolun yarisini böyleceden varsin kuslar kertenkeleler tosbagalar ve nazli cicekler yürüsün götürsün, kalan yarisi zamani vebale koyar `“ dünya sevenler veli degildir, candan gecenlese deli degildir“ baglaminda sirra kadim soran bulan diyen ve bilenlere firar olmus cigliklarla, ask deminde arilarsa koklastigi ciceklerden bal eylesin ilmi kitabindan okuyan fermanla dünya ahireti ve deli doluyu.
O`nedenledir ki..:
Gercek YOKSUNLUK ve YOKSULLUK sebeplerden sonuclari doguran veya sonuclarin sebeplerinden kaynakli olusum ve gelisimlere es zamanli olarak kendini kayitsiz ilgisiz duyarsiz sabit durgun duragan kurak döngülerde kayittan ve sicilden düsürerek etkilesimde bulunan hic bir yasamsal dokunusa ve etkilesime tepki vermeyen veya vermekte kaliplasmis ezber kodlamalarin disinda akil fikir vicdan bilgi beceri cesaret atilganlik sorumluluk irade paylasim özgürlük birikim ve bildirimlerinde bulunamayan ; ve menfaat cikarina göre yasadigi hayatin ve insanligin bütün toplumsal hassasiyetini kendine uygun dürtülerin bagnazligiyla faturalayip fiyatlandiran RUHSUZLUGUN telef ve tenesir oldugu yerdir.
Bu yüzden MAL ve SERVET bildirimiyle zaten yasanan toplumsal hayatin yaridan fazlasinin( hatta tümüne yakini ) KAYIT DISI, kacat, carpik ve ortak yasamin temel diregi olan HAK HUKUK esasliliga ruhsuz duyarsiz kalarak, günden güne herkesin kendi menfaat ve cikar önceligini bütün degerler üstünde tutan zorbaliga artik hic kimsenin kendi ruhunu ve bedeninini sahiplenmedigi mmagazin moda reklam tüketim ve kozmetik sanayisinin yan ütrünü haline gelmis topyekün intihar girimsimli insanlik ölümündeki asosyal tabutlasmalarla hinca hinca azip kuduran kisir döngüde siddet kin nefret ayrisma bogusma satasma tehdit korku kabus gibilerle ve kokusmus cürümüslüklerle güvensizligin belirsizlikgin ve istikrarsizligin hüküm sürdügü egitimden, ayardan, düzenden, istikrardan, ilimden, saygidan, sevgiden, bilgiden, ulasimdan, beceriden, üretimden, kültürden ve sanattan ilgisini alakasini kesip güce söhrete gösterise ve ESYALASMA fetisizmine azar sapar ve tapinir kendi canina kiyan insanlik.
Hep maduriyet kostüm ve kisvesine örtünerek, sonsuz degisim dönüsümlerin kaypak ve kaygan zemininde bu yüzden tutunamayan insan degerliligi, GERCEKLIGINI yitirdigi bütün dünya cevre ve toplumsal iliskilr agindan kendini soyutlayarak kendi bildig ve buyurdugu yalan-yanlislarin ezilmis üzülmüs yasam kavgasiyla ve hayatini sürdürebilme kaygisiyla disidsen bogusan kalabaliklarin her türlü caresizligini günü ve gündemi degismez ayari düzeni vbozulmus soyut yüzeysel cansiz silik tek düze ve kisir döngülü hayatin serveti ve sermayesinden bilir ve inanir.
Oysa ortak yasamin ayrismaz hayati degerleridir ki, derdine sorununa acmazinia cözümsüzlügüne akil fikir kaygi gayret caba katilim emek zahmet duygu düsünce gibi bütün insani duyarliligini refleksini ve hisse payini katmadikca her yilbasi sadece duvarda asili takvim yapraklarindan yitrtilip atilarak artik tebrik kartlarinda bile olmayan gercek disiligin seneyi seneye devirdikce herseyin daha da cigirindan cikarak azgin sapkinliga müsteri ve meyilliligin sürdürülemez iliski bozukluklariyla herkesin herkese mesafe koydugu merhum ve muhterem takvim yapraklarindan baska bir sey degildir, programli paketli gösteris ve görgüsüzlüge esir tüketim cinnetindeki insan zaman.
Insan zenginliginin ve mutlulugunun en vazgecilmez kutsal kaynagi sorgulayarak deneyimlemek ve DÜSÜNEREK DAVRANMAK, adini FELSEFE diye yazdirip okutan insanligin kendisi kadar köklü ve ezeli mirasiydi. Felsefe ise Estetik, Etik ve MANTIK gibi birbirine dayanan , yaslanan ve yardimlasan üc ana alt yapi biriminden tesekküllüydü.
Mantik, Etik ( ahlak ) Estetik ( iyilikle kötülügün ayirdedilebilme ince ruhlulugu, duyarliligi, farkindaligi ve zerafeti ) olmazsa hersey degerler baskalasimiyla anlamsizlasiz söner kararir silinir kokusur cürür yozlasir ve sapkinligin kötülügü kutsadigi cikar önceligi bencillikleriyle yaratiklasan ruhsuz ilgisizlikte kendine kapanarak ( dis dünyada bi habere ) sonunu getirir. Estetik, etik, mantik ve sanat olmazsa her sapkinligini dogrulayan insan zivanadan yoldan cigrdan haktan hukuktan yoldan ilimden duyfgudan akildan vicdanda felsefeden bozulup cikarak her gün derdi sorunu cehaleti kültürsüzlügü saldirganligi korkuyu güvensizligi gecimsizligi siddeti yalnizligi kimsesizligi carpikligi ve nicelerini artiran ana sebebe kayitsiz ilgisiz kalarak „ ne kadar yoksul kalinirsa o kadar saglikli yasanir „ filan falanca gibilere ( ortam icabi geregince ) beyan ve bildirimlerde bulunur.
Seyfi Karaca………..Aralik / 24
tımarhane duvarı
21.12.2024 - 15:27….
HARMANSIZ BOSTANSIZ HORMONLASMALARA
….
„ Tarlada izi olmayanin harmanda yüzü olmazmis „ diyen bilen ve görenlerin, derin duygusu düsüncesi hayali hissi hevesi saygisi sorumlulugu ve felsefesiyle, aklin ve vicdanin ybirlikte yoruldugu emek kaygi gayet caba ilgi sorgu ve yüzlesbilme dengesiyle ayarini dengesini ve dönüm dolasim kaynagini bulan gözlemlerin zaman- zemin baglantisinda yasayarak kazandigi hayati degerdeki cikarimlarla yeryüzü khikayesini ve insanligi özetleyen kutsal bagisiklik ve zenginlik düzenegidir; tarlada izi yoksa bir insanin kendini hic bir katkisi ve katilimcilik payini olmadigi hayattan hic bir dilek, hayal, hisse, talep hakki ve mutluluk ölcü birimi de yoktur.
Harmansiz, bostansiz ve bahcesiz kimyasallarin ilimi bilimi akademiyi sanati edebiyati sözü dili yaziyi akli vicdani aidiyet duygusunu duyarliligi kullanim tedavülünden cikaran magazin kültürü seviyesinde kullanisli ahmak üretme noktasinda popülerlestirerek soyan sömürenlere kiralik arac gerec niteligi gördügü ölüm kalim araligidir artik dünya cevre doga tabiat inanc itibar hayat toplum ve insanlik.
Bundan dolayidir ki üretmeden tüketmeyi özendiren her türlü sanayilesme veya endüstrilesmeler, hep tüketim bagimlisi kulluk kölelik özendiren etüt, birim, kurum,donanim, yapi, kuruus, pilan, program ve üniteleriyle icinde ONURLU YASAMA dersi coktan bütün yozlasmis kokusmuslugunu kimyasal tezgaha koyan ve gelir dagilimi adaletsizligi yüzünden ÖLÜMÜNÜ bile zar zor kurtaran ve sürekli satin alma gücünün sefil yoksul kaabaliklar artirimiyla cehennemin dibine düstügü piyasa pazarciliginin reklam ürünü halini almis gidadan barinmaya, barinmadan giyime her sey insanlarin birbrini yiyerek siddetli bozgunlara mekik sardigi sefaletinden mutluluk payi cikarma operasyonculugunu harcar tüketir kulluk köleligiyle kaniksadigi tautlasmalara bagisiklilik saglamis olan insanlik.
Bu yüzden fabrikasindan henüz yeni cikmis gibi aciya mahkum, sefalete kul, gerilime ve siddete meyilli sürekli artis egiliminin dikey derinlere kök saldigi cogalmalar, topragini toplumunu izini yolunu kisiligini ailesini kendini dünyasini yurdunu ülkesini ve insanligini BÜYÜK KOPUSLARLA yitirdigi sonsuz bitimsiz kayiplarda biraktigi sosyal siyasal ekonomik felsef ve kültürel erozyonlara agitli türkülerin fosil cigligini donatan bosluk, aidiyeti ve hayati olmayan corakliga mihenk tasi görür niteliktedir.
Ve bu yüzden dünya nüfusunun artisi oraninda ölümüne kontrolünü kaybetmis hizlarda yarisarak artis gösteren - cogalan mutsuzluklar nefretler catismalar doyumsuzluklar savaslar silahlasmalar hastaliklar artik tersine hayret uyandiracak derecede olagan siradandir. Cözümler yerine istikrarsizligin her türlü kendi haline terkedilmisligini kotaran kuran ve programlayan kiralik katil sürüleriye yürütülen isgaller ve vekalet savaslari, sefaleti yoksullugu gericiligi hurafeyi zavalliligi ezikligi zorlugu kayitsizligi kuskuyu karamsarligi tükenmisligi caresizligi ve her türlü labaratuarda hususi üretilmis artan sorunlarla beraber tipki yapay insann bütün akil fikir vicdan gibi her bir degerler toplamini ve bagisiklik sistemini cürüge cikarmis hastaliklara care bulmaya hic bir ilgisi alakasi olmayanlarca ve tam tersine bagimliligini hic bir zaman özgürlestiremeyecekleri kendilerine tüketim müsterisi görüp bilenlerin köken kaynaklari, insanlarin yasama hakkina cöküp cöreklenerek zaafiyetlerini kedine soygun sömürü sermayesinden kiskirtir kamcilar ve kendilerini güvenceye alirlar .
Bu sebepledir ki ÖZGÜRLÜK, insanin orda asla kendini dislanmamis kücümsenmemis horlanmamis yadirgamayan ve yabanci hissetmeyen ve hic bir haksiz hukuksuzluga ugramadigi degerler toplamina ait hissetmesidir. Hal böyle olunca soru anahtarinin her zor bela kapiyi actigi `kendine inanarak` ve hic kimsenin dangalagi sayilmayan sevgi bagiyla yasama sevincine odaklanmis mutluluk cikarimini kendi emek ve katilimciligiyla kazandigi, kazandigi deger birikim ve zenginliklari hayatinin vazgecilmezleri olarak koruyup koladigi cesaretin sayginlik degeri birimi ; karsilikli güven özgüven duygususun ilimle egitimle özdesmis gelismis ve zenginlesmis olmasiyla ilgili alakalidir.
Bütün deger, birikim, hüküm, yaptirim ve yetkilerin tek elde toplanmasi sosyal siyasal ekonomik ve kültürel hayatin liyakati bilgisi becerisi olmayan ve gösteriste israfta hukuksuzlukta kanun nizam devlet ve toplum tanimayan KEYFiYET HÜKMÜNE tikanip kaldigi yerde büyük yikimlara talanlara yagmalara tecavüzlere tahriklere tehditlere baskilara vurgunlara ve soygunlara ve sömürülere ugrayarak her gün ilgisi ve iletisimi birbirinden kopan yozlasmalara kayitsizliklara duyarsizliklara ayrismalara catismalara kutuplasmalara umursamazliklara ve cürümelere terk edilen topyekün toplumsal hayat felce ugrar ve sogumalar ve uzaklasmalar yasanir.
Esit yurttaslik bilinciyle kazanilmis ortak hayatin olumlu olumsuz bütün sorumluluklarini ve haklarini paylasmayi bir türlü KABULE YANASMAYAN bu kisir ve kesat döngüde hirs yaris kibir gösteris siddet gerilim bunalim cinnetinde birbirine üstünlük taslamakla bütün enerjisini harcayan toplumsal bozgun, tükenmisligin bütün kodlayici degersizlik sucluluk ve bosvermislik lümpenligiyle iyiye ve güzele dair hic bir mutluluk paydasi, özgüven duygusu ve özgürlük kazanimi doyumu yahut kivanci saglayip üretemez. Bu yüzden de tipki hastasini kendine bulunmaz labaratuar denegi ve sömürü sanayisinin kendiliginden gönüllü müsterisi sayip bilen SAGLIK ENDÜSTRiSi gibi, hayatin her can damarina sinmis sirayet etmis yagma ve yikim pazar piyasasinin güdümlü bagimli tüketicisi olarak kurgulanip programlanan insan kalabaliklarinin esaret gündemi, tükettikce bagimlilik artiran siddetle nefretle yozlasmayla gericilikle yobazlikla cinnetle zorbalikla hurafelerle beslenyen ve bütün onurlu yasam hassasiyetini kendinden tiksiniresine yabancilastiran yol kol yöntem dizi magazin ve reklam afyonlari damarlardan kiskancliga, kuskuya, endiseye, zulüme, ölüme, kindarliga, bagnazliga, hasetlige, fesatliga, hunamliga, korkuya, karanliga, fitneye , yalnizlasmaya, cehalete, bilgisizlige, liyakatsizlige, ayrismaya egilir, bozulur, yönelir azar kudurur ve sapkinlasir.
Sayginligi ve sürdürülebilirligi insanlik degerleriyle bir ve bütün olan Sosyolojik, Biyolojik, Ekolojik ve Dogal dengelerle örgütlü ekonomi siyaset hak hukuk dil kültür egitim üretim ulasim iletisim gibi hayati vazgecilmezleri sag salim devamlilikla saglayip donatan yasamsal ilkenin vazgecilmez kanunu kaidesi ve kurali, hic kuskusuz toplumuyla kazanilmis olan tüm zenginlikleri hic bir üstün seckin kollamaci kayirmaci torpilci ayricalikli üstün haydut harami imtiyazliligina tekelletirmeksizin onurda ahlakta vicdanda duyguda düsüncede tasada sevincte herkese ayni duyarliligi ve yükümlülügü pay eden GELiR DAGILIMI ESITLiGiNi ve esit YURTTASLIK BiLiNCiNi önceleyip önemseyen toplumsal kurumlasmanin emegin karsiligini gözeten dönüm dolasimdane kadar yürürlükte olduguyla ilgilidir.
Esit dagitilmamis ortak deger ve kazanclara emegi ve katkisi hic olmayanlarin cöküp cöreklendigi her carpik yapilasma ve dengesiz iliskilerde üst yapiya cökmüs cöreklenmis güruhun alttaki sefil muhtac yoksul ve yoksunluklarla can cekiserek her derdin ve sorunun yükünü tasiyan kalabaliklardan soydugu sömürdügü gasp ve talanda, dönen dolasan kisir ve kurak yasam döngüsündeki ölüm kefeninini yahut mezarligini dahi yüksek fiyat endeksiyle mutluluk cikarimlari olmayan hayat pahaliligina harcayacak ; üstte cökmüs cöreklenmislerin dünya toplum ve yasam gercekliginden kopup güc ihtisam ve gösteris zehirlenmelerine taptigi ve insanligi bitmis tikanmis piyasa ve pazardaki iflas kesin ve kacinilmazdir.
Yani elinde imkaninda varsa ancak, harcayacagin piyasa pazar , ürettigi kadar tüketen herkesin ortak faydasina, sevincine, kivancina, onuruna ve mutluluguna hic kimseyi ayricalikli seckin veya kücümser görmeksizin herkese ulasip eriysiyor ve hitap ediyorsa bu ugurda akil fikir vicdan emek yoran ilimin bilimin sanatin ekonominin ve edebiyatin önemi kiymeti ve gecerliligi vardir. Yoksa hayduta haramiye dönüyor ve dolasiyordur bütün hizmetini tekelci faydaciliga sunan cark ve devran.
Elektiriksiz hic bir seyin dönmedigi Edison`dan Arsimed`e Newton`dan Pascal`a, Voltair`den Dekart`a Hegel`e Kant`a…isiga, yola, yordama, düsünceye, dermana, careye, cözüme, kolayliga, iyilige, sagiliga, devaya, güvene, sefaya, huzura, mutluluga, özgürlüge, aydinliga yorulan emek ve kaygilar hep insanlik degeriyle bilgilendikce zenginligini artirip cogaltan; ve uykusuz düneksiz kalma pahasiyla bulunan akil fikir vicdan bilgi beceri liyakat ve sorumluluklarla donanmis dönüm dolasimlarin emek zahmetindendi. Cünkü yasamak, dayatmalarla sirketlesen zorunluluk degil, insanligin kendine emanet edilen en büyük kutsal mirasi; ortak kazanilan her seyi birlikte paylasarak huzur ve istikrarin saglanmasiysa, aski rehber bilenlerin bitmez tükenmezlik cevheriydi.
O yüzdendir ki yiten kaybolan ve bir daha asla yerine konulmayan ortak degerler icin yerel, mahalli, kimliklere yahut kücük ölcekli kavimere degil, akil fikir izan yol hak hukuk ahlak vicdan ve cümle YERLI YERiNDE olmayan her sey icin `burda ( almanlik italyanlik türklük rusluk degil ve dalinda aciyken incir zeyitin bostan ve yasam sofrasina doyumsuz her seyi yetistirmeyi sofrasinda tatlandiran mutlululara emeklere sorumluluklara ve cabalara dair `tarlada izi olanin harmanda yüzünün oldugu bütün emek caba gayret sorumluluk bilgi ve bercersiyle- INSANLIK tümden ölmüs denir.
Seyfi Karaca………..Aralik / 24
tımarhane duvarı
07.12.2024 - 15:59…
KAPIŞ KAPIŞA YIKILIR GİDERKEN SURİYE
….
Suriye kapış kapış
Taksitli taksitsiz ve tümden toptan zırt pırt
Hususi çağrıldığı esaretin ölüsüne çullanmış çapulculuğa tapu ve zinciri sahibi Rusyanın
Satıyorum
Satıyorum
Saaaaat…..tım !
Zımbır gümbürtüsünü dünyanın her yerinden toplanmış herkesin duyup işitleneceği şekilde tokmaklayarak
Kalkışmış toplu intiharlara bezirgan,
İsrail noterciliğinin zulüm hükümlü savaşları, sömürüleri ve saldırıları makul münasip görüp
Her türlü cellatlıktan notercilik ettiği ve yön verdiğinin
Kapıp kaçanlara resmen damgalı mühürlü pazar kurduğu açık artırmayla suriye param parça ve kapış kapış
Acısı sefaleti zulmü sürgünleri katliamları ve azap öyküleri hiç dinmeyen silsile kıyamette ötekilerden akıbetli Suriye
Despot kuklaların özel keyfiyetine kul kurban kan gövdeyi götürmelerine heba edilerek
Dünyanın her yerinden suikastçı sabıkalı yığma toplamaları
Bundan evvelcelerden mezuniyet sahibi olmuş
Ve kiralık tecrübelerle vekaletlendiği siparişler faturasının her gereğini her provadan yeterince ispatlamış bilenmişlerini
Pekaka ile karşılıklı paslaşmalarda ganimetten mal kırışıyor, iskambil karıyor, kumar desteliyor, oyun nöbetleşiyor
Define bölüşüyor
Tarım toprak aşiret devlet ve insanlık ölüsü bölüşüyor, suriyedeki acılar içinde kapış kapış kıtlık kabus kıvranarak
Yerlerde sürüklenen hayatın aklına her türlü lanet ve linç işliyor, durmaksızın kan ve gözyaşı akıyor
Ezilmiş bozulmuş kırpılıp kesilmelerin kenarına itilmiş dünyasına ve ayaz kalbine sonsuz evrenin
Ardında vahşetin dehşetin acımasızlığın kıran kırane ve kıyasıya cinnet cinayetlerini bıraktığı insanlık dışı moloz viranesinden
Sevrden sonraki sevre
Says pikodan sonraki says pikoya, fransız çin japon yuroamerikan geri planlı patron tanrılar kurgusundaki
Bop Eşbaşkanlığı derme çatmasından kaynaklı yapım çevrim çark ve ekseniyle
Koptukça azıp kuduran kızılca kıyamet
Seyfi Karaca….. Aralık/24
tımarhane duvarı
07.12.2024 - 14:54…
ALLAMESİNE KARMAŞA
…
Bütün tekerler kendi tarafına çekiyor
Bütün rögarlar kendiliğinden kokuştuğu iğrentileri kusuyor
Herkesin kendi tanrısına ötekini lanetliyor, kendine torpil geçsin istiyor ve ötekinin gazabı için dua ettiği
Herkes herkesin yaşam tarzına cellatlık ediyor
Hayat tasına zıkkım döküyor, kendi tarafının gürültüsünü bağırıp çağırıyor
Eşyalı depoziteli meçhulün, allamesiymiş,
Çürüdüğü yerlerin acıklı sinyalini duyuran kapı gıcırtısına ve eksi derecelerin soğuk egzozuna benziyor
Kafa geçiyor galiba gölgeleri olmayan insan kalabalıklarıyla toz duman
Kimse kimseyi zaten en baştan itibaren öyle de şartlandığına duymuyor
Dinlemiyor
Katlanmıyor
Anlamıyor
kabullenemiyor
Hiç bir dosyası davası kabarık kirine cürümüne lekesine tecavüzüne cinayetine sökücü yıkayıcı sabun deterjan yetişmiyor
Alüminyum bakır çinko fosfor sülfürik kalaylı alaylı asitleşmiş fosil kalıntılı bulanık nikelaj
İnsan üzerindeki derin etkili envai çeşit bileşen ve bulaşanlarını
Cam gibi kimyasallarla parım parım parlıyor insan fakat dalgasında köpürmüş kudurmuşları aktarıp çalkalayan dümen
Dolaptaki ruj, çantadaki tırnak makası ve kapı kolunun ardındaki pembe havlu insanın insanın orasına burasına tükürürcesine
Ağını sağlamdan örüyor zıvanalar arasına kıl payı inceliğinde kördüğümlü örümcek hayat
Pusulasız çarkını cinnete çeviriyor
Film kopuyor böylece film
Makarayı insan matrağına saran film dünya sahnesinin deplek kuyusuna düşüyor çamur üstüne çamur sıçrıyor
Giden yola
Gelen güne
Miyoptan bakan merceklerin dikine giden
Dümdüz kafası kırıklığın
Seyfi Karaca….. Aralık/24
tımarhane duvarı
02.12.2024 - 14:27…
ALAMETI FARiKA ve FÜCURATI FECAAT 3
…..
Her seyin makul olanlar siniri icerisinde olusum ve gelisim sürecini yasamasi ve sürdürmesi EVRIM`in tanimsal izleniminde olup biterken, makul olmayan sinirlari zorlayarak her alanda devrini dengeleyen zamanina gecikmisligin sagiltimini ve onarimini yapmak icin sosyal siyasal ve toplumsal tepkimelerle zorunlu degisimleri saglamak, DEVRIM`lerin ilgili alakalilik konusudur.
Hareketin etkilesimin iletisimin ve degisimin olmadigi bir yerde asla aidiyet bagi, ortak yörüngesi, özdeslik yapisi, anlamdaslik dokusu ve yasamin bizzat kendisi asla mümkün olmadigi,hareket halindeki her sey ise kimi yerde fiziksel kimi yerde kimyasal ve evrimsel degisimleri kacinilmaz kilarken, özünde ve esasinda ULUS unsuru olmayan hic bir Devrim`inde kendini besleyen kaynak yoksunlugu sebebiyle tutunabilirligi ve devamliligi yoktur. Bu yüzden dogal sürecli cagdas döngülerle evrimsel degisim ve gelisimlerini saglayamayan tikaniklik mutlaka biriktirdigi sorunlar kabugu altndaki baskiya zorbaliga ve dayatmalara karsi daha fazlasini tasimaya gücünün ve imkaninin yetmedigi her kirilgan vcatirdamadan yahut ciban basindan patlayip püskürecegi tepkimelerle disa vurumunu gerceklestirir. Adini DEVRiM diye adlandiran bu sosyolojik baslik, Emek -Sermaye cikar celiskisinin yarattigi derin catlaklikta ULUS`u degil SINIFLAR ARASI CATISMAYI merkeze koydugu icin Rusya`da gerceklesmis olan EKiM DEVRiMi , diktatörlügünü kutsadigi PROLETARYA`nin zamanla kendinden önceki lanetlediklerinin toplumundan kopuk seckin üstün ayricalikliga bütün yolsuzuklarini rüsvetini yozlasmasini tembelligini gericiligini menfaatciligini yalinsakligini bencilligini bosvermisligini sablonculugunu ayrimciligini tembelligini hantallasmasini kendi kaderine terkedilen idaallerden geri dönüsümlüge her türlü ihanet ve istismara acik oldugu sebebiyle terk edildi. Cünkü icinde insanlik tarihi kadar kklü ve eski ULUS bilinci olmadigi sebebiyle, sadece SINIFSAL cikar ortakligina sadece sekilsel istirak etme düzeyde üretilmis yapay ve siyaseten gecerli toplumsal macunla kendini ait kalici ve kayitli göremedi RUS DEVRiMCiLERI. Ayrica da bütün sorunlarini kendi kaygisi duygusu düsüncesi emegi katilimi inanci ve katkisi olmadan hazir cözüm paketlerinde bulan bütün sovyet toplumu, cagdas yasam denen kutsal isi savsatarak pilanli programli güvencelerde hazira konmuslugun dönüm dolasiminda zaten kendini ait hissetmedigi her derli topluluga durmaksizin sistemin dibini bosaltan kapanmaz ihmal delikleri acti.
Böylelikle Rus Devrimi`nin kurdugu bütün her sey yikilip yerle bir edilirken, hic kimse ne Mark`a, Ne Engels`e, Ne de Lenin`e tanidiklik bildik gösterip koruyan kollayan ve kendinden sayan sahiplenmede bulunmadi. Sanayi ermayesiyle Banka ( Finans) sermayesinin GLOBAL küreselciligin Neo Liberal Vahsi Kapitalizm`ini gelecek bütün zamanlara sinirsiz sorgusuz yayilmacilikla esir pazari GARDiYANCISI olarak kurar ve imar ederken, tarifesini OLIGARSiK ÜST GÜRUH olarak adlandirdigi cukura RUS OLIGARTLARI, BATI EMPERYALLERi`yle ortaklasa ittifak ( Gorbacov -Regan Peretroyka cinsi düzenbazlik yaygarasinda ) ederek yikip yok ettikleri DEVRiM getirilerine cöktü capulculandi. Ayni cevrim carkinin CiN cografyasini dogru dürüst ISCI SINIFI bile olmayan SINIFLARARASI catismayi kodlayarak PROLETER ÖNDERLIK etiketi giydirilip `madem bu yolun yolcusu olduk baska hic bir hayat basliginda Devrim yapamayacaksan bari KÜLTÜR DEVRIMi diye adini koyalim `a indirgenen sey, tarihsel gelisimlere uygarliklarin besigi olarak yazdiran CiN`lilerin ulusu olmayan devrimi, zaten RUS PATENTLi sahte yapim ( emitasyon ) bir seydi. Bu yüzden de kendini emperyallere pazarlayip satarak, ic döllenmeli kamburlasmadan kendisi vahsi kapitalizm dünyasina en azgin Neo Liberaller acgözlülügü ve verimliligiyle hizi giris yapan bizzat Cin`in kendisi sömürenler ve yayilmacilar listesinde konforlu yer aldi.
Kissadan hisseye anlatilir : Bir coban varmis. Hergün dereden geceren bayir yüzünde gördügü sahipsiz incirlerde gözü gönlü kalir, kendi sahibi olmadigi icin de bir türlü uzanip alamazmis. Gedigi dolandigi sarpada düzde köylerin yakininda kasabalarin kiyisinda „ aaaaah havaya deynegimi havaya atip yere düsünceye kadar beni padisah yapsalar „ diye diye diye cagirir inler ünlermis. Feryadi duyanlar varmis iletmis padisaha. O`da cagirilip getirilen cobana „ at degnegini havaya düsene kadar padisah sensin „ demeye varinca is, havalanmis deynek yere düsünceye kadar „ sulak sazliktaki bag bölük sahipsiz incirler benimdir „ diyerek mümkünde MAKUL olana ihtiyac talebini karara baglatmis.
Okumaya ilgili merakli herkesin bilgigi gibi Tolstoy`un kit kanaat gecimli Cifci Pahom öyküsündeyse serveti mülkü mali herkesin dilinde destan varlik sahibi Reis`in sartini yerine getiren herkese diledigi kadar zenginlik bahsedecegini duyunca sefil dürtüleri kamcilanmis talebe aday oldugunun kapisini calmis Pahom. „ Burdan baslayacaksin ve gün batmadan yine buraya döneceksin. Aksama oluncaya kadar dönemezsen yoruldugun debelendigin yanina kalacak ve zirnik koklayamayacaksin. Dönersen yol boyu gördügün diledigin her sey senindir „ demis server semaye sahibi Reis. Pohem az gitmis zu gitmis, gördügü her ihtisamli gösterisliligin pariltisi karsisinda gittikce daha da artan istahla kamasmis kaybolmus. Öyle dalmis gitmis uzaklasmis ki günün bittiginden haberi ruhu bile duymamis. Aksamin kararmaya yüz tuttugu kör noktadan öyle bir asilmis yüklenmis ki kendine, daha geriye dönüsün yari yoluna varmadan yere devrilmis, kann kusmus ve catlamis ölmüs. Atli arabasiyla daha öncekilerden akibetini bildigi yerdeki acilmis cukurun basinda bekleyen yarisin sahibi, „ yetinmek denen meselede ne istedigini bilmeyenin ölüsünü ancak toprak doyurur „ neticesine Pohem`in ölüsünü yerin dibine gömmüs. Cünkü siniri istegi talebi nicini nedeni sorgulamasi ve yüzlesmesi mümkün ve makul olana taleple, sürdürülmesi imkansizi zorlayan buyruklarin tercihlerin yarislarin ihtiraslarin ve dayatmalarin temelsiz ilimsiz kuralsiz haksiz hukuksuzlugu araligindaydi, akil fikir vicdan duygu süsünce sanat yol yordamlariyla kurulu donatili insanlik degerleri, kainatin hareketliligi ve EVRiM-DEVRiM ihtiyac gerek ve sürecleri.
Bu yüzden Tolstoy öyküsünde Ciftci Poham pisi pisine adi esamesi okunmayanin kuru gürültüsüyle cesetlesirken,acaci kivanci sevinci müjdesi, haberi, duyurusu, bildirisi bir damlanin bütün yasm sevinci irmaklarini yükünde tasiyabilmenin coskisunu son nefesine kadar kosarak bekleyen hayata duyurdugu yerde ölüme teslim olan habercinin Maraton Savasi`nin dönüsü, binyillar ötesinden hale her dört yilda bir kutlanan günümüz insanligina kutlu miras olarak kaldi.
Sermaye`nin ( Anamal kapitalciliginin sürekli arti deger yaratarak azmis kudurmus istahina her yolu mübah kilip herkesi ve her seyi kendine özel sahiplenme doyumsuzluguyla örgütlenen otoritenin) yasamda vazgecilmez kurulum dengesi olan iyiyle kötü arasindaki ZITLARIN BiRLiGi `ni emegin hakki ve hukukunu gözetmeyerek toplumsal hayatin her yerini özel mülkiyetlendigi hirsina, kanaatsizligine, ihtirasina, gösterisine, ihtisamina,azametine, hükmüne, konforuna, lüksüne, israfina, kapatmasina, imtiyazina, sultasina ve üstün seckinlik keyfiyetine isgal edip el koydugu karsi duruslu tepkisel itirazi olmayan TEKELCi kundakcilikta düzene bagli partiler sendikalar yahut bütün sivil toplum örgütleri piyasayi tezgahlayan PATRONTANRILARIN filitredigi kontrollü denetimine veya isaret fisegine göre tipki diger medya moda magazin gibi arac gereclerden hic farki olmayarak görünüp kaybolan programli kuklalardan baska evrimsel yapilanmasini ordan iliskilenmeyen EMEK -SERMAYE celiskisine dair hic bir etkinlik ve varlik gösteremezler. Bu yüzden Soguk Savas yillari boyunca ulus öznesi eksik RUS EKiM DEVRiMi`nin Ikinci Dünya Savasi sonrasinda bölüsülmüs dünyaya yapay sürüklenmeleriyle de olsa götürdügü Ekonomik temelli cözümlemeler ve sosyallesmeler sayesinde issizlik, ilim, barinma, egitim, sipor, saglik, ulasim…gibilerde toplumlarin asiri stoklasmanin önlendigi ve yüksek kazanc gütmeyen cogu parasiz sosyal icerikli hizmetlerden yararandilar. Ve bu yüzden Kapitalist Bati Almanya, Dogu Almanya`nin her uygulamasina o yillarda INSANI ÖNCELEYEN, yani Sermaye`ye karsi üretilen degerleri mümkün oldukca EMEKCILERIYLE paylasabilen sendikal talepleri duyuyor dinliyor ve sosyal haklarda yaristigi Dogu Almanya`ya siyasi pirim vermemek icin ondan kopyaladigi hayati gereksinimlere karsilik veriyordu. Bugünün NEO-LIBERAL DIKTATORYASI`ndysa sendikalarin bilimin sanatin egitimin ulasimin iletisimin partilerin ve yediden yetmise tükettigi her seyin kulu klesi halini almis etkisiz tepkisiz topyekün toplumun artik cevrim carkini sadece SERMAYE OTORiTERLERI´nin kosullayip belirledigi ahmak avutanlik vitrinciliginden baska hic bir islevi ve icerigi yoktur. Bu yüzden soguk savas yillarinda verilmis olan bütün haklar ve kazanimlar TORBA YASALARI yaklasimli dayatmalarla EMEK-SERMAYE celiskisinde Emekciler adina hic bir karsi duruslu toplumsal itirazin yasanmadigi sürü bagisikliligi uyumuyla ( hitler diktadtoryasinda oldugu gibi ) hepsi geri alinmaktadir. Tüm Avrupa basta olmak üzere bütün Dünya`da Almanya pilot Projesinde kendine özgün küresel ölcekli yagma yikim ve sömürü yapilanmasini kopyalamaktadir. ( Scholz`un yakin Türkiye Ziyareti, yeni Kürt Acilimi dahil buraya ilgili ve iliskindir)
Merkezine ULUS KiMLiGiNI koymadigi sebebiyle Rus Ekim Devrimi ve ardil uydulari tarih sürecleri boyunca toplumlariyla özgünlesmeyi ( özdesmeyi) bulusamadigi tikali kanallarda soyut, yabanci, igreti, yüzeyse, sembolik, sabloncu ceperlerde tutunamayip, Emek Sermaye Celiskisi`nden kaynakli Endüstri caginin en temel sorunlarina odaklanilmis insanligin en temel hakli iddasini ayaklar altina düsürerek kendi kendini imha yoluna gitti. Oysa Rus Ekim Devrimi`ne ilham kaynakligi eden Fransiz Devrimi, idda ettigi her baslikta halen mevcut ve günceldir cünkü evrimini aydinlanma cagiyla gelistirip büyüterek ULUS blincini esasa alan kök ve esaslar üzerine konuslanip her alanda biriken sorunlarini toplumun kendinden bilip inandigi aidiyetlilikle olusumunu tepkimesini ve devinimini gerceklestirdi.
Burdan bakacak olursak TÜRKLER´in bütün tarih boyunca her zaman bir evrimsel gelismis evrelerden gecmis büyümüs olgunlasmis ve cagina erismis akil fikir bilgi beceri cesaret yigitlik mertlik dürüstlük sorumlu liyakatli öngörülü etkin saygin sevecen adil ve DEVRiMCi degerler toplaminda ATATÜRK ´ü olmustur. Kültegin-Bilge Kaan`larin cagina göre toplumunun üstün cikarlarina ( ulusu merkeze koyan ) devrimciligiyle, Orhun Yazitlari`ndaki tembih telkin ve kutlu bildirimler, Aatürk`ün Genclige Hitabesinin dikili taslara binyillar sürec evrim ve gelisimleriyle süzümlenen kesintisizlige yazilmis kisa özetidir. Bu bakimdan Emek Sermaye celiskisinde Sinifsal catismalari esas alan, fakat ulusu olmayan Rus Devrimi ve ardillari uygulandiklari toplumlarca bizzat üstlerinde tasiyamadiklari yabancilasmayla yikip yok ederlerken, sevgili Atatürk`ün „ muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur“ ön ve son sözüyle, toplumunda özdesen, ULUS`u ve Ulus bilici olan ölmez eskimezlerdeki, degeri, gerekliligi, hayatiligi, önemi ve anlami- KÜRESELCi istila bölme parcalama ve sömürme vampirlerinin Türkiye en basta olmak üzere tüm dünyayi kendilerine yikim yagma mülkü etme projeleri güncelinde- günden güne daha da artarak bize kalmis vazgecilmezligin kutlu mirasi ve kutsal sevincidir. Buradaki „ muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur „ özdeyisiyse hic bir sovenlik yahut üstünlük taslayan bagnazligin kurak ve soyut sloganist parolasi degil, METE` ( OGUZ ) den kendisine ( Atatürk) kadar EVRiMLESEREK gelen tarihi birikimlerin Türk ULUS kimliginde varolan bütün degerleriyle her zaman her dönemde sorumlu duyarli ilgili liyakatli hosgörülü merhametli akilli becerikli cesaretli dogru dürüst adil samimi gercekci onurlu dengeli güvenilir inanilir saygin bilgin hakki hukuka danisan ATATÜRK`leri oldugunu duyurup bildiren rehberligin siaridir. Bu toplumunun akli fikri kalbinde yediden yetmise kadar her yil katlayarak büyüyen saygida minnette onun yol göstericiligi rehberligi ictenligi sevgisi yakinligi ve kardesligi carpar cirpinir. Yasarken Feodal Yapilarin bütün gerici bagnaz ve adaletsiz pay dagiliminin ivedilikle cözümlenmesi, hizli sanayilesme, planli programli yerli üretimi önceleyen ve devletcilik halkciligi önceleyen ekonomik kalkinma, cagdas ilim bilim sanat egitim ulasima dair yarisi bitmis yarisi gelecek nesillerin tamamlanmasina birakilmis Alti Oklu Cumhuriyet ilkelerinin devrimleri yüz yil sonra bütün geri dönüstürme ihanet ve ihmallerine ragmen sürüp gitmektedir. Cünkü Ulus`unu merkeze koyan, Emek- Sermaye celiskisinde Emegin hakkini insanlik hakki düzeyinde her zaman hic bir zümre imtiyazina kul köle etmeksizin öncelikleyen; ve daha kendi yasarken „ Adalet Mülkün temeli „ noktasinda „ Haimiyet Kayitsiz Sartsiz Milletindir „ cagdasligin ve cogulculugun devrimcisi oldugu sebebiyle, O´nu , kurdugu Cumhuriyet`i ve Devrimleri`ni kendinden bilen Türk Toplumu, ülkenin her yerinde bagrina basarak he her yil Anitkabir`ine tesekkür ve minnet ziyaretini bulusup kucaklasmakta.
Seyfi Karaca…………..Kasim / 24
tımarhane duvarı
29.11.2024 - 16:46…
TAMTAKIR SOYUTLAŞMALARA
…
Pisiko sosyolojinin bütün hastalıklı ve sorunlu kişilik sicil karakter kimya oluşum gelişim ve davranış bozukluğunun bütün toplamına kök saldığı sebebiyle, kalıplaşmış ve kronikleşmiş sadistliğin kibirli, baskıcı, üstenci, ayrıştırıcı, küçümseyici, dışlayıcı, aşağılayıcı, sömürücü, ezici, acımasız , bencil bağnazlığı yükseğinden aşağılayıp küçümsediklerini her türlü insanlık dışı ölüm zulümlere reva gören kendini herkese dayatma ve ilahlaştırma sapıklığının en bilineni Hitler Faşizmi’nden kaçarak kurtulanlardan iki şanslı şahsiyetti Einstayn Albert ve Çaplin Çarli.
Takip eden barış yılları ( soğuk savaş yılları demek daha doğrusu sanırım) içinde ilk defa karşı karşıya geldiklerinde Einstayn Çarli Çaplin ’ e :
- “ sana hayranlık duymamak ne mümkün, yaptığın sanatın gücüyle tek kelimelik hiç konuşmuyorsun ama bütün dünya insanları seni anlıyor ve yalansız yapmacıksız tüm samimiyetiyle gülümsüyor. “
Caplin’ se Einstayn’ a aynı nezakette ve üslupta :
-“ asıl hayranlık duyulması gereken sensin, yaptığın işten mesleğe ehil olanlar dışında hiç kimse hiç bir şey anlamıyor ama, tüm dünya insanı seni en az benim kadar biliyor tanıyor ve saygı duyuyor” demiş.
Eğitimli liyakatli bilgili duyarlı ilgili samimi adil sorumlu vicdanlı akıl fikir ilim irfan ve KÜLTÜR sahibi olmanın onuru ve gururudur bu kıssadan hisse. Benim yakınlığım Einstayn’ ın Atom bombası gibi bir belayı kendinden sonraki yüz yıllara kıyameti tetikleyecek okan; ve sömürücü işgalcilerin baskı tehdit saldırı sataşma ve kendiliğinden teslim olmalara boyun eğdirme kozu olarak cellatlık mirası bırakmış olduğu sebebiyle Çarli Çaplin olsa da, durumu değeri hiç değişmeyen olgudur, akıl fikir ilim onur bilgi beceri liyakat vicdan hukuk kültür özgürlük saygınlık barış ve nice değerlere dayanarak ortak yaşamı ayrınsız imtiyazsız ve kayırmasız birlikte ve herkes adına sürdürülebilirliğin huzuruna güvenine ve.mutluluğuna zahmet edip katkı sunması.
Ne ki…
Hayatını özüne bütünleştirmeden veya her merakta keşifte öze dönmeden özgürlüğü ve özgüveni asla mümkün değildir insanın .
Özgürlük saygınlık dil kültür barış sevgi onur adalet özveri cesaret kültür ilgi iletişim dayanışma doğruluk vicdan sorumluluk düşüncesi dürüstlüğü paylaşma ve aidiyet duygusuyla hiç kimsenin özeli ve tekelinde olmadığı gibi, Türklük de kimsenin şahsi menfaat malı ve istismar mülkiyeti değildir.
Tüm besleyen büyüten değerleriyle birlikte deneyimli ve liyakatliliğin aşkı ve tutkusuyla değişen dönüşen koşulların hiç bir fırıldaklığına gevşeyip soytarılaşmadan her şartta her yerde kendisiyle özdeşmiş yaşanan kutlu kişiliğini ve karakterini yüklenip yaşayanındır.
Ne ki…
Necip fazılla Nazım hikmet aralığını Agora meyhaneciler gibisi ve benzerlerinin doldurup donattığına..
Gitti Tarkan geldi Tan Taşcı yoğunluğu arabesk hesabından, sallanıp savruluyor tüm toplum bir baştan bir başa Bop nizamında kalıba girip duraraktan..
Nitekim kendini tanıtım ortamlarının kurgulu dekorlu ortalamalarından biri olan Armağan Çağlayan Magazinciliği’ ne verdiği mülakatta Tarkan eş benzeri Tan Taşcı” acı çekmek güzel bir şeydir, olan bulan tadını çıkararak yaşasın’ diyerek zaten piyasası bol tüketilene arabesk avazı çağıranlığın (her yapay zeka karışımlı kargodan müzik ve ses boyayarak) kaynağı yapan insan ve toplum modeli formatlamakta.
Olumsuzluklardan ve ayarsızlıklardan geçinmenin yolunu her karışımdan mezelenip mayalanarak bulan; ve varla yok arası sıkışmışlıkta sürekli hiç kimsesizliğin provasını yaparak asosyalleşmenin bütün sorunlar karmaşasına ve çıkışı olmayan kavşağına dağılıp bozularak yabancılaştıkları birbirine yapılıp saldırganlaşan şimdiki dünya ve insan tipi, böyle fabrikasından yapılmışlığıyla işleyip çalışıyor artık.
Ne ki…
Insan zehri zorbalığı sapıklığı talanı tecavüzü pasağı sahtekarlığı ihaneti istismarı fırıldaklığı dönekliği ve kiriyle alışılmış kanıksanmışlığa bozulup berbat olan yeryüzü hayatını, yine insan kiri pasağıyla temizlemenin mundarını molozunu kendi üstünde kalan suç vebal cüret cürüm ve sabıkasıyla malumun işletme yeri ve cinayet mahali oldu ve öldü, ( sataşanıyla saldıranıyla satışa getirilmişliğin tetiklenen yığınlaşmasından oluk oluk birbirinin irinli mikroplulu bulaşmalarına boşalıp akışarak ) tıklım tıklım dünya dolusu İnsanlık.
Mikroplaşmalarla çoğaltılan ilişip bulaşmaların irin ve iltihaplarını tüketime sunan..
Sağlıkta huzurda kimyada ve yapısal özelliklerde Bünye ile uyuşmazlığı sebebiyle her türlü milroplaşmalardan virüslenerek işgal ve sızma girişiminin üst düzeylerinde çeperlenen gerçek dışı aldatıcı fıyalardan bölünmüş parçalar halinde insanlığı ülkeleri ve kimlikten inanca toplumsal bağı olan birlikteliğe odaklanmış her türlü tahribat yoğunluğu ( madde bağımlısı ve malzeme taşıyıcılarının alet olup taşaroncukuk yaptığıyla) yıkımları beraberinde getirir .
Yalnızlık yokluk çaresizlik ve hiçlik duygusu yüklenip bastırınca hiç bir işe yaramamak korkularına kapılıp sarılarak ağır komalık ve kendine dahi sözü saygınlığı kabul görmeyen ( ilgisi itibarı geçmeyen)korsan eylemciliğin
Karanlığın köşe kenarlarından yakılan cılız ışıkların kendi boşluğundan başka hiç bir yere çıkışı olmadığı ve ulaşamadığı Yaşam alanının veya çember çarkının içi dışı neresi olursa olsun, hep yalnızlığa misafir veya kalabalıklara sürgün, mutsuzluğun kül rengi giysisi gibi kurak gülümseyişlerinin çehresi ve çeperi tuzu acısı fazlaca kaçmış tatsızlıklarla kendi yarım yamalık tamtakır kumaşlarına benzeyen
Kafayı kişiliği sarhoşa çekmeye, hacize yollamaya, mahruma sökmeye, fesatlaşmaya bozmaya, enetileşmeye kavlatmaya, kuşkulara takmaya ve mizahlaşmalara gevşetmeye giden zikzak boşluklarında, dolanan dönen insan biçimli gerilimli kıvrımlar gibi, kim neyin niçin müptelası ve müşterisi olduğunu dahi ve hatta, neyi niçin olduğunu ve öldüğünü kesinlikle bilememektedir…
Hayatın kapladığı çukurundan zirvesine püskürüp fışkıran yol harç eziyet ve mahkeme masrafları dahil, kendini ancak tümüyle nizaha veya suskunluğa vererek sakinliğini huzurunu rızasını ve korku kaygı endişe şartına bağlı dipsiz uçurumlarda hayat sürebilmeye yıkım dengesini bulabiliyor herkes…
Bir insanın değer kıymet ve karakter ölçüsü, sahiplilik mülkü hırsı ihtişamı şatafatı görkemi ünü şöhreti ünvanı markası veya ayrıcalıklı imtiyazlı etiketiyle özdeşen ve örtüşen madde veya malzemelerle ilgili alakalı değildir. İşine gelenin veya şartlanmış ön proğramlı kalıpsal formatlara uyup uymadığı sebebiyle herkes tarafından büyük bir hayranlıkla ilahlaştırılarak üstünlük övgüleriyle takdir edilenin itibar saygı ve kabul görmesi yahut itici kahredici öfke kin nefret lanet okuyan linç girişimleriyle dışlanıp reddedilmesi, çelişkilerin sürüklediği kayıplarda insanlığını bulamamanın kendine özgün ve saygın hak hukuk vicdan ahlak sevgi adalet duygu düşünce kültür sanatlarla yoğrulmuş beslenmiş büyümüş donanımlı kişilik değeriyle uzaktan yakından ilgisi samimiyeti yakınlığı gerçekliği ve alakası yokluğun sebebindendir.
Toplum içinde onurlu duyarlı ilişkili ve liyakatli ( hiç bir şahsi çıkarını önceleyici yapmacık ve sahtekarlığa kaçmaksızın ) birey olup; ve asla yüzeysel iğreti ve yapay çeperlerde durumun getirisine göre davranış ve duruş sergileyen kopukluğa idareliğe aidiyetsizliğe kaypaklık edip kibirli ihtiraslı görgüsüzlük ve gösteriş böbürlenmelerine gitmeksizin , mutluluk paydasını ortak yaşam değerleri ve birikimleri paylaşımından çıkarmaya emeği sorumluluğu katkısı tutkusu ve kıvancı olanındır bir insanın değerli olup olmadığıyla ilgili alakalı kişilik ve karakter gösterge kıstası.
Ne ki…
Aşk sanatından doğan insanlığı sevgi saygı ilgi yakınlık hoşgörü tolerans duygusu davranışı kararlılığı duruşunda nice karşılıklı kabule ve değerbilirliklere çoğaltıp büyütmenin sınırsız kaynağı , yorulmayan özverisi, tükenmez inancı gayreti çabası serveti olan ilkesel duyarlılığıyla, konuşan, danışan, düşünen, anlaşamasa bile anlayan zenginliğin muhatap aldığı değerliliktir, her insanım diyende deneyimli birikimliliğe dair kazanılmış olması ve mevcut bulunması .
Olmadığı içindir kendine özgür kişilikli kimlikli ve kazanımlı özgün değerlerden yoksun aciz ezik mahrum ve aidiyet sicili kayıp, günümüz magazin ve tüketim piyasası bağımlısı tek tipliliğinin akıl fikir duygu düşünce lilim sanat dil kültür harici imrendiği adandığı ve tapındığı hayranlık profillerinden yapay zeka taklitçiliği yaparak, yutkunduğu kuruntu artıklarıyla beslenen yozlaşmış kokuşmuş çürümüşlüğün güdümlüsü ve her sorununa alışmış kanıksamış giymiş kuşanmış insan maskeli ve sürekli her şeye kusursuzluk mükemmelciliğine hayatını kaybetmiş fakat üstün başarılara mutlu pozu kesen formatlanmış kişiliksizliklerin kukla piyesçiliğini şıllıklaşıp dangalaklaşan ; her türlü çıkar gözetmeciliğini çirkefleşmekte ölümüne birbiriyle kapışıp azan kuduran ve yarışan fakat bütün kötülükleri iyilik güzellik süsü olarak içindeki bütün pşslşkleriyle beraber ortak yaşam çarşısına kusup boşaltan ; şekli şimali dondurulmuş cerrahi kostümler içinde cesetleşmiş fakat sağlıklı görünümlüğe hem rezil hem de soytarı; hücre hücre ayrışmış özgürlüğe müşteri fakat uzaklaşmış ara soğukluklarda kendine ait olmayan yabancılaşmaların mutsuzluk, susmuşluk, sapkınlık ve şiddet diliyle konuşup saldırganlaşmasının olağan ve sıradan sayılması kimsenin ( herkesi tek kalemde eşitleyen küresel esir pazarı kıyamettinde konuşması düşünmesi anlaması duruşu davranışıyla uyuşup benzeştiği paraya şöhrete ve güç gösterisine endeksli alım satım toptancılığının mülkiyet merkezlerine haciz ) yadırgadığı mal malzeme ve madde beyanından başka bir şey değildir artık insanlık.
Seyfi Karaca….. Kasım/24
tımarhane duvarı
13.11.2024 - 14:56…
GAM PERDESİNDEN
….
Do kararına gelip durmadan daha
Gam perdesinde serbest dolaşan yay keman ve dümbelekdarbuka
Gubidik
Gubidik abidik almış başını gidiyor
Evden uzaklara doğru
Başarılmış bir günbatımı
Ve sabahlarca günaydın
İklbaharın getirdiği çiçeklerle çınar dallarında esen sonbaharda
İçerdeki beyaz camlı pencerelerden ve yüksek tepelerden alabildiğince
Kendini affetme suçluluğu duymadan
Derlermiş ki insanı dünyayı bilenler
Yarınlarını güzel yaşayanlar
Mutlaka geçmişinde anlamını kıymetini bilen değerden ve güzelliktendirler
Yol gide gide
Sıfırdan başlayıp sıfırda bitmeye
Duraktan durağa inen binenleriyle küçülüp büyüyen dünyayı
Olgusu
Bulgusu
Sezgisi
İnsancı
Ön tanısı
Kesin tespitiydi derken
Düzensizlikten düzen kurmaya aklı bozdu gubidik abidik, davul da hoş beş filandan kavrayıp getirdiklerini
Çınlayan dereye
Bozulan bağa
Ötedeki ırmağa
Tokmağın zombur gümbür kalkıp inen kol ve kaldıraç gücünden
Kafayı taktı
Niyeti sapıttı
Kızıştıkça azıttı bozdu dağıttı azap gazaba çarketti, duvarın dibinde damın arkasında kimse kimseyi bulamazsa
Muhtar mührünün
Ve Kameraların görüp görmediği her köşe bucakta baldız bacanağı, bacanak baldızı, bacanak hem baldızı hem bacanağı
Elti görümceyi her yol mübaha kamalayıp bıçaktan geçirdiği
Bu esnada Arpalar yulaflar çavdarlar tozlu yollarda izini akıbetini zavar değirmenlerde haraba yazıp
Evinde insanlık oturmayan örene virana
Ağaçlar kendini bilmez oldu, cümle hükmünü murdar etti intihar eğilimli insan
Sigortası attı tüketim marketlerine bağlı hakkın huzurun, aşkın vebali kötülüğün dillerine düştü
Günü karardı
toprak can çekiştiği yerde öldü mevsimlerin hayatı kaydı
Kendi çocuklarını katlettiği sabıkadan hakkı ve üste çıkmak için ne hukuk bildii
Ne ahlak tanıdı
Ne vicdan ne huzur ne onur hiç
Hiç
Hiç
Erimeye yakın Kızgın demiri döve döve döve
En mükemmel ev bark çarşı balkon cadde sokak
Ve insan yapacağına içten pazarlıklı
Ve kafadan matematikli
Ve sürekli sapmalar zarar ziyanlarıyla günden güne azalıp eksilerek
Bozulmuş çürümüş bıkmış usanmış
Almış başını gidiyor dünya
Hiç
Hiç
Hiç
Do kararına daha inip dokunmadan
Dümbelekdarbuka
Seyfi Karaca…… Kasım/24
….
tımarhane duvarı
06.10.2024 - 19:07…
DiPNOTUNDAN HAYATIN
….
Sıfırla ölüm yaşı arasında ayırdedici hiç bir özgünlük yok artık
Yılların ve yolların büyüttüğü yaşta bellekte bilinçte birikimde karakterde donanımda hiç kimsenin magazin kusmuklarına ve tüketim piyasası afyonlarına bağlı kalmaksızın kendi gerçek ve özgür yaşam dünyasından tanıklık ettiğiyle farkı olmadığı gibi yenilmişliğe yanılmışlığa biriktirerek çoğalttığı sorunlara çözümlemesi de yok.
Bu sebeple herkes özendiren ve alıştıran döküntü çanağında ne varsa birbirine çalıp bulaştırarak kimsenin saygınlığında kalmayan anlamsız dağınık dolaşımdaki tezgah ürünü ağız dil ve davranışları kullanıp tüketmekte. Anlam değeri gerçek karşılığıyla olsun olmasın donanmış yüklenmiş şiddetin cinnetin vahşetin kuşkunun kibirin baskının dehşetin gırla gezip cirit attığı ve kol gezdiği kokuşmuş çürümüşlük dolaşımıyla içgüdüsellik çalkamasından Aşkım bemişim gargaralayıp tükürmekte herkes en yaygın bilindiğiyle mesela.
Çünkü tahammülde toleransta paylaşımda ilgide iletişimde hiç kimsenin hiç kimseye itibarı samimiyeti ve saygınlığı olmayan; kibire hırsa ihtirasa mükemmellikçiliğe ve sürekli kazanan başarılara odaklanıp şartlanan insanlıktan çıkmış sapkınlıklarla hayatın sürüklenişi sırasında olası hata kusur sakarlık doğallık ve insanlığını ( birbirini kışkırtan ve birbirinden yapılanan hor hakir aşağılık bakan gören ve baskılayan bozulmuşluklarla ) kabullenmemekte.
Duyarlılığı samimiyeti emeği gözlemlemesi yoksa sahtekarlık üretir yalandan yapaydan para odaklı ihtişam gösterişli , mükemmellik şartlandırmalı ve denetimli serbestlikliğe mahkum kişilik ve kimlik. …
Türkiye… varsa yoksa içinde toprağında denizinde güneşinde göğün altında yapragın tomurcuğunda her şeyiyle yaşadığımız gerçekliğe sımcıcacık; tan yellerince günaydın, dünya incisi ve gelincikle ekşileşmenin ülkesi ve akşamüstü çayın tüten buğusunda aşkla yoldaş olmanın tutkusu , hasret ile hayale eşsiz emsalsiz gözbebeğimizdir, kutlu vatanımız kutsal öz yurdumuzdur, bir tanemizdir , her şeyimizdir, değerini kıymetini bilene.
Seyfi
tımarhane duvarı
18.09.2024 - 13:32….
GÜNÜN GÜZELLIGINE ve SANA SONSUZ TESEKKÜRLERIMLE
…….
Sevgili kardesim, sair-yazar HACI IBRAHiM SAGIR`a hithafen ..
Yel yahut su degirmenlerinin akintisina - rüzgarina kapilip da, kar topu, nur topu, ates topu…hepi topu dipten bucaktan her neyse dönüstüren arac gereclere muhtac, murdar, mahkum, minnet, aciz ve mahrum olmaksizin, YASAM ENERJiSiNIi veya KAYNAK DEBiSiNi israf yoluna harcamamak icin TOPLUMSAL CÖZÜMLEMEYI bireysel keyfiyetten öncelikli kilmalidir saglik sihhat huzur mutluluk edep güven saygi sevgi ihtiyatinda kendini bilmek ve bulmak dileyen insan.
Cünkü toplum cogunlugunu dengeleyip tartan bitmez tükenmez ihtiyac ve gereksinimlere bireysel keyfiyet simsiyahligini kaplayip örterek yapilan her süslü dekorlu AMBALAJ, gecici süreligine sarhos sendrumuyla insani yok sayarak kamastiran uyusturan ve kandiran aldanmalari saglasa da, narkoz etkisi gectikten sonra evvelki BOZULMUSLUKLARIN bütün hastalikli agri sizi sorun dert irinleriyle beraber kiskirtip kanattigi yerin kapanmasi asla mümkün olmayan cürümüs- kokusmuslugu katlayip en derin yirtiklardan ihmal edilen ve eden toplumlari istisnasiz her bireyiyle yüzlesmeye cekerek icindeki ölü insanligi tükürür ve kusar…
Biz…simdlerde MAGAZIN BAGIMLISI ahmakliga kul köle kilinarak ihmal ve ihanat edilen EDEPTEN EDEBIYATA tüm toplumsal degerlerin kokusmus cürümüslügü bedelindeki her insani yüzlesmeye cekip sürükledigi en sapkin , cani, yaratik, mahluk ve VAHSET bagimliliginin icindeki iltihaplasmalari disa vurdugu ve ciban basi durumundaki toplumsal cüzümsüzlüge bireysel yerinden kanayan ve bütün toplumu sabahtan sabaha kadar dönderip kivrandiran ve herkesin yillar yili kayitsiz ilgisiz soyut yapay kalmalar sonucu bir noktadan sonra kendini tanimladigi NARiN…NARiN…NARiN…NARiN..sebepler sonucunu senelerce yorduk yazdik irdeledik konustuk dertlestik söylestik sevgili kardesim IBRAKIM`le. Konusup yazmaya da devam edecegiz elbette.
Sesini telefonda duydugumda, okula gidiyormusum gibi bir sevinc, bin telas. Medrese Mekaninda görüselim dedisek de, KALE`ye karsi ve Sehrin Meydanina bakan yukari bir yer olsun istedik.
Yillardir bir türlü biz bize kesismeyen ve bulusmamiza engel tatil araliklarinin uzakligi sebebini en nihayet kocca bir hasret yanginiyla sarildik kucaklastik. Bastigimiz yeri sasiracak derecede üstü basi tütün kokan masada zaptedilmez bir sevincin dalginligini sanki her lafta her sözü birbirimizin dili ve keimelerinden aldik bizi bize yudumlayarak ictigimiz hasrete tastamam ettik. Saatler ötekileri kovaladi böylece, carsiya biraktigimiz horantayi filan töbeki unuttuk. Dertlestik de, hüzünlendik te, güldük sevine sevine bir olduk ta..Doyduk mu bir birimize, ne gezeeeer, diyerek, nicelerimize ve öteki bulusmalarimiza birbirimizi sarilip öpüp koklayarak görüsüp kavustugumuzun hatirasi essiz ve emsalsiz efsanesine birbirimizin ismini yazip yeniden görüsmelerimze ismarladik.
Günün güzelligine ve sana sonsuz tesekkürlerimle canim kardesim IBRAHiM.
Kardesin seyfi.
…lafin sözün daha ötesi ilerisi berisi siirin hakkiydi her daim…
…..
EYLÜLCELERE
……
Eylene söylene dünya dedigin bir avuc toprak
Bir yudum su
Bir sehimlik ömür nafakasi
Bir perdelik isik ve gölgeler oyunu
Dünya dedigin, bir uzak yer, bir yakin yol, bir garip diyar, dünya dedigin..
Bir rüyalik arzuhal perdesi ve bir görümlük hasret kapisi,
icinde sakladigi sirra mesken misafir insan dedigin bir solukluk can..
Döner bu mekanda saat
Yol isler
Ilmek baglar kördügüm
Evler yapilir bozulur, yel eser, ates yanar, insan irgat durur kendi kendine
Güz olur, günes sogur, dünya bir toz duman harmanidir
Eylülcelerden,
Savusur gider gülümserligin yanaklarina dokunarak avludaki hayat..
Iraklari getirir götürür konar göcerlige yaban kuslari
Zaman degirmeninde herkes sirra kadem saklambaclar sürer savurur
Dünya dedigin bir dönümlük hasat mevsimidir kimi kederin kiracinda
Kimi irem bahcelerinde huzurun…
Seyfi Karaca……..Eylül / 24
tımarhane duvarı
18.09.2024 - 13:30AKLIN ne darasi vardir ne kostünü ne bileti ne ambar cüzdani ne emanet kapisi ne dükkancidan ortaya karisik ambalaji sevgili GEREKSiZ MORFi. Kendini hic bir hacize ve tenezüle egip bükmeden yasatabildigin senindir. Sendendir. Bu kadar bozlmusluk kiri ve pasi icerisinde bu delilige akil yormak her sosyete erbabinin üstesinden gelecegi ve kalkacagi is degildir. Demek ki bu diri diri insanlik ölüsünü gömerek yutan koca cöplükte ve sonsuz boslukta tutunmaya calistigin cirpinislarindir, bence hic büyüme ve hep öylece deli divanelerde insan kal...
tımarhane duvarı
24.08.2024 - 14:25……
FiLISTiNCE SIZLAYAN YARAYA
……..
Duvarlar…
Egriyi dogruya ipte salinan kuyu gibi
Ucurumlari birbirine egirip ören duvarlar
Kasali sarjörlerden kursunlara delik desik ve omzundaki dünyayi unutulmus bayramlarda
Esir pazarligina
Gün ortasinda ve sabaha karsi cölden basraya, ölüdenize ve sahra cicegine
Iraktan Filistine kac gün kac sene bilmem kac yüzyil
Barismasini bilmeyen savaslarin cayini sekerini eskisi bile kalmayan minderlerde zehir etmis
Insana yamali bir kiyametin önünden ardindan
Kaynayip kuduran depremlerden daha siddetli, daha cok
Kölen olayim dercesine kizlar kadinlara, kadinlar kül benizli yara bere icindeki cocuklara
Insanligi hic kimseye hatirlatan
Bütün tabelalar sökük
Koridorlar hortlak
Bahceler viran, pencereler dilsiz, duvarlar delik desik
Her dam havaya ucurulmus yirmili yasin gencecigi
Uzun kuyruklara durmus ölm gibi cöken bir kabusun yersiz yurtsuz cölüne
Gökten yagmur degil
Kar degil
Kirci degil
Tipi degil
Huzur degil güven degil mutluluk degil
Sadece ölüm kusan cinnetin bir dahaki sabahina vedalasan sonsuz siyahlik
Kahretsin….
Lanet olsun…
Tövbe yeminler olsun ki cehennem zebanileridir köpeklesip kuduran
Azgin kuduzdur insan degil..
Seyfi Karaca……..Agustos / 24
tımarhane duvarı
23.08.2024 - 15:47….
DELON DELLETİNE 3
…
Hız zaman mekan mevki nüfus güç gösteriş otorite servet saltanat makam ünvan her konuda ve her alanda acımasızca yarışarak rakipsizliği elde etmek için duyarsızlığı ve markalaşmayı getiren ve bu uğurda tüm insanlığını yitiren makinalaşmış sanayileşmiş her şeyi sinemanın parlak yüzlü kadınımdı erkeği ve her tarafından şehvet fışkıran kadın tiplemesini sermayesi olarak kapatan sinema her şeyi giderek menfaati ekseninde eşyalaşan bozulmaların Emmenuella- Isabella pornoğrafik serisinden önce Birjit Bardot” u ve Alain Delon’ u hayal perdesine mimleyerek görsel pavyon sermayesi olarak kapattı.
Hiç kuşkusuz ki zifirkatranı uçsuz ücralar sonsuzunda geceyi sarıp kuşatan yıldızların kamaştırdığı tarifsiz tanımsız duygusal çalkantılı etkileşimler gibisi, karanlığın içinde oturan salonların hayal perdesiydi aynı büyüleyici ve etkileyici doğurganlığı ve doyurganlığıı hayat gerçeğinden öykünerek beslenen sinema.
Bu yüzden tüm diğer sanat dal kol icraat ve kaynakları gibi toplumun bireyin ve insanlığın bütün sosyal içerikli ( çünkü çoğul katılımcılığı kapsayıp hitap eden hassasiyetiyle) müjde sezgi duyum bilinç tavır duygu düşünce itiraz gözlem fikir bildirimleriyle sorun ve çelişkilerine her türlü ilgi ve yakınlıkta aklı fikri ruhu gözü kulağıydı sinema.
Oysa Alen Delon ve Birjit Bardot gibileri aynı kulvarın eşzamanlısı deyim yerindeyse adeta süslü salonların kiralık garsoniyesi veya oyna deyince het çalkalamaya oynayanlığın kenar köleleri saplam gutmuş kadın kostağı erkek fahişesi lisansına, tüm bunların aksine ve hiç birine şöhretlikleri süresince varlık duyarlılık göstermediler ve hayatlarını her zaman tanrılar gibi tapılacak ilgiyle el üstünde tutulmaya odaklı ünlüler çöplüğünde yarım bırakarak hayatlarının görünmeyen kısmındaki acımasız yalnızlığın bütün azap verici öldürücü ve kahredici şizofrenleriyle murdar olup gittiler.
Bu sebeple ömrü hayatınca Cezayir Vietnam da de Ruanda’ da diğer Afrika kıyı köşelerinde Orta ve Uzakdoğu ‘ nun her yerinde akka hayale gelmedik vahşet düzeyli katlamlar ve soy kırımları yapan Fransa” yı görmez duymaz bilmezden gelen bayat numaralara yatarak, yeryüzünde olup biten hiç bir haksız hukuksuz insanlık dışılığa ilişkin onurlu duruş ve tepki sergilemeyip her Fransız şöhretlisinde olduğu gibi Türkleri önyargılı Avrupa tipi fetişist dolgulamaların ırkçılığıyla söz verdiği İstanbul randevusuna gelmeyerek Erşvan’ a gidip orda bunlar soykırımcıdır diye üçüncü sınıf sahne sergilemesi, çaptan gözden düştüğü şizofrenik alçaklığa depreşmiş travmalarını susturup sakinleştirmeye çalışan Alain Delon” un piyasa ünlüleri vitrinindeki görünen kıza benzer cilalı yüzünün arka çöplük gerçeğinde tüm hayatını hortlak etmiş zavallılığın inancı yitik hayatı kayıp kişiliği ve kimliği intihar arızası ve tezgah laçkası kokuşmuş çürümüşlüğüyle en son kertede bütün insanlığa ve dünya değerlerine kin besleyip lanet okuyarak şöhret soytarısı olmalar uğruna kendini öldürünceye kadar sallanıp sarkan rol kesme repliklerden hayvan mezarlığına sığınıp tutunmaya çırpınarak hayattayken ölmüş .moruklaşmış vasiyet ve veraset sahipliliğinde kendine son verdi.
İnsanların kıyaslayarak aynı seviyede yorduğu rahmetli Cüneyt Arkın’ sa tam tersi ait olduğu toplumunun ve insanlığın inandığı bildiği doğru ve yanlışlarına zıtlıkların çelişenlerenden temize çıkması uğruna hep insan tarafında kalarak hak hukuk güven özgürlük iyilik sevinç kaygı adalet vicdan hoşgörü paylaşım saygı sevgi dil kültür cesaret yiğitlik doğruluk dürüstlük mertlik kanun ilim bilim değerlerinde hiç ödün vermeyen açık yüreklilik ve kararlı duruşuyla daima çoğulcu hayatın tüm ortak dengeleyenlerine toplumsal saygıyı kültürü bağı son nefesine kadar yitirmeyip kavgasını verdiği azmiyle ve inancıyla; çocuklarının babası Türk toplumununsa zerre kadar Delon benzeşmesi olmayan ve nasıl inandıysa öyle yaşayarak tamamladığı kendisiyle ahirete göçen insan güzelliğindeki ölmez eskimez örnek rol modelidir. Hatırasına sonsuz saygıyla rahmetlinin.
Aşagıdaki şiir ordandır …:
DÜNÜGÜNÜ
Zaman kavramını silip süpüren
Gökyüzüne saçın sergen olmuş yıldızlardan biri de benim ladesim olsun diyenlerindir
Ağır ağır
Dizim dizim
Sıralanmış gökyüzü kolyelerine gerdan kırarak döner insicam , kainat büyür, güneşten kamaşarak
Gece Şuh fenerinden med cezir olur, sular köpürür kabarır taaa ki gğnaydın olacak serğvenlere
Yoklaması geleninse eninde sonunda künyesi çağrılır okunur
Olmadıysa
Bugündü
Yarındı derken rahmetli olmadıysa, herkes bir gün ölüceği kesin kaidelere
Farkındalığına varıp
İnsan Farkıyla yaşadıysa vasiyeti aştır
Geride kalanlarına cümleten sabır selamet
Seyfi Karaca. Ağustos/24
Toplam 319 mesaj bulundu