Kimi hayal kimi üryan….
Topragindan türemedikce her yasam belirtisi sararip solup özden itibardan inanirligini güvenirligini samimiyetini sagligini varligini dirligini direncini donanimini dayanikliligini aslini neslini degerini düzenini sogularak sönmeye mahkumdur.
Gönül heybesinde bir lokma sevgi, yürek sandalinda bir damla ask, ömür servetinde bir nefeslik dünya konar göcerlik bilinciyle, vadesinde yasayacagi hayati hic kimseyi kendi yerine kefil koymaksizin ödesebilen can borcunu asla vazgecemeyen yasama hakkiyla akil, fikir, ar, namus, ahlak, onur, özgürlük, cesaret, vicdan, hukuk, bilinc,yol, yön, yordam, sevgi, ilgi, emek, ilim, yetenek, deneyim, katilim, sorumluluk, aidiyetlilik, devamlilik, tutarlilik, samimiyet, iletisim ve paylasim zengini tüm yeryüzü masallarini kedisinde dengeleyip karsilayacak olan kisilige karaktere büyütüp cogaltmalidir insan.
Oysa gecmisten bugüne sürekli daha cok istah kabartarak zulme soyguna vurguna talana tecavüze sömürüye siddete ayristirmaya yagmaya yikima isgale kiyima ölüme katliama kine nefrete savasa sürgüne daha cok zaman pay kalite ve karakter azdirip yaratiklastikca yaratiklasan dünya Patron-tanrilari, ekmekten sudan histen saygidan sevgiden yagmurdan iklimden ormandan dagdan denizden haktan hukuktan özden yurttan yuvadan ilgisini iletisimini kesmis yorgun yitik yilgin yapay ve yapmacik insan icat edip uydurdular.
Bu suni solunumlu insanlik ve hayat öldürüp söndüren tezgahta anne babasi kim olursa olsun hic farketmeyen; fakat bütün kokusmus cürümüs cökmüs kopuk kaypak kirli gürültülü ölmüs sogulmuslugu kalibinda depolayip barindiran genel kamsamli ve genis yogunluklu vitrin seckisiyle, `Tektiplilik` türevlendirilip ürünlestirildi. Gidasiniysa kafa ve kalip yapisi uygun siir sanat müzik roman resim mimari bilim medya sinema siyaset usak ve dalkavuklugu memur kilindi.
Davranisi dengesizligi doyumsuzlugu degiskenligi yilginligi bencilligi yalnizligi öfkesi kuskusu karamsarligi güvensizligi mutsuzlugu tükenmisligi kini bunalimi acimasizligi kayitsizligi endisesi korkusu bagimlilgi birincilik askisi labaratuar ürünü mamülleyen birebir benzerlik bakimindan birbirinden türemeli ve birbirini tamamlayan olarak bu kasip kavuran labaratuarda insanligin kiyamet hali tezgahlanip piyasaya sürüldü.
Öyle ki…acizlik caresizlik yetersizlik kayitsizlik karamsarlik özgüvensizlik korku ürkü eksiklik endise gibi kisiyi kücültüp asagilayan kusatilmislik dürtülerini bütün bunlari karsilayan kavramlardan siyirip söküp soyutlastirarak, ahlakini bilgisini özgürlügünü sevgisini özünü sözünü iradesini idrakini ilgisini iletisimini dayaniksiz dengesiz devre disiliga birakma kurakligiyla kendini kendine cogaldikca bezmis bikmis carpik corak sorunlar cözümsüzü gördüren gerek sözlü, gerek yazili, gerek görsel - tinisal bütün insani duyum ve duyarlliklar, sürekli biri digerini ezen üzen yoran bogan bogazlayan kuru gürültü koparmalarin devamli üstün gelene benzeme veya en öne cikarilandan huy hüner kalip kilif kabuk sekil yahut marifet mayalama müzik sanat edebiyatciligiyla besleyici kiskirtici bileyici suikast mal ve malzemesi olarak donatip devremülkleyen yikimin, ayni yaratiklasmis lbaratuarciligindan baska bir sey degildir.
..
-
Kafamdaki Şeyler
Çağrı Binici
27.10.2021 - 14:32Huzuru insan icinde bulamamanin; ve insan icinde bulamadigi dünya huzurunu KAFASININ ICINDE toplayan sayisiz söz ve hayat birikimi duygu düs düsünce duyarliiklariyla, sordukca daglar diyarlarin kalbini sohbete katip derpresen dertlerinin evi yolu yapmis sevgili CAGRI kardesim. Sormayan sorgulamayans ...
-
Kıymet
Güney Yıldız
05.01.2019 - 12:55Belki SiiR sadece `iyi niyetlilik sunum veya gösteri mecrasi` olarak sanilip algilandigindandir, giderek konu daralmisligi ve hep kendinden ÖDÜN VERENLER mecburiyeti egilimine inanip kanarak acidikca duygulanan, ezildikce tazelenen, cilekeslestikce zenginlesen, örselenip yiprandikca huzura ve feraha ...
-
Çelişki
Güney Yıldız
05.01.2019 - 12:54Bu siirde cok bildirimli ÖNERMELER var. Kesin, degismez, sabit, tutanak halinde ve ikincisi olmayan duyurular halinden, fakat ayni zamanda da her cümle birbiriyle iddalasip cekisip celisen. Hayata genel bakis uyandiriyor halli yalin, ama sanki disardaki pencereden icerdeki odalara bakar gibi dünya ...
Toplam 13 mesaj bulundu
-
tımarhane duvarı
04.09.2025 - 15:24….
TIRIÇKADAN DEPLEK TERANE ( feci kolaj ) 1
…
Yapılmışı kendi halinde bile bile çürümeye terkederek, zaten kimsenin kendi başına sakinliği huzuru idrakı iradesi aklı sağlığı aidiyeti belleği bilinci özgürlüğünün olmadığı ve artık hayati değer kavramını üretmediği ve algılayamadığı bütün bunları talep edip istemediğiyle hayatına sürekli olumsuzluklar biriktiren borç harç bataklığında kavga hırs yarış gerilim sefalet kuşku kahır kaygı endişe tutsaklığının esir aldığı boğuşmaların rehin aldığı hastalıklı ve sorunlu debelenişleriden tatile gittiği yer bile mecburen tüketim proğramlanmışlığının tektikli kovalaşmasını şart koşan hayatı kaymış endüstrü paketi ürünü olmaya herkesi zoraki ve mecburen harcayıp tüketen kalabalıklar sürüsü haline dürdü büktü ve defetti.. Kendini ait mutsuz hasta ve tutsak ettiği yere ise kısa pahalı ve suni sokunumlu tatil diye gittiği çukurdan döndükten sonra da kendini tarifsiz keder hüzün ve anlamsızlığın çevrelediği her şey, eskisinden de daha beter ağırlaştırılmış hücre hayatların her türlü olumsuzluklarıyla intihar döngüsüne zirve yapmıştır.Kendini yaşatacak kadar hiç bir liyakati iradesi yetkisi sorgusu dirayeti özgürlüğü cesareti anlayışı dili kültürü kalmamış haksız hukuksuzluğun yapılandırıp yönettiği soygun sömürü çarkının kul ve kölesine kuşatılmış esaret çerçevelerinde hapsolacak kadar hayat ve insanlık hakkı tanıyan neo liberal vahşet merkezine kökten bağlı yerli ortak işbirlikçilerinin, yağmaladıkları her türlü ülke kaynak ve servetini dışarı çıkararak yüksek faizli getiriye dışardan borçlanıyormuş gibi kahpelik ve haramilik oyunlarıyla açıktan ve alenen onursuz kişiliksiz ihanet şebekesinin hainliğini şirketleşmekteler.
Tümüyle yıkıldı ve yok oldu topraktan giriş çıkışlı hayat, kerpiçten kireçten evler, ekin ekin sürülüp savrulan harmanlar, yaşama kaynaklık eden hava su dağ orman kıyı koy sahil deniz, sap saman , aşka saygıya ve sevgiye kök salıp sürgün veren hak hukuk liyakat samimiyet dürüstlük inanırlık güven ve niceler.
Bayırdan gelip bayırdan giden insanlığını yitirmiş pusulasız ilkesiz kanunsuz kuralsız hatsız yolsuz çöl ve güzergah çöplüğünün..Şu gün şu saat mayısa dönmüş temmuzdan geçmiş güz yaz ayaz buz kışa derken,dünya hayatının zorunlu gereksinim ve giderleri üzerine kurulu soygun sömürü çarkındaki sağlık gıda enerji barınma eğitim ulaşım güvenlik gibilerden de öne geçip can damarına çöken giyim kuşam marka konfor gösteriş ve İLETİŞİM bağımlılığını besleyip doyurmak için toplam yaşamlarını tüketim piyasasının hamallığına öldürürcesine harcamalarına rağmen yine de sürekli ihtiyaç artıran acımasızlık ve doyumsuzluk kışkırtmalarına yetişemeyen ana babaların mutsuz iletişimsiz hastalıklı ve sorunlu çocukları, kundaktan itibaren hazır kalıp formatlara salaklaştıran proğramlanmışlığın her türlü sinirli asabi dengesiz tahammülsüz yalnız yabancılaşmış ve değer bilincinden yoksun kişilik bozukluğuna kesintisiz süreklilikle mahkum ve muhtaç kılınmakta.
Onur gurur saygı ahlak irade haysiyet güven özgürlük kişilik karakter dürüstlük inanç idrak dil kültür ve nicelerinin kat sayısının ve katma değerinin tam tersine sıfırlandığı adilik alçaklık kaypaklık döneklik çölünde işine geldiği gibi caymaya yan çizmeye oyalamaya hileye aldatmaya ve yamukluk yapmaya en tiksindirici kokuşmuşluklardan fosilleşen geçmişin çevrim dışı kalanıyla intihar süslü cinnet ve cinayet şeklini vaziyet alınca insanlık….Kısacası ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin şartını bize yoran ve koşan kolay hazmedilir olmayan şeylere hem canımızı hem dişimizi sıka sıka sonuna kadar seviyemiz muhatabımız olmayan insanların mide bulandırıcı hallerine ve verdiği rahatsızlığa elden halden geldiğince katlanmaya çalıştıkça uyumlu müsaitliliğin ezip bozduğu herkes, hiç bir özgün farkı olmayan mutsuzlukta eşitlenmeye birbirine dönüştü ve benzeşti.. Çareyi de herkese bir şekilde yapışıp bulaşan üstümüze sıçraması kuvvetle muhtemel pisliği defetmek için bu çoraklığı kendinden soğutup sağırlaştıran gidişle ilişkisi sürdürülemez öz geçmişinden kaçıp gitmekte buldu bağımlı gedikli güdüklü dolaşımların dizi malzemesi, magazin çeşidi hammaddesi ve tezgaha konmuş piyasa hacizi haline karikatürleşen insanlık.
Buradaki sürekli yıkım yağmaların düzen kuklası ve soyan sömürenler kulu kölesi olmaya toplumu özenle alıştırıp örgütleyerek dünyayı kristal fanus salanundan ibaret sanan ; ve niçini nedeni belirsizliğe hayatını boşa çıkaran atla zıpla romantik polisiye tarzı krıminelliğin zir zop manyaklığını beyaz perdede ışıkları karartılmış zindanlar hücresinde herkesin kenarından şöhret ganimeti toplamaktan başka derdi düşüncesi olmayan ben merkezci makine sanayisinin ürünleriydi.
Niye insanlar hayal hüsran kırıklıklarıyla yanıldıklarında olmayan yahut geçmişi geri getirilmesi eskilerde kalmış erişilmezlere “ bütün hayallerim suya düştü “ derler ki ?
Çekmecedeki bütün albümlere bakılmışken hem. Hem diz kapağına bile gelmeyen sığ sularda hayatın dipsiz derinliklerini bulmaya çalışırken kendi kendine kör düğümlenip hiç çözülmeyecek şeylere tozunu dumanını attırırken insan denen nesnenin akrep yelkovanı…Ne gereği vardı şimdi gibilere baz niyaz bir olup, öpüştükçe kumaşı bozulan sahte ilişkili birlikteliklerin günden güne kusursuz yozlaşmaları kirli çamaşırlı iplere dizip asarak sıradanlaştırdığı mono tonlukta ayrı gayr sevişmelerden…
En nihayet bıkmış usanmışken sevgiden ilgiden saygıdan kültürden sanattan konfora düşkün beğenilme delirmişliğine ve şöhret dilencisi durumuna düşmüşken zenginlik gösterişi galerilerindeki kireç beyazına siyahı batıran iflasta yalnızlaşarak hükmünü ve cürümünü hortlak raflara kefenleşmiş insan
Laf olsuna yazılan kitapların hiç kimseye hiç bir şey anlatmaya algısının bilgisinin ve birikiminin olmadığı, hiç kimsenin hiç bir şey anlamak diye bir duygusunun düşüncesinin derdinin akışkanlığının çabasının olmadığı kantarın topuzunun insanlığın kilodu kaçtan gidiyorlara iyiden iyiye kaçtığı şu kıtlık kıran hallerde ..Biri ahır temizliği yaparken öbürü ultra lüks insanlıktan uzak ve kopuk kristal fanuslarda si bemol tangocuk. Motor bisikletin sabah sabah üstündeki Ötekinin tişörtünde STONE yazıyor sarı yazıyla. Blr başkası mermer dinamitliyor yanan ormanların küllerini kıyıya vuran kayalıkların dibindeki denize yakın uçurumdan. Bu arada rengi mavi olmaktan çıkıyor kaçak yapılı özgürlük dumanının, yaz yerini saniyelik kurulup bozulan evlilik ve çok sayılı olmakla değer kazandığına aldanan hovardalık oyunlarından bıkıp usanarak ikindi ıslıklarına terkediyor.
Bildiğini ve inandığını duyumsayarak yaşatmak adına düşte bile hiç görülmemiş olanı duyup görerek dünyaya getirmek ve göstermek adına ne büyük uslanmaz tutkuların, emeklerin, uykusuzlukların ve depresyonların akıl fikir ve hayal ürünüydü oysa sanat…
Geleydiniz de kendi gözlerinizle göreydiniz Van Gogh yahut Vermeer biraderler, inci küpeli kız meğer ay çiçek tarlalarında AŞK toplarken, insanlık dünyasında çoktaaan galeri ve ofis hayatlara tutsak eşyalaşmanın kulu kölesi olarak kendini herkesten üstün mühim vazgeçilmez gerekli önemli seçilmiş kusursuz ve kıyaslanamayacak derecede mükemmel görmeye ilahlaştırmaya , pusulasını yitirmiş hayalleri ATEŞE DÜŞMÜŞ şaşırmış her şey..Devlet damgalı sağlamlığı tartışılmaz her türlü istikrarsız denetimsiz kaçak vurgun soygun ve yağma bozukluğunu bünyesinde barındıran günü güncesi değişmez garanti mühürüyle…
Üç gün haaa , tamı tamına dördü bulmaz üç gün, ev bakıma muhtaç, evde yaşayanlar ya yatalak ya sefil ya yoksul ya hasta, ya ezik ya düşkün ya yolda ya mezarın orasını burasını gözetip kollayan bir yerde yahut hepten tümden kayıplarda, ya da dünya denen adresi belirsiz başı kalabalık bir beldede kör topal yorgun suskun yılgın bitkin tökeziyerek bakımı çok acil sürüklenişlere mecbur, herkes kendine kancayı takmış ören viran mahrumlarla kabustan beter perim perişan…Soygun sömürü çarkının saç ayaklarına çöküp kurumsallaştığı yan ürünlerinden olan sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, finans, sigorta, ulaşım, gıda, enerji, barınma, giyim kuşam, ve iletişim gibi hayati ve somut yağmaya vurguna istismara hileye ve talana her damardan uygun ve elverişli olanlarla beraber, ana ekseni yedekleyen popülerliğin YOZ KÜLTÜR kanallarının eğlence, reklam, dizi, kozmetik, moda, dekor, konfor,magazin, aksesuar, tasarım, tatil, kampanya, müzik veya sanatın parayla il gören diğer kolları gibi veya hepsinin aynı karmakarışıklıkla bir arada yüksek dozajda tüketim bağımlılığına toplumu her türlü sefil yoksul cahil çaresiz iradesiz güvensiz mutsuz umutsuz kayıtsız bencil aciz ezik ve güdümlülüğü kabullenmiş kayıplarla alıştırarak tarumar ve tersyüz ettiği sosyal siyasal ve ekonomik her şekil çöküşün sadece sorun biriktiren ve yaşayan kalabalıklarına durumdan istifade çıkaran bozuk düzen servet ve ganimeti ortaklığında oynadıkları ve çağırıp söyledikleriyle acının dertlenmenin düşkünlüğün ve insan eliyle yapılma kaderciliğin ağıtlarını avunmaya örgütlerlerken, kendileri ayrıcalıklı üstünler zümresinin çok yıldızlı ve dengine kimsenin yetişmesini istemedikleri milyarderliğin yaması her taraflarından sırıtan villa tipi her ve görgüsüzlüğü ARABESK yapı taşlarıyla bina olmuş JET gösterişin sosyete özentisini yaşamaktalar.
Dünya güncesi olarak ömrü hayatımız diye Yaşadığımız moloz yığınında karanlık ve çıkmaz sokaklarının sakin mutlu huzurlu oturmanın canına okuyarak, tehlike tecavüz şiddet tehdit kaygı endişe saldırı korku kahır küfür zehir kir gürültü lanet hile tezgah pusu kumpas dalavere dolandırıcılık güvensizlik saçtığı felaketlerle dolup taştığı ..
Etrafımız çevremiz endişeyle yorup korkuyla kuşatan cehalete görgüsüzlüğe duyarsızlığa aç gözlülüğe zorbalığa şiddete iki yüzlülüğe kaypaklığa güvensizliğe kuşkuya kayıtsızlığa keyfiyete saldırganlığa hukuksuzluğa haramiliğe istismara kahpeliğe kişiliksizliğe acımasızlığa çıkarcılığa pirim veren; orman yangınları pahalılık sefillik yolsulluk hırsızlık zorbalık kanunsuzluk ahlaksızlık haydutluk çirkeflik haramilik mafyacılığına yıkım ihalesi ve sipariş kargosu teslim edilmiş diz boyu hainlik bataklıklarında uçurumlaşırken..Şırdancı Memet, Etçi Remzi, Mutfakçı Nusret, Çılgın Dondurmacı , Alişan Mahsun Özcan prestij buruşma zirvesi, haydin kalkın kızlar dünya çok yıldızlı kalça göbek çalkalamak neymiş bizden görsün öğrensin dünya gibi ve benzerlerine ilgi çekip beğeni dilenciliğinin karşılığını bulmak için insanlığın bütün bilindik yollarını sapıtmış ve şaşırmış şıkır fıkır her yerini döküp dağıtmalarla ve alt tabakadan üst tabakaya zıplamalar uğruna kurulan simsiyah hayallere en sahte parıltılı ışıkar süpürüp serpmek kendini çözemeyen ve çözümleyemeyen irade yoksunluğunu her itibarsızlaştıran alçalışa köleleştiren eziklik ve iradesizlik sürüncemesindendir. …
Kendini ifade etme ve duyurma isteği hiç kuşkusuz sosyalleşmenin gereği olan kendi dışında başkasına görünme ve başkasıyla görüşme isteğiyle örtüşen değerde şartsız şablonsuz maksat ve yollarla hayati önemi olan sağlıklı zorunlu ihtiyaçların en önde ve başında gelendir. Fakat günümüz algı ve irade yoksunu doyumsuzluk geçimsizlik tahammülsüzlük tüketim ve gösteriş tutsağı olan insan tipi, kendini duyurup göstermede kendi dışındaki herkesi beğeni butonuna veya hayranlık parıltılarına bağlı güdümlü kalabalıklar olarak hafifseyip küçümseme maksadının maksadı niyeti kişiliği ve algısı bozuk şabloncusu olduğu sebebiyle herkes kavramına doluşmuş yığınlaşmış benzer alışılagelmişleri tekrar eden içgüdüsel davranışların şabloncuuğuna cesetleşip , hiç kimsenin kendi varlığında ilişkili özgürlüğü özgünlüğü ve özelliği kalmamış yalancı parıltıların toplu intihar mezarcısıdır artık. Elbetteki varlığının bildiriminde bulunurken beğenilme, mutlu olma, takdir edilme, ilgi saygı sevgi değer ve itibar görme, heyecan umut coşku heves istek arzu gibi duygusal çağrılımlarda kişiyi onurlandırarak iyiye ve güzele teşvik eden ve geliştirip olgunlaştıran iletişim bağlantıları kapsamında herkesin beklenti ihtiyacı olmasına rağmen, çağının bütün değerleri soygun sömürü tezgahında yağmalanarak kullanışlı tüketim kölesine mahkum edilmiş plastikleşmiş ve piyasa kuklası olmuş insan modeli, yukardakileri sıçrama tahtası olarak algılayıp herkese baskın gelmeye ve herkesin üstünde olmaya hayranlık beslenilen seçkin yetkin ayrıcalıklı özel imtiyazlı şöhretli gösterişlerin şekilden ibaretlik kamuflaj maskesi altında sürekli en mükemmele yarışan birinciliğe kutsanmak için,akıl fikir dil vicdan sorumluluk saygınlık uzlaşı hoşgörü paylaşım ahlak hukuk sanat edebiyat kültür ve diğer ortak yaşam yapı taşları adına hiç bir şeyi umursamamakta. Böylece de çürümeye terkedilen insanlık değerleri, bıkkın bezgin mutsuz gerilimli ve şiddet bağımlısı kalabalıklar olarak yerini birbiriyle konuşmadan anlaşamamazlığın ve anlamsızlığın hükmüne terkettiği; ve sürekli birbirine nefes aldırmadan boğuşan yarışan taciz ve tecavüz eden her türlü kokuşmuş yozlaşmış insanlık dışı moloz çöplüğünün kustuğu atık kir gürültü ve zehirlerini alışılmış yerleşik yaşam biçimi ve bağımlılıkları olarak kışkırtıldığı tutsaklık güncesinde kapış kapış harcayıp tüketmekte.
Oysa ki..
Kara kara düşüncelere kireç beyazı ve yüzü solgun ışıldaklandırmaların köşe bucak saklı bilinmez gizemlerini çözmek; ve dara koyup zora düşüren kumaşı eskimiş yeminleri bozup en temelden uyuşmazlıklara anlamını yitiren anlaşmaları yırtarak; sağım solum aşka sobe saklambacının her katında bilinmek görülmek sevilmek kabul görmek ve bulunmak umuduyla …Takdiri ilahiden kudretin tecellisiyle sevene ne diyebilirsiniz ki dünyanın aynasında gün ışır, gölge doğar, ağaçlarla ve akar sularla zaman değirmeni döner, dağ görünür, bulut yükselir, sandıkta saklı gizli nesi varsa dökülür saçılır her nesneden tabiat ve kozası açılır siyah beyazın ucuna kenarına ilişen bulaşan her şey, ekim sürümden tevekkelli toprak tozar, yaprak düşer, ay sararır, gün kararır, su ılışır ve parlayan taşlar üstünden sürüp giden yola baştan sona insan….ecel yoklaması son ziyaret tarihidir dünyadan fakat ve lakin, vakit okunsun okunmasın aşk emsaline hem nüfuslu hem yaşıttır, dünde bıraktığını yarına tamam etmeye aşka gelen herşey, yaşama sevinci kadar kutsal kadar güzeldir.
Sürekli zıtlık karşıtlık kutuplaşma çatışma ve ikilem yaratmaktan doğurduğu sorunlarla beslenen biri diğerinin ruhsatsız cüce ezik bozuk ve kayıt dışı kopyası, birine baktığın ayıp günah yasak çirkef rezil aşağılık ve kepazelikte sınır tanımadığına sayı sövesin gelmişken diğer ötekine bakıyorsun ki diğerinden bin beter kokuşmuş yozlaşmış çürümüşlüğün kendine saygın karakter değerinde hiç bir iradesi yetkisi özelliği ve özgünlüğü olmayan yan sanayi serisi, kıytırık hilebazlığın çakma ürünü ve sepetteki her şeyi kendine benzeten çürümüşlüğe kışkırtıp azdıran güçlü kuvvetli sebep, gayrısı ötesi ve ilerisi karanlık toplumu herkesin kendi özgür isteği ve iradesince seçip belirlediği sağlıklı zindeliklere değil, hastalık zavallılık düşkünlük çaresizlik hiçlik ve sorun yaratan proğramlanmışlıkların boğup bunalttıklarına ‘ çözüm süreçleri ‘ başlığıyla birikmiş bütün tıkanıklıkları karartıp örtbas ederek itirazsız tepkisiz herkesi mecbur ve muhtaç bırakan kıtlık kıran derinlerine düşmüş cenderenin Bop yan sanayi ürünü haline dönüşen ve her mecrada her menfaat güden maksada körü körüne ayrışan kutuplaşmanın talep edilmiş gereğini yerine getirmeye kullanışlı piyasa deneği olmaya yozlaşarak işlevini değerini anlamını sıfatını yapısını sosyal zenginliğini ve kişisel özelliğini yitirmekte insanlık.
Seyfi Karaca…. Ağustos/25
-
tımarhane duvarı
07.07.2025 - 15:49SEVGİLİ NiHAT GENÇ’ e SONSUZ SAYGIYLA…
Engin yurt sevgisi, hak hukuk adalet sorumluluk ve vicdan bilinci, insanlık birikimi ve duyarlı kişiliğiyle inandığı aidiyetin onurlu saygın etkin katılımcı aydın bilgin ilerici olduğu ülkeye ve Cumhuriyete yurttaşlık bağı ve duyarlılığıyla, gericiliğin talanın yağmanın yobazlığın karanlığın çirkefliğin puştluğun ikiyüzlülüğün hainliğin haksızlığın cehaletin haramiliğin keyfiyetin şiddetin yalanın sahtekarlığın bölücülüğün zorbalığın tutarsızlığın menfaatçiliğin kaypaklığın işgal ettiği her şeye karşı onurlu duruş sergileyip koyarak yaşadı, savaşımını verdi ve bu yolda hiç kimsenin kapı kulu olmayan özgün kişiliğinden, insanlık ahlakından, öz güvenli yurtseverlik dürüstlüğünden ve özgür düşüncesinden hiç taviz vermeyerek istenilmediği her yerden kovuldu yahut barınamadığı döneklikleri kendi terkederek son nefesine kadar bu güzel ülke sevdalısı olmanın tavrı duruşu sapa sağlam düşünce emekçisiliğini yaptı sevgili NİHAT GENÇ.
Her değerin en çok da insanı onursuz kişiliksiz satılık etiketiyle tezgaha koyarak parayla alınıp satıldığı çıkarcılığın hak hukuk ahlak itibar saygı sanat kültür edep ve edebiyat tanımayan günümüz dünyasında gittikçe eksilip azalan değeriyle Nihat Genç’ in aramızdan ayrılışına en derin üzüntülerimin saygısı ve sevgiyle
Seyfi.
-
tımarhane duvarı
04.06.2025 - 15:48…
KİTAPTAN KİTABA 20
(ZWEİG’ ın SATRANCINDAN)
….
Satrançta tutuklandığı nazi sorgulamaları sırasında sorguculardan birinin cebinden çaldığı satranç kılavuz kitap sayesinde kafeste boğulduğu hiçliği tutunabilecek kadar hayata kazandırmak için çarşaftan satranç tahtası ve ekmek kırıntılarından oyun figürleri yaparak bütün yazılı oyunları ve hamleleri ezberler. Bu da zamanla can sıkıcı hal alınca kendi kendini ikiye veya siyah beyaza bölerek aklını yitirecek çılgınlıkta , uyku aralarında dahi kan ter içinde kalacak, bardağı uzanıp kavrama yeteneğini odaklandığı travma kabusunda yitirecek ve yıkılıp devrilene kadar zarar vermenin cinnet derecesinde kendini bozguna uğratmaya azıp manyaklaşacaktır..Aslında bu gizli intihar döngüsünü Zweig, kitap yazma veya illa bir şeyler yazma baskısına her sanat dalında kendini en iyisini yapıp üretmek kıskaç kelepçesine mahkum edenlerin çokça yaşandığı korkunçluğu kendinden bilip tanıdığı şablondan özetle,Satranç oyuncularının hikaye dramına aktarıp uyarlamıştır bir gemi yolculuğu öyküsüyle yazdığı SATRANÇ adlı romanda yine kendisini Amok Koşucusu’n daki gibi anlatıcı olarak başrole alan Stefan Zweig.
Vahşi, kendinden geçmiş, kendi kendini imha etmek için satranç komasına girerek ölmedikçe ordan çıkamayan; dünyadan izole, eşyasız, mobilyasız, kirli, kapalı, karanlık sadece baktığı zaman yangın merdivenini gören tek pencereli bir hücrede yaptığı muhasebecilik döneminde Hitler Gestapo’ sunun farkında okudukları fakat nereye aktarıldığını bilmedikleri para kaynağına ulaşmak için toplama kamplarına değil , özel mahkumiyet hücresine kapatarak aylarca sorguladıkları zindan bir yerde tam da yaşama son anda sayesinde tutunduğu ve artık bilindik oyunların tatmin etmediği kendi kendini yenmeyi keşfe çıkan satranç derinlerine daldığı yerden çıkamayıp ölüme gidecekken, sorgucuların farkına varıp yatırdıkları bakımlı klinikte aylar sonra sanki ölmüş de yeniden dirilmiş gibi yeneden içmeden kesilen bayılma travması sonrasında başucunda duyduklarına inanamayarak yavaş yavaş usulca ve temkinle gözlerini açarak karşısında duran hemşireye sevindiği, ilk defa kadın görmüştür Dr.B.
O kadar ki, sorgu zamanlarının bir an önce bitip hücresine kendi kendisiyle satrançta boğazlaşmaya dönmeye can attığı; ve temizlik yapıp yemek getirmek için gelen gardiyanın orda geçirdiği kısa süreli vakte dahi tahammül gösteremeyerek kabusa kapanmanın ardından iyimser ve güler yüzlü insan sıcaklığını çoktan unuttuğuyla geçirdiği sinir krizi cinnetiyle gardiyana hücreye bir fırsat geldiği rutinler sırasında satrançtaki rakibi sandığı algısıyla saldırarak , “ yap artık hamleni alçak hortlak” deyişi, onu bakımlı, aydın, geniş ve kafessiz pencereden kayıp dünyanın güzelliklerinin ve sakinliklerinin göründüğü doktor nezaketlisi hastane odasına taşınmasına sebep olur Dr. B.
Rakibi oyun tahtası ve figürleri olmayan yere kendi hayalini koyarak ikiye böldüğü siyah beyazlığın her ikisini birden, hem ruhen hem bedenen satrancın sırrı gizemindeki bütün atak kurgu oyun ve hamle ihtimallerini ve evrensel sonsuzluğunun tüm bilinmezlerini hayalinde düşünüp kafasında canlandırarak keşfetmeye aklını yitirme pahasında kurban ettiği, piyon, kale, vezir, at, şah ve piyadeler onun hayatını esir alan tek düşüncesi ve dünyasıdır artık.
Tekrar hatırlamadı veya oynaması durumunda aynı derin bunalım, buhran ve baş edilmesi güç sinir krizlerinin kucağına düşme tehlikesi olan hastalıklı korkuları ve bağımlılığı vardır artık.
Bir de Czentoviç vardır…
Yugoslav, orta halli teknecinin oğludur. Babası dalgalı denize açıldığı sırada büyük bir geminin ağır çarpması sonucu parçalanan teknesinde ölümünden sonra onu evlatlık alan köyün kilise papazı korur kollar eğitir ve büyütür. Temizlik bakım tedarik düzenleme gibi kilise hayatında yapılacak ve örülecek bütün işleri hiç bir itiraz göstermeyip aksaksız yerine getirmede uyumlu itaatkar olmasına karşın her şeyi ağırdan alan, çok az konuşan, hiç kimseyle sosyal ilişkisi ve çevresi olmayan; papazın tüm titiz çabalarına rağmen alfabeyi ve okumayı bir türlü kavrayıp ilerletemeyen ilgisiz donuk durağan ve hantal biridir Czonteviç.
Fırsat bulduğunda papaz köydeki Jandarma çavuşuyla satranç oynamaktadır. Czentoviç’ de onların kenarına büzülüp sessiz suskun hiç yokmuş gibi başını eğdiği ve gözlerini ortada dönen oyuna kilitleyerek onlara olan biteni izlemekle onlara eşlik etmektedir. Bir gün tam oyunun ortasında köyden birinin öldüğü ve gömülmesi için kilise papazı cenaze yerine acil çağrılınca, papazı beklerken pipo içmekte olan Jandarma çavuşu hiç kımıldamadan satranç tahtasına gömülecek derecede ilgiyle bakan Czentoviç dikkatini çeker. Anlıyorsa oynamayı ona sorduktan sonra utana çekine satrancın balına geçen tembel Czentoviç papaz dönene kadar sayısız rövanşla çavuşu darmadağın eder. Papaz gelince onun satrançtan anlar okuluna hayret ettiği gibi, defalarca yenilerek çavuşun akıbetine uğrar. Derken küçük çaplı şenlikler festivaller pazarlardan sonra şehir şehir ve en nihayet dünya turnuvalarında rakip tanımayan şampiyonluklar yaşadıkça, sıradan ve düşük otellerde kalarak hem para biriktirme servet edinme tutkusunu artırır , hem de kalın kafalı oluşunu sıradan insanlar dışında çok az konuşarak ve kimseyle ilişki kurmayarak örtüp saklar, satrancın getirdiği şöhret sayesinde ve başka hiç bir yaşam biçimi tanımadığı için her şeyin balı ve sonu satranç olarak bilir, kendini herkesten değerli ve üstün olduğunun kibirine kaptırır.Güney Amerika’ ya giden gemide düzenlenmiş olan turnuvaya katılmak için o da vardır. Stefan Zweig bu kalın kafalı fakat dünya ünlüsü olan kişiyi tanımak için bahaneler arar.
Mc. Conner satranç tutkunu aynı gemide iş icabı bulunan ve yenilgiyi yahut kaybetmeyi asla sevmeyen iskoçyalı tüccardır. Onunla tanılan Zweig herkesin göreceği yerde oyun kurarak Czentoviç’ in ilgisine ulaşır. Her ikisine karşı para karşılığına oynayan Czentoviç onları ilk elden sonra yenilgiyi sindiremeyen Mc. Conner’ in ısrarla talep ettiği ikinci rövanşında Dr. B oradan geçerken verdiği oyun taktikleriyle ne dediyse aynısının gerçekleştiği hamlelerle berabere biten oyundan sonra, yalvar yakar Czentoviç’ le karşılaşmasını isteyerek sadece bir kere şartına razı getirirler . Karşılaşmada Czentoviç kaybeder. Fakat kazanmanın akıntı seyrine kapılan D.r B her hamlede kontrolünü ve kendini kaybettiği sanrıların hastalıklı halinin komasına girer çünkü olabilecek en bıktırıcı ve patlayıp saldırganlaşacak derecede aklını ve bilincini yitirme travması yaşadığının ağırdan alma davranışıyla Dr.B.’ nin cinnet geçiren açık ve zaafiyetinin farkına varmıştır Czentoviç.Birinciyi satrancın bütün bilindik bilinmedik hamlelereyle silip süpürüp yendikten sonra Dr. B. , Czentoviç’ in İkinci rövanş isteğine yok diyemeyerek kapıldığı ve korktuğu başına gelmiş, saplandığı cinnette eli ayağı ve hatta dudakları titreme komasıyla aklı zihni birbirine karışıp dolaşan hummadan tekrar sinir krizinin dibine düşmüş, rakibinin bitmek ve geçmek bilmeyen sakin kasıtlı sessizlik ve yavaştan alma taktiğine kendi kontrolünden çıkarak kabusunda depreştiği sabırsızlıkla tıpkı sorgu hücresindeki travmanın tekrarındaymış gibi durmadan terliyor, ayağını yere vuruyor, endişeleniyor, yerinde duramıyor, bardak bardak su içiyor, her molada heyecanı ve kalp atışları gittikçe artan hızlı adımlarla kriz zamanında olduğu gibi sigara odasına kendini atarak ileri geri gidip gidip gelmektedir Dr. B.
Oyun ilerledikçe günler haftalar aylarca kendini boğup öldürürcesine hiç kimsesiz ve sürekli Nazi Gestaposu’ nun işkence veren sorgulama hücresinde dünyadan hayattan her şeyden ve herkesten kendini koparıp içe kapanarak kendi kendini yenmenin dramatik kabuslu girdabına girer Dr. B. Artık bulunduğu yeri kişileri oyunu algılayamayacak derecede hiç bir davranışı ve hamlesi hiç bir bir anlam ifade etmeyen derin depreşmeler içindedir. Yüzünden okunan öfke komasındaki sakinliğini yitirdikçe konuşmaları seğiren dudaklarının titremesi artar, kekemeliği başlar, konuşması bile anlamsızlaşır. “ artık hamlenizi yapın “ diye ağırdan alarak humma cennetine sokan Czonteviç’ e kalkıp bağırınca durumun farkına varan Zweig, sorgu hücresinin gardiyanına çullanıp saldırdığının aynı kendini kaybetmişliğini görerek yanına sokulup oyuna son vermemesi halinde kötü gidişin kendisinde eskiyi tazeleyen acıyla dolu korkunç felaketler travmasına sürükleyeceğini fısıldayıp Dr. B. yi kapıldığı cinnetten vazgeçmeye ikna eder.
Yukardaki işin özeti niteliğindekileri satırları tekrarla:
Kapıldığı ve kapandığı mutlak başarı grafiğine, rakipsizlik üstünlüğüne şöhret olma gösterişine kibirlilik kaprisine ve kusursuzluk mükemmeline hangi meslek dalında olursa olsun akkını fikrini emeğini duygusunu bilincini vicdanını hayatını düşüncesini ve insanlığını kaybetme pahasına ve kamçıladığı hummalı cinnet kabusunda kendi kendisiyle dur durak bilmeksizin ölümüne yarışmaya şartlanmışlığın takıntı saplantısını ve piyasa beklentisini doyurmak için kendi yazın dünyası deneyiminden çıkarımladıklarını ortaya uyarlamış bir romandır Zweig’ in SatrancıSeyfi Karaca… Haziran/25
Toplam 317 mesaj bulundu
kendimce espri yaptığımı düşünüp yazınızın altına yorum yapmıştım
bir hafta önce sanırım
şimdi yazınızı okuduğumda anladım ki;
aslında doğru ve güzel yazıyorsunuz.
belki yanlış yerde yayımlamanızdan kaynaklanan bir durum
pek okunmuyor.
ki ben de okumuyordum
son yazınıza kadar.
.. ...
Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI GRUBU' na ve YENİ KURMUŞ OLDUĞUM - ANTOLOJİ ŞAİR KALPLER GRUBU adlı gruplarıma davet ediyorum birine veya ikisinede üye olabilirsiniz her iki grubumunda link adresleri aşağıdadır gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlard ...
Toplam 2 mesaj bulundu