Suna Özcanlı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:56

    seni düşünüyorum SENİ



    seni düşünüyorum SENİ
    Oturmuş gecenin karanlığında
    Yine seni düşünüyorum
    Dokunmak,öpmek istiyorum
    Hep ama hep seni istiyorum
    Şarkılar hep seni anlatıyor
    Senin adına şiirler yazıyorum
    Yokluğunla dans ediyorum çoğu geceler
    Sensizlikle kafa çekiyorum
    Hayalinle konuşuyorum,ağlıyorum omzumda
    Göremediğim seni seviyorum
    Hemde delice,çılgınca
    Hep sen,hep sen diye haykırıyorum beni çevreleyen dilsiz duvarlara
    Birtek onlar paylaşıyor benimle sensizliği
    Söylemekten utanıyorum ama
    Sensizliği bile kıskanıyorum
    Paylaşmaya kıyamıyorum o dilsiz duvarlarla
    Oturup gecenin karanlığında
    Hiç kopamadığım seni düşünüyorum..

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:56

    Yalnızım.

    Gündüzler, geceler boyu yalnız,

    Ne elimden tutan dost, ne yüzüme gülen kız

    Dolaşıp durduğum sokaklar ıssız.



    Sokaklar unutturmaz yalnızlığımı,



    Bekarım.

    Beklemez yolumu penceresinde karım.

    Ne bir türkü duyarım bekar odamda ince

    Ne dağınık eşyama değer kadın eli

    Ne olurdu her akşam eve gelince

    Masal gözlü bir çocuk 'Baba' desydi.



    Rüyalar unutturmaz bekarlığımı



    Çirkinim.

    Usandım tek başıma türküler çağırmaktan

    Biliyorum güzel değil gözlerim, dudaklarım

    İçinizden çıkıp gitsem bir gün diyordum

    Başladığım bütün türküler yarım

    Öyle bakmayın yüzüme kahroluyorum...



    Türküler unutturmaz çirkinliğimi...



    Üstelik şairim bilemezsiniz

    Her akşam rüzgar gibi sokaklara düşürek

    Elleri ceplerinde birisi gezer

    Bir yürek taşı gögsünde duygulu, ürkek

    Ceylan Yüreğine benzer



    Mısralar anlatmaz şairliğimi.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:55

    Ne demeli? ..
    Nasıl anlatmalı? ..
    Ne yazmalı bu dar ve parlak yüzeye? ..
    Sıradan bir yalnızlık benimkisi...
    Kiminkinden farkı var? ..
    Kelimelerden cümle kurma yeteneğim,
    benim yalnızlığımı sadece belgelenmiş bir 'anı' yapar...
    Herkesinki gibi bir yalnızlık bu...
    Yangın yerinde hareket edememek gibi...
    Hiçbir teselliye boyun eğmeyen...
    Laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bu da...
    Asi... Onurlu... Ümitsiz...
    Hiç kimseninkinden farkı yok...
    Sabah ezanından hemen sonra...
    Durduk yere arabanın camını açıp...
    İstanbul'un tam ortasında, sesim kısılasıya
    geceye O'nu bağırmak...
    'Seni seviyorum'u öfkeye dönüştürmek...
    Bu koca kente O'nu haykırmak...
    Dudaklarımın önce titremesi...
    Sonra gözlerimin dolması...
    En fazla ağlamak ıslak caddelere...
    Elimin ayağıma dolaşması...
    Salaklaşmak...
    Farklı mı yapar benim yalnızlığımı? ...
    Duysaydı... Belki...
    Duymadı... Duyulmadı...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:54

    Merhaba kardeşim, arkadaşım, gönüldaşım merhaba
    Merhaba sırdaşım, amuzdaşım, kaderdaşım merhaba
    İçtiğim su, aldığım hava, yediğim ekmek uyuduğum döşek
    Gördüğüm rüya, beklediğim umut yaşadığım toprak merhaba

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:53

    Herkes Seviyorum Demez


    Sürekli birilerini sevme ihtiyacı duyarız. Sevildiğimizi duyabilmek, başka biçimiyle de 'onay' almak için elimizden geleni yaparız. Sonra da 'bu kadar sevdiğim bir insan, bana nasıl böyle bir kötülük yapar' diye küçücük bir haksızlığa uğradığımızda acılar içinde kıvranırız. Her insanın sevgiye, sevildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Sevgilisi tarafından, eşi, annesi, babası, kardeşleri, iş arkadaşları ve çevresinde önemsediği insanlar tarafından sevildiğini hisseden kişi nasıl da ayaklarının üzerinde 'güçlü' durur. Sevginin verdiği 'başı dik' duruştur bu.

    'Bana hep sevdiğini söyle! '

    Kadınlar durmadan tekrarlanmasını isterler sevgi sözcüklerinin. Erkeklerin böyle bir sorunu yoktur, çünkü her aklımıza geldiğinde söylediğimizden bizden bolca duyarlar bu sözleri. Sakın bundan yakındığımızı düşünmeyin, tam tersi insanların yeme içme ihtiyacı gibi sevgi sözcüklerine de ihtiyacı var. Biz her 'Seni seviyorum' dediğimizde, evet seviyoruz ama 'Sen de beni seviyor musun? ' sorusunu da yanında sorarak ve cevabını bekleyerek. Bu kendimize güvenmediğimizden, karşımızdaki kişinin bizi sevip sevmediğini kontrol etmek ya da sevdiğini bilmediğimizden değildir; yalnızca 'Hayatımdan memnunum, senin de memnun olmanı istiyorum ve elimden geleni yapıyorum'un cevabını alabilmek içindir.

    'Sevgine ihtiyacım var! '

    Nasıl yetiştirildiğimizi bir düşünün; aileni memnun etme, hayaller, aşk dolu Türk filmleri, eşini memnun etme, çocuklarını sevme, koruma, bolca fedakarlık, fedakarlık... Tamam erkekler de bu 'memnun etme'lerle yetişiyor ama onlar 'maddi memnuniyetler' aşılanarak büyüyorlar. İhtiyaçlarımızı karşıladıkları ölçüde sevgilerinden de emin olmamızı bekliyorlar ve bu onların sevgilerinin kanıtı haline geliyor. Ah, bir bilseler insanın sevildiğini duymak ya da birine sevdiğini söylemek kadar ihtiyaç duyduğu başka şey olmadığını...

    'Sevdiğimi gösteriyorum ya! '

    'Sevmiyorum durmadan bunu kodlamayı, sana sevdiğimi göstermek daha çok hoşuma gidiyor.' Bu da erkeklerin ağzından sıkça duyduğumuz bir cümle. Evet, haklılar da... Sevgiyi duymak kadar hissetmek de çok önemli. Ama, o sihirli iki sözcük var ya, dünyaya bedel geliyor insana. Stresli, yorucu bir günün ardından ya da hayatınızda her şey yolunda giderken size gönderdiği bir öpücük, size sarılması yanında, gözlerinizin ta içine bakarak 'Seni seviyorum' demesini istemez misiniz?

    'Bir türlü istediğim gibi davranmıyor! '

    Bambaşka iki kişilik, farklı hayatlar... Bir araya gelip, uzlaşmak o kadar kolay mı? Doğrularınız arasında ortayı bulmak, onu olduğu gibi, günahıyla sevabıyla kabul etmek... Zor, çok zor... Birini sevdiğimizde, onun kendi hayatına dair, bizim pek de görmek istemediğimiz huyları, davranış biçimleri bizi nasıl da huzursuz eder. Asla onun da kendine ait bir dünyası olduğunu kabul edemeyiz. Her şeyi kendi açımızdan düşünür, 'ben bu durumda şöyle yapardım' der, onu suçlarız. Sıklıkla da, onda gördüğümüz hatalar, zaten bizde varolanların yansımalarıdır; karşımızdaki kişi aracılığıyla kendimizi eleştiririz. Başkalarına kusur bulmak ne kadar da kolay değil mi? Kendimize olan güvenimiz azaldığı ölçüde, mükemmel bir ilişki arayışımız da artar. Çünkü böylece, mükemmel bir insan seçerek kendimize olan güvenimizi telafi yoluna gideriz. Aslında mükemmel gördüğümüz biri tarafından seçilmek içindir bütün yapılan.

    'Yoksa ben deli miyim? '

    Bazen bu olasılığı bile gözönünde bulunduruyoruz! Çünkü paranoya paranoya paranoya... 'Neden böyle söyledi, neden ben öyle dediğimde böyle söylemedi, bana niye öyle nefret edermiş gibi baktı, ben olsam böyle derdim, eyvaaaah bize neler oluyor? ' Asıl size neler oluyor? Şöyle derin bir nefes alın, arkanıza yaslanın. Her şey yerli yerinde. Ama, o iki sihirli sözcüğe bağlı...

    Madem seviyorsunuz, söyleyiverin. Bir düşünün bütün gün ne sözcükler sarfediyorsunuz. İki güzel kelimenin lafı mı olur...?

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:53

    -
    Ayın karanlığına sakladım düşlerimi.Bir sevdanın yollarında berduşça geziyorum şimdi ve sen beni sevmeme ihtimalinle buz gibi duruyorsun karşımda.Gerçeği duymaktan, ilk kez bu kadar çok korkuyorum.Söylediğin her söz diken gibi batıyor yüreğime.Tanrım, içim acıyor içim acıyor…
    “Güneşin donuk sarı gölgelerinin altından”bakıyorsun bana.Gözlerine baktıkça terk edilmiş bir ülkenin uçsuz bucaksız, insansız topraklarını görüyorum.Bir çiçek
    olmalı, açmaya yüz tutmuş.Bir çiçek, bin umuda yeter ama yok.Umutsuzluk ne sana
    ne bana yakışıyor.Yakışmayanı taşıyoruz üzerimizde, ne garip…
    Ne kadar yakınsan o kadar uzaksın bana.”Kıyısız bir denizin uzaklığı”bu…
    Dalgalarının kayalara vurup parça parça olmasını istemediğin için mi küstün sahillere¿ Hangi gemi barınacak o denizde söylesene¿ Hangi gemi batmadan kalacak su yüzünde¿Bütün fırtınaları göze almışken ben, şimdi neden yelken basamıyorum sendeki o sonsuz maviliğe¿Senin görmediğin o sahilde demir atmış bekliyorum öylece…Ne zaman”İskele alabanda”diyeceksin¿
    Böyle donuk baktıkça sen, yapraklarını dökmüş asırlık bir çınarın kovuğuna yerleştirdiğim hüzünler bir bir çıkıyor ortaya.Derinden soluyorum acıları…Hep kal
    istiyorum, benimle kal…Hüzünler de o asırlık çınarın kovuğunda kalsın, böyle yaşayıp gidelim birlikte…Sonra yine gözlerin dikiliyor karşıma, donuyorum…
    Zamanda kaybolmuş iki yüreği yeniden bir araya getirmenin çabası benimkisi.
    Küllenmediğine inandığım bir alevi, yüreğimle yeniden canlandırmaya çalışmak…
    Yorgunsan en az senin yorgunum bende…Her şeye rağmen bir güne bakan doğuyor
    içimde ayın karanlığına sakladığım düşlere inat.
    Şimdi sen aşk çiçeğim, bana en yakın haline bürün, yüreğine koy ellerini ve sadece
    Yüreğinin söylediği sözleri dinle.Bir kez yakından bak bana, en yakından, gözlerimde
    Kendini gör.Değiştir çirkin anıları en güzelleriyle.Aşk savaş değildir, bu yüzden yenilmedin hiç.Hoyrat eller yok karşında seni incitecek.Ben yaşatacağım seni, ölmene izin veremem bundan böyle.Sende kapılma ölümün soğukluğuna
    2-
    Hiç oldu mu sana da böyle?
    Eğer yaşadıysan, bana yardım et ne olursun...
    İçimde koskoca bir çark var sanki..
    Tam göğsümde durduramadığım...
    Bazen hızlanan, bazen yavaşlayan, hiç ama hiç durmayan...

    Canım yanıyor o döndükçe sanki çevresindeki her bir şeyi koparıp götürüyor beni, içimi parçalıyor...
    Nedenini bilemediğim bir şekilde parça parça içime yayılıyorum...

    Üşüyorum, İçimde bir uçurum var sanki onunu göremediğim..
    Sanki her şeyin saçmalığını almışım da içime,
    Sanki dünyadaki her şeyin en uç noktası gelip sığmış da içime,
    Bana yer kalmamış çıkmak istiyorum...
    Herşey bitsin istiyorum, Ne varsa olan...

    En çok da neyi düşünüyorum biliyormusun?
    Öyle bir şey yazmalıyım ki, öyle bir şekilde anlatmalıyım ki Yasadıklarımı, kağıda döküldüğünde teker teker bitsinler..
    Teker teker yok olup huzurumu geri getirsinler...

    Ama olmuyor işte yazamıyorum..
    Her yazının sonunda koskoca bir boşluk görüyorum kağıtta..
    Bütün yazılarım siliniyor, içindeki hersey gelip yine içime yerleşiyor..
    Çarkım dönmeye başlıyor...
    Uçurumum derinleşiyor...

    3-
    Unutmadım seni! 'Ey Yalnızlık...'.:.
    Ne yazilmali ki silinip gitmesin, ne söylenmeli ki unutulup bitmesin. Sessizlikle bağlayan bir hikaye bu. Eger bagladigi gibi bitecekse sonu, yasanan her ne varsa sil, gitsin.Hayallerde gerçek gibi yasarken seni, umutlarda bitti bir zaman, sevgiler de. Seni seviyorum çünkü ne zaman siir okusam, misralarindan sen akiyorsun, gözlerimden yaslar süzülüp resmine damliyor, sessizlik sarariyor içimde, susuyorum. Tam buldum dedigin anda kaybetmek nedir bilir misin? Atilmisligi hissettigin oldu mu? Hayaliyle yasamayi ezberledin mi? Delicesine sevdigin ama onun seni sevmedigini ögrendigin o ani hiç yasadin mi? Onun eksik yanlarini bile sevebildin mi? Terkedilice ilk defa görüyormus gibi baktinmi? Elvedasiz ayriliklar acitti mi içini? Göz kapaklarina inat, uyumadigin oldu mu gecelerce? Sadece mum isiginin aydinlattigi odanda onu düsündügün oldu mu saatlerce? Ellerin onsuz kaldiginda üsüdün mü? Duyuyorum susuyorsun, yine susuyorsun, tipki o zamanki gibi söylemiyorsun. Seni seviyorum çünkü hergün biraz daha tükenirken hersey, benligim sesizce inliyor ben susuyorum. Bir an elinden tutuyorum, biran sonra belkide tamamen elimden kayip gitmis oluyorsun, anlayamiyorum.Yine sensiz kaliyor kollarim, yine islaniyor gözlerim. Yasamam için tek nedenimdin sen. Fakat binlerce sebep vardi seni sevmem için. Seni seviyorum çünkü yasanacak bütün imkansizliklarda sen varsin. Biryerlerim aciyor durmaksizin. Sessizligin çok sey söylese de bazen susmanda incitir beni. Bilirim, belkide en iyi ben bilirim ki, susmasini bilmek, bildigini söylemekten daha zor. Bir uçurum gibi derinlesen sessizlik, bizi birbirimizden ayirdi bile. Yenildik dostlugumuza, zamana, yalnizliga, yenildik iste! Sinsice sardi sessizlik, böyle birdenbire, ansizin... ve ben hala unutmam gerektigini söyleyenlere inanmiyorum. Hissettiklerimi söylemektense dost kalmayi, seni sensiz yasamaktansa susmayi tercih ederim. Senin beni sevme fikri bile beni mutlu edebilecek kadar güzel ve asil! Seni seviyorum çünkü sen benim siyah beyaz dünyami renklendiren o çok az seyden birisin. Sensiz her andan korktum, korkuyorum. Alip gitme ellerini, alip gitme gülüslerimi, götürme düslerimi. Sen benden gittin gideli öyle biktim ki sensiz kendimden. Seni seviyorum çünkü hala birseyler var vazgeçemedigim. Ben herkes için siir yazmazdim, bu hep tuhaf gelmisti. Fakat simdi senin için siir yazmamak tuhaf geliyor. Bu yillarca sürecek ve de hiç dinmeyecekmis gibi düsünürken görüyorum ki anlamini yitiren birseyler var aramizda. Seni seviyorum çünkü tam herseyden vazgeçmistim ki, karanligimin perdesini yirtti ellerin. Ama yine direndik sessizlige, hala konusulmadan kalan öyle çok sey varki! 'Sustugun yerde birseyler kiriliyor' Nasil söyleyecegini sende bilmiyorsun besbelli.. Susman gerekiyor diye susuyorsun belkide, dostlugumuz için.. Kalbim sendeyken her adimda, aklim sendeyken her dakika, unutmadim, unutamadim iste!
    4-
    Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.

    Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum.

    'Tasalanma' diyeceksin, tasalanmayayım ama kendime bakıyorum da bir kaç umut kırıntısı dışında hiç bir şey göremiyorum.

    Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni.

    Her sabah sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum 'uyuduğum uykuları'...

    Ve geceler... ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun, ne kadar bitmez olduğunu görüp şaşırıyorum. Zamanı bu kadar geçmez kılan sensizliği lanetliyorum. Bir maraton koşucusu gibiyim. Ama finişe ulaşamıyorum bir türlü.

    Bildiğim bütün hasret şarkılarını ard arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum. Ertesi gece bir kez daha... Her gece aynı hüzün...

    Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum. Ve hiçbir köşe başından çıkmayacaksın üstelik.

    Yaşamaksa yaşıyorum elbette. Şairin dediği gibi 'senden uzak olduktan sonra nerde olsa yaşıyor insan.'

    Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.



    Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.

    Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen....

    Geleceksin değil mi?

    5-
    Konuşacak ne çok şeyimiz var, paylaşacak ne çok şeyimiz var…Tanrım ömrümüz
    yetecek mi hepsini yapmaya¿
    Sana ne söylesem, yüreğimin sesiyle konuşuyorum inan.Hangi sözcük dökülüyorsa dudaklarımdan, bil ki yüreğimin söyledikleri onlar…Yanlış anlaşılabileceğime dair en ufak bir kaygım yok.Zaten aşk kaygılarından arınmış olmayı gerektirmez mi¿ Kaygın varsa eğer aşkı nasıl yaşayabilirsin ki¿
    Sen olduğundan beri hayata ve insanlara dair bütün kırgınlıklarımı kaldırıp
    attım bir tarafa.Uzadı cümlelerim farkında mısın¿ “Evet” ya da “Hayır”dan oluşan
    tek kelimelik cümleleri kullanmıyorum artık.Çocuk gibiyim çocuk…Başkalarına saçma
    gelebilecek her şey mutlu ediyor beni.Sanki her şeyi ilk kez görüyorum.Dün gece
    perdeyi çekip camdan bembeyaz karın yağışını izledim.Bunu yapmayalı ne kadar uzun zaman olmuş…Bir mucize bu biliyor musun¿ Bilimsel açıklaması ne olursa olsun
    umurumda değil.Bir mucize bu…
    Meğer ne çok şarkı bilirmişim ben, ne çok şarkı ’en çok sevdiğim şarkı’ymış…
    Nereye gitti hüzün şarkıları¿ Yoksa ben mi duymuyorum¿ Her şarkı içimi okşuyor,
    her şarkı aşkı anlatıyor.Eşlik ediyorum, bağıra bağıra söylüyorum, coştukça söylüyorum.
    Senin yanında nasılsam sen yokken de öyleyim.Varmışsın gibi yani…İmkansız
    Hiçbir şey yok bize.Aşk sevmez imkansızlığı bilirsin.Yanımda olmayışın seni yaşa-
    mama engel değil.Sana sarıldığımı, kokunu içime çektiğimi, tenini ateşini düşünüyo-
    rum, ne güzel…
    Bir iddiam var bu aşkta.Her şeyin olmak istiyorum.Sevincin, isyanın, kızgınlığın,
    hüznün, aldırmazlığın, çocukluğun, yalnızlığın, yorgunluğun, enerjin, gözyaşın, gülüşün,
    korkuların, cesaretin, alınganlığın…Ben sana ait olmayan ne varsa çıkardım hayatımdan.Senin olanı yaşamak istiyorum.Sana dair hiçbir korkum yok, yüreğim senden
    gelecek her şeye sonuna kadar açık.Bir tek kaçışlara, gidişlere kapadım yüreğimi…
    Bak yine bastırdı kar, mucize boyanıyor gökyüzünden.Nasıl da beyaza boyanıyor
    ortalık.İlk defa sever oldum kış mevsimini.Zaten mevsimlik bir aşk değil bizimkisi.
    Yaşayacak öyle çok yaz öyle çok bahar var ki…Dedim ya, ömrümüz yetecek mi bunları yaşamaya¿

    6-
    Caddelerde sisli, puslu bir kış ikindisi. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar... Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları... Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor. Sen sanki, yaprakların arasından bana müzipçe gülüyorsun. Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Beni her zaman güldürmeyi bilirsin. Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan 'Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.'

    Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor. İstasyon Caddesi'nin tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor. Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem, evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem, telefonunun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam. Sonra sen gelsen yanıma, yine 'seviyorum' desen, ben yine senin gözlerinde sonsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem. Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.

    Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor, hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler... Son kez yine seninle gezmiştik oraları. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

    Benimse herşeyim aynı. Geceleri bodrum katlarına yağmur daha çok yağıyormuş, bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de geceleri daha uzun sanki, bitmek bilmiyor. Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde? Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı. Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki biraz azaldı. Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin. Arkadaşım, dostum, öğretmenim, talebem, sevdiğim.

    Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi. Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum, içimdeki boşlukta birtek özlemin yankılanıyor. Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum. Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak. Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları. Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini. Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.

    Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın... Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

    Bense odamda senden uzak. Hayır beni merak etme, üzülmüyorum. Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum, sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız. Dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, biraz üşüyorum...

    7-
    Bu günlerde bi başka havalar...Yağmura inat güneşliyim ben...Daha bi değişik soluyorum...Değişti sanki nefes alıp vermem...Seni düşünmekle
    geçiyor her anım...Senin hayalinle...Çok kısa da olsa aklımdan çıkmayan cümlelerinle...Tarif edilemez,anlatılamaz gözlerinle...Hep sen varsın gönlümde...
    Geceleri uyuyamaz,gündüzlere uyanamaz oldu gözlerim...Ne yaptığını bilmeden,neden yaptığını bilmeden boğuşuyor kalbim sensizliğiyle...Çıkar mı sabahlara,
    erer mi yüreğim...Bilmiyorum...Nedeni yok bu sevginin...
    Sıradan sevgilerden...Sıradan aşklardan değil benimkisi...Yüreğini senden başka herkese kapatacak kadar asil...Gönlüne bir dert düşse her yeri
    yakacak adar asi...Duygularını bastırıp zavallı kalbine,susacak...Gün gelir ki sen istersen,kalbini sana açacak...Bütün sevgisini anlatacak kadar gizli...Fırtınalar
    koparcak kadar isyankar...Akıp giden zamana inat bitmeyecek kadar sonsuz benim kisi...Nedeni yok bu sevginin...
    Gün geçmez ki sensiz,bi anım geçmiyo özlemsiz...Seni düşünüyorum çaresiz...Yokluğunla geçiyor her anım...Bir daha seni görebilme ihtimaliyle...
    Bir daha sesibi duyabilmeye bile razı biçare düşüncelerimle...Geceleri yıldızlara uzak,gündüzleri güneşsiz günlerimle...Buğulu camlara yazıp adını,bir şarkı
    tutturmak yokluğuna delice...İsimsiz sokaklarda aramak seni gelmeyeceğini bile bile...Tarifi olmayan biçimsiz duygu sellerinde boğulmak bir daha dönmezcesine...
    Kendini dipsiz kör kuyulara atmak sonunu görmeyecesine...Öyle bi sevgi benimkisi işte...Nedeni yok bu sevginin...
    Bitmek tükenmeyen dertlere salıp yüreğimi yine de...İnat la yaşıyorum sensizliği de...Yokluğuna da alıştım...Hasretine de...Var olduğunu bilmek
    bile yetiyor bana...Düşüncen de güzel...Düşünde...Aklımdan hiç çıkmayan gülüşünde...Sensizliğe yenik düşsem de seninleyim...Nedeni yok bu sevginin...
    Anlatsam kimsenin anlamayacağı kadar çok...Sussam içinde kaybolacağım kadar belirsiz...Denizin renginden uzak...Güneş kadar sıcak...
    Sonsuzluk kadar tanımlanamaz...Ay kadar parlak...Yıldızlar kadar derin...Geceler kadar uzun...Sevgisizlikten yoksun...Gözlerin kadar mavi...Benim kadar asi...
    SENİ SEVİYORUM...ÖTESİ YOK BUNUN...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:52

    Bugün sensizliğin ilk günü
    Ayrılığın ilk akşamı
    Dolaşıyorum ıslak kaldırımlarda
    Yolunu kaybetmiş bir garip gibi
    Bir o tarafa,bir bu tarafa
    Sensizliğin ilk akşamında
    Hasret yağıyor omuzlarıma
    Bu yalnızlık akşamında
    Islak kaldırımlarında sensiz...

    Esen rüzgara bıraktım kendimi
    Beni sana götürsün diye
    Ama ne çare
    Yağmur benzin,yıldırım çakmak
    Rüzgar körük
    Yakıyor bedenimi
    Sensizliğin ilk akşamında.......

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:51

    BİR SEVEN BİR SEVİLEN



    yüreğine sağlık gercekden mükemmel.


    Sevmenin tarifi nedir? Sevmek neyin nesi?
    Merak edersen dinle bak, sevmek kalbimin sesi
    Sevmenin derinliklerinde aşkı nice incelerim
    Bunlar benim sana ait gecelerim

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:49

    O Ve Ben



    Ayağımda çarık elimde asa
    Kandil ışığında ben,
    Gönül yolcusuyum
    Gecem gündüzüm dağlar tepeler
    Hasret ışığında ben,
    Gönül yolcusuyum
    Bulutlar aşkı ağlar
    Yüreğimin ışığında ben
    Hasret yolcusuyum..

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:49

    Sevdiğimi arıyorum boş sokaklarda,
    Acı dolu ve hazin sonum buymuş demek.
    Artık mutlu olamayacağım gözlerinle,
    Ve dalıp gidemeyeceğim beyaz tenine.

    Sevdiğimi kaybettim yalnızlıklarda,
    Söyleyemedim seni seviyorum diye.
    Oysa hep düşledim seni pembe hayallerimde,
    Ve düşledim çiçekli bahçelerde.

    Sevdiğimi kaybettim karanlıklarda,
    Hep mani oldu hayat kavuşmama.
    Oysa koşup sarılmak isterdim,
    Ve öpmek isterdim seni özgürce

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:49

    Haberin var mı?
    Karanlığın içindeki yas seni boğar mı?
    Şafağı, hiç doğmayacakmışcasına güneşi;
    Bekledin mi hiç?
    Sen batmalara alışmışsın gönlüm,
    Dev dalgalar olmuş,
    Kendi suyunda boğulmuşsun.
    Haberin var mı?
    Yaşamak için didinen,
    Her inadına sevişinde yenilen,
    Zalim ellerden son suyunu içmiş,
    Güne gün solan; eriyen,
    Yüreği taş kesmiş,
    Yaşamadan maziye gömülen bedenlerden...
    İşte yine battı güneşim, yine batacak.
    Yaşanmadan yıllarım, yine hüsran olacak.
    Yine bir gidiş, yine bekleyiş.
    Bilirim bu yürek yine yapayalnız kalacak...
    Bir yıldız daha kaydı,
    Haberin var mı.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:48

    saçima dokunma' diyorsun masal saçan bir sesle
    ekmek gibi dilimledigimiz yatak sarilmiş bize,
    birakmak istemiyor
    kasiklarini öperken 'saçima dokunma' diyorsun
    dilimde gezdirirken seni,
    'saçima dokunma, n'olur'
    kapisi açilan bahçene girerken bir daha, bir daha
    anilar dökülüyor göksarmaşiktan


    ikimiz de biliyoruz
    bir çözsem saçlarini
    bir daha söz etmeyecegiz ayriliktan
    saatlerin saçlari olsaydi sevgilim
    bu kadar hizli geçip gider miydi zaman
    ah sevgilim ne diyecektim ben sana
    aç pencereyi ve dişariya bak
    son gecemizde kar altinda kugular

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:48

    sevgilim
    açtığında postacının getirdiği paketi yarın
    içinde senin yüreğini kaldıran dağlar
    benim gözlerimi dolanan sis
    ve sevişirken çam ağaçlarına takılan saçlarımız
    birden herşey, herşey, bir gölde bir sabah ansızın açılışı
    gibi
    yüzlerce nilüferin
    ayrıldığımız gün üzüntüden bayılan zaman
    kendine gelince olmadık anda
    vapurlar yağacak yüreğinin adalarına yeniden
    yeniden dalgalar
    yeniden limanlar
    yeniden sonu olmayan şarkılar
    hepsi
    yine birbirine karışsın diye saçlarımız


    o zaman yine saçlarını topla sevgilim
    ve yüreğinde beklettiğin martıları sal

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:47

    Dört işlem



    bir haber sal mavilerle süslü olsun,
    biraz seni biraz beni anlatsın.
    sana olan duygularım savrulsun,
    biraz seni biraz beni anlatsın.

    dağıtsın dalgaları savursun heryere,
    bir şiir yaz delice gökyüzüne,
    rüzgarlar çarpsın her sözünü yüzümüze,
    biraz seni biraz beni anlatsın.

    sen bilirsin yolunu yanıma gelmek için,
    anlatırsın her saniye'ye zamanı durdurması için,
    bir duamız olsun dilinden çıkan, ikimiz için,
    biraz seni biraz beni anlatsın.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:46

    Nerdesin hiç bilmedim, ne teninde battı, ne gözlerinde doğdu güneş. Oysa
    hep göğsünün sıcaklığı vardı yanağımda. Ellerimi hiç başı boş bırakmadın.
    Yalnızlığıma ortak oldun saatlerce, bilmedin.
    Benim, seni bilmediğim gibi! Kimdin? ?


    Kalabalık ve şarap kokusunda, tokuşan kahkahalara şimşek gibi çaktın – bir
    andı – tok sesinin bir yumrukla boğazıma dayanması. Şaşkındım...hem de çok,
    ismin nasıl estiyse kulağıma, o gün bu gündür hala üşür yüzüme bıraktığın
    alevler, göğsümdeki kıvılcımlar hala uçuşur. Hiç gelmedi mi soluğuna seni
    sardığım tütün kokusu?
    Dumanımda kimimdin?


    Sensiz ama sen dolu bir sabah daha yayılıyor şehirde.


    Adımlar dökülürken caddelere, seni kovaladığım düşlerim çekiliyor ayak
    izlerinde. Hangi kıyıda sus pussun şimdi?
    Hangi balıkların izinde, yıldızlarla kalaylarsın yakamozları?


    Deniz kenarından ne zaman geçsem, dalar giderim sebepsizce. Kıvrımlarında
    derinleşir ya rengi, yutar ya şehri tepe taklak... boğulur sanki
    yalnızlığım. Sen denizleri seversin, ben küçük balıkları. Ne ben balık oldum
    oltanda, ne sen deniz, ayaklarımda.... yok yok yine de sen denizsin, tenine
    kulaç attığım.


    Dün gece... söylemeden kimseye bir şey yaptım. Lacivert ipin ucunu çektim
    hilalden ve mavi atlası kurtardım misinandaki iğneden. Bu sabah ağına
    dolaşmışsa güneşin etekleri, livarından çıkarsa birkaç yorgun martı şaşırma,
    baş aşağı getirdim maviyi.


    Dün gece...dün gece sarhoştum ama ayık bir sevdaydı yüreğimde. Zik zaklar
    vardı saman yolunda, yıldızlar da sarhoşmuş ben gibi. İzlerini sürdüm, sana
    geldi balıkçı...ellerindeki pullar... bu pullar oltana takılan yıldızlardan
    mı?
    Ben de bekler dururum o zaman dilek yıldızlarımı.


    Bunun içinmiş, umudumdaki kırmızı lekeler.


    Oysa, titrese de bitik mumun gölgesi dudağımda, söylemem gerekirdi seni
    sevdiğimi, söyledim, iyi de ettim. Daha ne kadar saklardım ki üç noktaların
    ardına arzularımı, yüzünü bilmeden hayalini nasıl çizerdim yastığımdayken.
    Geceler hep göğsündü, başımı yasladığım. Düşlere düşerdim siyah saçlarında,
    öpüşen balıkları kıskanır, küçük buseler kondururdum sinene. Sen bilmezdin,
    deniz şahitti ellerimle sevişmeme.
    Az saklamadım ki seni, az yazmadım, az çizmedim ki...azlarla, azar azar
    çoğalttım seni, şimdilerde sen çoğaldın, ben azaldım bende.


    Sensiz ama sen dolu bir şehir, nerdesin hiç bilmedim. Kalabalık ve şarap
    kokusu sonrasında adımlar dökülürdü caddelere ve deniz kenarında buldum
    kendimi. Kimseye söylemeden bir şey yaptım. Sarhoş ve tir tir
    titreyişlerimde, sevdiğin bir renge buladım aşkı. Ne kırmızıydı, ne beyaz.
    Aşk lacivertti sende. Bana gelmen için boşuna toplamadım akşamdan
    mavileri...


    Bu kez de benim için çık sulara balıkçı. Benim için çevir misinayı başın
    üstünde, hayallerimi sana bıraktım, nasılsa dönüştürürsün gerçeğe.


    Bir gün ama bir gün teninde uyaracağım denizi.


    Haydi şimdi rast gele.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:45

    Çıplak heykeller yapmalıyım,
    Çırılçıplak heykeller
    Nefis rüyalarınız için
    Ey önünden geçen ak sakallı kasketli,
    Yırtık mintanından adaleleri gözüken
    Dilenci
    Sana önce
    Şiirlerin tadını
    Aşkların tadını
    Kitaplardan tattırmalıyım
    Resimlerden duyurmalıyım. resimlerden...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:44

    Gönlümün sultanını sorup durma güzelim
    Ya düşer bayılırsın ya üstüme yürürsün
    Kimdir diye düşünüp kafa yorma güzelim
    Benim sevdiğim kızı aynaya bak görürsün

    Senin gibi giyinir senin gibi süslenir
    Bana yalnız rüyamda 'Canım' diye seslenir
    Yazdığım şiirleri dinledikçe hislenir
    Benim sevdiğim kızı aynaya bak görürsün

    Gelenler selvi diye bahsediyor boyundan
    Güzelliği yerinde şikayetim huyundan
    Belki bir tanıdığın belki senin soyundan
    Benim sevdiğim kızı aynaya bak görürsün

    Her halimden anlıyor sevdiğimi seziyor
    Ben düşlerde gezerken o gönlümde geziyor
    Ne yalan söyleyeyim sana da çok benziyor
    Benim sevdiğim kızı aynaya bak görürsün

    Anlayana anlattım anlamayan ne bilsin
    Sensin desem kızarsın şaka yaptım değilsin
    Fakat onu bir görsen kalbime hak verirsin
    Benim sevdiğim kızı aynaya bak görürsün

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:43

    ben geldim



    Geldim işte...
    Ben beklediğinim...

    Saçlarını dağıtıp savuran
    hoyrat parmaklar gibiyim.
    Dağların en yücesinden,
    yaban çiçeklerinin
    kokusuyla gelen
    Poyraz yeliyim.

    Ya da;
    Ilık, ilk yaz gecelerinde,
    tenini ürperterek yalayan,
    mavilerden serinlik,
    yakamozlardan ışıltılar getiren
    meltem gibiyim.

    Azgınca akan yaşam ırmağında;
    sulara kapılıp sürüklendiğine inandığında,
    tutunacak bir dal aradığında,
    ya da;
    Sularında gün ışığı oynaşan,
    kıpırtısız bir göle ulaşmayı
    düşündüğün andayım.

    Geldim dedim ya...
    Tut ellerimi,
    bak buradayım
    hemen yanıbaşındayım...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:42

    Saldım Seni Denizlere;

    Nasıl başlayacağımı bilmeden geçtim ekran karşısına, ipin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda. Hisleri yazıya dökmek hiç bu kadar zor gelmemişti bana ve hiç bu kadar anlamsız bir hayatım olmamıştı son zamanlar... Yanlış zamanları yaşamak ne zor; içimdeki seni bile koruyamadım bak... Kendimi sorguladığım bir vakitti, bana gönderdiklerini okuduğum an... Her bir sevgi sözcüğünden, bir kolye yaptım kendime; hiç çıkarmamak adına ve yüzlerce kolyem var boynumda senden armağan, avuçlarıma doldurduğum gülüşlerinse hala sıcacık; kaybetmek korkutuyor beni: Çünkü bir umuttu bana gülüşlerin; karanlığın ortasına açılan bir ışık, çıkmazlardaysa bir kapı.

    Sen, yeniden sevmeyi öğreten; sen, hayatımın en anlamlı son perdesi...

    İpin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda; hiç tutabileceğim bir ipim olmadı benim. Ben at üzerinde koştururken, dizginler hep başkalarındaydı... Oysa ne çok sahip olmak istedim, ne çok yön vermek istedim yaşantıma... İpin hangi tarafı daha çok acıtır bilemedim... Hep ucunu gösterdiler bana; ben onları tutmaya odaklanırken ne çok yuvarlandım, ne çok düştüm hayat yolundan; kanayan yaralarımı silen dahi olmadı... Her seferinde fırlattı üzerinden hayat beni... Ne “at” sevebilmişti beni; nede ben kendimi...

    Öyle zamanlarda tanıdım seni, armağan ettiğin kolye hala boynumda, hiç çıkarmadım... Böyle benimsedim sevgini, belki gerçekleşmeyecek bir hayal ürünüydü ama; ben o hayali çok sevdim...

    Şimdiyse biz bizden çok uzakta... Ne kadar istesem de sevdana cevap veremiyorum... İhtiyaç duyduğun anda bile yanında değilim, olamıyorum... Olmak istemediğimden değil bu, dizginleri kavrayamadığımdan, haklıydın oysa; insan sevdiğinin yanında olmalıydı, bu bir sebep değildi, ama binlerce sebep tutuşturdular elime, hangi yola baksam sensizlik, hangi parçayı dinlesem ayrılık, hangi yöne çevirsem gözlerimi; göremiyordum ki seni...Oysa bir gülüşüne binlerce ömür feda etmek isterdim, gözlerindeki bir ışıltıyı yakalamak için, güneşten bile vazgeçerdim...
    Olmuyor be gülüm; olmuyor...! Sen orda bir haber diye üzülüp beklerken, ben burada haber verememenin sıkıntısını yaşıyorum... Sen sesimi duymak isterken, bense gözlerini arıyorum, bütün bunlar yetmezmiş gibi; birde hayatın zorlukları, baskıları biniyor üzerime... Bunları hak etmedin biliyorum, en çok seni üzdüğüm için kendime kızıyorum, hani diyorum ya keşke istemekle olsaydı, inan çektiğin acıları, yalnızlıkları ve hatta tüm sıkıntılarını, yudum yudum içmek isterdim... Sana, içimdeki varolan sevgi selinden bir köprü inşa etmek isterdim... İstemekle olsaydı eğer; sana bu acıları hiç yaşatmamış olmayı isterdim...

    Ama artık seni sana armağan ediyorum... Bunu her ne kadar anlamasan da ve ben bunu ne kadar anlatmaya çalışsam da; bunun ne kadar acı vereceğini bilmiyorum sanma... Benimleyken daha büyük acılar çektiğini görebilecek kadar sağlam gözlerim; içimdeki seni; sensiz yaşatmanın zorluğunu bilerek, kabul ediyorum, oysa Pamuk Prenses ile onu uyandıran Prens misali bitmesini isterdim hikayenin, gözlerimi açtığımda ilk seni görmek isterdim; ama biz Leyla ile Mecnun olabildik ancak; uzaktan sevebildik birbirimizi... Sana daha fazla acı vermek istemiyorum artık... Çıkmazlarla dolu olan hayatıma seni ortak etmek istemiyorum... Ve bunu anlamanı beklemiyorum, henüz ben bile anlamış değilken!

    İsteğim acılarına son vermek ve tek bildiğim zaman geçtikçe bunun daha zor olacağı...

    Gözyaşı değmiş dudaklarınla bana; “bir daha arama” derken, haklıydın aslında... Çok düşündüm bende, kangren olan kolu kesmek mi? Yoksa vücudu kaybetmek mi? Hangisi daha zordu? seninle kalıp seni daha fazla yaralamaktı benim için zor olan...

    Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile 'kal' demek sana... Ne zor, senin için bu dünyadaki mutluluğun beni hayatından silmek olduğunu bilmek... Üzülmeni, incinmeni asla istemediğim halde, bunu sana yaşatmak, mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden 'arkana bakmadan git ' demek... ' Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek sana bilsen ne zor... Beni çekip alıvermek yüreğinden; Sen hala yüreğimdeyken, ellerimi ellerinden çekmek; sıcaklığın hala tenimdeyken, yokluğuna alışmak ne zor... Beraber yürüdüğümüz yollarda, iki yabancı gibi karşılaşmak ve bakamamak gözlerine bilsen ne zor, senin için çarpan kalbime; sensizliği anlatmak ne zor...

    Senden serenat istemiştim hatırla; hatta “ilan-ı aşk”. Bak işte; ancak “ilan-ı veda” edebiliyorum sana, sevgimi duyurmak isterken milyonlara, düştüğüm bu durumda sadece acılarımı anlatabiliyorum; neden mi? İnan hiç bilmiyorum... Mutluluğumu duyuramadım ama; acımı herkes duysun istiyorum...
    Hak etmediğim bir mutluluktun sen; yıllar geçse de hak edemeyeceğim kadar büyük bir mutluluk olarak kalacaksın içimde... Biliyordum oysa; başka bir lezzet vardı senin tadında; hiç unutamayacağım, ama asla sahip olamayacağım bir mutluluk... Sevdan fazla büyüktü bana; ben içinde ufaldıkça ufaldım, alışkın değildim böyle sevilmeye; süt dökmüş kediye döndüm, bocaladım, şaşkına döndüm sarhoşluktan; oysa içmeyi sevmem, ama iliklerime kadar sarhoştum yanında, belki saçmalamam bu yüzden, bocalamam bu yüzden; işte tek anlayamadığın buydu senin, ya da benim anlatmayı beceremediğim...

    “ Eğer sevdiğin için bir şey yapamıyorsan; bunu yapacak birilerine bırak...” K.M.’nin bir sözünde buldum gerçeği... en büyük fedakarlıktır bu aslında... Sevdiğin için her şeye katlanmak, onun mutlu olabilmesi için salıvermek dünyaya... Ben bunu beceremedim sana karşı; senin gibi ender bulunan bir insanı kırdım; belki de daha fazlasını yaptım, kalbinden yaraladım... Kırık kalbini alıp, sana kalbimi vermek isterdim ama benimki yıllardır kırık...

    İşte balığım, avuçlarımdaydın uzun zamandır, rengin soldu ellerimde, üşüdün belki de, soluksuz kaldın, benimle gülemedinse de, benimle ağladın; ama yinede tüm yüreğini koydun, tüm çaresizliğine rağmen... Bu güzelliğe karşı yapabileceğim tek şey seni sorunlarından (kendimden) arındırabilmek... Şimdi yüzgeçlerinden, hiç doyamadığım gözlerinden öpüyorum seni, hadi ıslat bedenini, soğuk ve engin sularına koş, nefes al yeniden; bu “Derya” yı unut “Deniz” kalsın sadece yüreğinde, ama asla suçlama beni, arada bir kaldır başını, iyi olduğunu haber ver, sıkıldığında dök içindekileri, bende yazıyor olacağım burada hayata dair; ve ellerimde, son çırpınışından kalan birkaç değerli pullarınla avunuyor olacağım... Ve her gün bakmaya doyamadığım gözlerin gelecek bana, ve ben her seferinde öpüp salacağım seni, sonsuz derin okyanuslara...

    Her şeye rağmen bari sen mutlu ol şeker; denizler senin olsun, kocaman yüreğin kadar, kocaman deryalar seni bulsun... Senden son dileğimdir affetmen beni, affet bebeğim, affet bir tanem, lütfen affet; ben kendimi affetmesem de...

    Gün gelecek deniz kadar sevgim okyanus olacak, elbet bebeğim, inci tanem; seni saldığım deniz, mahşerde ikimizin olacak...

    Elveda gül yüzlüm, güzel gözlüm elveda sana, elveda senle gelen tüm güzelliklere...




    “Severken ayrılmak zorunda olanlara ithaf olunur...”


    Zaman durdu şimdi;
    artık atılacak bir tarihte yok,
    geçmişten avuçlarımda kalan;
    akıttığım göz yaşlarımdı
    bak kurudu şimdi;
    bırak göz yaşlarını
    artık gözlerim bile yok...!

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:42

    Bir araya geldik de sana elim değmedi
    Duygularım bastırdı gurur boyun eğmedi
    Ben bir volkan gibiydim senden ışık gelmedi
    Eğer benim olsaydın 'öl' deseydin ölürdüm

    Yeter artık en fazla birkaç günlük sabrım var
    Sakın beni kınama açık seçik tavrım var
    Böyle benden kaçtıkça dayanılmaz kahrım var
    Eğer benim olsaydın 'öl' deseydin ölürdüm

    Sen gönlümün tahtında bense kader ağında
    Bilmeyen mutlu sandı beni gülün bağında
    Dikenine razıydım kaldım hasret dağında
    Eğer benim olsaydın 'öl' deseydin ölürdüm

    Hislerimi saklamak gelmiyor ki elimden
    Dudakların istese bal damlatır dilinden
    Haz vermiyor yaşamak anla artık halimden
    Eğer benim olsaydın 'öl' deseydin ölürdüm

    Yazdığım bu son şiir söyleyecek sözüm yok
    Ellerinde ellerim gözlerinde gözüm yok
    İtirafım bu kadar daha fazla yüzüm yok
    Eğer benim olsaydın 'öl' deseydin ölürdüm

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 14:41

    Nasıl olsa ben ağlar nasılsa ben özlerim
    Hasretinden ölürsem açık gider gözlerim
    Sana mutluluk versin sevgi dolu sözlerim
    Boş ver beni düşünüp bozma sakın neşeni

    Sevmekten korkuyorsun, aşktan söz ediyorsun
    Hem ciddiyim diyorsun, hem de göz ediyorsun
    'Yakma beni' diyorum sense köz ediyorsun
    Boş ver beni düşünüp bozma sakın neşeni

    Bu sevdanın mağlubu günden güne solandır
    Senin keyfin yerinde, olan bana olandır
    'Kulum, kölem' diyerek ardın sıra dolandır
    Boş ver beni düşünüp bozma sakın neşeni

    Kullar oyun oynadı, sitemim yok Allah'a
    Gecelere sığındım, düşman oldum sabaha
    Tebessümle yetinme, senin hakkın kahkaha
    Boş ver beni düşünüp bozma sakın neşeni

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 13:24

    Hoşgeldin Yalnızlığıma

    yalnızlıklara

    Of be of geceler... sessizliğin sesini dinlediğim geceler
    Sensiz bensiz savunmasız geceler
    Kirpiklerimin uçlarından asılı geceler
    Uzaklarda gözlerini aradığım geceler
    Sevgilerimle sevgisizliğe yorgan olan geceler
    Yaşamayı seninle süsleyip sevdiğim geceler

    Ah be ah dünya... karalara bürünmüş beyazlarım
    Efkarımda katmerli suskunluklarım
    Akıl almaz sonsuzluklarım
    Gecelerimde şafaksız selamım
    Kaçışlarımda kaybettiğim hecelerim
    Derinliklerimdeki doğru kelimelerim

    Vah be vah yaşam... sahte olmayan boyutlarım
    Yaşama sunduğum en insani yönlerim
    Siyahtan zifirimi zifiri korkularım
    Isınamadan çalınmış güneşim
    Bana benden baskın bakışlarım
    Neden ödülsüz darbelerim

    Hey be hey aşk... özgür sevdam
    Koparmayacaksan kasırgalar uğrama limanıma
    Yaşamıyacaksan girme yüreğime
    Her hücremi titretemeyeceksen değme hislerime
    Unutacaksan bakma çaresizliğime
    Olacaksan ayak izim yollarıma
    Hoşgeldin yalnızlığıma...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 13:23

    Gözlerindi beni sana tutsak eden
    Sözlerindi bıçak gibi kalbime saplanan
    Yoksa söyleyebilir miydim sanıyorsun,
    Hayatımda hiç yapmadığım sevgi telafüsünü...
    Önceleri delisin derlercesine sevmiş olsam dahi,
    Ötesi olmazdı söylemek gibi...
    Hele hele şiirlerle hitap etmek hislerini
    Hayaldi hepsi bende bunların.
    İlham perim sendin çünkü
    Düştükçe düşlerime yazdım yorulmak bilmeden
    Sanmayın ki daha önce kağıt kalemle,
    Anlatmadım hislerimi aşklarıma.
    Çok şiirlerim oldu nice kişilere yazdığım...
    Ama tek farkı vardı,
    Hepsi hepsi orda gizli kaldı.
    Sadece sana...
    Sadece sana okudum içinde sen olduğun satırlarımı
    Anlıyormusun sadece sana....
    Yerin o kadar ayrıydı ki yüreciğimde
    Anlat desen anlatamam...
    Kelimeler yersiz, anlamsız, ifadesiz kalır...
    Sen ben, bense sen olmuştum sanki
    Ruh ikizi olayına inanır mısın hiç?
    Sen zaten benim içimdeydin nice zamandır
    Orada yerin hep ayrılmıştı,
    Birgün sanki gelecekmişşin gibi...
    Zaman döngüsü sürdükçe, günler geçtikçe,
    Daha da yaklaştı deyip dururdum içten içe
    Artık beklediğim gün gelmiş,
    Yer alacağı o sımsıcak mekanı sormuştu bana
    Hoşgeldin ey güzel insan!
    Beklediğim sevgi tebessümü!
    Yerin ayrılmıştı yüreciğimde
    Hoşgeldin yeniden! ! !

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 13:23

    SEN GİTTİN GİDELİ



    Karanlık dünyamın ısığı oldun sen
    Senden önce öylesine kötümserdim ki hayata karşı
    Son ayrılışım beni korkulu ve kaçışları oynayan,
    Biri haline getirdi...
    Kaçışım insanlardan hayattan değildi aslında
    O kadar çok darbe aldım ki insanlardan
    O kadar kanattılar ki kapattığım yaralarımı
    Ben kurtuldum yine üşüştüler akbabalar gibi etrafıma
    Artık korkmuyorum ne olursa olsun
    Herşey olacağına varmıyor mu sanki şu fani dünyada
    Korkularımdan, cesaretsizliğimden, kaçışlarımdan,
    Beni sıyırıp alan sen oldun...
    Yerin o kadar ayrı ki
    En içte, en derinlerdesin sen...
    Seni unutmak ne kelime
    Sus günaha girersin
    O kadar benimsedim ki seni
    Sanki her zaman vardın yaşantımda...
    Ya da seni bekliyordum bunca zaman...
    Yalnızca seni...
    Sen içimden biriydin zaten
    Geleceğini biliyordum, biliyordum anlıyor musun?
    Kaçışları oynasamda ümidimi hiçbir zaman yitirmemiştim
    Dualarım hep bundan yanaydı
    Seni buldum artık,
    Söyleyin bana bundan ötesimi var

Toplam 174 mesaj bulundu