Suna Özcanlı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:38

    Bu kadar sevilebilir mi bir insan



    Bu kadar sevilebilir mi bir insan
    Delice bir ask bu biliyorum, kendimde degilim seni severken, kendim olamiyorum Bu kadar sevilemez, bu kadar ozlenemez bir insan diyorum; imkansiz diyorum boylesine bir aski bu kadar kucuk bir yurege sigdirmak Ama seni sevdikce buyuyorum ben de bu askla birlikte, seni sevdikce devlesiyorum, seni sevdikce hicbir seyin imkansiz olmadigini goruyorum.

    Bu kadar sevilebilir mi bir insan

    Bu kadar ozlenebilir mi

    Insan kendini ne kadar asabilir

    Ve ne kadar yasayabilir bir insani

    Ancak bu kadar

    Benim sevdigim, benim ozledigim, benim istedigim, benim yasadigim kadar



    Hicbir kadin hicbir erkegi

    ..ve hicbir erkek hicbir kadini

    Bu bicim.. bu bicim sevmedi



    Her sabah yaninda uyandigin adami ne kadar ozledigini hissetmek, her sabah yeniden goruyormuscasina ilk bakista asik olmak, her sabah sukretmek tanriya; uyanabildigin icin degil, bir kez daha onun yaninda uyanabildigin icin

    Her gordugunde yeniden, en bastan sevmeye baslamak ve hic eskimemesi sevginin, hic alisilamamasi, her gordugunde yine, yine, yine heyecanini yasamak o ilk gorusun, ilk bakisin, ilk dokunusun Yuzunun kizarmasi, yureginin yanmasi, ellerinin titremesi her bakista

    Ondan uzak oldugun dakikalarin katlanilamaz olmasi, bir kez sesini duyabilmek icin delice caldirmak telefonlari, aksam eve dondugunde orada olacagini bile bile, ona son kez veda ediyormus gibi yureginin yanmasi evden cikarken, ve donuslerinin her aksam bir bayram havasinda olmasi

    Isminin gecmedigi hicbir konuyu can kulagiyla dinleyememek ve asla mutlu olamamak o yaninda yokken, gordugun herkesi ona benzetmek, konustugun herkese onu anlatmak, her aninda onu yasamak

    Yanindayken bile ozlemek, uyurken bile ozlemek, dokunurken bile ozlemek

    Imkansiz mi?



    Hicbir kadin dedim ya

    Hicbir erkegi

    Ve hicbir erkek hicbir kadini

    Bu bicim sevmedi...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:37

    sana gülüm desem



    Sana gülüm desem solar gidersin
    Kelebeğim desem uçar gidersin
    Arkadaşım desem güler geçersin
    Sevgilim desem ne dersin

    Bana attığın zar mı?
    Kar mı yoksa zarar mı?
    Aşkıma yer vermiyorsun
    Kalbin bu kadar dar mı?

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:37

    Dün yağmur elime dokundu



    Önce burnuma damladı. Ben yine telaşlı, yine kavgalı, yine bilmez bir
    günümdeydim. Kendime bile ne yaptığımı açıklayamayacağım bir işin
    peşindeydim. Aklıma gelen soruları geri çevirmek için şarkı söylüyordum. Hiç
    birinin sözlerini sonuna kadar bilmeden, oyalanıyordum. O garip şarkıya
    neden taktım bilmiyorum, birden elime dokundu. Ben korktum ama elim
    korkmadı. Sıcaklığını sevdim.

    Bir gün hayatımdaki herkesi aynı odaya toplayıp, yarım saat gecikmeliyim.
    Mart ayında, İstanbul’da…

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:33

    HER ŞEYE RAĞMEN İÇİNİZDEN UMUT EKSİK OLMASIN

    Oyle sabah uyanir uyanmaz yataktan firlama
    Yarim saat erkene kurulsun saatin
    Kedi gibi gerin, ohh ne guzel yine uyandim diye sevin..
    Pencereni ac, yagmur da olsa, firtina da olsa nefes al derin derin
    Yuzune su carpma, adamakilli yika serin serin
    Geceden hazir olsun, yarin ne giyecegiin
    Ona harcayacagin vakitte bir dilim ekmek kizart
    Cek kizarmis ekmek kokusunu icine
    Bak guzelim kahvaltinin keyfine..
    Ayakkabilarin boyali olsun, kokun mis, once sana guzel gelsin aynadaki
    siluetin
    Cik evinden neseyle, karsina ilk cikana gulumse, aydinlik bir gun dile
    Sonra kos git isine, dunden, onceki gunden, hatta daha da eskiden yarim
    ne kadar isin varsa hepsini tamamla, ohhh soyle bir hafifle
    Bir guzel kahve ismarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak icin alo de
    Hic isin olmasa da ogle uzeri disari cik
    Yagmur varsa islan, gunes varsa isin, hatta usu hava soguksa
    Yuru, yururken saga sola bak, oylesine degil, gorerek bak!
    Cicek gorursen kokla, kopek gorursen oksa, cocuk gorursen bir makas al
    yanagindan...
    Sonra, soyle bir dusun, kimler sana yol acti, sen cok darda iken kimler
    seni ferahlatti,
    hani kapini kimsenin calmadigi gunlerde kimler kapini tiklatti?
    Ne kadar uzun zamandir aramadin onlari degil mi?
    Hadi hemen ugrayabilirsen ugra, arayabilirsen ara
    Hatirlarini sor, oyle laf olsun diye degil, kucaklar gibi sor..
    Bu sadece onlarin degil, senin de yuregini isitacak, yuzunde guller
    actiracak..
    Gunun güzeldi degil mi? Aksamin da guzel olsun..
    Yemegin ne olursa olsun, masanda illaki kumas ortu olsun..
    Saklama tabaklari, bardaklari misafire
    Sizden ala misafir mi var bu dünyada
    Ailecek kurulun sofraya, oyle acele acele degil, vazife yapar gibi hic
    degil, soyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik
    biraktiklarini tamamlar gibi tadina var aksaminin..
    Gece evinde, dostlarin olsun
    Sohbet mezen, kahkahan ickin olsun..
    Arkadasim, hayat bu daha ne olsun?
    Ama en once ve illaki saglik olsun!

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:33

    İşaretlerr



    nsanoğlu birgün;
    Virgülü kaybetti, söyledikeri birbirine karıştı...
    Noktayı kaybetti, düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları...
    Ünlem işaretini kaybetti birgün de, sevincini, öfkesini, bütün duygularını yitirdi...
    Soru işaretini kaybetti başka gün, soru sormayı unuttu, herşeyi olduğu gibi kabul eder oldu...
    İki noktayı kaybetti bir başka gün, hiçbir açıklama yapamadı.
    Hayatının sonuna geldiğinde elinde sadece tırnak işareti kalmıştı...
    ' İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca.'

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:32

    YORGUNUM..


    Yağmurlu bir gündü,düşündüm seni
    hayaller kurdum..
    Isıttın ellerinle üşüyen ellerimi,
    dizlerinde uyudum.
    Sonra gök gürledi birden,
    düştü avucumdan umudum.
    Kırıldı yine kalbim sessizce,
    Bitsin bu koşu..
    Artık yoruldum...

    H.A.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:32

    sevgilim olur musun? .



    Toprağın bir sevdiği var,
    Sevdiğine en güzel çiçekleri verdiği topraklar,
    Güneşin bir sevdiği var,
    Kıskandığında önünü kapattığı bulutlar,
    Gülün bir sevdiği var,
    Ne kadar dikeni olsa da güller,
    Beni seven biri var,
    Adı yalnızlık ama ben onu sevmiyorum,
    Onun için benim sevgilim olur musun? .

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:31

    YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ...



    YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ...
    Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen...
    Yoksa seni bulup da sendeyken senden olamamak mı?
    Beni binlerce bana bölen çok şey var belki. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yalnızlığın, senin acıların, senin özlemin, senin hasretin, senin sevdaların ve senin kendin...
    Beni parçalara bölensin. Beni parçalara ayıransın…
    Parçalarımı alıp götüren kırıntılarını bana bırakansın. Sen benim bir parçamsın!
    Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca… Dakikalarca, saniyenin, belki de yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben… Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin?
    Zamanlar karanlıktı, imkansızdı, zamanlar dardı, aykırıydı, zamanlar durmuş ya da kaybolmuştu, zamanlar seninleydi…
    Sen; seni, seninle ayrılığında, özleminde, hasretinde, tatlısıyla, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle, bir küs, bir barışık, uçsuz bucaksız yaşadıklarımdın…
    Sonuna kadar gelmek istedim. Tutamadın elimden. Daha doğrusu zaten yoktun ki. Olman bile önemli değildi…
    Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne istenmeden de çoktan girmişim bile…
    Biliyorum sen belki gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim be. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artık yoktu. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artık…
    Benden kendini istesen de artık ödünç te olsa veremem.
    Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evet' lerle, hayır'ları bile dondurdun dilinde uzun uzadıya konuşmaları saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır'la evet arasında bir secim yapmak gerekiyordu…
    Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanın da güzel ve zamanın da anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün tatlar ilk yudumda gizli. Ve biz ise hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına alıştık sanki…
    Değil, evet değil…
    Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamandı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim…
    Değilim…
    Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim…
    Olamam da…
    Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim...
    Ancak bu kadar işte.
    Sende yasadığım yoğunlukları sen hep başkalarında arayabilirsin. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde de arayabilirsin…
    İnan kilometrelerce uzaksın ama sen ise yaban eller gibi duruyordun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları düş kılan senden başkası da değildi.
    Evet, yok edici sevdam...
    Sen artik bende oldun…
    Benden...
    Anlıyor musun?
    Çıkarıp atmak istesem de unutmak istesem de yapamıyorum çünkü nereye dönsem nereye baksam ya seninle ilgili ya da seni hatırlatan ya da senden bir şey mutlaka karşıma çıkıyor…
    Buna evet gücüm yetmiyor buna… Sevdaya hiç yetmiyor…
    Sen bende olmasan, sevdayla çizilmeseydin yüreğime, sen içime Allah'ımın eliyle yazılmasaydın, sever miydim seni? İster miydim, bekler, yoluna düşer miydim?
    İnsanların olmadığı yerde bekliyorum seni hep. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyordum ben…
    Ve iste...
    Anla artık anlayabilirsen! …
    Sen benim bir parçamsın! ...
    Yok edici sevdamsın! ...
    Ama şimdi yoksun işte yok! ...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:30

    adını sen yazrmısın



    Seher yeli gibi esme bağrıma
    Garip bülbül gibi konma dalıma
    Acı sevgilim bu garip halime
    Derdime bir çare yok mu sevgilim?

    Çok rüyalar gördüm seni aradım
    Yeşil yaprak idim sarardım
    Her kapı açılınca seni sandım
    Gerçeğe çare yok mu sevgilim?

    Hasretinle ben kor gibi yanarım
    Böyle miydi senle kavlen kararım
    Dermansiz yaram hergün kanar
    Yarama melhem yok mu sevgilim?

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:30

    Sevdiğin kadardır ömrün..
    Gülebildiğin kadar mutlusun.
    Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
    Sakın bitti sanma her şeyi,
    Sevdiğin kadar sevileceksin.
    Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
    Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
    Birgün yalan söyleyeceksen eğer;
    Bırak karşındaki sana güvendiği kadar insansın.
    Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
    Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
    Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
    Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
    Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
    Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
    Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.
    İşte budur hayat!
    İşte budur yaşamak!
    Bunu hatırladığın kadar yaşarsın.
    Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
    Ve karşındaki unuttuğun kadar çabuk unutulursun.
    Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
    Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
    Bebek ağladığı kadar bebektir.
    Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
    Bunu da öğren,
    Sevdiğin kadar SEVİLİRSİN.

    Can YÜCEl

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:28

    Canım sevgilim



    Öyle bir sevda var ki içimde
    Ben bile tanımıyorum
    Kimin için olduğunu bilmiyorum
    Ama öylesine yanıyorum

    Beni bana bile yabancı ettin
    Vizeyle kalbime giriyorum
    Kendime sahip değilim artık
    Önümü bile zor görüyorum

    Tahminlerim var esasında
    Ama kim bilemiyorum
    Gözgöze bakışırken farkediyor
    Ama bunu sana diyemiyorum

    Sadece sana değil
    Kendime de diyemiyorum
    Bu sevdam ne olacak
    Bunu hiç bilemiyorum

    Bizim kavuşmamız için
    Depremler lâzım
    Sarılmamız için
    Devasız merhemler lâzım
    Bir kere öpüşmemiz için
    Her çeşmeden zemzemler lâzım

    Kavuşamayacağımızı bile bile
    Uzaklardan seni göre göre
    Ölüp gideceğim bu dünyadan
    Seni deliler gibi seve seve

    Hoşçakal sevdiğimi diyemediğim
    Kim olduğunu bile bilemediğim
    Hiç bir zaman öpemediğim
    Canım sevgilim

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:28

    ****Bir S E N****

    ruhumdu
    ruh eşimdi
    en keyifli anlarım
    en doğru kararım
    yaşadığıma şükrettirendi
    beni anlayandı
    bensiz olamayandı
    bana bir şey olsa
    canı benden çok yanandı
    bekleyenim
    özleyenim
    kıskançlığımdı
    aramazsa delirdiğim
    görmezsem çıldırdığım prensimdi
    şikayet etmeyenim
    beni hep beğenenim
    akıl verenimdi
    hayat ortağımdı
    gözleriyle beni mest eden
    bakışıyla eriten
    aşk şarkılarını dilime bağlayandı
    aklımı alanım
    canıma can katanım
    yarınım
    dünüm
    bugünümdü

    vazgeçilmezim
    herşeyim
    yarimdi
    gülüşüyle başımı döndürendi
    bana yüreğini verendi
    sevgiyi öğretendi
    kolumdu
    kanadımdı
    her bir yanım
    attığım adımdı
    o benim erkeğim
    o benim nefesimdi
    ölürcesine sevdiğim
    uğruna adaklar adadığım
    dilekler dilediğim
    tek duamdı yarimdi

    suyumdu
    aşımdı
    açlığım
    tokluğum
    susuzluğumdu
    uykusuzluğumdu
    hayallerimdeki tek dünyaydı
    gününüm aydınlığı
    hoyrat gecelerimin tek ışığı
    damarımdaki kanım
    yüreğimdeki tek hayat atışıydı
    söylemekten hiç bıkmadığım
    dilimdeki melodiydi
    en mutlu rüyalarım
    en mutlu anlarım
    en mutlu dünlerimin tek sahibiydi
    kalbimdeki ince sızım

    gerçeğim
    doğrum
    herşeyimdi
    deli deli esen rüzgarım
    sağnak yağan yağmurum
    sesim
    sessizliğim
    umudumdu
    hiç bitmeyecek yolumdu
    öncemdi
    sonramdı
    bilinmezim
    şu anımdı
    hep yanımda olanımdı
    korkusuzluğum
    sonsuzluğum
    sığınağım
    tek huzurum
    yalnız olmadığım tek cansın

    Sen 'Prensim'sin
    sen yaşama sebebimsin


    20.03.2007 04:18


    Bu Şehrin Sokakları

    bu şehrin sokakları
    sensizken öyle yabancı ki bana

    nerdeyim?
    kayboluyorum
    sensiz bu şehrin sokaklarında

    korkuyorum
    üşüyorum
    sesin çınlıyor kulaklarımda
    seni seviyorum
    güne hep böyle başlıyorum

    içimdeki yangını
    söndürmek için
    seni arıyorum
    yoksun
    biliyorum

    20.03.2007 03:48


    Belki Bir Gün

    seni seviyorum
    seni özlüyorum
    seni istiyorum
    ve artık seni
    senle başlayan herşeyi
    hayal ediyorum
    bu aşkın sonu yok demiştim sana
    yok sevdiğim
    bıraktığın yangınında
    özleminde
    sonu yok
    büyüyor sevdan her bir hücremde
    yüreğine sağlık sevdiğim
    sevgiyi bana öğrettiğin için

    biz kavuşamadık yar
    kimbilir
    belki bir gün
    hayallerimiz kavuşur

    20.03.2007 02:58

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:26

    Neyazıkki karanlıklardan yeryüzüne ümüdi vede güzelği müjdelerler.kardelen bir şahlanıştır gelecek için kardelen bir direniştir.zorluklara.mühim olan kardelen gibi ola bilmektir.kar ve buzların içinden,kafasını kaldırıp bütn zorluklara ve engellere rağmen hayata atılabilmek bütün ihtişamıyla hayat mücadelesini devam ettire bilmek. öyle kardelenin ömrü kısa ama hiçmi hiç güzelliklerinden birşey kaybetmezler. hersene coğalarak açarlar..

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:25

    MUMLARIN ÖYKÜSÜ

    Dört tane mum usul usul yanıyordu. Ortalık öylesine sessizdi ki mumların konuşmalarını duyulabiliyordunuz.

    Birinci mum dedi ki:

    'Ben BARIŞ'ım! Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor. Sanırım yakında söneceğim.' Alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü... İkinci mum:

    'Ben VEFA'yım! Ne yazık ki artık vazgeçilmez değilim. Onun için bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı ' Sözlerini tamamladığında esen hafif bir rüzgâr onu söndürdü...

    Sırası geldiğinde üçüncü mum hüzünlü bir sesle dedi ki:

    'Ben SEVGİ'yim! Yanacak gücüm kalmadı... İnsanlar beni unuttu, değerimi anlamıyorlar. En yakınlarını sevmeyi bile unuttular.'Ve daha fazla beklemeden sönüp gitti…

    Ansızın... Odaya bir çocuk girdi ve 3 mumun da yanmadığını gördü. 'Neden yanmıyorsunuz? Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu? ' dedi

    O zaman dördüncü mum konuşmaya başladı: 'Korkma ben yandığım sürece öteki mumları da yeniden yakabiliriz, ben UMUT'um! '
    Çocuk parıldayan gözleriyle UMUT mumunu aldı ve öteki mumları birer birer yaktı.. UMUT ışığı yaşamımızdan hiç eksik olmamalı ki hepimiz onunla birlikte Vefa' yı, Barış' ı ve Sevgi' yi! ! ! Yaşatabilelim

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:24

    ÖYLE BİRİNİ SEVİNKİ.
    Öyle birini sevin ki, gün onunla başlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında
    aklınıza ilk gelen, 'sevgili, ey sevgili, canım sevgili' derken; yüreğiniz,
    şiiriniz dudağınızdaki terennümünüz o olsun. Ağaçlar, yaseminler,
    yediverenler, günebakanlar onun kokusunu sunsun benliğinize. Gün yine onunla
    bitsin. Güneş guruba yürürken, uyurken ve de 'seni seviyorum' derken
    alternatifsiz o olsun. Öyle birini sevin ki, çünkü süz, fakatsız, maalesef
    siz olsun. Yağmurda gökkuşağınız, baharda sevdanız, yokluğunda varlığınız,
    gözyaşınızda inciniz olsun. Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara
    gitmeyeceğiniz kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yardan yana söz
    duyarsınız kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin. Onun estirdiği
    karayel samyeline, şekva şükrana, karanlıklar aydınlığa dönüşsün. O varken
    'ümitsizlik' pılını pırtısını toplayıp gitsin. Onunla zorluklar kolay olsun.
    Ve de o varsa her şey var olsun.
    Öyle birine yürekten sarılın ki, aranızdan rüzgar dahi geçemesin, kıyametin
    ayak seslerini duysanız bile o varsa yanınızda umurunuzda olmasın.
    Öyle birine müptela olun ki, o kalbinizden çıkarsa şayet ruhunuz
    bedeninizden sökülecekmişçesine olsun. ' Seni seviyorum' diyemediğiniz
    zamanda gözleriniz, ciğeriniz, ruhunuz sevginizi söyleyip dursun.
    Öyle birine bağlanın ki, yüreğinizin adımları onun adına yürüsün. İçinizden
    geçen şarkı o olsun ve de 'İçimden geçen şarkı gittiğinde ne yaparım ben! '
    diyebilirsiniz.
    Öyle birine gönül verin ki, gönlünüz onun ardından koşsun, önünde hiçbir
    mani olmasın.
    Öyle birine meftun olun ki, şiirinizin ilhamı, duanızın kaynağı 'seviyor
    sevmiyor lara' gerek kalmasın onun da sizi sevdiği biri olsun.
    Öyle birine vurulun ki, 'ben seni fakatsız,nedensiz,çünkü süz seviyorum.'
    Bakma sen şimdiki zaman eki kullandığıma. En geniş zaman olan sonsuz geniş
    zamanla diyorum ki 'seni seviyorum'. Adının geçmediği sözü sükut sayıyorum.
    Seni ölesiye ve öylesine çok seviyorum ki birbirimizi bağlayan ipler
    görülmeyecek kadar seninim ben. Canımı da,yolumu da,gönlümü de yoluna
    döşedim. Bittiğim gün kalbimden çıktığın gündür. Canım benim, ben senin bana
    zor gelen taraflarını da seviyorum, her şeyinle; bilmediğim bilsen
    ürkeceğim, anlamadığım, anlayamayacağım yanlarınla seviyorum. Seni ismin ne
    'de' haliyle ne de 'e' haliyle seviyorum. Seni yalın halinle seviyorum. Ben
    seni sevdiğim yerdeyim, her yerdeyim haykırabilirsiniz.
    İşte böyle birini sevin...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:24

    Dost dost diye nicesine sarıldım
    Benim sadık yarim kara topraktır.
    beyhude dolandım, boşa yoruldum
    Benim sadık yarim kara topraktır.
    Nice güzellere bağlandım kaldım
    Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
    Her türlü istediğim topraktan aldım
    Benim sadık yarim kara topraktır

    Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
    Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
    Kazma ile dövmeyince kıt verdi
    Benim sadık yarim kara topraktır

    Adem'den bu deme neslim getirdi
    Bana türlü türlü meyve bitirdi
    Her gün beni tepesinde götürdü
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Karnın yardım kazmayınan, belinen
    Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
    Yine beni karşıladı gülünen
    Benim sadık yarim kara topraktır

    İşkence yaptıkça bana gülerdi
    bunda yalan yoktur herkes de gördü
    Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Havaya bakarsam hava alırım
    Toprağa bakarsam dua alırım
    Topraktan ayrılsam nerde kalırım
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Bir dileğin varsa iste Allah'tan
    Almak için uzak gitme topraktan
    Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Hakikat istersen açık bir nokta
    Allah kula yakın, kul da Allah'a
    Hakkın gizli hazinesi toprakta
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Bütün kusurumu toprak gizliyor
    Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
    Kolun açmış yollarımı gözlüyor
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    Her kim ki olursa bu sırra mazhar
    Dünyaya bırakır ölmez bir eser
    Gün gelir Veysel'i bağrına basar
    Benim sadık yarim kara topraktır.

    AŞIK VEYSEL

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:23

    şiirr



    Kendine yağan bir yağmursun benim içimde...

    Uzun soğukları damla damla kırarsın

    ve yüzüme izler bırakarak,yaşanılır kılarsın bu kenti....


    geçtiğini varsayarım sokaklarımdan
    ya da, g e ç t i ğ i m i z i...
    geçerken kendimizden ve
    geldiğimizde kendimize;
    bozuk bir şüphenin, verilmeyen öğüdün,
    bedelli bir ihanetin
    deliksiz gergefinde,
    bir geçmişi un-ufak edip,
    birbirimizden geçmişiz.

    birbirimize söylenecek,
    analizsiz bir şarkı boyu
    susuşlar kaldı yalnızca.
    onları da sustuk mu?

    geceyi düş dışında yaşamak,
    birbirine ölenlerin sevdasını küçümsemek,
    büyümeyi acı çekmekle orantılamak,
    aşkın saadetini sonsuzluğunda aramak
    ve dönüp baktığımızda ileriye,
    ikimizi
    yine
    aynı
    yerde bulmak...


    'sen beni hep seveceksin! '


    belki aldattığımız olacak birbirimizi
    sigaraaltı niyetiyle öncemize aldıklarımız,
    aldattırdığımız biz,
    on´u geçmeyen yüzlerin birincisi olacağın günlerim
    senin bana bağırışların ve soruların
    benim sana dürüstlüğüm ve cevaplarım,
    bizi
    bir
    adım
    ileriye
    götürmeyecek...


    her kentte biraz daha kavuşan, her kentte daha çok ayrılan, onca yanmanın ardından aşkın ölümcül sonsuzluğuna kül soğukluğunda ulaşan Aslı ve Kerem´in, çağ ruhları mıyız?
    yoksa, biz de unuturduk!
    çoktan unutulurduk!
    başka aşklarla tamamlardık eksiklerimizi,
    başka aşklara bırakırdık büyütülmeyi...

    'şimdi' diye başlayan bir cümlenin devrik özneleriyiz.
    birbirimizin üstüne devrildik
    bunca mesafede.
    bunca mesafede,
    bunca yol katettik ya,
    ölmeyiz artık içimizde...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:23

    Seni seviyorum



    acilar büyütülerek unutulur sevdigim
    yüzünden kopunca bir buzul çiglik
    ellerin buz tutmuş iki yarim şarki olur
    ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş birakirim sana


    beni adresime sorsun esmer bakişlarin
    dönsen de bulamazsin nasilsa gitsen de

    kentlerden sakindigim bekçi duruşlarimi ara
    emaresi boldur sokaklarin
    sol omuz başimdaki kokundan yakalanirim
    sokul ki geceme avuçlarin islanmasin

    saat başlarini beş geçer yelkovanin
    senle zamansizim amansizim
    senle büyük susarim
    kendime yenilirim her kavgada
    sonra koca agiz bir çocuk olurum
    bütün trabzanlardan kayarim
    bütün köprülerden sarkarim
    yüzüm kente sürülür
    içime sesin kaçar
    ben seni aglarim

    alişmak ölümdür
    sanki hiç ölmedik
    tanrinin gögsümüze taktigi bir nişandir ölüm

    teneşirlere yatiriliyor şimdi ellerim
    sana uzanmaktan yargiliyim

    hirçin bir iklimin sir girdabisin
    seni anlamak kendine çelmeler takmaktir
    ve kendini affetmesidir her seferinde
    (bazen beni affedebiliyorum istanbul)

    zehir yüklü bir mektup var
    dalgakiranlarimda parçali bulutlu durur
    sana kent şiirleri biriktirdigim bir gecede
    çok eşli bir yagmur başlar
    kentin en dövüşçü çocuklari aglar
    bilirim dişarida yagmur varsa
    sen içinde agliyorsundur
    aglama ki gülmesinler bize
    bak sen seviyorsun diye var sonbahar
    her mevsim gelişine söz veriyor
    saçlarina fisildiyor
    saçlarina
    bana bir pencere bile açmadigin saçlarina

    sensizlige alişmak bir bozgun agirlamaktir içinde biliyorum
    örtülerine unutma beni çiçekleri takiyorum
    şimdi yaşama hakkim sana
    gel de yagmurumdan iç
    seni seviyorum

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:22

    Ağlamaklı bir uykunun koynundasın. Düşten düşe düşerken nöbetleşe bir çığlık gibi irkiliyor bedenin. Bedenin titredikçe adım duyuluyor dudaklarının arasından. Sızılanır gibi, yankılanır gibi... Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kalabalıkların içinde kaybolmuş ruhunu bulamayan iz bilmez bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile seni korkularından koruyamayacak kadar korkak bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kahramanın olmayı beceremiyorum.

    Uyanma küçük kız uyanma ve görme!

    Pişman değilim ama keşke soran gözlerine konuşmak yerine 'susacak var' diye bakabilseydim. 'Susacak var' diyebilseydim. Geç bir itiraf her şey. Geç gelen gerçek incitti içini. İçin için ağlamalara ittim seni. Kendi ellerimle, kendi sesimle... Yersiz susuşlarımdı seni itaatsiz konuşmalara boğan. Zamansız sessizliğimdi seni haykırışlara şahlandıran.

    Şimdi uyanma küçük kız! Uyanma ve görme çaresiz kahramanlığımı!

    Adım düşmüyor dudaklarından. Adım dökülüyor yalvaran sesinle kulaklarıma. Oysa isyandasın. Bir uyansan, meydan okuyacaksın varlığıma. Gözyaşların süzülüyor saçlarına doğru. Her bir damla dağlıyor beni. Bin parçaya ayrılmış bedenimin tek bir parçası bile dokunamıyor sana. Öyle uzağındayım ki... Ama biliyorum; beni büyütüyorsun düşlerinde.

    Uyanma küçük kız! Uyanma ve daha da büyüt çocukluğunu unutmuş ruhumu.

    Yazmıştım ya 'yaşadığını kanıtladığın için teşekkür ederim' diye, hiçbir şeyle ödenmez bir varoluştu gülüşün. Kaç teşekkür az gelir bilsen ya da kaç bakış. Ölmüş bir kalemi dirilttiğini bilmedin ve görmedin hiç. Gereksiz bir suskunlukla gizledim bendeki senin gerçeğini. Kahramanın değildim, kahramanımdın benim. Bilemedik rollerimizi. Belki de bu yüzden hep şaşırdık repliklerimizi. Hep dil sürçmelerinde kaybettik aslımızı.

    Uyanma küçük kız! Uyanma ve görme yok oluşumu.

    Beni eski bir yarayla aldattığın gün anladım aslında seni ne kadar da çok sevdiğimi. 'Sevmeseydim gitmezdim' dediğimde ne çok istedim seni sevmemeyi ve yanında daha çok kalmayı. Kahramanına yenilen bir yazardım ve gitmeseydim hiç yazamazdım. Ve gitmeseydim hiç yazamazdın!

    Uyanma küçük kız!

    Uyanma ve dinlensin kahramanımın küçük ve yorgun bedeni.

    seni öyle seviyorum ki...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:22

    BEŞİNCİ MEKTUP

    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artik.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoçu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    İşte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

    Ümit Yaşar OĞUZCAN

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:21

    NOKTA NOKTAM

    Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
    Beni anlatmış sana ve sen ona
    “ Unuttum artık onu” demişsin.
    Hem bu sözü gülerek,
    Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
    Unutamazsın Nokta Noktam
    Unutamazsın!
    Çünkü; unutmak için
    önce unutulmak gerek
    Oyasa ki sen,
    Hala bende esen,
    Eski kavak yelisin.
    Unutamazsın…
    Kan değil, tüküremezsin,
    Ruj değil, silemezsin
    Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
    İki heceli erkek adımı
    Unutamazsın Nokta Noktam
    Unutamazsın!
    Seninle biz, halâ bir kabukta
    İki badem içi gibiyiz.
    Baharsın; kokacaksın
    Güneşsin; yakacaksın.
    Sabah yatağım kadar rüyâ dolu
    Sabah yatağım kadar sıcaksın
    Unutamam
    Unutamazsın!
    Şimdilik bu kadar.
    Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
    Darılma bana, gücenme sakın
    Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
    Binlerce selam sana.

    Bahar başladı nokta noktam
    Ankara’ da bahar, veriminde toprak ana
    Aylar var ki sana tek satır yazamadım
    Oysa ki şimdi mevsim bahar
    Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var
    Artık yazmalıyım.
    Takvime baktım bu sabah,
    ayrılalı beş ay olmuş.
    Düşün ki Nokta Noktam
    Beş ay denilen nesne tam yüz elli gün eder.
    Bunca uzun ayrılıksa;
    İnan bana Nokta Noktam
    İnsanı, herşeye küskün eder.
    İnan bana… Dargınlığım herkese
    Ve tek hasretim sana
    Düşünüyorum…
    Aşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum.
    Bu yolun sağında yükselen
    Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen
    Bahçesinde iri yedi veren,
    kayısı gülleri açan evi düşünüyorum.
    Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı
    Ablan yanımda çorapsız gezerdi,
    Baş örtüsüz annen.
    Düşünüyorum… Bu mevsimde baban,
    Her akşam bir yerine iki içerdi.
    Miyoplaşınca gözleri “ Şair, iç be oğlum
    bahar dişidir doğurur” derdi.
    Bahar başladı Nokta Noktam.
    Ankara’ da bahar,
    Gönül ufkunda yağmur bulutları
    Cennet olsa artik sevmiyorum
    Sevmiyorum sensiz baharı…

    Sen; ey yirmidört baharın en güzel süsü!
    Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
    Sen; ey ilk yaz akşamları kadar güzel çocuk!
    Sen; ey altın gözlerinin hisli dünyası!
    Ölümsüz bir yolculuk yaratan
    Sen; ey çıplak bir hançer gibi!
    Boylu boyunca gönlümde yatan
    Sen; ey herşeyim olan herşey!
    Son mektubunda söz verdin
    Tut diyorsun, unuttum
    Unut diyorsun, unutmak mı? ? ?
    Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?
    Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç?
    Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
    Sen; ey herşeyim olan herşey!

    Bu gece Yılbaşı…
    Başkent’ de kar yağıyor Nokta Noktam
    Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar
    Başkent’ de kar yağıyor, başkent’ de kar…
    Bu gece yılbaşı.
    Bilirsin ki Nokta Noktam
    Yılbaşında hesaplanır
    Çoğu zaman insanların yaşı.
    Bu gece yılbaşı…
    Tokmaklarında yirmi dört hece
    Eğilip üstüme sessizce
    Şehrin kule saati
    Bilir misin Nokta Noktam?
    Bilir misin, bilir misin ne dedi?
    “ Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi.”
    Ve bir el saçlarımdan tutarak
    Kalbimi sana kadar sürükledi.
    Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
    Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta.
    Ne de kıvrak bu vals havası
    Başladı yine gönlümün
    On yıl evvel ki kanaması
    Ne günlerdi o günler cancağızım
    Ne günlerdi…
    Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
    Başı duman duman bir kız.
    Ben, yirmi üstünde
    Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
    Öylesiye bir şair, öylesiye bir delikanlı.
    Ne çabuk geçti zaman.
    Hey gidi Dünya hey…
    Bu gece yılbaşı
    Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar
    Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim.
    Bartın’ da bahar.
    Elimle yapmışım
    “ asma köprüsünden” Kocanaz deresi
    Sağda, orta okul
    Okulda, çocukların sesi.
    “ Çakır beylerin” elma bahcesi.
    Derede kayık, dümende ben.
    Küreklerde sen.
    Hava berrak, hava ılık
    Hava temiz
    Ve sularda sarmaşan gölgemiz
    Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
    Çalınan Tuna dalgaları değil artık
    komşu plâkta.
    Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta.
    Dışarıda kar yağıyor.
    Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi
    Eski hatıralar…
    Rıza Polat AKKOYUNLU

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:21

    Tutki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.


    Tutki yazılan şiirler,seni anmasın,

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:20

    Nokta Noktam



    Sen; ey yirmidört baharın en güzel süsü!
    Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
    Sen; ey ilk yaz akşamları kadar güzel çocuk!
    Sen; ey altın gözlerinin hisli dünyası!
    Ölümsüz bir yolculuk yaratan
    Sen; ey çıplak bir hançer gibi!
    Boylu boyunca gönlümde yatan
    Sen; ey herşeyim olan herşey!

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:20

    NIYE BEN' DIYEN HERKES IÇIN....

    Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere
    vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, Ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu..



    Orada asili dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek Ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkânsızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca..



    Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. 'Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.' Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. Içlerinden biri 'Aranızda lens kaybeden var mı? ' diye bağırdı. Branda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.



    Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan
    bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı: 'Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu
    yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...' 'BU YÜKÜ NIYE TAŞIYORUM' demeyin.....

Toplam 174 mesaj bulundu