Suna Özcanlı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 16:02

    SANA NE DEMELİYİM BİLMEM Kİ

    Sana ne demeliyim, bilmem ki
    Dost desem olmuyor
    Yaren desem uymuyor
    Yar mı desem, ne dersin
    Sana ne demeliyim, bilmem ki

    Bir sürec yaşadık birlikte, dost diyerek
    Mevsimler birbiri ardına akarak gitti
    Sözler sevileşti suskun gönülde
    Yürekte zamanlar zay olup gitti

    Gömdük düşleri, duyguları
    Kül bastırdık üzerine
    Ne gönlün ocağı kabullendi
    Ne iç yangını yüreğimizin
    Umuda el salladık, ufuk yanarken
    Diyemedik birbirimize
    Dememiz gerekeni
    Sana ne demeliyim, bilmem ki

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 16:02

    Gözlerimde yaş yok zorla değil ki
    Gözpınarım kuru çöllere dönmüş
    Gün olur gözyaşlı ağlarım belki
    Dost ağzı zehirli dillere dönmüş

    Dost diyip bağrına basmışsın belki
    Bağrına bastığın dost değil bil ki
    Gözlerim yollarda ölmeden gel ki
    Dost bağı zehirli güllere dönmüş

    Su içsem yüreğim dosta susuyor
    Dostlarım nedense zehir kusuyor
    Şu dünyadan gitsem kim umursuyor
    Yaren yoldaş bir bir ellere dönmüş

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:58

    Sadece Gelsen



    Sadece Gelsen

    Sadece gelsen
    Sadece uzattığın elini versen de
    Tutup seni kanatlanıp uçursam
    Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam

    Sadece gelsen sen
    Nereye diye sormasan hiç
    Adımların gittiği yer zor olmasa
    O adımlar sonunda korku bizi bulmasa

    Sen sadece gelsen
    Öylesine ve sadece yürüsen
    Aklımda bir şey yok sen de de olmasa
    Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen

    Sadece gelsen
    Gülümsesen ordan ve
    Yanı başındayken küçücük bir buse
    Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan

    Sadece gelsen de hani
    Rüzgarla yan yana olsan savursan
    Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan
    Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan

    Gelsen sadece
    Gül olsan Gülcan olsan
    Güldüğün anda canda olsan
    Canım içinde can olsan da
    Sadece sevsen
    Sadece sevsen
    Sadece sevsen de kendini de sevdirsen

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:57

    YAY HAYATTIR, OK NİYET, HEDEFTE AMAÇTIR!


    YAY

    Yay hayattır: Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk edecektir. Hedef ise uzaklardadır. Ama hayat her zaman sizin yanınızda kalır, bu yüzden ona nasıl iyi bakacağınızı bilmeniz gerekir. Durgun kalacağı dönemlere ihtiyacı vardır -her daim kuşanılmış ve gerilmiş halde tutulursa gücünü kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul etmelisiniz. Böylece yeniden yayı germek için asıldığınızda gücünüz eksiksiz olur.

    Yayın bilinci yoktur: O okçunun elinin ve arzularının bir uzantısıdır. Öldürmeye ya da düşünmeye hizmet eder. Bu yüzden her zaman amacınızı net olarak belirleyin.

    Yay esnektir ama yine de onun da sınırları vardır. Kapasitesinin ötesinde herhangi bir girişim onu kıracak ya da onu tutan elleri tüketecektir. Bu durumda yayın yanı sıra kendi bedeninizden de size verebileceğinden fazlasını talep etmeyin. Ve unutmayın, bir gün yaşlılık zamanı gelecek -bu bir lanet değil bir nimettir.

    Yayı zarifçe gerin, her iki tarafın da kendine düşen payı gerektiği biçimde yapmasını sağlayın, enerjinizi boşa harcamayın. Bu sayede yorgun düşmeden pek çok ok atabilirsiniz.

    OK

    Ok sizin niyetinizdir. Yayın gücünü hedefin tam ortasına bağlayan araçtır.

    Niyetimiz her zaman son derece net, açık ve iyi dengelenmiş olmalıdır.

    Ok bir kez yaydan ayrıldı mı artık asla geri gelmez, bu yüzden sürece müdahale etmek -oka yön verecek hareketler doğru ve düzgün olmadığında- sırf ok gerilmiş ve hedef bekliyor diye eski kafalı bir şekilde hareket etmekten daha iyidir.

    Sizi durduran tek şey hedefi tutturamamak korkusu ise bu durumda niyetinizi açıkça göstermekten çekinmeyin. Doğru hareketleri yerine getirin ve elinizi açıp yayın telini bırakın, gerekli adımları atarak girdiğiniz mücadele ile yüzleşin. Hedefi vurmayı başaramasanız bile bir dahaki sefere daha iyi nişan almaya muktedir olacaksınız.

    Eğer hiç risk almazsanız bir dahaki sefere neleri değiştirmeniz gerektiğini asla bilemezsiniz.

    HEDEF

    Hedef ulaşılmak istenen amaçtır.

    Sizin tarafınızdan belirlenir. İzlenen yolun güzelliği de işte burada yatar: Asla bahaneler uydurmaya ya da rakibinizin daha güçlü olduğunu söylemeye hakkınız yoktur. Çünkü hedefi seçen sizsiniz ve tüm sorumluluk size ait.

    Eğer hedefinizi bir düşman olarak görürseniz belki iyi bir atış yapabilirsiniz ama kendinizi geliştirmeyi asla başaramazsınız. Tüm hayatınız boyunca okunuzu, kağıttan ya da tahtadan yapılmış, anlamı olmayan şeylerin ortasına atmaya çalışırsınız. Ve diğer insanlarla bir araya geldiğinizde hayatta hiç ilginç ya da heyecanlı bir şey yapmadığınızdan yakınırsınız.

    İşte tam da bu yüzden bir amaç belirlemeniz gerekir, ona ulaşmak için elinizden gelenin en iyisini yapmalı, ona saygıyla ve önemseyerek bakmalısınız: Onun sizin için anlamını ve onun için ne kadar çaba, eğitim ve sezgi harcadığınızı iyi bilmelisiniz.

    Hedefinize nişan alırken sadece ona odaklanmayın, onun çevresinde olup biten her şeyi de görün; çünkü ok fırlatıldığında, rüzgâr, ağırlık, uzaklık gibi kolay kolay hesap edemeyeceğiniz etkenlerle karşılaşacaktır.

    Bir amaç sadece insan ona ulaşmayı hayal edebildiği sürece vardır. Onun varlığını gerçek kılan insanın tutkusudur, aksi taktirde amaç ölü bir şey, uzak bir hayal, tatlı bir düş olur.

    Ve tıpkı niyetin bir amaca ihtiyaç duyduğu gibi, amaç da bir insanın niyetine ihtiyaç duyar. Çünkü varlığına anlam veren şey budur; bu sayede o artık sadece bir düş değil, bir okçunun dünyasının merkezidir.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:57

    En güzel deniz yıldızı ellerin ve parmakların



    denizlerin en güzeli duygu denizi
    kumsalların en sıcağı tenin
    güneşlerin en parlağı gözlerindeki ışıltı
    dalgaların en güzeli saçlarındaki kıvrımlar
    en güzel deniz yıldızı ellerin ve parmakların

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:56

    DİLERİM BU GÜN BİR BAHAR AÇAR GÖNLÜNÜZDE
    ÇİÇEKLER RENKLENİR SİZİN O GÜZEL YÜREĞİNİZDE
    GÜNEŞ PIRIL PIRIL SICACIK DOĞSUN DÜNYANIZA
    HİÇ BATMADAN KALSIN SİZDE ÖMRÜNÜZ BOYUNCA

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:55

    Sevgili dediğin demli bir çay gibi olmalı. Şekeri ne eksik nede fazla,Içince insana bir tat bırakmalı,bazen acı bazen tatlı ama hep aranmalı ihtiyaç duyulmalı.......

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:54

    ................................
    .......................................
    .............................................
    .................................................
    .....................................................
    ........................................................
    .....................................................
    .............................................
    .....................................
    ..............................
    ............................
    ..........................
    .......................
    Yalnızlığımın komşusu Olurmusun_?

    ..............¦¦..¦¦.....¦
    .............¦¦¦.¦..¦.....¦
    ............¦¦¦¦.....¦¦...¦¦¦¦¦¦
    ...........¦¦¦¦¦......¦¦.¦......¦¦
    ..........¦¦¦¦¦.......¦¦........¦.¦¦
    ..........¦¦¦¦¦.......¦.......¦
    ..........¦¦¦¦¦¦.....¦.......¦
    ...........¦¦¦¦¦¦....¦......¦
    ............¦¦¦¦¦¦¦¦.......¦
    ................¦¦¦¦¦¦¦.¦¦
    ..¦¦¦¦¦¦¦..........¦¦
    ...¦¦¦¦¦¦¦.........¦
    ....¦¦¦¦¦¦.........¦ ¦
    .....¦¦¦...¦.......¦¦
    .............¦........¦
    .........¦¦¦¦.¦...¦
    .......¦¦¦¦¦¦..¦..¦
    ......¦¦¦¦¦¦¦...¦.
    ......¦¦¦¦¦......¦
    ......¦¦.........¦
    .......¦.........¦
    ...............¦.¦
    .ÖzeL Bir GüL...¦¦
    ..aNLiYana......¦
    ................¦
    ................¦
    ................¦
    ...............¦
    ...............¦

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:54

    bazı aşklar bazı uçurumlar



    bazı aşklar bazı uçurumlar

    uyan
    acının açılımı değişiyor
    bir aşkın çatlağından başka bir hayat sızıyor kanına

    kararsızlığın yalnızlığı azdırıyor
    kabusa dönüşüyor kurmaya can attığın her cümle
    denenmemiş riskler kapağı açılmamış romanlara benzer
    üzerinden atlanmış gerçeklikler varılmayacak takvimlere

    insan kendini böyle fütursuzca savururken
    dokunuşların başka anlamları olduğunu nasıl ayrımsayabilir
    hadi söyle senin inadın kime bu umarsızlığın miladı hangi kırılmanın yansısı
    döküver içindeki başkalarından sana bulaşan kiri

    bazı aşklar bazı uçurumlara bırakıverir kendini
    bu senin künyen değil şu dar zamanda bunun farkına vardım
    şimdi sana hatırlatılması zorunlu tek şey gülüşün olmalı

    bazı uçurum önlerinde bazı aşklar hayat bulur
    yüreğimin dikine gidiyorum
    beni sende kimse bağışlamasın

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:53

    RAPSODİ

    Yorgun dönüşünde akşamın
    Herhangi bir ev;
    Pencerelerden sızan izde
    Pembeye bürünmüş ışık.
    Ardına kadar açılan kapıda
    Herhangi bir kadın,
    Gül yüzlü ve zarif.
    Bekleyen sonsuza dek
    Herhangi bir adam,
    Sevecen kolların arasında.
    Yankılanan uzaklardan
    Hafiften dingin müzik,
    Yumuşak ellerin arasında
    Kavrulan bir adam.
    Birbirini süzen iki çift göz,
    Öpen iki nemli dudak,
    Saran iki sıcak beden.
    Yorgun dönüşünde akşamın
    Herhangi bir ev;
    Mısralarda saklanan…

    YEM

    İnsanlar yaşıyordu herhangi şekilde
    Bu yapayalnız sessiz viranelerde,
    Başıboş serpintiler ayaklarında
    Gübre sarısı sokaklar dar ve ıssız,
    Genzi yakan derinden can alıcı
    Beter idrar kokusunda ıslak yollar.

    Diz boyu çamura bata çıka türküde
    Yaşlanmakta yoksul bedenlerde hayat,
    Karanlığa düştü bir somun ekmek
    Karnı aç; ay yüzlü gül yanaklı çocuğun,
    Kirli bulut üzeri şafak vakti kayıtsız
    Suskunda; fermuar ağızlı insanlar.

    Şaşkın it alâsı çakallar sürter sokaklarda
    Gözleri nemli çapak; nur yüzlü anaların,
    Solgun ışık yükselir derme çatma evlerden
    Sefalet başa bela; şafakta zor anlatılmaz,
    Ulaşılamayan tepenin zirvesinde ezik
    Cansız bir nirengi taşına bağlı hayatlar.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:51

    ÖĞRENMELİ AŞKI

    Doyulupta bitmez denilen hazzın
    Tarifini en güzel yere yazın
    Okutulsun her yerde uzun uzun
    Öğrenmeli aşkı şu dünya alem

    İçinde keskin çizgidir kaderin
    Duygudan üstün o büyük değerin
    Tek tek herkese heberini verin
    Öğrenmeli aşkı şu dünya alem

    Gayesine ulaşmak için neler,
    Neler harcanmamış ki, gerçi değer
    Sevinçlerin en güzeliymiş meğer
    Öğrenmeli aşkı şu dünya alem

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:51

    ..... ve kendi icimde ikiye bölünüyorum...



    Sensizlik mi yoksa varligin mi? / simdi bunu dusundugum zamanlarimdayim. /
    Birini bir kefeye otekini oteki kefeye koyuyorum! / Peki ya hangisi agir
    basiyor? / Bilinmiyor... / Ikiside asili kaliyor yuregimde... / ve kendi
    icimde ikiye bölünüyorum! / yüregim kal diyor... mantigim git! / Birakip
    gitmek bu acilari cekmekten daha zor geliyor sanki... / Gözlerini özlemekten
    korkuyorum! / Ve ellerine hasretlikten... (ölebilirim sanki...) / yine de
    git diyor bir yanim! / Ama olmuyor... / yüregimin sesini kisip, / hic birsey
    hissetmiyorum gibi yapamiyorum!
    Nasil birsey bu...? / Sana dayanan bu yuregin, / Sensizlige dayanacak gücü
    yok mu? /Tutkulu olmak kötü... ucurumun önüne kadar geliyorum ama atamiyorum
    yuregimi! (yuregimdeki seni)

    Celiskilerime düstün simdi... / oysa tam da güvendim diyordum! / O olmali
    ! .. diyordum.

    Yanlis mi? / Yoksa... dogru mu? / Gercek mi? yalan mi? / hala
    yasanabilecek güzel seyler var mi? / güvenilecek yanlarin kaldi mi hala? /
    Düsündükce batiyorum...

    Her nekadar bu askta mantigimi kullanmak istemesem de, / her seferinde
    mantigimi cikariyorsun karsima / Yine de deymez, bitirilmemeli birseyler!
    / zaten ne zaman bitirmeyi düsünsem; sevgimle karsi karsiya geliyorum! /
    .....................................
    Sana bir sans daha veriyorum. /Yasayip görecegim! / Artik düsünmüyorum
    gecmiste olanlari / Tek yapabildigim; / gelecegin guzel seylerle ‘gelmesi’ni
    dilemek! / Ve dilegimin kabul olmasini ‘seninle’ beklemek...

    Kendi kurallarimdan vazgecerek; sana vazgecilmezligini kanitliyorum! / bir
    kez daha anliyorum seni nasil sevdigimi! / ve bilmeni istiyorum! /
    Risklerden korkmuyorum! / cünkü seni severek hayatimdaki en büyük riski
    aliyorum!

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:50

    Seviyorum Seni



    Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
    Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
    Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.
    Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi.
    İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    İçimde kımıldanan birşeyler gibi
    Seviyorum seni yaşıyoruz çok şükür' der gibi

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:49

    Üşüyorum
    İsa aşkına
    Sarıl bana
    Dışarıda
    Güzeller mum alevinde
    Can veriyor

    Buda çiçeğiyle süsle beni
    Buda çiçeği de olur mu diye
    Sorma
    Oluyor işte.

    Artık zemheri bakışların bile
    Şu yürek yangının
    Ne kadar
    Yalnız olduğunu
    Anlatmaya yetmiyor.

    O eskidendi
    Gülüşlerin bir şiirin
    Tenha sessizliği
    Kadar
    Güzelliği.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:49

    Ayrılık

    Ayrılığa kahrediyor yanlızlığım
    Alkolikler gibi ellerimin titirekliği
    senden ayrı kalışımdandır
    yürüdükçe kaldırımlarda sensiz
    beynimi kurşunluyor ayak seslerim.

    Bir gölge gibi peşimde ayrılık
    kentin dar sokaklarında
    gökyüzüne ne zaman baksam
    seni hatırlar oturup ağlarım
    çocuklar gibi




    Uslanmam, mırıldanır dudaklarımda
    sana yaktığım türküler
    hırçınlaşır,aklımı yitiririm
    tedaviler çare olmaz derdime
    bulur hastane köşelerinde ayrılık

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:48

    ANLAMALIMIYDIM



    Bu kısalığına rağmen uzun geçen yaşamımda anladıklarım...yaşama dair..acıya
    dair..belkide sana dair..ANLADIM Kİ, KALABALIKLAR İNSANI
    YALNIZLAŞTIRIYORMUŞ..


    Anladım ki, güzel olan herşey birgün ansızın bitermiş.
    Anladım ki, çok çalışmak, çok kazanmakla aynı değilmiş.
    Anladım ki, öğrendiğin her bilgi sana bir depresyon nedeni olarak geri
    dönüyormuş.
    Anladım ki, her labirentin görünmezde olsa bir çıkışı varmış.
    Anladım ki, zaman acımasız, mekan riyakarmış.
    Anladım ki, her akşam gökyüzünü görmek büyük bir ayrıcalıkmış.
    Anladım ki, insan yıkıldım dediği anda bile hala ayaktaymış.
    Anladım ki, çok konuşan çok bilmiyormuş, cok susanda cahil değilmiş.
    Anladım ki, her insanın derinlerinde bir filazof yatıyormuş.
    Anladım ki, sevmek için neden aranmıyormuş.nedensiz sevmediğimiz gibi...
    Anladım ki insan korkularından asla kaçamıyormuş.
    anladım ki üzülmek için bahane bulmak çok kolaymış

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:47

    hiçbir gece korkutamasın asla sizi bir tek düşünüz
    mutluluk olsun daima dudağınızdaki her gülüşünüz

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:46

    Sakla Yamalarını Kalbim



    Sakla Yamalarını Kalbim

    Ne gül,
    Ne yarın!

    Gül, küle karılmış günlerin tortusunda.
    Yarın, vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda.

    Sakla yamalarını kalbim...

    İnsanlar büyüdükçe günler kısalırlar;
    Günlerimiz gibi aşklarımız da
    Yittikleri duraklarda kalırlar.

    Sakla yamalarını kalbim...

    Kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla.
    Yürü, arkana bakma, ama umursa.

    Bazen anılara en çok yakışan elbise,
    Birkaç damla gözyaşıdır UNUTMA.....

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:46

    Sensizlik ölümün öteki adı
    Varlığınla nefes alıyorum
    Yüreğimin yangın yeri, sevgilim
    Dudağındaki sözcüklerde yaşıyorum

    Bir kurşun yarasısın içimi dağlayan
    Ağladıkça gözümden sevgi akar
    Yüzümdeki tebessümü sensin sağlayan
    Yokluğunda tüm bedenim kanar

    Ben viraneyim aşkından
    Yüzümü çılgınca gölgeler kaplar
    Dilim söylemez olur, elim uzanmaz
    Senden ister yürek, sevgiyi arar

    Yanımdayken özlemimsin, hasretsin
    Uzaktayken içimi yılanlar kaplar
    Gel yanıma dinsin bu acı
    Sensiz gözlerimde kapkara yaşlar.

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:45

    Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
    Güneş kucağındadır, bilemezsin.
    Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
    Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
    Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
    Uçar gider, koşsan da tutamazsın...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:42

    KARdan adamım



    KARım

    KARdan adamım

    güneşin oyununa düşme!

    sana söz, doğar gece.

    en sert kış olur rüzgar.

    donarsın...

    titrerim seninle.

    üşüdükçe ısınır için

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:41

    Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken,insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh,kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para,mal mı çalmaktır?
    Saadet çalmak hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah,hançer mi olmalı?
    Saçlar bağ,gözler silah,gülüş,kurşun olamaz mı?

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:40

    martı ve balık

    ---

    Çok düzenli bir yaşamı vardı Martı'nın. Sürüsü ile birlikte yıllardan beri aynı kıyıda yaşarlardı. Öyle çok fırtına da vurmazdı onun kıyısına genelde ılıman bir iklim hüküm sürerdi. Yiyecek aramak için bile sürülerinden ve kıyılarından çok uzaklaşmazdı martılar. Bu ne bir yasa ne de töre idi. Sadece Tabiatlarından gelen bağlılık içgüdüsü ile yaşadıkları yere ölesiye sadıktılar; Martı reislerine saygı duyardı. Onun hürmetkar davranışları ise sürüde çok beğeni toplardı. Sürüsü ile hemen hemen her şeyini paylaşırdı martı. Onun için sadece dostluk vardı ve önemli olanda onun paylaşılması idi. Her şeyi yerli yerinde idi martının ama içinde derinden bir şeyler eksikti. Aslında bunu o ana kadar anlamamıştı. Yani şu ukala balığa rastlamadan.



    O gün nefis bir akıntı vardı ve bir sürü irili ufaklı balık martının bulunduğu kıyıdan geçiyordu. Tüm sürü günlük yiyecek ihtiyaçlarını fazlası ile karşılamışlardı. Martı bu güzel havayı kaçırmak istemedi. Okyanusun üzerinde süzülürken aniden içinden bir şey martıya balıkların sürüklendiği akıntıyı takip etmesini söyledi. Hayatında ilken kıyısından bu kadar uzağa uçuyordu martı.. Bu kez nedenini ise kendisi bile bilmiyordu. Aşağıda masmavi pırıl pırıl bir deniz vardı. Tüm balıklar açıkça seçilebiliyordu. Derken gözleri aniden kamaştı. Işıktan miydi görmüş olduğu o balığın o cıvıl cıvıl renginden mi bilinmez Kendini daha fazla tutamadı ve suya ani bir dalış yaptı. Ama nafile.... Çok kaygandı balık. Elinden sürekli kaçıyordu.. Üstelik ukala balık onunla bir de alay etmişti. Yok martı bu işe daha fazla gelemezdi, Onun kıyısındaki balıklar böyle değildi. Martılarla alay etmezler. Hemen ellerine kolayca düşerlerdi. O gün martı çok uğraştı balığı yakalamaya. Balık ise bu oyunu çok sevmişti. İkisi de yorulunca sonunda pes edip dost olmaya karar verdiler. Fırtına ertesi güneş açmıştı aralarında. Martının dönme saati ise yaklaşmıştı Onun kıyısında bu saatte tüm Martılar yuvalarına çekilirdi.



    Daha sonraki günlerde Martı balığı düşünmeden yapamadı. Hemen her esen rüzgar, her dalga sesi onu balığı aramaya itiyordu ve kendini yıllardan beri sadık kaldığı sürüsüne ihanet etmiş hissediyordu. Üstelik balık da onsuz yapamaz olmuştu. Günler geçtikçe dostlukları ilerledi. Ama bir çözüm yolu olmalı idi bu böyle daha fazla devam edemezlerdi. Sonunda bir gün Martı dayanamadı ve balığa öneriyi götürüverdi, balık onun kıyısına taşınmalı idi. Böylece birbirleri için ayırabilecekleri zaman artacak ve özlem sona erecekti. İkisi de çok heyecanlı idi.bu ise. Derken balık martının kıyısına gelmişti Bu sırada Rüzgar ise kıyıya hiç de güzel haberler getirmiyordu martılar arasında bir dedikodu yayılmıştı. Aşağıdaki kıyılarda aniden gelen fırtınayla birlikte başlayan soğukla kıtlık baş göstermişti. Çok ölen vardı. Herkes endişeli bir bekleyiş içerisinde idi. Ama yine de geleceğin ne getireceği bilinemezdi. Bu yüzden fazla endişe de yersizdi. Martı ile balık ise kendi alemlerinde idi. Hiç bir şey onları dostluklarından daha fazla ilgilendirmiyordu.



    Balık martının şimdiye kadar gidip göremediği denizleri, derinlerde olan bitenleri, martı ise sürüsündeki uyumu paylaşımı dostluğu anlatıyordu. Bunlar ikisi içinde çok değişik ve yaşanmadık duygulardı. hayati boyunca hiç bir denize hiç bir kıyıya sadık olmayan balık hiç kimseye de bağlı kalamamıştı. En az derisi kadar kaygandı yaşamı uçsuz bucaksız okyanusta.. O akıntıdan o akıntıya sürüklenip gitmişti.. Üstelik martıya rastladığı güne kadar bunun onu mutlu ettiğini de sanıyordu. Çünkü kimseye karşı bir sorumluluğu yoktu. İçinde böylesine bir boşluk olduğunu şimdiye kadar fark edememişti. Fark ettiğinde ise çok geçti. Kalkıp gelmişti iste martının arkasından.. Umurunda değildi hiç bir şey. Fakat martı onun tüm yaşamına değerdi.



    Derken beklenen fırtına martının kıyısını da vurdu.. Beraberinde buz gibi bir soğuk getirmişti. O soğukta martılar bile zor duruyorlardı, yiyecek bulmak ise çok güçtü Birçok martı soğuktan ölmüştü. Çünkü onlar martı idi ne olursa olsun kıyılarından ayrılamazlardı. Dondurucu soğuk balığı da vurmuştu. Her ne kadar martının dostluğu ilk başlarda her şeye değerse de bir süre sonra açlık ve soğuk onu daha çok kendini düşünmeye itmişti. Artık martı ile sohbet de etmek istemiyordu. Daha iyi düşünmek için iyice derinlere dalıyor ve saatlerce orada tek başına kalıyordu. Martı ise çaresizdi. Onun elinde değildi bu olanlar ona destek olamamak üstelikte bunun için hiç bir şey yapamamak martıyı umutsuzluğa doğru itiyordu. Ama o bunu balığa hiç göstermiyor onu okyanusun derinliklerinden çıkarmak için oradan oraya uçup duruyor balığa seslenmeye çalışıyordu. Derken bir gün balık su yüzüne doğru çıktı ve ona dedi ki 'Gitmeliyim Martı.. Hiç umudum yok artık.... Beni Affet Lütfen Ne sen kendi kıyından ayrı yasayabilirsin ne de ben burada artık yiyecek bulabilirim. Oralarda bir daha dostluk bulamam belki ama aç da kalmam. Kim bilir belki de her şey bir hata idi zamanında bir akıntıya kendimi bırakıp gitmeli idim.' Martı ona bu durumun düzeleceğinden kıyısının bereketli ve güvende olduğu zamanlardan söz etti ise de artık her şey nafile idi. Balık hemen dibe doğru dalış yapıyor artık onu dinlemek istemiyordu. Martının da artık bu duruma karşı direnci kalmamıştı..



    Bir gün sürüdekiler Martının hayatında uçmadığı kadar hızla uçmaya başladığına, amaçsızca oradan oraya kanat salladığına şahit oldular. Çıldırmıştı sanki, şaşkındılar bu ise. Sanki eski martı gitmiş yok olmuştu. Okyanusta ise akıntı başlamıştı. Anlamışlardı balık gitmişti. Onlar ise birbirlerine veda etmemişlerdi. Baliğin gidişini izleyen günlerde martı yalnız başına uçmaya devam etti. Artık kıyıdan ve sürüden zaman zaman uzaklaşıyor, gün batınca da tekrar yuvasına geri dönüyordu. Diğer martılar anlayış göstererek onu tekrar aralarına almaya başlamışlardı. Kimisi ise Onu çılgınlıkla suçluyordu. Öyle ya görülmüş şey değildi okyanusta bir martı ile baliğin dostluğu.. Bir balığa asla güvenilmezdi. Martı bunu bilmiyor muydu acaba.. Bu arada esen rüzgarın balıktan martıya haberler fısıldadığı, martının ise balığın sürüklendiği her akıntıdan haberdar olduğu dilden dile dolasan dedikodulardan sadece bazılarıydı sürüde. Martı ise her akıntıda okyanusa doğru derin bir anlamla bakar gülümserdi. Onun balığı oralarda bir yerlerdeydi iste Onun rahat ve mutlu olduğunu hissetmek bile martıya huzur vermeye yetip de artıyordu. Biliyordu ki aslında herkes tarafından tuhaf karşılanan imkansız bir güzelliği yaşaması idi. Gerçekte önemli olan ise uçsuz bucaksız okyanusta bir gün bir martı ile balığın sevgi dolu dostluğuna sahip olmaktı. İşte içini dolduran mutluluk ve huzur duygusu bu idi. Tüm yüreklerin susadığı bir sevginin izini ise okyanustaki hiç bir akıntı silip geçemezdi...

  • Suna Özcanlı
    Suna Özcanlı

    02.04.2007 - 15:39

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer...



    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer..

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.....

Toplam 174 mesaj bulundu