Sigara nin kokusu ve rengi hakkinda
Koku bu denli etkiliyse cocugun da bu kokudan kendi korumasi oldukca zordur; ama cocukta sadece koku yer etmez, bir de renk meselesi vardir.Genellikle kirmizi kullanilir sigara paketlerinde, bunun sebebi dikkat cekme olsa gerektir.Hafif(light) olan sigaralar da ise acik renkler ve ozellikle beyaz tercih edilir.Hafiflik bir nvi ucma hissini de cagristirdigi icin ve beyazlik bir nevi de masumiyet manasina geldiginden, sigara olumlu bir sekle burundurulmek istemistir.Cocuk ya kirmizinin buyusune kapilir ya da beyaz in agirbasliliga.Parlament(isim verdigim icin ozur dilerim) kadin sigarasi olarak gecer ve rengi beyazdir.Kadinlar gibi narin ve ince uzun, onlar gibi alimli ve masum gorunuslu :)) Bu sadece bir aldatmacadir, iyi gostermek, sigarayla kadin arasinda sekil yonunden bag kurmak icin yapilmis sahtekarca bir oyun.Hangi kadin bir sigara gibi kokar ki?
Sigara kotu koktugu icin cocuk uzerinde pek de guzel bir tesiri olmayacaktir; ama psikolog amcalarimizi da dedigi gibi bir medel alarak ogrenme sozkonusudur.Ebeveynleri sigara icen cocuk onlar gibi davranmasi gerektigini dusunecektir; cunku cocukken bizim kahramanlarimiz ya hayali kahramanlar ya etrafinda gorduklerimiz ya da anne babamizdir.Aslinda kokunun cocugu sigardan itmesi gerekir; ama iste bu sefer de devreye sekiller ve ornek alinacak insanlar girer.Zaten sigara ureticileri de sigaranin kotu kokusunun istenmeyen etkisini azaltmak v boylece yeni sigara tiryakileri kazanmak icin hem renklendirmeye hem de cesit cesit tat ve kokularda yapmayi secmislerdir.Nargile icenler bilirler, nargilenin elmelisindan, cikolatalisina kadar her cesidi mevcuttur ve gercekten de kokulari da o nesne gibidir.Bunlar sadece birer aldtmaca, kapitalizmin insan dan faydalanmak icin her yola basvurabilecegini gostermektedir.
...
'Bu devirde parffum sanayisinin ne kadar gelistigini biliyoruz... belkide herkes kendi dogal kokusunu maskeledigi icin yanlis kisilere karsi cekicilik duyuluyor, diye gecti aklimdan... ' bu cumle, gercekten de mantikli.Cunku cirkin bir insan kokular sayesinde guzel gorunebilir.Koku havayla iletilir.Gorme ise isikla.İsik, havadan daha hizldir.Yani insan ilk once gorur sonra koklar.O yuzden goruntuler kokuya gore kalicidir.Koku sekli pekistirir.Ornegin bir insan birini gorur ve begenir, ama kokusu beynine ulastiginda begenmenin aksi istikametinde haraket edebilir: karmasa... BU yuzden belki de insanlar insan kokulari gizlemek, baska sekillere girmek, diger insanlari etkilemek icin kokulari kullaniyorlar da olaiblirler; bu bir olasilik.
Bilgisayar mevzuunda boyle bir girisim oldugunu duymamistim, ama eger yapabilirlerse gayet mantikli.Cunku bilgisayar sadece sekilleri ihtiva ediyor; halbuki beyinde bir seylerin daha cekici, baglayici olabilmesi icin kokular ihtiyac vardir.Guzel bir kiz ya da yakislikli bir erkek resmi gordunuz bilgisayar ekraninda.O siz de sadece guzel ya da yakilsikli bolumlerinizdeki, begenme olgunuzu harekete gecirir.Sekil bakimindan sizi etkilese de bir turlu canli ve gercek gibi gelmez; cunku ondan yayilan o, ona has, onu canli gosteren koku yoktur.Olulerin de kendilerine has bir kokulari olsa gerek.
Koku ve sekil bir butunluk icerir; ikisi ayri oldugunda; yani sadece koku varsa insan sekli hayal etmek zorunda, bir canilik emaresidir ya da bir varligin olduguna dari; ama sadece sekil oldugu zaman kokuda gosterilen, onun sahip oldugu kokuyu ve canliligi tasavvur etmek neredeyse imkansizdir.
Goruyoruz; nasil ki simdi acilan Simit Saraylari, evleri, koskerlerinin yerini bu Mc.ler, Burger lar aliyordu; ama simdi durum o kadar onlar acisindan ic acici degil.Onlar dedigim, amerikan sermayeli, amaclari sadece beslemek degil, kendi uyduruk kulturlerini de bize enjekte etmek.Bunun icin de hicbir seyi kullanmaktan geri kalmiyorlar.Yabanci sermayenin her turlusune komunistler gibi karsi degilim; ama amac yatirim yapmaktan baska taraflara kaydiginda, bizi avlanacak keklik olarak gorduklerinde bu dusunceye karsi nefret duyuyorum.Her Mc. ya da Burger in yanindan, onunden, arkasinda gecerken ona kotu bir laf etmemek elimde degil.Hele bir de iceriyi hinca hinc dolu gorunce, bu insanlar acaba kimlere hizmet ettiklerinin, yediklerinin sadece hamburger olmadiginin bilincinde olup olmadiklarini dusunuyorum.Bu amerikan filmleri icin de gecerli.
Bizi kendilerin benzetmeye ve kendi pazarlarinda yaptiklari gibi daha cok satmaya calisiyorlar.Ordayken bu Mc, lerde, Pizza Hut larda ya da Burger larda menuden sonraki icecekler bedava.Istedigin kadar doldur ic.Neden acaba hamburger ya da baska bir sey bedava degil de, icecek bedava.Amerikalilarin kolaya ve onun turevlerine duskunlukleri ortada; bizim de ekmege karsi bir duskunlugumuz var.Burdaki Pizza Hut larda 'sinirsiz' tabiriyle ogrenci milleti arasinda nam salan uygulama, orda yok; orda sinirsiz icecek var.Bu adamlar toplumun isteklerine cevap veriyorlar, aferin(!) onlara.Acik bulup bunu iyi niyet gosterisi altinda kullaniyorlar.Ihitimal dahilinde olacagi dusunulurse amerikadaki bu kuruluslar sinirsiz icecek uygulamasinda, bu icecekleri ureten firmalarla anlasma icinde olabilirler.Ve bu iceceklerdeki maddelerin bagimlilik yaptigi dusunulurse; her iki tarafta(ureten ve onu menulerinin yaninda sinirsiz dagitan) kar elde edecektir.Insanlar bu yemek yenen(fast food) yerlerde icecek bagimliligi kazanacaklar ve goruldugu gibi koli koli icecek alacaklar marketlerden.
Insan sadece somuruluyor, adamlar ceplerine girecek paralari hesap ediyorlar.
Ramazan ayinda siz de sahit olmussunuzdur, kola reklamlarinda oz degerlerimiz nasil da kullaniliyordu.Sanki kola da bizden biriymis gibi gostermek icin taaa maden iiscilerinin oldugu ocaklara kadar indirmislerdi.Ne adilik!
Insanlar gercekten kimlere hizmet ettiklerinin farkinda degiller, kendimi sayiyorum bunun icinde.Gozlerimiz paketlerle, suslerle boyanmis; bizse sadece elde edecegimize bakip tuketiyoruz.Sunlari yazarken acaba kac tane insan o tur yerlerde karnini doyurmakta?
Yazik!
Insan sonuren her sey, bir gun somurge hortumuna kendini kaptiracak.Cunku bir sistemin ayakta kalmasi icin, insanlarin sadece maddesel doygunluklari kafi degildir.Eger bir sistem bunu basaramazsa; ya da uygulamalari toplumu bu noktaya goturuyorsa, o sistemin yikilmasi muhakkaktir
Terim manasız! Neden? Çünkü bana göre kader denen hakikat hem zoru hem de kolayı içermekte. O yüzden böyle bir de önüne 'zor' gibi bir sıfat eklemek gereksiz.
seni öldürdüğüm için özür dilerim.
bakın yukarıdaki cümlede özür ün hiç bir yaptırımı yoktur. İşte özür dilemek özel durumda da genel durumda da hiç bir yaptırıma sahip değildir. Özür dilemek bir erdem de değildir. O yüzden özür dilemiyorum
Böyle bir mezar taşı yok; öldüğümde de yazarlar mi bilmiyorum. Eğer antolojiye uğrayıp, nedire girip mezar taşı yazıları terimine tıklarlarsa ve benim bu nikte yazdığımı bilirlerse yazarlar mezar taşıma :)))
öldüm öldüm dirildim
ama maalesef bu sefer olmadı
arkada kalan arkadaşlara başarılar diler
önümüzdeki senelerde onları da yanıma beklerim
ama pek acele etmesinler
ben onlarla en kısa zamanda irtibata geçeceğim
Evvvveetttt! Bak ne güzel bir terim. Şimdi Eflatun'un devleti gibi biz de devlet gibi bir hatun tanımlayalım :))) Evvet pazara çıktık farz edelim. Bir erkeğin idael eşi nasıl olmalıdır?
1- Eli ayağı düzgün olmalıdır :)) ahhaaaaa...yani her erkek çiçekleri sever; ama her erkekgüzel çiçekleri daha çok sever
2- Erkeğini anlamalıdır
3- Erkeği onu anlamasa da müsamaha göstermelidir
4- Erkeğinin her dediğini yapmalıdır
5- Az konuşup öz konuşmalıdır
6- Yemek yapmalıdır
7-erkeğinin ayaklarını yıkamaldırı
8- Kültürlü olmalıdır
9- Zeki olmalıdır; ama erkeğinden zeki değil; olsa bile bunu belli etmememlidir
10-Erkeğinin istediği kadar çocuk doğurmalıdır
11- Erkeğinden önce yaşlanmamalıdır
12- Merhametli olmalıdır
13- Aklı başında bir kadın gibi hareket etmelidir
14- Naz yapmamalıdır
15- Erkeğinden çok şey istememelidir
16- Prof olmalıdır :)))
...
Allah'im Allah'im bunlar ne! :))))
Dedik ya...
tavsiye: Asla böyle bir kadına sahip olmaya kalkmayın :))))))))))
Ben oldugum durumu hic de iyi gormuyorum, ben bu halde olmamaliydim diyorum; ama elden ne gelir.Aslinda, yani gercekte, hani sizin ve Tolstoy un samimi dedigi(yazar samimi olmali ki okuyucuyu gercekten kendine baglasin) dediklerinden biri olayim ben :))) Samimi olmak gercekte bazen hicbir ise yaramiyor; genliikle samimiyeti kacmak icin kullaniyorum ben; ha iste soyledim, tamam bitti gitti; ama degil.
Gidisat, hayat; dogru farkli bir yere atladim, ama bosverin, ruzgarin dalgalari bir ordan bir buaraya oynattigi gibi ben de oynatayim.
Bugun vapurda sehri seyrettim.Bazi binalar hic de hos gelmedi bana; ama eskiden oldugu gibi igrenc bir duygu dolmadi icime.Daha onceleri olsaydi, kotu bir yer, ruhumu bogan bir manzara gordugum zaman icime kin dolardi, ordan ve oarda yasayanlardan hem nefret ederdim; hem de onlara acirdim.Ama simdi oyle degil.Baska bir ulkeye gidip de deniz kenarinda gunesin ufukta batisini gordugumde baska ulkelerde de gunesin dogup battigini ogrendim.Baska ulkelerde mezarliklari gorunce orda da insanlarin oldugune kanaat getirdim.Bunlar beni nereye goturdu?
Eskiden nefret ettigim bir yerde kalamam sanirdim; ama sonra aklima aslinda benim yasadigim yerin de nefret ettigim yerlerden bir farki olmadigini gordum; o zaman neydi beni orayan baglayan?
Hatiralarim, ailem, arkadaslarim, aliskanligim? ..
Bu sorulara kesin bir cevap veremem; ama kesin bir cevap verebilecegim baska bir nokta var: Her yerin Allah in oldugu.
Insan birnbir cesittir, kotusunden, iyisine kadar.Bize dusen insani sevmek; ama bunun icin bir seye inanmak lazim.Peyami Safa nin deyisimiyle inanmak ne kadar boyun egmek olsa da; inanmali ve Allah inancinin ve O nun her eyi kapsayicligi onunde boyun bukmeli.Sadede gelecek olursak, insan ruhu kurudan, verimliye cesit cesit.Eger biz insani sirf Allah yarattigi icin seversek, yani Allah tan oturu seversek iste o zaman her kulu kapsayabiliriz; ama benim gibi sevmediginizden uzak durursaniz, bazi yerleri gormeden tanimadan gecip gidersiniz.Iste o sevmedigim yerler de kurak insan ruhlari gibi, ben nonlari tanimak dahi istemiyordum bir zamana kadar; ta ki Allah in her yerde olduguna ve her yerin O nun olduguna inanisima kadar.Her yer O nun, o halde nicin ben bir yere karsi kotu duygular besleyeyim; cunku yalniz degilim ben; ben yalniz degilim; O hep her yerde.
Dogrudur zaman treni cok hizli gidiyor ve gonul buna yetismek de zorlaniyor.Oldu diyorsunuz; ama hiv de umdugunuz gibi degil.Hayat altin tepsiden yemek yiyecegim diyenlere altin tepsiden vermiyor; belki yemek bile vermiyor.Neye niyet, neye kismet.
Uzulmemek lazim, nicin bu haldeyim diyerek; cunku her noktadan sonra baska bir cumle baslar; noktalar sadece verilen molalardir ve bu molalari bize O verir.belki kurumuz dudaklar icin biraz sevgi, biraz sevkat; yabancilik cekmemek...
Biliyorum her ey birbirine girdi, aslinda ben Ortakoy den gordugum deniz manzarasi uzerinden bir seyler yazacaktim; ama basmbaska bir seyler ortaya cikti.
Gozlerimi cevirdim,
ufugu aradim
alabildigine ruzgar esiyordu, bir benim yuzume bir digerlerinin
ama ben ondan yuz cevirmedim
gozyaslarim istemeyrek de olsa akti
ne aidan ne mutluluktan,
bu ruzgarin gozlerimle oynadigi bir oyundu
sonra kuslari seyrettim
alcaktan ucanlari
yuksekten ucanlari
ayni insanlar gibi
sonra da onlarin yarismalarina tanik oldum
kiyiya vardigimda kara ayaklarimin altinda sallandi
o bile biliyordu insanin yukunu
artik geldiginde zaman
denizlerde ruzgar kalmayip
kuslar ucmadiginda
insan yukunu biraktiginda
karalar susacak
...
hafif isikli denizde
her sey bir biri icinde
bir cocuk dusmus kopruden
neden ve nasil bilinmez
ama olmus, sebepler bilinmese de
daha gencecik vucut
su da toprak olmus
ne aci
vapurlar gecer benim koprumun altindan
padisah saraylari deniz kenarinda eski gunleri yad eder
tarih kokar benim denizim
tarik kokar benim insanim
eski istanbul denizin icinden seslenir: biz burdayiz diye
ama sadece akisler belirir denizde
bizim akislerimiz, yeni istanbullularin
eskiler bize ayna olur
gok kararmis
hava cekilmis dehlizine
gunez baska diyarlarda cicek acmis
yagmur seyiriyor gokten,
bu aksam da huzun var yuzunde denizin
yuttuklarin agliyor
bize agliyor
kendine agliyor
eskiye agliyor
...
'Zamana anlatamiyor buyuyup serpilmek icin ona ne kadar cok ihtiyaci oldugunu.
Yagmurlar gibi saatlerce, gunlerce, aylarca yagmazsa uzerine kupkuru, catlak dudaklar gibi kanlar icinde kaldigini...'
'Oyle ruhlarla tanistim ki, olmamasi gereken yere suruklenip gitmis oyle yalniz ruhlar gordum ki, artik yalnizca ellerinden tutup, yanlarina egilip, fisildamak istiyorum; gel su kayanin uzerinde, bu cicek acmis agacin altinda biraz oturalim... sogudun saclarini sularda yikayisini uzun uzun cok uzun gunler boyu seyredelim... sakinlik gerek gonlune, zaman gerek, dudaklarinda kanayan yaralari onarmak icin sevgi gerek... '
'Ne zaman birisinin elinden tutmaya kalksam, bakiyorum trenin kalkma saati gelmis... platforma kostururken buluyorum kendimi... yerinden kipirdamak istemeyen gonlumu oradan oraya tasiyorum surekli...'
Hayat bir cemberdir bizim etrafinda dondugumuz.Hayat bir simit halkasina benzer; uzerindeki susamlarsa insanlara...Tutunmak ister simite insan.Dahasi susam olmadan simitin adi simit degil baska bir seydir.O halkaya denmemistir simit; o halka ve susamli olan ekmege denmistir.Bazen 'tutunamayanlar' olur, kalkadan kayip giderler, duserler yere.
Sonra bir kus gelir ve gagasiyla alir onu, yukselir goge.
Yaradana yolculuktur bunun adi
Yukseldikce daha sIkI tutar kus susam tanesini.
Artik cok uzaktir halkadan o susam
Insan da boyledir
Halkayi bir kere terketmeyegorsun ya, ayaklar altinda cignenecektir ya da olup yukseklere cikacaktir
Dogdugumuzda, diger hislerimize nazaran en gelismisi,koku alama duygumuzmus......Hatta dokunma duygusundan bile daha tamamlanmis haldeymis,
Seninde anlattigin gibi kokularin o beynin bilincsizliginde hep gomulu kalislari cok onemli rol oynuyor hayatimizda.
Bunlari dusunurken bazi seyler geldi aklima...
Anne'nin kokusu ilk alinan kokulardan biri olduguna gore,
acaba ayni bolgelerden olanlar ayni seyleri yedikleri icin benzeri kokudalar ve bu nedenle daha cekici mi geliyorlar birbirlerine?
Belki de insanlarin, biz ve digerleri diye ayirim yapmasinin sebepleri burdan kaynaklaniyordur? ? ? Ne dersin? ?
Bu arada sigara geldi aklima..... Cok keskin bir koku..Ilk gunden bu kokuyu duyan cocuk acaba o kokuyu sevmeyi mi ogreniyor? ?
Su ve hava gibi herkese gerekli olan seylerin, katiksiz hallerde kokusuz olduklarini dusundum.
Bu devirde parffum sanayisinin ne kadar gelistigini biliyoruz... belkide herkes kendi dogal kokusunu maskeledigi icin yanlis kisilere karsi cekicilik duyuluyor, diye gecti aklimdan...
Bilgisayar yolu ile kokunun iletilmege calisildigini duymustum... Demek ki bilgisayardaki bu onemli eksikligi gidermeyi dusunmus bilginler...
Hep boyle ilginc konulara deginmege devam et... Sag ol)))
Hafif bir koku...burun deliklerine hucum ediyor..Burun icindeki reseptorler tarafindan alinip beyne ulastiriliyor ve beyin tahlile basliyor.Tanidik bir koku, kotu koku, guzel koku...Cagrisimlar...Arsivini aciyor beyin ve daha once boyle bir kokuyu kayit edip etmedigine bakiyor.Bir veri ya da kayit bulamadigi zaman kaydediyor bu kokuyu..Guzel bir kiz ve ondan etrafa yayilan karsi konulamaz hos bir koku.Bu kokuyu kizla butunlestiriyor.Beyin sadece kokuyu almiyor, onunla beraber bir insani da kaydediyor..Bu kokuyu her aldiginda, o kokuya her rastgeldiginde hep o kiz cikacak karsisina..Bu hep boyledir; cunku beyinle hayat isbirligi yapmakta ve beyin ait oldugu vucuda aci cektirmek icin hicbir firsati belki de bilincisz olarak kacirmamaktadir.Bakin bir beyin ve bilincsizlik.Ne de olsa beyin bu program uzerine bina edilmis, yani ayrintilar arasinda baglanti kurma ve onlari bu sekilde istif etme.Hepinizin bir aski olmustur-olmayanlarin da elbet olacaktir, sevgi olayi bu- insanlar bazen sevdigi insanlarla birlikte olurlar, onunla birlikte sarkilar dinlerler, bir yerlere gider.Bu yerler, bu edilen, gorulen bilgiler ve gorulen yerler beyne o kimse artik onunla birlikte kaydedilir ve ne zaman ki o bilgilere bir yerlerde rastlarsiniz, iste o zaman akliniza gelir sevdiginiz ve yaninzda yoksa aci..Beynin bilincsilzigi, cunku vucudun ne kadar aci cekeceginden bihaberdir; 'kalpsiz beyin' bu durum bize kalp ile beyin arasindaki koordinasyon eksikligini de gosterir..ayni vuctta iki farkli alem.iste bunlarin ikisine de mukayet olabilen insan; iste o insan kuvvetli bir insandir.
...
Kokular ve bilgiler...Akcigerdeki bronslarin uc kisimlarinda alveol kesecikleri vardir.Bu kesecikler havayi vucuda vermeden once depolar..Kucuk ve binlerce(dikkat: alveol ile bronsu karistirmis olabilirim) bir nevi koku ve bilgi arasindaki iletisim ve baglanma sozkounusudur burda..Eger soyle farzedersek; yani alveol kesecikleri bilginin depolandigi yer ise hava da bilgidir; yani koku ile edilen bilgi.
iste koku bilgileri beyin de saklanir ve o koku siizn karsiniza ciktiginda, beyin ilgili kokuya ait dosyayi acar ve icinden: acilar, huzunler; mutluluklar, hayalkirikliklari ve daha neler neler dokulur...
..
Kampuste bilgisayar labinda iki bilgisayar otemde bir hatun vardi; sekil onemli deil; ama cok guzel kokuyordu..Bana bunlari yazdiran kokunun sahibi o hatundur; ama fukaranin bundan haberi yok.. :)))
Her kisi bir hedef istikametinde yol aldigina gore carpismanin gerceklesmesi bir noktada kacinilmaz oluyor.Peki bu carpisma ani nasil birseydir ve buna hayatimizin herhangi bir alaninda tesaduf edebilir miyiz?
İste bu soruya verebilecek orneklerden birini sunmak istiyorum sizeİ gozlemlerden yola cikilarak olusturulmus ve bu soruya cevap niteliginde olabilecegi dusunulmus bir ornekleme...
Efendim bir sabah uyandiniz, aslinda her sabah uyaniyorsunuz; ama bu bizi ilgilendirmiyor, bizim icin oneme haiz olan bir sabah gozlerinizi sizi bekleyen gune acmaniz.İlk baslarda uykunun verdigi bir sersemlik hali ve bu hal icinde hayata bir bosvermislik... Cunku hala tam olarak uyanamadiniz.
Yuzunuze bir su carpma faaliyetiyle baslayan 'temizlenme harekati'niz belki de bir banyo(dus almak diyorlar) ile daha da pekistirilebilir.
Neyse biz banyo islemlerini gecelim.Ferahlayan vucut 'ben acim, ben acim' diye feryadi basarken, eger vaktiniz varsa guzel bir kahvalti; yoksa ayakustu biseyler atistirma..
Bu soyledigimiz ana kadar yapmis olduklariniz planli ve programli bir hazirlik evresi.Hic, bir hedefiniz, varacaginiz bir nokta, alabileceginiz bir 'sey' olmasa bu kadar planli bir sekilde hareket eder miydiniz? Sahsi kanaatim bunun 'hayir' oldugunu soyluyor..Eeee! Peki siz bu hazirliiklari n'için yapiyorsunuz? Neye hazirliyorusunuz kendinizi?
Bunlarin yaniti bir 'hedef' tir..Hedefiniz, isyerinize ulasmak, okulunuza vs varmak olabilcegi gibi, baska yerlere/fikirlere/amaclara/insanlara ulasmak da olabilir.
Aslinda biz de bunlari yazarken bir hedefe kilitlenmis durumdayiz, yani su kelimeler de buyuk carpismaya onhazirlik olarak algilanabilir.
Hedefe yol almaya basladiginiz('uyanma ani' na 'baslama ani' denileblir; ancak aslinda uyumaniz bile buyuk carpisma oncesi dinlenme ihtiyacinizi gidermek icindir; yani sozun kisasi siz her an o carpismaya hazirlaniyorsunuz) andan itibaren her uzvunuz size arka cikar, sizi hedef doğrultusunda goturmek icin elinden gelen cabayi sarfeder.Bazen bu ugurda zarar gorur, yorulur, yaralanir... Ve size bunu bir sekilde gosterir.Bunu size isaret etmesinin nedeni bir hayiflanma, bir bikmislik deildir; yalniz sizden biraz ilgi ve biraz tedavi bekliyordur ve bununla ayni tempoda yola devam etmenizi saglayabilcegini dusunmektedir.Fakat bazen hata, yaralanma, bozulma tamir edilmez ve siz istemesinizde onu geride birakmak zorunda kalirsiniz; bir ayrilma, bir kopma hali.Bir dava adaminin her turlu kosul altinda yaninda olan dava kardesi(yoldasi) ni birakmasi, onunla yollarini ayirmasindan dogan aciyi sizde hissedersiniz.
biraktiklariniz geride kalmistir, onlarin eksikligini hep duyacaksinizdir; ama sizin yola devam etmeniz gerekmektedir.Tekrar hedefe yonelirsiniz, ona dogru bazen yalpalar, bazen dimdik ve kendinizden emin bir sekilde yol alirsiniz..
...
'Offfff! ! ! Yurumekten yoruldum artik..Su insanlara bak, hepsi bir yerlere gidiyorlar.Acaba gercekten hepsi o yerlere ulasabilecek mi? Etrafta bu kadar insan varsa, demek ki onlari bekleyen bir o kadar daha insan var.Bir insan bir insanin amacini, ulasma noktasini ifade ediyorsa, o zaman bir insanin(tekil olarak) birden fazla ve epey fazla ulasmasi gereken insan var.Ve bu durum her insan icin gecerli, olursa...Aman Allah'ım! ! Nasil bir ag olusur oyle, biribirleri icinden gecen, belki de bazen birbirlerine dolanan yollar, telcikler ve devasa bir ag(yasam) ...
Yanimdan insanlar geciyor, ben de onlarin yanindan, hepimiz nehir gibi akiyoruz.Sagimdaki kareli ceket giyen adam gazete almak icin bufeye ugradi; bu da ayni nehirde suruklenip bir yerlere takilan bir dal'a, bir 'sey' ya da nehirden ayrilan kucuk kanallara akan su damlalarina benziyor..
...
Artik isiklara geliyorum, zaten en sevdigim nokta da burasi..
Yesil isik, arabalar geciyor, yolun karsisi amma kalabalik, aslinda bizim tarafta oyle..Kadin, erkek, genc, yasli, coluk cocuk...Karmakarisik bir topluluk..Hepimizin ayri bir hedefi var; ama hepimiz sanki kucuk bir ordu gibi toplandik..Her ordunun bir amaci(düsmani maglup etme) olduguna gore bu icinde bulundugum ordunun da bir hedefi olmali..Sanirimi karsiya gecmek..Ve karsiyakadaki ordunun da hedefi bu olsa gerek..
Muthis bir savas olacak..İsiklar kirmiziyi gosterdi mi, iki ordu yildirim gibi birbirlerinin arasina dalacak; bazisi gecemeyecek karsiya, bazisi ise buna muavfak olabilecek..Acaba ben ben karsiya gecebilecek miyim?
Ya su kadin? Su yasli teyzenin bunu basarabilecegini zannetmiyorum..Nasil oluyor da bu yasa gelmis olmasina ragmen boyle guc hedeflerin altina girebiliyor(lar) ?
Evet, yesil sondu, iste o an..Aman Allah'im insanlar nasil da hizlandilar, tum guclerini ortaya koyuyorlar..Ben de dalmaliyim aralarina, zaman her gecen an azaliyor..Vay be, yasli teyzeye bak, nasil da aradan siyriliverdi..Ah omzum! ! Olamaz..'
Bu harp 07.10.2003 tarihinde Besiktas Ovasi'nda Tansas Meydanin'daki İsik'larda gerceklesti..Omzundan darbe alan sahis ve o kahraman teyze amaclarina ulastilar..
Bu bir Carpisma Ani'ydi :)))
Kuyumcu
Zarraf
Annemler eskşden giderlerdi ben de yanlarında tin tin giderdim. Hiç haz etmezdim. Hele annem baya bir kuyumcu gezer, şü yüzük nasıl bu küpe nasıl? Altın sarısı renkler altında pek güzel durmuyor :))) Bence mor olacak: mor altin :)))
koku
20.08.2005 - 22:33kısım 2
Sigara nin kokusu ve rengi hakkinda
Koku bu denli etkiliyse cocugun da bu kokudan kendi korumasi oldukca zordur; ama cocukta sadece koku yer etmez, bir de renk meselesi vardir.Genellikle kirmizi kullanilir sigara paketlerinde, bunun sebebi dikkat cekme olsa gerektir.Hafif(light) olan sigaralar da ise acik renkler ve ozellikle beyaz tercih edilir.Hafiflik bir nvi ucma hissini de cagristirdigi icin ve beyazlik bir nevi de masumiyet manasina geldiginden, sigara olumlu bir sekle burundurulmek istemistir.Cocuk ya kirmizinin buyusune kapilir ya da beyaz in agirbasliliga.Parlament(isim verdigim icin ozur dilerim) kadin sigarasi olarak gecer ve rengi beyazdir.Kadinlar gibi narin ve ince uzun, onlar gibi alimli ve masum gorunuslu :)) Bu sadece bir aldatmacadir, iyi gostermek, sigarayla kadin arasinda sekil yonunden bag kurmak icin yapilmis sahtekarca bir oyun.Hangi kadin bir sigara gibi kokar ki?
Sigara kotu koktugu icin cocuk uzerinde pek de guzel bir tesiri olmayacaktir; ama psikolog amcalarimizi da dedigi gibi bir medel alarak ogrenme sozkonusudur.Ebeveynleri sigara icen cocuk onlar gibi davranmasi gerektigini dusunecektir; cunku cocukken bizim kahramanlarimiz ya hayali kahramanlar ya etrafinda gorduklerimiz ya da anne babamizdir.Aslinda kokunun cocugu sigardan itmesi gerekir; ama iste bu sefer de devreye sekiller ve ornek alinacak insanlar girer.Zaten sigara ureticileri de sigaranin kotu kokusunun istenmeyen etkisini azaltmak v boylece yeni sigara tiryakileri kazanmak icin hem renklendirmeye hem de cesit cesit tat ve kokularda yapmayi secmislerdir.Nargile icenler bilirler, nargilenin elmelisindan, cikolatalisina kadar her cesidi mevcuttur ve gercekten de kokulari da o nesne gibidir.Bunlar sadece birer aldtmaca, kapitalizmin insan dan faydalanmak icin her yola basvurabilecegini gostermektedir.
...
'Bu devirde parffum sanayisinin ne kadar gelistigini biliyoruz... belkide herkes kendi dogal kokusunu maskeledigi icin yanlis kisilere karsi cekicilik duyuluyor, diye gecti aklimdan... ' bu cumle, gercekten de mantikli.Cunku cirkin bir insan kokular sayesinde guzel gorunebilir.Koku havayla iletilir.Gorme ise isikla.İsik, havadan daha hizldir.Yani insan ilk once gorur sonra koklar.O yuzden goruntuler kokuya gore kalicidir.Koku sekli pekistirir.Ornegin bir insan birini gorur ve begenir, ama kokusu beynine ulastiginda begenmenin aksi istikametinde haraket edebilir: karmasa... BU yuzden belki de insanlar insan kokulari gizlemek, baska sekillere girmek, diger insanlari etkilemek icin kokulari kullaniyorlar da olaiblirler; bu bir olasilik.
Bilgisayar mevzuunda boyle bir girisim oldugunu duymamistim, ama eger yapabilirlerse gayet mantikli.Cunku bilgisayar sadece sekilleri ihtiva ediyor; halbuki beyinde bir seylerin daha cekici, baglayici olabilmesi icin kokular ihtiyac vardir.Guzel bir kiz ya da yakislikli bir erkek resmi gordunuz bilgisayar ekraninda.O siz de sadece guzel ya da yakilsikli bolumlerinizdeki, begenme olgunuzu harekete gecirir.Sekil bakimindan sizi etkilese de bir turlu canli ve gercek gibi gelmez; cunku ondan yayilan o, ona has, onu canli gosteren koku yoktur.Olulerin de kendilerine has bir kokulari olsa gerek.
Koku ve sekil bir butunluk icerir; ikisi ayri oldugunda; yani sadece koku varsa insan sekli hayal etmek zorunda, bir canilik emaresidir ya da bir varligin olduguna dari; ama sadece sekil oldugu zaman kokuda gosterilen, onun sahip oldugu kokuyu ve canliligi tasavvur etmek neredeyse imkansizdir.
McDonalds
20.08.2005 - 22:30Mai Salon/13.12.2004 15:37:00
McDonalds'lar, Burger King'ler ve Coca Cola
Goruyoruz; nasil ki simdi acilan Simit Saraylari, evleri, koskerlerinin yerini bu Mc.ler, Burger lar aliyordu; ama simdi durum o kadar onlar acisindan ic acici degil.Onlar dedigim, amerikan sermayeli, amaclari sadece beslemek degil, kendi uyduruk kulturlerini de bize enjekte etmek.Bunun icin de hicbir seyi kullanmaktan geri kalmiyorlar.Yabanci sermayenin her turlusune komunistler gibi karsi degilim; ama amac yatirim yapmaktan baska taraflara kaydiginda, bizi avlanacak keklik olarak gorduklerinde bu dusunceye karsi nefret duyuyorum.Her Mc. ya da Burger in yanindan, onunden, arkasinda gecerken ona kotu bir laf etmemek elimde degil.Hele bir de iceriyi hinca hinc dolu gorunce, bu insanlar acaba kimlere hizmet ettiklerinin, yediklerinin sadece hamburger olmadiginin bilincinde olup olmadiklarini dusunuyorum.Bu amerikan filmleri icin de gecerli.
Bizi kendilerin benzetmeye ve kendi pazarlarinda yaptiklari gibi daha cok satmaya calisiyorlar.Ordayken bu Mc, lerde, Pizza Hut larda ya da Burger larda menuden sonraki icecekler bedava.Istedigin kadar doldur ic.Neden acaba hamburger ya da baska bir sey bedava degil de, icecek bedava.Amerikalilarin kolaya ve onun turevlerine duskunlukleri ortada; bizim de ekmege karsi bir duskunlugumuz var.Burdaki Pizza Hut larda 'sinirsiz' tabiriyle ogrenci milleti arasinda nam salan uygulama, orda yok; orda sinirsiz icecek var.Bu adamlar toplumun isteklerine cevap veriyorlar, aferin(!) onlara.Acik bulup bunu iyi niyet gosterisi altinda kullaniyorlar.Ihitimal dahilinde olacagi dusunulurse amerikadaki bu kuruluslar sinirsiz icecek uygulamasinda, bu icecekleri ureten firmalarla anlasma icinde olabilirler.Ve bu iceceklerdeki maddelerin bagimlilik yaptigi dusunulurse; her iki tarafta(ureten ve onu menulerinin yaninda sinirsiz dagitan) kar elde edecektir.Insanlar bu yemek yenen(fast food) yerlerde icecek bagimliligi kazanacaklar ve goruldugu gibi koli koli icecek alacaklar marketlerden.
Insan sadece somuruluyor, adamlar ceplerine girecek paralari hesap ediyorlar.
Ramazan ayinda siz de sahit olmussunuzdur, kola reklamlarinda oz degerlerimiz nasil da kullaniliyordu.Sanki kola da bizden biriymis gibi gostermek icin taaa maden iiscilerinin oldugu ocaklara kadar indirmislerdi.Ne adilik!
Insanlar gercekten kimlere hizmet ettiklerinin farkinda degiller, kendimi sayiyorum bunun icinde.Gozlerimiz paketlerle, suslerle boyanmis; bizse sadece elde edecegimize bakip tuketiyoruz.Sunlari yazarken acaba kac tane insan o tur yerlerde karnini doyurmakta?
Yazik!
Insan sonuren her sey, bir gun somurge hortumuna kendini kaptiracak.Cunku bir sistemin ayakta kalmasi icin, insanlarin sadece maddesel doygunluklari kafi degildir.Eger bir sistem bunu basaramazsa; ya da uygulamalari toplumu bu noktaya goturuyorsa, o sistemin yikilmasi muhakkaktir
zor kader
20.08.2005 - 22:17Terim manasız! Neden? Çünkü bana göre kader denen hakikat hem zoru hem de kolayı içermekte. O yüzden böyle bir de önüne 'zor' gibi bir sıfat eklemek gereksiz.
özür dilemek
20.08.2005 - 22:16seni öldürdüğüm için özür dilerim.
bakın yukarıdaki cümlede özür ün hiç bir yaptırımı yoktur. İşte özür dilemek özel durumda da genel durumda da hiç bir yaptırıma sahip değildir. Özür dilemek bir erdem de değildir. O yüzden özür dilemiyorum
mezar taşı yazıları
20.08.2005 - 22:14Böyle bir mezar taşı yok; öldüğümde de yazarlar mi bilmiyorum. Eğer antolojiye uğrayıp, nedire girip mezar taşı yazıları terimine tıklarlarsa ve benim bu nikte yazdığımı bilirlerse yazarlar mezar taşıma :)))
öldüm öldüm dirildim
ama maalesef bu sefer olmadı
arkada kalan arkadaşlara başarılar diler
önümüzdeki senelerde onları da yanıma beklerim
ama pek acele etmesinler
ben onlarla en kısa zamanda irtibata geçeceğim
eski defterleri açmak
20.08.2005 - 22:12ben açarım; benim böyle defterlerim var; ne yazmışım diye bakarım. Genellikle de yazdiklarimi begenmem
ideal eş
20.08.2005 - 22:11Evvvveetttt! Bak ne güzel bir terim. Şimdi Eflatun'un devleti gibi biz de devlet gibi bir hatun tanımlayalım :))) Evvet pazara çıktık farz edelim. Bir erkeğin idael eşi nasıl olmalıdır?
1- Eli ayağı düzgün olmalıdır :)) ahhaaaaa...yani her erkek çiçekleri sever; ama her erkekgüzel çiçekleri daha çok sever
2- Erkeğini anlamalıdır
3- Erkeği onu anlamasa da müsamaha göstermelidir
4- Erkeğinin her dediğini yapmalıdır
5- Az konuşup öz konuşmalıdır
6- Yemek yapmalıdır
7-erkeğinin ayaklarını yıkamaldırı
8- Kültürlü olmalıdır
9- Zeki olmalıdır; ama erkeğinden zeki değil; olsa bile bunu belli etmememlidir
10-Erkeğinin istediği kadar çocuk doğurmalıdır
11- Erkeğinden önce yaşlanmamalıdır
12- Merhametli olmalıdır
13- Aklı başında bir kadın gibi hareket etmelidir
14- Naz yapmamalıdır
15- Erkeğinden çok şey istememelidir
16- Prof olmalıdır :)))
...
Allah'im Allah'im bunlar ne! :))))
Dedik ya...
tavsiye: Asla böyle bir kadına sahip olmaya kalkmayın :))))))))))
bu sabahların bir anlamı olmalı
20.08.2005 - 22:05var tabii!
uykunda ölmedin: hâlâ yaşayacaksın
ben senin yaşındayken
20.08.2005 - 22:04-ohoooo hooooo...yapmadığım şey kalmadı! sen neden bana çekmedin ulan!
- ne bilim dayı?
- bir şeyi de bil!
başka zaman
20.08.2005 - 22:03başka zaman yapalım: erteleme
bize zaman ve gönül gerek
20.08.2005 - 15:20(28.12.2004 21:03) Mai Salon
Bize zaman ve gonul gerek
Ben oldugum durumu hic de iyi gormuyorum, ben bu halde olmamaliydim diyorum; ama elden ne gelir.Aslinda, yani gercekte, hani sizin ve Tolstoy un samimi dedigi(yazar samimi olmali ki okuyucuyu gercekten kendine baglasin) dediklerinden biri olayim ben :))) Samimi olmak gercekte bazen hicbir ise yaramiyor; genliikle samimiyeti kacmak icin kullaniyorum ben; ha iste soyledim, tamam bitti gitti; ama degil.
Gidisat, hayat; dogru farkli bir yere atladim, ama bosverin, ruzgarin dalgalari bir ordan bir buaraya oynattigi gibi ben de oynatayim.
Bugun vapurda sehri seyrettim.Bazi binalar hic de hos gelmedi bana; ama eskiden oldugu gibi igrenc bir duygu dolmadi icime.Daha onceleri olsaydi, kotu bir yer, ruhumu bogan bir manzara gordugum zaman icime kin dolardi, ordan ve oarda yasayanlardan hem nefret ederdim; hem de onlara acirdim.Ama simdi oyle degil.Baska bir ulkeye gidip de deniz kenarinda gunesin ufukta batisini gordugumde baska ulkelerde de gunesin dogup battigini ogrendim.Baska ulkelerde mezarliklari gorunce orda da insanlarin oldugune kanaat getirdim.Bunlar beni nereye goturdu?
Eskiden nefret ettigim bir yerde kalamam sanirdim; ama sonra aklima aslinda benim yasadigim yerin de nefret ettigim yerlerden bir farki olmadigini gordum; o zaman neydi beni orayan baglayan?
Hatiralarim, ailem, arkadaslarim, aliskanligim? ..
Bu sorulara kesin bir cevap veremem; ama kesin bir cevap verebilecegim baska bir nokta var: Her yerin Allah in oldugu.
Insan birnbir cesittir, kotusunden, iyisine kadar.Bize dusen insani sevmek; ama bunun icin bir seye inanmak lazim.Peyami Safa nin deyisimiyle inanmak ne kadar boyun egmek olsa da; inanmali ve Allah inancinin ve O nun her eyi kapsayicligi onunde boyun bukmeli.Sadede gelecek olursak, insan ruhu kurudan, verimliye cesit cesit.Eger biz insani sirf Allah yarattigi icin seversek, yani Allah tan oturu seversek iste o zaman her kulu kapsayabiliriz; ama benim gibi sevmediginizden uzak durursaniz, bazi yerleri gormeden tanimadan gecip gidersiniz.Iste o sevmedigim yerler de kurak insan ruhlari gibi, ben nonlari tanimak dahi istemiyordum bir zamana kadar; ta ki Allah in her yerde olduguna ve her yerin O nun olduguna inanisima kadar.Her yer O nun, o halde nicin ben bir yere karsi kotu duygular besleyeyim; cunku yalniz degilim ben; ben yalniz degilim; O hep her yerde.
Dogrudur zaman treni cok hizli gidiyor ve gonul buna yetismek de zorlaniyor.Oldu diyorsunuz; ama hiv de umdugunuz gibi degil.Hayat altin tepsiden yemek yiyecegim diyenlere altin tepsiden vermiyor; belki yemek bile vermiyor.Neye niyet, neye kismet.
Uzulmemek lazim, nicin bu haldeyim diyerek; cunku her noktadan sonra baska bir cumle baslar; noktalar sadece verilen molalardir ve bu molalari bize O verir.belki kurumuz dudaklar icin biraz sevgi, biraz sevkat; yabancilik cekmemek...
Biliyorum her ey birbirine girdi, aslinda ben Ortakoy den gordugum deniz manzarasi uzerinden bir seyler yazacaktim; ama basmbaska bir seyler ortaya cikti.
Gozlerimi cevirdim,
ufugu aradim
alabildigine ruzgar esiyordu, bir benim yuzume bir digerlerinin
ama ben ondan yuz cevirmedim
gozyaslarim istemeyrek de olsa akti
ne aidan ne mutluluktan,
bu ruzgarin gozlerimle oynadigi bir oyundu
sonra kuslari seyrettim
alcaktan ucanlari
yuksekten ucanlari
ayni insanlar gibi
sonra da onlarin yarismalarina tanik oldum
kiyiya vardigimda kara ayaklarimin altinda sallandi
o bile biliyordu insanin yukunu
artik geldiginde zaman
denizlerde ruzgar kalmayip
kuslar ucmadiginda
insan yukunu biraktiginda
karalar susacak
...
hafif isikli denizde
her sey bir biri icinde
bir cocuk dusmus kopruden
neden ve nasil bilinmez
ama olmus, sebepler bilinmese de
daha gencecik vucut
su da toprak olmus
ne aci
vapurlar gecer benim koprumun altindan
padisah saraylari deniz kenarinda eski gunleri yad eder
tarih kokar benim denizim
tarik kokar benim insanim
eski istanbul denizin icinden seslenir: biz burdayiz diye
ama sadece akisler belirir denizde
bizim akislerimiz, yeni istanbullularin
eskiler bize ayna olur
gok kararmis
hava cekilmis dehlizine
gunez baska diyarlarda cicek acmis
yagmur seyiriyor gokten,
bu aksam da huzun var yuzunde denizin
yuttuklarin agliyor
bize agliyor
kendine agliyor
eskiye agliyor
...
'Zamana anlatamiyor buyuyup serpilmek icin ona ne kadar cok ihtiyaci oldugunu.
Yagmurlar gibi saatlerce, gunlerce, aylarca yagmazsa uzerine kupkuru, catlak dudaklar gibi kanlar icinde kaldigini...'
'Oyle ruhlarla tanistim ki, olmamasi gereken yere suruklenip gitmis oyle yalniz ruhlar gordum ki, artik yalnizca ellerinden tutup, yanlarina egilip, fisildamak istiyorum; gel su kayanin uzerinde, bu cicek acmis agacin altinda biraz oturalim... sogudun saclarini sularda yikayisini uzun uzun cok uzun gunler boyu seyredelim... sakinlik gerek gonlune, zaman gerek, dudaklarinda kanayan yaralari onarmak icin sevgi gerek... '
'Ne zaman birisinin elinden tutmaya kalksam, bakiyorum trenin kalkma saati gelmis... platforma kostururken buluyorum kendimi... yerinden kipirdamak istemeyen gonlumu oradan oraya tasiyorum surekli...'
Akıl Oyunları dergisi
20.08.2005 - 15:04Eylük ayında tekrar yayın hayatına dönüyor.
www.akiloyunlari.com
simit
19.08.2005 - 22:19Hayat bir cemberdir bizim etrafinda dondugumuz.Hayat bir simit halkasina benzer; uzerindeki susamlarsa insanlara...Tutunmak ister simite insan.Dahasi susam olmadan simitin adi simit degil baska bir seydir.O halkaya denmemistir simit; o halka ve susamli olan ekmege denmistir.Bazen 'tutunamayanlar' olur, kalkadan kayip giderler, duserler yere.
Sonra bir kus gelir ve gagasiyla alir onu, yukselir goge.
Yaradana yolculuktur bunun adi
Yukseldikce daha sIkI tutar kus susam tanesini.
Artik cok uzaktir halkadan o susam
Insan da boyledir
Halkayi bir kere terketmeyegorsun ya, ayaklar altinda cignenecektir ya da olup yukseklere cikacaktir
koku
19.08.2005 - 22:16mayreni (11.12.2004 03:06) Mai Salon
Dogdugumuzda, diger hislerimize nazaran en gelismisi,koku alama duygumuzmus......Hatta dokunma duygusundan bile daha tamamlanmis haldeymis,
Seninde anlattigin gibi kokularin o beynin bilincsizliginde hep gomulu kalislari cok onemli rol oynuyor hayatimizda.
Bunlari dusunurken bazi seyler geldi aklima...
Anne'nin kokusu ilk alinan kokulardan biri olduguna gore,
acaba ayni bolgelerden olanlar ayni seyleri yedikleri icin benzeri kokudalar ve bu nedenle daha cekici mi geliyorlar birbirlerine?
Belki de insanlarin, biz ve digerleri diye ayirim yapmasinin sebepleri burdan kaynaklaniyordur? ? ? Ne dersin? ?
Bu arada sigara geldi aklima..... Cok keskin bir koku..Ilk gunden bu kokuyu duyan cocuk acaba o kokuyu sevmeyi mi ogreniyor? ?
Su ve hava gibi herkese gerekli olan seylerin, katiksiz hallerde kokusuz olduklarini dusundum.
Bu devirde parffum sanayisinin ne kadar gelistigini biliyoruz... belkide herkes kendi dogal kokusunu maskeledigi icin yanlis kisilere karsi cekicilik duyuluyor, diye gecti aklimdan...
Bilgisayar yolu ile kokunun iletilmege calisildigini duymustum... Demek ki bilgisayardaki bu onemli eksikligi gidermeyi dusunmus bilginler...
Hep boyle ilginc konulara deginmege devam et... Sag ol)))
koku
19.08.2005 - 22:15(10.12.2004 15:53) Mai Salon
Hafif bir koku...burun deliklerine hucum ediyor..Burun icindeki reseptorler tarafindan alinip beyne ulastiriliyor ve beyin tahlile basliyor.Tanidik bir koku, kotu koku, guzel koku...Cagrisimlar...Arsivini aciyor beyin ve daha once boyle bir kokuyu kayit edip etmedigine bakiyor.Bir veri ya da kayit bulamadigi zaman kaydediyor bu kokuyu..Guzel bir kiz ve ondan etrafa yayilan karsi konulamaz hos bir koku.Bu kokuyu kizla butunlestiriyor.Beyin sadece kokuyu almiyor, onunla beraber bir insani da kaydediyor..Bu kokuyu her aldiginda, o kokuya her rastgeldiginde hep o kiz cikacak karsisina..Bu hep boyledir; cunku beyinle hayat isbirligi yapmakta ve beyin ait oldugu vucuda aci cektirmek icin hicbir firsati belki de bilincisz olarak kacirmamaktadir.Bakin bir beyin ve bilincsizlik.Ne de olsa beyin bu program uzerine bina edilmis, yani ayrintilar arasinda baglanti kurma ve onlari bu sekilde istif etme.Hepinizin bir aski olmustur-olmayanlarin da elbet olacaktir, sevgi olayi bu- insanlar bazen sevdigi insanlarla birlikte olurlar, onunla birlikte sarkilar dinlerler, bir yerlere gider.Bu yerler, bu edilen, gorulen bilgiler ve gorulen yerler beyne o kimse artik onunla birlikte kaydedilir ve ne zaman ki o bilgilere bir yerlerde rastlarsiniz, iste o zaman akliniza gelir sevdiginiz ve yaninzda yoksa aci..Beynin bilincsilzigi, cunku vucudun ne kadar aci cekeceginden bihaberdir; 'kalpsiz beyin' bu durum bize kalp ile beyin arasindaki koordinasyon eksikligini de gosterir..ayni vuctta iki farkli alem.iste bunlarin ikisine de mukayet olabilen insan; iste o insan kuvvetli bir insandir.
...
Kokular ve bilgiler...Akcigerdeki bronslarin uc kisimlarinda alveol kesecikleri vardir.Bu kesecikler havayi vucuda vermeden once depolar..Kucuk ve binlerce(dikkat: alveol ile bronsu karistirmis olabilirim) bir nevi koku ve bilgi arasindaki iletisim ve baglanma sozkounusudur burda..Eger soyle farzedersek; yani alveol kesecikleri bilginin depolandigi yer ise hava da bilgidir; yani koku ile edilen bilgi.
iste koku bilgileri beyin de saklanir ve o koku siizn karsiniza ciktiginda, beyin ilgili kokuya ait dosyayi acar ve icinden: acilar, huzunler; mutluluklar, hayalkirikliklari ve daha neler neler dokulur...
..
Kampuste bilgisayar labinda iki bilgisayar otemde bir hatun vardi; sekil onemli deil; ama cok guzel kokuyordu..Bana bunlari yazdiran kokunun sahibi o hatundur; ama fukaranin bundan haberi yok.. :)))
kepela
19.08.2005 - 22:02bir hitap şekli:
kepela kepela die saldırır atlı süvariler :)
Kaynak: Kişisel ansiklopedim :)
konuşamıyorum
19.08.2005 - 21:56- konuşasana
-ııı ııııııı ııııı
ne?
-ıııı ıııııı
- anlamadım
- 1(el işaretiyle)
-tamam
1 dakka dolar
- salak herif görmüyor musun ağzım dolu o yüzden konuşamıyorum
çarpışma
19.08.2005 - 21:50Mai Salon/10.10.2003 11:43:00
Carpisma Ani
Her kisi bir hedef istikametinde yol aldigina gore carpismanin gerceklesmesi bir noktada kacinilmaz oluyor.Peki bu carpisma ani nasil birseydir ve buna hayatimizin herhangi bir alaninda tesaduf edebilir miyiz?
İste bu soruya verebilecek orneklerden birini sunmak istiyorum sizeİ gozlemlerden yola cikilarak olusturulmus ve bu soruya cevap niteliginde olabilecegi dusunulmus bir ornekleme...
Efendim bir sabah uyandiniz, aslinda her sabah uyaniyorsunuz; ama bu bizi ilgilendirmiyor, bizim icin oneme haiz olan bir sabah gozlerinizi sizi bekleyen gune acmaniz.İlk baslarda uykunun verdigi bir sersemlik hali ve bu hal icinde hayata bir bosvermislik... Cunku hala tam olarak uyanamadiniz.
Yuzunuze bir su carpma faaliyetiyle baslayan 'temizlenme harekati'niz belki de bir banyo(dus almak diyorlar) ile daha da pekistirilebilir.
Neyse biz banyo islemlerini gecelim.Ferahlayan vucut 'ben acim, ben acim' diye feryadi basarken, eger vaktiniz varsa guzel bir kahvalti; yoksa ayakustu biseyler atistirma..
Bu soyledigimiz ana kadar yapmis olduklariniz planli ve programli bir hazirlik evresi.Hic, bir hedefiniz, varacaginiz bir nokta, alabileceginiz bir 'sey' olmasa bu kadar planli bir sekilde hareket eder miydiniz? Sahsi kanaatim bunun 'hayir' oldugunu soyluyor..Eeee! Peki siz bu hazirliiklari n'için yapiyorsunuz? Neye hazirliyorusunuz kendinizi?
Bunlarin yaniti bir 'hedef' tir..Hedefiniz, isyerinize ulasmak, okulunuza vs varmak olabilcegi gibi, baska yerlere/fikirlere/amaclara/insanlara ulasmak da olabilir.
Aslinda biz de bunlari yazarken bir hedefe kilitlenmis durumdayiz, yani su kelimeler de buyuk carpismaya onhazirlik olarak algilanabilir.
Hedefe yol almaya basladiginiz('uyanma ani' na 'baslama ani' denileblir; ancak aslinda uyumaniz bile buyuk carpisma oncesi dinlenme ihtiyacinizi gidermek icindir; yani sozun kisasi siz her an o carpismaya hazirlaniyorsunuz) andan itibaren her uzvunuz size arka cikar, sizi hedef doğrultusunda goturmek icin elinden gelen cabayi sarfeder.Bazen bu ugurda zarar gorur, yorulur, yaralanir... Ve size bunu bir sekilde gosterir.Bunu size isaret etmesinin nedeni bir hayiflanma, bir bikmislik deildir; yalniz sizden biraz ilgi ve biraz tedavi bekliyordur ve bununla ayni tempoda yola devam etmenizi saglayabilcegini dusunmektedir.Fakat bazen hata, yaralanma, bozulma tamir edilmez ve siz istemesinizde onu geride birakmak zorunda kalirsiniz; bir ayrilma, bir kopma hali.Bir dava adaminin her turlu kosul altinda yaninda olan dava kardesi(yoldasi) ni birakmasi, onunla yollarini ayirmasindan dogan aciyi sizde hissedersiniz.
biraktiklariniz geride kalmistir, onlarin eksikligini hep duyacaksinizdir; ama sizin yola devam etmeniz gerekmektedir.Tekrar hedefe yonelirsiniz, ona dogru bazen yalpalar, bazen dimdik ve kendinizden emin bir sekilde yol alirsiniz..
...
'Offfff! ! ! Yurumekten yoruldum artik..Su insanlara bak, hepsi bir yerlere gidiyorlar.Acaba gercekten hepsi o yerlere ulasabilecek mi? Etrafta bu kadar insan varsa, demek ki onlari bekleyen bir o kadar daha insan var.Bir insan bir insanin amacini, ulasma noktasini ifade ediyorsa, o zaman bir insanin(tekil olarak) birden fazla ve epey fazla ulasmasi gereken insan var.Ve bu durum her insan icin gecerli, olursa...Aman Allah'ım! ! Nasil bir ag olusur oyle, biribirleri icinden gecen, belki de bazen birbirlerine dolanan yollar, telcikler ve devasa bir ag(yasam) ...
Yanimdan insanlar geciyor, ben de onlarin yanindan, hepimiz nehir gibi akiyoruz.Sagimdaki kareli ceket giyen adam gazete almak icin bufeye ugradi; bu da ayni nehirde suruklenip bir yerlere takilan bir dal'a, bir 'sey' ya da nehirden ayrilan kucuk kanallara akan su damlalarina benziyor..
...
Artik isiklara geliyorum, zaten en sevdigim nokta da burasi..
Yesil isik, arabalar geciyor, yolun karsisi amma kalabalik, aslinda bizim tarafta oyle..Kadin, erkek, genc, yasli, coluk cocuk...Karmakarisik bir topluluk..Hepimizin ayri bir hedefi var; ama hepimiz sanki kucuk bir ordu gibi toplandik..Her ordunun bir amaci(düsmani maglup etme) olduguna gore bu icinde bulundugum ordunun da bir hedefi olmali..Sanirimi karsiya gecmek..Ve karsiyakadaki ordunun da hedefi bu olsa gerek..
Muthis bir savas olacak..İsiklar kirmiziyi gosterdi mi, iki ordu yildirim gibi birbirlerinin arasina dalacak; bazisi gecemeyecek karsiya, bazisi ise buna muavfak olabilecek..Acaba ben ben karsiya gecebilecek miyim?
Ya su kadin? Su yasli teyzenin bunu basarabilecegini zannetmiyorum..Nasil oluyor da bu yasa gelmis olmasina ragmen boyle guc hedeflerin altina girebiliyor(lar) ?
Evet, yesil sondu, iste o an..Aman Allah'im insanlar nasil da hizlandilar, tum guclerini ortaya koyuyorlar..Ben de dalmaliyim aralarina, zaman her gecen an azaliyor..Vay be, yasli teyzeye bak, nasil da aradan siyriliverdi..Ah omzum! ! Olamaz..'
Bu harp 07.10.2003 tarihinde Besiktas Ovasi'nda Tansas Meydanin'daki İsik'larda gerceklesti..Omzundan darbe alan sahis ve o kahraman teyze amaclarina ulastilar..
Bu bir Carpisma Ani'ydi :)))
farkındalık
19.08.2005 - 21:45abi benim 'farkında' orta şekerli olsun :))
farkındalık
19.08.2005 - 21:44çaydanlık, lazımlık, allık, pulluk gibi bir şey
pit pit etmek
19.08.2005 - 21:43Brad Pitt amcamızın Türkçe'ye kazandırılmış fiili: pit pit etmek :)))
sarraf
19.08.2005 - 21:42Kuyumcu
Zarraf
Annemler eskşden giderlerdi ben de yanlarında tin tin giderdim. Hiç haz etmezdim. Hele annem baya bir kuyumcu gezer, şü yüzük nasıl bu küpe nasıl? Altın sarısı renkler altında pek güzel durmuyor :))) Bence mor olacak: mor altin :)))
felaket tellallığı
19.08.2005 - 21:40şöyle der bir zat: felaketimin tellalı ol anam :)))) aahahaaaaaa.zat olmak iyi bir şey
büyük ada
19.08.2005 - 21:39demek gidilecek ada buydu..çok şey mi kaçırdım yoksa az şey mi bilinmez :)
Toplam 1546 mesaj bulundu