Seu Kuyt Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloj ...

  • Srebrenitsa katliamı

    12.07.2005 - 16:24

    Srebrenitsa’nın 10. yılında dünya özür diledi

    Srebrenitsa katliamının 10. yıldönümü, Potoçari’de düzenlenen mahşerî törenlerle anıldı. Yapılan DNA çalışmaları ile kimlikleri tespit edilebilen 610 şehidin de defnedildiği törenlere 50’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım gerçekleşti.

    Törende konuşan yetkililer, yaşanan katliamda Batı dünyasının hatası ve utancı olduğunu kabul ederek Boşnaklardan özür diledi.

    Yaklaşık 40 bin kişinin katıldığı törenler için 250’ye yakın otobüs ve binlerce otomobille Potoçari’ye akın eden Boşnaklar, şehitlerini görkemli şekilde uğurladı. Törenlerden önce Türkiye tarafından yollanan 15 bin beyaz başörtüsü dağıtıldı. Anma programı Bosna Cumhurbaşkanı Süleyman Tihiç’in konuşmasıyla başladı. Tihiç “Yeni bir Bosna’nın inşası için savaş suçlularının hesap vermesi gerekir. Burada acıları tazelemekle birlikte hakkın, adaletin yerine gelmesi yönündeki talepleri dile getirmek için varız.” dedi.

    Yoğun kalabalık sebebiyle gecikmeli başlayan programda konuşan Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz ise katliamda Sırplar kadar Batı dünyasının da hatası olduğunu söyledi. Konuşmasına “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü” diyerek başlayan Wolfowitz, “Biz Batı dünyası olarak, yapmamız gereken her şeyi yapsaydık bu katliam yaşanmayacaktı. Srebrenitsa özgür dünyanın utancı ve ayıbıdır. Savaş suçlularının yakalanması ve gerekli cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Dünya Bankası olarak da bu ülkenin yeniden inşası için projeler geliştireceğiz.” dedi.

    AB Dönem Başkanı İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Jack Straw da “Srebrenitsa bizim utancımızdır. Bu şeytanca eylem gözlerimizin önünde oldu ve biz bunu önlemek için yeterince çalışmadık.” diye konuştu ve Karadziç ile Mladiç’in yakalanamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

    “Bosna barışının mimarı” Amerikalı eski diplomat Richard Holbrooke ise Srebrenitsa’yı “uluslararası toplumun utancı” diye niteleyerek, “Karadziç ile Mladiç yakalanmadan görev tamamlanmayacaktır.” dedi. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Gül’ün başkanlığında kalabalık bir parlamenter grubu ve sivil toplum kuruluşlarının temsil ettiği törenlere Sırp Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Richard Holbrooke, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Mesiç başta olmak üzere 50’yi aşkın ülkeden yüzden fazla üst düzey devlet adamı katıldı. Tören anıtına çelenk bırakan devlet adamları Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanı Mustafa Çeriç’in kıldırdığı cenaze namazına eşlik ettiler. Çeriç, dünya barışı için dua ettiği konuşmasında ise Srebrenitsa benzeri bir katliamın yaşanmaması için tüm dünyanın tedbir alması gerektiğini söyledi.

    Tarihî törenler sırasında Sırbistan’dan gelen bir grup sivil toplum kuruluşu ise Srebrenitsalı annelere destek verdi. ‘Acınızı paylaşıyoruz.’ diyen Sırp Savaş Karşıtı Kadınlar Örgütü üyeleri savaş suçlularının da adalet önünde hesap vermesi gerektiğini söylediler.

    12.07.2005
    Adem Yavuz Arslan
    Srebrenitsa/Zaman

  • Srebrenitsa katliamı

    12.07.2005 - 16:16

    ‘O korkunç anları unutamıyorum bize sığınan insanları savunamadık’

    Srebrenitsa katliamı sırasında kenti Sırp çetniklere teslim ederek kıyımın önünü açan Hollanda barış gücü taburunda görevli bir asker Zaman’a konuştu.

    “Bize güvenip sığınan masumları savunamadık. Kendimi sorumlu hissediyorum; o korkunç anları hâlâ unutamıyorum.” diyen Wim Dıjkma adlı asker, 600 kişilik taburda psikolojik tedavi gören 250’ye yakın Hollandalıdan sadece biri. 16 Ocak-21 Temmuz 1995 arasında Srebrenitsa’daki askeri birliğin iç istihbarat sorumlusu olarak görev yapan Dıjkma, ülkesine döndükten sonra 6 ay tedavi gördüğünü belirtiyor.

    6 aylık Bosna serüvenini “Hayatımın en acı ve korkunç görevi.” diye niteleyen Hollandalı eski asker, Sırpların yaptığına “tam anlamıyla vahşi bir katliam” derken, kendisini şahsen ‘suçlu’ görmüyor. “Suçlu değilim; ama kendimi sorumlu hissediyorum.” diyen Wim Dıjkma, asıl sorumluluğun BM’de olduğunu savunarak, kendilerinin “ellerinin kollarının bağlı olduğunu” şu ifadelerle savunurken itiraflarını sürdürüyor: “Bizim gidiş amacımız çok farklıydı. Oraya vardığımızda elimiz kolumuz bağlıydı. Çünkü bütün yetkiler BM’de idi. Bizi kimseye ateş açmamamız konusunda uyardılar. ‘Sadece size ateş edenlere caydırıcı olarak karşılık verin.’ dediler. Zaten yeterince ağır silahımız da yoktu. Biz oraya bir nevi ‘geri hizmet’ vazifesiyle gönderildik. Yani bizden beklenen, caydırıcılık ve koruma idi. Ama bunları da tam anlamıyla yapamadık.” Kendilerine verilen emre göre, “sadece Sırpların ateş etmesine karşılık ateş açabileceklerini” savunan Hollandalı askerin, bu noktada Hollandalı komutanlarını suçlamaktan kaçınması dikkat çekiyor. Wim Dıjkma, “Bizi gönderenler ve yetki vermeyenler suçlu. İçeriye konvoy ve takviye gelemiyordu. Toplam 600 kişi ne yapabilirdik? ... Bütün bu sebeplerden dolayı silahsız masum Boşnak Müslümanları koruyamadık. Bundan suçlu olmasam da orada olduğum için kendimi sorumlu hissediyorum.” ifadelerini kullandı. Srebrenitsa vahşetini “gerçekten çok korkunç” diye niteleyen eski asker, “Masum insanlar bize güvenmişlerdi. Hep bize sığınıyorlardı. Onları yeterince savunamadık. Ben de burada sorumluyum. Ama sorumlu hissetmekle suçlu hissetmek çok farklıdır. Eğer insanlar savaşın dehşetini bilselerdi savaşa başlamadan önce bin defa oturup düşünürlerdi.” ifadeleriyle adeta günah çıkartıyor.

    Kurbanların kimlik tespitinin önemini vurgulayan eski asker, Srebrenitsa’daki bütün kayıpların ortaya çıkmasının “çok uzun zaman alacağını” vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Gerçekten vicdan azabı çekiyorum. Uyuyamıyorum. Psikolojik tedavi gördüm. Hâlâ da devam ediyor.” Dıjkma’nın aksine Hollanda yönetiminin, katliamın 10. yılında olaylarla ilgili olarak hâlâ sorumluluk kabul etmemesi dikkat çekiyor.

    Dıjkma, yıldönümü dolayısıyla Hollanda’nın Vugt şehrinde bir konferans da verdi. Davetlilerin, “Bu masumlar niçin savunulamadı, BM niye onları başıboş bıraktı? ” sorularına maruz kalan eski asker, bunun “üç” sebebini, “Askerlere sadece kendilerini savunma görevi verilmesi, BM’nin acziyeti ve askerlerin tecrübesizliği” diye sıralarken şöyle konuştu: “Uluslararası sistemde de gerçekten bir başıbozukluk var. Göz göre göre katliam ‘geliyorum’ dedi. Gerçekten savunamadık onları.”

    12.07.2005
    Basri Doğan
    Amsterdam /Zaman

  • genelde

    11.07.2005 - 23:49

    genelde evde yerim
    genelde pek konuşmam
    genelde çok konuşurum
    genelde dışarda yerim

    genelde insanları sevmem
    genelde yüzüm hep sarıdır
    insanları genelde çok severim
    yüzüm genelde kan kırmızısıdır

  • Derin Esmer

    11.07.2005 - 23:48

    hem esmer olacak hem de kadin olacak hem de bir derinligi olacak.
    gercek olanların varlığından şüphe ederken böyle gerçek olmayan bir şeyin varlığına nasıl inanir insan :)

  • Türk Beyin Takımı

    11.07.2005 - 23:46

    www.turkiyebeyintakimi.org

    bu pazar çeyrek final yapıldı.

  • elif şafak

    11.07.2005 - 23:44

    evlendi diyorlar bu hatun için..beni bekleyemedi :))) ahahah haaaa

  • ebenin hörekesi

    11.07.2005 - 23:43

    kendileri çokça tercih ettiğim bir terimdir, ya da bir ünlemdir

  • Sigara Söndürmek

    11.07.2005 - 23:40

    bardakta
    tabakta
    karpuz kabuğunda
    gazetenin üzerinde(önerilmiyen bir yöntemdir, halıda iz kalabilir; o yuzden etrafınızda bir kultablası yoksa ya da ona benzer bir şey[ustte saydım] izmariti dik bir şekilde gazetenin üzerine dikin, o söner)
    herhangi bir boş pakette
    ...

  • DÜşÜK BEL MODASI

    11.07.2005 - 23:27

    bir pantol ki kıçta durmaz.
    işte buna sanatseverler düşük bel modası demişlerdir.
    son yuzyılın en buyuk keşiflerinden bir tanesidir kıçta durmayan pantol

  • doğum günü

    11.07.2005 - 23:24

    doğum günü sorusu
    kaynak: www.tzv.org.tr
    soru maratonu

    İkibinli veya üçbinli yıllarda herhangi bir gün seçiyorsunuz. Bugünün doğum gününüzle tam olarak aynı olması (gün, ay ve haftanın hangi günü olduğu: 26 Nisan Perşembe gibi) olasılığı X olsun. Aynı günün doğum gününüzle kısmen aynı olması (gün ve haftanın hangi günü olduğu: 26 Perşembe gibi) olasılığı ise Y olsun. Bu hesaplamaya göre X / Y = 28 / 201 olan bir kişinin doğum günü nedir?

    Not:Şubat ayları dört yılda bir 29 gün çeker. Bu yıllara 'artık yıl' denir.

    Gregoryen takvim sistemine göre;
    * 4'e bölünebilen yıllar artık yıldır.
    ** 100'e bölünebilen yıllar artık yıl değildir.
    *** 400'e bölünebilen yıllar artık yıldır.
    Örnek: 1900 yılı artık yıl değildir. 2000 yılı artık yıldır.

    Cevabınızı gün, ay ve haftanın günü (Pazartesi=1, Salı=2, Çarşamba=3, Perşembe=4, Cuma=5, Cumartesi=6, Pazar=7) olarak ve boşluk bırakmadan giriniz.

    (Örnek: 26 Nisan Perşembe için 26044, 1 Şubat Cuma için 01025 gibi)

  • ilahi

    11.07.2005 - 23:22

    ilahi Samet sen de mi!

  • hoş kadın

    11.07.2005 - 23:22

    bir erkek için göreceli bir kavramdir. dikkat edin bir erkek için diyorum; çünkü bir kadin için göreceli değildir. ne de olsa her kadın bir çiçektir ve her kadın hoş bir kadındır..kadınlara göre tabii

  • Kerim Balcı

    11.07.2005 - 23:19

    İçten, farklı yazan bir yazar. Üslubu hayli hoşuma gidiyor. Zaman da yazıyor, ara sıra Aksiyon da yazıları çıkıyor.

  • Srebrenitsa katliamı

    11.07.2005 - 18:29

    Fransız raporu: Boşnaklar göz göre göre ateşe atıldı

    Srebrenitsa’da 1995 yılında gerçekleşen katliama göz yumdukları gerekçesiyle Hollanda ile birlikte suçlanan Fransa’nın ulusal meclisi tarafından hazırlanan araştırma raporu, olayla ilgili bazı önemli karanlık noktalara ışık tutuyor.

    Çünkü, burada yaşananlar “insanlık hafızasının kavrama kapasitesinden çok uzakta”. Fransız Meclisi Araştırma Komisyonu, 2000’de başta Fransa’nın katliamdaki sorumluluğu olmak üzere, on yıldır “Avrupa vicdanının yakasını bırakmayan” sorulara cevap bulmaya çalıştı: Srebrenitsa’yı korumakla görevli Hollanda askerleri neden savunma yapmadı? Bosna’da BM güçlerinin komutanı Fransız General Bernard Janvier bütün yetkiler elinde olduğu halde niçin hava saldırısı başlatmadı? Fransa, Sırplarla gizli bir anlaşma mı yaptı? Bosnalıların, BM tarafından oluşturulan güvenlik alanlarına toplanması toplu katliamlar için mi planlanmıştı? Komisyon, 9 ay süren araştırma sonunda 1200 sayfalık bir rapor yayınladı. Srebrenitsa’daki barbarlığı anlamak için önemli ipuçları veren rapor BM, NATO ve Fransız Savunma Bakanlığı gibi kurumların işbirliğine yanaşmamasından dolayı birçok soruya net cevap getiremedi.

    Hollanda askerleri Boşnakların silahlarını toplayarak katliamı kolaylaştırdı

    Bütün sorumluluğun Janvier’in üzerine atılamayacağını belirtilen raporda, Srebrenitsa’yı korumakla görevli Hollandalı askerlerin Sırplara karşı hiçbir savunmada bulunmamasına dikkat çekiliyor. Bunun Sırplara büyük bir psikolojik destek verdiğini belirten komisyon, üstelik Hollandalı askerlerin Bosnalıların ellerindeki silahları alarak ve zayıf savunma sistemlerini dağıtarak onları Sırplara teslim ettiğini dile getiriyor. Hollandalı askerlerin Tuzla’da da ‘bocaladıklarını’ hatırlatan rapor, Hollandalı yetkililerin Srebrenitsa’daki katliama şahit oldukları halde bunu saklamalarını da eleştiriyor.

    Raporda, uluslararası gücün komutanlarından İngiliz Rupert Smith de üstü kapalı suçlanıyor. Janvier’in NATO ile bağlantılardan sorumlu yardımcısı İngiliz subayın bu kritik dönemde izne ayrıldığı hatırlatılan raporda, FORPRONU yetkililerinin kriz sırasında hiçbir tepki vermemelerinin de cevaplanmayan önemli bir soru olarak kaldığı belirtiliyor. Smith’in Srebrenitsa’da katliam yapan Mladiç ile 15 ve 19 Temmuz 1995’te iki kez görüştüğünü hatırlatan komisyon, konuşmaların içeriğini doğrudan kendisine sormak istediklerini; fakat Smith’in görüşme taleplerine cevap vermediğini bildiriyor. Fransız komisyon raporu, BM’nin Bosna temsilcisi Yasushi Akashi’nin de BM Güvenlik Konseyi’ne yanlış bilgilerle dolu raporlar sunduğunu vurguluyor.

    Raporda BM’nin savaşın ortasında ‘barışı koruma’ misyonuna giriştiğine dikkat çekilerek, yetkililerinin ‘tarafsız olma’ ilkesinden dolayı BM konvoylarını engelleyen Sırplara tepki bile veremediği belirtiliyor. Uluslararası gücün ‘fizikî’ olarak Bosna’da bulunmasına rağmen hiçbir zaman ‘askerî’ olarak bulunmadığını iddia eden komisyon, katliamın sebebinin Fransa, İngiltere ve ABD’li siyasetçilerin müdahale yönündeki isteksizliğinde aranması gerektiğinin altını çiziyor.

    ‘Srebrenitsa ve Zepa, müzakerelerin yolunu açmak için Sırplara peşkeş mi çekildi? ’

    BM’nin güçsüzlüğünün ‘güvenli alanlar’ oluşturulması politikasında net bir şekilde görüldüğünü ifade eden Fransız parlamenterler, Bosnalı Müslümanların güvenli diye getirildikleri bu bölgelerde yeterli koruma sağlanmadığına dikkat çekerek, Srebrenitsa katliamının temellerinin bu uygulamada aranması gerektiğine vurgu yapıyor. Komisyon, raporun sonuç kısmında “Şok bir soru ama sormamak daha şoke edecek” denilerek “Srebrenitsa, Bosna-Hersek’in etnik haritasını netleştirerek diplomatik müzakereleri kolaylaştırmayı amaçlayan bir politikanın sonucu mu idi? Şehir, Paris’te, Londra’da, Washington’da ve hatta Saraybosna’da alınan bir karar doğrultusunda mı düştü? ” soruları yöneltiliyor. Bunu görmek için Bosna-Hersek’in Temmuz 1995’ten önceki ve sonraki haritalarına ve olayların kronolojisine bakmanın yeterli olacağı belirtilerek, ‘düşman kardeşlerin’ Srebrenitsa’nın düşmesinden dört ay sonra Bosna topraklarının paylaşımı konusunda anlaşmaya varmasına dikkat çekiliyor. Srebrenitsa’daki olayların ardından Sırpların etnik temizliğe giriştiği yönünde tartışmaların artmasına rağmen Batılı liderlerin Srebrenitsa’nın hemen arkasından bir başka ‘güvenli bölge’ olan Zepa’nın da düşmesine sessiz kalmasının bu tezi güçlendirdiği belirtiliyor. Fransa meclisinin raporunda, yine de uluslararası bir plandan kesin olarak söz edebilmek için yeterli delillerin olmadığı kaydediliyor.

    11.07.2005
    Ali İhsan Aydın
    Paris /Zaman

  • Srebrenitsa katliamı

    11.07.2005 - 18:28

    ‘Ermeni meselesine odaklananlar 10 yıl önceki katliamı örtbas etmeye çalışıyor’

    Bosna Savaşı’nın sonlarına doğru BM korumasındaki bölge olan Srebrenitsa’da 8 binden fazla Müslüman Boşnak’ın katledilişinin 10. yıldönümünde düzenlenen törenler katliama şahit olanların da acılarını tazeliyor.

    Aksiyon dergisinin “10. yılında tanıkların ağzından Srebrenitsa soykırımı’’ başlığıyla bugün piyasaya çıkan sayısında kapaktan verdiği haberinde, katliama tanıklık edenler olayları bütün vahşetiyle bir kez daha gözler önüne seriyor. BM Barış Gücü’nde görevli Hollandalı askerlerin gözü önünde cereyan eden katliam, tanıkların gözünden şöyle aktarılıyor:

    Bosna Hersek Kayıplar Komisyonu Başkanı Amur Marşoviç: Savaş sırasında 27 bin 734 kişi kayboldu. Bunların yüzde 92’si Boşnak, yüzde 6’sı Bosna Sırpı ve yüzde 1,7’si Bosna Hırvatlarından. Kayıplar arasında bir de Şaban Hüseyinov adlı bir Makedonyalı Türk var. Bu kayıpların yüzde 13’ü bayan. Tüm kayıpların yüzde 90’ı sivil. Bu veriler yapılanın planlı bir imha çalışması olduğunu ortaya koyuyor. 366 toplu mezar tespit ettik.

    ‘Bir kişiye ait kemikler, üç farklı yerdeki toplu mezardan çıkabiliyor’

    Hepsi de Sırp bölgesinde. Bugüne kadar tahminen 20 bin kişinin cesedine ulaştık. Tahminen diyorum çünkü bir kişiye ait ceset 30 kilometre çapında üç farklı mezarda çıktı. Üstelik birkaç kez yer değiştiren cesetlere de rastladık. İş makineleriyle parçalanmış kemikler bulduk. Böyle bir caniliği Naziler bile yapmamıştı. Batı dünyası ise katliama göz yumduğu gibi gerçeği kabul etmeye de yanaşmıyor. Bizi en çok bu yaralıyor. Tekrar birlikte yaşayacak isek bunun yolu katliamın kabulünden geçer. Ermeni katliamı diye Türkiye’yi köşeye sıkıştırıyorlar. Oysa olayı tarihçiler değil parlamentolar tartışıyor. Tamamen siyasi kararlar alınıyor. Oysa Srebrenitsa katliamı on yıl önceydi ve bütün şahitleri daha burada. Srebrenitsa’yı tarihe gömmek ve örtbas etmek istiyorlar.

    Curiç hâlâ kentin polis şefi

    Hollanda askerlerine tercümanlık yapan Hasan Nuhanoviç: Sırplar adım adım şehre yakın köyleri alıyor, kenti bombalıyorlardı. Bunlar olurken BM komutanları ‘Korkmayın, siyasi çözüm bulununcaya kadar korumamız altındasınız. Sırplar saldırırsa uçaklarımızla onları bombalarız.’ diyordu. Ama, 6 Temmuz’da dört bir taraftan şehre saldırdılar. Hollanda askerleri tek kurşun bile atmadı. Üstelik kendini savunmak isteyen Boşnaklara engel oldular, az sayıdaki silaha da el koydular. En büyük katliam 11-12 Temmuz 1995’te yaşandı. Şehri ele geçiren Sırp askerleri, bir merkezde topladıkları kadın ve erkekleri önce ayırdı. Sonra erkekleri dışarı çıkardılar. Bir kısmını hemen orada öldürdüler bir kısmını da ormana doğru götürdüler. Hollanda askerleri ise olanları izliyor; hatta bazıları yardım bile ediyordu. 13 Temmuz’da içinde kardeşimin de olduğu 5 bine yakın Boşnak’ı toplama merkezinden çıkardılar. Merkezin önünde erkekleri öldürdüler. Aynı yerde hem annemi hem kardeşimi kaybettim. Hollanda askerlerinin Boşnaklara yaptığı en büyük kötülük, olup bitenleri gizlemeleriydi. Dünya, burada ne olduğunu uzun süre öğrenemedi. Srebrenitsa’nın polis şefi Mane Curiç, BM askerlerinin gözü önünde ölüme gönderilecekleri seçen kişiydi. Savaş bitti; ama o Srebrenitsa’nın güvenlik şefi olarak kaldı. Ne ABD ne de AB bu konuda bir şey yaptı. Mladiç’in yeri biliniyorken ABD askerleri gidip almadı.

    Nura Alispahiç: Geçtiğimiz ay haberleri izlemek için televizyonu açtığımda on yıldır ardından gözyaşı döktüğüm küçük oğlumu gördüm. Lahey’deki mahkeme tarafından Srebrenitsa katliamına ilişkin ilk kez yayınlanan görüntülerdi bunlar. Oğlum çok zayıflamış, bitkin düşmüştü. Sırp Çetnikleri onları bir arabadan indiriyordu. Önce dördünü kurşuna dizdiler. Sonra oğlumu gördüm. Yanındakini de öldürdükleri zaman geriye döndü. Sanki yardım istiyordu. Oturduğum yerden televizyona doğru koştum; ama ikinci adımda bayılmışım. Oğlumu da kurşuna dizmişlerdi. Onu son kez Sırplar kente girdiğinde görmüştüm. Binlerce kişi Hollanda askerlerinin bulunduğu fabrikaya sığınmıştık. Fakat, onlar bizi Sırplara teslim etti. Oğlum kuşatmayı yarmak için ormandan çıkış arıyordu. Ona son kez sarıldığım anı unutamıyorum.

    Nura Alispahiç’in kızı Makbule: Sırplar her şeyi planlamış. BM askerleri bizi uyuttu. Biz ölüme giderken onlar şakalaşıyordu. Bizi Tuzla’ya götürecek otobüslerin şoförleri bile Sırp’tı. Yolda Çetnikler otobüsü durdurduğunda şoför, seçip istediğinizi alın, diye kapıları açıyordu.

    Srebrenitsalı Anneler Derneği Başkan Yardımcısı Kada Hotiç: Kocamı, çocuklarımı ve çok sayıda yakın akrabamı 11 Temmuz’da kaybettim. Yakın zamanda toplu mezarlarda eşimin ve onun yakınlarının kemikleri bulundu; ama oğlum ve kardeşinden hâlâ haber yok. Savaş suçlarını yargılamak için Lahey’de kurulan Savaş Suçları Mahkemesi’nden umutlu değilim. Katliama göz yuman Batı dünyası suçluları bulup yargılayacak mı? Hayır. Yaşananlar bütün çıplaklığı ile ortada; ama muhatap bulamıyoruz. Hiçbir Batılı kurum yaşananları katliam olarak kabul etmek istemiyor. 1042 çocuk hâlâ kayıp. 570 kızımız tecavüz edilip öldürüldü. Gözlerimizin önünde erkeklerimizi kurşuna dizdiler. Ortamdan korkup ağlayan küçük bir çocuğu annesinin kucağından alıp öldürdüler. Bunların şahidi binlerce kişi var; ama muhatap alan yok.

    Elvisa Lokman: Savaş başladığı zaman çocukluğum kesildi: En çok ihtiyacım olduğunda babam yanımda yoktu. Hiç unutmayacağım ise Sırpların Akif abiyi öldürüp kafasıyla top oynamalarıydı. Srebrenitsa koruma altına alınınca çocukluğuma devam edeceğimi sanıyordum. Babamı son gördüğümde sarılıp onu öpmediğim için kendimi asla affetmeyeceğim. Onu son kez gördüğüme inanmak istememiştim. Ama onu bir daha hiç göremedim. Bugün hâlâ karanlıktan korkuyorum, evde en küçük bir gürültüde çığlıkla uyanıyorum.

    Sırp komşumuz, ‘Benim için de öldürün’ diye bağırıyordu

    Sevliya Feyziç’in Srebrenitsa günlüğünden: Sabah erkenden bütün halk BM askerlerinin bulunduğu fabrikaya doğru gittik. Fabrikada ve civarında 15 bin kişi olmuştuk. BM askerleri vardı; ama hiçbir şey yapmadılar. Sırplar, genç kızlara tecavüz etmeye başladı. Bazı erkekleri fabrika önünde kurşuna diziyorlardı. 12 Temmuz sabahı onlarca kamyon ve otobüs geldi. Sırp askerleri arasında Zlatan ve Cvetin isimli iki komşumu gördüm. Bize küfrederek tekmeler savuruyordu. Sırpların kullandığı otobüs Bratunats’a doğru yola çıktı. Yol boyunca otobüsleri durduran Çetnikler bazı erkekleri indirip kurşuna diziyordu. Arabayı kullanan komşumuz Milan Miçiç, kapıyı açıp, ‘Benim için de öldürün.” diye bağırdı. Sırplar, aralarında teyzemin kızının da yer aldığı genç kızları indirip tecavüz ettiler.

    Srebrenitsa’nın Boşnak Belediye Başkanı Abdurrahman Malkiç: Savaştan önce Srebrenitsa’da 36 bin kişi yaşıyordu. 20 bini Boşnak, 8 bini Sırp, geri kalanlarsa Hırvatlar ve diğer etnik gruplardan oluşuyordu. Sadece 3 bin Boşnak şehre dönebildi. Şu anda şehirde 10 bin kişi yaşıyor ve 6 bini Sırp.

    Dış Haberler Servisi

    11.07.2005 /Zaman

  • Srebrenitsa katliamı

    11.07.2005 - 18:28

    Mitterrand, Müslümanların idaresinde bir Bosna istemedi

    Gecikmeli de olsa Bosna’daki savaşı durduran Dayton Antlaşması’nın mimarı dönemin ABD Başkanı Bill Clinton da hatıralarında Avrupa’nın Bosna katliamındaki rolüne değiniyor.

    Clinton, “Hayatım” isimli hatıratında özellikle dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ı eleştiriyor. Clinton, Mitterrand’la ilk görüşmelerinde Fransa Devlet Başkanı’nın Sırplara kendisinden daha fazla sempati duyduğunu belli ettiğini ve Müslümanların idaresinde birleşmiş bir Bosna’ya sıcak bakmadığını kaydediyor. Clinton, “1930’lardan bu yana Batı’nın en büyük kolektif güvenlik başarısızlığı.” dediği Bosna’daki katliamların önemli sebeplerinden birinin bazı Avrupalı liderlerin Balkanlar’da bir Müslüman devlet görmek istememeleri olduğuna işaret ediyor. Bill Clinton, bazı Avrupalı liderlerin İslami terör ihraç eder korkusu ile “Balkanlar’ın kalbinde” bir İslam devletine sıcak bakmadıklarını; ancak sonuçta Bosna’yı ihmal ettikleri için aynı sonuçla karşılaştıklarını vurguluyor.

    11.07.2005 /Zaman

  • Srebrenitsa katliamı

    11.07.2005 - 18:27

    Dünya, 10. yıldönümünde katliamı anıyor

    Bosna’da 1995’te gerçekleştirilen Srebrenitsa katliamında hayatını kaybedenler, 10. yıldönümünde Potoçari’de düzenlenen uluslararası törenle anılacak.

    Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başkanlığındaki kalabalık bir heyetle temsil edileceği törenlere AB Dönem Başkanı İngiltere ‘nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, Fransa Dışişleri Bakanı Filip Dust Blazi ve Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot’un yanı sıra 50 ülkeden çok sayıda delege katılıyor. Katılımcılardan en dikkat çekeni ise Sırbistan Karadağ Cumhurbaşkanı Boris Tadiç. Sırp milliyetçilerin yoğun muhalefetine rağmen törenlere katılma kararı alan Tadiç, Srebrenitsa katliamında hayatlarını kaybedenlere saygısını göstermek istediğini söyledi. Tadiç, “Eğer ben bu törenlere katılmazsam, barış için adım atmazsam olayların tekrarına engel olamayız.” dedi. Belgrad’da gazetecilerin sorularını cevaplayan Boris Tadiç, törenlere katılarak Boşnak halkına saygısını göstereceğini belirterek, “Savaş döneminde bazı Sırpların yaptığı kötülükler için özür dilerim.” dedi. Tadiç, ayrıca katliamın baş aktörleri olan Karadziç ve Mladiç’in savaş suçları mahkemesine götürülmesi gerektiğini belirterek, “Mladiç yüzünden yaşanan olaylar tüm Sırp halkına mal ediliyor.” şeklinde konuştu.

    Srebrenitsa kenti yakınlarındaki Potoçari kasabasında yapılacak anma törenleri öncesinde geniş güvenlik önlemleri alınırken bölgeye gelecek heyetler eskortlar eşliğinde tören alanına getirilecek. Şehit yakınları Saraybosna’dan hareket edecek 221 otobüsle Potoçari’ye getirilirken, Avrupa’nın değişik şehirlerinden çok sayıda Boşnak da törenlere katılacak. Törenler öncesinde Türkiye’den getirilen 15 bin beyaz başörtüsü şehit yakınlarına dağıtılacak. Protokol konuşmaları ve cenaze namazını takiben 610 Boşnak’ın cenazeleri Potoçari’deki şehitliğe defnedilecek. 600’den fazla gazetecinin akredite olduğu anma törenlerine ülke genelinden de 60 binden fazla kişinin katılması bekleniyor. Srebrenitsa katliamından kaçanların sığındığı Tuzla kentinden başlayan ‘özgürlük yürüyüşü’ de bugün sona erecek. Aralarında katliamdan kurtulanların da bulunduğu yaklaşık 300 kişi, Srebrenitsa’dan kaçmak için kullandıkları patika yollardan Potoçari’ye geri dönüyor.

    11.07.2005
    Adem Yavuz Arslan
    Srebrenitsa /Zaman

  • Srebrenitsa katliamı

    11.07.2005 - 18:26

    Srebrenitsa Avrupa’nın utancı /Zaman

    Avrupa Birliği, 8 bin Müslüman Boşnak’ın öldürüldüğü Srebrenitsa katliamının 10. yıldönümünde ilk defa anma törenlerine katılıyor.

    AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn, Birliği temsilen törenlerde hazır bulunacak. AB yetkilileri daha önce Bosna’nın değişik şehirlerindeki anma törenlerine katıldı; ancak Srebrenitsa’ya ilk defa bir komiser gidiyor. AB dönem başkanı İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Jack Straw’un da törenlerde hazır olması bekleniyor.

    Zaman’a konuşan Avrupa Parlamentosu Güneydoğu Avrupa Heyeti Başkanı Doris Pack, Avrupa’nın Srebrenitsa’da yaşananlar nedeniyle utanç duyması gerektiğini söyledi. “AB’nin üç ayrı utancı var.” diyen Pack, bunları şöyle sıraladı: “Avrupa öncelikle katliamlara müdahale etmedi. Avrupa’daki bir katliama ABD son verdi. Katliamın sorumluları hâlâ yakalanamadı.”

    Bazı Avrupalı siyasetçilerin katliamın baş aktörleri Mladiç ve Karadziç’in adaletin önüne çıkmasını istemediğini ifade eden AP’nin bölge heyeti başkanı Pack, “İki sanığı da yakalamaya ramak kala her defasında kendilerine haber verildi ve kaçmaları sağlandı.” dedi. Pack, “Kim bu Avrupalı siyasetçiler? ” sorusuna ise “O zaman bu iki kişi ile kim el sıkıştıysa onlar.” cevabını vererek, özellikle Fransız ve Hollandalıların Mladiç’le çok sıkı ilişkileri olduğuna dikkat çekti.

    Bosna’daki savaşı durduran Dayton Antlaşması’nın mimarı ABD Başkanı Bill Clinton da “Hayatım” isimli hatıratında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ı eleştiriyor. Clinton’a göre katliamın önemli sebeplerinden biri bazı Avrupalı liderlerin Balkanlar’da bir Müslüman devlet görmek istememeleri.

    Pack, “Hem Fransızlar hem de Hollandalılar Mladiç’in çok iyi dostlarıydı. Bu iki ülkenin temsilcileri Mladiç ile kabul edilemeyecek, çok sağlıksız ilişkiler geliştirmişlerdi. Mladiç, Fransız ve Hollandalılar tarafından seviliyordu.” dedi. Dayton Antlaşması ile ortaya çıkan Bosna-Hersek devlet sistemini sert bir şekilde eleştiren Pack, sadece Bosna-Hırvat Federasyonu’nda 147 bakan olduğuna dikkat çekti. Pack, 16 yıldır bölgeyle yakından ilgili. Son 11 yıldır ise Güneydoğu Avrupa heyeti başkanlığı yapan Pack, ayda en az bir defa bölgede temaslarda bulunuyor. AP’nin en büyük ikinci siyasi grubu olan Sosyalistlerin başkan yardımcısı Hollandalı Jan Marinus Wiersma ise AB’nin 1992’de Bosna’daki katliamlar yerine ortak para birimi “Euro”ya odaklandığını hatırlatıyor. Srebrenitsa’yı korumakla sorumlu Hollandalı BM askerlerinin şehri savunmak yerine 8 bin Boşnak erkeği Sırplara teslim etmesi Wiersma’yı yakından ilgilendiriyor.

    ZAMAN’a bir mülakat veren Wiersma, Hollandalıların özel bir utanç duyması gerekmediğini, suçun meselenin vahametini kavrayamayan bütün milletlerarası camiaya ait olduğunu savunuyor. Srebrenitsa’nın Hollandalı komutanı Hans Karremans’ın Sırp Komutan Ratko Mladiç ile şampanya içerken görülen fotoğraflarına ise Wiersma, “Karremans’a yönelik suçlamalar adil değil. Görev çerçevesi son derece dardı, yetkileri çok sınırlıydı. Ancak yine de Mladiç’in bütün erkekleri öldüreceğini bilseydi şehri terk etmezdi.” yorumunu yapıyor. Wiersma, asıl utancın katliamın sorumluları Mladiç ve Karadziç’in hâlâ yakalanamamış olmasında aranması gerektiğini vurguluyor. İki sanığın hâlâ adalet önüne çıkarılamamış olmasının Boşnakların yarasını canlı tuttuğuna işaret eden Wiersma, ikisinin de yakında yakalanacağına inanıyor.


    11.07.2005
    Selçuk Gültaşlı
    Brüksel

  • tdk

    11.07.2005 - 18:24

    http://www.zaman.com.tr/? bl=roportaj&alt=&trh=20050711&hn=191205
    Nuriye Akman 10 ve 11 temmuzda Zaman' yayılanan röportajını tdk başkanı ile ayaptı.isteyenler yukarıdaki adresi kopyalayıp ulaşabilirler

    'Şükrü Halûk Akalın, 1956 Adana doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı'nı bitirdi. 1995'te TDK Bilim Kurulu üyesi, 1996'da profesör oldu.

    Çukurova Üniversitesi'nde Türk dili, edebiyatı, tarihi üzerinde araştırmalar yapmak üzere Türkoloji Araştırmaları Merkezi'ni kurdu ve yönetti. Bilgisayar terimlerinin Türkçeleştirilmesi, bilgisayarda Türkçenin yanlışsız kullanılması, internette Türkçenin ve Türkçe içeriğin yaygınlaşması için çalışmalar yürüttü. İnternette yayımlanan dünyanın ilk ve tek sanal Türkoloji dergisi Sanal Türkoloji Araştırmaları Dergisi'ni 1999'da yayımlamaya başladı. 2001'de TDK başkanlığına getirildi. Genel sekreterliği Amerika'da bulunan PIAC Uluslararası Sürekli Altayistik Konferansı'nın 2003 yılı dönem başkanlığına seçildi. Türk dili alanında yayınlanmış 10 kitabı, çok sayıda makalesi var. '

  • minnet

    10.07.2005 - 23:49

    minnetdarim efendim size

    bu meluna minnet etme evlat!

  • son kullanma tarihi

    10.07.2005 - 23:45

    son kullanma tarihi geçen besinler tükettiğimi biliyorum...iyi ki ölmedik :)

  • kumbara

    10.07.2005 - 23:33

    herkes hayatında en az bir kere haşır neşir olmuştur kapitalist sistemin küçültülmüş ambarıyla..
    şekil şekil, renk renktir ve sonunda nefse yenilen parmakların kurbanı olur

  • Işık

    10.07.2005 - 23:32

    ışık düşer patikaya
    birbiri ardına giden dar yolda
    yürürken zamanın içinde
    hep geride kalanlar
    önde uzanan irili ufaklı
    tepelerdir sizi korkutan
    ama yolunu bilenler için
    ışık
    her daim patikaya vurur

  • nefis

    10.07.2005 - 18:46

    enfes
    leziz
    harika
    muhteşem
    tadindan oleceğim

Toplam 1546 mesaj bulundu