siyah ve beyaz iki ayrı grubaa ayrılamaz gene acizane bana göre; ne ifrat ne tefrittir; ne dev ne cüce, ne melek ne şeytan.
bence siyahın kötüleri, beyazın da iyileri temsil etmesi bir kurgudan ibarettir.
Okumadım pek fazla, aslında siyahla beyazın tarihi okunsa, belki de benim ne kadar isabetsiz bir yaklaşımla konuya eğildiğim görülebilecektir; ama içimden geeni söylüyorum; çünkü bana göre hiçbir şey iki ayrı gruba dahil edilecek kadar birbirlerinde ayrı değildir.
Eğer siyah bir çemberse, beyaz da bir başka çemberse, her zaman en aızndan teğet oldukları bir noktaları vardır.
O yüzden siyahla beyaz için şöyle bir benzetme yapılabilir: insan-insan; cüce için siyah, dev için beyaz...vs
eğer bir yöneteme sahipsen, demek ki bir stratejin de vardır. Ama cehennem ve ona gitme ve yöntem kelimeleri bir araya geldiğinde bana göre bir stratejiden bahsetmek abestir. Şahsımın acizane fikrine göre, kimse bile bile yanmak istemez.
İşlenilen günahlar bir stratejinin eseri değil; insanın nefsine esir olmasından kaynaklanan bir durumdur.
cehenneme gitm yöntemleri değilde; cehenneme nasıl gidilir gibi bir terim olsaydı daha makbule geçerdi :)))
Sonuç: Cehennemegitmeyöntemleri rastgele bir araya gelmiş bir topluluktur ve hiçbir amaca hizmet etmemektedir(acizane fikrim tabii)
Kaybolan Kurbağa
Kardeşlerinden ayrılan ve tek başına yaşamanın dayanılmaz hafifliğini(var olmanın d.h den alınmıştır) göğüslemek/sırtlamak zorunda kalan kardeş kurbağa 'Sertinden'-ismi budur- kanalizyon köşelirinde vıraklaya vıraklaya çığırmış ama bunun hiçbir işe yaramadığını görünce de feryadı kesmiştir.
Onun için çile dolu seneler başlamıştır. Kendi başına, henüz nasıl avlanacağını bile anne kurbağanın dersinde öğrenemeden, onlardan ve tabii ki annenin şevkati ve bilgisinden uzak düşmüştür.
Fakat o Allah'in canlısıdır ve Allah yarattığı her şeyin nasibini verir. Onun da nasibini vermiş, türlü badirelerden sonra, Sertinden nasıl avlanacağını ve nasil yaşanacağını öğrenmiştir.
Bir ada ninja kaplumbağalarla tanışmış ve ama onlar gibi bir kaplumbağa ve değişim geçirmiş bir canlı olmadığından Splenter ustanın talebelerinden biri olamamamıştır. O da şansını başka yerlerde denemek için kanalizasyon kanalizasyon dolaşmıştır ve burası amerikadır; yani hayaller ülkesi.
İşte bir gün acılar içinde bu hayatın adaletsizliğine ağlarken ve Orhan Baba'nin batsın bu dünya şarkısını söylerken(bunu öğrenmesi de ayrı bir hikayedir, eger zaman olursa onu da anlatırız) , yeni yetenekler keşfeden kaşif tarafından keşfedilmiştir.
Sonraki hayatı ise yıldızlar içindedir; pahalı mekanlar, allı pullu sinekler, taş gibi kurbağa hatunları vs. Tabii ki onu keşefeden adam ona güzel bir isim bulmak gerektiğini düşünmüş ve hepimizin tanıdığı meşhur artsit kurbağa 'Kermit' olmuştur.
İşte bu bir kurbağa hikayesidir, başarıya giden :)))
tahinle pekmezi krıştır; ama oranı iyi tutturman lazim. Müthiş bir şey olur. Hatırlıyorum da orta 2 yurtta kalırken her sabah çıkardı ve ben her sabah diğerleri benden az yiyecek şekilde yerdim.
Tahin ve pekmez, kadınla erkek gibidir; ayrılarken biri çok tatlı biri de tatsızdır; ama birleştiler mi; tahin in ağırlığı pekmeze; pekmezin tadı da tahine sirayet eder ve müthiş bir ikili olurlar
Düşünce Fakirliği:
Dil nasıl fakir olur (poor english): düşünce de fakir olabilir mi?
Düşüncenin fakir olması; yani istenilen ölçülerin altına olmassı. Bir defa düşünce için istenilen ölçüt nedir? Etraflıca düşünmek, bir şeyler hakkında kafa yormak, bilinen/ezberlenen bilginin hayatı nasıl tatbik edileceği hususunda kafa yormak...
Ben gerçekten bir insandan ne kadar düşünmesi istendiğini bilmiyorum. Yani burda söz konusu olan düşünce fakirleri düşünebilen tüm insanlar mıdır; yoksa bir yerlere gelmiş, iyi eğitim almış insanların; aldıkları eğitimi hiç de göstermeyen düşünce biçimleri ya da hacimler midir?
O yüzden terim kime seslenmektedir? Yani tarlada çalışan bir çiftçi ya da inşaatta çalışan bir işçiyi düşünce fakiri olmasının önüne geçen neleri düşünmesidir? Yani bu insanlar, bu ayı naıl çıkartacağız, ailem ne olacak; tuttuğm takımın gidişatı nedir; eğitim hayatında bize öğretilen NaOh bazını nerden kullanabilirim ya da sosyal hadiseler ışığında bu toplumun gidşatı iyi değildir tipi düşünceler midir onları düşünce fakiri yapmayan?
...
Bu yüzden terim eksiktir! Bir defa neye hitap ettiği belli değildir! Kimse denir düşünebilen insan; her düşnebilen insan aslında gerçekten düşünebilen bir insan mıdır, sorularını cevapladıktan sonra, ancak kimin düşünce fakiri kimin olmadığı belirlenebilir.
Terim bu sebeplere binaen, dayandığı sağlam bir zemin olmadığından geçersizdir.
Kötülere mecazi anlamda mikrop denebilir; ama mikrop biri olmakla kötü biri olmak çok farklı şeylerdir. Hem de çok!
Aslında kötü insan da kendi içinde sınıflara ayrılabilir vs
İlkokulda bir bilgi yarışmasıydı. Bir soruda öğretmenlerle ihtilafa düştüm. Onlar başka bir şey diyorlardı; bense rüzgar gülü cevabını veriyordum ve son derece de emindim. Öğretmenlerle iddialaşıyordum. Neden o kadar kendimden emindim bilmiyorum. Sonra terk ettim yarışmayı; sonra da geri getirdiler ve ben hata yaptığımı anladım. Onların dediği doğruymuş :))
abi bir ruhum var, sifir kilometre
bir beden var eski
ama ruhumun yeniliği bedenimin eskiliğini kapatır
ruhumu al bedenim yanında ücretsiz
almak ister misin?
ben açıkçası pek bir şey getirmezdim, ben genellikle otlakçı takılırdım.
Musa Arslan vardı o bir kova ayran getirirdi; çünkü inekleri vardı
Elvan Gediz, Hatice Selin Oruç, Neriman (soyadını unuttum) , Elif Erim gibi kız tayfası da börek çörek getirirlerdi.
Dediğim gibi bir otlakçıydık, tabii sene o zaman 87-92 arasındaki seneler; yani öyle ne koladan ne hamburgerden ne de kapitalizmden haberimiz var; yani saf Anadolu çocuğuyuz biz o zaman.
ehy be, büyüdük ve kirlendik :)))) ahah haaaaaaaaaaa
2 mize de yazık, bari sen kurtul!
- hayır olmaz; seni birakamam; madem beraber yancaz(bir zombi filminin son sahnesi: zombi olan kadın ve sevgilisi aynı anda yanana fırına girer) ikimize de olsun yazık
- şey o zman bari sen istemiyorsun bana yazık olmasın
- ne? ? ?
- şaka şaka :)))
siyah beyaz
23.08.2005 - 15:31siyah ve beyaz iki ayrı grubaa ayrılamaz gene acizane bana göre; ne ifrat ne tefrittir; ne dev ne cüce, ne melek ne şeytan.
bence siyahın kötüleri, beyazın da iyileri temsil etmesi bir kurgudan ibarettir.
Okumadım pek fazla, aslında siyahla beyazın tarihi okunsa, belki de benim ne kadar isabetsiz bir yaklaşımla konuya eğildiğim görülebilecektir; ama içimden geeni söylüyorum; çünkü bana göre hiçbir şey iki ayrı gruba dahil edilecek kadar birbirlerinde ayrı değildir.
Eğer siyah bir çemberse, beyaz da bir başka çemberse, her zaman en aızndan teğet oldukları bir noktaları vardır.
O yüzden siyahla beyaz için şöyle bir benzetme yapılabilir: insan-insan; cüce için siyah, dev için beyaz...vs
cehenneme gitme yöntemleri
23.08.2005 - 15:25eğer bir yöneteme sahipsen, demek ki bir stratejin de vardır. Ama cehennem ve ona gitme ve yöntem kelimeleri bir araya geldiğinde bana göre bir stratejiden bahsetmek abestir. Şahsımın acizane fikrine göre, kimse bile bile yanmak istemez.
İşlenilen günahlar bir stratejinin eseri değil; insanın nefsine esir olmasından kaynaklanan bir durumdur.
cehenneme gitm yöntemleri değilde; cehenneme nasıl gidilir gibi bir terim olsaydı daha makbule geçerdi :)))
Sonuç: Cehennemegitmeyöntemleri rastgele bir araya gelmiş bir topluluktur ve hiçbir amaca hizmet etmemektedir(acizane fikrim tabii)
artistik patinaj
23.08.2005 - 15:20artistik bir şekilde patinaj çekerim ben abi :))
Kurbağanın hikayesi
23.08.2005 - 15:19Kaybolan Kurbağa
Kardeşlerinden ayrılan ve tek başına yaşamanın dayanılmaz hafifliğini(var olmanın d.h den alınmıştır) göğüslemek/sırtlamak zorunda kalan kardeş kurbağa 'Sertinden'-ismi budur- kanalizyon köşelirinde vıraklaya vıraklaya çığırmış ama bunun hiçbir işe yaramadığını görünce de feryadı kesmiştir.
Onun için çile dolu seneler başlamıştır. Kendi başına, henüz nasıl avlanacağını bile anne kurbağanın dersinde öğrenemeden, onlardan ve tabii ki annenin şevkati ve bilgisinden uzak düşmüştür.
Fakat o Allah'in canlısıdır ve Allah yarattığı her şeyin nasibini verir. Onun da nasibini vermiş, türlü badirelerden sonra, Sertinden nasıl avlanacağını ve nasil yaşanacağını öğrenmiştir.
Bir ada ninja kaplumbağalarla tanışmış ve ama onlar gibi bir kaplumbağa ve değişim geçirmiş bir canlı olmadığından Splenter ustanın talebelerinden biri olamamamıştır. O da şansını başka yerlerde denemek için kanalizasyon kanalizasyon dolaşmıştır ve burası amerikadır; yani hayaller ülkesi.
İşte bir gün acılar içinde bu hayatın adaletsizliğine ağlarken ve Orhan Baba'nin batsın bu dünya şarkısını söylerken(bunu öğrenmesi de ayrı bir hikayedir, eger zaman olursa onu da anlatırız) , yeni yetenekler keşfeden kaşif tarafından keşfedilmiştir.
Sonraki hayatı ise yıldızlar içindedir; pahalı mekanlar, allı pullu sinekler, taş gibi kurbağa hatunları vs. Tabii ki onu keşefeden adam ona güzel bir isim bulmak gerektiğini düşünmüş ve hepimizin tanıdığı meşhur artsit kurbağa 'Kermit' olmuştur.
İşte bu bir kurbağa hikayesidir, başarıya giden :)))
vega
23.08.2005 - 15:12street fighter daki, elindeki tırpanla :))) durduğu yerde dumayan, zıplayıp duran bir kahraman
empati
23.08.2005 - 15:11muhatabın yerine koy ki kendini; onu anlamakta zorluk çekmeyesin
tahin
23.08.2005 - 15:08tahinle pekmezi krıştır; ama oranı iyi tutturman lazim. Müthiş bir şey olur. Hatırlıyorum da orta 2 yurtta kalırken her sabah çıkardı ve ben her sabah diğerleri benden az yiyecek şekilde yerdim.
Tahin ve pekmez, kadınla erkek gibidir; ayrılarken biri çok tatlı biri de tatsızdır; ama birleştiler mi; tahin in ağırlığı pekmeze; pekmezin tadı da tahine sirayet eder ve müthiş bir ikili olurlar
içimizdeki şeytan
23.08.2005 - 15:05Sabahattin Ali ve o eşsiz romanlarından biri
çocukluk yıllarım
23.08.2005 - 15:05güzeldi, nasıl yapmışım ben onları dedirtecek kadar da uçuk :))
düşünce fakirliği
23.08.2005 - 15:04Düşünce Fakirliği:
Dil nasıl fakir olur (poor english): düşünce de fakir olabilir mi?
Düşüncenin fakir olması; yani istenilen ölçülerin altına olmassı. Bir defa düşünce için istenilen ölçüt nedir? Etraflıca düşünmek, bir şeyler hakkında kafa yormak, bilinen/ezberlenen bilginin hayatı nasıl tatbik edileceği hususunda kafa yormak...
Ben gerçekten bir insandan ne kadar düşünmesi istendiğini bilmiyorum. Yani burda söz konusu olan düşünce fakirleri düşünebilen tüm insanlar mıdır; yoksa bir yerlere gelmiş, iyi eğitim almış insanların; aldıkları eğitimi hiç de göstermeyen düşünce biçimleri ya da hacimler midir?
O yüzden terim kime seslenmektedir? Yani tarlada çalışan bir çiftçi ya da inşaatta çalışan bir işçiyi düşünce fakiri olmasının önüne geçen neleri düşünmesidir? Yani bu insanlar, bu ayı naıl çıkartacağız, ailem ne olacak; tuttuğm takımın gidişatı nedir; eğitim hayatında bize öğretilen NaOh bazını nerden kullanabilirim ya da sosyal hadiseler ışığında bu toplumun gidşatı iyi değildir tipi düşünceler midir onları düşünce fakiri yapmayan?
...
Bu yüzden terim eksiktir! Bir defa neye hitap ettiği belli değildir! Kimse denir düşünebilen insan; her düşnebilen insan aslında gerçekten düşünebilen bir insan mıdır, sorularını cevapladıktan sonra, ancak kimin düşünce fakiri kimin olmadığı belirlenebilir.
Terim bu sebeplere binaen, dayandığı sağlam bir zemin olmadığından geçersizdir.
kötülere bir şey olmaz
23.08.2005 - 14:57Kötülere mecazi anlamda mikrop denebilir; ama mikrop biri olmakla kötü biri olmak çok farklı şeylerdir. Hem de çok!
Aslında kötü insan da kendi içinde sınıflara ayrılabilir vs
rüzgar gülü
23.08.2005 - 14:56İlkokulda bir bilgi yarışmasıydı. Bir soruda öğretmenlerle ihtilafa düştüm. Onlar başka bir şey diyorlardı; bense rüzgar gülü cevabını veriyordum ve son derece de emindim. Öğretmenlerle iddialaşıyordum. Neden o kadar kendimden emindim bilmiyorum. Sonra terk ettim yarışmayı; sonra da geri getirdiler ve ben hata yaptığımı anladım. Onların dediği doğruymuş :))
ssg
23.08.2005 - 14:55Sessiz Sedasız Gidenler
spagetti
23.08.2005 - 14:54sıpa getiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii
söz vermek
23.08.2005 - 14:53tutamayacağın sözler verme!
yoksa tutulucak sözler verdiğin de, tutmayacak biri muamalesi görürsün
ruhumu asla
22.08.2005 - 11:36abi bir ruhum var, sifir kilometre
bir beden var eski
ama ruhumun yeniliği bedenimin eskiliğini kapatır
ruhumu al bedenim yanında ücretsiz
almak ister misin?
demirbaş
22.08.2005 - 11:35demiradam
'ironman'
haberin var mı?
22.08.2005 - 11:34bilmem..bir çok şeyden haberi olsa da gene bir çok çok çok şeyden haberim yok.umarim bir sakıncasi yoktur
metropolis
22.08.2005 - 11:34metroda bekleyen polis yetkilisi
birbirlerini tanımayan akrabalar
21.08.2005 - 23:57ananem ya da ebem(babanem) anlatsın da dinleyin..püüfffff..bende de tonla var
yerli malı haftası
21.08.2005 - 23:09ben açıkçası pek bir şey getirmezdim, ben genellikle otlakçı takılırdım.
Musa Arslan vardı o bir kova ayran getirirdi; çünkü inekleri vardı
Elvan Gediz, Hatice Selin Oruç, Neriman (soyadını unuttum) , Elif Erim gibi kız tayfası da börek çörek getirirlerdi.
Dediğim gibi bir otlakçıydık, tabii sene o zaman 87-92 arasındaki seneler; yani öyle ne koladan ne hamburgerden ne de kapitalizmden haberimiz var; yani saf Anadolu çocuğuyuz biz o zaman.
ehy be, büyüdük ve kirlendik :)))) ahah haaaaaaaaaaa
biraz sevseydin
21.08.2005 - 23:06biraz sevseydin eğer beni, gider bana kaymaklı, bol cevizli bir dondurma alırdın
küçüğüm
21.08.2005 - 23:05küçüğüm amca ben daha, bana dokunma
sen mi küçüksün, eşek kadar adam olmuşsun lan!
öle deme amca, ben daha küçüğüm
küçül de cebime gir!
ikimize de yazık
21.08.2005 - 23:002 mize de yazık, bari sen kurtul!
- hayır olmaz; seni birakamam; madem beraber yancaz(bir zombi filminin son sahnesi: zombi olan kadın ve sevgilisi aynı anda yanana fırına girer) ikimize de olsun yazık
- şey o zman bari sen istemiyorsun bana yazık olmasın
- ne? ? ?
- şaka şaka :)))
Toplam 1546 mesaj bulundu