ARDAHAN HOÇVAN TARİHİ Hoçvan bir sınır bölgesi olması itibariyle, tarih boyunca farklı halkların yerleşkesi olma özelliğini hep koruya gelmiştir. Sınırların bugünkü kadar keskin bir şekilde çizilmediği pre-modern dönemde farklı kültürlere ev sahipliği yapmış bu yüksek yerleşke aynı zamanda değişik iktidarların tahakkümüne de maruz kalmıştır. Kafkasya ile Anadolu arasında sıkışıp kalan Hoçvan ilk çağlardan günümüze Urartular, Medler, Persler, Bizans İmparatorluluğu, Gürcü ve Ermeni Krallıkları, Selçuklular, Osmanlı İmparatorluğu gibi değişik medeniyetlerin idari hâkimiyetinde kalmış ve onlardan izler barındırmıştır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında hız kazanan milliyetçilik, ulus devlet, homojenleştirme vb. modern öğeler her yerde olduğu gibi bu küçük yerleşkede de kendini hissettirmiştir. 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla beraber yaşatılan göçler, idari değişiklikler (Köy isimlerinin değiştirilmesi), kültürel ve ekonomik dayatmalar ile bölgenin çehresinin değiştirilmesi amaçlanmıştır. Farklı medeniyetlere ait birçok yapı, çoğu kilise olmak üzere çürümeye terk edilmiştir.
Hoçvan kelimesinin etimolojik kökenine dair bu güne kadar herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Kelime köken itibariyle Ermenice, Gürcüce ve ya Kürtçe bir kelimeden türemiş olabilir. �avan kelimesi Ermenicede şehir, köy gibi yerleşim yerleri için kullanılmaktadır. Transkafkasyada ve Doğu Anadoluda sonu avan ile biten çok sayıda yerleşim birimi vardır. Avan, Erivan, Nahçivan, bunlardan bazıları olup zaman içerisinde fonetik değişimlere uğramışlardır. Örneğin; Teryan Angela adlı Ermeni tarihçi Erivan isminin Ari-van dan türediğini, kelimenin anlamının ise Aryenlerin ülkesi olduğunu ileri sürmüştür.[1] Hoçvan kelimesinin de aynı şekilde türediği ihtimaller dâhilindedir. Fakat bu konuda kesin sınırlar çizmek mümkün değildir.
Hoçvanın da içinde bulunduğu bölge antik dönemden itibaren Urartular, Medler, Persler, Ermeni ve Gürcü Krallıkları, Bizanslılar, Araplar, Kürtler, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından idare edilmiş ve birçok kez el değiştirmiştir. Yaşanan bu idari değişiklikler, bölgenin kültürel ve ekonomik yapısının değişmesinde de etkili olmuştur. Bölgenin demografik anlamda 20. yüzyılın ortalarına kadar çok çeşitlilik göstermesi bu nedenledir. Bölgedeki idari değişikliğin çok sık olması bölgenin değişik isimlerle adlandırılmasına da neden olmuştur. Örneğin ilk çağlarda Ardahan ve Hoçvanı da içine alan bölge Ermenilerce Gugark olarak adlandırılmış, 15 yüzyıldan sonra ise Gürcülerce de Samtskhe olarak adlandırılmıştır.
Hoçvana ilişkin en ayrıntılı idari ve ekonomik bilgiler Osmanlıların bölgeye yerleşmesiyle başlar. Osmanlılar, Bizanslıların yüzyıllardır Anadolu�da ve Balkanlarda kullandıkları Tımar sistemini neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan uygulamışlardır. Osmanlının ekonomik bel kemiğini oluşturan tımarlara büyük önem verilmiş ve her tımar geliri ayrıntılı olarak kaydedilmiştir. Tımar tahrir defterlerine kaydedilen bu bilgiler bölgelerin sosyoekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bunlardan birisi de 16 yüzyıla ait Gürcistan İcmal Defteridir.[2] Bu defterde Hoçvan, Küçük Ardahan Livasına bağlı bir nahiye olarak gösterilmekte ve irili ufaklı toplam 66 köyden oluşmaktadır. Köy isimlerinin çoğu Cumhuriyet döneminde Türkçe isimlerle değiştirilmesine rağmen, bazı köyler halk arasında halen eski isimler ile kullanılmaktadır. Bazıları ise zamanla terk edilmiştir. Örneğin Tokuş ve Takyalu zamanla terk edilen köyler arasındadır..
Kürtlerin Transkafkasyaya ne zaman geldikleri tartışma konusudur. Şeddadilerin ve Hazbanilerin 11. ve 12. yüzyılda Kafkasyanın güneyi ve Doğu Anadoluda etkili oldukları bilinmektedir.[3] Ünlü tarihçi Martin Van Bruinnessen 16. yüzyılda Osmanlıların, Kafkasyayı ilhakı sonrasında Karsın kuzeyinde, daha sonraları Çıldır eyaleti olacak Samtskhe bölgesinde yer alan göçebe Kürt aşiretlerinden bahseder. Aynı şekilde Bruinessen, Lynch adlı bir gezginin 1901de kaleme aldığı kitabında Ermeni Platosundaki Kürtlerin, Çaldıran Savaşından sonra Diyarbakırdan bölgeye gönderildiklerine dikkat çeker. Fakat bu bilgi Şeref han�ın Şerefnamesinde yer almamakla beraber, 1665 yılında bölgeyi gezen seyyahlar da, Ermeni platosunda sadece Hıristiyan popülâsyondan bahseder.[4]
18. yüzyılda tımar sistemi Hoçvanda varlığını devam ettirmektedir. Osmanlı arşivlerinde bu döneme ilişkin birkaç tımar becayiş belgesi göze çarpmaktadır. Hoçvan-ı Yurdosan ve Gürizar karyelerinde inhilal olan tımarlar yeni sahiplerine verilmiştir. Bu kişiler Müslüman olup hangi etnik kökenden oldukları belirtilmemiştir. Köylüler üzerinde büyük bir yük olan tımar vergilerine karşı kimi zaman karşı çıkışlar olmuştur. 1780lerde bölgede bulunan Kürt Pirebadili aşireti ve bazı diğer Kürt aşiretleri mevcut sistemden bağımsız hareketlerinden kaynaklı Rakkaya ( Suriye ) sürülmek istenmişlerdir.[5] Osmanlı arşivlerinde bu sürgün ile ilgili belgede Pirebadilli aşireti, Badilli aşiretine bağlı bir aşiret olarak gösterilmiştir.
187778 Osmanlı Rus harbi sonrasında Osmanlı Kuzeydoğu Anadolu (Kars, Ardahan, Artvin ) hâkimiyetini kaybetmiş Çarlık Rusyası bölgede etkili bir rol oynamaya başlamıştır. Hoçvan bu dönemde Çarlık Rusyasının Kars Obslastına bağlı bir şekilde idare edilmiştir. Bu dönemle ilgili bilgilerin çoğu sözlü tarih çalışmalarına dayanmakla beraber bu dönemde gelişen olaylarla ilgili birbirinden farklı yorumlar vardır. Arif Ağa, Beyaz Bey, İzzet Bey 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında bölgede etkili şahıslardır. Bu şahıslar Kürt olmakla beraber, bölge siyasetinde feodal kaygılarla hareket etmiş, kimi zaman Osmanlı ve Rus yönetimleriyle ittifaklar kurmuşlardır. Kürtler bu dönemde bölge demografisinin büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. Bu dönem, Hoçvan ve çevresinde Ermeni nüfusunun en fazla olduğu dönemlerden biri olup bölgede Rusyadan göçen Malakanlar da yaşamaktaydı. Beroje Malegin denilen bölge ismini yöredeki Malakan nüfusundan almıştır. Xarziyan ve Alagöz de Malakanlar azımsanmayacak bir nüfusa sahiptiler ve bölgede tarımda kullanılan teknolojinin ilerlemesine ciddi katkılarda bulunmuşlardı.
Birinci paylaşım savaşı sırasında patlak veren Bolşevik Devrimi, Rusyanın savaştan çekilmesine neden olmuştur. 1918de Hoçvanı da içine alan bölge Demokratik Ermenistan Cumhuriyetine dâhil olmuş ise de önce Türkiyenin daha sonra da Sovyetlerin işgaliyle gelişen olaylar Demokratik Ermenistan Cumhuriyetinin Sovyetlere bağlanması ile son bulmuştur. Sovyetler Kars ve Ardahanı, devrim sonrası Rusyanın yeniden inşası gibi iç sorunlar nedeniyle savaşılmaksızın Türkiyeye bırakmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra . Ermenice, Rumca ve Kürtçe olan yerleşim yerlerinin isimleri Türkçe kelimelerle değiştirildi. Tüm bu yaşananlardan Hoçvan yöresi de bir o kadar etkilendi. Hoçvandaki tüm köylerde isim değişikliğine gidildi. Kora Beberek, Panik, Pangis gibi isimlerin yerini bayramoğlu Tazeköy, Taşlıdere, Tunçoluk gibi köyler aldı. Hoçvanın 21 köyü mevcuttur, köylere tarih boyunca değişik isimler verilmiştir hoçvan tarihine geçen son hadise ise 1998 yılında hoçvanın marka köyü olan Bayramoğlunda yaşandı internettin doğuşu ile birlikte ardahan ve hoçvanın adını ilk dünyaya duyuran mehmet ali arslan,a köyün adı verildi böylece köy üçüncü ismiyle hoçvan tarihinde yerini aldı Bölge de yaşayan Ermeniler daha cumhuriyet kurulmadan bölgeyi terke zorlandılar. Hoçvanda azımsanmayacak derecede var olan Malakanlar 1960larda Ermeniler gibi bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bölgedeki Hıristiyan nüfusuna ait birçok kilise çürümeye ve tahribe bırakıldı. Hoçvanda şu an ciddi bir Kürt Popülasyonu bulunuyor. Senelerdir burada yaşayan Kürtler, sadece politik anlamda değil kültürel ve ekonomik anlamda da bölgede önemli bir güç durumundalar. Son zamanlarda bölgenin sorunlarını dillendiren birçok organizasyon, kurum ve dernekler oluşturulmuş durumda. Bu dernekler sadece Hoçvanla değil, büyük metropollerdeki Hoçvanlıların talepleriyle de ilgileniyor
ARDAHAN HOÇVAN TANITIM Ekibi YAZARI ADMİN
ARDAHAN HOÇVAN KÖYLERİ
ARDAHAN HOÇVANDA 21 KÖY MEVCUTTUR
BAZI KÖYLERİN 2,ŞER BAZILARININDA
3,ER İSİMLERİ BULUNUYOR
1 KÖPRÜCÜK+XESKAR
2 MEHMETALİARSLAN+BAYRAMOĞLU+KORA
3 DAĞCI+TİKOŞ
4 HACIALİ+HECİALİ
5 ÇOBANLI+KÊLİK
6 ÇALABAŞ+ÇELEBAŞİ
7 OTBİÇEN+QIMILİ
8 NEBİOĞLU+NEBİOĞLİ
9 ÖMERAĞA+OMERAGA
10 TUNCOLUK+PANİG
11 BİNBAŞAR+MURKAN
12 TAZEKÖY+BEBEREG+DÖŞELİ
13 LEHEMLİ+LÊHÊNİYA
14 AŞAĞIKURDOĞLU+QURDOĞLİYAJERİN
15 YUKARIKURDOĞLU+QURDOĞLİYAJORİN
16 TAŞLIDERE+PANGİS
17 BEŞİKTAŞ+MICUC
18 ÇAĞLAYIK+ERDEMEL
19 SAMANBEYLİ+SIXIRPET
20 GÖLGELİ+KORGELİ
21 HASKÖY+XAS
ARDAHAN HOÇVAN TARİHİ
Hoçvan bir sınır bölgesi olması itibariyle, tarih boyunca farklı halkların yerleşkesi olma özelliğini hep koruya gelmiştir. Sınırların bugünkü kadar keskin bir şekilde çizilmediği pre-modern dönemde farklı kültürlere ev sahipliği yapmış bu yüksek yerleşke aynı zamanda değişik iktidarların tahakkümüne de maruz kalmıştır. Kafkasya ile Anadolu arasında sıkışıp kalan Hoçvan ilk çağlardan günümüze Urartular, Medler, Persler, Bizans İmparatorluluğu, Gürcü ve Ermeni Krallıkları, Selçuklular, Osmanlı İmparatorluğu gibi değişik medeniyetlerin idari hâkimiyetinde kalmış ve onlardan izler barındırmıştır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında hız kazanan milliyetçilik, ulus devlet, homojenleştirme vb. modern öğeler her yerde olduğu gibi bu küçük yerleşkede de kendini hissettirmiştir. 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla beraber yaşatılan göçler, idari değişiklikler (Köy isimlerinin değiştirilmesi), kültürel ve ekonomik dayatmalar ile bölgenin çehresinin değiştirilmesi amaçlanmıştır. Farklı medeniyetlere ait birçok yapı, çoğu kilise olmak üzere çürümeye terk edilmiştir.
Hoçvan kelimesinin etimolojik kökenine dair bu güne kadar herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Kelime köken itibariyle Ermenice, Gürcüce ve ya Kürtçe bir kelimeden türemiş olabilir. �avan kelimesi Ermenicede şehir, köy gibi yerleşim yerleri için kullanılmaktadır. Transkafkasyada ve Doğu Anadoluda sonu avan ile biten çok sayıda yerleşim birimi vardır. Avan, Erivan, Nahçivan, bunlardan bazıları olup zaman içerisinde fonetik değişimlere uğramışlardır. Örneğin; Teryan Angela adlı Ermeni tarihçi Erivan isminin Ari-van dan türediğini, kelimenin anlamının ise Aryenlerin ülkesi olduğunu ileri sürmüştür.[1] Hoçvan kelimesinin de aynı şekilde türediği ihtimaller dâhilindedir. Fakat bu konuda kesin sınırlar çizmek mümkün değildir.
Hoçvanın da içinde bulunduğu bölge antik dönemden itibaren Urartular, Medler, Persler, Ermeni ve Gürcü Krallıkları, Bizanslılar, Araplar, Kürtler, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından idare edilmiş ve birçok kez el değiştirmiştir. Yaşanan bu idari değişiklikler, bölgenin kültürel ve ekonomik yapısının değişmesinde de etkili olmuştur. Bölgenin demografik anlamda 20. yüzyılın ortalarına kadar çok çeşitlilik göstermesi bu nedenledir. Bölgedeki idari değişikliğin çok sık olması bölgenin değişik isimlerle adlandırılmasına da neden olmuştur. Örneğin ilk çağlarda Ardahan ve Hoçvanı da içine alan bölge Ermenilerce Gugark olarak adlandırılmış, 15 yüzyıldan sonra ise Gürcülerce de Samtskhe olarak adlandırılmıştır.
Hoçvana ilişkin en ayrıntılı idari ve ekonomik bilgiler Osmanlıların bölgeye yerleşmesiyle başlar. Osmanlılar, Bizanslıların yüzyıllardır Anadolu�da ve Balkanlarda kullandıkları Tımar sistemini neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan uygulamışlardır. Osmanlının ekonomik bel kemiğini oluşturan tımarlara büyük önem verilmiş ve her tımar geliri ayrıntılı olarak kaydedilmiştir. Tımar tahrir defterlerine kaydedilen bu bilgiler bölgelerin sosyoekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bunlardan birisi de 16 yüzyıla ait Gürcistan İcmal Defteridir.[2] Bu defterde Hoçvan, Küçük Ardahan Livasına bağlı bir nahiye olarak gösterilmekte ve irili ufaklı toplam 66 köyden oluşmaktadır. Köy isimlerinin çoğu Cumhuriyet döneminde Türkçe isimlerle değiştirilmesine rağmen, bazı köyler halk arasında halen eski isimler ile kullanılmaktadır. Bazıları ise zamanla terk edilmiştir. Örneğin Tokuş ve Takyalu zamanla terk edilen köyler arasındadır..
Kürtlerin Transkafkasyaya ne zaman geldikleri tartışma konusudur. Şeddadilerin ve Hazbanilerin 11. ve 12. yüzyılda Kafkasyanın güneyi ve Doğu Anadoluda etkili oldukları bilinmektedir.[3] Ünlü tarihçi Martin Van Bruinnessen 16. yüzyılda Osmanlıların, Kafkasyayı ilhakı sonrasında Karsın kuzeyinde, daha sonraları Çıldır eyaleti olacak Samtskhe bölgesinde yer alan göçebe Kürt aşiretlerinden bahseder. Aynı şekilde Bruinessen, Lynch adlı bir gezginin 1901de kaleme aldığı kitabında Ermeni Platosundaki Kürtlerin, Çaldıran Savaşından sonra Diyarbakırdan bölgeye gönderildiklerine dikkat çeker. Fakat bu bilgi Şeref han�ın Şerefnamesinde yer almamakla beraber, 1665 yılında bölgeyi gezen seyyahlar da, Ermeni platosunda sadece Hıristiyan popülâsyondan bahseder.[4]
18. yüzyılda tımar sistemi Hoçvanda varlığını devam ettirmektedir. Osmanlı arşivlerinde bu döneme ilişkin birkaç tımar becayiş belgesi göze çarpmaktadır. Hoçvan-ı Yurdosan ve Gürizar karyelerinde inhilal olan tımarlar yeni sahiplerine verilmiştir. Bu kişiler Müslüman olup hangi etnik kökenden oldukları belirtilmemiştir. Köylüler üzerinde büyük bir yük olan tımar vergilerine karşı kimi zaman karşı çıkışlar olmuştur. 1780lerde bölgede bulunan Kürt Pirebadili aşireti ve bazı diğer Kürt aşiretleri mevcut sistemden bağımsız hareketlerinden kaynaklı Rakkaya ( Suriye ) sürülmek istenmişlerdir.[5] Osmanlı arşivlerinde bu sürgün ile ilgili belgede Pirebadilli aşireti, Badilli aşiretine bağlı bir aşiret olarak gösterilmiştir.
187778 Osmanlı Rus harbi sonrasında Osmanlı Kuzeydoğu Anadolu (Kars, Ardahan, Artvin ) hâkimiyetini kaybetmiş Çarlık Rusyası bölgede etkili bir rol oynamaya başlamıştır. Hoçvan bu dönemde Çarlık Rusyasının Kars Obslastına bağlı bir şekilde idare edilmiştir. Bu dönemle ilgili bilgilerin çoğu sözlü tarih çalışmalarına dayanmakla beraber bu dönemde gelişen olaylarla ilgili birbirinden farklı yorumlar vardır. Arif Ağa, Beyaz Bey, İzzet Bey 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında bölgede etkili şahıslardır. Bu şahıslar Kürt olmakla beraber, bölge siyasetinde feodal kaygılarla hareket etmiş, kimi zaman Osmanlı ve Rus yönetimleriyle ittifaklar kurmuşlardır. Kürtler bu dönemde bölge demografisinin büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. Bu dönem, Hoçvan ve çevresinde Ermeni nüfusunun en fazla olduğu dönemlerden biri olup bölgede Rusyadan göçen Malakanlar da yaşamaktaydı. Beroje Malegin denilen bölge ismini yöredeki Malakan nüfusundan almıştır. Xarziyan ve Alagöz de Malakanlar azımsanmayacak bir nüfusa sahiptiler ve bölgede tarımda kullanılan teknolojinin ilerlemesine ciddi katkılarda bulunmuşlardı.
Birinci paylaşım savaşı sırasında patlak veren Bolşevik Devrimi, Rusyanın savaştan çekilmesine neden olmuştur. 1918de Hoçvanı da içine alan bölge Demokratik Ermenistan Cumhuriyetine dâhil olmuş ise de önce Türkiyenin daha sonra da Sovyetlerin işgaliyle gelişen olaylar Demokratik Ermenistan Cumhuriyetinin Sovyetlere bağlanması ile son bulmuştur. Sovyetler Kars ve Ardahanı, devrim sonrası Rusyanın yeniden inşası gibi iç sorunlar nedeniyle savaşılmaksızın Türkiyeye bırakmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra . Ermenice, Rumca ve Kürtçe olan yerleşim yerlerinin isimleri Türkçe kelimelerle değiştirildi. Tüm bu yaşananlardan Hoçvan yöresi de bir o kadar etkilendi. Hoçvandaki tüm köylerde isim değişikliğine gidildi. Kora Beberek, Panik, Pangis gibi isimlerin yerini bayramoğlu Tazeköy, Taşlıdere, Tunçoluk gibi köyler aldı. Hoçvanın 21 köyü mevcuttur, köylere tarih boyunca değişik isimler verilmiştir hoçvan tarihine geçen son hadise ise 1998 yılında hoçvanın marka köyü olan Bayramoğlunda yaşandı internettin doğuşu ile birlikte ardahan ve hoçvanın adını ilk dünyaya duyuran mehmet ali arslan,a köyün adı verildi böylece köy üçüncü ismiyle hoçvan tarihinde yerini aldı Bölge de yaşayan Ermeniler daha cumhuriyet kurulmadan bölgeyi terke zorlandılar. Hoçvanda azımsanmayacak derecede var olan Malakanlar 1960larda Ermeniler gibi bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bölgedeki Hıristiyan nüfusuna ait birçok kilise çürümeye ve tahribe bırakıldı. Hoçvanda şu an ciddi bir Kürt Popülasyonu bulunuyor. Senelerdir burada yaşayan Kürtler, sadece politik anlamda değil kültürel ve ekonomik anlamda da bölgede önemli bir güç durumundalar. Son zamanlarda bölgenin sorunlarını dillendiren birçok organizasyon, kurum ve dernekler oluşturulmuş durumda. Bu dernekler sadece Hoçvanla değil, büyük metropollerdeki Hoçvanlıların talepleriyle de ilgileniyor