Serhat Demir - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı






Öylesine gideceğim

Taş yürekli yolları kamçılayacak çizmem

Başımda hercai aşklarımdan bir çelenk

Bir istasyon kaçağı zifiri tren

Karda fayton çığlıkları sarıkamış’tan

Öylesine gideceğim

Gölgem kalacak

Oralarda da akşam olacak

Akşamlar ki aşkın uzak öyküleridir

Metruk varoşlarında buzdan bir şehrin

Bir mevsimin yalazından bir gönül çıkmazından

Çerkez’in kahvede ‘merhaba’ korosundan

Sivas dolu bir sevdadan öylesine gideceğim

Yüreğim kalacak.

Öylesine gideceğim

-bugün mü desem-

üç vakte kadar çökecek mihrabım

telli ve tellerinden eylül sarkan bir duvak

açılmayı bekleyecek ayışığı boyunca

çiçeğini kıyamete saklayan bir diyardan

büyümüş bir inkardan gecikmiş bir intihardan

öylesine gideceğim

neyim kalacak

Niğde’de meyhane sokağında

Hoyratça dolaştım üç gün üç gece

Baharda yazda üç gece

İmkansız bir sevdadan esmer bir yalnızlıktan

Yankısı içerimde saklı bir sonbahardan

Yorgun mağrur

Öylesine gideceğim

Sen kalacaksın

Öylesine gideceğim

Üsküdar’da udiler hüzzam bir meltem çalacak

Gemiler demir alacak gözlerinden

Tedirgin menekşeler solacak

Aşk sisli hatıradır eylüldür efendim!

Bir sürgün gibi eski zamandan

Öylesine gideceğim

Ahım kalacak

Seni sevmek gibi bir günahım kalacak.

Öylesine gideceğim

Sen yoksun bu bir gizli hazandır

Bilemezsin fena halde yalnızım

Sen ey kalbimin gizli tarihi!

-bir sairin nesi vardır acaba-

bir şairin nesi varsa onları

alıp da gideceğim

sen kalacaksın!

Öylesine gideceğim

Silinecek hafızam kederim

İçimdeki canilerin cinayet saatidir

N’olur çıkagelme! Yağmurum gizli kalsın

Gizli kalsın avazem şiirim gizli kalsın

Mağlubum gideceğim

Adım kalacak

Seni sevmek gibi bir inadım kalacak

Öylesine gideceğim bilmem ki n’em kalacak

İçime bıraktığın cehennem kalacak…

Cehennem kalacak…






































Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.

' O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.

Demeyeceksin işte.

Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela.

O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle O daha az sever seni, Senin O'nu sevdiğinden.

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

Paldır küldür yürüyebileceksin.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

'O benim.' diyeceksin.

Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın.

Ucundan tutarak...


Can YÜCEL