Serap Şahinoğlu Adlı Antoloji.com Üyesinin Ha ...

  • Bahattin Yılmaz
    Bahattin Yılmaz

    09.03.2008 - 14:24

    yazdıklarını yeni gördüm teşekkur ederim. sana ulasmak zor bu gunlerde uzaklardasın bense yine bildigin gibiyim bildigin yerdeyim

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    27.02.2007 - 18:15

    Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak

    her şey yapılabilir
    bir beyaz kağıtla
    uçak örneğin uçurtma mesela
    altına konulabilir
    bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
    sallanan bir masanın
    veya şiir yazılabilir
    süresi ötekilerden kısa
    bir ömür üzerine.

    bir beyaz kağıda
    her şey yazılabilir
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
    her şeyden
    bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
    belki tabiattadır çaresi
    senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
    ve benim
    bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
    anlarım bitkiden filan
    ama anlatamam
    toprağın güneşle konuşmasını
    sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

    sen bana ışık ver yeter
    bende filiz çok
    köklerim içimde gizlidir
    gelen giden açan soran bere budak yok
    bir şiir istersin
    “içinde benzetmeler olan”
    kusura bakma sevgilim
    heybemde sana benzeyecek kadar
    güzel bir şey yok

    uzun bir yoldan gelen
    tedariksiz katıksız bir yolcuyum
    yaralı yarasız sevdalardan geçtim
    koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
    her şeyi anlattım
    olan olmayan acıtan sancıtan
    bilsem ki sana varmak içindi
    bütün mola sancıları
    bütün stabilize arkadaşlıklar
    daha hızlı koşardım
    severadım gelirdim
    gözlerinin mercan maviliğine

    sana bakmak
    suya bakmaktır
    sana bakmak
    bir mucizeyi anlamaktır

    sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
    aşk sorgusunda şahanem
    yalnız kelepçeler sanıktır
    ne yazsam olmuyor
    çünkü bilenler hatırlar
    hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
    bahçıvanlar değil tüccarlardır
    sen öyle göz
    sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    sen teninde cennet kayganlığı iken
    sana şiir yazmak ahmaklıktır

    bir tek söz kalır
    dişlerimin arasından
    ben sana gülüm derim
    gülün ömrü uzamaya başlar

    verdiğim bütün sözler
    sende kalsın isterim
    ben sana gülüm derim
    gül sana benzediği için ölümsüz
    yazdığım bütün şiirler
    sana başlayan bir kitap için önsöz

    sana bakmak
    bir beyaz kağıda bakmaktır
    her şey olmaya hazır
    sana bakmak
    suya bakmaktır
    gördüğün suretten utanmak
    sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır
    sana bakmak
    Allah’a inanmaktır

  • Metehan Aydın
    Metehan Aydın

    27.02.2007 - 05:40

    CENNETİM OLUR MUSUN?

    Elini tutsam,
    dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin?

    Bekle desem,
    dünyanın bir ucunda beni bekler misin?

    Denizimde fırtınalar çıktığında
    limanım olur musun?

    Karanlık bastırdığında deniz fenerim,
    hava açınca yıldızlarım olur musun;

    bulutlar göğü kapladığında pusulam?
    Mihengim, turnusol kağıdım olur musun?

    yüreğimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?
    Kapılar kapandığında kapım,
    yollar açıldığı vakit yolum,
    saklanmak istesem duvarım olur musun?

    özgürlüğüm ve mapusanem?
    Üşürsem evim olur musun?

    yorganım, ana kucağım?
    çölümde vaha olur musun?

    vahamda hurma ağacım?
    Dağın tavşanı, çölün ceylanı,
    gecenin hayalleri bağrına bastığı gibi
    beni bağrına basar mısın?

    Şak şak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi
    umut bağlar mısın bana?

    gitmek istersem kanatlarım olur musun?

    kalmak istersem ayağımda prangam?
    Hurilerim olur musun?

    kudret helvam ve bıldırcınım?
    soğanda sarımsakta gözüm yok,
    tih çölü sürgününde gözüm yok.
    ateş almaya gidersem,
    kırk vakit sonra dönsem bile
    aynı yerde beni bekliyor olur musun?

    Kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam,
    bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?

    Ot bitmeyen bir vadide
    yalnızca Allah (c.c) ’a emanet edip gidersem,
    sen de beni kınamaksızın O’na güvenir ve sa’y eder misin?

    Ümidimi kaybettiğim anda ümidim,
    neş’emi kaybettiğim zamanlarda coşkum,
    kalbim işgale uğrarsa halaskârım ve rehberim olur musun?

    Arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim,
    huzûrum, sürûrum, nûrum, zînetim, nîmetim,
    cennetim olur musun?

  • Havvanur Çemrek
    Havvanur Çemrek

    01.02.2007 - 17:48

    Sen Ağlama

    Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce,
    Güzel yüzün yanakların ıslanır.
    Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce,
    Hüzün keder yüreğime yaslanır.

    Sen ağlama!
    Bir damla gözyaşın yeter.
    Sen üzülme gülüm.

    Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce,
    Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır.

    Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce,
    Hüzün keder yüreğime yaslanır.

    Sen ağlama!
    Bir damla gözyaşın yeter.
    Sen üzülme gülüm
    Gamzende güllerin biter.
    Yollarıma,
    Taş koysalar da döneceğim
    Gözlerinden,
    Yaşlarını sileceğim

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    01.02.2007 - 13:48

    GÜL GÜZELİ

    Elini son defa yanağıma koy
    İstemiyorsan giderim giderim
    Serin bir sonbahar akşamında söz
    İsmini unutur silerim silerim
    Tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri
    Bir defa daha yazsa bebeğim bebeğim bebeğim
    Eğer bir masal perisi girerse rüyalarına
    Öldü dersin gül güzeli tılsımını kaybetti
    Uğruna döktüğüm gözyaşlarım için
    Yağmurdan özür dilerim dilerim
    Kuruttuğum kızıl gülleri alıp
    Senin için senden geçerim geçerim

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    24.01.2007 - 09:35

    Hangi Ayrılık

    Hangi gün karar verdin,
    Küt diye çekip gitmeye?
    Hangi lafım dokundu sana,
    Böyle inceden inceye?

    Hangi otobüs söyle,
    Hangi uçak, hangi tren;
    Seni benden götüren,
    Beni bir kuş gibi öttüren?

    Hangi kırılası eller dolanır şimdi,
    Kırılası belinde?
    Hangi rüzgar şarkı söyler,
    O ay tanrıçası teninde?

    Hangi çirkin gerçek uğruna,
    Tükettin güzel ütopyamızı?
    Hangi boşboğazlara deşifre ettin,
    En mahrem sırlarımızı?

    Hangi cama kafa atsam;
    Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
    Hangi meyhanede dellenip,
    Hangi masaları dağıtsam?

    Ben de bu sersem başımı,
    Karakolun duvarına vursam!
    Kendimi caddeye atıp,
    Arabaların altına savursam! .

    Hangi tercih beni,
    En hızlı şekilde öldürür?
    Hangi şekil öldürmez de
    Ömür boyu süründürür?

    Kayıp ilanı mı versem,
    Şehir şehir dolanmak yerine?
    Ödül mü koysam, ölü veya diri,
    Seni bulup getirene?

    Hangi ayrılık var ki,
    Böyle diş ağrısı gibi, durmadan zonklasın?
    Hangi cam kesiği var ki
    Böyle musluk gibi, içime damlasın?

    Hiç sanmam, hasta kalbim,
    Bunu bir süre daha kaldıramaz..
    Feriştah olsa, böyle
    Eli-kolu bağlı, bekleyip duramaz! ..

    Hangi mübarek dua,
    Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
    Hangi aptal mazeret ikna eder,
    Ateşimi söndürmeye?

    Olur mu be, olur mu?
    Bu da benim gibi adama yapılır mı?
    Aşk dediğin mendil mi;
    Buruşturup bir kenara atılır mı?

    Vefa bu kadar basit mi?
    Alınır mı, satılır mı?

    Hangi hırsız çaldı
    Seni yırtık cebimden?
    Hangi pense kopardı,
    Bizi birbirimizden?

    Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
    Hangi çöpçü süpürdü,
    Yerden bütün izini?

    Hangi yaldızlı otel,
    Çarşaf serip barındırdı?
    Hangi süslü manzara,
    Seni kolayca kandırdı?

    Hangi şarlatan imaj,
    Böyle çabuk ilgini çekti?
    Hangi pembe vaatler,
    O saf kalbini cezbetti?

    Dağ gibi adamı eze-eze,
    Hangi anası tipli parlak çömeze
    Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?

    Hangi yamyamlara yedirdin,
    O masum rüyamızı?
    Hangi mahluklar çiğnedi,
    El değmemiş sevdamızı?

    Hangi bıçak keser şimdi,
    Benim biriken hıncımı?
    Hangi mermi dağıtır,
    İnsanlara olan inancımı?

    Hangi bekçi,
    Hangi polis artık zapteder beni?
    Ve hangi su bağışlatır,
    Hangi musalla temizler seni?

    Hangi sevgili var ki
    Senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
    Ve hangi sevgili var ki
    Benim kadar çaresiz?

    Hangi ayrılık var ki
    Böyle kanasın ve böyle acısın?
    Ve hangi taşyürek var ki
    Benim kadar ağlasın?

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    22.01.2007 - 18:23

    Aşk ikidir sevgi bir;
    Aşk yalan,sevgi gerçektir.
    Aşk sudur,sevgi susuzluk.
    Bu yüzden sevgi hasrettir,
    Özlemektir,beklemektir.
    Asıl maharet:
    Susuzken suyu içmek değil
    Karşısına geçip seyretmektir.
    Aşk haykırmaktır,sevgi ağlamak;
    Aşk açmaktır,sevgi katlamak.
    Sevgi saklamaktır
    Yüreğini,gözlerini
    Ve de ellerini saklamak
    Bahar geldiğinde…
    Bir çiçeğe,yeşile,çimene
    Aşık olamazsın ama seversin.
    Arkadaşına aşık olamazsın
    Ama seversin.
    Toprağa fidanı aşkla değil
    Sevgiyle dikersin.
    Sevgi için ölünür,aşk öldürür.
    Aşk kıskançtır,nankördür
    Sevgiyi öldürür.
    Aşk Kabil’dir,sevgi Habil.
    Aşkla sevgi aslında kardeştir
    Babaları insandır,Adem’dir
    Aşk için şiirler yazarsın,
    Şarkılar yaparsın;
    Sevgiyi anlatamazsın.
    Çünkü yüreğine sığdıramazsın.
    Kalbini aşka kapatabilirsin
    Ama sevgiye kapatamazsın
    Sevgi gizli,aşk aşikardır.
    Yüz vermeyince unutursun
    Sen aşığım diye daha kendini kandır.
    Dedim ya sevgi gerçek,aşk yalandır.
    Dahası da var:
    Aşkın gözü kördür,
    Fazla naz aşık usandırır;
    Aşk oyun,aşık oyuncaktır.
    Sevgi ise yaşamdır,hakikattir.
    Aşk aceledir,
    Sevgi usul usul sabırlıdır.
    Acele işe hem şeytan karışır.
    Aşk ateşlidir
    Çünkü hastalıklıdır.
    Sevgi ılıktır
    Çünkü sağlıklıdır.
    Velhasıl bu iki kardeşin hikayesidir
    Aşka ve sevgiye dair…




    26 Ocak 2002
    Aydın


    Yüksel Kasım

  • Havvanur Çemrek
    Havvanur Çemrek

    18.01.2007 - 00:33

    Gurbet Kuşu


    Ben bir gurbet kuşu
    Senden uzak sürgünde
    Sen bir sevda suçu
    Başkasının gönlünde...

    Unutmanın tek çaresi
    Zaman denen ilaçmış
    Bu nasıl bir çareymiş de
    Bir bana yaramamış...

    Hasretle bin pare olmuşum sen nerdesin? ? ?
    Günümde gecemde her yerde benimlesin...

    Avuçların yanmaz mı hiç başkasının elinde
    Dudakların kavrulmaz mı başka biri öpünce? ? ?

    Hala arasıra aklına gelir miyim?
    Yoksa senin için yabancı biri miyim?
    Şu hayatta her zorluğu gördüm, yaşadım, bilirim
    Ama seni unutmayı bir türlü bilemedim....

    Hasretle bin pare olmuşum sen nerdesin?
    Günümde gecemde her yerde benimlesin..

  • Havvanur Çemrek
    Havvanur Çemrek

    17.01.2007 - 22:31

    Hatıra

    Geçsin günler, haftalar,
    Aylar, mevsimler, yıllar...
    Zaman, sanki bir rüzgar
    Ve bir su gibi aksın...
    Sen gözlerimde bir renk,
    Kulaklarımda bir ses
    Ve içimde bir nefes
    Olarak kalacaksın…


    Enis Behiç Koryürek

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    17.01.2007 - 21:05

    Uluorta

    -seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin-
    -nazlanırsın ama bir gün gelirsin-

    düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
    olsun artık diyorum ne olacaksa
    paralı asker miyim neyim ben
    ekleyip duruyorum sabahları akşama
    ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
    gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
    aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
    nasıl bir dostluk ki bu, hem kadim
    hem de mayhoş elma tadında.

    kendimi de koysam ayağımın altına
    yine de yetişemiyorum ey aşk,
    omzunun hizasına.
    çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
    ve ayağını kaldırıyor dünya, konuşurken benimle.
    budanan oğullar gibiyim sessiz ve narin
    nereye konsam geri sayım başlıyor
    kurcalıyor beni bir çırağın elleri
    ah, unufak olsam ve desem ki
    ağzın tat görmesin hayat
    kandırdın beni.

    sorma,
    elim kırılsın bir daha
    dokunursam güneşe.

    kılpayı kaçırılmış bir şeyin
    bıraktığı ardında
    neyse oyum ben.
    yaralı serçe, benim için dua et:
    gök bir kayalık gibi şimdi üstümde
    dr. şükrü öncüoğlu'ndan
    üç ayda bir reçete.

    acıyan bir şeyim ben burdan çok uzaklarda
    ve koskocaman bir hansın sen uğraşma bu çocukla
    çünkü nasıl bir şey biliyorum itin taştan korkması
    bir yastık arıyorum kuş seslerinden
    mühim değil sonrası.

    sorma,
    yangın sönseydi suyla
    denizler her akşam böyle yanmazdı.

    yakartop oynayan melekler gördüm güneşle
    ve büyük çiftçiler gördüm dağları biçen
    yolundaydı herşey, ben bile yolundaydım
    ama
    kıyıya vardığımda
    kendimi unuttuğumu anladım
    karşı kıyıda.

    şiirler söyledim belki duyarsın diye
    çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin
    sana seslendim durdum bu küçücük odadan
    acımı duy, sensin pusulam benim
    ki dünya
    silinmiş bir harita
    gibi yabancı bana.

    sorma,
    usulca uzandığında
    bir ceset oluyorsun öpüldükçe şımaran.

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    17.01.2007 - 09:46

    E ğer...

    O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
    ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
    O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,
    ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
    dünyanın en güzel yeri O'nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
    hayat O'nunla güzel ve onsuz müptezelse...
    elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O'nun yüzü pembeyse,
    kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
    her şiirde anlatılan O'ysa... her filmin kahramanı O... her roman O'ndan söz ediyor, her çiçek O'nu açıyorsa...
    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O'nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
    mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O'na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken 'keşke O anlatsa' diye iç geçiriyorsanız...
    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
    özlemi, sol tarafınızda tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
    hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
    O'nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...
    ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...
    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O'nun yüzü suyu hürmetine...
    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
    dışarıda yer yerinden oynuyor ve 'içeri'de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa,
    nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız
    kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
    gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
    Her gidişte ayaklarınız 'Geri dön' diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
    ...o halde bugün sizin gününüz! ..
    'Çok yaşa'yın ve de 'siz de görün'üz.

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    17.01.2007 - 09:37

    sadece susarak özlüyorum...

    sözcüklerim varmıyor uzaklarına
    birer birer düşüyor bütün öpmelerim
    ağır yenilgiler alarak …

    adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
    sadece susarak özlüyorum seni
    hiç tanımadan, ne garip …

    sadece susarak özlüyorum seni
    hiç tanımadan, ne garip
    sense uzak, çok uzakta
    bir deniz gibisin resimlerde

    dokunsan dersim olur, göçerim mecburen
    duydum çok sonradan, adın önemli değil
    acın aynı tadı veriyor …

    adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
    sadece susarak özlüyorum seni
    hiç tanımadan, ne garip …

    iste buna bıçak çekiyorum
    simdi adı yok, hiç bir sevgilinin
    zaman zaman değil simdi
    yalnız benmiyim bu ahir zamanda
    derviş mekanına aşk ile çağıran
    bu ahir zamanda …

    Şiir: Fadıl Öztürk

  • Havvanur Çemrek
    Havvanur Çemrek

    16.01.2007 - 13:28

    Gel

    Nasıl ağlamıştın öyle akşam sokaklarda.
    Birden nasıl büyümüştü içimde yerin?
    Japon türkülerine benziyordu gözlerin
    Sen japon türkülerini bilmezsin...

    Pişman oldum yaptığıma o günden beri
    Gel gitme çocuk!
    Buruk bir acı çöker yüreğime geceleri
    Nereye bu hazin yolculuk


    Yavuz Bülent Bakiler

  • Ahmet Baran
    Ahmet Baran

    14.01.2007 - 12:38

    Bekleyen

    Sen, kaçak bir ürkek ceylansın dağda,
    Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
    İstersen dünyayı çağır imdada;
    Sen varsın dünyada, bir de ben varım!

    Seni korkutacak geçtiğin yollar,
    Arkandan gelecek hep ayak sesim.
    Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
    Enseni yakacak ateş nefesim.

    Kimsesiz odanda kış geceleri,
    İçin ürperdiği demler beni an!
    De ki: Odur sarsan pencereleri,
    De ki: Rüzgar değil, odur haykıran!

    Göğsümden havaya kattığım zehir,
    Solduracak bir gül gibi ömrünü.
    Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir.
    Bana kalacaksın yine son günü.

    Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
    Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
    Varılmaz hayale işaret diye
    Toprağında bir taş olur, beklerim...


    Necip Fazıl Kısakürek

  • Ahmet Baran
    Ahmet Baran

    14.01.2007 - 12:37

    Beklenen

    Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar,
    Ne de şeytan bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni,
    Gelme, artık neye yarar?

  • Serap Şahinoğlu
    Serap Şahinoğlu

    13.01.2007 - 10:53

    Kusursuz Aşk

    Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
    Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
    Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
    bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
    Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
    Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
    Sanırım, düşünmedin.
    Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
    Aslında çok şey var sevdiğim,
    kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
    İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
    saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
    Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
    denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
    sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
    Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
    Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
    Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
    Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
    Bu gidiş ölümden beter olamaz.
    Hangisi doğru bilmiyorum,
    Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
    Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
    Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
    Hayır hayır gitme!
    Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
    Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
    Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
    İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
    Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.
    Seni seviyorum.
    Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
    Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
    Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
    Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim
    Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
    Hüzünle dolar seni düşünür
    Şimdi çok uzakta kimbilir neredesin
    Geri dön ya da dönme ben sendeyim


    S.ARICA / ALBÜMÜNDEN

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    11.01.2007 - 00:38

    Yürek Çağrısı

    Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere
    Tatlı su göllerine akamıyorum
    Yüzüm yüreğim deprem dalgası
    Bu gül kıyımlarına bakamıyorum
    Her sevi bir türküdür bağrımda
    Her öfke bir ağıt
    Ağıtlar kuşatmış dört yanımı
    Kendi türkülerimi haykıramıyorum

    Şarkılarla bezeniyor ufuklar
    Yüreğim patlıyor dağbaşlarında
    Yüreğim
    Sancımı duyar mısın yaralarında
    Kuş seslerinde yas nağmeleri
    Şarkılar sabır ve çile makamında

    Mendilimde öfke çıkınımda bilinç
    Uykusuz kalır mısın kitaplarıma
    Dudaklarımda hüzün
    Avuçlarımda sevinç
    Kulak verir misin çığlıklarıma
    Dağları aşarak gelmişim sana
    Demir kapıları kırarak
    Işık olur musun karanlıklarıma

    İsterim ki senden
    Yaylalarda otlak olasın
    Ovalarda ırmak olasın
    Yayılasın göğsümün kırlarına
    Sarasın beni sarasın

    Dalların sevdası düşmüş toprağa
    Olgun meyvelere hasret gençliğimiz
    Zamanın billur çağlayanı
    Gürül gürül akarken avuçlarımızda
    Bir damla yağmur adına
    Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz
    Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam
    Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz

    Ateşler yine parlıyor dağlarda
    Dolular yine kırıyor çiçekleri
    Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri
    Bulutları delen ışıklar
    Ezik ve kinli
    Aydınlık iri
    Sanki kocaları işkencede kadın gözleri

    Nasıl kapanır bu kanayan yara
    Nasıl anlatılır ki sana bu hal
    Terimde tuz gözyaşımda bal
    Bağdaş kurar mısın soframa
    Gözlerimde umut yüreğimde aşk
    Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama

    İsterim ki senden
    İnancıma aşık olasın
    Zindanıma ışık olasın
    Yürüyesin gönlümün yollarına
    Sorasın beni sorasın

    İnce kabukları zorlanıyor zamanın
    Gelecek damlıyor yorgun havuzlara
    Damlalarla yılların gelin yüzü
    Suların üstünde koskoca bir çağ
    Umutlar sığmaz oluyor alanlara

    Baharda gazel dökme bahçelerime
    Ben yaşamayı bilmez miyim
    Çocuklarım okul yollarında
    Okullarım sabah kollarında
    Sanki güzellikleri görmez miyim
    Papatya beyazlığında ölüm sarısı
    Karanfil kıvrımlarında kan
    Bu çiçekler uğruna ölmez miyim
    De gülüm ben seni sevmez miyim

    Bahar değil acı yükleniyor dallarıma
    Yapraklarımda ayrılık
    Meyvelerimde gurbet
    Vuslat olup gelir misin kollarıma
    Ellerimde kış saçlarımda kar
    Cemre olup düşer misin toprağıma

    İsterim ki senden
    Yılgınlıkta inanç olasın
    Zulme karşı direnç olasın
    Gömülesin aşkımın sularına
    Göresin beni göresin

    Göresin ki destan edesin
    Söyleyesin dillerden dillere
    Bir türkünün dizelerinde
    Bir kavalın nağmelerinde
    Alıp başını gidesin
    Bağrı yanık yeller üstünde
    Güneşin rengiyle düşesin ufuklarıma
    Kırasın karanlıklarımı kırasın..
    [[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[[
    DOSTLUK...

  • Ahmet Baran
    Ahmet Baran

    10.01.2007 - 18:45

    Sevdiğimden şüphe eden kadın
    Hiç mi bakmadın gözlerime
    Ne zaman görsem bütün zaman sen oluyordu
    Hiç mi durmadı sende zaman
    Ben kaç yangın yaktım ardından
    Kaç isyan cıktı hüzün topraklarında
    Düşsüz bir düş oldum kaç gece
    Hiç mi bakmadın
    Avuçlarımda kanayan yüreğe
    Oysa ben hep sen oldum
    Bütün aşk şarkılarında
    Bütün hazin hikayeler beni yazar oldu
    Ve herdem sana açar oldu
    Bütün yerli hüzünlerim

    Bir kır çiçeği kokusunda gelirdim sana
    Hiç mi koklamadın gülümü
    Hiç mi sevmedin
    Hiç mi yanmadı yüreğin



    Anladım sevgili sen hiç sevmedin
    Ama sen amedin gülüydün
    Bir çağ kapanırdı senle
    Bi umuttan bi hayale koşardı
    Gittin ve yoksun
    Artık sevgili
    Şimdi bi amed kaldı birde bedbaht yüreği

  • Serap Şahinoğlu
    Serap Şahinoğlu

    09.01.2007 - 11:35

    Bekleyiş.

    Sen düşüyorsun aklıma bu sabah
    Birde cevapı olmayan sorular
    Oysa biz ne zaman bu yollardan geçtik
    Müsteksizce gittik
    Halbuki ne çok şiir okumuştu ruhum ruhuna
    Kalbim kalbinin sahibiydi
    Oysa şimdi yoksun
    Hutame ateşinde yanıyorum sevgili
    Nerdesin?

    2006.serabı
    demmi arabı

  • Serap Şahinoğlu
    Serap Şahinoğlu

    08.01.2007 - 23:39

    Bir çift turnaya benzerdi gözlerin ki;
    o gözler ki gördüğüm en güzel gözlerdi
    toprak kokusuydun,çicektin bahardın
    yıldızdın geceleri gökyüzünde
    şiirdin gözlerimde hiç bitmeyecek
    satır satır mısra mısra aşk kokan
    hiç bitmeyecek gitmeyecek! !
    ömrümün son baharı
    sol salınım
    yüreğim sensiz
    İstanbul sensiz
    sevgili! ! !
    Baharlarımı Kışa döndürme
    Günüm gecem
    Gitme demiyorum sana! !
    Sevgili
    Seni seviyorum
    diyorum anla anla! !


    08.01.2006 - serabı / zikorii...

  • Ahmet Baran
    Ahmet Baran

    07.01.2007 - 00:58

    Nerden düştün Laz kızı

    Sen nerden geldin
    Laz kızı,
    gecenin saat ikisinde...
    yokken ben bende
    ucmuşken hayellerim
    ellerimden....
    takılmışken uçurtmam
    Ahmetin uçurtması
    gibi tellere.
    durmak isteyen kalemim
    mürekkebim bitmişken
    nerden düştün kalbime.

    Vakit geçtir Laz kızı
    ikidir saat,
    ve bende
    zaman durmuş....
    sen, nerden
    kanat çalıp, geldin bana
    sigaramın dumanı donmuşken
    umutlarım beni atıp gitmişken
    melek misin huri misin,..?
    nerden düştün kalbime.

    İkide uyumaz mı
    sizin orda melekler..
    hep gezer mi geceleri
    kimsesiz şairleri,
    ruhunu yitirmiş, arayan..
    avare dervişleri
    melhem mi olur,dertlere
    ağlayan yüreklere..
    söyle bana Laz kızı
    gecenin bu saati
    nerden düştün kalbime.

    Son durak mı benim yanım
    yoksa seferin mi var,
    uçup gidecek misin yoksa
    bir gecenin ikisinde
    ben dende...
    yine mi uçurtmam takılacak
    herşey bana uzak olacak
    kokladığım gülün kokusu
    burnumda donacak...
    yine mi kimsesizler,
    istasyonunda....
    treni bekleyeceyim,
    gitmek için,
    mutsuzlar şehrine,
    ve yine mi mutsuz kalacağım
    sen yoksun diye...?
    Kal benimle hep, öyle
    hani düştüğün gibi
    gecenin saat,
    ikisinde kabime.........

  • Derya Topbaşlı
    Derya Topbaşlı

    05.01.2007 - 23:55

    Yüksek dağlardan esen rüzgar
    Bahçemizdeki yaşlı çınar
    Anaların,bebeklerini yıkadığı engin pınar
    Köyümüzü çevreleyen dar patikalar

    Erzaklarımızı saklayan bohçalar
    Özenle açılan mantılar
    Uzaklarda ama kendimizden olan tatlar
    Yeniliyor buralarda acımasız yıllar

    Kahvelerden sızan fısıltılar
    Çobanlar, kuzucuklara ıslık çalar
    Anaların kızlarına yaktıkları kınalar
    Yemyeşil, tertemiz ormanlar

    Özgürce koşan kır atlar
    Kardeşliğin sembolü halaylar
    Büyüklere yakılan ağıtlar
    Yeniliyor buralarda acımasız yıllar

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    05.01.2007 - 10:43

    önümden çekilirsen İstanbul görünecek
    nerede olduğumu bileceğim
    sisler utanacak,

    eğilecek
    ağzının ucundan öpeceğim
    saçına kalbimi takacağım
    avcunda bir şiir büyüyecek
    nerede olduğumu bileceğim

    bu çıplak geceler yok mu
    bu plak böyle ağlamıyor mu
    camları kırmak

    işten değil
    delirecek miyim neyim
    kirpiklerimden mısra dökülüyor
    kenya'da simsiyah yalnızım
    yoksul bir şilepte gemiciyim
    malezya'da yük bekliyorum
    önümden çekilirsen,

    İstanbul görünecek
    nerede olduğumu bileceğim

    gözlerini söndürme

    muhtacım
    ben senin aydınlığına muhtacım
    yepyeni bir ilkbahar harcayıp
    bir yaz boğup,

    bir sonbahar harcayıp
    rüzgar gülünü arayacağım
    oran'da pernanbouc'ta timbuktu'da
    vinçler yine akşamları indirecekler
    yine karanlığa bulaşacağım
    gözlerin rüzgarda savrulacak

    ikimiz iki sap buğday olsak
    sen benim olsan,

    ben senin olsam
    bir gece vakti aklına gelsem
    uykunu tutsam

    bırakmasam
    seni kucaklasam,

    kucaklasam
    birbirimizin kalbini dinlesek
    dünyanın kalbini dinlesek
    büyük ateşler yaksalar
    iki güvercin uçursalar
    nerede olduğumuzu bilsek...
    ATİLLA İLHAN

  • Özkan Boybaş
    Özkan Boybaş

    05.01.2007 - 00:07

    Yüzünü dökme küçük kız
    Bırak üzülmeyi
    Yalnız sen misin bir düşün
    Unutan sevmeyi

    Her siyahın bir beyazı
    Gecelerin gündüzü de vardır

    Yüzünü dökme küçük kız
    Kızma onlara
    Yalnız sen misin bir düşün
    Zincir oranda buranda

    Her tutsağın bir kaçışı
    Uykunun uyanışıda vardır

    Yüzünü dökme küçük kız
    Yaşamın anlamını bul
    Sonra dinle, kendi yolunu bul

    Her siyahın bir beyazı
    Gecelerin gündüzü de vardır...

Toplam 46 mesaj bulundu